taoizm ne demek?

Taoizm (Daoizm, Dao Öğretisi), Antik Çin'de ortaya çıkmıştır ve temeli Laozi'nın yazılı eseri Dao De Jing'e dayanan bir öğretidir. Dao (Çince: ; pinyin: Dào) öğretinin temelidir. Çince'de yol, yürümek, konuşmak, yön, yöntem, akış vb. anlamlara işaret eder. Dao Öğretisi'nin kurucu üstadları Laozi, Çuangzi ve Liezi'dir. Bu üstadların yazıları kozmogoni yani kainat ve onun doğuşu, kainatın yasa ve ilkeleri, insan ve doğanın kainat ile bağı, toplumsal yönetişim ilişkilerinin asıl doğası üzerine kuruludur. Antik Çin'de ortaya çıkan astronomi, hekimlik ve birçok doğa bilimlerinin köksel savını oluşturmuştur. Bahar-Güz Devri (MÖ 770-481) ve takip eden Savaşan Eyaletler Devrinde (MÖ 481-221) Çin'de ortaya çıkmış Yüz Düşünce Okulu içinde yer alan en önemli birkaç akımdan biridir. Bu akımlar arasında Kongzi (Konfüçyüs) de yer almaktadır.

Dao Öğretisinin Temel İçeriği

Dao'nun ele alındığı birincil yazılı kaynak olan Dao De Jing (Dao ve Beliriş Klasiği) şunlardan söz eder:

  • Dao tüm kainatın doğduğu ana gibidir ama varlığı ve adı yoktur. Geçici bir etiket olarak Dao denmektedir. Tüm kainatın dolup boşaldığı İlk kaynaktır. Boşluktur.
<!-- -->
  • Gök ve Yer boşluktan Dao'dan doğar. Biçimi olan olmayan tüm varlıklar, Yer ve Gök'ten doğar.
  • Döngüsellik ilkesiyle her şey Dao'ya döner, Dao tekrar her şeyi doğurur. Hareket, değişim ve dönüşüm Yin ve Yang karşıt kopmaz birlik ilkesiyle gerçekleşir.
  • İnsan ve toplumlar doğanın olağan akışına uydukları sürece yönetişime, bilgiye, öğretilere, ahlaka, erdeme gerek duymazlar.
  • Wei wu wei yani doğanın olağan akışına bırakmaya çabalamak, akışa müdahale etmemek, doğanın akışından kopmuş insansal müdahalenin tamamından vaz geçmek.

Dao ve Modern Bilim

Dao Öğretisinde anlatılan birçok ilke 20. yüzyılda iyice kabul gören Kuantum Fiziği ile benzerlikler göstermektedir. Belirsizlik ilkesi, kara delikler, çoklu evrenler varsayımı birşeyin aynı anda hem var hem yok hallerinde olabileceğini, kara deliklerin çevresindeki her şeyi önce yutup sonra geri püskürtmesi mekaniği benzerlikler arasında sayılabilir. Modern Bilim yokluk veya boşluk denilen hali "enerji yoktan var olmaz, vardan yok olmaz" ilkesi gereği kabul etmez. Dao öğretisinde varlık yani biçimi ve adı olan şeyler ile yokluk yani biçimsiz ve adsız hal bir aradadır ve bütündür.

Dao Öğretisi Din midir Tartışmaları

Dao Öğretisi, Laozi (M.Ö. 6.yy) ile başlatılır ve kaynak kitap olarak da Dao De Jing metni gösterilir. Sonraki yüzyıllar da ise Çuangzi ve Liezi Dao üzerine meseller yazmışlardır. Bunlar Laozi'ye göre çok daha rahat anlaşılır olan kısa öykülerden oluşur. Din mi felsefe mi tartışmaları ise daha yakın yüzyıllarda ortaya çıkmış bir tartışmadır. Bu tartışmayı yapanlar, kurucu üstadları daha çok filozof olarak sınıflandırmaktadırlar ve öğretiyi Dao Felsefesi olarak anmaktadırlar. Öte yandan, Zhang Ling (M.S. 34-156) ile başlayan ve savunularını Çi enerjsisinin bedende korunumunu sağlamak, hastalıklardan sakınmak için meditasyon ve benzeri yöntemleri günlük ritüel olarak uygulamakla mümkün olacağını ortaya atan "Göksel Üstadların Yolu" adındaki hareketi ise Daocu Din, Dini Dao vs. gibi adlarla anılmaktadır. Bu hareket kendi içinde de birçok alt kollara ayrılmıştır.

Çin Klasiklerini Avrupa dillerine ilk çeviren araştırmacılar 16-17. yüzyıldan itibaren Çin'e seyahat eden Hristiyan Misyonerler olmuşlardır. Çin Klasiklerini çevirirlerken kendi dini inançlarına uygun olacak şekilde Dao Öğretisi'ni bir tür din, Dao terimini ise bir tür tanrı olarak göstermişlerdir. Batı okullarında yüzyıllarca bu misyonerlerin çevirileri kaynak olarak kullanılmıştır. Aynı dönemde hatalı çevirilere yol açan diğer etken ise; Çince'nin batı dillerine çevirebilmek için gramer yapısının çözülememiş olması, hatta gramerinin olup olmadığının bile tam anlaşılmamış olmasıydı. Çincede Avrupa dilleriyle örtüşen bir gramerin olmaması, çevirmenlere yorumlu çeviri yapma yolunu açmıştır.

19. yüzyıl filozoflarından Hegel, GW Friedrich1, Din Felsefesi Tarihi Ders Notları'nda, Çin hakkında ulaştığı bilgiler için özellikle Fransız misyonerlere çok şey borçlu olduğunu yazmaktadır. Burada bahsettiği kişinin misyoner Antoine Gaubil (1689-1759) olduğu ön görülmektedir. Hegel, misyonerlerin her ne kadar toplumsal yaşam ve yönetişim hakkında sunduğu bilgiler konusunda bir şüpheye düşmese de inançlar konusunda aktarılanlara şüpheyle yaklaşmıştır. Laozi'nin görüşlerinin farklı bir yaklaşım sergilediğine dikkat çekmiştir. Taoizm ya da Dao Öğretisi'nin Avrupa coğrafyasında "din" gibi algılanmasına, misyonerlerin bu öğretileri kendi inançlarına uyarlayarak aktarmaları yol açmıştır. Hegel de şüpheyi elden bırakmamasına karşın birçok diğer düşünür gibi, bu çevirilerin tek tanrıcı anlayışa uyarlanmış çevirileri üzerinden değerlendirme yapmıştır.

Avrupa dillerine hatalı olarak çevirilen bazı anahtar kavramlar ve Çin Mitolojisi

  • Dao (Yol, varlığı doğuran yokluk, boşluk, tanımlanamaz kök) hatalı çevirisi "tanrı",
  • Tien-Di (Gök ve Yer, kainat anlamındadır) hatalı çevirisi "cennet" veya "tanrı"
  • Shen (GÇT'de Beden ve zihnin işlevsel özü ve onun faaliyeti; genel terim olarak varlığın tüm işlevsel yürütücü özü) hatalı çevirisi "akıl", "ilahi ruh" veya "tanrı"

Çin'deki düşünce akımlarında, tek tanrılı inançlarda anlatılan "tanrı" "mutlak tanrı" ya da Grek efsanelerinde geçen türden mitolojik tanrılar yer bulmamıştır. Ama, Çin efsanelerinde de evrenin oluşumunu anlatan, güneş veya ay veya takım yıldızlar, rüzgarlar, vb., için mitolojik sayılacak imgesel yaratıklar görmek mümkündür. En yaygın bilineni ise kainatı doğurduğu tasvir edilen var ile yok arasında özellikleri olan hayali figür Hundun'dur. İnanç benzeri olgular ise Çin'e Buda Öğretisi'nin gelmesiyle başladığı görülmektedir. Buda öğretisi sonradan Çin öğretileriyle harmanlanıp yer yer Budizme kaysa da Çin öğretilerinin yerini alamamıştır. Avrupalı yazarlar ve akademisyenler arasında da Dao Anlayışı, sık sık Budizmle aynı şey sanılmıştır. Bu yüzden Dao'yu anlatırken Budizmi anlatmayı yeterli görmüşlerdir. Diğer sıkça yapılan bir hata da Dao Anlayışı'nın "İnançsal Daoizm" ve "Felsefi Daoizm" şeklinde yapay olarak ikiye ayrılmasıdır. Bu girişimler genelde Dao anlayışında dinsel, inançsal bir taraf arama anlayışına dayanmıştır. Toplumda ve yönetimde yoğun etkisi görülen Kongzi (Konfüçyüsçülük) takipçilerinin de Dao'yu kendi anlayışları doğrultusunda ele aldıkları bilinmektedir. Kongzi, toplum ve devlet ilişkilerinde ileri seviye etik bir anlayışın, erdemliliğin, beş yakın bağ ilişkisinin hakim olması üzerinde çok durmuştur. Dao'yu kendine has ahlakçı bir yoruma sokmuştur. Ancak, Laozi okulu Kongzi'nin görüşlerinin Dao'ya, kendiliğindenliğe, olağan akışa müdahale etmekle eleştirmiştir: Doğru, yanlış, iyi, güzel, erdem, saygınlık gibi uydurma ve insana has kavramlarla "Dao" ya da doğanın veya evrenin işleyiş çarkı anlatılamaz, anlaşılamaz demişlerdir.

Tarihi Dönemler

Şamanik Kökler (M.Ö.3000-M.Ö.800)

Taoizmde, göçer yaşam süren şamanik toplumların izleri olduğu görüşleri de vardır. Kuzey Çin'de Sarı Nehir yakınlarında bazı kabilelerde vu denilen şamanlar yaşamaktaydı. Şamanlar veya kamlar doğal afetlerlere, hastalıklara karşı doğa ile kurdukları kendilerine has ilişkiyle deva bulabildikleri gözlemlenmiş hatta kullandıkları bazı tekniklerin (moksibüsyon-bardak çekme) Geleneksel Çin Tıbbında da yer aldığı biliniyor. Çou hanedanlığı döneminde şamanların görevleri arasında yağmuru tahmin etmek, şifacılık, önemli olaylarda kehanet de bulunmak bulunuyordu.

Klasik Dönem (M.Ö.700-M.Ö.220)

Çou imparatorluğunun siyasi ve sosyal yapıları M.Ö.770'te dağılmaya başlamıştı. Sonraki beş yüz yıl feodal beylerin birbirleriyle çatıştığı siyasi kargaşa ve iç savaştığı bir dönem olmuştu. Bu dönemde Çin'in ünlü filozofları Konfüçyüs (Kong Zi / 孔子), Mencius, Mo Zi, Sun Zi ve Taoizmin büyük düşünürleri Lao Zi, Çuang Zi ve Lieh Zi yaşamıştı.

Tao öğretisinin kurucusu Lao Zi, güneydeki feodal Çu eyaletinde Li Erh adıyla tanınan, eğitimli ve imparatorluk arşivinde çalışan bir kütüphaneciydi.

Kavramlar

Dao (Tao)

Dao, hem Laozi hem Çuangzi tarafından anlatıldığı şekliyle sözle ifade edilemez, sadece bir duruma işaret etmek için Dao ifadesi kullanılır. Ne budur ne de şu. Hep akış halinde koyu karanlık bulamaç gibidir. Başı ve sonu olmayan değişim ve dönüşümün kök ilkesidir.

Yer ve Gök (Tian Di)

Dao De jing kitabında Yer ve Gök yani Tian Di, kainat ile aynı gibidir. İçindeki her şey tüm varlıklar, biçimler, adlı şeyler ondan doğar, serpilip gelişir. Yer ve Gök ise Dao'dan doğar yani adsız olandan.

Shen

Madde ve enerji örneğinde olduğu gibi madde fiziki biçimi olanlara denir. Ancak, enerji biçimsizliğe daha yakındır. Shen, bu anlamda enerjiyi yakınlaşır. Çi'nin en saf uçuşkan biçimsiz özütüdür. Çoklukla "ruh" olarak çevirisi yapılmaktadır bu yüzden tek tanrılı dinlerde kullanılan ruh ile sıklıkla karıştırılsa da bire bir ilgisi yoktur. Çin Tıbbı'nda Shen modern psikolojinin ele aldığı bilinç, Jung'çu terim olan bilinçsizlik hallerini tümüyle barındırır. Shen sadece insanda değil tüm doğada tüm varlıklarda bulunur. Fiziki olan Shen'in beslendiği yuvası, Shen ise fiziki olanı harekete geçiren tetikleyici güç dür. Birbirini değiştirip dönüştürür.

Uygulamalar

Boş Oturuş

Dao pratikleri arasında boş boş ve hiçbir düşünceye dalmadan doğrudan doğa ile temasa geçip oturmaya denir. Burada duru bir akışa bırakılan beden, dikkat ve enerjinin; kendiliğindenliği, öylesineliği (Ziran, Spontanite) yakalaması aranır. Doğanın dili müdahale etmeden akmak olduğu görüşü savunulur. Tai Çi, yoga gibi uygulamalar kişinin kendi meditasyonu (durulma) bulması için önemsenir. Birçok çigong ve taiji uygulamaları bu temeli esas alır.

Kaynakça

  • Laozi, Dao De Jing
  • Chuangzi, Chuangzi
  • Hegel G.W. Friedrich, Vorlesungen über die Philosophie der Religion, Teil II, Die orientalische Welt2
  • Defoort Carine, Is There Such a Thing as Chinese Philosophy? Arguments of an Implicit Debate 2001
  • Toshihiko Izutsu, Taoculuk'daki Anahtar Kavramlar, çev. Ahmed Yüksel Özemre, Kaknüs Yay. İst.2001

Ayrıca bakınız

Orijinal kaynak: taoizm. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

Kategoriler