Seyhun veya Siri Derya, (Kazakca: Сырдария; Tacikçe: Сирдарё; Özbekçe: Sirdaryo; Farsça:سيردريا) Orta Asya'da bir nehirdir. Ceyhun nehri ile birlikte tarihi Maveraünnehir bölgesini oluştururlar.
Doğuda Tanrı dağlarından kaynağını alan Narin derya ile Kara derya nehirlerinin birleşmesiyle meydana gelir. Bu iki kol arasında kalan coğrafi birime Türkçede “iki su arası” anlamına gelen Farsça Miyan-Rudan denmektedir. Nehrin, etimolojisi muğlak olan adı Sir’in (Siri) ise büyük tarihçi Plinius’un kullandığı Silisle aynı sözcük olduğu düşünülmektedir. Eski Türklerin Yinçügüz, Moğolların Gul Serikun (“soğuk ırmak”), Greklerin Yaksartes, Romalıların Oxus (“boğa”, Türkçe Ügüz’den) ve Arapların Seyhun dedikleri nehir ayrıca çevresindeki başlıca şehirlerin adlarıyla da anılmıştır. Sir Derya’nın ana kolları olarak Aris, Çirçik, Keles nehirleri sayılabilir.1
Seyhun'un uzunluğu olarak kabul edilen 2865 kilometrelik mesafe, Narin derya ile Kara derya’nın Özbekistan’da birleştiği kavşak noktasından suyunu boşalttığı Aral gölüne kadar olan mesafedir. seyhun yakın zamana kadar tamamen sovyetler birliği içinde akarken; 1991 sonrası sınırlar arasında akan bir nehir haline gelmiştir. Kaynağını doğuda Kırgızistan sınırları içinde Tanrı dağlarından alan nehir, önce Özbekistan, ardından Tacikistan ve daha sonra tekrar Özbekistan sınırları içinde akar; bu nedenle aynı ülke coğrafyasını iki kez geçerek bir potamoloji örneği sergiler. Özbekistan topraklarını terk etmesinin akabinde, Kazakistan topraklarına ulaşan nehrin bütün debisinin en büyük miktarı bu ülke sınırları içerisinde ölçülmüştür. Suyun en büyük debisi de 730 m^3/s ile Fergana Vadisi havzasından çıkışında kaydedilmiştir; Aral gölüne yaklaştığı kesimlerde ise bünyesinde taşıdığı su miktarı 430 m^3/s seviyesine düşer. nehrin ağız kısmına doğru aşamalı olarak debi düşmektedir Bunun başlıca etkenleri kar ve buzul erimeleriyle beslenen güçlü kollarının sadece memba kesiminde (yukarı nehir kesimi) bulunması, yarı çöl-çöl bölgeleri geçerken şiddetli buharlaşma nedeniyle su kaybetmesi ve Sovyetler zamanında açılan pek çok kanal sebebiyle geniş pamuk ve pirinç tarım alanları için sularının aşırı miktarda kullanılmasıdır.2 Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan sınırlarına yayılmış bir havza olan Seyhun havzası tahminlere göre 782.600 km^2 alana sahiptir. Nehir önemli ölçüde su düzenlemesine tabi tutulmaktadır. Büyük rezervuarlar aracılığıyla su tutma işlemleri yapılmaktadır, örnek olarak Kazakistan'daki 3.4 km^3'lük Kayrakkum ve 5.2 km^3'lük Çardara rezervuarları verilebilir. 1960'lardan itibaren bölgede su regülasyonu adına altyapı çalışmaları başlamıştır. Bölgedeki en güncel çalışmalardan biri Köksaray barajıdır ki, 2011 Ocak'ından su tutmaya başlamıştır, Yaklaşık 3 km^3 sus tutma potansiyeli ile Kızıl Orda ve Güney Kazakistan'a hizmet etmesi planlanmaktadır. Kırgızistan'da yıllık yüzey suyu akışı 27.6 km^3'lük bir değere sahipken (narin ve kara derya kolları dahil); Kazakistan'da yılda 19.66 km^3 bir yüzey suyu akışı ve 2.8 km^3 yer altı suyu akışı gerçekleşir. Tarımsal sulama Seyhun'un kullanımı açısında birinci sırada gelen kullanım şekli. Gerek suyun sulama için saptırılması gerekse de düşük verimlilik sahibi sulama yöntemleri nehrin ekolojik rejiminin altında bir akışla neticeleniyor. Tüm bu su azalmasından ötürü, Kazakistan'a düşük bir akım miktarı ulaşmış oluyor. Kazakistan, Özbekistan ve Tacikistan'da tarımsal sulama ve endüstriyel kullanımdan geri havzaya dönen suların yarattığı kirlilik rapor edilmiştir. Şehir sularının da özellikle altyapı eksikliği nedeniyle kirliliğe neden olduğu görülürken; yerleşim alanlarının çöp sahası problemi de nehir adına mühim bir baskı unsurudur. Kökbulak istasyonu verilerine göre, 2009 yılında nehrin suyu kirli olarak sınıflandırıldı, her geçen yıl nehrin sularında azar azar da olsa kirlilik seviyesi artış göstermektedir, zira 2001 yılında 1.26 olan kirlilik indeksi 2009'da 2.57 değerine ulaşmıştır.3
İnsan toplumlarının yaşadığı ve medeniyetin yükseldiği en kadim bölgelerden biri olan seyhun havzasının yerleşim ve kültür tarihi açısından önemi eski çağlardan beri değişmemiştir. MÖ III. bin yılın başlarında Mezopotamya uygarlıkları gibi eski iki nehir arası uygarlığının varlığına sahip bu bölgede Elamlar ve Sümerlerle akraba oldukları düşünülen kavimler yaşıyordu, Orta çağ’da ise Oğuzlar yaşıyordu. Nehrin delta kesimindeki Cankentkale harabelerinin ait olduğu düşünülen tarihi Yenikent gibi şehirlerin İslam döneminde mi yoksa İslam öncesi Türk tarihinde mi kurulduğu konusunda tarihçiler Barthold ile Tolstov arasında görüş arılığı mevcuttur. Özellikle İslam sonrası Türk edebiyatının en önemli örneklerinden olan Dede Korkut kitabı içindeki olaylar genelde Seyhun civarlarında geçmektedir ve Türklerin İslamlaşma evresinde önemli bir yer tutan Yeseviyye tarikatı da bu bölgede kök salmıştır. Gerek Ceyhun gerekse de seyhun üzerindeki önemli Türk şehirleri nevir havzasının büyük bir kültürel ve ekonomik merkez olduğunu göstermektedir. Buhara ve Semerkant gibi Ceyhun kıyısı şehirleri ve Cend, Otrar, Yenikent, Sütkent gibi Seyhun kıyısı şehirleri önemli örneklerdendir.4
Orijinal kaynak: seyhun. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page