julianus ne demek?

Flavius Claudius Iulianus ya da Julianus Apostata (Dönme Julianus) (d. 331/332 – ö. 26 Haziran 363), 361-363 yılları arasında Konstantin Hanedanı'na mensup Roma imparatoruydu. Kendisi son pagan Roma imparatoruydu ve imparatorluktaki çöküşü durdurmak amacıyla geleneksel ibadeti geri getirmeye çalışmıştır.

Felsefe çalışmalarından ötürü yaşadığı dönemde ve halefleri arasında Filozof sıfatıyla anılmıştır. Hristiyan kaynakları ise Hristiyanlığı reddetmesi ve Neoplatonizmin daha yeni bir biçimi olan Teurgia'ya geçmesinden ötürü kendisinden genellikle Dönme Julianus diye bahseder. Ayrıca bazen Didius Julianus'tan ayırt edebilmek için kendisinden II. Julianus diye de bahsedilir.

Yaşamı

İlk yılları

Julianus 331 ya da 332 yılında Konstantinopolis'te imparator Büyük Konstantin'in üvey kardeşi Julius Constantius ile onun ikinci karısı Basilina'nın oğlu olarak dünyaya geldi. Baba tarafından büyük babası Batı Roma imparatoru Constantius Chlorus ve büyük annesi ise Chlorus'un ikinci karısı Flavia Maximiana Theodora idi. Anne tarafından büyük babası Caeionius Iulianus Camenius'tu.

337 yılında Konstantin'in ölümünün ardından yaşanan kargaşada Julianus'un hırslı kuzeni II. Constantius kendini yegane imparator ilan edebilmek için Julianus'un ailesine karşı bir katliam başlattı. Constantius, kardeşleri II. Konstantin ve Constans, kuzenleri Julian ve Julianus'un üvey kardeşi Gallus dışında Constantius Chlorus ve Theodora'nın ikinci evliliğinden olanların öldürülmesini emretti. II. Constantius, Constans ve II. Konstantin her biri Roma topraklarının bir bölümünde olmak üzere ortak imparator ilan edildiler. II. Constantius, Julianus ve Gallus'un sıkı bir Aryanizm eğitimi almalarını sağladı.

Yaşamının geleneksel anlatımında Julianus'un erken psikolojik gelişimine ve eğitimine hatırı sayılır bir ağırlık verilir. Julianus anneannesi tarafından Bitinya'da büyütüldü. Yedi yaşında Nicomedia'nın Ariusçu psikoposu Eusebius ve hadım bir Got olan Mardonius tarafından eğitildi. Ancak 342 yılında Julianus ve üvey kardeşi Gallus Kapadokya'da sürgüne gönderildi. Julianus burada Hristiyan psikopos Yorgo ile tanıştı. 18 yaşına geldiğinde sürgün sona erdi ve kısa bir süre Konstantinopolis ve Nicomedia'da oturdu.

351 yılında Aedesius'tan Neoplatonizm eğitimi almak üzere Anadolu'ya döndü. Atina'da bulunduğu dönemde iki Hristiyan azizi Nazansos'lu Aziz Gregorius ve Caserealı Basileos ile tanıştı.

İktidara gelişi

II. Konstantin 340 yılında kardeşi Constans'a saldırdığı sırada öldü. Constans ise 350 yılında tahtına talip olan Magnentius'a karşı verdiği savaşta öldü. Bu durumda II. Constantius yegane imparator olarak kaldı. Desteğe ihtiyaç duyan II. Constantius, Julianus'un kardeşi Constantius Gallus'u 351 yılında doğunun Sezar'ı yaptı. Kendisi ise batıda Magnentius'un üzerine gitti ve aynı yıl onu yendi. Bir süre sonra 354 yılında Gallus idam edildi ve Julianus da kısa süreliğine hapse atıldı. Ancak Constantius'un doğuda Sasanilerle ile mücadele etmesi gerekiyordu ve bu yüzden hayatta kalan son erkek akrabası Julianus'a yöneldi. Julianus, Milano'da imparatorun huzuruna çağrıldı ve 6 Kasım 355'te batının Sezar'ı ilan edildi ve Constantius'un kız kardeşi Helena ile evlendi.

İlerleyen yıllarda Julianus, Roma İmparatorluğu'na girmeye çalışan Germen kabilelerine karşı mücadele etti. İlk Galya seferi sırasında 356 yılında Colonia Agrippina'yı (Köln) geri aldı. Ertesi yaz büyük bir Roma zaferi olan Strazburg Savaşı'nda Alamanları yendi. 358 yılında Ren'in aşağısında Salian Franklarını yendi ve onları Toksandria'ya gönderdi. Galya'da bulunduğu sürede Julianus sivil meselelerle de ilgilendi. Galya praetorian prefecti Florentius'un yaptığı bir vergi artırımını engelledi ve Galya Belçikası eyaletini bizzat kendisi yönetti.

Galya seferinin dördüncü yılında Sasani imparatoru II. Şapur Mezopotamya'yı işgal etti ve 73 günlük bir kuşatmadan sonra Amida'yı (Diyarbakır) aldı. 360'ın Şubat ayında Constantius, Julianus'a Galya'daki askerlerinin yarısından fazlasını doğu ordusuna göndermesini istedi. Bu durum Petulantes birliği askerlerin ayaklanmasına, Paris'te Julianus'u imparator ilan etmelerine ve diğerlerinin sadakatini kazanmak için yapılan askerî bir harekata neden oldu. Haziran'dan Ağustos'a kadar Julianus Franklara karşı başarılı bir sefer yürüttü.

Yine Haziran ayında II. Constantius'a sadık kuvvetler Adriyatik kıyısının kuzeyindeki Aquileia şehrini ele geçirdi. Ardından şehir Julianus'a bağlı kuvvetlerce kuşatıldı. Ancak son vasiyetinde Julianus'u halefi olarak gösteren II. Constantius'un ölümüyle iç savaş tehlikesi ortadan kalktı.

Konstantinopolis'e ulaştığında ilk icraatlarından biri imparatorluk sarayının masraflarının azaltılmasıydı. Tüm hadım ağaları görevlerinden alındı. Constantius'un getirdiği gösteriş azaltıldı. Hizmetkârların ve muhafızların sayısı azaltıldı. Aynı zamanda magister militum Arbitio'nun gözetiminde Constantius'un bazı yandaşlarının işkence gördüğü ve öldürüldüğü Kalkedon mahkemesini kurdu.

Julianus ve din

Julianus, Hristiyanlıktan Paganizm'e geçtiği için Hristiyanlar tarafından "Dönme" olarak adlandırılır. Libanios ile aralarındaki mektuplaşmalarda belirttiğine göre çocukluğunda Hristiyanlık kendisine kuzeni hevesli bir Aryan Hristiyan olan ve pagan inanışa sahip bir akrabaya tahammül etmesi söz konusu olmayan II. Constantius tarafından dayatılmıştı. A.H.M. Jones'un gözlemine göre "yalnız ve ıstıraplı çocukluğu sırasında aldığı Hristiyanlık eğitimine şiddetle tepki gösteren Julianus tutkulu bir şekilde sanat, edebiyat ve Yunan mitolojisine ilgi duymaya başladı ve sevdiği her şeyi zararlı bir gösteriş olarak kınayan yeni dinden tiksinmeye başladı. Güçlü bir dinî yaradılışı vardı ve teselliyi çağdaşı Neoplatonist filozoflarının öğrettiği panteist mistizmde teselli bulmuştu." Helenizme geçmesinden sonra ömrünü bu geleneği korumaya ve yeniden kurmaya adamıştı.

Başa geçtikten sonra Julianus, Roma Imparatorluğuna eski gücünü kazandırmak üzere dinî reformlar başlattı. Ayrıca Hristiyan kilisesini Konstantin'in Hristiyanlığın meşru hale getirmesinden sonra tapınaklardan yağmalanan zenginlikleri iade etmeye zorladı. Çoktanrıcılığa dayanan eski Roma inancının onarımını destekledi. Çıkardığı yasalar zengin ve eğitimli Hristiyanları hedef alıyordu. Amacı Hristiyanlığı yıkmak değil tıpkı 13. yüzyılda Budizmin Çin'de alt sınıflara itilmesi gibi dini imparatorluğun yönetici sınıfından uzaklaştırmaktı.

Julianus kamu görevlerindeki Hristiyan piskoposların nüfuzunu azalttı. Kilisenin el koyduğu topraklar gerçek sahiplerine iade edildi ve psikoposlar devlet bütçesiyle bedava seyahat etme ayrıcalığını kaybettiler.

4 Şubat 362'de Julianus din özgürlüğünü garanti altına alan bir ferman çıkardı. Fermana göre hukukun önünde yasaların önünde tüm dinler eşitti ve Roma İmparatorluğu, Roma Senatosu'nun eyaletlerde hiçbir dini dayatmadığı eski dinî çeşitliliğine dönmeliydi.

Julianus'un dinî konumu tartışmaya açık bir konudur. İmparatorluğun erken dönemlerindeki kuralcı Roma mezhebinin gereklerini uygulamamıştır. Daha ziyade Teürji ve Neoplatonizm ile özdeşleşen klasik felsefeyi uygulamıştır. Hristiyan tarihçi Socrates Scholasticus'a göre Julianus, Eflatun ve Pisagor'un öğretilerine uygun olarak reenkarnasyon yoluyla kendisinin Büyük İskender olduğuna inanıyordu.

Hristiyanların geçmişteki Roma imparatorları tarafından uğradığı zulüm Hristiyanlığı güçlendirmekten başka bir işe yaramadığı için Julian'ın faaliyetlerinin çoğu imparatorlukta paganizmin yeniden inşasına karşı Hristiyanların örgütlenme becerilerini baltalamak ve zayıflatmak üzere tasarlanmıştı.

Ölümü

363 yılının Mart ayında Julianus, kuzeni II. Constantius döneminde kaybedilen Roma şehirlerini geri almak amacıyla Sasani İmparatorluğu üzerine sefere çıktı. Sasani topraklarına girmeden önce pagan dinini yeniden imparatorluğa hakim kılma politikalarını benimsemeyen Antakya halkına karşı Misopogon adlı hiciv retoriğini yazdı.

Sibylline kitaplarındaki bir kehanetten cesaret alan Julianus yaklaşık 90.000 kişilik ordusuyla Antakya'nın ötesine geçerek Sasani topraklarına girdi. Procopius'un komutasında 30.000 kişilik bir ordu Ermeni kralının destek güçleriyle bir araya gelmek ve Sasani başkentine kuzeyden saldırmak üzere Ermenistan'a gönderildi. Julianus, bir dizi şehri ele geçirip, Sasani askerlerini yenerek başarılı bir şekilde Roma ordusuna önderlik etti. Sasanilerin başkenti Tizpon'un surlarının önüne vardı ancak (Tizpon Muharebesi) Sasani ordusunu yenmiş olmasına karşın Pers başkentini alamadı. Ayrıca Procopius da geri gelmemişti dolayısıyla Julian ordusunu güvenli Roma sınırları içine çekmeye karar verdi.

Geri çekilirken Julianus, Maranga yakınlarına Sasani ordusuyla yapılan başarılı bir muharebe sırasında 26 Haziran 363'te öldü. Az sayıda adamla, zırhsız biçimde geri çekilmekte olan orduyu takip ederken karaciğerinin alt kısmına ve bağırsaklarına saplanan bir mızrakla yaralandı. Yarası ölümcül değildi. Julianus özel doktoru Bergamalı Oribasius tarafından tedavi edildi. Orbaius'un elinden gelen her şeyi yaptığı anlaşılmaktadır. Bu tedaviye muhtemelen bağırsakları dikmek için yaranın şarapla ıslatılması da dahildi. Nitekim yaralanmasının ardından geçen üçüncü günün akşamında ölmüştür. Naaşı vasiyeti üzerine hayatta olan son aile üyesi Procopius tarafından Tarsus'a nakledilmiştir daha sonrasında ise Konstantinopolis'teki Büyük Konstantin'in yaptırdığı Havarium Kilisesine nakledilmiştir. Lahdi bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi bahçesinde bulunan üç lahitten üzerinde haç bulunmayan lahit olduğu iddia edilir.

Libanius'un anlattığına göre Julianus kendi askerleri arasındaki bir Hristiyan tarafından öldürülmüştü. Bu iddia Ammianus Marcellinus ve çağdaşı tarihçiler tarafından paylaşılmamıştır. Julianus'un yerine kısa süreliğine imparator olan Jovian geldi.

İddiaya göre son sözleri Vicisti, Galilaee ("Sen kazandın İsa") olmuştur ve güya bu şekilde ölümüyle Hristiyanlık'ın imparatorluğun resmî dini olacağını anladığını göstermiştir.

Kaynakça

Orijinal kaynak: julianus. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Kategoriler