Trofoloji, yiyeceklerin birbirleriyle etkileşimini inceleyen bilim dalı. Yiyecek kombinasyonlarının önemi ilk olarak Amerikalı doktor William Howard Hay, MD (1866-1940) tarafından öne sürülmüştü. Daha sonra Hay'in yine bir Amerikalı doktor olan Herbert M. Shelton'un 1940'ta yayınlanan "Food Combining Made Easy" adlı kitabında yiyecekler kategorilere ayrılmıştır. Buna göre belirli yiyeceklerin birlikte yenilmesi yiyeceklerin yeterince sindirilmemesine, midede asit oluşumuna vs. neden olmaktadır. Yiyecek kombinasyonu fikrini popüler kitaplarıyla yaygınlaştıran ve aynı zamanda trofoloji terimini ilk kullanan kişi Daniel Reid ve kendi adıyla anılan rejimin mucidi Fransız yazar Michel Montignac'tır.
Et ve yumurta gibi proteinler de dahil olmak üzere tüm karbonhidratlar ve yağlar ile en iyi kombine olan yiyecek grubudur. Sindirim fonksiyonlarını kolaylaştırarak diğer besinlerin de daha iyi hazmedilmesine neden olurlar. Sadece meyveler ile çok iyi bağdaşmamaktadırlar.
Diğer besinlerle daha iyi bağdaşan bitkisel proteinlerin haricindeki konsantre hayvansal proteinler asidik ortama ihtiyaç duyduklarından diğer besinlerle özellikle de nişastalı karbonhidratlarla birlikte tüketilmemelidirler. Çünkü karbonhidratlar alkalik hayvansal proteinler ise asidik enzimlere ihtiyaç duymaktadırlar.
Günümüzde karbonhidratların çoğu rafine olduğu için içlerindeki nişasta oranı çok yüksektir. Tam tahıllar rafine olanlardan daha az nişasta içerirler ve sindirimleri kolay olduğu gibi diğer besinlerle daha iyi bağdaşırlar. Ancak beyaz ekmek, pasta, beyaz pirinç gibi rafine nişastalar et, yumurta, peynir gibi konsantre hayvansal proteinlerden ayrı yenmelidir. Nişastalı besinler pityalin enzimine ihtiyaç duydukları için ağızda iyi çiğnenmeli ve su dahil beraberlerinde hiçbir sıvı içecek kullanılmamalıdır zira pityalinin yoğunluğunu bu işlem azaltmaktadır.
Tereyağı ve sıvı yağlar karbonhidratların çoğu ve tüm sebzelerle birlikte tüketilebilmekte ancak midedeki gastrik salgıları engelleyerek etin sindirimini önlediği için et ve yumurta gibi konsantre hayvansal proteinlerle birlikte tüketilmemelidir. Ya ayrı tüketilmesi veya çok az miktarda kullanılması önerilmektedir.
Rafine beyaz şeker modern dönemdeki en fazla asit oluşturucu besindir. Bu sebeple neredeyse tüm diğer yiyeceklerin iyi sindirilmesini engellemektedir. Şekerli tatlılar ve meşrubatlarla etin beraber tüketilmesi mide sıvılarının engellenmesi sebebiyle etin çürümesine, fermantasyonuna ve sonucunda da aşırı asit tüketimine neden olmaktadır. Nişastalı karbonhidratlarla alınması nişastanın emilimi için gereken pityalin salgısına engel olmasına ve nişastanın midede fermantasyonuna ve asit üretimine sebep olmaktadır.
Nişastalı yiyecekler daha kolay sindirilebilmeleri için ağızdaki pityalin enzimiyle başlayan alkali bir hazım ortamına ihtiyaç duyarken proteinli yiyecekler hidroklorik asitli bir asidik ortama ihtiyaç duymaktadır. Asit ve alkalilerin birbirlerini nötralize etmeleri sebebiyle her iki tür yiyeceğin bir arada yenilmesi sindirim rahatsızlıklarına yol açmaktadır.
Yiyecek kombinasyonundan söz eden yazarlar şu dokuz temel kurala uyarak daha iyi bir sindirim sistemine kavuşulacağını öne sürmektedirler.
Vücudun alkalik ve asidik dengesi tüketilen yiyeceklerin asidik veya alkalik oluşlarına göre değişmektedir. Son zamanlarda gelişen bir diyet anlayışına göre insanların bedensel özellikleri, rahatsızlık tipleri, kilo oranları, yaşı vs. göre oranı değişmekle birlikte genel olarak ideal bir diyetin yüzde 75 alkali ve yüzde 25 asidik yiyeceklerden oluşması gerekmektedir. Aşağıdaki liste genel olarak asidik ve alkalik yiyecekleri göstermektedir:
a)Sebzeler - Tüm çiğ sebzeler, tüm yeşil salatalar, bamya, börülce, brokoli, domates, fesleğen, filizli yiyecekler, havuç, ıspanak, kabak, karnabahar, kereviz, kırmızı deniz otu, lahana, marul, maydanoz, pancar, patlıcan, salatalık, sarımsak, semizotu, soğan, yeşil bezelye, yeşil fasulye, yeşil otlar, yeşil pazı,
b)Proteinler - Yoğurt, yumurta, badem, fındık, brezilya kestanesi, fındık, keçi peyniri, keçi sütü, kestane, soya peyniri, tofu
c)Yeşil ve kırmızı çay, Şitake ve Maitake mantarları,
c)Meyveler- Hindistancevizi, böğürtlen, çilek, domates, elma, greyfurt, karpuz, kayısı, kuru incir, kuru üzüm, limon, mandalina, muz, portakal, şeftali, tropikal meyveler, üzüm.
d)Zeytinyağı
a)Un ve şeker - Unlu mamuller (Ekmek, makarna), beyaz ve kahverengi şeker
b)Proteinler - Etler (biftek, balık, hindi vs.),sucuk, sosis, yağlar (ayçiçek, avokado),süt ve ürünleri - (süt, tereyağı vs.yoğurt hariç), dondurma, peynir
c)Asidik sebzeler - Konserve, mercimekler, mısır, yağda pişmiş yiyecekler
d)Tüm pirinçler
e)Alkol (bira, viski, rom vs.), kahve, kakao, kola, meşrubat, sigara,
f)Asidik meyveler - Erik, yabanmersini, konserve meyveler, hazır meyve suları
Besin kombinasyonu teorisinin etkinliğinin ispatlanmadığı ve hiçbir besinin yüzde 100 nişasta veya proteinden oluşmadığı düşüncesiyle yiyecek kombinasyonu görüşüne şüpheli yaklaşan veya bu yaklaşımı eleştiren çevreler de bulunmaktadır. Bu tip kombinasyonların insanların çeşitli yiyecekleri tüketmesini engelleyerek tek tip bir beslenme sistemini dayattığı, oysa doğru ve iyi beslenmek için farklı ürün çeşitlerinin tüketilmesi gerektiği belirtilmektedir. Buna karşı konuyu tıp çevreleri dışına taşıyan yazar Daniel Reid bir yiyeceğin yüzde 15 kadar daha fazla protein içermesi durumunda onu proteinli yiyecek yüzde 20 veya daha fazla karbonhidrat içermesi durumunda karbonhidratlı yiyecek grubunda olduğunu ileri sürmekte ve yiyecek kombinasyonlarına katı bir şekilde yaklaşmamak gerektiğinin uyarısını yapmaktadır.
Orijinal kaynak: trofoloji. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page