Roma Lejyonu (Latince Legio, legionis "askere alma", "seçmek" anlamına gelen "legere" fiilinden) Roma Cumhuriyeti ve Roma İmparatorluğu boyunca tüm Roma ordusunu ya da daha dar anlamda ağır piyadeleri kasteden temel askeri birlik. İkinci anlamı birkaç Kohorttan oluşan ve legionaries olarak bilinen ağır piyadelere vurgu yapar. Roma lejyonunun ana unsurunu ağır piyadeler oluştururken, piyadelere neredeyse her zaman bir ya da daha fazla sayıda, Roma yurttaşı olmayan kişilerden oluşturulan süvariler, düzenli birlikler ve avcılardan kurulu destek birlikleri olan Auxilialar eşlik ederdi.
Tipik bir lejyonun mevcudu Roma tarihi boyunca farklılıklar gösterse de cumhuriyet döneminde ortalama 4,200 lejyoner ve 300 süvari iken,(Lejyonlar her birinde 120 lejyoner bulunan 30 Maniple'ye bölünmüştü), erken ve orta imparatorluk döneminde yaklaşık 5200 lejyonerden ve ilave olarak bir Auxilia birliğinden müteşekkildi (9 tanesinde 480, 1. kohortta 800 lejyoner bulunan toplam 10 kohorta bölünmüştü). İmparatorluğun son döneminde ise 1000-2000 asker civarında bir güç olarak görevlerini ifa ediyorlardı.
Roma lejyonları MÖ 107 yılındaki Marius Reformları’na kadar sabit kuvvetler olarak değil ihtiyaç duyulduğunda oluşturulup daha sonra dağıtılan birlikler şeklinde görev yapmaktaydılar. Bu sebeple Roma tarihi boyunca birkaç yüz lejyon oluşturulduğu tahmin edilmektedir, ancak bunlardan sadece 50'si tanımlanabilmiştir. İmparatorluğun erken dönemlerinde ise, 25-35 sabit lejyon ve bunların Auxilia birlikleri bulunmakta ve ihtiyaç duyulduğunda yeni lejyonlar oluşturulmaktaydı.
Lejyonlar, Roma Cumhuriyeti ve Roma İmparatorluğu boyunca göstermiş oldukları olağanüstü başarıdan ötürü, antik dönem boyunca uzun süre askeri kabiliyet ve etkinliğin modeli olarak addedilmişlerdir.
Roma Krallığında ve Roma Cumhuriyetinin erken dönemlerinde lejyonlar yerine yüz silahlı adamdan müteşekkil ve Centuria olarak adlandırılan, sadece birileri tarafından ücretleri ödendiğinde oluşturulan gelişigüzel tertiplenmiş birlikler kullanılmıştır. Roma İmparatorluğunda ise lejyonlar, en büyük olmakla birlikte, (çoğunlukla ağır piyade olarak) ordunun parçalarından birisi haline gelmiştir. Ancak Roma Krallığında ve Roma Cumhuriyetinin MÖ 2. yüzyıla kadar olan döneminde centurialar daha çok hafif birlikler ve süvarilerden teşkil edilmişlerdir. MÖ 4. yüzyıl'a kadar geçen sürede savaş meydanlarının en gözde düzeni kütlesel bir vuruş gücüne sahip Yunan Falanks düzeniydi. Bu sebeple Roma Askerleri daha çok Yunan *Hoplit*lerine benziyordu.
Roma tarihinin bu dönemine ait bilgilerin çoğu kaynağını efsanelerden alsa da, Servius Tullius'un krallığı döneminde bir nüfus sayımı yapıldığına inanılır. Bu sayımın ardından arazi sahibi tüm erkek Roma yurttaşları zenginliklerini esas alan ve askerlerin silahlarını ve ekipmanlarını kendilerinin tedarik etmek durumunda oldukları beş askeri hizmet sınıfına bölünmüşlerdir. Bu sınıflar daha sonra yüzlük askeri birimler olan Centurialar şeklinde yeniden düzenlenmişledir.
Orduya katılmak hem bir görev hem de Roma yurttaşı olunduğunun işaretiydi; Tüm Marius öncesi dönem boyunca en varlıklı arazi sahipleri uzun yıllar boyunca askerlik hizmetinde bulunmuş ve bu durumun bir sonucu olarak ortaya çıkan kayıplar devleti zayıflatmıştır.
Birinci sınıf hoplitlere benzer biçimde kargı, kılıç, miğfer, göğüslük ve yuvarlak kalkanlar (bu kalkanlar Yunanca aspis olarak bilinen ve aynı zamanda hoplon olarak da adlandırılan kalkanlara benzer ve Latince clipeus olarak bilinir) taşırdı; 2 tanesi borazancı olan toplam 82 Centuria'dan oluşurdu. İkinci ve üçüncü sınıflar da kargıcı olarak hareket ederlerdi ancak daha basit silahlara ve oval ya da dik açılı kalkanlara sahiptiler. Dördüncü sınıfa silah verilmezdi ve bu sınıf muhtemelen küçük bir kalkan ve kargı ya da mızrak taşırdı. Bahsedilen bu son üç sınıf toplam 26 centuria'dan oluşurdu. Beşinci ve son sınıf sadece sapancılardan oluşurdu ve 2 tanesi mühendislerden oluşturulan toplam 32 centuria'ya bölünmüşlerdi. Ordu subayları tıpkı süvarilerde olduğu gibi equites olarak bilinen sınıftan seçilirdi. Equites'ler sonradan 30'arlı gruplara bölünmüş ve decurion'lar (kabaca on kişinin komutanı anlamında)) tarafından komuta edilmişlerdir. Toplam 18 equites centuria'sı vardı.
Savaş taktikleri o dönemin Yunan savaş taktiklerinden farklı değildi ve çarpışmalar genellikle düzlüklerde yapılırdı. Kargıcılar sıkıca bir araya gelmiş saflar oluşturacak biçimde tertiplenirlerdi. Her safın askerleri kalkanlarını birbirlerine kilitlerler, bu sırada en öndeki askerler mızraklarının öne doğru tutarlar ve mızrak atıcılar ve sapancıların desteği ile düşmana saldırırlardı: süvariler düşmanı kovalarlar ve bazı gerekli durumlarda piyadelerin desteğini kırmaya çalışırlardı. Savaş alanında manevra yapabilmek için oldukça hantal bir yapıya sahip bu birlikler engebeli arazilerde dağlı kabileler tarafından kolaylıkla yenilgiye uğratılabiliyorlardı.
Praetor olarak bilinen erken dönem Roma sivil yöneticilerinden ikisi savaş sezonu olarak adlandırılan ilkbahar ve sonbahar arası dönemde askeri lider olarak görev yaparlardı. Resmi bir savaş ilanı, savaşın başladığına işaret eden bir mızrağın düşman topraklarına fırlatılmasıyla sonlanan bir dinsel töreni içerirdi.
Muhtemelen, son Roma Kralı Lucius Tarquinius Superbus'un devrilmesinin hemen ardından, Roma Cumhuriyetinin başlangıç döneminde, legio her biri bir konsül tarafından yönetilen iki lejyona bölündü. Savaş gücünün çoğunlukla baskın amaçlı kullanıldığı Cumhuriyetin ilk yıllarında lejyonların asker mevcudunun tam kapasiteye ulaşıp ulaşmadığı belirsizdir. Lejyonlar, Roma savaş gücünün evrim geçirerek daha sık ve planlı harekâtlara giriştiği MÖ 4. yüzyılda daha muntazam bir güç olarak düzenlenmişti.
Cumhuriyet döneminde lejyonlar geçici bir yapıya sahipti. Konsülar ordular olan ve her bir konsül için iki adet olacak şekilde düzenlenen Lejyon I - IV arası lejyonlar hariç diğer birlikler savaşlar sırasında toplanırdı. Roma'nın İtalyan müttefiklerinin her bir Roma lejyonu için bir lejyon oluşturmaları gerekirdi.
Cumhuriyetin ortalarına doğru lejyonlar şu birliklerden oluşurlardı:
Equites (süvariler): Süvari en prestijli birlikti ve özellikle politik kariyer yapmak isteyen zengin genç Romalıların yetenek ve cesaretlerini göstermek için tercih ettikleri sınıftı. Süvariler savaş donanımlarını kendileri sağlamakla yükümlüydüler. Bu donanım kalkan, miğfer, vücut zırhı, kılıç ve bir veya daha fazla mızraktan oluşurdu. Süvarilerin lejyondaki mevcudu diğer birliklere oranla daha azdı. Ortalama 3000 askere karşı (veliteslerle birlikte sayı yaklaşık 4200), normal bir lejyonda her biri 30 askere sahip 10 birlikten oluşan toplam 300 süvari bulunurdu ve Decurionlar tarafından komuta edilirlerdi. Ağır süvarilere ilave olarak, fakir yurttaşlardan ya da yaşları hastati ya da equites olmak için küçük olan zengin genç Romalılardan oluşturulan hafif piyadeler de bulunabilirdi. Savaşta, düşmanın piyade tertiplenmesini yarma ya da kanatlardan kuşatma manevrası ve düşman süvarileriyle savaşmak için kullanılırlardı.
Velites (hafif piyadeler): Velites genellikle kendi savaş gereçlerini sağlayamayacak kadar fakir olan Roma yurttaşlarından oluşturulurdu. Temel işlevleri avcı ya da mızrak fırlatıcısı olarak savaşın başında düşmanı oyalamak ya da hareket halindeki birliklerin arkasını kollamaktı. Mızraklarını fırlatmalarının ardından maniple hatlarının arasındaki boşluklardan geri çekilirler ve ağır piyade hatları tarafından düşman saldırılarından korunurlardı. Cumhuriyetin ortalarında Roma orsusundaki mevcut olan süvari açığı nedeniyle velitesler aynı zamanda keşif kolu olarak da kullanılırlardı. Kesin bir kuruluş ya da oluşumları yoktu.
Ağır Piyadeler: Bunlar lejyonların temel birlikleriydi. Ağır piyadeler, Roma yurttaşı lejyonerlerden oluşur ve demir miğfer, kalkan, silahlar ve pilum adı verilen ve menzili yaklaşık 30 metre olan ağır bir mızrak ile teçhiz edilirlerdi. MÖ 387 yılından sonra hastati ve principeslerin en gözde silahları bir tür kısa kılıç olan gladius idi. İri başlı çivilerle desteklenmiş sandaletleri olan Caligae yere düşmüş düşmana karşı kullanılan bir diğer etkili silahlarıydı. Marius reformlarından önce ağır piyade birlikleri deneyim seviyelerine göre üç farklı hat olarak düzenlenmişlerdi;
Bu üç hattan her biri, toplam 60 asker mevcutlu ve iki centurion'un kıdemlisi tarafından komuta edilen, iki Centuriadan oluşan Maniplelere bölünmüştü. Centurialarda mormalde 60 asker bulunur, bu durumda hastati ve principes toplam 120 güçlü maniple'ye sahip olurdu. Lejyonda her biri 30 askerlik iki yarım centuria'dan oluşan genellikle 10 maniple hastati, 10 maniple principes ve 10 maniple triarii bulunur, bunlara ilave olarak yaklaşık 1200 velites ve her biri 30 askere sahip 10 birlikten oluşan toplam 300 süvari görev yapardı. Bu mevcut, orta Cumhuriyet dönemi lejyonlarının optimal sayısı olan 4500 askere karşılık gelirdi. Marius Reformları ile birlikte lejyonların yapısında değişikliğe gidildi ve her biri kendi sembolüne sahip contubernia olarak adlandırlan 80 güçlü yeni centuria oluşturuldu. Her bir contuberniumda aynı çadırı paylaşan sekiz asker, bir değirmen taşı, bir katır ve bir yemek kabı (tur süresine bağlı olarak) bulunurdu. Manipleler ana taktik ögeleri olduğu için erken Cumhuriyet dönemi lejyonları zaman zaman Manipular lejyonlar olarak da adlandırılırlardı.
Gaius Marius MÖ 2. yüzyıl sonlarına doğru geçici olarak oluşturulan lejyonları reforme etti ve en alt sınıflardan topladığı askerlerle oluşturduğu profesyonel lejyonlar ile Roma'nın, hem güçlü bir orduya hem de işsiz yurttaşları için iş olanağına kavuşmasını sağladı.
Ancak bu reformlar askerlerin sadakatini Roma'nın kendisinden ziyade bağlı oldukları generallere göstermelerine yol açtı. Bu dönemde tüm İtalyan bölgelerine tam Roma yurttaşlığına geçme hakkı verildi ve böylece orduya asker temini için fakir kentli Romalı kaynağı kullanılmasının yolu açıldı.
Geç Cumhuriyet ve Erken İmparatorluk döneminde lejyonlar sık sık Marius lejyonları olarak adlandırılırdı. MÖ 101 yılındaki Vercellae savaşının ardından Marius tüm İtalyan askerlere Roma yurttaşlığı verdi. Bu eylemi gerçekleştirirken Senato'yu savaş sırasında Romalıları müttefik askerlerinden ayırt edemediğini söyleyerek ikna etti. Bu durum, teknik olarak müttefik lejyonları kavramını ortadan kaldırıyor, böylece tüm İtalyan lejyonları Roma lejyonu olarak kabul edileceğinden tam Roma yurttaşlığı hakkı İtalyanın tüm bölgelerine sağlanmış oluyordu. Bunun sonucu olarak pila (tekil pilum) adı verilen iki ağır mızrak, gladius adı verilen kısa bir kılıç, zincirden örülmüş bir zırh (lorica hamata) ya da birbirine bağlı bir zırh (lorica segmentata), miğfer ve dikdörtgen bir kalkan (scutum) ile teçhiz edilmiş Principes'e dayalı tek bir standart hat, yerini üç farklı tipe sahip ağır piyade sistemine bıraktı.
Müttefik lejyonları, zaman içerisinde sahip oldukları rolü kaybederek müttefik destek birlikleri olan ve Auxilia olarak adlandırlan birliklere dönüştürüldü. Her lejyon, auxilia adı verilen ve özel birlikler, mühendisler ve istihkamcılar, zanaatkarlar, hizmet ve destek personeli, yurttaş olmayan paralı askerler ve yerel milislerden oluşan yaklaşık aynı boyutlara sahip bir birlik tarafından desteklenirdi. Bunlar genellikle Hafif süvari, Hafif piyade ya da velitesler ve işçiler olmak üzere tam birlikler halinde düzenlenirdi. Ayrıca ilave olarak 10 ya da daha fazla sayıya sahip hafif süvariden oluşan ve mesajlaşma ya da askeri istihbarat olarak kullanılan keşif mangaları da görev yapardı.
Marius Reformlarının bir parçası olarak lejyonların iç teşkilatlanması standardize edildi. Her lejyon daha küçük birlikler olan Kohortlara bölündü. Bundan önce, kohortlar geçici idari birlikler ya da birkaç manipleden oluşan geçici taktik görev kuvveti olarak kullanılırdı. Şimdi artık Lejyonlar birinci kohortta her biri bir centurion ve bunların yardımcısı olan ve okuma-yazma bilen bir optio tarafında idare edilen 8 centuria, diğer kohortlarda ise 6 centuria'ya sahip on kalıcı birliğe bölünmüştü. Bu durum kohortların lejyonların temel tektik birlikleri haline gelmesine yol açtı. Lejyonun kıdemli centurion'u olan ve primus pilus olarak adlandırılan subay, Legate'ye olan hizmetlerinden sonra zaman zaman daha yüksek mevkilere atanmaya başladı.
Her lejyonda 640 katırdan oluşan bir yük katarı bulunurdu ve bu da yaklaşık olarak her 8 lejyoner için bir katır demekti. Bu yük katarı, elde tutulmak için gittikçe daha büyük ve yavaş hale gelince Marius piyadeleri zırhları, silahları ve 15 günlük istihkaklarıyla birlikte yaklaşık 25–30 kg'lık bir yükü taşıyacak şekilde yeniden teçhiz etti. Bu durumu kolaylaştırmak için her lejyonere kendi eşyalarını omuzlarında taşımalarına yardımcı olmak için birer çatal sopa temin etti. Bu askerlere omuzlarında taşımak zorunda kaldıkları yükten dolayı Marius'un Katırları lakabı takılmıştı. Bu düzenleme sayesinde lejyonun ana gövdesi yük katarından bağımsız hareket edebilir hale gelmiş, bunun sonucu olarak da ordunun hızı yürüyüş kolunda inanılmaz ölçüde artmıştı.
Bu dönemin tipik bir lejyonu 5,120 lejyoner ve bunları takip eden hizmetçi ve kölelerden oluşurdu. Lejyonlar zaman zaman auxilia'daki birliklerin de dahil olmasıyla 6,000 muharip askere sahip olabilirlerdi. Lejyon mevcudu sefer sırasındaki şartlara göre değişkenlik gösterebilirdi; Jül Sezar'ın lejyonları Galya Seferi sırasında ortalama 3,500 kişilik bir güçle savaşmıştı. Taktikler geçmişten kısmen de olsa farklıydı ancak bunu sağlayan askerlerin çok daha profesyonel eğitiliyor olmasıydı. Standart bir Roma lejyonunun teşkilat şeması yaklaşık olarak şöyleydi; 1 Lejyon, 10 Kohorttan oluşur = 3600–6000 mevcut;
1 Kohort, 3 Manipleden oluşur = 360–600 mevcut;
1 Maniple, 2 Centuriadan oluşur = 120–200 mevcut;
1 Centuria = 10 Contuberniumdan oluşur = 80 mevcut
1 Contubernium = 8 mevcut
Marius Reformlarının ardından, Cumhuriyetin sonlarına doğru lejyonlar oldukça önemli politik roller üstlendiler. MÖ 1. yüzyılla birlikte bir demagogun komutası altındaki lejyon tehdidi ortaya çıktı. Roma Valileri, eyaletlerini lejyonları ile birlikte terk edemezlerdi. Jül Sezar'ın eyaleti Galya'yı lejyonu ile terk etmesi ve ardından Rubicon nehrini geçerek İtalya'ya girmesiyle bu kuralı çiğnemesi bir anayasal krize neden oldu. Bu kriz ve ardından gelen iç savaş Cumhuriyetin sonunu getirdi ve MÖ 27 yılında Augustus tarafından İmparatorluğun kurulmasına yol açtı.
Bkz. Erken İmparatorluk Roma Lejyonları Dizini
Augustus, politik ve ekonomik nedenlerden dolayı, Marcus Antonius ile savaşının sonunda neredeyse 50'ye ulaşan lejyonların sayısını 28'e düşürdü. Teutoburg Ormanı savaşında kaybedilen 3 lejyonun ardından da toplam lejyon sayısı 25'e düştü. İç savaş sırasında Generaller kendi lejyonlarını oluşturmuş ve istedikleri gibi numaralandırmışlardı. Savaş sona erdiğinde, Augustus bazıları aynı mumaralara sahip 50 lejyona sahipti. Augustus orduyu daha etkili hale getirdiği gibi askerlerin ödemelerini de düzene soktu. Aynı zamanda, auxilia mevcutlarını lejyon mevcutlarına eşit olacak kadar arttırdı.
Augustus'un başarılı ve etkin askeri politikaları ardılları tarafından kullanılmaya devam edildi. Bu imparatolar, dikkatlice, şartların gerektirdiği ve izin verdiği ölçüde ordunun gücü 30 lejyon civarında olacak şekilde yeni lejyonlar oluşturdular. Her lejyonun mevcudun 5,120 lejyoner olduğu ve her lejyona aynı mevcuda sahip bir auxilia birliğinin eşlik ettiği de göz önüne alındığında Pax Romana boyunca komuta altındaki Lejyonların mevcudu sınırlarda görev yapan Lejyonların da dahil edilmesi durumunda aşağı yukarı 153,600 kişilik bir askeri güce karşılık gelir. Takviye edilmiş bazı Lejyonların sayıları zaman zaman 15,000–16,000 kişilik bir güce ya da modern zamanların bir Tümenine eş değer olabiliyordu.
İmparatorluk çağı boyunca lejyonlar önemli politik roller oynadılar. Eylemleri İmparatorluğu bir isyancı generalden koruyabilir ya da onu başa geçirebilirdi. Örneğin, Dört İmparator Yılı sırasında Vitelliusun yenilmesinin nedeni Tuna lejyonlarının Vespasian'ı desteklemeye karar vermesidir.
İmparatorlukta, lejyonlar özel semboller ve özel hikâyelerler yardımıyla askerlerin hizmet etmekten gurur duyacağı şekilde standardize edilmişti. Lejyon bir legatus ya da legate tarafından komuta edilirdi. Yaklaşık otuzlu yaşlarda olan legateler üç yıllık bir hizmetin ardından senatör olarak atanırlardı. Legatus'un hemen altında altı adet seçilmiş askeri tribün bulunur, beş tanesi kurmay subay, altıncısı ise Senatoya seçilecek bir soylu olurdu. Lejyonda ayrıca tıbbi personel için bir grup subay, mühendisler, kayıt tutucular, üs komutanı olan praefectus castrorum ve rahip ve müzisyenler bulunurdu.
Bkz. Geç İmparatorluk Roma Lejyonları Dizini
Geç Roma İmparatorluğu döneminde lejyonların sayısı arttırıldı ve Roma ordusu genişledi. Lejyonların yapısının Tetrarşi'den önce değiştirildiğine dair kanıt olmasa da, bilinenden daha az mevcuda sahip oldukları hakkında deliller vardır. Legiones palatinae olarak bilinen lejyonlar üzerinde yapılan son düzenlemenin kaynağı İmparator Diocletianus ve Tetrarklardır. Bu lejyonlar, süvari desteğine sahip 5,000 askerlik eski lejyonlardan 1,000 asker daha az mevcuda sahip yeni tip lejyonlardı. En erken oluşturulan legiones palatinae, Lanciarii, Joviani, Herculiani ve Divitenses lejyonlarıdır.
4. yüzyıl, II. Konstantin tarafından başlatılan bir süreç sonunda çok sayıda yeni az mevcutlu lejyon oluşturulmasına şahit oldu. Seçkin palatinae lejyonlarına ilave olarak, geç Roma ordularından oluşturulmuş auxilia palatina destek birikleri ile birlikte comitatenses ve pseudocomitatenses olarak adlandırılan lejyonlar da mevcuttu. Notitia Dignitatum sahra ordusunda görev yapan 25 legiones palatinae, 70 legiones comitatenses, 47 legiones pseudocomitatenses 111 auxilia palatina ve ilave olarak sınır muhafızlarına mensup 47 legiones adı sayar.1 Honoriani ve Gratianenses gibi Notitia'da adı geçen lejyon isimlerinin de gösterdiği gibi yeni lejyonların oluşturulmasının 4. yüzyılda tekil olaylar olmaktan ziyade sık rastlanılan bir durumdur. İsimler aynı zamanda pek çok lejyonun *vexillationes*ler ve eski lejyonlardan oluşturulduğunu gösterir.
Romalı yazar Vegetius'un De Re Militari adlı eserine göre, her centuria bir Balista'ya, her kohort bir Onager'e sahipti ve bu da lejyona 59 Balista ve her biri 10 adet libritordan oluşan mürettebata sahip, bir arabaya monte edilen ve öküzler ya da katırlar tarafından çekilen 10 Onager'den oluşan muazzam bir kuşatma gücü sağlıyordu. Şehir ve tahkimatlara saldırmaya ilave olarak bu savaş araçları Roma kalelerini ve castra olarak bilinen tahkim edilmiş askeri üsleri savunma amacına da hizmet ederlerdi.
Aşağıdaki liste Marius Reformlarından (M.Ö. 104) Diocletianus'un askeri reformlarına (290 civarı) kadar olan süre içerisinde geliştirilmiş olan Lejyon subay sistemini tanımlar:
En kıdemli centuriolar birinci kohortta bulunan beş centuria'nın askerleriydi. Geri kalan kohortlarda ise, savaş hattında bulunan centurialarda bulunanlar en kıdemlileri olmak üzere altı centurianın emrinde altı kıdemli centurio bulunurdu. İkinciden onuncuya kadar olan kohortlarda kıdem centuria'ya göre değişiklik gösterirdi ancak bir kohort içerisinde aynı centuria'ya komuta eden iki adet centurio var ise asıl komuta kohortta bulunan daha kıdemli bir centurio tarafından üstlenilirdi.
Normal bir kohortun altı centuria'sı kıdem sırasına göre şöyle sıralanırdı:
Centurialar, unvanlarını lejyonların yanaşık olarak üç farklı sınıftan oluşan üç hat olarak kullanıldıkları eski dönemlerden alırlar. Bu hatlardan her biri en ileride ve en geride bulunan centurialar olmak üzere tekrar bölünürlerdi.
Temel ücretin 60 katı maaş alırdı.
Gaius Marius'un MÖ 107 yılındaki ordu reformundan Domitian'ın tahta çıktığı M.S. 81 yılına kadar süre içerisinde sıradan bir lejyoner bir yıl için 225 Denarius alıyordu. Domitian bu miktarı 300 denarius'a çıkarmıştır. Bu artıştan, 2. yüzyıl boyunca süren görece istikrarlı enflasyon oranları nedeniyle, Septimius Severus tarafından üceretlerin 500 denarius'a çıkarılmasına kadar geçen sürede yeni bir maaş artışı yapılmadı. Ancak yine de askerler bu ödemenin tamamını nakit olarak almazlardı. Ücretlerinden beslenme ve donatımları için devlet tarafından belirli bir miktar kesinti yapılırdı ve bu yüzden net maaşları çok fazla değildi.
Ayrıca ilave olarak tüm lejyonerlere 25 yıllık görev sürelerinin sonunda toplu bir ödeme yapılırdı. Bu ödeme Augustus döneminde 3000 denarius ve/ya da verimli bir tarım arazisi şeklinde olurdu (tarım arazisi daha sık tercih edilirdi.). Caracalla zamanında praemia olarak adlandırılan bu emekli ikramiyesi 5000 denarius'a çıkarıldı.
MÖ 104'ten sonra tüm lejyonlar standart sembol olarak aquila (kartal) kullanmaya başladılar. Semboller aquilifer olarak bilinen bir subay tarafından taşınırdı ve kaybedilmesi çok büyük bir utanç olarak kabul edildiği için çoğunlukla lejyonun dağıtılmasıyla sonuçlanırdı.
Jül Sezar, Commentarii de Bello Gallico (Kitap IV, Bölüm 25) adlı kitabında, Britanya'nın MÖ 55 yılındaki ilk işgali sırasında meydana gelen bir olay sırasında lejyon sembolü kartalın güvenliğini sağlamanın Romalı askerleri nasıl korkuya sevk ettiğini anlatır. Sezar'ın askerleri Britonların korkusuyla gemileri terk etmeye çekindikleri sırada Onuncu lejyonun aquilifer'i kendisini geminin güvertesinden aşağıya bırakmış ve kartalı taşıyarak tek başına düşmana doğru ilerlemeye başlamıştır. Ayıplanmaktan korkan silah arkadaşları gemilerden atlayarak onu takip etmeye başlayınca diğer gemilerde bulunan askerler de onlara katılmışlardır.
Roma İmparatorluğu'nun doğuşu sırasında lejyonlar, liderleri olan İmparatorlar ile özel bağlar kurmuşlardır. Her lejyonda Imaginifer olarak bilinen ve görevi, pontifex maximus olan İmparatorun imago olarak adlandırılan heykel ya da tasvirini taşımak olan subaylar görev yapmışlardır.
Bunlara ilave olarak her lejyon, adının ve ambleminin betimlendiği vexillum ya da signum taşıyan bir vexillifer subayına da sahipti. Diğer birlikleri desteklemek için lejyonlardan alt birlikler oluşturulması sık rastlanan bir durumdu. Böyle durumlarda bu alt birlikler kartal taşımazlar, sadece vexillum taşırlardı ve bu sebeple vexillatio olarak adlandırılırlardı.
Aynı zamanda siviller de bazı durumlarda Roma Lejyonarına olan yardımlarından dolayı ödüllendirilirlerdi. Gösterdikleri üstün hizmet karşılığında yurttaşlara onursal bir hediye olarak başı olmayan bir ok verilirdi.
Roma lejyonları oldukça sert bir askeri disipline sahipti. Talimatlara mutlak suretle uyulurdu ve bu talimatları yerine getirmeyen bir lejyoner çok çeşitli cezalandırma yöntemlerinden biriyle karşı karşıya kalbilirdi. Pek çok lejyoner kendisini kanaatkarlığın erdeminin zatında vücut bulduğu tanrıça Disciplina'nın kültüne adamıştı ve sertlik ve sadakat onların davranış kodu ve yaşam tarzı olmuştu.
süvarilerle, gerillalarla ve kuşatma savaşlarının karmaşık sorunlarıyla mücadele etme konusunda oldukça etkili bir yeteneğe sahipti.
Orijinal kaynak: roma lejyonu. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Notitia Dignitatum'un tam dökümü için; Richardot, Philippe, La fin de l'armée romaine 284-476 [3. baskı] Economica, 2005. ISBN 2-7178-4861-4 . ↩
Birley, Anthony R. Septimius Severus: Afrikalı İmparator. (New Haven, Yale University Press, 1989) s. 40 ↩
Montesquieu C., Roma’nın büyüklüğü ve yıkılmasının nedenleri hakkında düşünceler., Hacket, 1999, p.24 ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page