Hunca, Avrupa Hun İmparatorluğu'ndaki Hunlar (Hun yöneticileri ve Hun Türkleri) tarafından M.S. 4. ve 5. yüzyıllarda konuşulmuş ölü bir dil veya dil dönemidir. 5. yüzyılda yaşamış Romalı tarihçi ve diplomat Priskos'un çalışmaları Avrupa Hun İmparatorluğu'nun çok uluslu olduğunu ve Huncanın Gotlar gibi devleti oluşturan diğer kavimlerin dilleri ile beraber konuşulmuş olduğunu ortaya koymaktadır. Protodili Asya Huncasıdır.
Hunca hiçbir metin veya tam cümle günümüze ulaşmamış olduğundan ötürü dil hakkındaki yazılı kaynaklar neredeyse tamamen Yunan ve Roma kaynaklarında geçen özel isimlerden oluşmaktadır. Günümüzde Hun dili sınıflandırılamamakla birlikte Hunca özel isimlerin olası kökenleri incelenirken genellikle Türk, Moğol ve Yenisey dilleri ile karşılaştırılmaktadır.1
M.S. 5. ve 6. yüzyıllarda yaşamış Priscus ve Jordanes adlı tarihçiler 3 adet Hunca sözcüğü kayıt altına almışlardır ve bu 3 sözcük kişi veya kavim isimleri dışında Hunca hakkında sahip olunanan tek kaynak olmaktadır.
Medos kelimesi bal şarabı, kamos arpa içeceği, strava ise cenaze kutlaması anlamına gelmektedir ve etimolojik olarak Hint Avrupa dilleri kökenlidir. Bu kelimelerin Slav, Cermen veya İrani kökenli olabilecekleri düşünülmektedir.23 Maenchen-Helfen strava kelimesinin Hunca yerine Slavca konuşan bir Hun İmparatorluğu üyesi tarafından bildirilmiş olabileceğini de not etmiştir.
Pek çok akademisyen Hunca dilinin sınıflandırılmasının günümüze kadar gelmiş Hunca kaynakların çok az olmasına dayandıraraktan çok zor veya imkansız olduğunu belirtmiştir. András Róna-Tas Hunca kaynakların kendi içinde de çelişkili olmasının bunda bir rolü olabileceğini de bildirmiştir.
Macar Türkolog Gyula Németh, 1939 yılında yayımlanmış Hunlar Hangi Dili Konuşurdu adlı makalesinde Avrupa Hunlarının dili üzerine şu açıklamayı yapmaktadır: Tüm bunlardan yola çıkarak Avrupa Hunlarının yönetici boyunun ve elbette Hun halkının da Türk dilini konuştuğunu, daha doğrusu bir halk olarak Türki olduğunu söyleyebiliriz.4 Lajos Ligeti de Attila ve Hunların Tarihi Kökenleri makalesinde, Avrupa Hunlarının dili ile ilgili şu saptamalarda bulunmaktadır: ...var olanlardan çıkarılabilecek sonuç, her iki bölgede de genellikle Türki konuşan bir halkla karşı karşıyayız.5 Péter Váczy ise Avrupa'da Hunlar adlı makalesinde Antropoloji, Latin yazarlarını destekliyor; Hunlar Türktüler. Ama Türk olan sadece dış görünüşleri değildi, dilleri de Türk idi. tanımlamasını yapmaktadır.6
Karl Heinrich Menges ve Omeljan Pritsak gibi bazı tarihçiler Huncadaki özel isimlerden ve etnolojik nedenlerden yola çıkarak dilin olası kökenlerinin Moğolca veya Türki dillere yakın olduğunu belirtmişlerdir. Bu dilin Moğolca ve Türki diller'in bir karşımı olmuş olabileceğide Menges tarafından savunulmuştur. Pritsak 33 Hunca özel ismi analiz etmiş ve dilin Türki olmadığını ancak Ön Bulgarca ve Yakutça gibi Türki dillere daha yakın olmak üzere Türki diller ve Moğolca arasında bulunana bir dil olabileceğini iddia etmiştir.
Otto Maenchen-Helfen pek çok Hunca özel ismin Türki kökenli olabileceğini savunmuştur. Denis Sinor ve Hyun Jin Kim de, kaynak azlığı nedeniylen dilin sınıflandırılmasının çok zor olduğunu belirtmekle beraber aynı sonuca ulaşmış ve en azından yönetici kesimin bir kısmının Türki kökenli olduğunu iddia etmişlerdir. Tarihçi Peter Heather Türki kökenleri en iyi tahmin olarak nitelendirmiş olsa da 1995 yılında bu teoriler hakkında şüpheci olduğunu açıklamış ve 2010'da Hunca'nın nasıl bir dil olduğunun asla bilinemeyeceğini belirtmiştir.
19. yüzyılda Alman Sinolojist Julius Heinrich Klaproth gibi akademisyenler Hunca'nın Fin-Ugor dilleri ile akraba olduğunu ve eski Macarca'nın kökenlerinin Hunca'ya dayandığını savunmuştur.
Edwin G. Pulleyblank (1962), Yenisey dilleri grubuna mensup Ketçe gibi Sibirya dillerinin Hunlar'ın ve Hiung-nu'ların dilleri ile akraba olduğu veya dillerinin temelini oluşturduğunu savunmuşlardır.7 İlk olarak Edwin G. Pulleyblank tarafından yayınlanan Hiung-nuların Yenisey dilleri konuşmuş olabileceği teorisi özellikle ilerleyen yıllarda Kot ve Pumpokol kelime listelerinin bulunmasıyla daha yaygın destek görmeye başlamıştır.8 Hyun Jin Kim 2013 yılında Hunların, Çağatay Hanlığı'nda da görülmüş olan, orijinal olarak bir Yenisey dili kullanırken Dingling ve Tiele halkları tarafından asimile edilerek Ön Bulgarca kullanmaya başlamış olabileceğini bildirmiştir.
Hunca'dan günümüze ulaşmış 3 sözcüğün tamamı kökensel olarak Hint-Avrupa dilleri ile bağlantılı olmaktadır.
Bazı akademisyenler bir Cermen dili olan Gotça'nın da Hun İmparatorluğunda Hunca ile beraber lingua franca statüsünde konuşulmuş olabileceğini savunmaktadırlar. Maenchen-Helfen medos ve kamos kelimelerinin ve Attila, Bleda, Laudaricus, Onegesius, Ragnaris ve Ruga gibi Hunca özel isimlerin büyük olasılıkla Cermen dili kökenli olduğunu belirtmiştir. Heather ise bunlara ek olarak Scottas ve Berichus' isimlerinin de Cermen kökenli olabileceğini savunmuştur. Kim ise Ruga, Attila ve Bleda isimlerinin Cermen kökenli yerine Türki kökenli olmasının daha olası olduğunu savunmuş ve batıdaki Hun yönetici sınıfının kendi istekleri ile isimlerini cermenleştirmiş olabileceklerini belirtmiştir.
Maenchen-Helfen aynı zamanda bazı isimlerin İrani kökenli olduğuna değinmiştir. Alanlar ve Sarmatlar'ın Hun İmparatorluğu'nda yaşamış kavimlerden biri olduğu bilinmekle beraber Maenchen-Helfen bu toplulukların İmparatorluk içinde politik güçlerinin az olduğunu öne sürmüştür. Kim ise İrani dillerin İmparatorlukta yaygın olduğu fikrindedir.
Strava kelimesinin büyük Olasılıkla Slav kökenli olması bazı akademisyenlerin Hun İmparatorluğunda Slavların yaygın bir kavim olduğunu savunmasına neden olmuştur. 19. yüzyılda ise bazı Rus akademisyenler tüm Hunların Slavca konuştuğunu iddia etmişlerdir.
Hunların kendilerine ait bir yazı sistemlerinin olabileceği düşünülmektedir. Priskos, Hun yazmanların kaçak listesini okuduğunu kaydetmektedir. Franz Altheim, bu yazının Yunan ya da Latin alfabesi olmadığını ve Hun yazmanlarının okuduğu bu yazının, Türk dillerinden Ogur öbeğinin bir kolu olan Bulgarcanın kullandığı yazı ile aynı olduğunu belirtmektedir. Altheim, söz konusu yazının, Avrupa'ya Orta Asya'dan taşındığını ve yine kendisinin Ogur öbeği içerisinde sınıflandırdığı Huncada kullanıldığını ifade etmektedir. Bu alfabenin ise Soğdca yazımında kullanılmış Soğut alfabesinden Huncaya uyarlama olduğunu iddia etmektedir. Midilli psikoposu Zacharias Rhetor, MS 507/508 yılllarında Arran psikopsu Kardust'un yedi yıllığına Kafkasya Hunlarının yaşadığı bölgeye gittiğini ve Hunca yazılmış kitaplarla geri döndüğünün kaydetmiştir. Hiungnu-Siyenpi rünlerinin var olup olmadığı ve eğer varlar ise Avrasya'ya yayılmış ve Orhun alfabesinin kökenlerinin oluşturan daha geniş bir yazı sisteminin parçası olup olmadıklarına dair tartışmalar mevcuttur.
Orijinal kaynak: hunca. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Vajda, Edward J. (2013). Yeniseian Peoples and Languages: A History of Yeniseian Studies with an Annotated Bibliography and a Source Guide. Oxford/New York: Routledge. ↩
Gyula Németh, Attila ve Hunlar, çev. Tarık Demirkan, Kömen Yayınları, Konya 2014, 2. bs, s. 250. ↩
Gyula Németh, Attila ve Hunlar, çev. Tarık Demirkan, Kömen Yayınları, Konya 2014, 2. bs, s. 20. ↩
Gyula Németh, Attila ve Hunlar, çev. Tarık Demirkan, Kömen Yayınları, Konya 2014, 2. bs, s. 62-63. ↩
E. G. Pulleyblank, "The consonontal system of old Chinese" [Pt 1], Asia Major, vol. IX (1962), pp. 1–2. ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page