Teslis, Kutsal Üçleme ya da Üçlü Birlik, Triniteryen Hristiyan doktrininde tek olan Tanrı'nın Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'tan oluşan üçlü doğası. Triniteryen Hristiyanlıktaki üç ilahî varlığı içeren akideleri tanımlayan bir ifadedir. Hristiyan kaynaklarda sıklıkla "Kutsal Teslis", "Üçlü Birlik" veya "Kutsal Üçleme" şeklinde kullanılır.
Triniteryen Hristiyan teolojisine göre bu üçleme birbirinden ayrılmaz ve tek bir Tanrı'nın birbirini tamamlayan farklı yansımaları olarak görülür. Bu açıdan monoteist teoloji çizgisindedir. Diğer tek tanrılı İbrahimî dinlerden Yahudilik, Üniteryen Hristiyanlık ve İslam ise teslis inancını reddeder.
Hristiyanlıkda Tanrı'nın doğası insan aklıyla tam olarak kavranamayacak bir gizem teşkil eder ancak kutsal yazılarda Tanrı'nın insanlara bildirdiği ölçüde açıklanmaktadır. İncil’de tek olan Tanrı, kendini üç hususiyet (hipostaz) olarak açıklamaktadır. Tanrı’nın bu üç özelliği (hususiyet): Özü, Sözü ve Gücü’dür. Tanrı’nın kendisi bu üç özelliğe ‘Baba’, ‘Oğul’ ve ‘Kutsal Ruh’ isimlerini verir. Hristiyanlıkda insansal babalık ile tanrısal olan farklıdır. Baba-Oğul terimleri cinsellikten doğan bir ilişkiyi anlatmak için değil, yakınlığı ve bağlılığı anlatmak için kullanılan terimlerdir.
Hristiyanlığa göre evren ve insan bir tesadüf sonucu değil Baba Tanrı'nın yaratması sonucu var olmuştur. Yaratılış kitabında Tanrı'nın herşeyi yarattığı yazmaktadır. (Eski Ahit, Yaratılış 1) (Yeni Ahit Yuhanna 1). Tanrı hem görünen hem de görünmeyen dünyayı yarattı. Görünen dünya, doğayı, hayvanları, insanları ve görünmeyen dünya iyi ve kötü ruhları içerir. Ancak Tanrı'nın yaratma işi altı günde bitmemiş, insanların eseriyle sürekli yeni şeyler yaratmaktadır. Ayrıca, kainattaki herşeyin varlığını kendi gücüyle sürdürmektedir.12
Oğul (Logos-Söz) İsa Mesih Hristiyan inancının temelindeki şahıstır. İnanca göre İsa ezelden beri Babası Tanrı’yla birlikte olup özbeöz Tanrı’dır. Dünyaya gelişi ve hizmeti yüzlerce sene önce Eski Antlaşmada peygamberler aracılığıyla birçok ayrıntılarıyla bildirilmiştir. (Lk.24:25-27) Tanrı’nın Oğlu olan İsa Mesih insan bedenine bürünerek bakire Meryem’den doğup Beytlehem kasabasında dünyaya geldi. (Lk. 1:26-38) Yeryüzünde yaşarken İsa tam Tanrı ve tam insan olarak birçok mucizelerle ve günahsız hayatını sergileyerek, vaat edilen Mesih olduğunu ispatladı. (Yuh. 14:6-11) Özellikle bu iddiasından dolayı İsrail’in ileri gelenleri onu çarmıha mahkum ettiler. (Mt. 26:62-68) Dolayısıyla İsa Mesih günahsız ve suçsuz olduğu halde çarmıha gerildi, öldü ve gömüldü. Fakat üç gün sonra ölüm ve günah üzerindeki zaferini ispatlayarak Baba Tanrı onu ölümden diriltti. (1. Kor. 15:3-8). Dirildikten 40 gün sonra Tanrı’nın yanına alındı. İncil’in öğretilerine göre İsa Mesih sadece bir âlim ya da peygamber değildi, O dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı kuzusudur. (Yuh. 1:29) O çarmıhta dünyanın bütün günah yükünü üstlenerek kendisini insanlığın yerine feda etti. (Rom. 5:6-8) İncil öğretisine göre İsa Mesih dünyanın tek kurtarıcısıdır ve onun dışında kurtuluş mümkün değildir. (1.Tim. 2:5-6, E.İş. 4:12) Hristiyanlık inancına göre İsa Mesih göğe yükseldikten sonra Tanrı’nın huzurunda diridir ve yakında kendisine inananları kurtarmak üzere dünyaya dönecektir. (Vah. 19:11-16) Ve sonra kendisinin tahtta oturup bütün insanları yargılayacağına inanılmaktadır. (Vah. 20:11-15)
Baba'nın, İsa'nın havarilerine vahyedilen gerçekleri anlamalarını ve onlara tanıklık etmelerini sağlamak için gönderdiği Kutsal Ruh (Yuhanna 16). Tanrı’nın Kutsal Ruh’u, Hristiyan olan insanın ruhsal olarak yeniden doğmasını sağlar ve sonsuz kurtuluşunun güvencesi olarak onu mühürler (Yuh.3:3-8; Ef.1:13-14). Kutsal Ruh her bir Hristiyanın içinde yaşar (Yuh.14:16; Rom.8:9), onu Tanrı’yla beraberlik içinde kutsal bir yaşam sürmesi için her yönden güçlendirir (Gal.5:22-23) ve ruhsal armağanlarla donatarak Hristiyan topluluğunda ruhsal bir hizmet görmesi için yeterli kılar (1.Kor.12:4-7,11).
Hristiyanlar, Eski Ahit'in birçok ayetinde Teslis'in anlatıldığını iddia ederler. Eski Ahit'te İsa'nın Tanrılığı'nın desteklendiğinin iddia edildiği bir ayet şudur :3
Bu pasajda İsa'nın Tanrılığı şu şekilde izah edilmektedir : Hem "Eskiden Beri Var Olan" (Baba Tanrı) hem de "İnsanoğlu"nun (İsa, Matta 16:13) sonsuz egemenliğe sahip olması Eski Ahitte'ki Mezmurlar 145:13 pasajında Tanrı'nın sonsuz egemenliğe sahip olduğundan bahsedilmesi ile örtüşmektedir.4
Bazıları ise Teslisçiler olarak
ayetinde cennetteki Tanrı'nın dünyadaki Tanrı'dan farklı olduğunu iddia eder.5
Hristiyanlar ayrıca Eski Ahit'te geçen RAB’bin sözü (Zebur 33:6), RAB'bin Ruhu (Yeşeya 61:1), Bilgelik (Süleyman'ın Özdeyişler 9:1) ve ayrıca İbrahim'e görünen 3 adam gibi anlatılarda Teslis'in anlatıldığını iddia ederler. Bununla birlikte, bu kavramları doğrudan daha sonraki Teslis öğretisi ile ilişkilendirmenin Eski Ahit'in niyetinin ve ruhunun ötesine geçeceği konusunda Teslisçi Hristiyan alimleri genellikle hemfikirdir.
Bazı Kilise Babaları, Eski Ahit'in peygamberlerine ve azizlerine gizemin bir bilgisinin verildiğini ve Yaratılış 16:7, Yaratılış 21:17, Yaratılış 31:11, Çıkış 3:2 ayetlerini ve bilgelik içerdiği düşünülen dini kitaplarda gecen Bilgeliği Oğul ile, "Tanrı'nın Ruhu"nu Kutsal ruh ile eşleştirdiklerine inanmaktadırlar. Nenizili Gregorios gibi diğer Kilise Babaları, Söylev kitabında vahyin kademeli olduğunu, Baba'nın Eski Ahit'te açıkça ilan edildiğini, ancak Oğul'un yalnızca belirsiz bir şekilde ilan edildiğini iddia ettiler çünkü "Baba'nın Tanrılığı henüz kabul edilmediğinden açıkça Oğul'u ilan etmek güvenli değildi"6
Yaratılış 18–19, Hristiyanlar tarafından Teslis metni olarak yorumlanır. Ayetler üç adam tarafından ziyaret edilen İbrahim'e Tanrı'nın göründüğünü anlatır.7 Yaratılış 19 Lut'u Sodom'da iki meleğin ziyaret ettiğini anlatır.8 Bir yanda İbrahim ile diğer yanda Rab/üç adam/iki melek arasındaki etkileşim, tek bir Tanrı'ya Üçlü Birlik şeklinde inananlar için ilgi çekici bir metindir. Aziz Iustinus ve Jean Calvin de benzer şekilde bunu, İbrahim'in iki melek eşliğindeki Tanrı tarafından ziyaret edildiği şeklinde yorumladılar. Iustinus, İbrahim'i ziyaret eden Tanrı'nın, göklerde kalan Tanrı'dan ayırt edilebilir olduğunu ancak yine de (tek tanrılı) Tanrı olarak tanımlandığını varsaydı. Iustinus, İbrahim'i ziyaret eden Tanrı'yı Üçlübirlik'in ikinci kişisi olan İsa olarak yorumladı.
Augustinus ise farklı bir yorumla İbrahim'i ziyaret eden üç kişinin, Teslis inancının üç kişisi olduğuna karar verdi.9 Ancak Iustinus'un okumasında olduğu gibi, ziyaretçilerin eşit olmadığına dair hiçbir belirti görmedi. Sonra Yaratılış 19'da, ziyaretçilerden ikisine Lut tekil olarak hitap etti: "Lut onlara, 'Aman, efendim' dedi" (Yaratılış 19:18).10 Augustinus, bu ayeti birden fazla sayıda kişiye rağmen, tek bir öze sahip oldukları için Lut'un onlara tek olarak hitap edebileceği şeklinde yorumlar.
Resmi hale getirilmiş Teslis inancı, Yeni Ahit'i oluşturan kitaplarda "Üçlü Birlik" ya da "Teslis" adıyla açıkça yazılı olmasa da, Yeni Ahit, Matta 28:19, 2. Korintliler 13:14, 1. Korintliler 12:4–5, Efesliler 4:4–6, 1. Petrus 1:2, Vahiy 1:4–5 ayetleri dahil olmak üzere birçok Teslis formülü içermektedir. İlk Hristiyanların Büyük Görev : "Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin" ve Havari Pavlus'un kutsanması : "Rab İsa Mesih'in lütfu, Tanrı'nın sevgisi ve Kutsal Ruh'un paydaşlığı hepinizle birlikte olsun." gibi pasajlar üzerine düşünceleri tarih boyunca ilahiyatçıları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh arasındaki ilişkiyi ifade etmeye yöneltmiştir. Sonunda, Yeni Ahit'te bulunan Tanrı, İsa ve Ruh hakkında yazan çeşitli ayetlerin hepsi Tek olan Tanrı'nın, üç kişilik (hipostaz) ve tek bir öz olduğu Teslis doktrinini oluşturmak için bir araya getirildi. Üçlü Birlik doktrini, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh arasındaki ilişkinin nasıl olduğuna dair öne sürülen alternatif görüşlere karşı çıkmak ve kiliseyi iki veya üç tanrıya ibadet etme şeklindeki suçlamalara karşı savunmak için kullanıldı.
Üçlü Birlik ifadesi Yeni Ahit'i oluşturan kitaplarda Üçlü Birlik kelimesiyle açıkça yazmamasına rağmen Üçlü Birlik doktirini ilk Hristiyanların İsa Mesih ve Baba arasındaki ilişkiyi yazılı kaynaklar ve aktarılan sözlü kaynaklar vasıtasıyla anlamaya çalışmaları ile formülize edildi.
İleriki dönemde ortaya konan Teslisçi doktrinin üç kişisine yapılan atıflardan biri I. yüzyılın sonuna doğru Aziz I. Clemens'in dönemin Hristiyan toplumu içindeki bazı yozlaşmış kişileri eleştirdiği mektubunda rastlanır "Hepimiz tek Tanrı'ya, tek İsa'ya ve üzerimize inen tek Kutsal Ruh'a ve İsa Mesih'teki tek çağrıya sahip değil miyiz ?"(1 Clement 46:6). Benzer bir örnek 1. yüzyılda yazılmış olan ve Hristiyanları "Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin" şeklinde yönlendiren Didache eserinde de görülmektedir. Antakyalı İgnatius benzer şekilde MS 110 civarında üç kişiye de atıfta bulunur ve "Mesih'e, Baba'ya ve Ruh'a" itaati teşvik eder. Bu ilk kaynakların tümü, Üçlü Birlik'in üç şahsına atıfta bulunsa da, hiçbiri, daha sonraki yüzyıllarda Üçlü Birlikçiler tarafından detaylandırıldığı gibi tam tanrısallığı, eşit statüyü veya paylaşılan varlığı ifade etmez.
1. yüzyılın sonu ile 3. yüzyılın başı arasında bir zamanda yazılmış olan İşaya'nın Yükselişi, altıncı cennetin sakinlerinin "Baba ve onun Sevgili Mesih'i ve Kutsal Ruh" için övgülerini anlatan anlatısında olduğu gibi "proto-Teslisçi" bir görüşe sahiptir.
Şehit Iustinus (MS 100 – 165) da ayrıca şöyle yazmaktadır "Tanrı'nın, Baba'nın, kahinatın efendisi ve kurtarıcımız İsa Mesih'in ve Kutsal Ruh'un adıyla". Şehit Iustinus, daha sonra ilan edilmiş Teslis teolojisinde yaygınlaşacak olan terminolojinin çoğunluğunu ilk kullanan kişidir. Örneğin, Oğul ve Baba'nın aynı "varlık" (ousia) olduğunu ve yine de ayrı yüzler (prosopa) olduklarını, Tertullianus ve ondan sonraki azizlerle birlikte geliştirilen üç kişiyi (hipostazlar) öngörerek açıklar. Iustinus, Oğul İsa'nın nasıl Baba'dan ayırt edilebildiğini ancak aynı zamanda Baba'dan türediğini, kaynağından yanan bir ateş (Oğul'u temsil eden) ve bir meşale (Baba'yı temsil eden) benzetmesini kullanarak açıklar.
4. yüzyılda ortaya çıkan Ariusçuluk akımı, akımın geleneksel olarak bilinen şekliyle Baba'nın, Oğul İsa'dan önce var olduğu ve Oğul'un, Tanrı olmaktan ziyade "Tanrı'nın Oğlu" olma şerefine nail olmuş sonradan yaratılmış bir varlık olduğu anlayışını iddia ediyordu. Bu iddiaya cevap olarak 325 yılında İznik Simgesi'ni ilan eden Birinci İznik Konsili İsa Mesih'i "Tanrı’dan Tanrı, ışıktan ışık, gerçek Tanrı’dan gelen gerçek Tanrı, yaratılmış değil, doğurulmuş, (Kutsal Ruh ve) Baba’nın aynı öz varlığına sahip olan", "Kutsal Ruh’un kudretiyle vücut bulmuş Bakire Meryem’den doğmuştur." şeklinde tarif etti. ("Söz, insan olup aramızda yaşadı..." Yuhanna 1:14) Tanrı Baba ve Oğul İsa hakkında Baba ve Oğul arasındaki ilişkiyi tanımlamak için konsil homoousia (aynı öz) terimini kullandı. Elli yılı aşkın bir tartışmadan sonra, homoousia Ortodoksluğun ayırt edici özelliği olarak kabul edildi ve daha sonra "üç kişilik, tek Tanrı" formülüne dönüştürüldü.
Birinci İznik Konsili'nin kararı olan İznik Simgesi, Kutsal Ruh hakkında çok az şey söylemiştir. Birinci İznik Konsili'nde (325) tüm dikkatler, Kutsal Ruh hakkında benzer bir açıklama yapılmadan Baba ve Oğul arasındaki ilişkiye odaklandı. Konsilin sözleriyle:
Daha sonra, Birinci İstanbul Konsili'nde (381), Kutsal Ruh'a Baba ve Oğul ile birlikte tapınıldığı ve yüceltildiği ve aynı öze sahip olduğu (συμπροσκυνούμενον καὶ συνδοξαζόμενον) inancı resmi hale getirilip ilan edilerek, İznik-İstanbul Simgesi olarak bilinen İznik Simgesi'nin (İznik İnanç Bildirgesi) kapsamı genişletilecektir.
Kutsal Ruh'un tanrısallığı ve doğası doktrini, yaşamının son yıllarında Atanasius tarafından geliştirildi. İznik doktirinini savundu ve geliştirdi yani öğretiyi yeni inananların anlayabilmesi için kelimelere döktü. 4. yüzyılın sonunda, Kayserili Basil, Nissalı Gregor ve Nenizili Gregorios'un (Kapadokyalı Babalar) önderliğinde, doktrin büyük ölçüde şimdiki biçimine ulaşmıştır.
Athanasios İnanç Bildirgesi adını M.S. 300’lerde yaşamış olan kilise babası Athanasios’tan (295-373) almıştır. 4. yüzyılda yazılmış "Athanasios İnanç Bildirgesi"nde Teslis şu şekilde açıklanmaktadır :
6. yüzyılın sonunda bazı Latin dilli kiliseler Ortodoks mezhebinden farklı olarak Kutsal Ruh'un sadece Baba'dan değil Baba ve Oğuldan geldiğini eklediler (Filioque). Bu ekleme İznik veya İstanbul ekümenik konsillerinde geçmiyordu.11 1014 yılında Roma'nın litürjik uygulamasına dahil edildi.12 Filioque sonunda 1054'te Doğu ve Batı kiliselerinin ayrılması ve tekrarlanan birleşme girişimlerinin başarısızlıklarının ana nedenlerinden biri haline geldi.
Nenizili Gregorios Teslis hakkında şöyle demektedir: “Birini düşünür düşünmez, Üçünün görkemi çevremi sarar; düşüncelerim Üçünü ayırt eder etmez, yine Birine geri döner. Üçünden herhangi Birini düşündüğüm zaman Onu Üçün tamamı olarak düşünüyorum ve gözlerim doluyor ve düşündüklerimin büyüklüğü beni alıp götürüyor. Diğerlerine daha büyük bir büyüklük atfetmek için o Birin büyüklüğünü kavrayamam. Üçünü birlikte düşünürken, sadece bir meşale görüyorum ve bölünmez ışığı bölemiyor veya ölçemiyorum."13
Teslis sözcüğüne Yeni Ahit'te rastlanmaz.14 İsa'nın öğretileri ve havarilerin yorumlarıyla oluşturulan bir kavramdır.
"Ben ve Baba biriz.” Yahudi yetkililer O'nu taşlamak için yerden yine taş aldılar. İsa onlara, “Size Baba'dan kaynaklanan birçok iyi işler gösterdim” dedi. “Bu işlerden hangisi için beni taşlıyorsunuz?” Şöyle yanıt verdiler: “Seni iyi işlerden ötürü değil, küfrettiğin için taşlıyoruz. İnsan olduğun halde Tanrı olduğunu ileri sürüyorsun.15
Yunancadan gelen ** kelimesini Baba, Oğul ve Kutsal Ruh için kullanılmasına ilk kez M.S. 2. yüzyılın ikinci yarısında Hristiyanlığın savunucusu Atinalı Atenagoras'ta rastlanır:
Teslis sözcüğünü ilk kez kullanan kişi Antakyalı Teofilos'tur (ö. 181). Bugüne kadar gelmiş ve birkaç kitaptan meydana gelen tek eseri olan Apologia ad Autolycum’da putperest arkadaşına hakkı anlatmaya çalışırken ** kelimesini Baba, Oğul ve Rûh yerine "Tanrı, Kelimesi ve Hikmeti (Eski Yunanca ** ve **)" için kullanmıştır.16 Batı kilisesinde teslis kelimesi bu yazıdan birkaç on yıl sonra Tertullianus tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Bunun için Latincedeki ** (üç) ve ** (birlik) kelimelerinden yeni bir kelime olan **ı üretmiştir. Hukukçu olan Tertulianus, iş hayatındaki kavramları dine aktararak Roma Hukûku'ndan alınmış ifâdeleri dine almıştır. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh için ** (şahıslar - hukuktaki taraf için kullanılmaktadır), üçünün birliği için ** (cevher) kelimeleri gibi. O zaman dînî kavramlara eklenen bu kelimelerle Hristiyan teslîsi ifade edilecek olursa Tanrı cevherde birdir, fakat **, yâni hükmetmede üç şahıs vardır. Bugünkü Avrupâi dillerde ** ile karıştırılmaması için ** yerine Yunancadan alınan ** (gerçek, huy, varlık, kişisel tabiat) kelimesi tercih edilmektedir.
Tarihte Kitab-ı Mukaddes'i kabul eden cemaatlerin çoğu teslis öğretisine uymuşlardır. Hem Batılı (Katolik ve Protestanlar), hem de Doğulu (Ortodoks, Monofizit ve Nasturî) kiliselerin hepsi, M.S. 4. yüzyılın sonundan itibaren teslisi savunmuşlardır.
Hristiyanlık içinde de teslis inancını reddeden ve İsa'nın hem tanrısal, hem de insânî doğasına karşı çıkan akımlar tarih boyunca ortaya çıkmıştır. Bu akımları ortaya çıkaran önemli felsefî akım Kuzey İtalya'dan gelen aydın dönem Hümanizm'idir. Teslis reddeden bazı dînî hareketler şunlardır:
Ayrıca teslis kabul eden dinî cemaatlerde bu doktrine karşı tek tük de olsa bu cemaatlerin din adamlarınca Kitab-ı Mukaddes'le bağdaşmadığı görüşleri ileri sürülmüş ve sürülmektedir. Meselâ Alexander Hislop, Adolph Ernst Knoch veya Karl-Heinz Ohlig gibi.
Orijinal kaynak: teslis. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Valen-Sendstad: Kristillinen dogmatiikka, s. 167–172 ↩
Gustavsson: Mihin uskomme perustuu, s. 124 ↩
For a different view, see e.g. Excursus on the Words πίστιν ἑτέραν ↩
Gregory of Nazianzus, Orations 40.41 ↩
Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02) {{!}} Download The Bible App Now|dil=İngilizce}} ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page