Psikosomatik, psikolojik (ruhsal) faktörlerin fiziksel (bedensel) sağlık üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu savunan ve bu etkiyi inceleyen bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım, zihinsel ve duygusal durumların, bağışıklık sistemi, kardiyovasküler sistem ve diğer fizyolojik süreçler üzerinde doğrudan veya dolaylı yollarla etkili olabileceğini öne sürer. Psikosomatik rahatsızlıklar, belirgin bir organik nedeni olmaksızın ortaya çıkan veya var olan bir tıbbi durumu kötüleştiren fiziksel semptomlardır.
Psikosomatik, Yunanca "psiko" (ruh) ve "somatik" (beden) kelimelerinden türetilmiştir. Bu terim, ruhsal ve bedensel süreçlerin birbirleriyle etkileşimini ve bu etkileşimin sağlık üzerindeki sonuçlarını ifade eder. Psikosomatik yaklaşım, hastalıkların sadece biyolojik veya fiziksel nedenlerle değil, aynı zamanda psikolojik, sosyal ve davranışsal faktörlerle de ilişkili olduğunu vurgular. Stres, anksiyete, depresyon gibi psikolojik durumlar, bağışıklık sistemini zayıflatarak, hormon dengesini bozarak veya davranışları değiştirerek fiziksel sağlığı etkileyebilir.
Psikosomatik yaklaşımın kökleri, antik çağlara kadar uzanmaktadır. Hipokrat ve Galen gibi antik Yunan hekimleri, duygusal durumların fiziksel sağlık üzerindeki etkisini gözlemlemişlerdir. Ancak, psikosomatik yaklaşım modern anlamda, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Sigmund Freud ve diğer psikanalistlerin çalışmalarıyla gelişmiştir. Sigmund Freud, bilinçdışı çatışmaların ve bastırılmış duyguların fiziksel semptomlara dönüşebileceğini öne sürmüştür. Franz Alexander gibi diğer psikanalistler, belirli kişilik özelliklerinin ve duygusal çatışmaların belirli psikosomatik hastalıklara yatkınlığı artırabileceğini iddia etmişlerdir.
Psikosomatik hastalıkların nedenleri çok faktörlüdür ve genetik, biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin karmaşık etkileşimi sonucu ortaya çıkabilirler.
Psikosomatik hastalıkların belirtileri çok çeşitli olabilir ve vücudun herhangi bir bölgesini etkileyebilir. Bazı yaygın psikosomatik belirtiler şunlardır:
Psikosomatik hastalıkların teşhisi, fiziksel ve psikolojik değerlendirmelerin bir kombinasyonunu içerir. Doktor, hastanın tıbbi geçmişini, semptomlarını ve yaşam tarzını değerlendirir. Ayrıca, fiziksel muayene ve laboratuvar testleri yaparak, organik nedenleri dışlamaya çalışır. Psikolojik değerlendirme, hastanın duygusal durumunu, stres düzeyini, kişilik özelliklerini ve travmatik deneyimlerini değerlendirmeyi içerir. Bu değerlendirme, psikolojik testler, anketler ve klinik görüşmeler yoluyla yapılabilir.
Psikosomatik hastalıkların tedavisi, çok yönlü bir yaklaşım gerektirir ve genellikle tıbbi tedavi, psikoterapi ve yaşam tarzı değişikliklerini içerir.
Psikosomatik hastalıklar ve psikolojik hastalıklar arasındaki temel fark, psikosomatik hastalıklarda fiziksel semptomların ön planda olması ve psikolojik faktörlerin bu semptomları tetikleyebilmesi veya kötüleştirebilmesidir. Psikolojik hastalıklarda ise, psikolojik semptomlar (örneğin, depresyon, anksiyete, şizofreni) ön plandadır ve fiziksel semptomlar genellikle ikincildir. Ancak, bu iki kategori arasında kesin bir ayrım yapmak her zaman mümkün değildir, çünkü birçok psikolojik hastalıkta da fiziksel semptomlar görülebilir ve birçok psikosomatik hastalıkta da psikolojik semptomlar eşlik edebilir.
Psikosomatik alanında birçok önemli araştırma ve teori bulunmaktadır. Bu araştırmalar ve teoriler, psikolojik faktörlerin fiziksel sağlık üzerindeki etkisini anlamamıza ve psikosomatik hastalıkların nedenlerini ve tedavi yöntemlerini geliştirmemize yardımcı olmuştur.