Weltpolitik (Almanca anlamı: Dünya Politikası), II. Wilhelm döneminde Alman İmparatorluğu'nun uyguladığı ve Almanya'yı küresel bir güç yapmayı hedefleyen dış politika.
Prusya'nın Fransa'yı yenmesi ve 1871'de Alman Birliği'nin kurulması ile birlikte Almanya'da Otto von Bismarck'ın izlediği iç ve dış siyasette uyum siyaseti etkili oldu.1 Bismarck'ın uyguladığı siyaset - her ne kadar son zamanlarında sömürgecilik faaliyetlerine dahil olmuşsa da - Almanya'nın Avrupa kıtasının dışına çıkmamasıydı.
Ancak 1888'de 30 yaşında tahta çıkan genç İmparator II. Wilhelm ile 74 yaşındaki yaşlı Şansölye Bismarck özellikle dış politika konusunda anlaşmazlığa düştüler; II. Wilhelm, yüksek ülküleri, dirik ve ilerici nitelikte düşünceleri olan genç bir hükümdardı, Bismarck ise tutucu bir politikacıydı. Almanya, tıpkı 1800'lerin Britanyası gibi, büyük endüstri devleti olma yolundaydı. Wilhelm, bu yola uygun olduğunu düşündüğü yeni ve sömürgeci bir dış politika olan "dünya politikası" (weltpolitik) taraftarıydı ve bu siyaset Bismarck'ın Avrupa içine sıkışık politikası ile çatışmaktaydı. Bismarck'ın 1890'da şansölyelikten ayrılmasından sonra dizginleri eline alan II. Wilhelm politikalarını daha etkili biçimde uygulayabildi.
II. Wilhelm, Weltpolitik siyasetiyle "Batılı büyük devletler'le rekabete başladıklarını resmen ilan etmişti. Nitekim Almanya'nın ilan ettiği meydan okuma belli bir süre sonra etkisini göstermiş ve dönemin önemli emperyalist devletleriyle -özellikle Britanya İmparatorluğu- ciddi bir rekabet patlak vermişti. Başlayan rekabet Birinci Dünya Savaşı’nın koşullarını da hazırlamıştı.2
Ayrıca 1905 ve 1911 Fas bunalımları da Fransa lehine neticelenince, Almanya denizaşırı ülkelerde gücünü sabitleyeceği sömürgeler elde edemeyeceğini anlayarak, gözlerini, 19. yüzyıldan beri Batı dünyasının iktisadi çıkarlar aradığı Rusya, Osmanlı İmparatorluğu, İran ve Çin gibi henüz endüstriyeleşmeyen ve zengin kaynaklara sahip geleneksel imparatorluklara dikti.3 Ancak çeşitli nedenlerden ancak Çin ve Osmanlı İmparatorluğu'nda nüfüz veya toprak kazanılabilindi. Kuzeydoğu Çin'deki Jiaozhou Körfezi bölgesi için kiralama yapıldı.
Bismarck’ın uyguladığı Osmanlı politikası, yalnızca Osmanlı’ya silah ihracı yaparak Alman silah sanayisini desteklemek üzerine kuruluydu.4 II. Wilhelm dönemindeyse hem bu silah ticaretinin hacmi arttırıldı hem de Osmanlı İmparatorluğu üzerinde bir çeşit nüfuz bölgesi oluşturulmaya çalışıldı. Bu nüfuz bölgesi ise en çok Bağdat Demiryolu Hattı ile somutlaşıyordu. Rusya İmparatorluğu, hem Osmanlı ordusunun modernizasyonu hem de boğazların Alman egemenliğine geçmesinden ürkerken, İstanbul’dan Bağdat’a, hatta oradan da Basra’ya kadar uzatılacağı söylenen Bağdat demiryolu hattı ise Britanya tarafından Hindistan ticaretinin güvenliğine ilişkin fazlasıyla kayda değer bir tehdit olarak algılandı.5
Orijinal kaynak: weltpolitik. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page