Preeklampsi veya Gebelik Zehirlenmesi, hipertansiyon ve idrarda yüksek miktarda protein bulunmasıyla karakterize bir obstetrik hastalıktır. Bu bozukluk çoğunlukla üçüncü trimestre’de meydana gelir ve zamanla daha da kötüleşir. Kırmızı kan hücrelerinin yıkımı, düşük seviyede kan platelatları, karaciğer fonksyon bozukluğu, böbrek disfonksyonu, şişkinlik, akciğerlerde su toplaması sebebiyle kısa soluk alıp verme ve görünüş bozuklukları görülebilmektedir. Preeklamsi hem anne hem de doğacak olan bebek için kötü sonuçlar doğurabilir. Eğer tedâvi edilmezse, fetüsün alınmasına kadar süren sonuçlar ortaya çıkabilir.
Pre-eklamsi’nin risk faktörleri; obezite, prior hipertansiyon, yaşlılık ve diyabetes mellitustur. Genellikle ikiz ve ilk gebeliği olan kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır. Altta yatan mekanizma, plasenta içerisindeki kan damarlarının anormal biçimini içeren diğer risk faktörleridir. Vakaların çoğu doğumdan evvel teşhis edilmektedir. Nâdiren, preeklemsi doğum sonrası dönemde görülebilir. Geçmişte, teşhis koymak için yüksek kan basıncı ve idrarda protein bulunmasının gerekli iken, bazı tanımlamalarda organ diskonksyonu ile ilişkilendirilen hipertansiyon da dahil edilmiştir. İki farklı zamanda kan basınıcının 140 mmHg sistolik, 90 mmHg diastolik basınçtan daha yüksek olması durumunda, dört saatten fazla arayla bir kadında gebeliğinin yirminci haftasından sonra tanımlanır. Preeklampsi rutin doğum öncesi bakım sırasında kontrol için taranır.
Önerilen korunma yolları; yüksek riskli kişilerde aspirin, düşük alımlı bölgelere kalsiyum takviyesi, önceden gelen hipertansiyonun tedavisi. Bunlarla birlikte fetüs ve plesentanın alınması da preeklemsi için etkili bir tedavi yöntemidir. Bebek alımının önerilmesi, preeklemsinin nasıl şeklide olduğuna bağlıdır. Kan basıncı tedavisi; labetalol ve methyldopa gibi, annenin çocuk alımından önceki durumunu iyileştirebilir. Magnezyum sülfat bu çeşit hastalıklar ile preeklemsi’den korunmak için kullanılabilir. Yatak istirahati ve tuz alımı korunma ve tedavi için kullanışlı bir yol olarak görülmemiştir.
Preeklampsi dünya çapındaki gebeliklerin %2-8’ini etkilemektedir. Hipertansif gebelik bozukluğu. Gebelikteki ölümlerin en fazla görüldüğü durumdur. 2013-1990 yılları arasında 29.000 ölümle sonuçlanan vaka görülmüştür. Preeklamsi genel olarak 32 haftadan sonra meydana gelmektedir; fakat, daha önce meydana gelmiş ise kötü sonuçlar doğurabilmektedir. Preeklemsisi olan hastaların ileriki hayatlarında kalp hastalıklarına yakalanma riski artmaktadır. Eklamsi Yunanca’da yılıdırım anlamına gelmektedir. Durumun ilk olarak tanımlanması 5. yüzyılda Hippokrat tarafından yapılmıştır.
Şişkinlik (özellikle el ve ayakalrada) preeklemisinin en önemli belirtisi olarak değerlendirilmiştir. Fakat, şişkinlik hamilelikte ortak bir olgudur, preeklempside ayırt edici faktör olarak bunun faydası yüksek olmasıdır. Çukurlaşan ödem (beklenmedik şişkinlik,; özellikle ellerde, ayaklarda, veya yüzde, üzerine basıldığında çukurlaşan) kayda değer olabilir, ve bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekebilir.
Umumiyetle, preeklemsinin hiçbir belirtisi kendine özgü değildir, ve hamilelikte konvülsyon gelişmesi bile, eklempsinin modern uygulamalarından başka nedenler olması daha muhtemeldir. Ayrıca, epigastrik ağrının bir bulgusu kalp yanması olarak yanlış yorumlanabilir. Tanı, bu nedenle, birçok preeklamptik özellikleri tesadüfî, doğumdan sonra kendisinin regresyon olmasının nihai kanıtı bu bulguya bağlıdır.
Preeklemsinin kesin bir tanımlanmış sebebi bulunmamaktadır, birkaç risk faktörü sayılabilir:
Fizyolojik olarak, araştırmalar preeklapsiyi şu fizyolojik değişikler ile ilişkilendirmiştir: ailevî immün cevap ve plesenta arasındaki değişim, plasental yaralanma, endotel hücre yaralanmaları, damarsal reaktivitelerin değişimi, oksitatif stres, vazoaktif maddeler arasında dengesizlik, intravasküler volüm azalması ve yaygın damar içi pıhtılaşma.
Eklemsinin sebebinin kesin olmaması, ana sebebinin preekemsiye yatkınlığı olan kadınlarda plasentasının anormal bir şekilde rahim duvarına tutunması görülmektedir. Bu anormal implante plasentanın bir hipoksi durum ve artmış oksidatif stres ve inflamatuar mediatörler ile birlikte annenin plazmaya antianjiyogenik proteinlerin salgılanmasının hasıl, zayıf uterin ve plasental perfüzyona neden olduğu düşünülmektedir.
Orijinal kaynak: preeklampsi. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page