Koyukonlar ya da Koyukon Atabaskları (Koyukonca Denaakkʼe, Dinaak̲'a, Tl’eeyegge Hʉt’aane; ), Amerika Birleşik Devletlerine bağlı Alaska eyaletinin ortasında İç Alaska coğrafi bölgesindeki Yukon–Koyukuk Census Area sayım bölgesinin Yukon ile Koyukuk nehirleri civarında taygada yaşayan, sığın avlayan avcı ve toplayıcı, yarı göçebe, anasoylu, önceleri animist ya da şamanist iken sonradan Hristiyan olsa da animist inanç ve gelenkleri güçlü Alaska Atabasklarından Kızılderili halkı. Alaska'daki en büyük Atabask halkı olup, Yukarı, Merkezî ve Aşağı Koyukonlar olmak üzere üç ana lehçe grubuna ayrılırlar. En yakın akrabaları dilce birlikte üstgrup oluşturan Holikaçukça ile Değinakça konuşan Atabasklardır. Alaska Yerli Dil Merkezine göre 2.300 kişilik etnik (Denaakkʼe) nüfustan 150 kadarı anadillerini (Denaakkenaageʼ) konuşabiliyor1. Alaska'daki diğer Atabaskların aksine Eskimo komşuları olan Yupik ve İnyupiklerin kültüründen oldukça etkilenmişlerdir. Koyukonlarla Avrupalıların ilk karşılaşması Rus İmparatorluğuna bağlı Rus Alaskası (1733 – 1867) döneminde 1838 yılında Yukon Nehri yolundan Nulato'ya gelen Ruslarla olmuştur. Geçmişte Rus-Amerikan Kumpanyası ile Hudson's Bay Company şirketlerindeki Avrupalı kürk tüccarlarıyla yoğun olarak ticaret yaparken, günümüzde daha çok avcılık, balıkçılık ve mevsimlik istihdamdan oluşan karma ekonomi görülür.
Koyukon adı Koyukuk Nehri (Koyukonca Ooghekuhno’2) ile Yukon Nehrinin (Koyukonca Yookkene3) adlarından birleşik kısaltmadır4 ya da Koyukukhotana («people of the Koyukuk River») adından büzülme (contraction) sonucu oluşmuştur5. Kimilerine göre Koyukon adı Yupikçe kuik («nehir / river») kelimesinden köken alan bir kelimenin Rusça yazımından kaynaklanan karmaşık bir tarihe sahiptir6. İlk kez 1936 yılında kullanılan Koyukon kelimesi kimilerine göre Koyukon Nehrinin 1838 yılında Rusçaya kaydedilen Kuyukuk yazımından köken alan Rusça kuyukantsy biçiminden gelir; ve Kuyukuk isminin de kökeni kimilerine göre İnyupikçe anlamı açık olmayan kuvyukuq kelimesine dayanır7. Nadiren nehrin adı Koyukuks («Koyukuklar») biçiminde etnik ad olarak da kullanılır.
Ten’a89 adı Koyukonlar ile onların aşağısında yaşayan ve Değinakça konuşan Atabasklar (Deg Hitʼan, Yupiklerin İngalik dedikleri; Ten'a of Anvik10) ile ayrı bir dil olduğu ancak 1973 yılında anlaşılan Holikaçukçayı konuşan Atabasklar (Doogh Hit’an) için başlangıç yıllarında Hristiyan misyonerler ve antropologlar tarafından kullanılmıştır11. Katolik misyonerler Ten'a (ya da Batı Atabaskları) adını "Koserefsky'ye (Yupiklerin sınırında Değinak-Yupik yerleşimi olup yeni adı Holy Cross, Değinakça Deloy Chet, Yupikçe Ingirraller) kadar batıdan Yukon Nehrinin her iki yakasındaki iç bölgeye yayılmış" olarak tanımlarlar12 ve bu tanıma bugünkü Koyukonca, Değinakça ve Holikaçukça konuşan Atabasklar girer. Amerikan kadın arkeolog Frederica De Laguna (1906 – 2004) Dena1314 adının kapsamına Koyukon, Değinak ve Holikaçuk dışında ayrıca çok yanlış biçimde Aşağı Tananaca konuşan Atabaskları da dahil eder. Koyukoncada denaa kelimesi «erkek» anlamına gelir. Rus deniz subayı Lavrentiy Alekseyeviç Zagoskin (1808 – 1890) Koyukon topraklarında yaptığı keşifte elde ettiği bilgileri raporlar hâlinde yayımlar. 1847 yılında Sankt-Peterburg'da basılan çalışmada15 Aşağı Koyukon (Собственно Инкиликовъ «Inkilik proper» = Lower Koyukon) ile Değinaklar (Инкалитовъ-югъельнутъ «Inkalit-Yugel’nut» = Deg Xinag) için Ттынаи (Ttınai) adı kullanılmıştır ve aynı çalışmada Aşağı Koyukonca ттынаій (ttınaiy) ile Değinakça тынни (tınni) человѣкъ («kişi, insan / person») anlamına gelir. Atabasklar ve Atabask dilleri için alternatif ad olarak kullanılan*'Dene** adının eski varyasyonları içinde Tinneh ile Tanah kelimeleri de bulunur ve bu eski adlar Alaska Atabasklarını da Kanada'daki Denesulineleri de nitelendirir. Kanada'dakiDoğu Atabaskları'' (Denesulineler, Tlınçonlar, Sahtular ve Denetalar) için Kuzeybatı Topraklarında kullanılan resmîDene16 adı politik kaygıyladır17. Koyukonlar kendilerini**Tl’eeyegge Hʉt’aane*''' («tek dil ahalisi / people of one language»)18 olarak da adlandırırlar.
Qlīyukuwhūtana19 adı ilk misyonerlerce Upper Koyukon için kullanılmıştır.
Kkaayeh-Hʉt’aane (Qayex-xot’ana) «Kaiyuh people» adı "Lower Yukon bands" olarak kullanılır20.
Koyū’-kŭkh-otā’nā adı Değinakça, Holikaçukça, Yukarı Kuskokvimce ve Aşağı Koyukonca konuşan Atabaskları içerir21.
Na-Dene dillerini konuşan diğer halklar gibi Atabaskların da Asya'dan Amerika'ya Eskimo-Aleut halklarından önce göç ettikleri sanılıyor. Atabaskların ataları muhtemelen yaklaşık 12.000 yıl önce son buzul çağının sonunda Bering kara köprüsünü kullanarak Sibirya'dan göç etmişlerdir22. İç Alaska'daki (Interior Alaska) eski arkeolojik kalıntılar, Alaska Eskimo coğrafyasının sahillerinde olduğu gibi, yaklaşık 10.000 yıl öncesine tarihlenir ve bunlar Sibirya'dakilerle yakından ilgilidir23. Nitekim Atabask dillerinin Sibirya'daki Ketçe başta olmak üzere Yenisey dilleri ile akraba olduğu 2008 yılında Edward Vajda başta olmak üzere uzman dilcilerce teyid edilmiştir24.
Avrupalılarca karşılaşmadan önceki dönem (1800 öncesi) Koyukonlar için "tarihöncesi" dönemdir. Koyukon "tarihsel dönemi" Avrupalıların 1800 lerde bölgeye ulaşmasıyla başlar25. Koyukonlarla Avrupalıların ilk karşılaşması Rus Alaskası (1733 – 1867) döneminde 1838 yılında Yukon Nehri yolundan Nulato'ya gelen Ruslarla olmuştur. Rusların getirdiği ve yerlilerin bağışıklık sistemine yabancı olan çiçek hastalığı 1939 yılında ilk büyük salgını çıkarır26. Rus deniz subayı Lavrentiy Alekseyeviç Zagoskin (1808 – 1890 Лаврентий Алексеевич Загоскин) 1842 ile 1843 yıllarında Yukon, Kuskokwim ve Innoko nehirleri boyunca 3300 milden fazla yol kateder ve bölgedeki yerlilerin ticaretini, dilini ve çevreyi kaydedip rapor hâline getirir. Zagoskinin bu kayıtları tarihçi, antropolog ve coğrafyacılar tarafından sıklıkla başvuru kaynağı olarak kullanılır ve yazdıklarının olağanüstü doğrulukta olduğu kabul edilir.
Ticaret karakollarına (trading post) lojistik katkı yapmak için Yukon ve Koyukuk nehirlerine buharlı gemilerin gelişiyle birlikte yerlilerin daha önce Beyaz kürk tüccarlarıyla yapılan ticarette değişen yaşamları biraz daha değişmeye başlamış ve birçok yerli erkek bu gemilerde odun kesici, deck hand ve bölgedeki nehir kanallarını çok iyi bildiklerinden kılavuz kaptan gibi çalışmışlardır. Bu buharlı gemiler aynı zamanda yöreye yabancı olan hastalıkları da taşımıştır27. 1900 lerin başlarında kızamık, grip ve son olarak da verem hastalığının yayılması ve yerli nüfusu kırıp geçirmesine yol açmıştır2829. En son gelenler ise yerli yaşamı üzerine en büyük etkiyi yapan Hristiyan misyonerler olmuştur. 1888 yılında Nulato'da kurulan Katolik Cizvit misyonu ile 1906 yılında Allakaket/Alatna'da kurulan Protestan Episcopal misyonu Koyukon yaşamında en etkili iki misyonerlik kurumudur30.
1898 yılına kadar Koyukuk Nehri boyunca göreceli izolasyon yaşayan Koyukonlar, Kanada'nın Klondike bölgesinde 1890 larda altın bulunmasıyla birlikte Yukon Altına Hücumu ya da Klondike Altına Hücumu adı verilen büyük altına hücum hareketinde ibre Alaska'ya dönünce 1898 yılında maden arayıp kısa sürede zengin olma hayaliyle gelen binden fazla adamın araştırma akınına uğramış, fakat çok az altın bulunduğu için madencilerin % 90 ı ertesi yıl terk etmiştir. Madenci kasabalarının çoğu kapanırken, işlek olanlarında çalışan Kızılderililere Beyaz madencilerin ancak yarısı kadar ücret ödenmiş ve hakları tanınmadığı gibi saygı da görmemişlerdir. Madencilerin sayısı II. Dünya Savaşı sırasında azalmıştır31.
Ana Koyukon topraklarında bulunan iki millî yaban hayatı sığınağı (Koyukuk National Wildlife Refuge ile Nowitna National Wildlife Refuge) yöresinde kronolojik tarih:32
<div style="clear: both; width: 90%; padding: 0; text-align: left; border: none; margin: auto" class="NavFrame"> <div style="background: #B0C4DE; text-align: center; border: 1px solid #676" class="NavHead">Koyukon kronolojik tarihi
</div> <div class="NavContent">|| || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || || ||
</div> </div>Amerikalı etnoğraf James Mooney'in (1861–1921) hazırlayıp ölümünden sonra 1928 yılında yayımlanan çalışmasına göre 1740 yılındaki Koyukon nüfusu 1.500 kişidir33. 1890 yılındaki nüfusları ise 940 kişidir3435. Günümüzde Alaska Yerli Dil Merkezine göre 2.300 kişilik etnik (Denaakkʼe) nüfustan 150 kadarı anadillerini (Denaakkenaageʼ) konuşabiliyor36.
Koyukon kabileleri dilce ve kültürce 3 ana lehçeye (dialectal division) ayrılır:
Koyukuk Nehri drenaj sahasında Avrupalılarca ilk karşılaşıldığı 1838 yılında Koyukonca konuşan Atabaskların dört bandı (Yukon-Kateel band, Huslia-Dalbi-Hogatza band, Todadonten-Kanuti band ve South Fork band) ile Koyukon olmayan bir band (Guçinlerden Dihai Kutchin) kaydedilmiştir41.
Tarihi kayıtlara göre Koyukonlar (Değinakça ile Holikaçukça konuşanlar ayırt edilmeksizin) 3 ana kabile olarak geçer. Bu üç ana Koyukon regional bandı ve yaşadığı köyler şöyle sıralanır:4243
Koyukuk-Orta Yukon (KMY Koyukuk-Middle Yukon) bölgesinde tarihi olarak dört regional band bulunur: Yukon-Kateel; Huslia-Dulbi-Hogatza; Todatonten-Kanuti; South Fork. Bu regional bandların hiçbiri daha üst merkezî yapılanmada toplanmamıştır45.
Yalnızca araziyi kullanmaya gelen fakat yerli halka yardımı hiç dokunmayan ya da çok az olan madencilerin aksine, misyonları (görevleri) yerli halka yardım etmek olan Hristiyan misyonerlerce misyon okullarında çoğu kez yalnızca dini eğitim verilmiş ve öğrenciler İngilizce konuşmaya zorlanmıştır4647. Bureau of Indian Affairs'ın Alaska kırsalına yayılmasıyla birlikte misyonerlerin eğitim faaliyetleri büyük ölçüde yerleşik normal okullara kaydırılmıştır. 1950 - 1960 lı yıllarda kırsal alandaki sabit yerleşimli köy ve kasabalarda okullar inşa edilip ilköğretim zorunlu hâle gelmiştir. Yerli topluluklar arasındaki ticari ilişkilerin sekteye uğraması geleneksel eğitimin (“bush” education) kaybına yol açmış, inanç ve gelenekleri ile hayatta kalma becerileri gibi kültürel bilgiler aşınmış ve dilleri de kademeli olarak kayba girmiştir48. Hughes'de 1956, Huslia'da 1950, Koyukuk'ta 1939 yılında okul yapılmıştır49.
Koyukon edebiyatının ilk örnekleri sözlüdür. Sözlü olan bu örneklerde iki ana tür görülür. Biri Kk’edon Ts’ednee(«the distant past - it is said»,Distant Time stories) olup İngilizceye "myth" olarak da çevrilebilir ve insan ve hayvanların rutin biçimde birbirleriyle konuştuğu oldukça eski zamanlarda geçen ve kutsallığı (tabiri caizse Koyukon "İncil"inin oral versiyonu50) çok fazla olan öykülerdir. Bu kutsal öyküler kış mevsiminin daha az şiddetli olması ve çabuk geçmesi için yalnızca kış akşamlarında söylenir5152. Uzun, karanlık ve soğuk kış gecelerinde anlatımı bir haftayı bulabilir. Sakınılması gereken tabuların (hʉtlaanee) bilinmesi için bu kutsal hikayeler etkili bir araçtır53. Diğer öykü türü iseYoogh Done Ts’ednee («long ago - it is said») olup kabaca İngilizcedeki "legend" folkloristik terimine karşılık gelir ve diğer türe nazaran nispeten daha az uzak olan geçmiş zamanlarda geçen ve kutsallığı çok az olan gerçek hikâyelerdir. Her iki öykü türünde de savaş hikâyeleri ve şamanistik güç hikâyeleri gibi ortak yönler görülebilir54.
Geleneksel Koyukon hikâyeleri beş kategoriye ayrılır: güç ve şefkat; güç; aşk ve kıskançlık; ölüm; savaş55.
Yazılı edebiyatın ilk örnekleri ise Hristiyanlığı yaymak üzere misyonerlerin İncil ve dua çevirilerinden oluşmaktadır.
Koyukon yazarlar arasında Poldine Carlo (Poldine Demoski), Mary TallMountain (Mary Demoski 1918-1994)56, Phyllis Ann Fast57 (1946 -) ile Catherine Attla58 sayılabilir
Alaska'da, kuzeyde ve batıda Eskimo İnyupiklerle, batıda çok az bir alanda Yupiklerle, güneyde Kızılderili Holikaçuklar ve Yukarı Kuskokvimlerle, güneydoğuda Denağinalarla, doğuda Aşağı Tananalarla, kuzeydoğuda ise Guçinlerle komşudurlar5960.
Diğer Alaska Atabaskları gibi Koyukonlar da en üst düzeyde geçmişte 50 (+) çekirdek aileden oluşan ve regional band (ya da dialekt grubu) olarak adlandırılan coğrafi ve sosyal gruplar hâlinde toplanmışlardı ve bu regional bandların hiçbiri daha üst merkezî grupta idari (siyasi) olarak yapılanmamıştır6162. Yazın av ve balık kamplarında büyük çaplı avcılık ve balıkçılık ile kışın potlaç adı verilen törenler regional band denilen en üst gruplaşmada bütün grup üyeleriyle birlikte yapılırken, diğer zamanlarda yapılan ufak çaplı avcılık için üç dört kadar çekirdek aileden oluşan ve local band olarak adlandırılan küçük gruplara ayrılırlar. Beyazlarla temastan (1800 ler) önceleri gerçek "şef / chief" (av ve törenler gibi band aktivitelerinde "patron / boss" adıyla anılırlar) yapılanması görülmez ve otorite esas olarak local band denen aile birlikleriyle sınırlıdır.
Avcı ve toplayıcı Koyukonlarda geleneksel aile içi işbölümünde erkeğe (denaa) avcılık, tuzakçılık, balıkçılık, savaş yapma ve koruyuculuk, kadına (sołt’aanh) ise bitki ve meyve toplayıcılık, su ve yakacak taşıma, köpek kızağı hazırlama, deri tabaklama, giysi ve battaniye yapma ve onarma, çocuk bakıcılık, temizlik ve yemek hazırlayıcılık düşmektedir. Köpeklerin beslenmesi ve açıktaki köpek dışkılarının toplanması, ev önü temizliği, odun kırma görevi kız çocuklarına aitti. Kız çocukları ayrıca baba ve erkek kardeşlerinin giysilerini bir yere asarlardı, zira erkeklerin avlanabilmesi için giysilerinin her zaman temiz, kuru ve sıcak olması gerekir63.
Yiyecek ve diğer doğal kaynakların ortak ve karşılıklı paylaşım ve dağıtımı yapıldığı için Koyukonları en önemli toplum örgütlenmesi unsurlarıdır. Yoksul birey ya da ailelerle yiyecek paylaşımı Alaska genelinde görülen bir dayanışma örneğidir64.
Koyukonlar yarı göçebe olduklarından ufak çocuklarını sırtlarında taşırlar. Koyukon sırtta taşıma beşiği (tl’ołeł) huş kabuğundan yapılır. Annesinin sırtına yaslanması için taşıma beşiğin sırt tarafı düz ve deri askılıdır. Bebeğin apış arasından geçirilen dikey parçası ile bebek bezi malzemelerinin konduğu sepet koltuk bulunur. Bebeğin kürk pantolonunun arkası kesiktir ve sepete yerleştirilen kuru yosun ya da rengeyiği tüyü ile sıvıyı emici bir kül tabakası üzerinde sepet koltuğa oturtulup bağlanır. Uzun yolculuklarda bebek yosunu tükenirse ebeveyni ormanda yosun aramaya çıkar seyahat de gecikmelere sebep olurdu65.
Koyukonlar ticari ortaklığa nedghok'elaayhkkaa derler. İnyupiklerle Koyukonların ilişkileri çoğunlukla hebeghok'elaayh olarak adlandırılır ve bu da İngilizceye «special friend (= özel arkadaş)» olarak tercüme edilir66.
Diğer Alaska Atabaskları gibi Koyukonlarda da farklı gruplardan Atabasklar ile Eskimolarla (İnyupikler ve Yupikler) yapılan savaşlar Avrupalıların bölgeye geldiği ilk dönemlerde oldukça sık görülürdü. Bu savaşlar ani baskınlar olarak başlar ve pusu yerine oldukça açık, planlı, yumruk yumruğa, göğüs göğüse mücadele olarak sürerdi. Savaşan her iki grup da kayıplarına misilleme olarak intikam baskınları yapar ve bu kan davası hâline gelirdi67. Koyukuk Nehri Koyukonları ile komşu İnyupik kabileleri (Akuniġmiut ve Nuataaġmiut) arasında yapılan savaşlar bilinmektedir68. Bununla birlikte, saldırgan olduğu bilinen kuzeydeki Guçin kabileleriyle de savaş yaşanmış olabilir69. Koyukonlar zaman zaman açık muharebe de yapmışlardır. Itqiḷḷiġvik'te İnyupiklerle yapılan muharebe buna örnektir. Bu savaşta İnyupik güçleri Koyukonları yenmiş ve katliam yapmışlardır70.
Nulato Katliamı (Nulato Massacre7172737475): İç Alaska'da çoğunlukla barışçıl kabul edilen kürk tüccarı Ruslara karşı tek saldırı Nulato'daki katliamdır76. Günümüzde 2007 yılındaki nüfusu 302 kişi olan Nulato (Koyukonca Noolaaghe Doh «dog salmon fish camp») Aşağı Koyukonların Oncorhynchus keta (dog salmon) türünden som balığı avladıkları balık kampıyken, Rus kâşif Pyotr Malahov (Пётр Малахов) tarafından 1830 yılında ticaret karakolu kurulmuş ve buradaki Rus tüccar ile orayı ziyarete gelen Britanyalı deniz subayı teğmen J.J. Bernard ve Kızılderili halkın büyük bir kısmı 1851 yılında komşu Koyukonlar tarafından katledilmiş, yalnızca iki küçük çocuk sağ kurtulmuştur. Kurtulan bu çocuklar yarım asır sonra katliamı anlatır77. Koyukuk-Orta Yukon bölgesindeki ilk Katolik misyonunu 1888 yılında Nulato'da kuran Fransız kökenli Kanadalı Cizvit rahibi ve misyoneri Jules Jetté 1913 yılındaki kaydında Nulato Katliamını basitçe, ticari rekabete dayalı geleneksel Aşağı Koyukon düşmanlığının doruğa çıkması olarak tanımlar78.
Ev (yeh) ya da Rusların barabara dediği yarı yarıya yere gömülü evler (kkʉno) kışlık barınaktır. Tarih öncesi ya da erken tarihi Koyukon yarı yarıya yere gömülü kışlık evleri arkeolojik sitlerdir79. Etnoarkeolojik çalışmalara göre Koyukonlar iki monogamik aile olarak bu gömülü kışlık evlerde kalırlar. Fakat, Siruk arkeolojik sitinde elde edilen bulgulara göre ender de olsa tek ailenin kaldığı da olur80. Kanuti National Wildlife Refuge yöresi geleneksel olarak Todadontan-Kanuti band ile South Fork band kabilelerinin toprağıdır ve burada yazlık barınaklar deri çadırlar ya da yosun kesekli evler iken, kışlık barınaklar yarı yarıya yere gömülüdür ve bu kışlık evlerde iki aile kalır81.
Alaska'da Eskimo ve Kızılderili dansları heyecansız ve akortsuz davul eşliğinde yapılan yüksek sesli gürültülü ritmik hareketlerdir82 .
Şarkılar (k’eleek) çeşitlidir. Okullarda neşeli şarkılar (soonaaneyh k’eleek «joyful songs») çocuklara dili kavratmanın bir yolu olarak görülür83. Potlaçta söylenen hatıra şarkıları (dzaahtaah k'eleek «memorial songs)») bir önceki potlaçtan kalma şarkılarıdır.
Koyukon yas şarkıları ölüleri onurlandırmak için iş yoğunluğunun azaldığı kış mevsiminde Atabask potlacı adı verilen potlaç törenlerinde söylenir ve bu şarkılarda asla ölen kişinin adı anılmaz ve o kişinin hayatta yaptığı iyilikler ve iyi şeyler dillendirilir. Koyukon şarkıları 3 ana gruba ayrılır: 1) maskeli dans şarkıları (mask dance songs): def benzeri davullar eşliğinde Kızılderili Koyukonlar için anlamsız olan kuzey ve batı komşuları Eskimo İnyupiklerin dilinde (İnyupikçe) tipik kısa kelimelerle söylenir; 2) leğen şarkıları (washtub songs): kabuğu soyulmuş ladin ağacından bir direğin etrafında direğe bağlı hareketli bir patiska (calico) parçasını elleriyle aşağı yuları kaldırarak söylenir; 3) direk dansı şarkıları (stick dance songs): sadece Ölüler Bayramında (Feast for the Dead) uygun bir zamanda söylenir84.
Keman müziği (fiddle music): Guçinlerde olduğu gibi Koyukonlarda da keman (fiddle) gözde çalgılardandır85. Guçin kemancılığının başlangıcı Hudson's Bay Company şirketinin ticaret karakolunda çalışan kürk tüccarlarının 1847 yılında Fort Yukon'a keman getirmelerine dayanır86. Kanada'dan gelen bu kürk tüccarları Fransız Kanadalıların ve İskoçların ezgilerini de getirmişlerdir87. Geleneksel Atabask keman müziği (fiddle music) Alaska'da iki coğrafi merkezde gelişim göstermiştir. Biri 160 yıl önce 1847'de Yukon Nehrinin yukarılarında Guçin ve Hanlar arasında gelişen Upriver music, diğeri ondan yaklaşık 50 yıl sonra nehrin aşağılarında Koyukon, Aşağı Tanana ve Değinaklar arasında gelişen Downriver music88. Guçin ve Koyukonların keman çalma tarzları birbirinden farklıdır89. İlki 198390 yılında Fairbanks, Alaska'da yapılan Athabascan Fiddling Festival (ya da Athabascan Old-Time Fiddling Festival) adlı keman fesivalinin 29.su 2011 yılında yapılmıştır. Bu festival Atabaskların en önemli sanat etkinliklerinin başında gelir ve Atabask kemancılar hünerlerini gösterir91.
Potlaç (Koyukonca Huteetl, Koyukon Memorial Potlatch, Koyukon Potlatch): Hristiyan misyonerlerce savurgan ve saygısızlık olarak görülüp kilise vaazlarında bunlar sık sık dile getirildiği için potlaç törenleri 1900 lerin başlarında pek çok yörede terk edilmiştir92.
Yuğ (Koy. hi’o93; İng. Feast for the Dead94) ya da Direk Dansı (İng. Stick Dance Festival, Stick Dance, Stickdance, Athabascan Stickdance, Koyukon Stickdance, Kaltag/Nulato Stickdance): Günümüzde yalnızca Nulato ile Kaltag köylerinde yaşayan Aşağı Koyukonlarda (Lower Koyukon) görülen, herhangi bir yılda Nisan95 ya da Mart ayında yapılan ve tam bir hafta süren tören ve bu törende yapılan dans. Törenler her yıl yapılmaz, üç ya da dört yılda bir düzenlenir. Adını törenin merkezini sembolize eden ladin ağacından yapılan bir totemvari direkten (İngilizcede pole «direk» olsa da küçümsemeyle stick «sopa» biçiminde adlandırılır) alır. Ölen kişinin erkek yakınları bu direk etrafında yas tutarak aile üyelerinin acısına ortak olur ve ölen kişinin ruhunun rahat etmesi sağlanır. Törenin sponsoru ölen erkeklerin dul kalan karıları ve onların aileleridir. Yani, törenler regional band üyelerince değil local band üyelerince finanse edilir. Törenler kabilenin merkez salonu ya da topluluk merkezinde icra edilir. Bir pazartesi günü başlayan törenlerde katılımcılar perşembe gününe kadar her akşam potlaçta bir araya gelirler. Resmiyetin daha az olduğu bir şenlik havasında geçen törenlerde katılanlara yiyecek sunulur. Şarkı söyleyip sans eden katılımcılar ölüp bu dünyadan ayrılan erkeklerle olan iyi ve güzel anılarını paylaşırlar. Törenlere adını veren gerçek "direk dansı" cuma günü akşam yapılır. Eğer son tören sırasında erkeklerden biri ölürse katılımcılar yüzlerce sayıya ulaşabiliyor. Törenlerde her akşam katılımcılara bir potlaç misali sığın, som balığı, kunduz, tavşan ve kar kekliği etleri gibi geleneksel yiyecekler (tl’eeyegge ma’am) sunulur. Yemekten sonra kadınlar ortada bir daire içinde ayakta sallanarak ölüler için geleneksel şarkıları söylerler. Toplantı salonu her gece daha kalabalık olur ve son gün olan cuma gecesi kadınlar daire içinde dans ederken, erkekler de dalları budanarak direk hâline getirilen ve şeritler sarılı uzun boylu bir ladin ağacını taşırlar ve sonra bu ağaç ortaya dikilir ve kurt ve tilki kürkleri bolca direğin dibine dökülür. Gece boyunca zikirvari yapılan dans ve şarkılardan sonra sabah erkekler o direği ve dibindeki kürkleri Yukon Nehrinin yüzen buz parçalarıyla dolu olan sularına atarlar. Cumartesi günü ölüyü temsil eden kişi özel tören giysileri giyer ve kasvetle giysilerini sallayarak salonu terk edip nehre gider. Böylece ölen kişinin ruhu öteki dünyaya rahatlamış olarak gider. Nehirden salona tekrar döndüklerinde yas törenleri birdenbire şenlik havasına döner ve birbirlerine hediyeler verilir ve o gece kutlama yapılır. Ertesi sabah ölüyü temsil eden kişiyle köyün içinde tokalaşılır ve yiyecekler paylaşılarak veda edilir. Direk Dansı için aylar öncesinden düzensiz aralıklarla hazırlık yapılır. Ölüyü temsil edecek kişiyi seçmek ve onun tören kıyafetlerini yapmak ve de hediyeleri ayarlamak uzun sürer9697.
Ölüleri ardından yas tutan Koyukonlar ölümü izleyen bir yıl boyunca ahşap (söğüt) yas boyunluğu (mourning neck ring)98 ile huş ağacından yas bileziği (mourning arm bands, mourning bracelets)99 takarlardı.
Animizm ve şamanizm diğer Alaska Atabaskları gibi Koyukonların da geleneksel inancını oluştururdu. Animizm Koyukon inancında belirgin biçimde görülür. Koyukon animizminde hayvanların, bitkilerin ve cansız elementlerin bir ruhunun olduğuna inanılır ve ruhlarınca rahatsız edilmemek için bütün bunlara merhametli yaklaşılır. Güçlü ruhlar (biyeega hoolanh) görünür güçle paraleldir. Kara ayı, boz ayı, Kutup porsuğu, vaşak, su samuru ve kurt ruhu en güçlü olan hayvanlardır. Sığının ruhu ise zayıftır. Microtus ya da yakut tepeli çalı kuşunun ruhu da zayıftır, fakat merhametsiz öldürülürse, ruhu öfkelenir.100. Bitkilerin ruhları fazla güçlü değildir. En güçlü bitki ruhları arasında "direk dansı" adı verilen yas töreninde de kullanılan ladin (Picea glauca; tsʼibaa) ile Koyukon yaşamını kolaylaştıran pek çok eşyanın yapımında kullanılan huş (Betula papyrifera; Yukarı kk’eesh, Merkezî kk’eeyh) ağaçlarıdır101.
Koyukon evreni özellikle dağıtılmıştır. Kuzgun (dotsonʼ se; eski imlâ: dotsonʼ sa «büyük karga») insanı yaratan olarak görülür ve Koyukon dünyasının pek çok güçlü noktalarından biridir102103104105. Koyukon animizmine göre her hayvanın farklı derecede güçleri olur. Kuzgun ruhları geçmişte daha güçlü iken günümüzde daha az güçlüdür. Şamanlar hasta olanları kuzgun ruhunun gücünü kullanarak (dans edip onun gibi gaklayarak) tedavi ederlerdi. Günümüz Koyukonları şamanlarının çoğunu kaybettiği için köylere kuzgun saldırıları artmıştır; bunun sebebi kuzgun ruhlarının artık yetim kalmasıdır106.
Şamanlar (deyenenh107, teyenen108, diyinh109, diyininh [sg]110 diyhinyoo [pl]111 «yalvaran, yalvarıcı / one who conjures») insanlar ile ruhlar arasında irtibatı sağlayan erkek (denaa) ya da kadın (sołt’aanh) ruh liderleridir. Koyukon şamanlarının kendi güçleri yoktur; fakat, doğadaki ruhların güçlerinin nasıl kullanılacağını bilirlerdi112113. Yega denen ruhlara benzeyen tanıdık aile ruhlarının (sën, senh, sin ve/veya ałtaa, ełt’aa’e) gücüne sahiptirler ve o ruhları kullanarak olağanüstü marifetleri sergileyebilir. Şaman adaylığı rüyada başlar. Tanıdık aile ruhları insan formunda ileride şaman olabilecek kişiye rüyasında görünür. Ertesi gün şaman adayı ormana giderek rüyasında gördüğü yeri bulur. Orada mavi bir alevle kaplı bir noktada yaklaşık on ikiden yirmiye kadar değişik sayılarda som balığı yumurtası (ya da bezelye) büyüklüğünde boncuk gibi nesnelerin mavi alevin etrafında dans ettiği görülür. Buna karunih (k’aahooneyh «güç, hareket/action, power») denir. Burada şaman adayı ruhun çağrısını reddedebilir ve uzaklaşabilir. Fakat şaman adayı boncukları toplar ve belli özel bir güç isterse, dileğinin kabul edildiğine dair bir işaret arar. İşaret olmazsa başka bir özel güç ister (zira her ruh güçlerin hepsine sahip değildir) ve akabinde işaret aranır. Gücü elde eden aday artık şamandır ve o gücü kullanır114.
Eski zaman Koyukon şamanları gücü kendileri için istemezlerdi, onlar doğanın ruhsal gücünü iyi ya da kötü yönde etkilemeye çalışırlardı115. Koyukon inancında hava değişimleri ruhlarca yapılır116. Fırtınayı önlemek için dişi köpek bağırtılır117. Etkili Koyukon şamanları arasında üç tanesinin adı zikredilir: Nulato'dan erkek Otsioza, Koyukuk'tan kadın Noidola'an ile Kokrines-Tanana Mission grubundan erkek Kedzaludla 118.
Koyukon inancına göre insanların iki ruhu (souls) vardır ve bunlardan biri şaman ya da serbest ruhların (spirits) ele geçirmek ya da zarar vermek istediği ruh, diğeri ise ölünceye kadar beden içinde kalan ruhtur119.
Tabular (hʉtlaanee, hutla’nee) animistik sakıntılardır. Koyukonların en eski zamanlarına ait kutsal hikâyeleri (kk’edon ts’ednee) tabuların öğrenilmesindeki en etkili araçtır120. Geleneksel animist ve şamanist inanç gereği her hayvanın bir ruhu vardır ve tabu olduğu için Koyukonlar avlanma istek ve planlarını uluorta konuşmaktan çekinirler. Tabudan dolayı avlanma fiilini doğrudan «ben sığın avlamaya gidiyorum»121 biçiminde değil, «ben etrafa bakmak için gidiyorum»122 ya da «ben sığın izi bakmaya gidiyorum»123 biçiminde dolaylı olarak ifade ederler. Aksi takdirde doğrudan avlanma fiilinin söylenmesinin kötü şans getirdiğine inanılır. Ayı ve kurdun ruhu güçlü iken sığınınki oldukça güçsüzdür. Açlıktan ya da hastalıktan kıvranan sığına rastladıklarında onun acısına son vermek için Koyukonlara öldürmeleri telkin edilir. Eti insanlarca yenmek üzere alınmayacak olsa bile, dörde bölüp bırakmak gerektiğine inanırlar; böylece sığının ruhuna saygı için boşa ölmediğini gösterirler. Komşusunun evine tabak içinde sığın eti götürürken sığının ruhuna saygı için üzeri örtülür124. Aile içinde kız çocuklarının erkeklerin (baba ve erkek kardeşlerin) giysilerini giyip av araç ve gereçleriyle gezmelerine izin verilmez125. Kızların ayılara bakması ya da ayılar hakkında ad vererek konuşmalarına ve ayı eti yemelerine izin verilmez. Eğer mutlaka konuşmak gerekirse ayının adı (kara ayı ses, boz ayı tlaaghoze) doğrudan söylenmeyip «büyük hayvan» gibi bir nitelemeyle anılır126.
Ayı (kara ayı: ses; boz ayı: tlaaghoze): Koyukon inancında ve geleneğinde hayvanlar kötü muamele yapılarak vahşi biçimde öldürülmez, merhametli avlanılır. Her hayvanın ruhu vardır ve öldüğü zaman ruhu serbest dolaşır ve merhametsizce öldürülürse intikam alabilir. Avlanan ayının ruhunu yürümeden tutabilmek için ilk önce ayakları yenir. Belirli parçaları cenaze potlaç törenlerinde erkek ve erkek çocuklar tarafından köyden uzakta yenir. Hayvanlar içinde en güçlü ruh ayınınki sonra da kurdunkidir; sığının ruhu ise zayıftır. Öldürülseler bile hayvanların ruhla bütün olan gerçek hayatı yavaş yavaş tükenir. O yüzden ruhu güçlü hayvan olan ayının eti daha sonraki dönemlerde tüketilirken bile temkinli ve tabuya uygun hareket edilir. Siyah ayıdan daha büyük olan boz ayıların ruhu en güçlü olanıdır. Öldürülen boz ayının postunda bile sinirli ruhunun gücü hissedilir ve bu birkaç yıl sürer. Ayı eti kesinlikle kadın ve kızlara yedirilmez, uzak tutulur. Ayı için kurulacak tuzak araç ve gereçlerine ya da tuzaksız doğrudan avlamada kesinlikle av silah ve gereçlerine kadınların dokunmasına izin verilmez ve ayı avına da kadınlar götürülmez.127.
Koyukonlar Rana sylvatica türünden kurbağanın (Merkezî ve Aşağı Koyukonca noghʉye) iyi şans getirdiğine inanır ve merhametli davranıp ona zarar vermekten çekinirler. Kesinlikle yemezler. Çıkış kaynağı Kurbağa-Kadın (Frog-Woman) adlı bir halk hikâyesidir. Bu hikâyede Kurbağa-Kadın zalim iki genç erkek tarafından kötü muamele (treated badly) edilip öldürülür ve cesedi olduğu yere bırakılır. Daha sonra başka bir genç erkek gelir ve merhametli davranıp cesedi gömer. Cesedi gömen kişi o andan itibaren iyi şans ve avcılık becerileriyle ödüllendirilir. Başı ağrıyan birisi kurbağayı tutup başına koyar ve kurbağanın boğazını (gerdanını) aşağı yukarı sürterse o kişinin baş ağrısı diner.128.
Buz dalgıcı (dodzina) türünden dalgıç kuşlarının dikkat çekici tüylerinin sebebini açıklayan çok eski zamanlardan kalma bir Koyukon efsanesine (kk’edon ts’ednee) göre şamanın biri tıbbi ve şamanistik güçleriyle başkasını tedavi eder, tedavi olan kişi de bunun karşılığı olarak beyaz denizkabuklarıyla özene bezene süslenmiş olan bir pelerin ile kolye verir. Sonra şaman dalgıç kuşuna dönüşür. Dalgıç kuşunun dikkat çekici tüylenmesi bu yüzdendir129. Dalgıç kuşunun eti çocuk ve çocuk bekleyen gebe kadınlara yedirilmez, zira doğmuş ya da doğacak çocukların tıpkı dalgıç kuşu gibi hantal ve yavaş paytak yürüyüşlü olacağına inanılır130
Koyukonlar için baykuş türleri içinde Bubo virginianus (Kuzey Amerika puhusu) bilgeliğin önde gelenidir. Bazen etinin mükemmel tadı için avlanır. Ancak sadece yaşlıların yemesine izin verilir. Zira baykuşun yavaşlığı gençleri ve gelecekteki çocuklarını etkileyip hareketlerini yavaşlatır. Yetişkinler yaramaz çocukları dize getirmek için baykuşu "umacı" olarak kullanır. Çok eskiden Doğan (Falco) ya da şahin (Buteo) gibi yırtıcı kuşların ayağını genç erkekler muska gibi taşırlar ve o yırtıcının "yırtıcılık becerilerine" kendilerinin de sahip olacağına inanılırdı. Balık kartalı ise pençesiyle avladığı balıkları sıkı sıkıya kavrayıp bırakmadığı için "cimri" olarak nitelendirilir. Eğer avcılar yırtıcı kuşları avlarsa o kuşun ruhu reenkarnasyon sonucu geri gelir ve o avcıyı öldürür inancı yaygındır131.
K’etetaalkkaanee (ya da K’t-talqani, Betohoh, Betoxox; İngilizce: Wanderer, Transformer): Koyukon mitolojik karakterlerinden biri olup kahraman canavar avcısıdır. Düşmanlarını altetmek için gücünden ziyade zekasını kullanır; öldürür ya da zararsız başka bir şeye dönüştürür. Kanoyu (Yukarı ve Merkezî beedoye, Aşağı meedoye) ilk bulan kişidir ve kunduz (noyʼe) ile özdeşleşir; o yüzden koyukon hikâyelerinde Smart Beaver, Wise Beaver, Beaver Man olarak geçer132.
Nik’inla’eena’ (ya da Nik’il’eena; İngilizce: Woodsman): Ormanda yaşayan kıllı vahşi adam olu adının anlamı harfiyen «sneaks about» demektir. Issız ormanlanlık alanlarda sessizce hareket eder ve kendini insanlara nadiren gösterir. Sıklıkla eşyaları çalar ya da diğer küçük şeyler için yaramazlık yapar. Bazı hikâyelerde çocukları yakaladığı söylenir133.
1800 lerde Avrupalı beyazlarca tanışan Koyukonlar, önce kürk tüccarlarıyla, sonra da Yukon ve Koyukuk nehirlerinin kıyılarına kurulmuş olan ticaret karakollarına lojistik destek vermek için gelen buharlı gemiler ve gemilerle birlikte gelen yeni insanlarla karşılaşmış, en sonra da tüccarların açtığı izlerden Hristiyan misyonerler yerlilerin "ilkel" ("primitives"134) ruhlarını kurtarmak için gelmişlerdir. Rus Alaskası döneminde Ruslarca Ortodoks Hristiyan yapılan Koyukonların çoğu ABD hükûmetinin Alaska'yı 1867 yılında Ruslarlardan satın almasından sonra Katolik ya da Protestan mezhebine geçmişlerdir. 1900 yılına gelindiğinde neredeyse bütün Alaska Atabaskları uygulamada tamamen olmasa da ismen Hristiyan olmuşlardı. Koyukuk-Orta Yukon bölgesinde ilk Katolik misyonu 1888 yılında Nulato'da kurulmuştur. Koyukuk-Orta Yukon bölgesine o yüzyılda özellikle iki misyonerlik (Cizvit ile Episcopal) damga vurmuş ve iz bırakmıştır. İlk gelen Fransız kökenli Kanadalı bir Cizvit rahibi olan misyoner Jules Jetté'nin Nulato'ya yerleşip Koyukonları Hristiyanlığa döndürebilmek için uğraşırken 1898'de kaydetmeye başladığı dil ve kültür derlemeleri günümüzde Atabask dil araştırmalarında kullanılan değerli belgelerdir. Bölgeye daha sonra gelen ikinci (aynı zamanda Koyukuk yöresine gelen ilk) "kutsal adam" ("holy man"135) Episcopalian Archdeacon Hudson Stuck (1863 – 1920) olmuş ve Allakaket/Alatna misyonunu 1906 yılında kurmuştur. Bütün bu misyonlar yaptıkları gıda, eğitim ve tıbbi yardımlarla yerli Koyukonları kendilerine çekmiş, kürk ticaretiyle başlayan değişim misyonerlerce bu misyonlarda devam ettirilmiştir136.
Diğer Atabasklar gibi Koyukonlar da avcı ve toplayıcı halklardandır. Ana besin (baabe) kaynağını sığın geyiği (Yukarı deneeje, Aşağı ve Merkezî Koyukonca deneege) oluşturur. Alaska'daki sığın alt türü (Alces alces gigas) Alaska sığını ya da Alaska geyiği adını alır ve omuz yüksekliği 2,1 m ve ortalama ağırlığı erkeklerde 634,5 kg ve dişilerde 478 kg olup dünyada yaşayan en büyük geyik türüdür137. Koyukonlarda sığın terimlendirmesi oldukça geniştir. Genel olarak sığın için deneege, dineega adı kullanılır. Büyük yaşlı erkek sığınlara k’eyeedze’, k’iyeega, küçük erkek sığınlara dedaayee, ondan daha küçük olan dişi sığınlara ise deyozee denir. Yavrusuz dişi sığınlara meggoy edenee, yanında yavusu olan dişilere biditseega hoolaanee, hâlâ annesiyle kalan yaşı yetmemiş yavrularına detseege, ditseega, yaşını doldurup annesini terk eden yavruya ise k’ik’onee daadla adı verilir. Sığının boynuzlarına bida’, gözlerine binogha’, kürek kemiğine baggokina’, tendonuna tlaah, yağına bakk’oh, derisine bilit, izine bekk’e adını verirler138139. Koyukonlara göre sığın ruhu ayı ve kurt ruhuna göre daha zayıftır140. Diğer geyik türlerinin aksine sığın yalnızcıl bir hayvandır ve sürü oluşturmaz. Sonbaharda eylül ve ekim aylarındaki çiftleşme döneminde çok nadiren bir araya gelip geçici ufak grup oluşturabilirler. Oldukça geniş arazide tek ve hareketli yaşadıkları için avlanması zordur. Sert geçen kış mevsiminde çok zayıflayan sığınların eti bu dönemde pek rağbet görmez. Fakat ilkbahar ile yaz aylarında şişmanlar ve etleri bu dönemde oldukça beğenilir. Sığınlar söğüt (ts’etl) ve huş (kk’eeyh) ağaçlarıyla beslenir. Sığın avlamak için geyiğin mevsimine göre nerede bulunbileceğini geleneksel yöntemlere göre kestirmek gerekir. Sonbahardaki çiftleşme döneminde daha çok nehir vadilerindeki söğüt çalılıklarında görülürler. Çiftleşme dönemindeki erkek sığınlar sıska olduğu ve kötü koktuğu için eti yerlilerce pek makbul sayılmaz. Yerde bıraktıkları ayak izleri (bekk’e) ya da deri dökümünde boynuzlarındaki kadife deriyi ağaç dalları sürterken bıraktıkları parça ve izler sığın avı için öncelikle gözlenen belirtilerdir. Koyukuk-Orta Yukon (KMY Koyukuk-Middle Yukon) bölgesindeki en büyük av hayvanı sığındır ve buradaki hanelerinin % 92 si sığın kullanır141.
Asırlarca sığın geyiğine bağlı yaşayan Koyukonlar, sığının yenmeyen kısımlarını yaşamlarını kolaylaştırmak için kullanırlar. Her türlü kullanımı olan ipler ve iplikler sığının tendonundan yapılır. Sığın tendonu dikiş ipliği olarak kullanıldığı gibi, tuzak ve kapan yapımında da kullanılır. Boynuzları balık ağı kurşunu, biz delgisi, kaşık ve bıçak sapları ile daha birçok çeşit eşya yapımında kullanılır. Sığının kalbi saran zarı büyük bir ustalıkla soyulup kurutulur ve saklama torbası olarak kullanılır. Sığının besin dışı esas kullanımı giyim kuşamda görülür. Geleneksel Koyukon Atabask giyimindeki mont, pantolon, bot, mokasen, şapka ve eldivenler sığın derisinden (leł) yapılır. Deriden kesilerek elde edilen dar şeritler, kar ayakkabısı ve kızak yapımında bağlama ipi ve kayışı olarak kullanılır142.
Sığın kadar yaygın olmasa da rengeyiği (bedzeyh) de avlanan iri hayvanlardandır: erkek rengeyiği (bedzeyh kuh), dişi rengeyiği (beggoy k’eelaanee) ve yavru rengeyiği (daatsughe). Eti kurutulurak (nelaan ggunh) tüketilir ve ayrıca toynakları (k’ekkaalghule’), tendonu (tl’aah), kırkbayırı (k’edee’one’), iç yağı (k’ekonh hukk’uh), karın yağı (k’ekooye) kullanılır. Derisi ise parka ya da mukluk yapımınfa kullanılır143.
kunduz (Kuzey Amerika kunduzu, Castor canadensis) (noyʼe; küçük erkek kunduz: Yukarı chʼenohusdloone, Merkezî kʼenohʉsdloone, Aşağı kʼenohʉsloon), kürkü için avlanır ve bu kürk geçmişte Avrupalı tüccarlarca en çok aranan maldı. Mühimmat, şeker, çay ve kahve gibi Beyaz tüccarların yeni ürünlerine bağımlılığın artması, tüccarla Atabasklar arasında borç-kredi döngüsünü hızlandırmış ve daha fazla kunduz yakalanmasını gerektirmiş, bu da yöredeki hayvan popülasyonları üzerindeki baskıyı artırmıştır. Tuzaklama yöntemiyle yakalanan kunduzların nüfusu azalıp 1910 yılında tükenmeye yüz tutunca 1910-1923 yılları arasında avına yasak getirilmiştir144.
Köpekler (Yukarı łeech, Merkezî ve Aşağı łeek) Alaska Atabaskları için at gibi yardımcı olan hayvandır. Geleneksel Atabask yaşamında köpeklerin sığın ve rengeyiğini kovalayıp istenen yöne sürmek, kızak ve tobagan çekmek, et ve deri gibi yükleri taşımak gibi birçok yararı görülür. Rengeyiği derisinden yapılan ve köpeklerin sırtına bağlanıp yüklenen çantalara köpek çantası (Merkezî łeek haał leł) denir ve içine taze ya da kurutulmuş et konarak kamp ya da köye taşıtılır. Bu köpek çantalarına Alaska'da Guçin, Koyukon, Tanana ve Denağinalarda, Kanada'da ise Han, Tuçon ve diğer Batı Kanada Atabasklarında rastlanır. Köpek çantaları sert olduğu için daha çok rengeyiğinin bacak derisinden yapılır ve dış yüzeyine kürk geçirilerek dikilir. Biçimi köpeğin anatomisine uygun olarak uzun ovaldir. Çantanın bağlama kayışları sığın derisinden yapılır. En irileri 25-50 pound yük taşıyabilirler145. Köpek kızakları esas olarak Eskimoların en eski ve yaygın ulaşım ve taşıma aracıdır. 19. yüzyılda İç Alaska'ya gelen Avrupalı kürk tüccarlarının gözlemlerine göre köpek kızağı yalnızca Eskimolara komşu olan Koyukon, Değinak ve Holikaçuk gibi Atabask halkları kullanıyordu. Bunlar köpek kızaklarını Yupik ve Eskimo komşularından öğrenmişlerdir. Zira Guçin, Tanana, Ahtna ve diğer Atabasklar köpek kızağını kullanmaz, kızak ve tobaganlarını kendi elleriyle çekerler, köpekleri daha çok sırtında yük taşıyacak hayvan olarak kullanırlardı. Koyukonlar çekim köpeklerinin sırtına köpek koşumu (łeendenaalyoye) geçirilerek kızak, tobagon, hatta kano çekilir. Tek bir köpek kış boyu 250-300 kurutulmuş som balığı yiyebilir146.
Yerel bazda edinilen ya da yerli halkların asırlar içinde edinip kuşaktan kuşağa geçirdiği geleneksel ekolojik bilgi (TEK traditional ecological knowledge) doğayla iç içe yaşayan halklarda görülür. Doğayla iç içe yarı göçebe yaşamak doğayı anlamak demektir ve soğuk, fırtına, kar gibi insanı ve çevreyi etkileyen hava durumunun habercisi olabilecek işaretleri doğada bulmak ve iyi yorumlamak gerekir. Koyukonlar doğayı anlama becerilerini asırlar içinde geliştirmiştir. Örnek vermek gerekirse, Perisoreus canadensis türünden alakarga tüylerini kabartıp duruyorsa soğuk havaların habercisidir ve bunu bütün Koyukonlar bilir147.
Geleneksel Koyukon lunisolar takviminde 16 ay bulunur148149.
<div style="clear: both; width: 70%; padding: 1; text-align: left; border: none; margin: auto" class="NavFrame"> <div style="background: #B0C4DE; text-align: center; border: 1px solid #676" class="NavHead">Koyukonca ay adları
</div> <div class="NavContent">|| || || || || || || || || || || || || || || || || || || ||
</div> </div>Sombalığı balıkçılığı Hogatza ve Kanuti (Kkʼoonootne) nehirleri bölgesindeki Koyukon kabileleri için önemli besin ve geçim kaynağıdır. Fakat, Koyukuk nehrinin yukarı kollarındaki kabileler için Coregonus, Prosopium, Thymallus arcticus ve Esox balıklarıyla birlikte ikincil geçim kaynağıdır150.
Yaz (saanh) mevsimi nehirlerin buzdan kurtuldukları zamandır. Bu mevsimde Koyukonlar 50 ya da daha fazla çekirdek aileden oluşan ve regional band (ya da dialekt grubu) olarak adlandırılan coğrafi ve sosyal gruplar hâlinde toplanıp işgücünü paylaşırlar. Haziran (Menenh Hʉdenyaaghee) başlarında aileler (genellikle bir ya da iki genişletilmiş aileden oluşur) ilkbahar kampından yaz balık kamplarına (doh: ggaałdoh, noolaaghedoh, saanlaaghedoh) taşınırlar. Burada Bering Denizinden gelip nehir yukarılarına yumurtlamak için giren Pasifik som balıklarını (Oncorhynchus tshawytscha: ggaał; Oncorhynchus keta: Yukarı ve Merkezî noolaaghe, Aşağı noolaay; Oncorhynchus kisutch: Yukarı ve Merkezî saanlaaghe, Aşağı saanlaaye) tutarlar. Tutulan balıklar (łookkʼe) kesilip temizlendikten sonra kurutulup kendileri ve köpekleri için kışın tüketilmek üzere depolanırlar. Som balıkları kısa sürede muazzam sayıda gelirler ve tutma, kesme, kurutma ve depolama faaliyetleri için çok sayıda işgücüne ihtiyaç duyulur. Geleneksel balık tuzakları huş ağacından yapılır. Yaz ortasında ya da orta yazda (saneets) balık kurutma sırıkları kurutulmak üzere yanlamasına kesik atılan balıklarla dolu olur. Yaz sonuna (ağustos ayında) son yaz/ilk güz (sann tl’ oghots’en’) denir. Ağustos (Menenh Nok’et’on’dedaaghee) ayında ördek ve diğer göçmen sukuşlarının güneye göç hareketi başlar. Erkekler göç eden bu kuşları avlamak için kısa av gezilerine çıkarlar. Bu mevsim aynı zamanda ağustos ortalarında sığın avlama zamanıdır ve erkekler çiftleşmek için bir araya gelen sığınları avlamak için «etrafa bakmaya gidiyorum» (avlanmak fiili tabu olduğu için doğrudan kullanılmaz, mecazen başka fiiller kullanılır) diyerek ayrılırlar151.
Sonbahar (huyts’en’) mevsimi kışa yaklaşım zamanıdır. Sonbahar başları Ağustos sonundan Eylül (Nołdlaaghe Noghe’) ortalarına kadarki dönem ilk güz (Too k’eelaanh te) olarak adlandırılır ve bu mevsimde sular henüz buz tutmamış olur. İlk güz işleri arasında kışlık yakacak için odun kesip toplamak ve avcılık ile tuzakçılık araç ve gereçleri tamir edilip hazırlanır. Kadınlar (sołt’aanh) yaz balık kampında kalıp çevredeki ufak avlara tuzaklama yaparken, erkekler (denaa) kampı terkedip ilk sığın avına çıkarlar, sonra da rengeyiği ile ayı avı başlar. Sığınlar özellikle eti ve derisi en değerli avlarıdır ve avlamak için günlerce gezerler. Sonbaharda bütün yaz beslendiği için yağlı olan Coregoninae alt familyasından whitefish (Coregonus, Prosopium) ile Thymallus arcticus balıklar avlanır. Ekim (Benenhdedeteeyee) başından ortalarına kadar nehirler donmaya başlar ve ekim sonunda da ilk kar yağar. Bu zamanda inlerine kış uykusu için çekilen ayılar avlanır152.
Kış (hʉyh) mevsiminde yedi ay boyunca nehirler buz tutar. Kışın ilk yarısı olan ilk kış aylarına ts’eyeets’en hʉyh kk’aatl’ot («from the canoe (travel) to the solstice») adı verilir. Kasım (Sooge Zo’ʉ’) ayında hava çok soğuk olur ve yerler derin karlarla kaplanır. Bu ayda kürk hayvanları tuzaklama yöntemiyle yakalanır. 20. yüzyıl başlarında rengeyiği de avlanırdı. Sığın geyiklerinden önce rengeyikleri (Yukarı bedzesh, Merkezî bedzeyh, Aşağı medzeyh) bölgedeki birincil toynaklı hayvan idi. Sığından önce ayrıca kar ayakkabılı tavşan (Lepus americanus, Yukarı gguh, Merkezî ve Aşağı ggʉh), kar kekliği (Lagopus, Yukarı daaggoo, notlʼebaa, Merkezî delbegge, Aşağı kkʼoyoldaal) ve Falcipennis canadensis kışın çok sayıda bulunan protein kaynakları idi. Kış mevsimi tatil aylarıdır ve bu mevsimde insanlar köylerinde toplanırlar. Orta kış (hʉyh yneets) mevsimi kış gündönümüyle (hʉyh kk’aatl’ot) başlar. Aralık (Be’ooz Kkelyee) ayındaki kış gündönümünde Hristiyanlık öncesi potlaç törenleri düzenlenirken Hristiyanlıktan sonra Noel ve Yeni yıl kutlamalarına dönüşmüştür. Son kış (yoo-an yaats’ena) mevsiminde Ocak (Benenh Neełkk’aayedelaayee) ve Şubat (Telel Zo’ʉ’) ayları -50 °F fahrenhayt derecede soğuk olur. Bu aylarda boz kurt (Canis lupus pambasileus ile Canis lupus tundrarum, Yukarı tookkone, Merkezî teekkone, tookkone, Aşağı nekʼeghun), Kutup porsuğu (Gulo gulo luscus, Yukarı ve Merkezî nełtseeł, Aşağı neełtseeł), Kanada vaşağı (Lynx canadensis), Amerika vizonu (Neovison vison ingens), kızıl tilki (Vulpes vulpes alascensis), Amerika sansarı (Martes americana, kendisi: kʼetsegheye, derisi: kʼetsegheł) tuzaklanarak avlanır. Kıştan İlkbahar başına kadar su samuru (Yukarı ve Merkezî bezeye, belaazone, Aşağı mezeye) ile Kuzey Amerika kunduzu (Castor canadensis, noyʼe) tuzaklanarak avlanır. Bu son kış mevsimi açlığın görüldüğü zamanlardır. Son kış ile ilk bahar aylarında geyik bol olunca dişi sığınlar azalan yiyecek stoğunu doldurmak için avlanırlar. Buz altında avlanan Alaska karabalığı (Dallia pectoralis, oonyeeyh) açlığın görüldüğü bu mevsimde hayati öneme sahiptir153.
İlkbahar (hotenh kkokk’a) mevsimi buz tutmuş kar üsütünde seyahat edilen aylardır. İlkbahar başı ya da "ilk bahar" (sonot) karların erimeye başladığı Nisan (Hʉtenh Zo’ʉ’) ayından başlar. Bu zamanda nehrin donmuş olan buzları tabakalar halinde kırılmaya başlar ve su kuşları güneyden göç ederek Mayıs (Benenh Tots’eeyhleyaayee) ayında dönmeye başlarlar. İlkbahar sonu ya da "son bahar" (hullookk’ut) gürüldeyen seslerle kırılan nehir buzları dört ya da beş fit kalınlığında olur ve sık sık sel taşkınları oluşur. Nehir ve göllerdeki buzlar çözülünce Mayıs ayında ilkbahar kampına gidilir ve kampta misk sıçanı (Yukarı ve Merkezî bekenaale, Aşağı kkʼodemaay), kunduz, ördek ve kaz avlanır. Haziran ayında balık kampına çıkılır154.
tavşan, sincap, kar kekliği, Falcipennis canadensis gibi hayvan ve kuşları yerde avlamak için sıçrar çubuklu kapan (Merkezî tsooye ggaabeeł) kullanılır. Çubuğu söğüt (Yukarı kkʼuyʼ, Merkezî ve Aşağı kkʼʉy, kkʼʉyh) dalından yapılır155.
Kadınlarca toplanan yabani böğürtlensi ve üzümsü meyveler içinde Arctostaphylos rubra (Yukarı denesh, Merkezî ve Aşağı deneyh), Vaccinium (Cyanococcus) (Yukarı jeeje, Merkezî ve Aşağı geege), Rubus chamaemorus (Yukarı nekkotl, Merkezî ve Aşağı kkotl) sayılabilir. Sebze (''kʼetsaanʼ') olarak değişik bitkiler kullanılır.
Kayık (ts’eeyh) ve Kano (Yukarı ve Merkezî beedoye, Aşağı meedoye) Yukon, Koyukuk ve Tanana gibi büyük büyük nehirler ile bunların kollarında kullanılan ulaşım aracıdır. Daha çok huş ağacının kabuğundan imal edilen huş kabuğu kanoları (kk’eeyh beedoye) kullanılır ve kürekle (tʉghʉ’oye) çekilir.
Eskimolarla ticaret: Avrupalı merkantilistler bölgeye gelmeden önceleri, Koyukonlar İnyupik Eskimolarıyla, özellikle de Kobuk Malimutları ile ticaret yapıyorlardı. Bu ticaret 1970 lere (ANCSA yasasına kadar) kadar sürmüştür. Kobuk İnyupikleri ile Koyukonlar arasında anlaşabilmek için ticaret jargonu oluşturulmuş ve halklar arasında evlilikler bile görülmüştür156. İnyupik ile Koyukon coğrafyasının komşu157 olup ortaklaştığı nokta İnyupik topraklarındaki Alatna (İnyupikçe Alaasuq) ile Koyukon topraklarındaki Allakaket (Koyukonca Aalaa Kkaakk’et) köyleridir. Günümüzde Alatna'da daha çok Kobuk ve Selawik Malimiut İnyupikleri ile Nunamiut İnyupikleri yaşarken, komşu Allakaket'te daha çok Koyukon Atabaskları yoğundur. Allakaket bölgesindeki Koyukonlar Kobuk'taki Kuuvaŋmiut İnyupikleriyle ve Anaktuvuk Pass'daki Nunamiut İnyupikleriyle ticaret yaparlar158. Güneybatı Koyukon topraklarındaki Nulato eski çağlardan beri Malimiut İnyupikleri ile Koyukonlar arasında işlek bir ticaret merkeziydi159.
Kobuk Malimiut İnyupik Eskimoları, Kızılderililere itqiḷiq adını verirler ve Kızılderili ile İnyupik melezine de itqiḷiayaaq derler160. İnyupikçede sığın için kullanılan tiniika ~ tiniikaq {tekil} tiniikak {ikil} tiniikat {çoğul} kelimesi sığın avcısı Koyukonların dilinden (dineega) geçmiştir161.
Kızılderililerle ticaret: Yukarı Yukon Koyukonları Aşağı Tananalarla, Aşağı Yukon Koyukonları ise Değinaklarla (İngaliklerle) ticaret yaparlardı162.
Nucha’la’woy’ya: Tanana ve Yukon nehirlerinin birleştiği noktada olması dolayısıyla, Tanana noktası Avrupalıların 1863 yılında bölgeye gelmesinden önceleri Koyukonlar ile Aşağı Tananalar arasında geleneksel ticaret163 ve toplantı yapılan bir yerdi ve adı ilk olarak Nuklukayet adıyla kaydedilmiştir. Bu ad Nucha’la’woy’ya («where the two rivers meet») ile aynıdır164. Bir diğer versiyonu ise Noochuloghoyet («the point of the big river peninsula»165; tarihi kaynaklarda: Nukluroyit, Nuclavyette, Nukluklayet, Nukiukahyet, Nuklukait,, Nuklaciyat, Nuklukyat, Noukelakayet, Tuklukyet) olup farklı dönemlerde farklı noktalar için kullanılmıştır. Noochuloghoyet Point olarak adlandırılan ilk nokta Tanana ile Yukon nehirlerinin birliştiği kavşaktadır ve burası tarihöncesinden beri buluşma noktasıdır. Noochuloghoyet Ticaret Karakolu/Noochuloghoyet Trading Post (1868-78) olarak adlandırılan ikinci nokta ise daha aşağıda Tozitna Nehrinin (tarihi: Tazekaket, Tozekaket, Tozikaiat, Tozeekkaakket, Tozeechaakket, Tosechaygut, Tozi, Tozie) Yukon nehrine döküldüğü noktada Batılılarca kurulmuştur. Batılılarca kurulan bir diğer nokta ise Noochuloghoyet (Old Station) (1878-96) olarak adlandırılan üçüncü noktadır ve ikinci noktadan biraz aşağıda Yukon kıyısındadır. Birinci ve ikinci ticaret noktaları arasında Yukon kıyısında Batılılarca kurulu olan farklı adlarda ticaret noktaları da bulunmaktadır: Tanana Station (1869-70), Western Fur and Trading Company (1877-83 ), Alaska Commercial Company Store (1896-1901) ile Northern Commercial Company Store (1897-1970s)166
Avrupalılarla ticaret: Merkantilist Avruplıların bölgeye ulaşmasından sonra onlarla en aktif ticaret başlamış oldu. Koyukon "tarihsel dönemi" Avrupalıların 1800 lerde bölgeye ulaşmasıyla başlar. Avrupalı kürk tüccarları 1800 lerin ortalarında İç Alaska'ya gelmeye başlamışlardır. 1900 civarında Koyukuk ve Yukon nehirleri boyunca ticaret karakolu olarak büyük köyler kurulmaya başlanmıştır. Avrupalılarla yıldan yıla artan ticaret ve bu ticarette yerlilerin yeni yiyecek, giyecek, para ve diğer mallarla tanışıp onlara bağımlı olamalarına yol açmıştır. Bu bağımlılık yıldan yıla artmış ve kendi iç dinamikleriyle yaşamı sürdüren Atabasklar dış kaynaklara bağımlı hâle gelmişlerdir. Bölgedeki diğer Atabasklar gibi Koyukonların da lüks yaşamı ilk ticaret karakolunun gelmesiyle başlar ve mühimmat, tütün, şeker, çay ve kahve Beyaz tüccara bağımlılık yaratan ürünlerin başında gelir. Yeni ürünlere bağımlılığın artması, tüccarla Atabasklar arasında borç-kredi döngüsünü hızlandırmış ve daha fazla kürk hayvanı (en önemlisi kunduz) yakalanmasını gerektirmiş, bu da yöredeki hayvan popülasyonları üzerindeki baskıyı artırmıştır167.
Kürk ticaretinin düşmesiyle birlikte 1940 larda devlet hizmetlerinin artması, doğal gaz ve petrol çıkarımı “government industrial” denen sanayinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Eski günlerindeki gibi büyük çapta olmasa da kürk ticareti günümüzde hâlâ sürmektedir ve bu iş her yıl biraz daha azalmaktadır168.
Rus Amerikası döneminde ABD'nin Ruslarla birlikte idare ettiği Alaska'yı 1867 yılında Rus İmparatorluğundan satın almasından bu yana 100 yıldır çözülemeyen yerlilerinin (Eskimo ve Kızılderililerin) toprak taleplerini çözmek üzere ABD Kongresinde 18 Aralık 1971 tarihinde başkan Richard Nixon tarafından imzalanarak yürülüğe giren ve ABD tarihinin en büyük toprak talebini karşılayan yasa olan Alaska Yerli Talepleri Çözümleme Yasası (ANCSA) gereği kurulan Alaska Yerli Bölge Şirketlerinden Doyon, Limited (DOYON) yerli bölge şirketine bağlı 5 köy şirketi Koyukonlara aittir. Köy şirketleri topraklarının yüzey hakkına sahiptir, fakat bölge şirketleri hem köy şirketlerinin hakkına hem de toprakların yeraltı hakkına sahiptir.
Yerli Köy Şirketi | Yerleşim |
---|---|
Dineega Corporation | Ruby |
Dinyea Corporation | Stevens Village |
Gana-a'yoo Limited | Galena, Kaltag, Koyukuk, Nulato, |
K'oyitl'ots'ina Limited | Hughes, Huslia, Alatna, Allakaket |
Minchumina Natives Inc. | Minchumina |
Tanana Chiefs Conference adlı kâr amacı gütmeyen konsorsiyumda temsil edilen Koyukon regional bandları:
Üst giyimi olarak önden ve arkadan V biçimli kuyruğu olan tünik benzeri gömlek/elbise (Yukarı de’aach Merkezî deʼaak) kullanılır ve saçaklı (nedenaadletlekk) yapılır, bazen de denizdişi kabuğu (k’etl’ene’) ile süslenir169. Yupiklerin yazlık parkaları olan qaspeq'lerin Koyukon versiyonu olan badzahoolan kapitone kumaştan yapılır ve sivrisineklerden korunmak için şapkalıdır. Rengeyiği derisinden parka (deyoodze de’aak) da kullanılır170.
Tekparça ayaklı pantolon (Yukarı kkaatseesh, Merkezî kkaatseeyh) bebek tulumu gibi ayakları da kapatacak biçimde olur. İngilizcede mokasen pantolon (moccasin pant, moccasin trouser denen bu tekparça ayakkabı-pantolon giysisi (Yukarı k’edzo kkaatseesh, Merkezî k’edzo kkaatseeyh) ayaklardan bele kadar örtünmeyi sağlar. Önceleri sade yapılırken Avrupalıların boncuk getirmesiyle birlikte boncuklu (nedenaałt’onee) saçaklı (nedenaadletlekk) olarak da yapılmaya başlanmıştır. Pantolonlarda sağlam olduğu için daha çok rengeyiği derisi kullanılır ve kızılağaç (kk’es) ile kırmızı renge, ya da kızılağaç ile birlikte kabuk da kullanılırsa turuncuya yakın bir renge boyanırdı171. Atabask halklarında esas olarak tekparça pantolon-ayakkabı giyimi vardır ve pantolondan ayrı bağımsız ayak giyimi olarak mokasenlerin yaygınlaşması Hudson's Bay Company şirketinin Kanada'daki Atabasklardan (Denesulinece konuşaanlar başta olmak üzere) getirdiği mokasenlerden sonra olmuştur172.
İskoç kürk tüccarlarının ya da Rus ortodoksların şapkalarından esinlenerek yapılan kalpak ya da fes görünümlü kalıp şapkalar (İng. tin hat «konserve tenekesi şapka») içine huş kabuğu geçirilerek kalıp verilen kadifeden yapılır ve üzeri de boncuk işiyle süslenir. Bu boncuklu şapkalar (ts’eh nedenaałt’onee) fazla yaygın olmayan taklit şapkalardır173.
Mokasenlerin (kkaatsuł) gövdesi rengeyiği, tabanı ise sığın derisinden yapılır ve boncuk işiyle bezenir (Yukarı kkaatsuł nedenaałt’onee)174. Rengeyiği derisinden mukluk tipte çizme (deyoodze kkaakene) yapılır175.
kar ayakkabısı (Yukarı osh, Merkezî ve Aşağı oyh), huş ağacının kabuğundan yapılır.
Alaska yerli sanatı içinde değerlendirilen Koyukon sanatında taş, boynuz (bida’), kemik, deri (bilit), tahta, huş kabuğu, tendon (tlaah) ipi, oklu kirpinin oku (dikeni) gibi yerli malzemeler ile Avrupalı tüccarlarca getirilen denizdişi kabuğu (k’etl’ene’) ile boncuk (nedenaałt’onee) gibi yabancı malzemeler kullanılır. Koyukonlar deri olarak daha çok sığın derisi, rengeyiği derisi ile rengeyiği yavrusunun derisini kullanırlar. Buna ek olarak Aşağı Koyukonlar ayrıca sincap derisi ile balık derisini de kullanırlar176. Balık derisi kullanımı komşu Eskimolara (Yupikler ve İnyupikler) özgüdür ve Koyukonlara da Eskimolardan geçmiştir.
Geleneksel sanatlar için en önemli araç biz (deghotleye) denen delgi aracıdır. Biz, deri ve huş kabuğunu ya da tahta ve ağacı delip bağlantı ip ve kayışlarıyla bağlamayı sağlar. Kızak ya da kar ayakkabısı yapımında vazgeçilmez araçtır. Sapı kemikten ucu metalden ya da sivri sert bir maddeden yapılır177.
Oklu kirpinin (Erethizon dorsatum; Yukarı dekenh ehone, Merkezî dekenh ehone, dekehone, legedze, Aşağı dekenh enotleetl) ok denilen dikenleriyle yapılan kirpi işi (porcupine quillwork) de görülür178. Avrupalıların boncuk getirmesiyle birlikte boncuklu (nedenaałt’onee) yapılmaya başlayan ayaklı/mokasenli pantolon (Yukarı kkaatseesh, Merkezî kkaatseeyh)179, mokasen (kkaatsuł nedenaałt’onee)180, çanta (nołketl’e)181 boncuk işi örneklerdir. Beyaz tüccarlar tarafından getirilen denizdişi kabuğu (k’etl’ene’) ile boncuklarla bezeli bıçak kılfları/kınları (saay leł) ile sapı ters yönde kıvrık çift spiral bıçaklar (neełkk’aa tl’otl’eghe) sanat ürünleri arasında yer alır182
Böğürtlensi ve üzümsü ufak meyveleri toplamak için kullanılan çanaklar (Yukarı kk’eesh tl’och, Merkezî kk’eeyh tl’ok) huş ağacının kabuğundan yapılır, su taşıma kabı (''too tl’ok') olarak da kullanılır183.
Huş (kkʼeeyh) ağacının kabuğu eşya yapımında en çok kullanılan doğal malzemedir. İlkbahar ya da yaz başı kabuklar ağaçtan soyulur. Kabuğu sıyırmak için bir tür kemik sıyırgı (bet’o k’eetlooge’) rengeyiği ya da sığın bacak kemiğinden yapılır184.
Söğüt kabuklarından balık ağı yaparken rengeyiğinin tendonunu işlemek için eğirmen vazifesi gören alet (tl’aah baahaa nedededlee) kullanılır. İpliği tığ gibi döndürmek için heyaahaa k’endedlee adlı alet kullanılır185.
Orta yukon Nehri bölgesindeki Tanana, Koyukon ve Değinak Atabasklarının kil kaplarında zigzag deseni görülmez186.
Koyukon187 Kathleen Carlo-Kendall yontu sanatçısı çağdaş tasarımlarında Yupik maskelerini de kullanır.
Koyukon mutfağının ana yemeklerini sığın eti ve yağı oluşturur. Mermer gibi iç içe geçen sığır etinin aksine sığının eti ve yağı birbirinden ayrı bulunur ve Koyukonlar hem etini hem de yağını tüketirler. Sığın kemikleri kaynatılarak çorba yapılır. Eski zamanlarda kemikleri kıtlık günleri için saklanırdı. Kıtlık, Alaska Atabasklarının geçmişte sık sık karşılaştıkları bir durumdu. Sığının kafası, brisket, kısa kaburgası, kalbi ve dili daha makbuldür. Sığın kelle çorbası potlaç törenlerinin gözdesidir ve sığın kellesinin/kafasının sebze ve makarnayla birlikte pişirilmesiyle yapılır.
Kızılderili dondurması nonaaldlode («that which has been whipped up») denen yemektir ve sığın eti, ayı yağı ile balık yağını (ya da Crisco marka bitki yağını) köpürürcesine çırpıp sonra da içine turna balığı (Esox lucius), Stenodus leucichthys, Coregonus gibi haşlanmış balık, Rubus spectabilis, Vaccinium oxycoccos gibi meyve, kuru üzüm, şeker ve bazen de süt (tlʼooʼ) katıp karıştırarak yaparlar188189
Alaska'da ve bütün Alaska yerlilerindeki sağlık sorunları arasında ilk sırayı alkolizm alır. Alaska Yerli Komisyonu (Alaska Native Commission) tarafından 1994 yılında yapılan bir uyarıya göre alkol tüketimi Alaska yerlileri arasında böyle devam ederse kalıcı sosyal, kültürel ve duygusal bozunuma uğrayacağı kaçınılmaz sonuçtur.190. Alaska Atabasklarında da bu genel durum gözlenir. Aşırı alkol tüketimi ve buna bağlı gelişen alkolizm, Atabaskların aile ve sosyal düzenlerini yıkıcı etkiye sahiptir. Atabasklara alkolü önce Ruslar, daha sonra da Amerikalı ve Kanadalılar getirmiş ve yaygınlaştırmıştır. Geçmişte Hristiyan Batılıların getirdiği alkol ve buna bağlı gelişen alkolizmden kurtulmak için Alaska Atabasklarının köktendinci Hristiyanlığa (Fundamentalist Christianity) sığınarak alkolizmi yenebileceği savunulmaktadır. Köktendinci Hristiyanlık ile eski Atabask hukuku arasında belirgin bir benzerlik bulunduğu iddia edilir191. 20 yy. ortalarında Huslia'da alkolizm ile veremden etkilenmeyen tek bir aile kalmamıştır192193.
Huş ve söğüt ağaçların gövdesinde olan Phellinus igniarius türü kav mantarının külleriyle tütün karıştırılarak enfiye, çiğneme tütünü ile pipoda (kkun’ tl’ok) içme tütünü yapılır194.
Hristiyan misyonlarının Koyukonlar üzerine sosyo-kültürel etkileri (bazıları olumlu bazıları olumsuz) göz ardı edilemez. Misyonlar kurulup misyonerler gelince eğitim ve hastane gibi olumlu yönleri Koyukon yaşamını iyi yönde değiştirirken, yerli maneviyatı ve kültürel uygulamalara önyargılı davranıp dini gerekçelerle karşı çıkmaları Koyukon sosyal yaşamına olumsuz etkisi olmuştur. Yerli halklara karşı bu paternal yaklaşım ve onların "uygarlaşmamış" (“un-civilized”) kabul edilmeleri o zamanki 19. yüzyıl dünyasında çok yaygın bir uygulamaydı. Çoğu kez yerlileri Hristiyanlaştırıken yerli kültürünün "ilkel" (“primitive”) olduğu telkin edilmiş ve bunun utanç verici olduğu öğretilmiştir. Bu asimilasyon sonucu yerliler kendi öz kimliklerini hor gören tutum sergilemeye başlamışlardır195.
Arazi mülkiyeti Batılı kapitalist düşünceye ters düşecek biçimde sahiplenilmese bile ANCSA yasasından sonra kapitalizmle yoğun biçimde karşılaşıp iç içe kalan yaşlı ve genç nesil Koyukonlar arasında gerilimler yaratabiliyor196.
Orijinal kaynak: koyukonlar. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Frederica De Laguna, Norman Reynolds, Dale DeArmond (1995), Tales from the Dena: Indian Stories from the Tanana, Koyukuk, & Yukon Rivers ↩
Carl Waldman (1088), Encyclopedia of Native American Tribes ↩
Gary Holton (2010), Behind the Map: The reification of indigenous language boundaries in Alaska ↩
William Bright, Native American Placenames of the United States ↩
Jetté, Jules. 1910. On the Geographical Names of the Ten'a. Microfilm AM 34:688-701. Jesuit Oregon Province Archives, Foley Library, Gonzaga University ↩
John W. Chapman (1914), Ten'a texts and tales from Anvik, Alaska (1914), with vocabulary by Pliny Earle Goddard, published by E. J. Brill, limited in Leyden, 1914, Publications of the American ethnological society, v. 6 ↩
Else CLews Parsons (1921), A narrative of the Ten'a of Anvik, Alaska, Anthropos, 1921 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
The Original Catholic Encyclopedia : Alaska (<font color="grey">the Ten'a, or western Athabascans, who are spread over the interior of the territory on both sides of the Yukon river as far west as Koserefsky</font>) ↩
Frederica De Laguna, Norman Reynolds, Dale DeArmond (1995), Tales from the Dena: Indian Stories from the Tanana, Koyukuk, & Yukon Rivers ↩
Frederica de Laguna (2000), Travels among the Dena: Exploring Alaska's Yukon Valley. Seattle and London: University of Washington Press, 2000. ISBN 978-0-295-97902-1 ↩
Word-list of the Athabaskan, Yup'ik and Alutiiq languages / Словаръ Атабаскских, Юупикских, и Алютикского Языков by Lt. Laurence Zagoskin, 1847, St. Petersburg, in the Russian and Alaskan Native languages, with English added in the present edition. Digital typography 2009, pp. 3-8: Collection of words of two tribes of the Athabaskan people: Lower Koyukon & Deg Xinag / собраніе словъ двухъ племенъ народа ттынаи ↩
Michael E. Krauss The Name Athabaskan ↩
Wright, Miranda Hildebrand (1995), The Last Great Indian War (Nulato 1851). M.A. Thesis, University of Alaska Fairbanks: Department of Anthropology. ↩
Service Book in the Dialect of the Qlīyukuwhūtana Indians , Portions of the Book of Common Prayer in Upper Koyukon (1908) ↩
Frederica De Laguna, Norman Reynolds, Dale DeArmond (1995), Tales from the Dena: Indian Stories from the Tanana, Koyukuk, & Yukon Rivers ↩
Gary Holton (2010), Behind the Map: The reification of indigenous language boundaries in Alaska ↩
Dene–Yeniseic Symposium , University of Alaska Fairbanks, February 2008, accessed 30 Mar 2010 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Carl Waldman (1088), Encyclopedia of Native American Tribes ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Mooney, James (1928). The Aboriginal Population of America North of Mexico. 80. Washington, D.C.: Smithsonian Miscellaneous Collections ↩
John Reed Swanton (1952), [The Indian Tribes of North America], Bureau of American Ethnology Bull. ↩
Stephen Adolphe Wurm, Peter Mühlhäusler & Darrell T. Tyron (1996), Atlas of Languages of Intercultural Communication in the Pacific, Asia, and the Americas ↩
Stephen Adolphe Wurm, Peter Mühlhäusler & Darrell T. Tyron (1996), Atlas of Languages of Intercultural Communication in the Pacific, Asia, and the Americas ↩
Stephen Adolphe Wurm, Peter Mühlhäusler & Darrell T. Tyron (1996), Atlas of Languages of Intercultural Communication in the Pacific, Asia, and the Americas ↩
Jean S. Aigner and Brian L. Gannon (1980), Historic and prehistoric Land Use in Interior Alaska . Antropology Program, University of Alaska, Fairbanks, october 1980 ↩
John Reed Swanton (1952), The Indian Tribes of North America, Bureau of American Ethnology Bull. ↩
Frederica de Laguna (2000), Travels among the Dena: Exploring Alaska's Yukon Valley. Seattle and London: University of Washington Press, 2000. ISBN 978-0-295-97902-1 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Huntington S. & Reardon J. (1993), Shadows on the Koyukuk: An Alaskan Native's Life along the River. Portland, OR: Alaska Northwest Books ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Chad Thompson (1997), Structure, metaphor, and iconicity in Koyukon shamanistic stories, ''American Indian Quarterly'' , Spring 1997, vol. 21(2), University of Nebraska Press ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Catherine Attla (1989), Bakk'aatugh ts'uhuniy = Stories we live by : traditional Koyukon Athabaskan stories. told by Catherine Attla ; introduction by Chad Thompson with Eliza Jones ; transcribed by Eliza Jones ; translated by Eliza Jones and Chad Thompson ; illustrated by Cindy Davis. Yukon Koyukuk School District, Fairbanks, AK : Alaska Native Language Center, College of Liberal Arts, University of Alaska Fairbanks, 1989 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Celebrating Alaska Natives and Alaskan Indian Communities : Athabascan Indians ↩
Ernest S. Burch, Jr. (2005). Alliance and Conflict: The World System of the Iñupiaq Eskimos ↩
Frederica de Laguna (2000), Travels among the Dena: Exploring Alaska's Yukon Valley. Seattle and London: University of Washington Press, 2000. ISBN 978-0-295-97902-1 ↩
Archives, University of Alaska, Fairbanks : Nulato massacre site ↩
Ivan Konny-Gen, Ivan Petrov & Hubert Howe Bancroft, The Nulato Massacre : San Quentin Prison, California, 1879 ↩
William C. Sturtevant, Handbook of North American Indians, Volume 6: Subarctic ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Interior Alaska : Russians explore Interior Alaska ↩
June Allen, Nulato AK: a small village, but big in history , 2004 ↩
Frederica de Laguna (2000), Travels among the Dena: Exploring Alaska's Yukon Valley. Seattle and London: University of Washington Press, 2000. ISBN 978-0-295-97902-1 ↩
Clark Annette McFadyen. & Donald W. Clark (1974), Koyukon Athapaskan Houses As Seen Through Oral Tradition and Through Archaeology, Arctic Anthropology, 11 (Suppl.), 29 - 38 ↩
Richard E. Morlan (2000), The Siruk site, Alatna River, Alaska : A Koyukon winter house. Arctic Anthropology, Vol. 37, No. 1, pp. 43-59 ↩
Kanuti National Wildlife Refuge : draft comprehensive conservation plan, wilderness review, and environmental impact statement. U.S. Fish and Wildlife Service, Region 7, Anchorage, AK, February 1986 ↩
Thomas F. Johnston (1976), "Alaskan Eskimo and Indian Musical Performance: Its Many Psychological and Social Ramifications." Folklore Forum Bibliographic and Special Series, No. 15, Trends and New Vistas in Contemporary Native American Folklore Study. Pp. 117-131 ↩
Soonaaneyh K’eleek: Joyful Songs, Yukon-Koyukuk School District, December, 2009 ↩
Tupou L. Pulu (1978), Koyukon Athabaskan Dance Songs , National Bilingual Materials Development Center, Rural Education Affairs, University of Alaska ↩
Working Effectively with Alaska Native Tribes and Organizations Desk Guide , A desk guide for United States Fish & Wildlife Service Employees on Alaska Native cultures, history, federal laws, organizations, consultation and federally recognized tribes ↩
Peter Bowers (2009), Old-time Music in Alaska: Then and Now ↩
Working Effectively with Alaska Native Tribes and Organizations Desk Guide , A desk guide for United States Fish & Wildlife Service Employees on Alaska Native cultures, history, federal laws, organizations, consultation and federally recognized tribes ↩
Byron, Janet (1996). Country Music Lover's Guide to the U.S.A. (1st ed. ed.). New York: St. Martin's Press, p. 13 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Thomas F. Johnston (1976), "Alaskan Eskimo and Indian Musical Performance: Its Many Psychological and Social Ramifications." Folklore Forum Bibliographic and Special Series, No. 15, Trends and New Vistas in Contemporary Native American Folklore Study. Pp. 117-131 ↩
William J. Loyens (1964), The Koyukon Feast for the Dead, Arctic Anthropology, vol. 2, no. 2 (1964), pp. 133-148, University of Wisconsin Press ↩
Athabascan Stickdance , The Holy Days of March, 2011 ↩
Richard Nelson (1993), Searching for the Lost Arrow: Physical and Spiritual Ecology in the Hunter's World , The Biophilia Hypothesis, chapter 6 ↩
Peter Knudtson & David Suzuki (2006), Wisdom of the Elders ↩
Growing Wild, Spring/Summer 2001 (= Raven myths and stories from the area are legion and almost too numerous to recount. Within various tribes of the region—Tsimishian, Haida, Bella Bella, Tlingit, Kwaikiutl and Koyukons—“Raven” is recognized as a special totem spirit. Raven is the god who created the earth, the moon, the sun, the stars and people themselves. Raven is also said to have brought fire to people so the would not freeze in the darkness, supplied water during periods of drought, and made salmon for people to eat.) ↩
John M. Marzluff, Tony Angell & Paul R. Ehrlich (2007), In the Company of Crows And Ravens ↩
Frederica De Laguna, Norman Reynolds, Dale DeArmond (1995), Tales from the Dena: Indian Stories from the Tanana, Koyukuk, & Yukon Rivers ↩
Frederica De Laguna, Norman Reynolds, Dale DeArmond (1995), Tales from the Dena: Indian Stories from the Tanana, Koyukuk, & Yukon Rivers ↩
Robert Mitchell Torrance (1999), Encompassing Nature: A Sourcebook naature and culture from Ancient Times to the Modern World ↩
Robert Mitchell Torrance (1999), Encompassing Nature: A Sourcebook naature and culture from Ancient Times to the Modern World ↩
Graham Harvey (2002), Readings in Indigenous Religions ↩
Robert Mitchell Torrance (1999), Encompassing Nature: A Sourcebook naature and culture from Ancient Times to the Modern World ↩
Frederica De Laguna, Norman Reynolds, Dale DeArmond (1995), Tales from the Dena: Indian Stories from the Tanana, Koyukuk, & Yukon Rivers ↩
Nan Moss and David Corbin, Shamanism and the Spirits of Weather , Shamanism, Fall/Winter 1999, Vol. 12, No. 2 ↩
Nan Moss and David Corbin, Shamanism and the Spirits of Weather, Shamanism, Fall/Winter 1999, Vol. 12, No. 2 ↩
Nan Moss and David Corbin, Shamanism and the Spirits of Weather, Shamanism, Fall/Winter 1999, Vol. 12, No. 2 ↩
Frederica De Laguna, Norman Reynolds, Dale DeArmond (1995), Tales from the Dena: Indian Stories from the Tanana, Koyukuk, & Yukon Rivers ↩
Shepard Krech III, Indians, animals, and the fur trade: a critique of Keepers of the game, University of Georgia Press, 1981 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Liz McKenzie, Moose - Traditional Knowledge ↩
Liz McKenzie, Moose - Traditional Knowledge ↩
Liz McKenzie, Moose - Traditional Knowledge ↩
Richard Nelson (1993), Searching for the Lost Arrow: Physical and Spiritual Ecology in the Hunter's World , The Biophilia Hypothesis, chapter 6 ↩
Karen Lew, [Alaska's Birds of Prey, Historical and Contemporary Perspectives], Alaska Departmant of Fish and Game ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Nancy Long / Kurt Savikko (2009-08-07). "Moose: Wildlife Notebook Series – Alaska Department of Fish and Game" ↩
Liz McKenzie, Moose - Traditional Knowledge ↩
Liz McKenzie, Moose - Traditional Knowledge ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Liz McKenzie, Moose - Traditional Knowledge ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Lance W. Latham, Reconstructing the Traditional Koyukon Athabascan Calendar ↩
William E. Brown (2007), History of the Central Brooks Range: Gaunt Beauty, Tenuous Life. University of Alaska Press. ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Stephen Adolphe Wurm, Peter Mühlhäusler & Darrell T. Tyron (1996), Atlas of Languages of Intercultural Communication in the Pacific, Asia, and the Americas ↩
Arundale, Wendy & Eliza Jones (1989), Historic Land Use Processes in Alaska’s Koyukuk River Area, Arctic,vol. 42, no. 2 (June 1989) p. 148-162 ↩
June Allen, Nulato AK: a small village, but big in history i 2004 ↩
Stephen Adolphe Wurm, Peter Mühlhäusler & Darrell T. Tyron (1996), Atlas of Languages of Intercultural Communication in the Pacific, Asia, and the Americas ↩
Naomi Gaede-Penner, Honoring our sacred healing place: Tanana, Alaska / Nucha'la'woy'ya - “Where the Two Rivers Meet” . Development, History, Community & Cultural Significance of the Tanana Hospital Complex. Alaska Area Native Health Service Office of Environmental Health & Engineering ↩
Jones, E. 1986. Koyukon ethnography. Alaska Historical Commission studies in history, No. 17 1. Fairbanks: University of Alaska, Fairbanks, Alaska Native Language Center. 78 p. ↩
Naomi Thomas J. Turck and Diane L. Lehman Turck (1992), Trading Posts along the Yukon River: Noochuloghoyet Trading Post in Historical Context . Arctic Vol. 45, No. 1 (March 1992) p. 51-61 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Alaska Native Collections : kkaatsuł nedenaałt’onee “beaded moccasins” ↩
William C. Sturtevant, Handbook of North American Indians, Volume 6: Subarctic ↩
William C. Sturtevant, Handbook of North American Indians, Volume 6: Subarctic ↩
Alaska Native Collections : k’edzo kkaatseesh “animal leg-skin pants with attached boots” ↩
Alaska Native Collections : kkaatsuł nedenaałt’onee “beaded moccasins” ↩
Ukjese van Kampen (2012), History of Yukon first nations art, Universiteit Leiden, Date: 2012-05-23 ↩
Liz McKenzie, Moose - Traditional Knowledge ↩
Catherine Swan Reimer, What is the relationship of suıcıde, alcohol abuse, and spirituality among the Inupiat , May 15, 2002 ↩
Arthur E. Hippler, An Alaskan Athabascan Technique For Overcoming Alcohol Abuse ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Madison C & Yarber Y. (1981), Edwin Simon: A Biography (Huslia). Blaine, WA: Yukon-Koyukuk School District and Hancock House Publishers Ltd. ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Shannon Michele McNeeley (2009), Seasons out of balance climate change impacts, vulnerability, and sustainable adaptation in Interior Alaska , Fairbanks, Alaska, August 2009 ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page