Kooperatif hareket kavramı, insanoğlu var olduğu günden beri süregelen ve onun sosyal bir varlık oluşunun en somut yönünü ortaya koyan bir kavramdır. Toplumun en küçük ve temel birimi olana aileden başlayıp, en soyut, en büyük ve en üst organizasyon boyutunu oluşturan millet halinde teşkilatlanmaya kadar işbirliğinin bir zihniyet, yönelme biçimi, tavır ve davranış olarak mevcudiyetini görürüz. Hatta ülkeler arasında veya ülkeleri temsil eden birimlerin aralarında oluşturduğu ittifaklar, organizasyonlar ve hedefler işbirliğinin tezahürü olduğu kadar; işbirliği olmadan gerçekleştirilemeyecek bir zarureti de ortaya koymaktadır. Güçbirliği düşüncesinin, anlayışının temelinde ise, dayanışma duygusu, birlikte hareket etme arzusu önemli bir yer tutmaktadır.
Kooperatifin herkesçe kabul edilen bir tanımı yoktur ancak kooperatif işbirliğini vurgulayan bir kavramdır. Kooperatifçilik kelimesi latince “cooperatio” kelimesinden türetilmiştir. “Cooperatio” latince‟de işbirliği ve bunun fiili olan “cooperari” kelimesi de işbirliği etmek anlamındadır. Kooperatifçilik ya da kooperasyon (co-operation) geniş anlamda büyük bir kitlenin aradığı bir sonuca ulaşmak için ortaklaşa gösterilen bir faaliyette gayret ve olanakları birleştirmek, bir araya toplamak (koordine etmek) ve ahenkleştirmek demektir.
Fertler arası veya gruplar arası yalnız ekonomik anlamda bir işbirliği söz konusu ise, dar anlamdaki kooperasyondan bahsediliyor demektir. Kooperatifçilik bu bağlamda, dar anlamdaki kooperasyon kavramını ifade etmektedir. Benzer, fakat, genel menfaatlerin takibi söz konusu ise, geniş anlamda bir kooperasyondan bahsedebiliriz. Burada fertler arası, gruplar arası veya müesseseler arası benzer ve genel menfaatlerin takibi söz konusu olmaktadır. O halde ekonomik, hukuki, siyasi vb. sosyal hayattaki mevcut işbirliği tiplerinin hepsi geniş anlamdaki kooperasyonun kapsamı içine girmektedir.
1969 yılında çıkarılan 1163 sayılı “Kooperatifler Kanunu” na göre; "Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve kamu tüzel kişileri tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.
Kooperatifçilik fikrinin babası sayılan ve ilk olarak kooperatif terimini kullanan Owen “Bir makine nasıl yağlamakla daha iyi iş görürse, işçide iyi bakıldığı takdirde iyi randıman verir” diye düşünmeye başlamış, kuruluşunda çalışan işçilerin karışık, bozuk hem de pahalı ihtiyaç malzemeleri aldıklarını görünce onlara iyi, sağlam ve ucuz olarak ihtiyaç malzemeleri sağlamayı düşünmüştür. Owen, kendi kuruluşunun işçileri için bir tüketim mağazası-tasarruf sandığı meydana getirmiş, üstelik ortaklarına rağmen iş saatlerini henüz sosyal hakların akla bile gelmediği bir zamanda 16‟dan 10‟a indirmiş ve 10 yaşından küçük çocukların çalışmasını önlemiş, işçiden alınması adet olan para cezalarının kesilmesine son verilmiştir. Owen, kooperatifçi sosyalist bir ekonomisttir. Sosyal sorunların çözümünü toplumsallaştırmada değil, kooperatifleşmede aramıştır. Anamalcı düzenlerde rekabeti baskı altında tutmak için, kooperatifleri tek araç olarak görmektedir. Anamalcılığa egemen olan salt ekonomik düşüncenin yanı sıra, insancıl ve toplumsal bir düşünceyi de sokma girişiminde bulunmuştur. Onun bu girişimi, kooperatifçilik tarihi bakımından büyük önem taşımaktadır. Owen ile beraber bir başka rehber Dr.William King‟de o devrin İngiltere‟si için önemli bir sorun olan işçi sınıfın sefaleti karşısında hareket geçmiş Owenist fikirleri gerçekleştirmeye gayret etmiş, 1828‟de işçilerden toplanan haftalık taksitlerle önce tüketim kooperatifleri, sonra üretim kooperatifleri, daha sonra elde edilen karlarla arazi satın alma, büyük organizasyonları kurma düşünceleri üzerinde durmuş, icraata girişmiş ve 250 kadar tüketim mağazası açmış fakat beklenen sonuçları elde edememiştir. Rochdale Haksever Öncüleri ise modern kooperatifçiliği ilk kez başarıyla uygulayan kooperatifçilerdir. Bu kooperatif kurulan ilk kooperatif değildir. 21 Aralık 1844 tarihinde Rochdale kasabasında 28 işçi tarafından kurulan bu kooperatifin amacı karşılıklı yardım ve işbirliği idi. O zaman ki İngiliz ticaret mevzuatı kooperatifleri düzenlenmediği için yoksullara yardım derneği olarak tescil edilmişti. Kooperatifin kuruluşu esnasında her bir ortak 1 İngiliz Sterlinini sermaye olarak koymuşlardır. Bu sermaye ile bir dükkan açmışlardır. Bu ortakların her biri haftada bir gün kooperatif satış mağazasında tezgahtarlık yapmaktaydı. Bu 28 isçi kooperatifçilik tarihinde “Rochdale‟liler” olarak anılır. Kooperatif faaliyete başladıktan iki yıl sonra 74 ortağa ve 180 Sterlin sermayeye ulaşmıştır. Bu başarı ülkede ki diğer insanlara da örnek teşkil etti ve buna benzer birçok kooperatifin kurulmasına öncülük etti. Rochdale‟lilerin kurdukları tüketim kooperatifinin programı ise şu şekilde belirlenmiştir;
a. Ortaklarına zorunlu tüketim maddelerini sağlamak,
b. Ortaklarının konut gereksinimlerini sağlamak,
c. Ortak çocuklar için okul açmak,
ç. Ortakların gereksinim duyduğu tüketim maddelerinin üretim olanaklarını araştırmak,
d. Ortaklarının istihdam sorununu çözümlemek için araziler satın alarak yeni işyerleri kurmak ve bunları işletmek.
“Evrensel Kooperatif İlkeleri” nin ilk doğuşu olan Rochdale‟lilerin kurdukları kooperatifin iyi bir şekilde işleyebilmesi için benimsedikleri bazı ilkeler şunlardır;
a. Dükkanlarında sattıkları eşyanın fiyatı piyasa fiyatı ile aynı olmalı ancak malın kalitesi piyasa standartlarının üzerinde olmalıdır,
b. Her ortağa satın aldığı ölçüde fiyat farkının ödenmesi,
c- Peşin satış prensibinin benimsenmesi,
ç. Ortaklığın demokratik yönetimine ve katılma payına bağlı olmayan eşit hukuki hak ve yetkilere dayanması,
d. Dinsel ve siyasal tarafsızlık,
e. Kooperatif ortaklarının tasarruflarını yatırma olanaklarının sağlanması,
f. Ortaklık paylarına %3,5 faiz ödenmesi,
g. Eğitim ve kültür amaçları için, 1853 den başlayarak, karın %2,5 unun ayrılması
Rochdale li 28 kişinin formüle ettiği ilkeler sadece tüketim kooperatiflerinin değil bütün kooperatiflerin günümüzdeki ilkelerinin temelini oluşturmuştur.
Rochdale ilkelerinin değişik şekilde yorumlanmasını önleme ve bütün dünya kooperatiflerinin kabul edeceği esaslar koyma gereğini duyan Uluslararası Kooperatifler Birliği (ICA)‟nin ön ayak olması ile bu ilkeler yeniden düzenlenerek Uluslararası Kooperatifçilik İlkeleri‟ adı altında 7 temel kural halinde tespit edilmiştir. İlkelerin günümüzdeki haline gelmeden önce geçirdiği evrelere bakarsak; ICA, anılan temel ilkeler için önce 1931‟de özel bir komisyon kurulmuştur. Bu komitenin hazırladığı taslak çeĢitli sahalardan geçmiĢ ve Birliğin birkaç toplantında görüĢülmüĢ, 1937‟de iki muhalif oya karĢılık 26 oyla ilkeler onanmıştır. Bu ilkeler aşağıdaki şekilde sıralanmıştır.
1- Serbest giriş,
2- Dini ve politik tarafsızlık,
3- Demokratik yönetim,
4- Risturn dağıtılması,
5- Faiz verilmesi,
6- Peşin satış,
7- Eğitimin desteklenmesidir.
ICA yukarıda sıralanan ilkeleri “temel ve ikincil ilkeler” olarak ayrıma tabi tutmuş, herhangi bir kooperatifin ICA‟ya üye olabilmesi için “temel ilkeler” olan ilk üç ilkeyi uygulaması zorunluluğunu getirmiştir. 1945-1963 yılları arasında yapılan kooperatifçilik kongrelerinde ilkelerin yeniden gözden geçirilmesi istenmiş, kooperatiflerin yapısal değişmelere uyum gösteremedikleri ve küçük faaliyet ölçekleri ile mevcut piyasa şartları içinde rekabet edemeyecekleri dile getirilmiştir. Bu gelişme, globalleşme olgusunun kooperatif harekete ilk ciddi saldırısı olarak nitelenebilecek boyutta ve ölçekte olmuş, nitekim 1966 yılında ICA‟nın 23. Kongresinde ilkeler yeniden görüşülerek gelişmelere uyum sağlamayı hedefleyen birbirini tamamlayıcı altı ilke belirlenmiştir.
1- Serbest giriş-çıkış,
2- Demokratik yönetim,
3- Risturn verilmesi,
4- Kapitale sınırlı faiz,
5- Kooperatif eğitimi,
6- Kooperatifler arası işbirliği ilkeleridir.
Kooperatifçilik ilkelerinde yapılan ikinci değişiklik sonucunda iki önemli gelişmenin ortaya çıktığı görülmektedir. Bunlar; peşin satış ilkesinin kaldırılması ve kooperatifler arası işbirliği ilkesinin benimsenmesidir. 1988 yılında, Stockholm‟de yapılan ICA‟nına 29. Kongresinde Başkan Lars Marcus‟un hazırlayıp sunduğu “kooperatifçiliğin temel değerleri” konulu bildirisi önemli yankılar uyandırmıştır. 1989 yılında ICA, İsveç‟li Kooperatifçi Sven Ake Böök‟ü kooperatif ilkelerinin yeniden değerlendirilmesi konusunda araştırma yapmak üzere görevlendirmiştir. Böök hazırladığı raporu Ekim 1992 yılındaki ICA‟nın Tokyo‟daki 30. kongresine sunmuştur. 20-23 Eylül 1995 tarihleri arasında İngiltere‟nin Manchester şehrinde yapılan ICA‟nın 31. Kongresinde kooperatifçilik ilkeleri tartışılarak yeniden şekillenmiştir. Bu yenilikler kooperatif tanımlamasında da kendisini göstermektedir. Buna göre kooperatif; “ortak ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlar ve istekleri müşterek sahip olunan ve demokratik olarak kontrol edilen teşebbüs vasıtasıyla karşılamak üzere gönüllü olarak bir araya gelen insanların oluşturduğu özerk bir teşkilattır” Bu tanımda kooperatiflerin temel değerleri olarak, kendi kendine yardım, kendi kendine sorumluluk, demokrasi, eşitlik, adalet, dürüstlük ve dayanışma sıralanmaktadır. Bu değerleri uygulamaya yardımcı olmak için de şu an kabul görmüş olan 7 ilke tespit edilmiştir. Bunlar;
1. Gönüllü ve herkese açık ortaklık: Kooperatifler, cinsel, sosyal, ırksal, siyasal ve dinsel ayırımcılık olmaksızın, hizmetlerinden yararlanabilecek ve ortaklığın sorumluluklarını kabule razı olan herkese açık gönüllü kuruluşlardır.
2.Ortaklar tarafından gerçekleştirilen demokratik denetim: Kooperatifler, politika oluşturma ve karar alma süreçlerine katılan ortaklarca denetlenen demokratik kuruluşlardır. Seçilmiş temsilci olarak hizmet edenler, ortaklara karşı sorumludur. Birim kooperatif kuruluşlarında ortaklar eşit oy hakkına sahiptir (her ortağa bir oy hakkı). Diğer düzeydeki kooperatif kuruluşlarında ise oy hakkı demokratik bir yaklaşımla düzenlenir.
3. Ortakların ekonomik katılımı: Ortaklar, kooperatiflerinin sermayesine adil bir şekilde katkıda bulunur ve bunu demokratik olarak yönetirler. Bu sermayenin en azından bir kısmı genellikle kooperatifin ortak mülkiyetidir. Çoğunlukla ortaklar, üyeliğin bir koşulu olarak taahhüt edildiği üzere (var ise) sermaye üzerinden kısıtlı miktarda gelir elde ederler. Ortaklar gelir fazlasını, muhtemelen "en azından bir kısmı taksim olunamaz kaynaklar" oluşturma yoluyla kooperatiflerini geliştirme, kooperatifle yapmış oldukları işlemlerle orantılı olarak ortaklarına kâr sağlama ve ortaklarca onaylanan diğer faaliyetlere destek olma gibi amaçların biri ya da tamamı için ayırırlar.
4. Özerklik ve bağımsızlık: Kooperatifler özerk, kendi kendine yeten ve ortaklarınca yönetilen kuruluşlardır. Kooperatifler, hükümetler dâhil olmak üzere diğer kuruluşlarla bir anlaşmaya girmeleri ya da dış kaynaklar yoluyla sermayelerini artırmaları durumunda, bunu kooperatiflerin özerkliğini sürdürecek ve ortaklarının demokratik yönetimini koruyacak şekilde gerçekleştirirler.
5. Eğitim, öğrenim ve bilgilendirme: Kooperatifler, ortaklarına, seçilmiş temsilcilerine, yöneticilerine ve çalışanlarına kooperatiflerinin gelişimine etkin bir şekilde katkıda bulunabilmeleri için eğitim ve öğretim imkânı sağlar. Kooperatifler genel kamuoyunu özellikle de gençleri ve kamuoyunu oluşturanları işbirliğinin şekli ve yararları konusunda bilgilendirirler.
6. Kooperatifler arasında işbirliği: Kooperatifler, yerel, ulusal, bölgesel ve uluslararası oluşumlarla birlikte çalışarak ortaklarına daha etkin bir şekilde hizmet eder ve kooperatifçilik hareketini güçlendirir.
7. Topluma karşı sorumlu olma: Kooperatifler, ortaklarınca onaylanan politikalar aracılığıyla toplumlarının sürdürülebilir kalkınması için çalışırlar.
Gelir dağılımı adaletsizliği 21‟inci yüzyıl dünyasının en önemli sorunlarının başında gelir. Özellikle küreselleşmenin arttığı 1980‟lerden sonra sıradan bir ekonomik sorun olmaktan çıkarak politik ve sosyal sorun olarak da değerlendirilmiştir. Bu yüzden, gelir dağılımı adaletsizliği son 30 yıllık dönemde gündemde sıkça tartışılan bir konu olmuştur. İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren var olan kooperatif hareket, 19‟uncu yüzyıl sonlarında kurumsallaşmış ve zayıf topluluklarının güçlenmesi gelir dağılımındaki dengeyi yoksul lehine çevirmiştir. 20‟inci yüzyıl boyunca kooperatifler birçok ülkede gelir dağılımını düzenleyen önemli bir iktisadi enstrüman olmuştur. Birleşmiş Milletler 2012 yılını "Uluslararası Kooperatifler Yılı (UKY)" olarak ilan etmiş ve kooperatifçiliğin yoksullukla mücadele ve gelir paylaşımının adilane olması noktasında önemli bir işletme modeli olduğu vurgulayarak, farkındalık oluşturmaya çalışmıştır.12
Kooperatif ortakları genelde aynı mesleği yapan, özellikle de düzenli ve sabit gelirli olanların uzun vadede birikimlerinin adım adım ilerlemesi esasına dayalıdır.
Özellikle belli organize sanayii tabir edilen meslek gruplarının tek bir çatı altında birleşme esasına dayanmaktadır. Ortak amaç olası ihtiyaçların şirket kârı güdülmeksizin işçilerin temel emeklerinin bedellerinin verilmesi üzerine bir fiyatlandırma politikası şeklindedir. Öte yandan iç yan sanayinin oluşturulması bir ekonomik iş büyütme modeli olduğu için bunu birçok çevre Sosyalizm başlangıcı olarak değerlendirmekte ve eleştirmektedir. Mesleki kooperatifçilik sadece tarım açısından şirketleşme ve markalaşıp, isim olarak maliyeti açısından tarım ve gıda sektörlerinde uygulanabilinen bir model olarak kalmıştır.
21 Aralık Kooperatif günü olarak kutlanması yanlış bir uygulamadır. Tüm dünyanın 1995 yılından beri her yılın Temmuz ayının ilk Cumartesi günü kutladığı Uluslararası Kooperatifler Günü (UKG) ülkemizde bazı kooperatif örgütler tarafından ısrarlı biçimde 21 Aralık günü kutlanmaya devam ediyor. 21 Aralık bilindiği gibi 1844 yılında İngiltere’nin Rochdale kasabasında 28 dokuma işçisi tarafından kurulan ilk kooperatifin kuruluş tarihi. Bu tarih Türkiye dışında başka hiçbir ülkede, İngiltere dahil, uluslararası kooperatifler günü olarak kutlanmıyor.
1895 yılında kurulan ICA ise, 1923 yılından itibaren her yılın Temmuz ayının ilk Cumartesi gününü Uluslararası Kooperatifler Günü olarak kutlamaya başlamış ve bu gelenek halen devam ediyor. ICA bir adım daha atarak konuyu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na taşımış. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu da 16 Aralık 1992 yılında bir karar alarak, ICA’nın 100. kuruluş yılına tekabül eden 1995 yılından itibaren her yılın Temmuz ayının ilk Cumartesi gününün Uluslararası Kooperatifler Günü olarak kutlanmasını kararlaştırmış. BM’in bu kararı tüm üye devletlere bildirmiş ve ICA’nın 1927 yılından beri kutladığı Temmuz ayının ilk Cumartesi günü, BM ve üye devletler tarafından da Uluslararası Kooperatifler Günü olarak kutlanmaya başlanmış.
Ülkemizdeki bazı kooperatif kuruluşların ve kooperatifçilikle ilgilenen kamu ve sivil toplum kuruluşlarının ilgili uzmanlarının TÜRKİYE KOOP web sitesini hiç izlemedikleri ve BM’in ve ICA’nın konuya ilişkin duyurularını dikkate almayarak kendi kuruluşlarının üst yöneticilerini bu konuda yanıltmaya devam etmektedirler.3
Orijinal kaynak: kooperatif. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Anasayfa | erişimtarihi = 9 Ekim 2022 | çalışma = tez.yok.gov.tr | arşivengelli = evet | arşivurl = https://web.archive.org/web/20221009172753/https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezDetay.jsp?id=ZUqfAKRooztnfi8p5VgHeg&no=hAMwZbLDNbwmnR4LyZajJQ | arşivtarihi = 9 Ekim 2022 | ölüurl = hayır }} ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page