muhammed ne demek?

Muhammed (doğum adıyla Muhammed bin Abdullah;1 , ; 570 – 8 Haziran 632),2 İslam'ın kurucusu ve peygamberi olan Arap dinî, askerî ve siyasi lider.3456 Arap Yarımadası'nın tamamını ele geçirerek Müslüman hâkimiyetini tek bir yönetim altında birleştirmiş ve böylece İslam'ın kutsal kitabı olan Kur'an'ın yanı sıra, öğretileri ile uygulamalarını güvence altına alarak İslami dinî inancın temelini oluşturmuştur.7 Müslümanlar tarafından Âdem, İbrahim, Musa, İsa ve diğer peygamberlerin daha sonradan tahrif edilmiş tek tanrılı dinlerini onaran ve tamamlayan kişi891011 ve Allah'ın insanlara gönderdiği son peygamber olduğuna inanılır.12<ref group="not">Muhammed'in peygamber olduğuna inanan, "son peygamber" olduğuna ise inanmayan din ve hareketler vardır:

  • Bahâîlik, Muhammed'i birtakım peygamberler veya "Tanrı'nın Tezahürleri"nden biri olarak sayar, ancak Bahaullah'ın tebliğ ettiklerinin onunkileri neshettiğini kabul eder. (Kaynak: Smith, Peter (2000). A concise encyclopedia of the Bahá'í Faith. Oxford: Oneworld Publications. s. 251)
  • Ahmedilik, Muhammed'in son kural koyan peygamber olduğunu kabul eder ancak son peygamber unvanını reddeder. Bakınız:
  • İslam Milleti, Elijah Muhammed'i de peygamber olarak kabul eder. (Kaynak: African American Religious Leaders – s. 76, Jim Haskins, Kathleen Benson – 2008)
  • Uluslararası Birleşik Teslimiyetçiler, Reşad Halife'yi de peygamber olarak kabul eder. (Kaynak: Daniel Pipes, Miniatures: Views of Islamic and Middle Eastern Politics, s. 98 - 2004) </ref>

Kaynaklara göre MS 570 civarında Arabistan'ın Mekke şehrinde, o zamanlar ticaret, bilim, sanat ve kültür merkezlerinin çok uzağında olan, dünyanın geri kalmış bir yerinde doğan Muhammed, hayatının ilk yıllarında hem öksüz hem yetim kalınca, amcası Ebu Talib'in koruması ve gözetimi altında büyüdü.13 25 yaşındayken, Mekke'nin zengin ve dul kadınlarından biri olan Hatice isminde birisiyle evlendi. Kırk yaşında, düzenli olarak bazı geceler inzivaya çekildiği Hira Mağarası'nda iken, Melek Cebrâil'in kendisine gelerek Allah'ın ilk vahyini ilettiğini duyurdu.<ref name="abraha">*

Başlarda Muhammed kendisine az sayıda destekçi buldu ve kimi Mekkeli kabilelerin ve hatta akrabalarının düşmanlıklarıyla karşı karşıya kaldı. Kendisine ve kendi inancını benimseyenlere yapılan eziyetten kaçmak için ilk önce bazı Müslümanları 615 yılında Habeşistan'a gönderdi, ardından 622'de destekçileriyle birlikte Medine'ye göç etti. "Hicret" adı verilen bu olay, daha sonradan Hicrî takvim olarak da bilinen İslamî takvimin başlangıcı kabul edildi. Muhammed Medine'ye geldiğinde, "Medine Sözleşmesi" adı verilen bir anayasayla kabileleri tek bir çatı altında topladı ve İslam'ı buradan yaymaya devam etti. Mekkeli kabileler ile aralıklarla sekiz yıl süren çatışmaların ardından büyük bir Müslüman ordusu kurarak 630'da Mekke'yi ele geçirdi. Ayrıca döneminde Habeşistan Krallığı, Doğu Roma İmparatorluğu, Sasani İmparatorluğu, Gassaniler, Mısır Valiliği, Umman ve Yemen krallıkları başta olmak üzere birçok devletin hükümdarlarına elçiler aracılığıyla mektuplar gönderdi.2324

632'de, Veda Haccı'nı tamamladıktan ve Veda Hutbesi'ni verdikten birkaç ay sonra hastalandı ve Medine'de öldü. Ölümünden önce Arap Yarımadası'nın büyük bir kısmının İslam'ı benimseme süreci tamamlanmıştı.25

İslam'a göre, Muhammed'in ölümüne kadar Allah tarafından vahyedilen tüm sözler (ayet), dinin temeli olarak kabul edilen kutsal kitap Kur'an'ı oluşturdu. Kur'an'ın yanı sıra; Muhammed'in hayatı, uygulamaları ve sözleri de Müslümanlar tarafından kabul görerek İslam hukukuna kaynak teşkil etti.

Bilgi kaynakları / Kaynakların güvenilirliği

Muhammed'in hayatı ve dolayısıyla erken İslam tarihi ile ilgili en dikkat çeken konu, siyer kitapları ve hadis külliyatlarında derlenen bilgilerin Muhammed'in hayatından 150-200 yıl süren bir aradan sonra kaydedilmeye başlanan sözlü kültür ürünleri olarak ortaya çıkması ve yüzyıllar boyunca artarak ilerlemesidir. Bu rivayetlerin bazıları İslam dışı kaynaklarca desteklenmemekte ve bazıları da kendi içerisinde çelişkiler taşımaktadır.26 Rivayetlere dayalı olan kayıtlarda olayın yaşandığı günlerde anlatılanlar büyük ölçüde gerçekliğini korurken, zaman içerisinde değişikliğe uğrayarak birkaç nesil sonra tarihi realiteden tamamen uzaklaşır.27 Hadis ve siyer kaynaklarında Muhammed'in hayatı ile hiçbir bağlantısı olmayan hikâyelerin, Muhammed'in hikâyesine birtakım değişiklikler yapılarak eklemlenmiş olabileceği sıklıkla dile getirilen konulardandır. Filistinli profesör Sami Ezzib, bu konuda dikkat çeken bir ifade ile, Muhammed'e isnat edilebilmiş olan Hayber Muharebesi ve Kureyza Muharebesi gibi olayların Yahudi kutsal kitabında yer aldığını, ancak bu kaynağa göre Yahudilerin Yahudi olmayanları katlettikleri bilgisini vermektedir.28

Rivayet kültürüne dayalı eserler dışında; İslam'ın erken tarihi, ne zaman ortaya çıktığı, hangi coğrafyada doğup dünyaya yayıldığı konusu günümüzde tartışmalığını korumakta, bu konuda geleneksel anlatımların işaret edildiği Mekke'yi dışlayan ''Petra'' başta olmak üzere farklı coğrafyalara işaret eden teoriler ve iddialar ileriye sürülmektedir.29 Söz konusu tartışmalarda Petra, Petra'nın kuzeyinde bir bölge, Kufe ve Hîre (Güney Irak) bölgeleri öne çıkmaktadır. Bizans kronikleri, Hristiyan din adamlarının kayıtları, basılı paralar, Abbâsîler döneminde İslam’ın erken hikâyesinin yazılma sürecine katılan hadisçi ve tarihçilerin yaşam bölgeleri, Hîre ile Medine gibi bazı antik şehirlerin isimleri ve diğer bulgular, Muhammed’in ve erken dönem İslam coğrafyasının Güney Irak bölgesi ile ilişkilendirilmesine ve Muhammed’in hayat hikâyesinin birden fazla kişinin hikâyelerinin birleşimi olabileceği kanaatine yol açmıştır.30313233

Kur'an

Kur'an, İslam'ın ana kaynağı olan kutsal metindir. Müslümanlar tarafından Allah'ın son sözü olduğuna ve Cebrâîl aracılığıyla ilki 610'da olmak üzere 22 yılda Muhammed'e bildirildiğine inanılır.34 Kur'an, Muhammed'in kronolojik biyografisi hakkında bilgi edinilmesine çok az yardım eder ve ayetlerin çoğunda söylenme sebebini öne çıkaran herhangi bir tarihsel bağlamdan bahis bulunmamaktadır.353637

Kanadalı yazar Dan Gibson, Kur'an'da kullanılan dilin başlangıçta saf Arapça olmadığı ve yazım dönemi itibarıyla sadece Petra bölgesinde kullanılan bir Arap dil yapısının Kur'an'da kullanıldığını söylemektedir.38

İslamiyet öncesi Arap Yarımadası

İslam öncesi Arap Yarımadası'nda, sert çevre koşullarına ve yaşam tarzına uyum sağlayarak çöl koşullarında hayatta kalabilmek, insanların ortak bir şekilde yaşamasına yol açmıştı. Böylece, ortaya çıkan aşiretlerin oluşumu kan bağına dayanmaktaydı.39 Yerli Araplar, hem göçebe hem de yerleşik bir hayat sürüyorlardı. Göçebeler daha fazla su ve mera bulmak için topluca sürekli bir yerden diğerine giderken, yerleşik hayat sürenler ise ticaret ve tarımla uğraşıyorlardı. Kervanlara ya da vahalara saldırmak da göçebelerin hayatının bir parçasıydı ve bunu bir suç olarak görmüyorlardı.4041

Bizans ve Sasani imparatorlukları, İslamiyet öncesinde Orta Doğu'yu kontrol eden iki büyük güçtü. Yüzyıllarca devam eden Pers-Roma Savaşları bölgeyi iyice zarara uğratmıştı. Bölgede Perslerin Lahmîler ve Romalıların da Gassaniler gibi vasal devletçikleri bulunuyordu. Arabistan Yarımadası, oldukça kurak ve volkanik olduğu için, vaha ve su kaynaklarının olduğu yerler haricinde burada tarım yapılması zordu. Genel görünümü, çöl içerisinde dağılmış nokta şeklindeki köyler ve şehirler gibiydi. Mekke ve Medine bu şehirlerin en önemlilerindendi. Medine, gelişmekte olan büyük bir tarım yerleşim yeriyken, Mekke ise birçok aşiretle çevrilmiş önemli bir finans ve hac dolayısıyla bir ziyaret merkeziydi.42 Muhammed'in yaşamının ilk yıllarında, ait olduğu Kureyş kabilesi Batı Arabistan'da baskın bir güç hâline geldi.4344 Kureyşliler, Batı Arabistan'daki birçok kabilenin üyelerini Kâbe'ye bağlayan ve bu Mekke mabedinin prestijini pekiştiren bir kült birliğini kurdular.45

Tapınma

İslam öncesi Arabistan'da her bir aşiret, kendi tanrı ve tanrıçalarını koruyucu olarak görür, bu tanrı ve tanrıçaların ruhları kutsal ağaçlar, taşlar, su kaynakları ve kuyularla ilişkilendirilirdi. Arap mitolojisinde putlar, sembolize ettikleri tanrı veya tanrıçalar nedeniyle kutsal sayılmaktaydılar ve en önemli tapınım aracıydılar. İslam öncesinde, Arap Yarımadası'nda çok sayıda kutsal mekan ve buralarda inşa edilen kübik ilah evleri (Kâbe) bulunduğu, kutsal kabul edilen mekanlar ve ilah evlerinin Araplarca haram aylar boyunca ziyaret edilerek buralarda değişik tapınmaların gerçekleştirildiği bilinmektedir.46

Mekke'deki Kâbe, aşiretlerin koruyucu tanrılarının 160 tane put heykeline ev sahipliği yapıyordu. Kâbe'deki El-Manât, El-Lât ve El-Uzzâ ismindeki üç tanrıçanın baştanrı Al-İlah'ın kızları olduğuna inanılıyordu. Buna karşılık Hristiyanlar ve Yahudiler dahil olmak üzere Arabistan'da tek tanrı inancına sahip çeşitli topluluklar da vardı.<ref>Bkz:

  • Esposito, Islam, Extended Edition, Oxford University Press, ss. 5-7.

  • Kur'an 3:95. </ref>

    Yerli Araplardan olan Hanifler de bunlardan birisiydi47 ve bazen yanlış bir şekilde Hristiyanlar ve Yahudiler arasında sınıflandırılıyorlardı.48 Müslüman inancına göre, Muhammed de bir Hanif idi ve İbrahim'in oğlu İsmail'in soyundan gelmekteydi.4950

Cahiliye Dönemi

İslamî literatürde, Arap toplumunun İslam öncesi dönemine ''Cahiliye Dönemi'' adı verilmektedir. Terim, Kur'an ve hadislerde Arapların İslam'dan önceki inanç, tutum ve davranışlarını İslamî dönemden ayırt etmek veya benimsetmek için kullanılır. Fuhuş, zina, hırsızlık, putlara tapılması, adaletsizlik ve köleliğin olağan görülmesi bu dönemin özelliği olarak görülür.51

İslam tarihçiliğine göre, Cahiliye Dönemi şiirlerindeki kadın algısı sosyal hayata yansımamıştır. Kadınlar alt tabaka insanı olarak görülmüştür. Üst sınırı olmayan çok eşli evlilik yaygındı. Fuhuş bir meslek hâlini almıştı ve köle sahipleri de kölelerini bu işe zorlamaktaydı. Kadınlar, babalarının veya eşlerinin miraslarından pay alma hakkına sahip değildi. Evlatlar isterlerse, babalarının ölümünün ardından üvey anneleriyle evlenebilirdi. Boşanma hakkı da erkeğe ait ve sınırsızdı. Soylular, kızları olduğunda bunu bir utanç kaynağı olarak görüp onları öldürebilmekteydi.52 İslam toplumunun belleğinde, bu dönemde kızların diri diri toprağa gömüldüğü yönündeki rivayetler de önemli yer tutar.53 Kurban sunma veya diğer nedenlerle yapılan çocuk katliamı konusunda Arapların diğer milletlerden çok da farklı olmadıkları, ifade edilen bir diğer noktadır.54

Arap Yarımadası'nda peygamber beklentisi

Klasik dinî anlatılarda, İslam öncesinde, kendilerine mistik özellikler de atfedilen Haniflik inancına sahip Arap şairlerinin, kendi nutuklarında yakın zamanda bir peygamberin geleceğini bildirdikleri söylenir. Kur'an'da kehanet ve benzeri uygulamalar hoş karşılanmadığı hâlde, İslam toplumunda bu tür konuşmalar önemsenen konuşmalardı.55

Kur'an'daki şu ifade, inanca göre Muhammed'in önceden müjdelendiğini belirtmektedir:

Hani, Meryem oğlu İsa, "Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah'ın size, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdiği) peygamberiyim!" demişti. Fakat (İsa) onlara apaçık mucizeleri getirince, "Bu, apaçık bir sihirdir" dediler. [Saff Suresi: 6]

Bu ayete ilave olarak, Muhammed'e isnat edilen bir söze göre Muhammed, "Benim ismim Kur'an'da Muhammed, İncil'de Ahmed, Tevrat'ta Ahyed'dir." ifadesini kullanır.56

Ancak bahsedilen isimler Kanonik İncillerde bulunmamaktadır. Buna karşılık bazı İslam bilginleri, Yuhanna İncili'nde geçen "Faraklit" sözcüğünün Muhammed'i işaret ettiğini savunur.57 Faraklit'in anlamı ise Kutsal Ruh'tur. Yuhanna 14. bölümde geçen ayetlere göre İsa, Faraklit ("Gerçeğin Ruhu") ile ilgili olarak, "Dünya O’nu kabul edemez. Çünkü O’nu ne görür, ne de tanır. Siz O’nu tanıyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizde olacaktır." demiştir.5859

17. yüzyıl Osmanlı seyyahı Evliya Çelebi,6061 Seyahatnâme adlı eserinde, İslam'da İsa'nın havarilerinden biri olarak kabul edilen Şem'un-u Safa'nın62 (Simun Petrus) Lübnan'ın güneyindeki Nakura şehri yakınlarındaki türbesinde bulduğu İncil nüshasını incelediğini, Muhammed'i müjdeleyen ayetin o nüshada mevcut olduğunu iddia etmektedir.6364 Evliya Çelebi'nin, bizzat Şem'un-u Safa tarafından yazıldığını naklettiği bu elyazması İncil bulunamamıştır.

İsmi ve sıfatları

İslam toplumunda Muhammed'e verilen çok sayıda isim ve sıfatlar bulunur. Bu isimler, Muhammed'e Kur'an'da verilenler, hadislerde verilenler, ilahi kitaplarda verildiği ileri sürülen isimler ve Esma-ül Hüsna ile aynı olan isimler olarak sınıflandırılmıştır. Osmanlı âlimi Müstakimzâde Süleyman Sadeddîn (1719-1788), "Mir'âtü’s-Safâ fî Nuhbeti Esmâi’l-Mustafa" isimli risalesinde Muhammed’in 99 ismini açıklamıştır.65

Tam adı "Ebû’l-Kâsım Muhammed ibn-i 'Abd Allâh ibn-i 'Abd’ûl-Muttâlib ibn-i Hâşim ibn-i 'Abd Menâf El Kureyşî" () ya da daha kısa olan "Ebû'l-Kâsım Muhammed bin 'Abd Allâh bin 'Abd’ûl-Muttâlib El Hâşimî" olarak geçer. Bu isim Türkçeye, "Kureyşli 'Abd'ûl-Menâf oğlu Hâşim oğlu 'Abd’ûl-Muttâlib oğlu 'Abd Allâh oğlu Kâsım’ın babası Muhammed" olarak tercüme edilebilir.

Ayrıca, yaşadığı toplumda onun El-Emin (emin kişi, dürüst kişi) manasında Muhammed-ül Emin olarak adlandırıldığı da söylenmektedir.

Muhammed, Arapçada "övgü" kökü olan hamd fiilinden türetilmiştir. "Övgü alan, övülen" manasına gelir. Ayrıca halk tarafından "Mustafa, Mahmud veya Ahmed" isimleriyle de anılır. Mustafa, Arapçada "seçilmiş"; Ahmed ise "daha çok övülen" demektir. Künyesi ise Ebu'l-Kasım, yani "Kasım'ın Babası"dır. Künye, Arap toplumlarında, kişinin ilk doğan erkek çocuğunun ismine nazaran verilir. Bunun yanı sıra Muhammed, kendisini Ebu'l benat, yani "Kızlar Babası" olarak da tanıtmıştır. Zira O'nun 7 çocuğundan 4'ü kızdır.

Kur'an'a göre Muhammed'in geleceği Tevrat'ta ve İncil'de bildirilmiştir.6667 Konuyla ilgili olan bir hadise göre, Muhammed kendisiyle ilgili olarak, "Benim ismim Kur'an'da Muhammed, İncil'de Ahmed, Tevrat'ta Ahyed'dir." demiştir.686970

Alman oryantalist Volker Popp, Muhammed (kutsanmış olan) ve Ali (yüce olan) sözcüklerinin isim olarak değil, unvan olarak ortaya çıktığını öne sürmüştür.71

Soyu

Rivayet kültürüne göre Muhammed, İbrahim'in büyük oğlu İsmail'in soyundan, Adnaniler kavmine uzanan bir soy hattından, Kureyş kabilesinin Haşimoğulları sülalesinden gelir. Buna göre soy silsilesi şöyledir: Muhammed, Abdullah, Abdülmuttalib (Şeybe), Hâşim, Abd-i Menaf (Muğire), Kusayy, Kilab, Mürre, Kâb, Lüeyy, Galib, Fihr, Mâlik, Nadr, Kinâne, Hüzeyme, Müdrike (Amir), İlyas, Mudar, Nizar, Maad, Adnan.7273747576

Ayrıca Muhammed, kendi soyunun İbrahim'den geldiğini de ifade eder: "Allah, İbrahimoğullarından İsmail'i, İsmailoğullarından Kinaneoğullarını, Kinaneoğullarından Kureyş'i, Kureyş'ten Benî Hâşim'i, Benî Hâşim'den de beni seçmiştir."77

Revizyonist tarih araştırmacılarının söyledikleri ve iddia ettiklerine göre, Muhammed Tay kabilesine aittir. Bu kapsamda, Kur'an içeriğinde yer alan kelimelere geleneksel olarak yüklenen karşılıkların yeniden anlamlandırılması gerekecektir. Örneğin Tebbet Suresi'ndeki "Ebu Leheb ve eşi", rivayetlerde geçtiği gibi Muhammed'in ona kötülük yapan amcası ve eşinin değil, ateşperest İran şahı II. Hüsrev ve eşi Şirin'in sembolik anlatımı olur.78 Kureyş ise, Muhammed'in mensubu olduğu kabilenin değil, yine İran'da Ahameniş İmparatorluğu'nu kurarak Yahudileri Babil Sürgünü'nden kurtaran ve Yahudiler arasında büyük bir saygınlıkla anılan Pers İmparatoru Büyük Kiros'un adıydı.7980 Muhammed'in kabilesi Kureyş'in, antik bir Arap uygarlığı olan Nebatîlerin bir kabilesi olduğu da kayıtlardadır.81

Doğum tarihi

Muhammed, İslam tarihinde "Fil Yılı" olarak adlandırılan dönemde Mekke'de doğdu.82 Bahsedilen bu tarih, rivayetlere göre Habeşistan'daki Aksum Krallığı'na bağlı olan Yemen kralı Ebrehe'nin büyük bir fil ordusuyla birlikte Kâbe'ye yaptığı başarısız saldırı girişiminin gerçekleştiği yıldır. Bu tarih kesin olarak bilinmemekte ve geriye dönük yapılan hesaplamalar ile bazı kaynaklarda 17 Haziran 569,83 570,84 Mısırlı bilgin Mahmud Paşa el-Felekî gibi bazı kaynaklarda ise 20 Nisan 57185 olarak geçmektedir. İngiliz yazar Beaumont Burnaby Sherrard, el-Felekî'nin hesaplamalarındaki bazı yanlışları ortaya koymuştur.86

İslami kaynaklarda ağırlıklı olarak Muhammed'in, milattan sonra 571 yılında, "Fil Vakası"nın olduğu yılda, 12 Rebiülevvel (20 Nisan) Pazartesi gecesi, yani Arapların takvim başı olarak kullandıkları "Fil Vakası"ndan yaklaşık 52 gün sonra doğduğu belirtilmektedir.87 Siyer ve İslam tarihi yazarları, bu doğumun Rebiülevvel ayında bir pazartesi günü sabaha karşı, gün doğumundan hemen önce olduğu konusunda genel olarak ittifak etmişlerse de, ayın kaçıncı günü olduğu konusunda bir görüş birliğine varamamışlardır.88

Bu konudaki ihtilafların rivayet çeşitliliğinden kaynaklanmasının yanı sıra, Ay takviminin Güneş takviminden farklı olması ve Araplardaki nesi8990 uygulamasından da kaynaklandığı günümüzde ifade edilmektedir.91

Mekke Hayatı

Genel bakış

Muhammed, bazı kaynaklara göre 570,929394 bazı kaynaklara göre ise 57195 yılında Arabistan'ın Mekke şehrinde dünyaya geldi.9697 Doğumundan önce babasını, 6 yaşında ise annesini kaybeden Muhammed, amcası Ebu Talib tarafından büyütülüp gözetildi. İlerleyen yıllarda çobanlık yaptı, çoğunlukla ise tüccar olarak çalıştı. İlk kez 25 yaşındayken, 40 yaşındaki zengin bir dul olan, Mekke'nin ünlü ve soylu şahsiyetlerinden Hatice ile evlendi.98

Muhammed'in bazı geceler, Nur Dağı'ndaki Hira Mağarası'nda düzenli aralıklarla inzivaya çekilip dua etme alışkanlığı vardı. Bu alışkanlık 35 yaşından sonra yaygınlaştı. 40 yaşında oradayken,99 İslami inanışa göre Kur'an'da yer alacak ilk ayetler Muhammed'e indirildi ve Muhammed, bunların kendisine görünen Cebrail meleği aracılığıyla indirildiğini söyledi. İlk başta yakınlarını uyaran Muhammed, üç yıl sonra da insanları topluca İslam'a davet etmeye başladı. Allah'ın bir olduğunu, Allah tarafından kabul görmenin tek yolunun Allah'a teslim olmak olduğunu öğretti. Kendisinin Allah'ın peygamberi ve resulü olduğunu, diğer peygamberler ile aynı kandan geldiğini anlattı.100101102

İlk başta kendisine az sayıda takipçi bulan Muhammed, Mekke'de bazı aşiretlerin, hatta bazı akrabalarının düşmanlığıyla karşılaştı. Bu dönemde taraftarlarının şiddet içeren ağır muameleler görmesi sebebiyle, bazı takipçilerini 615 yılında Habeşistan'daki Aksum Krallığı'na gönderdi. 622 yılına gelindiğinde de, kendisine inananlarla birlikte topluca Medine'ye göç etti

Muhammed, Medine'ye geldiğinde Medine Sözleşmesi ile oradaki aşiretleri tek çatı altında birleştirdi. Mekke kabileleri ve paganları ile aralıklı olarak süren sekiz yıllık savaşlardan sonra, kendisine iman edenlerin sayısı 10.000'i aşmıştı. 630 yılında, 10.000 kişilik büyük bir Müslüman ordusunun başında,103 Mekke'nin kuşatılması sonrasında yapılan antlaşma ile kansız bir şekilde Mekke'nin kontrolünü eline aldı.104105 Şehre girip tüm putları yıktı ve daha sonra takipçilerini Doğu Arabistan'da geriye kalan tüm putperest tapınakları yıkmaları için yolladı.106107 Kısa sürede yapılan birçok sefer ve gazadan sonra Arabistan'ın büyük bölümünü ele geçirdi. Muhammed 632 yılında, Veda Haccı'ndan ve Veda Hutbesi ile Arafat Dağı'nda 100.000'den fazla Müslümana topluca seslendikten sonra Medine'ye döndü. Bundan birkaç ay sonra hastalandı ve Medine'de öldü. Ölüm vaktine kadar Arap Yarımadası'nın çoğu Müslüman olmuş, Arabistan'ı tek devlet altında birleştirmişti.<ref name="Lapidus 2002 pp 0">Bakınız:

  • Holt (1977a), s. 57

  • Lapidus (2002), ss. 31–32 </ref>

    108

Çocukluğu ve gençlik yılları

Muhammed'in babası Abdullah bin Abdülmuttalib, annesi ise Hazrec kabilesinden Nennaceler'den, Vehb bin Abdülmenaf'ın kızı Âmine'dir. Muhammed, doğumundan yaklaşık beş-altı ay önce babası Abdullah'ı kaybetti. Bunun üzerine, yetiştirilmesini dedesi Abdülmuttalib üzerine aldı ve torununa "Muhammed" adını verdi. Annesi Amine, çocuğunu iyice emziremedi. Muhammed'i bir süre, amcası Ebu Leheb'in cariyesi Süveybe emzirdi.109 Sonra, o sıralarda Mekke'ye süt çocuğu bulmak için gelen, Beni Sa'd kabilesinden Halime adlı bir kadına süt anneliği yapmak amacıyla emanet edildi.110111112 Muhammed yaklaşık dört yaşına kadar, annesi Amine'nin de gözetimiyle birlikte süt annesi Halime'nin yanında kaldı, daha sonra da Mekke’ye, annesinin yanına geri döndü. Dört yaşından altı yaşına kadar, öz annesi Amine ile birlikte kaldı, onun şefkat ve özeni ile yetişip büyüdü.113

Muhammed altı yaşındayken, annesi Amine ve dadısı Ümmü Eymen ile birlikte babasının kabrini görmek ve bazı akrabalarını ziyaret etmek için Medine'ye gitti. Medine'de, akrabaları Neccâroğulları'nda bir ay kadar kaldıktan sonra, Mekke'ye dönüş yolundaki Ebva köyüne ulaştıklarında annesi hastalandı. Annesi orada öldü ve orada defnedildi. Dadısı Ümmü Eymen, Muhammed'i Mekke’ye getirip dedesi Abdülmuttalib'e teslim etti.

Altı yaşından sekiz yaşına kadar, ona dedesi Abdülmuttalib baktı. Abdülmuttalib, yaş itibarıyla seksen yaşını aşmış bir ihtiyardı. Muhammed sekiz yaşında iken, dedesi de hastalandı ve öldü. Dedesi ölmeden önce, onu yetiştirmesi için, oğlu Ebû Tâlib'e emanet bıraktı. Kimi kaynaklara göre ise Abdülmuttalib, Muhammed'in iki öz amcası olan Ebu Talib ile Zübeyr arasında kura çekilmesini istedi ve kura Ebu Talib'e çıktı.114

Rivayetlere göre Muhammed 12 yaşındayken, amcası Ebu Talib ticaret yapmak için gittiği Suriye'ye onu da götürmüş, bu gezide Bizans hakimiyetindeki Busra kasabasında Bahira isminde Hristiyan bir rahip, onun son peygamber olacağını haber vermiştir. Sonraki yıllarda Muhammed, 17 yaşındayken diğer öz amcası Zübeyr bin Abdülmuttalib ile ticaret için Yemen'e gitti. Yapılan bu gezilerin Muhammed'in bilgi, görgü ve zihinsel alt yapısının oluşumunda etkin bir rol oynadığına inanılmaktadır. Ayrıca gençliğinde amcaları ile birlikte Kureyş ve Kays kabileleri arasındaki Ficâr Savaşları'na da katıldı. Bu savaşlarda kılıç kullanıp dövüşmek yerine, atılan okları toplayıp amcalarına veriyordu.115

Hatice ile evliliği

Muhammed ilk başlarda, amcası Ebu Talib'e maddi yardım sağlamak amacıyla çobanlık yaptı. Biraz daha büyüyünce ticaretle uğraşmaya başladı. Ticarete olan ilgisi, daha sonra kendisi ile evlendiği Hatice ile tanışmasına neden oldu ve onunla iş birliği yapıp onun sermayesi ile ticarete başladı.116 Muhammed, ticaretindeki dürüstlüğünden dolayı Mekke halkı tarafından "güvenilir" anlamına gelen "El-Emin" (الامين) olarak tanındı ve zaman zaman kimi anlaşmazlıklar için tarafsız bir hakem olarak arandı.

Hatice, birkaç ticari iş ortaklığından sonra Muhammed'in dürüstlüğüne hayran kaldı, ondan iyice etkilendi ve arkadaşı Nefise bint Ümeyye aracılığıyla ona evlenme teklif etti. Muhammed, Hatice'nin teklifini kabul etti ve amcaları aracılığıyla gidip Hatice'yi istediler. Evlendiklerinde Muhammed'in 25, Hatice'nin ise 40 yaşında olduğu söylenir.

Muhammed'in, gençliğinde çevresinden gelen paganist görüş ve uygulamalarla ilgilenmediğine inanılır. Buna göre kendisi, aynı dönemde herhangi bir puta tapmamakla birlikte, başkalarının tapınmalarına da açıkça karşı çıkmadı. Mekke halkının adaletsiz, çirkin ve şirk dolu yaşamını pek beğenmiyor, o da çareyi yalnız kalarak ve tefekkür ederek buluyordu.

Kur'an'daki şu ayetler, Muhammed'in İslam öncesi durumunu anlatmaktadır:117

...Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin... [Şûrâ Suresi: 52]
(Allah), seni yolunu kaybetmiş (şaşırmış) olarak bulup da yola iletmedi mi? [Duha Suresi: 7]

Kâbe hakemliği yapması

Muhammed'in 35 yaşlarındayken, Kâbe'nin bazı kısımlarının Mekke'de sık sık yaşanan ani su taşkınlarından dolayı aşınması ve birileri tarafından tahrip edilmesinden sonra, Kâbe'nin tamirinde rol oynadığı söylenir.118

Yaşananlardan sonra Kureyş kabilesi, Kâbe'yi İbrahim'in yaptığı temele kadar yıktı. Yeniden inşa etmeye karar verdiler ve Kâbe'yi yeniden yapmaya başladılar. Cidde sahilinde de bir gemi kaza yapmıştı ve gemide mimarlık işlerinden anlayan bir usta vardı.119 Bu geminin tamir aletlerini de satın alarak Kâbe'nin yapımında kullandılar. Yeniden yapılanma neredeyse tamamlandığında, kabile liderleri arasında Hacerü'l Esved taşını yerine koyma şerefine kimin sahip olacağına dair anlaşmazlıklar çıktı. Oradaki ihtiyarlardan biri, Kâbe'nin bulunduğu bölgeye, yani Mescid-i Haram'a giren bir sonraki kişinin tavsiyesinin alınmasını ve kendisini hakem olarak tayin etmeyi önermiştir. Bu gelen kişi Muhammed oldu. Halk, Muhammed'in kararını heyecanla bekliyordu. Muhammed düşündükten sonra bir örtü getirilmesini istedi veya örtü olarak kendi elbisesini açtı, taşı örtünün ortasına koydu ve dört büyük kabilenin liderlerinden onu kaldırmasını istedi. Sonra taşı eline aldı ve yerine koydu. Abası, bu olay ve Ehl-i Abâ Hadisi'nde anlatıldığı gibi daha sonra olanlar nedeniyle daha sonraki şair ve yazarlar için önemli bir sembol hâline geldi.120

İlk vahiy

Siyere göre, Muhammed 40 yaşına yaklaştığında çoğunlukla kalabalıklardan uzaklaşmaya ve yalnız başına bir yerlerde inzivaya çekilmeye başlamıştı. Bu durum 1-2 yıl kadar devam etmiştir. Muhammed, Mekke'ye yaklaşık beş kilometre uzaklıkta olan Nur Dağı'ndaki Hira Mağarası'nda, dedesi Abdülmuttalib gibi her yılın Ramazan ayı boyunca tek başına kalarak inzivaya çekiliyordu. 610 yılında, bir Ramazan gecesi (Kadir Gecesi) hırkasına bürünüp Hira Mağarası'nda tefekküre daldığı bir sırada ilk vahyi almıştır. Muhammed'in 610 yılından başlayarak, öldüğü yıl olan 632'ye kadar aldığını söylediği vahiyler Kur'an'ı oluşturur. İslam'da inanç, ibadet, şeriat, ahlak, tasavvuf gibi uygulamaların dayandırıldığı ana kaynak Kur'an'dır.Rivayetlere göre, Muhammed ilk vahiylerini aldıktan sonra çok korktu, ancak Cebrâil yaklaştı ve ona Allah'ın bir elçisi olarak seçildiğini söyledi. Muhammed ardından eve döndü ve karısı Hatice ile birlikte Hatice'nin amcasının oğlu ve Hristiyan bir keşiş olan Varaka bin Nevfel'in yanına gittiler. Varaka, Muhammed'i teselli etti ve kendisine son peygamber olduğunu açıkladı. Bunlara ters olarak Şii geleneği, Muhammed'in Cebrail'in ortaya çıkışına ne şaşırdığını ne de korktuğunu, aksine onu bekliyormuş gibi karşıladığını savunur.121

İlk vahyi, Muhammed'in kendini dualara ve ibadetlere daha fazla teslim ettiği ve korkuyla geçirdiği üç yıllık bir zaman dilimi (fetret-i vahiy) izledi. Vahiyler yeniden başladığında rahatladı ve uyarmaya başlaması emredildi. Konuyla ilgili bazı ayetler şöyledir:

Ey örtünüp bürünen (Peygamber)! Kalk da (insanları) uyar. Rabbini yücelt. [Müddessir Suresi: 1-3]
Rabbin seni terk etmedi ve sana darılmadı. [Duha Suresi: 3]

İslam'a çağrı, ilk Müslümanlar ve tepkiler

Muhammed, Mekkeli paganların yanı sıra, Yahudi ve Hristiyanları da dinlerinin aslının bozulduğunu söyleyerek İslam'a davet etti.

Sünnilere göre Muhammed'in çağrısına ilk uyan kişi, ilk vahyi alıp eve geldiğinde eşi Hatice olmuş, onu amcası Ebu Talib'in oğlu Ali, azatlı kölelerinden Zeyd bin Harise ve en yakın arkadaşı Ebû Bekir izlemiştir. Şiilere göre ise ilk Müslüman, amcasının oğlu Ali bin Ebu Talib'dir.

Muhammed, üç yıl boyunca sadece akrabalarını ve en yakınlarını İslam'a davet etti. Ardından, inanca göre "Ey Muhammed! Şimdi sen, sana emrolunanı açıkça ortaya koy ve Allah’a ortak koşanlara aldırış etme." mealindeki ayetin (Hicr: 94) inmesinden hemen sonra Safâ Tepesi'ne çıkarak tüm Mekke halkını açıktan açığa Müslüman olmaya çağırdı. Ancak tepkiler genelde olumsuz oldu. Bu sebeple ilk Müslümanlar, vahyi şüphe ile karşılayan Mekkelilerce ağır hakaret ve işkencelere katlanmak zorunda kaldılar. Çünkü Muhammed'in bu çağrısı, kendi mevkilerinin tehlikeye girebileceğini düşünen geleneksel seçkin kişileri tedirgin etti. Özellikle Kâbe'den putların kaldırılması, ticaretin engelleneceği ve birtakım alışkanlıklara son verileceği düşüncesine yol açtı ve bu da büyük tepki ile karşılandı. Bu dönemde İslam dinini kabul edenlerin çoğunluğu dinlerini gizlemek zorunda kaldı.

Bu işkenceler artınca, bazı inananlar Muhammed'in tavsiyesiyle 615'te Habeşistan'a göç etmek zorunda kaldı. İki dalga hâlinde göç edenler, bir süre sonra Muhammed'in Mekkelilerin Müslüman oldukları ve Muhammed ile anlaştıkları (Garanik) yolunda aldıkları bir haber üzerine geri döndülerse de, Mekke'ye geldiklerinde bunun doğru olmadığını öğrenince yeniden gittiler.

Bu sıralarda, Mekke'nin iki güçlü ve önemli mevki sahibi kişisi olan Ömer ve Hamza'nın üst üste ve ani bir şekilde Müslümanlığı kabul etmeleri, Müslümanların moral ve cesaretlerini artırdı; bu nedenle de Kâbe'ye gidip açıkça namaz kıldılar. Muhammed'in, amcası Ebu Leheb dışındaki akrabalarından yardım görmesi ve Mekke'nin bazı önde gelenlerin Müslüman olmaları, paganist inanca sahip kişilerin tepkilerini daha da artırdı ve Müslümanlara yönelik olumsuz tavırlar şiddetlendi.

Muhammed, Mekkelilerin yapmış oldukları büyük bir boykot sonrası, 619'da üst üste eşi Hatice ve amcası Ebu Talib'i kaybetti; Mekkelilerin Müslüman olmaları konusunda ümitsizliğe kapıldı ve Taif'e yerleşmek istedi. Ancak burada tepki daha da büyük oldu ve Muhammed, evlatlığı Zeyd ile birlikte taşlanarak geri döndürüldü. Tüm bu olaylara karşın peygamberliğine olan inancı, düşüncelerini sürekli yaymasını sağladı. Bu inancından cesaret alarak din alanındaki çalışmalarını Mekke dışına taşımaya yöneldi.

Mucizeleri

Muhammed'e atfedilen sözlerin sayıları gibi mucizeler ve bunların sayıları da yüzyıllar içerisinde sürekli artış göstermiştir. İsra Suresi'nin 1. ayetinde geçen, İsra ve Miraç olayı gibi sıradan insanların tanıklık etmediği mucizeyi kasteden ifade sayılmazsa, Kur'an'da doğrudan Muhammed'in şahsına izafe edilen bir mucize yoktur. Ancak bazı ayetlerin yorumundan ve hadislerden kaynaklanan mucizeler gösterilmektedir.122123124 Çoğunlukla hadis rivayetlerinden yola çıkarak Muhammed'e atfedilen yüksek sayıdaki bu ve benzeri mucize anlatımları, bazı İslamî kesimler tarafından ise şüpheyle karşılanmaktadır. Bu iddiaların tam aksine bazı İslam bilginleri, Muhammed'in diğer peygamberlerden farklı olarak herhangi somut bir mucize göstermediğini, onun tek mucizesinin eşsiz ve tüm eksiklerden münezzeh olan "Kur'an" olduğunu savunmaktadırlar.125

Doğum gecesi olayları

İslam derlemelerine göre Muhammed'in doğduğu, güneş doğmadan önceki vakitte bazı olağanüstü olaylar meydana gelmişti: Kâbe'deki büyük putlar kendiliğinden devrilmişti. Sasani İmparatorluğu hükümdarı I. Hüsrev'in İran'da bulunan sarayının sütunları yıkılmıştı. Zerdüştlerin bin yıldan beri yanmakta olan kutsal ateşleri sönmüştü. Yine İran'da, ateşe tapanların kutsal kabul ettikleri Sava Gölü yere batmıştı. Asırlardır suyu kurumuş olan Semave Gölü ise coşmuştu. O gece gökte, çok belirgin bir şekilde bir yıldız doğdu. Hatta bazı Yahudi bilginler, Muhammed'in doğumundan bu yıldız aracılığı ile haberdar olmuşlardı.126

Ay'ın ikiye yarılması

Ay'ın ikiye ayrılması mucizesi, Kur'an'da Kamer Suresi'nin ilk ayetlerine dayanarak Muhammed'e atfedilen, Ay'ın dolunay hâlinde iken bir gece Muhammed'in bir el işaretiyle ikiye ayrılması mucizesidir. Muallakat şairlerinden İmru'u'l-Kays'ın şiirinde de kullanılan127 ve Kur'an'da geçen "Kıyamet yaklaştı ve Ay yarıldı." ifadesi ve bağlantılı rivayetler, Muhammed'in bir işaretiyle Ay'ı gökyüzünde ikiye ayırıp tekrar birleşerek en büyük mucizelerinden birisini gösterdiği inancının Müslümanlar arasında yerleşmesine yol açmıştır.128

Buna göre bir gece bazı Mekkeli paganlar, Muhammed'in yanına gelerek kendisinden Ay'ı ikiye ayırmasını istediler. Bunun sonucunda da Müslüman olacaklarını söylediler. Muhammed tüm gece düşündü ve dua etti. Ardından bir elin işaret parmağını dolunay hâlinde olan Ay'a uzattı ve bir işaretle Ay'ı ikiye ayırdı. Ay, birkaç saniyeliğine iki parça hâlinde durduktan sonra tekrar gökyüzünde birleşti. Bu olayı kendi gözleriyle gören Mekkeli paganlar, bu işe sihir veya büyü deyip Muhammed'e yine inanmadılar.

Dolunay hâlindeki Ay'ın ikiye yarılması, parçalarından birinin Mekke'de bir dağın arkasına, diğerinin de önüne kadar indiği ve sonra gökyüzünde tekrar birleştiklerini ifade eden rivayetler; âlimler, hadis kritiği yapanlar ve İslam filozofları arasında tartışmalara konu olmuştur. Bazı araştırmacılar bu hadislerin zayıf, güvenilmez ve uydurma rivayetler olduğu üzerinde dururlarken,129130 İslami filozoflar Kamer Suresi'ndeki ifadelerin alegorik olduğunu, gerçekten Ay'ın parçalandığı anlamına gelmediğini ifade etmişlerdir. Bazıları bunun bir görsel illüzyon olduğunu, bazı tefsirciler ise ayette sözü edilen parçalanmanın ileride kıyametin kopması zamanında gerçekleşeceğini ifade etmişlerdir.

İsra ve Miraç mucizesi

Muhammed'in Medine'ye hicretinden bir buçuk yıl önce gerçekleştiği131 söylenen Miraç anlatısına göre bir gece Muhammed, Cebrâil meleği eşliğinde, Burak isimli bir binek hayvanına binerek Mescid-i Aksa'ya gider. Orada İbrahim, Musa, İsa ve diğer peygamberlerden bazılarıyla görüştükten sonra, göğün en son katı olan "sidret'ül münteha"ya yükselir. Orada Allah ile görüşür, cennet ve cehennemi görür ve evine döner. Sünni inancına göre, bu yolculuk esnasında, diğer bazı hükümler yanında beş vakit namaz da Müslümanlara farz kılınmıştır. Yine Sünni inancında, Muhammed bu yolculuğu hem ruh hem beden ile, Şii inancında ise sadece ruh ile yapmıştır.132

Rivayete göre Muhammed, bu yolculuktan sonra Mekke'ye dönünce, bu yolculuğunu etrafındakilere anlatır. En yakın arkadaşı Ebû Bekir ona inansa da, Kureyşliler onu yalanlarlar ve eğer doğruysa Mescid-i Aksa’yı kendilerine tarif etmesini isterler. Mescid-i Aksa, tam o anda Muhammed'in gözü önüne getirilir ve Muhammed bu mescidin kapı, pencere vb. bölümlerini ayrıntılarıyla anlatır. Hatta daha da ileri giderek, Kureyşlilere miraca çıkarken yolda gördüğü bir Kureyş ticaret kervanının ertesi gün geleceği saati söyler ve kervan söylenen saatte gelir. Başka anlatımlara göre ise kervanın dönüşü aslında 1 saat gecikmiş, ama bu gecikmeyi telafi etmek için Allah güneşin doğuş saatini 1 saat geciktirerek Peygamber'in sözünün yalan çıkmamasını sağlamıştır.133

Kur'an'da İsra Suresi'nin 1. ayetinde geçen ifadenin Miraç mucizesini anlattığına inanılır:

bgcolor = "beige" | Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir... [İsra Suresi: 1]

Miraçla ilgili olan Burak bineği, göğe yükselme, beş vakit namazın farz kılınması ve diğer anlatımlar hadis ve siyer kitaplarında da yer alır.

İslam dünyasında bu olayla ilgili en çok tartışılan konulardan biri ise, Muhammed'in bu yolculuk esnasında Allah'ı görüp görmediğidir. Bu konuyla alakalı farklı görüşler vardır. Muhammed'in eşi Aişe ile sahabelerden İbn-i Mesud ve Ebu Hureyre'ye göre Muhammed Allah'ı görmemiştir. İbn-i Abbas, Gazzali, Teftazani, Rabbani, Ebu Hanife, İmam-ı Eşari ve Bediüzzaman Said Nursi gibi mühim kişilerce de Muhammed miraçta Allah'ı görmüştür.

Akabe Biatları

Arap Yarımadası'nda pek çok insan, bu yeni dini ve peygamberini duymuş ve ticaret veya Kâbe'ye hac yapmak gibi sebeplerden ötürü Mekke'ye ziyarete geliyorlardı. İlk seferinde Mekke'ye gelen yaklaşık 12 kişi (Birinci Akabe Biatı), daha sonra ise tekrar Mekke'ye gelen yaklaşık 300 kişi (İkinci Akabe Biatı), ''Akabe'' denilen yerde Muhammed ile gizlice görüşüp ona bağlılıklarını bildirdiler ve kendisini Medine'ye davet ettiler.

Muhammed, bunu Müslümanlara yeni bir yer aramak için kullandı. Daha sonra Yesrib kentini (daha sonra Medine olarak anılacaktır) uygun buldu. Yesrib'in Arap nüfusu, bir şekilde tek tanrıcılığa aşinaydı, çünkü o şehirde bir Yahudi cemaati vardı.

Akabe'deki vaatlerin ardından Muhammed, takipçilerini Yesrib'e göç etmeye teşvik etti. Daha önce olduğu gibi, Habeşistan'a yapılan göçle birlikte Kureyşliler göçü durdurmaya çalıştı. Ancak neredeyse tüm Müslümanlar ayrılmayı başardı.

Hicretten önceki son yıllar

Kureyşlilerin, Haşimoğulları ailesine yapmış oldukları büyük bir boykottan sonra, Muhammed'in eşi Hatice ve amcası Ebu Talib 619'da öldüler. (Bu yıl "Hüzün Yılı" olarak bilinmektedir.) Ebu Talib'in ölümüyle, Haşimoğulları kabilesinin liderliği, Muhammed'in azılı düşmanı olan amcası Ebu Leheb'e geçti. Kısa bir süre sonra Ebu Leheb, klanın Muhammed üzerindeki korumasını geri çekti. Bu, Muhammed'i tehlikeye attı; klan korumasının geri çekilmesi, onun öldürülmesinin herhangi bir kanlı intikama neden olmayacağı anlamına geliyordu. Muhammed daha sonra Arabistan'daki bir başka önemli şehir olan Taif'i ziyaret etti ve bir koruyucu bulmaya çalıştı, ancak çabaları başarısız oldu ve onu daha fazla fiziksel tehlikeye attı; evlatlığı Zeyd ile birlikte taşlanarak geri döndürüldü. Muhammed Mekke'ye dönmek zorunda kaldı. Mut'im bin Adî adında bir Mekkeli kabile reisi, onun memleketine güvenli bir şekilde yeniden girmesini mümkün kıldı.134135136

Birçok insan Mekke'yi iş için veya Kâbe'ye hacı olarak ziyaret etti. Muhammed bu fırsatı kendisi ve takipçileri için yeni bir yuva aramak için kullandı. Birkaç başarısız müzakereden sonra Yesrib'ten (daha sonra Medine olarak anılacaktır) bazı adamlarla umut buldu. Yesrib'in Arap halkı tektanrıcılığa aşinaydı ve orada bir Yahudi cemaati bulunduğu için bir Peygamber'in zuhuruna hazırlıklıydılar. Ayrıca Yesrib halkı, Muhammed ve bu yeni din aracılığıyla Mekke'ye üstünlük sağlamayı umdu. Çünkü Yesrib, hac yeri olarak Mekke'nin önemini kıskanıyordu.137138

Medine'ye Hicret

Mekke'deki Müslümanlar küçük topluluklarla Medine'ye göç etmeye başlamışlardı. Kısa zaman sonra Mekke boşalmış, şehirde bir tek Muhammed, Ebu Bekir, Ali; belli başlı, yaşlı ve fakir Müslümanlar, bir de Mekkeliler tarafından işkenceye maruz kalan ve bunun için hapsedilen Müslümanlar kalmıştı. Muhammed, bu zorlu göç yolculuğu için yol arkadaşı olarak en yakın dostu Ebu Bekir'i seçti. Muhammed, arkadaşı Ebu Bekir'den yola çıkmak için hazırlık yapmasını istedi. Ayrıca amcasının oğlu Ali'yi, ödenmemiş mali yükümlülüklerini yerine getirmesi ve kendisinde kalan bazı emanetleri sahiplerine teslim etmesi için geride bırakmak istedi.

Mekkelilerin Muhammed'i vazgeçirememesi ve Medine'de yer alan Müslümanların giderek kuvvetlenmesi, durumun kendileri için tehlike yaratacağı düşüncesiyle, müşriklerin "Dâru'n-Nedve" dedikleri meclislerinde toplanarak bu mühim meseleyi görüşmelerine yol açtı. Görüşmelerde yerleşik düzeni tehdit eden İslam'ın hızla büyüdüğü belirtildi ve Muhammed'in bu çalışmalarını durdurmak gerektiği merkezinde birleşildi. Sonuç olarak Muhammed'in öldürülmesine karar verildi ve bu iş için birçok kabileden birkaç kuvvetli genç suikastçı seçildi.

Muhammed, Mekkelilerin planladıkları suikast gecesi evinden çıktı. Ali, Muhammed'in elbisesini giydi, onun yatağına girdi ve suikastçıların Muhammed'in henüz gitmediğini düşünmelerine yol açtı. Suikastçılar bunu öğrendiğinde Muhammed, Ebu Bekir ile birlikte çoktan Mekke'den ayrılmıştı.

Muhammed'in kuzeni Ali, komplodan sağ kurtuldu, ancak Muhammed'in talimatlarını yerine getirmek için bir süre daha Mekke'de kalarak hayatını bir görev için tekrar riske attı: Koruması için Muhammed'e emanet edilen tüm mal ve mülkleri sahiplerine iade etmek. Ali, daha sonra annesi Fatıma bint Esed ve Muhammed'in kızları Fatıma ve Ümmü Gülsüm'ün yanı sıra, Muhammed'in eşi Sevde bint Zem'a ve dadısı Ümmü Eymen ile yola çıktı. Düşmanlarını daha da yanıltmak için Muhammed, kuzey yerine birkaç gün güneye doğru gitti. Birkaç gün sonra, Kızıldeniz'e doğru nispeten serbest bir yola girdi. Ebu Bekir ile yolculuklarında birkaç gün, Sevr Mağarası adı verilen bir mağarada düşmanlarından kurtulmak için kaldılar, ortalık sakinleşmeye yüz tutunca da yolculuklarına devam ettiler.

Muhammed ve Ebu Bekir 20 Eylül 622’de, Medine yakınlarındaki Kûba adlı bir köye ulaştılar. Muhammed burada sevinçle karşılandı ve önceden Müslümanlığı seçmiş olan Külsüm bin Hidm'e konuk oldu. Burada 10 gün kadar kalarak bir mescit inşa ettirdi, sonra da Medine'ye hareket etmeye devam ettiler. Bu sırada Ali de Kûba'ya ulaştı. Nihayetinde, 27 Eylül 622'de Medine'ye ulaştılar.

Muhammed, Medine'ye gelip ilk Cuma namazını kıldı ve kendisini bekleyen Müslümanlara ilk hutbesini verdi. Medine'de bir süre Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin konuğu oldu. Burada bir mescit ve Muhammed'in ailesinin kalması için de mescide bitişik odalar yapıldı. Mescidin bir yanına da barınaksız kişilerin kalabilmeleri için “Suffa” adı verilen bir yer yapıldı; burada kalanlara “Ashab-ı suffa” denildi.

Medine Hayatı

Medine Sözleşmesi ve Medine Şehir Devleti

Medine (asıl adı Yesrib olan şehre Müslümanlarca Medinetü'n Nebi, sonra da kısaca Medine adı verildi) halkının nüfusu, Mekke'den göç edenlerden (muhacir), bunlara yardımcı olduklarından dolayı ensar adını alan yerli halktan (aslen Yemen kökenli Evs ve Hazrec kabileleri) ve Beni Kureyza, Beni Kaynuka, Beni Nadir adlı Yahudi kabilelerinden oluşuyordu. Bunlar arasında birlik sağlamak oldukça güçtü. Medine sınırları yakınlarındaki Hayber gibi yerlerde yaşayan Yahudiler, varlıklı kişiler olduklarından çevre üzerinde etkiliydiler. Evs ve Hazrec kabileleri arasındaki geleneksel düşmanlığın yeniden alevlenme olasılığı da vardı. Ayrıca ensar ile muhacirleri kaynaştırmak, çözülmesi gereken önemli bir sorundu. Muhammed, bütün bu kesimleri birleştirip bağdaştırmak amacındaydı. Ancak her şeyden önce çok yoksul olan göçmenlerin durumlarının düzeltilmesi gerekiyordu. Muhammed, bu muhacirleri yerli halk ile kardeş ilan ederek, onlara yardım etmelerini sağladı. Yahudiler ile açılan aralarını düzelterek siyasi bir düzen oluşturdu ve Medine Şehir Devleti'ni kurdu. Devlet başkanı seçildi. Farklı kesimlerin hak ve yükümlülüklerini saptayan 47 maddelik bir tür Medine Antlaşması anayasası benimsendi.

İlk nüfus ve savaşa doğru

Muhammed, Medine'de asayişi sağladıktan sonra bir nüfus sayımı gerçekleştirmek istedi.139 Çünkü Mekkeli paganlarla savaş yakın gözüküyordu ve bundan dolayı Müslümanların rakamsal gücünün bilinmesi gerekiyordu.140 Bu konu hakkında sahabeleriyle görüşen Muhammed, onlardan bir grubu görevlendirdi ve onlara Müslüman olanların isimlerini ve sayılarını istediğini söyledi.141 Farklı rivayetlere göre bu sayı 500-1500 arasında çıkmıştır.142 Fakat genellikle Müslümanların toplam sayısının 1500 kişi olduğu, 600-700 arasındaki sayıların toplam erkeklere, 500'ünün ise savaşabilecek güçte olanlara ait olduğu kabul edilmektedir.143144

Bu sıralarda, inanca göre bazı ayetlerin inişiyle birlikte Müslümanların savaşmasına izin verildi. Muhammed'in ve diğer Müslümanların hicretine kadar geçen 12 yıllık süreç içerisinde savaş izni verilmemiş, yalnızca "sabır" tavsiye edilmişti. Bunun bir diğer nedeni de Müslümanların yeterli askerî güce sahip olmamalarıydı. Hicretin birinci veya ikinci yılında, inanca göre sadece Mekkeli müşriklere karşı olmak üzere, şu Kur'an ayetleriyle savaşa izin verilmişti:

bgcolor = "beige" | Saldırıya uğrayanlara, zulme maruz kaldıkları için savaş izni verildi. Allah onları muzaffer kılmaya elbette kâdirdir. [Hac Suresi: 39]
bgcolor = "beige" | ...Allah’a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. [Tevbe Suresi: 36]145

Silahlı çatışmaların başlangıcı: Bedir Muharebesi

Medine'ye göç eden Mekkeli Müslümanların kalan mallarının yağmalanmasına karşılık Muhammed, Mekke'ye giden kervanlara el koymak isteyen Müslümanların ısrarlı taleplerine onay verdi. Büyük bir kervana saldırmak isteyen Müslümanlar ile bunu haber alan Mekkeli kuvvetler arasında Bedir kuyularının olduğu bölgede yapılan muharebede (13 Mart 624) 310 kişilik Muhammed komutasındaki Müslümanlar, komutanları Ebu Cehil'i de öldürerek 950 kişilik Mekke kuvvetlerini bozguna uğrattı.

Bedir Muharebesi, Müslümanların Mekkeli paganlara karşı kazandığı ilk savaş oldu. Bu savaşta Müslümanlar 14 kayıp verirken, Mekkelilerden de 70 kişi ölmüştü; ayrıca 70 kişi de esir olarak alınmıştı.146 Savaş esirlerine karşı iyi davranılmasını emreden Muhammed, esirler içinden sadece iki kişiyi Müslümanlara yaptıkları işkenceye karşılık ölüme mahkûm etti.147 Diğer esirlere ise malî durumlarına göre para ödemelerini şart koştu. Ayrıca bazı esirlerin fidyesiz olarak, okuma yazma bilenlerin ise 10 Müslümana okuma yazma öğretmeleri şartıyla serbest bırakılmaları kararlaştırıldı.148 Savaşı kazanan Müslümanlar Medine'ye döndüler, savaşı kaybeden Mekkeli paganlar ise Ebû Cehil'in yerine başkanlığa Ebu Süfyan'ı getirdiler.149

Ağır bir kayıp: Uhud Muharebesi

Mekkeli paganlar, Bedir Muharebesi'nde (624) Müslümanlara karşı yaşadıkları büyük bozgunu unutamıyorlardı. Çünkü, Şam ticaret yolu Müslümanların eline geçmiş ve Muhammed iyice güçlenmişti. Mekkeliler, Ebu Süfyan öncülüğünde ikinci bir savaşa hazırlandılar. 200'ü süvari, 700'ü zırhlı olmak üzere yaklaşık 3.000 kişilik bir ordu hazırlandı ve yola çıkıldı.150 Muhammed'in amcası Abbas, o sırada Mekke'de bulunuyordu. Abbas, Mekkelilerin hazırlıklarını bildiren bir mektup yazarak Medine'ye gönderdi. Mektubu alan Muhammed, savaşın nasıl yapılacağı konusunda sahabeleriyle fikir alışverişinde bulundu ve ardından Mekkelilere karşılık bir ordu hazırlandı.151

Mekke ordusu, 11 Mart 625 tarihinde Mekke'den Medine'ye doğru yürümeye başladı. Bu saldırıda Mekkelilerin birincil amacı, geçen sene yaşanan Bedir Muharebesi'ndeki kayıplarının öcünü almak ve Müslümanların yükselen gücünü kırmaktı. Müslümanlar ise muharebe için hazırlıklıydı. Bir süre sonra iki ordu, Uhud Dağı'nın bayırlarında ve düzlüklerinde karşılaştı.152 Muhammed, iki ordunun karşılaştığı Uhud Dağı'ndaki dar bir geçidin iki tarafına okçularını yerleştirdi.153 Bu taktikle Mekkelilerin Uhud Dağı'nın etrafından dolaşarak Müslümanlara olası bir saldırma ihtimalini önlemek istiyordu. Okçularına, "Haber verilmeden yerinizi terk etmeyiniz!" emrini verdi. Müslümanların askeri gücü yaklaşık 1000 kişiydi.154

İki tarafın kuvvetleri, Uhud Dağı'nın eteklerinde karşılaştı. Savaşın ilk başlarında Müslümanların etkili taarruzlarıyla birlikte Mekkeliler geri çekilmeye başladı. Bunu gören okçular, muharebenin kazanıldığını sanarak yerlerini terk ettiler ve Mekkelilerin bıraktıkları ganimetleri yağmalamaya başladılar. Bu vaziyetten yararlanan Halid bin Velid, komutasındaki kuvvetlerle okçuların terk ettiği geçitten Müslümanlara saldırdı. Bu saldırı sonucu İslam ordusu zor duruma düştü ve geri çekilen Mekke ordusu savaş alanına geri dönüp Müslümanlara saldırdı. Müslümanlar Uhud Dağı'na doğru çekildiler. Dağa saldıran Mekkeliler, okçu atışları ile geri püskürtüldü. Mekke ordusu da kesin bir üstünlük elde edemeyip geri döndü.

Uhud Muharebesi'nde Müslümanlar 70 kadar kayıp verirken, Mekkeli paganlar ise 44-45 kadar kayıp vermişti.155 Muhammed bu savaşta ağır yaralandı; amcası Hamza başta olmak üzere birçok Müslüman öldü. Mekkelilerin lideri Ebu Süfyan, bu günün Bedir Savaşı'nın karşılığı olduğunu söylemişti.156

Konfederasyonların çatışı: Hendek Muharebesi

31 Mart 627'de 10.000 savaşçısı ve 600 atlısı ile Medine'ye saldırmaya gelen Mekkelilere karşı Medineliler, Muhammed komutasındaki 3000 piyade ile şehirde savunma savaşı yapmaya karar verdi. Selman-ı Farisi'nin teklifiyle şehrin bazı stratejik yerlerine hendekler kazılmasından dolayı Hendek Savaşı olarak adlandırılan bu savaş, bir kuşatmaya dönüştü. Bir ay süren kuşatmanın havanın soğuması ve fırtına çıkması ile kaldırılması, Medinelilerin zaferi olarak kaydedildi.157

Kazılan hendekler, Medine'nin doğal tahkimatlarıyla birlikte, iki tarafı bir çıkmazda kilitleyerek konfederasyonun atlardan ve develerden oluşan süvarilerini işe yaramaz hâle getirdi. Pagan müttefikler, aynı anda birkaç saldırı yapmayı umarak, Müslüman müttefiki olan Medineli Yahudi kabilesi Beni Kurayza'yı şehre güneyden saldırmaya, yani Müslümanlara karşı saldırmaya ikna ettiler. Kurayzalıların bu hamlesi, Medine Sözleşmesi'ne karşı yapılmış bir ihanet olarak görüldü. Çünkü sözleşmeye göre Medine şehrine dışarıdan bir saldırı gerçekleştiğinde, şehirdeki tüm kabileler birleşip şehri birlikte savunacaklardı. Ancak Muhammed'in diplomasisi, bu birliği rayından çıkardı ve müttefikler dağıldı. Müslümanlar 1-5 kişi kayıp vermişken, rakip müttefikler 10 kişi kayıp vermişti.

Hudeybiye Antlaşması

Muhammed ve takipçileri, Kâbe ziyareti için Mekke'ye doğru yola çıktı. Mekkeliler, Müslümanları Mekke'ye sokmadılar. Haram aylar olduğu için savaş yapmak da istemediler ve anlaşma teklif ettiler. Hudeybiye köyünde, 628 yılında, 10 yıl savaş yapılmayacağına dair bir anlaşma yapıldı. Bu 10 yıllık süre zarfında kimsenin canına ve malına dokunulmayacağı belirtildi. Müslümanlar o yıl Kâbe'yi ziyaret etmeksizin geri döndüler. Antlaşmaya göre gelecek yıl, Müslümanlar üç günden fazla olmamak üzere Kâbe'yi ziyaret edebileceklerdi.

İslam'a davet mektupları

Muhammed, Hudeybiye Antlaşması'ndan sonra (628), inanca göre kendisine inen bazı ayetlerdeki emirler doğrultusunda uzak veya yakın, ulaşabildiği tüm ülkelerin ve devletlerin hükümdarlarına İslam'a davet mektupları gönderip onları yeni dine davet etti. Konuyla ilgili bazı Kur'an ayetleri şöyledir:

bgcolor = "beige" | De ki: "Ey insanlar! Şüphesiz ben, yerlerin ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ın hepinize gönderdiği peygamberiyim... [A'raf Suresi: 158]
bgcolor = "beige" | Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O'nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah, seni insanlardan korur... [Maide Suresi: 67]
bgcolor = "beige" | Biz, seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler. [Sebe' Suresi: 28]

Muhammed'in hayatının Medine döneminde diğer devlet başkanlarına mektup gönderdiğinin İslami geleneğe göre örnekleri vardır. Bunlar arasında, dönemin Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Herakleios (610-641), Sasani İmparatoru II. Hüsrev (590-628), Habeşistan Kralı Necaşi ve Mısır İskenderiye Patriği Mukavkıs başta olmak üzere, Suriye'de hüküm süren Arap kökenli Hristiyan Gassaniler, Yemen, Umman, Bahreyn gibi çeşitli devletlerin hükümdarları vardı.158 Akademik bilim adamları arasında bu mektupların özgünlükleri konusunda tartışmalar olsa da159 ve bazı kesimler tarafından mektupların "sahte" olduğu iddia edilse de,160 Georgetown Üniversitesi'nde Arap dili ve İslami edebiyat profesörü olan İrfan Shahid, Muhammed tarafından gönderilen bu mektupların sahte olduğu gerekçesiyle reddedilmesinin "haksız" olduğunu belirtmekte ve örnek olarak Bizans İmparatoru Herakleios'a (saltanat: 610-641) gönderilen mektubun tarihselliğini ortaya koyan son araştırmalara işaret etmektedir.161

Buna göre Muhammed, Bizans İmparatoru Herakleios'a mektubu göndermesi için elçi olarak Dihye bin Halife'yi seçti.162 İslam kaynaklarına göre bu sıralarda Herakleios, Sasani hükümdarı II. Hüsrev'e karşı Ninova civarında kazanmış olduğu büyük zaferden sonra (bkz: Bizans-Sasani Savaşı: 602-628), dinî bir ziyaret amacıyla Kudüs'te bulunuyordu.163 Dihye'nin asıl görevi, mektubu Herakleios'a ulaştırmak üzere Bizans İmparatorluğu'nun Busra valisine teslim etmekti. Ancak bu sırada imparatorun Filistin'de bulunması nedeniyle onun huzuruna çıkması teklif edildi.164 Kaynaklarda Dihye'nin bizzat Herakleios ile görüştüğü ve o esnada ticaret için Gazze civarında bulunan Mekkeli Kureyş lideri Ebu Süfyan'ın da imparatorun isteği üzerine oraya gelerek görüşmede hazır bulunduğu belirtilir.165 Müslüman tarihçiler tarafından aktarıldığı şekliyle mektup şu tercümededir:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.

Allah'ın kulu ve elçisi Muhammed'den Rûm'un büyüğü Herakleios'a...

Hidâyet yoluna tâbi olanlara selam olsun! Seni İslam'a davet ediyorum. İslam'ı kabul et ki kurtuluşa eresin ve Allah da ecrini iki kat versin. Eğer bu davetimi kabul etmezsen, bütün tebaânın günahı senin boynunadır.

"Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan söze geliniz: Sadece Allah'a kulluk edelim ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın. Eğer yüz çevirirlerse, şahit olun, biz Müslümanız deyiniz." (Âl-i İmrân: 64)166167

İrfan Shahid, Bizans'a giden mektubu çevreleyen daha olumlu alt anlatıların çok az inandırıcılık içerdiğini ileri sürmektedir.168 Bir İslam araştırma âlimi olan Muhammed Hamidullah ise, Herakleios'a gönderilen mektubun sıhhatini savunur ve daha sonraki bir eserde orijinal mektup olduğu iddia edilen şeyi yeniden üretir.169170

Bunun dışında, mektuplar diğer hükümdarlara da ulaştı. Mektuplara kimileri hoşgörüyle karşılık verse de, Sasani hükümdarı gibi kimileri de şiddetle cevap verdi.171172

Mekke'nin Fethi

Hudeybiye Antlaşması'nı Mekkelilerin himayesindeki bir kabilenin bozmasının ardından Muhammed, 10.000 kişilik büyük bir Müslüman ordusu topladı ve Mekke'yi kuşattı. Mekke lideri Ebu Süfyan, bunun üzerine Muhammed ile görüşüp Müslüman olduğunu bildirdi.173 Muhammed, başta Ebu Süfyan olmak üzere evine sığınacak olan birçok Mekkeliye himaye hakkı vereceğini söyledi. O sırada Mekke'de bulunan Muhammed'in amcası Abbas da Mekkelilere benzer şeyler söyledi; onlar da Mescid-i Haram'ın içerisine veya evlerine dağıldılar.174 Müslüman ordusu, dört koldan aynı anda Mekke'ye girdi.175 Ufak tefek birkaç saldırı dışında herhangi direniş olmadan 11 Ocak 630'da, kansız bir şekilde Mekke fethedildi. Muhammed Mekke'ye girer girmez, Ebu Süfyan'a bildirdiği şekilde, birkaç kişiyi istisna ederek kimseye dokunulmayacağını bildirdi ve genel af ilan etti. Ardından, içerisinde 360 put bulunan Kâbe'ye yöneldi. İsra Suresi'nin 81. ayetini okuyarak putları birer birer devirdi. Bilâl-i Habeşî ezan okudu ve daha sonra da beraberindeki Müslümanlarla Kâbe'yi tavaf etti. Fetihten sonra bazı Mekkeliler, toplu bir şekilde Muhammed'in yanına gelip Müslüman oldular. Mekke'nin fethedilmesinden sonra İslam dini Arap Yarımadası'nda üstünlük sağlamaya başladı.176

Veda Hutbesi ve ölümü

Muhammed'in öldürülmesi için zehirleme yapıldığı ve ölümün bu zehirlenmeye bağlı olarak gerçekleştiğine dair rivayetler bulunmaktadır.177 Buna göre, Hayber'in Fethi'nden sonra (629), Hayber Yahudilerinden olan Merhab'ın kız kardeşi Zeynep, öldürülen akrabalarının intikamı için Muhammed'e zehirli bir keçi eti sundu. Peygamber, henüz ilk lokmada etin zehirli olduğunu anlayıp sahabelerini uyarsa da, sahabelerinden olan Bişr bin Berâ zehirlenerek öldü. Zeynep daha sonradan Müslüman olup affedilse de, Muhammed bu etin acısıyla yıllarca sıkıntı yaşadı.178

Muhammed'in Veda Haccı olarak anılan Mekke ziyareti sırasında, 632 yılının Mart ayında (9 Zilhicce), arife günü 100.000'den fazla Müslümana seslendiği, Arafat Vadisi'ndeki Rahmet Dağı'nda yaptığı konuşmasına "Veda Hutbesi" denir. Veda Haccı'ndan sonra Medine'ye dönen Muhammed, kısa süre sonra hastalandı. Son anlarında eşi Aişe ve kızları yanındaydı. Rivayete göre, hayatını kaybetmeden az bir süre önce Müslümanlara seslenmesi, "Ellerinizdeki kölelerinize iyi davranınız, namaza dikkat ve devam ediniz!" şeklinde oldu.179 Başı Aişe'nin göğsüne dayalı şekilde kelime-i şehadet getirdi. Ağzından dökülen son cümle, "Allahümme er-refikül ala..." şeklindeydi. (Türkçeye "En yüce dosta!" olarak çevrilebilir.180) 8 Haziran 632'de Medine'de öldü.181 Mescid-i Nebevî'nin yanında bulunan Aişe'nin evine defnedildi.

Muhammed'in ölümü sonrasında sahabeler, Peygamber'in en yakın arkadaşı Ebu Bekir'in yeni lider (hâlife) olmasını uygun görerek Mescid-i Nebevî'de kendisine biat ettiler.182183 Böylece Ebu Bekir, ilk hâlife seçildi. Kısa süre sonra, kabileler hâlinde, İslam'da irtidat olarak nitelenen dinden dönüşler yaşandı. Hâlife Ebu Bekir, ordusuyla bu kabilelerin üzerine yürüdü ve Ridde Savaşları adı verilen kanlı savaşlar yaşandı.

Rivayetlerin derlenmesi

Muhammed'e isnat edilen söz, fiil ve davranışlara hadis, bunlardan gelenekselleşen uygulamalara ise sünnet denir. Başlangıçta bu hadislerin sayıları birkaç yüz veya birkaç bin (ilk 100 yıl içerisinde 1000 adet) adetle sınırlı iken, üç yüzyıl içerisinde bu sayı milyonlara ulaşmıştır.184

Şiiler, Muhammed'in sözleri yanında, masum kabul ettikleri imamların sözlerini de hadis olarak kabul etmektedirler. Sünnilerin tüm sahabeyi güvenilir bulmalarına karşılık Şiilerde, sahabe ve sahabeleri görmüş kişiler (tâbiîn) tek tek ele alınır ve tarihsel süreçte Ali veya Ehl-i Beyt tarafında yer almayan veya karşıtları arasında yer alanlar, güvenilmez bulunarak onlardan gelen rivayetler reddedilir. Sünni hadis kitapları, Muhammed'den 200-300, Şii hadis kitapları ise 400-500 yıl sonra yazılmışlardır.185 Hadisler, Kur'an'dan sonra İslam'da ikincil kaynak olarak görülür; ancak buna rağmen, tarih içerisinde ve günümüzde, "güvenilmez" oldukları gerekçesiyle hadislere mesafeli davranan, birçok hadisi reddeden veya tamamını reddeden Müslümanlar da vardır.

Diğer toplumlarla ilişkileri

Muhammed, Mekke'de dini yayma çabaları sırasında Hristiyan ve Yahudileri "ehl-i kitap" olarak tanımlarken, öğretilerindeki temel ilkelerin ortaklığından dolayı onları doğal müttefiki olarak gördü ve onların desteğini alacağını düşündü. Mekke'den Medine'ye göçünden sonra, aralarında Beni Kaynuka, Beni Nadir ve Beni Kureyza gibi Yahudi kabilelerinin de bulunduğu bölge halkları arasında Medine Sözleşmesi anayasasını yürürlüğe koydu.186

Muhammed'in hicretinden evvel ve sonra birçok Medineli, Mekkeli göçmenlerin inançlarına geçiş yaparken, Yahudilerin çoğunluğu ise din değiştirmeyi reddetti. Reddetmelerinin asıl sebebi ise, Muhammed'in peygamber sıfatına inanmayışlarıydı.187 İskoç tarihçi ve oryantalist William Montgomery Watt'a göre, Yahudilikte Yahudi olmayan birinin peygamber olmasının kabullenilmesi kolay bir durum değildir.188 Amerikalı Yahudi tarihçi Mark R. Cohen'e göre ise Muhammed'in demeçleri Yahudilere yabancı gelmiştir.189 Muhammed, öğretilerinin kendinden evvel gelen peygamberlerle aynı olduğunu söylese de, Watt'a göre Yahudiler, Kur'an'ı kendi dinî yazıtlarına kıyasla çelişkili buldular.190

Geleneksel siyer anlatımlarında, Medine'den önce Beni Nadir ve Beni Kaynuka kabilelerinin sürgün edildiğini, Beni Kurayza kabilesinin de antlaşmayı bozdukları için muhasara edildiğini, ardından Beni Kurayzalı erkeklerin idam edildiğini, kadın ve çocuklarının ise esir muamelesi yapıldığını, mallarının da Müslümanlar arasında paylaştırıldığını okuruz.191 Bu konudaki genel bilgilerimiz bununla sınırlıdır. Bu iddiayı ortaya atan ilk kişi, Yahudi asıllı Arap tarihçi İbn-i İshak'tır. Hint akademisyen Barakat Ahmad, Muhammad and the Jews: A re-examination (Muhammed ve Yahudiler: Yeniden İnceleme) adlı eserinde, 600 ila 900 insanın Medine'de katledilmesinin Medine'de ciddi bir tehlike doğuracağını ve verilen rakamların Yahudi hesabına göre Muhammed'den önceki katliamlara dayandığını söylemektedir.192 Barakat Ahmed, kabilenin sadece bir kısmının öldürüldüğünü, bazı savaşçıların ise sadece köleleştirildiğini iddia etmektedir.193194 Velid N. Arafat, Muhammed'den yaklaşık 100 yıl sonra bunu yazan İbn-i İshak'ın Yahudi kaynaklarının, bu anlatımı Yahudi tarihindeki daha önceki katliamların anılarıyla birleştirdiğini söylemektedir.195 Arafat ayrıca, İbn-i İshak'ın, çağdaşı ve Mâlikîlik mezhebinin kurucusu olan Mâlik bin Enes tarafından güvenilmez bir tarihçi ve daha sonraki İbn Hacer tarafından "tuhaf hikayeler" aktaran biri olarak kabul edildiğini kaydeder.196

Bu hikâyelerin doğruluğu Revizyonist İslam Araştırmaları Okulu gibi araştırmacılar tarafından şüphe ile karşılanmaktadır. Hadis ve siyer kaynaklarında Muhammed'in hayatı ile hiçbir bağlantısı olmayan hikâyelerin, Muhammed'in hayat hikâyesine birtakım değişiklikler yapılarak eklemlenmiş olabileceği sıklıkla dile getirilen konulardandır. Bu görüşlere göre, Müslümanlar ve Yahudiler arasındaki bağlantı, İslam'ın ilk dönemlerinde çok yakındı. Yahudiler de "inananlar" olarak adlandırılırdı ve ümmetin bir parçasıydı.197 Örneğin, Medineli Yahudi kabilesi Beni Kurayza'nın katledilmesine ilişkin hikâye gibi bazı Yahudi karşıtı metinler, İslam'ın Yahudilikten ayrıldığı zamanda, yani Muhammed'den çok sonra (100-150 yıl sonra) ortaya çıktı.198

Filistin doğumlu İsviçreli hukuk profesörü Sami Ezzib, bu konuda dikkat çeken bir ifade ile Hayber Muharebesi ve Kurayza Katliamı gibi konuların Yahudi kutsal kitabında yer aldığını, ancak bu kaynağa göre Yahudilerin Yahudi olmayanları katlettikleri bilgisini vermektedir.199 Türk ilahiyatçı Mustafa İslamoğlu, M.S. 73-74 civarında İsrail'in güneyindeki Masada'da, Romalılardan kaçmak amacıyla Yahudiler tarafından gerçekleştirilen toplu Yahudi intiharının, bir Yahudi torunu olan İbn-i İshak tarafından çarpıtılarak "Beni Kureyza" şeklinde ortaya atılmış yersiz bir iddia olduğunu söylemektedir.200201202203 İslamoğlu, Masada'da ölen Yahudilerin toplam sayısının (910-950 arası) Muhammed'e isnat edilen bu hadisedeki toplam Yahudi ölü sayısına olan benzerliği dikkat çekerek bunu eleştirmektedir.204

Muhammed, 10 yıllık Medine hayatında başta Mekkeliler olmak üzere çok sayıda kabile ile savunma, saldırı, baskın veya sadece gözdağı vermek gibi psikolojik etki amaçlı yaklaşık 100 kadar askerî harekete imza atmıştır. İslam literatüründe, Muhammed'in bizzat ordunun başında bulunduğu seferlere "gazve", Muhammed'in bizzat katılmayıp başka birisini komutan olarak atadığı seferlere ise "seriyye" adı verilir.205206

Evlilikleri ve çocukları

Genel inanış, Muhammed'in 11 kadınla evlendiği ve 2 tane de cariyesinin olduğu şeklindedir.207208 Rivayetlere göre, ikisinin hesapları belirsiz olmasına rağmen, bunlar arasında Reyhâne bint Zeyd ve Mâriye el-Kıbtiyye cariye olarak kalmışlardır. Muhammed'in evliliklerinin veya birlikteliklerinin 2 tanesi Mekke döneminde, 11 tanesi Medine döneminde gerçekleşmiştir. Medine'de, Muhammed'in eşleri için Mescid-i Nebevî'nin duvarlarına bitişik odalar yapılmıştır.209 Müslümanlar, "Peygamber, müminlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de müminlerin analarıdır." (Ahzâb Suresi: 6) ayeti sebebiyle Muhammed'in eşlerinden ''annelerimiz'' diye bahsederler.210

İslamî yorumlara göre, Muhammed'in yaptığı çoğul evliliklerin kabileler arasında bozulan ilişkileri evlilik bağı yoluyla düzeltmek, savaşlarda mağlup edilen düşmanların kızlarıyla evlenip onların İslam'a girişini kolaylaştırmak, devletinin konumunu güçlendirmek, korumasız kalan hanımları himaye etmek, birtakım dinî hükümleri onlar vasıtasıyla göstermek gibi sebepleri bulunmaktaydı.211 Kur'an'da, çoklu evlilik için Müslümanlara sınırlama getirilerek erkeklerin en fazla dört kadınla evlilik yapabileceğine izin verdiğine inanılan ayetler (Ahzâb: 50, 52) indiği zaman, Muhammed dörtten fazla kadınla evliydi.212 Kur'an'da yalnızca ona has bir durum olarak bu evliliklerinin devamına izin verilmiş, ancak yeni bir evlilik yapmasına izin verilmemiştir.213

İskoç tarihçi ve din adamı William Montgomery Watt'a göre ise, Muhammed'in bütün evlilikleri arkadaşlık ilişkilerini güçlendirme politikasına hizmet ediyordu ve Arap gelenekleri üzerine kurulmuştu.214

Muhammed 25 yaşındayken, Mekke'nin zengin ve dul bir kadını olan 40 yaşındaki Hatice ile evlendi.215 Bu evlilik 25 yıl sürdü ve mutlu bir evlilikti.216 Muhammed bu evlilik sırasında başka bir kadınla evlenmedi. Hatice'nin 619'daki ölümünden sonra, Muhammed yaklaşık 2,5 yıl boyunca dul kaldı. Sonra, sahabelerden Osman bin Maz'ûn'un eşi Havle bint Hakîm, ev işlerine yardımcı olur tavsiyesiyle Muhammed'e Sevde bint Zem'a ile evlenmesini önerdi. Sevde, kocasının ölümü üzerine beş çocuğuyla yalnız kalmış bir kadındı.217 Muhammed bunu kabul etti ve 621'de Sevde ile evlendi.218 Evlendiklerinde Muhammed'in yaşı 50'ydi ve Sevde'nin de yaşının Muhammed'den büyük olup 50'nin üzerinde olduğu rivayet edilir.219220 Muhammed, Medine'ye hicret edip 624'te nişanlısı Aişe ile evleninceye kadar Sevde onun üç yıl boyunca tek eşi oldu. Muhammed'in çoklu evlilik yaşamı, 624'te Aişe ile evlendikten sonra, yani 54 yaşından sonra başladı.

Muhammed ile evlendiği sırada 40 yaşında olduğu belirtilen ilk eşi Hatice'den 6 çocuğunun olduğu,221 Kâsım ve Abdullah ismindeki erkek çocuklarının küçük yaşlarda öldüğü, kızlarının Zeyneb, Rukiyye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma isimlerini taşıdıkları bilinir. Muhammed'in Ebu'l Kasım (Kasım'ın babası) olan künyesi, Hatice'den olan ilk oğluna dayanır. Muhammed'in Hatice'den sonraki evliliklerinden, Mâriye'den olan oğlu İbrahim dışında çocuğu olmamış ve İbrahim de iki yaşında ölmüştür.222

Rivayete dayalı geleneksel kaynaklara göre Aişe, Muhammed ile nişanlandığında 6 ya da 7 yaşındaydı223224225 ve evliliği, 9 ya da 10 yaşına gelene kadar gerçekleşmedi.226227228229 Bu nedenle Aişe evlilikte bakireydi.230 Ancak bunlara ters olarak, Aişe'nin yaşıyla ilgili çeşitli görüşler sunulmuştur. Aişe'nin evlilik yaşını, kardeşi Esma arasındaki yaş farkıyla ilgili hadisler üzerinden hesaplamaya çalışan bazı modern Müslüman yazarlar, Aişe'nin evlilikte 13 ila 18 yaşında olduğunu tahmin etmektedir.231232233234235 Türk İslam profesörü Yaşar Nuri Öztürk, Aişe'nin evlilik yaşının 17 ile 20 yaş aralığında olduğunu ifade etmektedir.236 Türk ilahiyatçı ve eski Diyanet İşleri Başkanı Süleyman Ateş ise, Aişe'nin 20'li yaşlarda evlendiğini belirtmiştir.237 İlahiyatçı Ahmet Tekin ve Mustafa İslamoğlu, Aişe'nin evlilik yaşıyla ilgili olarak, Arapçada 10'dan sonraki rakamların sayım biçimine istinaden, bu rakamların 16 ve 19 olarak anlaşılması gerektiğini söylemektedirler.238239

Muhammed'in kız çocuklarının en küçüğü olan Fatıma (diğer adıyla 'Fatıma el-Zehra'), Muhammed'in İslam tarihi açısından en fazla iz bırakan çocuğu ve soyunu devam ettiren tek çocuğudur. Fatıma, Alevi ve Şii anlayışında kutsanır ve ''ikinci Meryem'' olarak anılır.240 İslam geleneğinde Şerif ile Seyyidlerin soyları Fatıma ve Ali yoluyla Muhammed'e dayandırılır.241

Muhammed'in ölümü sonrasında geriye dokuz eşi kaldı ve bunların hiçbiri de evlenmedi. Kur'an'da Muhammed'in eşleri için, "Peygamber, müminlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de müminlerin analarıdır." (Ahzâb Suresi: 6) ayetinin bulunması sebebiyle bu kadınların evlenmelerine hoşgörüyle bakılmadı ve evlenmediler.242

Kültürel altyapısı ve okuryazarlığı

Muhammed'in okuryazarlığı ile ilgili geleneksel görüş, onun okuryazar olmadığı şeklindedir. Muhammed için yaygın bir sıfat olarak kullanılan ümmî sözcüğü, "doğduğu gibi kalmış olan, okuma yazma öğrenmemiş kimse" anlamına gelmektedir.243244 Başka bir görüşe göre ümmi, "kitap ehli olarak nitelenen dinlerden (Yahudilik ve Hristiyanlık) hiçbirine tâbi olmayan kişi" şeklindedir.245

Muhammed'in okuma yazmasının olmadığı görüşü, belli başlı Kur'an ayetleri ve hadislere dayandırılır. Ankebût Suresi'nin 48. ve A'raf Suresi'nin 158. ayetlerinde, Muhammed'in kitap okumadığı ve ümmi olduğu ifadeleri geçer. Ayrıca Cebrail'in ilk vahiy ile birlikte Muhammed'e "Oku" diye seslendiği, Muhammed'in de "Ben okuyan biri değilim, okuma bilmem!" dediği246 ifadeleri de O'nun okuma yazma bilmediğine kaynak olarak gösterilir.247 Cum'a Suresi'nin 2. ayetinde de Muhammedin ümmi'lere elçi olarak gönderildiğinden bahsedilir.

Muhammed'in okuma yazma bilmemesi, Müslümanlar tarafından Kur'an'ın onun eseri olamayacağının, ilahi kaynaklı bir kitap olduğunun en açık delillerindendir.248249

bgcolor = "beige" | Sen bundan (Kur'an'dan) önce hiçbir kitap okumuyor ve onu sağ elinle yazmıyordun. (Eğer okuyup yazsaydın), o takdirde batıl peşinde koşanlar şüpheye düşerlerdi. [Ankebût Suresi: 48]

Diğer bazı görüşlere göre ise, Araplarda eski dinî birikimin şairler, kıssa anlatıcıları, Hanifler ve Yahudi ile Hristiyan din bilginlerinden oluşan ve muhtemelen mitolojik kültür birikiminin geniş toplum kesimlerince bilindiği, Muhammed’in de içinde yaşadığı bu toplumun yazılı veya sözlü anlatımlarından oluşan bir birikime sahip olduğu söylenmektedir. Örneğin, Muhammed’in ilk eşi Hatice’nin amcasının oğlu olan, aynı zamanda Süryani kökenli ve Nestûrî mezhebine bağlı bir Hristiyan rahibi olan Varaka bin Nevfel; Tevrat, Zebur ve İncil'i de kapsayan Kitâb-ı Mukaddes'e hâkim bir din adamıydı. Varaka'nın bazı dinî birikimlerini Muhammed'e aktardığı, bu bilgilerin de Kur'an'daki Yahudi ve Hristiyan kültürüyle ilgili olan dinî anlatımlara kaynak teşkil ettiği ileri sürülmektedir.250251 Ayrıca, uzun yıllar nüfuzlu ve zengin bir kadın olan Hatice’nin ticari faaliyetlerini yürütmesi vb. sebeplerle de okuryazar olduğu düşünülmektedir.252 Fakat bu iddialara gerek İslam alimleri, gerekse Kur'an'ın kendisi şiddetle karşı çıkmaktadır.253

Tasvir edilmesi

Muhammed'in tasvir edilmesi İslam'da tartışmalı bir konudur. Muhammed'in sözlü ve yazılı betimlemeleri bütün İslam gelenekleri tarafından kolayca kabul edilirken, görsel betimlemelerde ise anlaşmazlıklar mevcuttur.254255 Kur'an, Muhammed'in görüntülerini açıkça yasaklamaz, fakat Müslümanların Muhammed'in görsel tasvirini oluşturmalarını açıkça yasaklayan birkaç hadis vardır.256 Tümü Muhammed'in görünümüyle ilgili otantik görsel bir gelenek olmadığı konusunda hemfikirdir, ancak ilk menkıbeler Muhammed'in portresini işlemiştir ve orijinalliği çoğunlukla kabul edilen yazılı fiziksel açıklamalar mevcuttur.

Pek çok görsel tasvir, Muhammed'i sadece yüzü beyaz renkle örtülü ya da sembolik bir şekilde bir alev olarak betimlemekteyken, özellikle 1500'lerden önceki yıllara ait çalışmalarda yüzü gösterilmektedir.257258259 Günümüz İran'ında dikkate değer bazı istisnalar hariç,260 Muhammed tasvirleri oldukça nadirdir ve İslam tarihi boyunca hiçbir toplulukta veya çağda sayısı artmamıştır.261262 Bununla birlikte, neredeyse sadece kişisel Farsça ile diğer minyatür resim kitaplarında yer almıştır.263264 İslam'da genel din sanatının kilit aracı geçmişte de günümüzde de kaligrafidir. Osmanlı İmparatorluğu'nda ise "hilye" sanatı, Muhammed hakkında metinlerin süslü bir görsel düzenlemesi olarak gelişmiştir.265266 eski kaynaklardan biri olan İbn Sa'd'ın Kitâbü’t-Tabakâtü’l-Kebir isimli eserinde, çok sayıda sözlü Muhammed tasvirleri mevcuttur. Muhammed'in kuzeni ve damadı Ali kaynaklı bir açıklama şu şekildedir:267

Sahabelerinden Enes bin Malik ise, rivayete göre Muhammed'i şöyle tarif etmiştir:268

Yine sahabelerinden Ebu Hureyre, rivayete göre kendisini şu sözlerle anlatmaktadır:269

Bunların yanı sıra, İslam bilginlerinin çoğunluğu Muhammed'in genellikle uzun saçlı olduğunu, saçlarının uzunluğunun kulak memesi ile omuzu arasında değiştiğini, hatta ara sıra saçlarını topladığını ve örgü yaptığını da söylemektedir.270 Genel olarak Muhammed'in saçlarının uzun olduğu, bazen omuzlarına kadar uzattığı, bazen ikiye ayırdığı, bazen de tozdan korunmak veya yolculuğa çıkmak gibi amaçlarla örgü yaptığı bilinmektedir.271

Toplumsal görüşler

Hristiyan ve Avrupa dünyası

Muhammed hakkındaki en eski belgelenmiş Hristiyan bilgisi, Bizans İmparatorluğu kaynaklarında görülmektedir. Bu kaynaklar, hem Yahudilerin hem de Hristiyanların Muhammed'i bir sahte peygamber olarak gördüklerini söylemektedirler.272

Muhammed hakkındaki başka bir Yunan kaynağı, 9. yüzyılda bir yazar olan Theofanis'tir. En eski Süryani kaynağı ise, 7. yüzyıldaki bir yazar olan Yuhanna bar Penkaye'dir.273

İranlı profesör Seyyid Hüseyin Nasr'a göre, dönemin Avrupa edebiyatı çoğunlukla Muhammed'e olumsuz bir gözle bakıyordu. Orta Çağ Avrupası'nın bazı önde gelen çevreleri (özellikle Latin okuryazarlığı olan bilim insanları), Muhammed hakkında oldukça kapsamlı biyografik bilgilere erişebildiler. Bu biyografileri bir Hristiyan gözüyle yorumladılar ve Muhammed'i, insanları (sarazen) din kisvesi altında kandırıp kendisine boyun eğdiren bir kişi olarak gördüler.274 Zamanın popüler Avrupa edebiyatı, Muhammed'i Müslümanların kendisine taptığı bir put veya putperest bir Tanrı gibi tasvir ediyordu.275 British Library’da bulunan ve 635'de Süryani rahip Presbiter Tomas tarafından yazılan yazıtlara göre, Romalılar ve Muhammed’in Arap ordusu 634 yılında savaştılar ve Araplar Romalıları yendi.276 Tarihçiler tarafından bu savaşa "Dathin Savaşı" deniyor.277 Bu belgelerde "Muhammed’in Arapları" diye açıkça Muhammed'in ismi ve Bizanslıları mağlup edişleri belirtilmiştir. Bundan önce de, 629 yılında, Muhammed'in gönderdiği bir Müslüman ordusu, İmparator Herakleios'un bizzat gönderdiği bir Bizans ordusuyla çarpışmıştı ve "Mute Muharebesi" olarak bilinen bu savaşta da kesin bir sonuç olmamasına rağmen Müslümanlar yenilmemişti.

636 yılında yazılmış bir Suriye günlüğünde, şikayet babında Muhammed’in ordusunun Bizans topraklarını işgal ettiği, Celile’den Belh’e kadar her yeri ele geçirdikleri, askerleri öldürdükleri ve bir sonraki savaşın 636 yılında Gabitha’da olduğu yazılmaktadır.278 "Gabitha" bölgesi Yermuk Nehri'nin yanındadır ve ünlü Alman bilim insanı ve teolog Theodor Nöldeke, bu savaşın tarihinin ve yerinin Yermük Savaşı'nın tarihine tam uymakta olduğunu söylemektedir.279 Halid bin Velid'in Müslüman ordusunun başında olduğu bu savaş, Müslüman Arapların zaferiyle sonuçlanmıştı.

Daha sonraki çağlarda, Muhammed bir şizmatik olarak görülmeye başlandı: Brunetto Latini'nin 13. yüzyılda yazdığı Li livres dou tresor adlı eser, Muhammed'i eski bir keşiş ve kardinal olarak gösterir.280 İtalyan siyasetçi Dante, 1300'lerde yazdığı İlahi Komedya adlı eserinde (Inferno, 28. Kıta), Muhammed'i ve Ali'yi "şeytanlar tarafından defalarca yaralanmış olan anlaşmazlık oluşturucular ve şizmatiklerin arasında" cehenneme yerleştirir.281

Alman filozof Gottfried Leibniz, Muhammed'i "doğal dinden sapmadığı" için övmüştür.282 Fransız tarihçi Henri de Boulainvilliers, ölümünden sonra 1730 yılında yayımlanan Vie de Mahomed adlı eserinde Muhammed'i "yetenekli bir siyasi lider ve adil bir yasa koyucu" olarak tanımladı283 ve O'nu, Tanrı'nın çekişen Doğulu Hristiyanları şaşırtmak, Doğu'yu Romalıların ve Perslerin despotik yönetiminden kurtarmak ve Tanrı'nın birliği (tevhid) bilgisini doğuda Hindistan'dan batıda İspanya'ya kadar yaymak için vahiy alan bir elçi olarak sundu.284 Fransız İmparator Napolyon Bonapart, Muhammed'e ve İslam'a hayrandı ve onu örnek bir kanun koyucu ve büyük bir adam olarak tanımladı.285

Dünyaca ünlü Rus yazar Lev Nikolayeviç Tolstoy, İslam peygamberi Muhammed'e hayran olduğunu bazı kitaplarında (İtiraflarım) açıkça söylemiş ve hem Muhammed'in hem de getirdiği İslam dininin Hristiyanlık dininden üstün olduğunu düşündüğünü belirtmiştir. Aynı zamanda Tolstoy, bu görüşü üzerine yaşamının son dönemlerinde Muhammed isminde bir risale yazmış ve bu risalede O'nun pek bilinmeyen bazı sözlerine yer vermiştir.286

Amerikalı astrofizikçi ve yazar Michael H. Hart, yaklaşık 30 yıllık bir çalışmanın ardından, 1978'de ''Dünyaya Yön Veren En Etkin 100'' adlı bir kitap kaleme almış ve bu kitapta yer alan listenin 1. sırasına Muhammed'i yerleştirmiştir. Bu görüş sebebiyle birçok olumsuz eleştiri ve tepki alan Michael H. Hart, kitabına şu cümleler ile başlamaktadır:287

Modern tarihçiler

William Montgomery Watt ve Richard Bell gibi bazı modern yazarlar, Muhammed'in takipçilerini kasten aldattığı fikrini reddederler ve Muhammed'in "kesinlikle samimi olduğunu ve tamamen iyi niyetle hareket ettiğini" söyleyip, Muhammed'in davası için zorluklara göğüs germeye hazır olmasının bunun göstergesi olduğunu belirtirler.288 Ancak bunun yanında Watt, iyi niyetin doğruluk anlamına gelmediğini de söyler: "Çağdaş terimlerle, Muhammed kendi bilinçaltını ilahi vahiyler ile karıştırmış olabilir."289 Ayrıca William M. Watt, Hristiyan bir din adamı olmasına rağmen "Muhammed Tanrı'nın elçisidir." demiştir.290

Montgomery Watt ve tarihçi Bernard Lewis, Muhammed'i sadece kendi çıkarları peşinde koşan bir sahtekâr olarak görmenin İslam'ın gelişimini anlamayı imkânsız hâle getireceğini öne sürerler.291292 Alford T. Welch, Muhammed'in yaptığı işe olan sağlam inancı nedeniyle bu kadar etkili ve başarılı olmuş olabileceğini savunur.293

Diğer dinler

Bahâîlik inancının takipçileri, Muhammed'i birçok peygamberlerinden biri olarak görürler. Muhammed'in peygamber döngüsündeki son peygamber olduğunu düşünürler, ancak kendisinin öğretilerinin yerini ve önemini, Bahâîliğin kurucusu Bahaullah'ın öğretilerinin aldığını kabul ederler.294295

Eleştiriler

Muhammed'e yönelik eleştiriler, 7. yüzyılda, tektanrıcılığı vaaz ettiği için pagan Arapların kendisini kınamasıyla başlamıştır. Arabistan'daki296 Yahudi kabileler; Tanah'ın anlatılarını ve kişiliklerini benimsemesi,297 Yahudi inancını "aşağılaması"298 ve herhangi bir mucize göstermeden veya Tanah'ta Yehova tarafından seçilen gerçek bir peygamberi sahte peygamberlerden ayırt etmek için bakılması gerektiği söylenilen kişisel özellikleri karşılamadan kendisini "son peygamber" ilan etmesi gibi nedenlerle kendisine ha-Meshuggah (, "Deli" veya "Perili") takma adını vermişlerdir299300

Orta Çağ boyunca ise çeşitli Batılı ve Bizanslı Hristiyan düşünürler,301302303304 Muhammed'in sapkın ve305306 acınası307308 bir sahte peygamber ve hatta Deccal olduğunu309310311 dile getirdiler. Bunun yanında, Hristiyan âleminde Muhammed sıklıkla bir sapkın312313314315 ve iblisler tarafından ele geçirilmiş bir ruh316317 olarak görülüyordu. Thomas Aquinas gibi bazı eleştirmenler, Muhammed'in öbür dünyadaki cinsel zevk vaatlerini eleştirdi.318

İslam'ın modern dinî319320321 ve seküler322323324325 eleştirileri;326327328329330331 çoğunlukla Muhammed'in peygamber olduğunu iddia etmedeki ciddiyeti, ahlâki değerleri, kölelere sahip olması,332333334 düşmanlarına olan muamelesi, evlilikleri,335 dogmatik konulara bakış açısı ve psikolojik durumu ile ilgilidir. Muhammed genellikle sadizm, acımasızlık (örneğin Medine'deki Beni Kurayza'nın işgali336337338339340341), köleleriyle cinsel ilişkiye girmek ve Aişe ile 6 veya 7 yaşındayken nişanlanıp342 çoğu tahminlere göre 9 yaşındayken evlenmek iddiaları ile suçlanmaktadır.343

Popüler kültürdeki yeri

Sinema

'in yaşamını veya getirdiği İslam dinini konu alan iki tane büyük çapta sinema filmi çekilmiştir. Bunlardan ilki, Suriye asıllı Amerikalı yönetmen Mustafa Akkad'ın yönettiği 1976 yapımı ''Çağrı'' (The Message) filmidir.344 Bu filmde Muhammed'in yüzü ve vücudu hiç gösterilmemiş, daha çok İslam dininin doğuşuna ve yayılışına odaklanılmıştır.345 Bu film bir "ilk" özelliği taşımasından dolayı tüm dünyada yankı yaratmıştır.346 Filmin sahnelerinin çoğu Libya'da, bir kısmı ise Fas'ta çekildi ve tüm dünyada 12 dile çevrildi.347

İkinci film ise, yaklaşık yedi senelik uzun çalışmaların sonucunda 2015'te gösterime giren, İranlı yönetmen Mecid Mecidi'nin yönetmenliğini yaptığı İran yapımı ''Muhammed: Allah'ın Elçisi'' (Muhammad: The Messenger of God) adlı filmdir. Bu filmde de Muhammed'in 12 yaşına kadarki çocukluk hayatı konu alınmış ve Muhammed'in yüzü gösterilmemekle birlikte vücudu, elleri, ayakları ve saçları gösterilmiştir.348349 Çekimleri yaklaşık 5-6 yıl süren film, bazı kesimler tarafından oldukça başarılı bulunurken, bazı kesimlerce de yoğun eleştirilere maruz kaldı;350 hatta bazı Sünni ülkelerde vizyona girmeden yasaklandı.351 Bazı Sünni kesimler, Şii gözüyle bu filmi çektiği iddiasıyla filmin yönetmeni Mecid Mecidi'yi suçladılar;352 Mecidi ise bunları reddetti.353

Edebiyat

Gerek Türkiye'de, gerekse İslam coğrafyasında Muhammed'in yaşamını konu alan sayısız edebi eser yazılmıştır.

Ünlü Rus yazar Lev Tolstoy, Muhammed'e hayranlık duyduğunu bazı kitaplarında (İtiraflarım) açıkça söylemiş ve kendisi hakkındaki olumlu görüşlerine yer vermiştir. Lev Tolstoy, yaşamının son yıllarında Muhammed'in bazı pek bilinmeyen sözlerini (hadis) derleyerek bir kitap hâline getirmiş ve yayımlamıştır.354

Amerikalı astrofizikçi ve yazar Michael H. Hart, 1978 yılında yayımladığı ''The 100: A Ranking of the Most Influential Persons in History'' (Dünya Tarihine Yön Vermiş En Etkin 100) kitabında tarihin en etkili kişilerin biyografilerine yer vermiştir. Birçok uzman kişilerce başarılı bulunan ve kimi zaman da yoğun eleştirilere maruz kalan Michael H. Hart'ın listesinin 1. sırasında ''Muhammed'' yer almaktadır.355

Müzik

Muhammed'i ve İslam dinini konu alan müzik eserlerinin başında, Lübnan kökenli İsveçli şarkıcı Maher Zain'ın yaptığı şarkılar yer alır. 2011'de çıkardığı ''Ya Nabi Salam Alayka'' (Selam Sana Ey Elçi) ve 2014'te çıkardığı ''Muhammad P.B.U.H.'' (Muhammed S.A.V.) bunlara örnek verilebilir.

Zaman dizini

<table> <thead> <tr class="header"> <th><p>Mekke Dönemi<a href="#fn1" class="footnote-ref" id="fnref1" role="doc-noteref"><sup>1</sup></a><a href="#fn2" class="footnote-ref" id="fnref2" role="doc-noteref"><sup>2</sup></a><a href="#fn3" class="footnote-ref" id="fnref3" role="doc-noteref"><sup>3</sup></a><a href="#fn4" class="footnote-ref" id="fnref4" role="doc-noteref"><sup>4</sup></a></p></th> <th><p>Medine Dönemi<a href="#fn5" class="footnote-ref" id="fnref5" role="doc-noteref"><sup>5</sup></a><a href="#fn6" class="footnote-ref" id="fnref6" role="doc-noteref"><sup>6</sup></a><a href="#fn7" class="footnote-ref" id="fnref7" role="doc-noteref"><sup>7</sup></a><a href="#fn8" class="footnote-ref" id="fnref8" role="doc-noteref"><sup>8</sup></a></p></th> </tr> </thead> <tbody> <tr class="odd"> <td><p>Yıl</p></td> <td><p>Yaş</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>570</p></td> <td><p>-</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>570</p></td> <td><p>-</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>570</p></td> <td><p>-</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>574</p></td> <td><p>4</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>576</p></td> <td><p>6</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>578</p></td> <td><p>8</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>583</p></td> <td><p>12-13</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>587</p></td> <td><p>17</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>588</p></td> <td><p>18</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>590</p></td> <td><p>20</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>594</p></td> <td><p>24</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>595</p></td> <td><p>25</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>598</p></td> <td><p>27-28</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>599</p></td> <td><p>28-29</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>602</p></td> <td><p>32</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>605</p></td> <td><p>35</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>607</p></td> <td><p>37</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>609</p></td> <td><p>39</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>610</p></td> <td><p>40</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>611</p></td> <td><p>41</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>613</p></td> <td><p>43</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>614</p></td> <td><p>44-45</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>615</p></td> <td><p>45</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>616</p></td> <td><p>46</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Sasani_İmparatorluğu" title="wikilink">Sasani</a> hükümdarı <a href="II._Hüsrev" title="wikilink">II. Hüsrev</a>'in, <a href="Bizans_İmparatorluğu" title="wikilink">Bizans</a>'ın elinde olan <a href="Suriye" title="wikilink">Suriye</a> ve <a href="Mısır" title="wikilink">Mısır</a>'ı zaptetmesi</p></td> <td><p><a href="Halid_bin_Velid" title="wikilink">Halid bin Velid</a> ve <a href="Amr_bin_Âs" title="wikilink">Amr bin Âs</a>'ın Müslüman olmaları</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Haşimoğulları" title="wikilink">Haşimoğulları</a>'na yönelik <a href="boykot" title="wikilink">boykotun</a> başlaması</p></td> <td><p><a href="Mute_Muharebesi" title="wikilink">Mute Muharebesi</a> (<a href="Bizans_İmparatorluğu" title="wikilink">Bizans İmparatorluğu</a> ile ilk savaş)</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>619</p></td> <td><p>49</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>Karısı <a href="Hatice_bint_Hüveylid" title="wikilink">Hatice</a>'nin ve amcası <a href="Ebu_Talib_bin_Abdülmuttalib" title="wikilink">Ebu Talib</a>'in ölümü (<a href="Hüzün_Yılı" title="wikilink">Hüzün Yılı</a>)</p></td> <td><p><a href="Arap_Yarımadası" title="wikilink">Arabistan</a>'da toplu seferlerin yapılması ve <a href="İslam" title="wikilink">İslam</a>'ın hızlıca yayılması</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>620</p></td> <td><p>50</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Miraç" title="wikilink">İsra ve Miraç</a> olayı</p></td> <td><p>Eşi <a href="Mâriye_el-Kıbtiyye" title="wikilink">Mâriye</a>'den oğlu İbrahim'in doğması ve 1-2 yaşında ölmesi</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Akabe_Biatları" title="wikilink">I. Akabe Biatı</a></p></td> <td><p><a href="Tebük_Seferi" title="wikilink">Tebük Seferi</a></p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>621</p></td> <td><p>51</p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>621</p></td> <td><p>51</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>622</p></td> <td><p>52</p></td> </tr> </tbody> </table> <section class="footnotes footnotes-end-of-document" role="doc-endnotes"> <hr /> <ol> <li id="fn1" role="doc-endnote"><a href="W._Montgomery_Watt" title="wikilink">W. Montgomery Watt</a>, <em>Hz. Muhammed Mekke'de</em>, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları No: 175, Ankara, 1986.<a href="#fnref1" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn2" role="doc-endnote"><a href="#fnref2" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn3" role="doc-endnote"><p>Diyanet - Aylık Dergi - Aile - Çocuk - İlmi Dergi - Bülten | erişimtarihi =12 Mart 2022| çalışma = dergi.diyanet.gov.tr | arşivengelli = evet}}<a href="#fnref3" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> <li id="fn4" role="doc-endnote"><a href="#fnref4" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></li> <li id="fn5" role="doc-endnote"></li> <li id="fn6" role="doc-endnote"></li> <li id="fn7" role="doc-endnote"></li> <li id="fn8" role="doc-endnote"></li> </ol> </section>

Notlar

Kaynakça

Bibliyografi

  • Al-Hibri, Azizah Y. (2003). "An Islamic Perspective on Domestic Violence". 27 Fordham International Law Journal 195.

  • US edn. by Inner Traditions International, Ltd.

  • (New edition 1974)

Ansiklopediler

Konuyla ilgili yayınlar

Kitaplar

  • Musa, A.Y. Hadith as Scripture: Discussions on The Authority Of Prophetic Traditions in Islam, New York: Palgrave, 2008

Çevrimiçi

  • The Oxford Encyclopedia of the Islamic World{{'}}de Muḥammad , Ahmad S. Moussalli, Gordon D. Newby ve Ahmad Moussalli
  • Encyclopædia Britannica Online{{'}}da Muhammad: Prophet of Islam , Nicolai Sinai ve W. Montgomery Watt

Dış bağlantılar

Orijinal kaynak: muhammed. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. Tam adı: Ebû’l-Kâsım Muhammed ibn-i ʿAbd Allâh ibn-i ʿAbd’ûl-Muttâlib ibn-i Hâşim ibn-i ʿAbd Menâf El Kureyşî ().

  2. Elizabeth Goldman (1995), s. 63 gives 8 June 632, the dominant Islamic tradition. Many earlier, mainly non-Islamic traditions refer to him as still alive at the time of the invasion of Palestine. See Stephen J. Shoemaker,The Death of a Prophet: The End of Muhammad's Life and the Beginnings of Islam, University of Pennsylvania Press,

  3. Biography|iş=Encyclopædia Britannica|erişimtarihi=26 Ocak 2021|dil=İngilizce|arşivurl=https://web.archive.org/web/20170209125352/https://www.britannica.com/biography/Muhammad|arşivtarihi=9 Şubat 2017|ölüurl=hayır}}

  4. Encyclopedia.com | erişimtarihi =21 Ekim 2022| çalışma = www.encyclopedia.com | arşivurl = https://web.archive.org/web/20190525161237/https://www.encyclopedia.com/religion/encyclopedias-almanacs-transcripts-and-maps/muhammaddeg | arşivtarihi = 25 Mayıs 2019}}

  5. Esposito (1998), s. 12.

  6. Esposito (2002b), ss. 4–5.

  7. Kur'an 33:40 {{|url=https://web.archive.org/web/20140606204827/http://www.usc.edu/org/cmje/religious-texts/quran/verses/033-qmt.php#033.040 |tarih=6 Haziran 2014 |tarih=6 Haziran 2014 }}

  8. Michael H. Hart, The 100: A Ranking of the Most Influential Persons in History (Dünyaya Yön Veren En Etkin 100), Neden? Kitap,

  9. Encyclopedia of World History (1998), s. 452

  10. An Introduction to the Quran (1895), s. 182

  11. An Introduction to the Quran (1895), s. 184

  12. Kur'an, İslam'dan bahsederken her zaman Arapçada "yol" anlamını taşıyan dîn sözcüğünü kullanır.

  13. F. E. Peters (2003), s. 9.

  14. Esposito (1998), s. 12; (1999) s. 25; (2002) ss. 4–5

  15. Muhammad Mustafa Al-A'zami (2003), The History of The Qur'anic Text: From Revelation to Compilation: A Comparative Study with the Old and New Testaments, ss. 26–27. UK Islamic Academy. ISBN 978-1872531656.

  16. Nur Uğurlu, Hz. Muhammed, Nuh Yayınları. (ISBN : 978-605-5385-08-8 ) (sayfa 230-231)

  17. "Muhammad", Encyclopedia of Islam and the Muslim world

  18. Living Religions: An Encyclopaedia of the World's Faiths, Mary Pat Fisher, 1997, s. 338, I.B. Tauris Publishers.

  19. Watt (1953), ss. 16-18.

  20. Loyal Rue, Religion Is Not about God: How Spiritual Traditions Nurture Our Biological, 2005, s. 224.

  21. John Esposito, Islam, Expanded edition, Oxford University Press, s. 4-5.

  22. Watt (1953), ss. 1-2.

  23. cf. Uri Rubin, Hanif, Encyclopedia of the Qur'an.

  24. Bkz: Louis Jacobs (1995), s. 272, Turner (2005), s. 16.

  25. Kochler (1982), s. 29.

  26. Uğurlu, Nur, Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Nur Yayınları.

  27. Aktan, Ali (Mart 2016). İslam Tarihi (Başlangıcından Emevîlerin Sonuna Kadar) (5 bas.). s. 54. ISBN 9786051331010.

  28. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/455534

  29. (Nebhânî, Hüccetüllah ale’l-Âlemîn, 108, 112; Halebî, es-Sîretü’l-Halebiye, 1:353; el-Envârü’l-Muhammediyye mine’l-Mevâhibü’l-Ledünniyye, s. 143.
    :Bu, İbn-i Abbas'tan rivayet olunmuş bir hadîstir.

  30. Said Nursî, Mektûbat, s. 165, Envâr Neşriyât, İstanbul:2010. Said Nursi, "İncil"deki ilgili fıkralardan ikisinin Arapçalarını alıntılar. Bunlardan birisi, "قَالَ الْمَسِيحُ اِنِّى ذَاهِبٌ اِلَى اَبِى وَ اَبِيكُمْ لِيَبْعَثَ لَكُمُ الْفَارَقْلِيطَا", diğeri ise "اِنِّى اَطْلُبُ مِنْ رَبِّى فَارَقْلِيطًا يَكُونُ مَعَكُمْ اِلَى اْلاَبَدِ"

  31. Yuhanna 14:15-17

  32. Catholic Encyclopedia'da Paraclete. . Erişim: 5 Ekim 2015.

  33. http://www.radikal.com.tr/yazarlar/hakki-devrim/evliya-celebi-atti-mi-dersiniz-682174/

  34. https://www.millifolklor.com/PdfViewer.aspx?Sayi=92&Sayfa=61

  35. Said Nursî, Mektûbat, s. 171, Envâr Neşriyât, İstanbul: 2010. Evliya Çelebi'nin eserinde Osmanlı alfabesiyle alıntıladığı o âyette geçen kelimeler; "ايتون Bir oğlan", "ازربيون İbrahim neslinden ola", "پروفتون Peygamber ola", "لوغسلين yalancı olmaya", "بنت onun", "افزولات doğum yeri Mekke ola", "كه كالوشير salihlikle gelmiş ola", "تونومنين onun mübarek adı", "مواميت Mevamit ola", "اسفدوس ona uyanlar", "تاكرديس bu dünyânın mâliki olalar", "بيست بيث ve o dünyânın mâliki olalar" Said Nursî, mevamit kelimesinin sırasıyla Muhammed ve Memed kelimelerinden tahrif edildiğini savunur.

  36. Evliya Çelebi; Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi; 3. Kitap, 1. Cilt, s. 140-141 vd.; hazırlayanlar, Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı; Yapı Kredi Yayınları; 3. Baskı, İstanbul: Haziran 2012; ISBN 978-975-08-1101-1.

  37. acikders.ankara.edu.tr/mod/resource/view.php?id=75322

  38. Bakara Suresi, 89

  39. Araf Suresi, 157

  40. Halebî, es-Sîretü’l-Halebiye, 1:353

  41. El-Envârü'l-Muhammediyye mine'l-Mevâhibü'l-Ledünniyye, s. 143 (İbn-i Abbas'tan rivayet olunmuştur)

  42. Sasani İmparatorluğu'unda yaşayan Süryani Hristiyanlar tarafından İsa'ya verilen unvanlar, Muhammed'in Yeni Ahit'tekibenedictus, ευλογημένος ile eşdeğer olmasıdır. Numismatik bir çalışmada Popp, mhmd (Arapça sesli harfler olmadan yazılır) ile yazılmış, ancak daha sonra yaygın hale gelen rasûlullahtan yoksun, H. 16'ya tarihlenen sikkeler tespit etti. Popp, Pehlevi alfabesinde MHMT ile ve ayrıca bazı durumlarda Hristiyan sembolizmiyle birleştirilmiş olarak kısmen Arap alfabesinde mhmd ile yazılmış Arap-Sasani ve Suriye sikkelerini ekledi. Volker Popp, Bildliche Darstellungen aus der Frühzeit des Islam (IV), in: imprimatur 5+6, 2004;
    Volker Popp, Die frühe Islamgeschichte nach inschriftlichen und numismatischen Zeugnissen, in: Karl-Heinz Ohlig (ed.), Die dunklen Anfänge. Neue Forschungen zur Entstehung und frühen Geschichte des Islam, Berlin 2005, pp. 16–123 (here p. 63 ff.)

  43. İbn-i Hişam, Sîre, c.1, s.1-3

  44. İbn Sa’d, Tabakat, c.1, s.55-56

  45. Belâzuri, Ensabü’l-Eşraf, c.1, s.12

  46. Taberî, Tarih, c.2, s.172-180

  47. Kâinatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı, Salih Suruç, Nesil Yayınları, sayfa 40, 2013ISBN 978-975-269-894-9

  48. İbn-i Sâd Tabakat c. 1 s. 20, Müslim Sahih c. 7 s. 58

  49. http://archive.org/details/elementsofjewish00burnuoft

  50. Sahih Bukhari Book 59, #641

  51. Hisham Ibn Al-Kalbi – The Book of Idols. Translated by Nabih Amin Faris. Princeton University Press, pg. 21–22

  52. "Muhammad," Encyclopedia of Islam and the Muslim world

  53. http://arastirmaciyazarlar.com.tr/popup/haber-yazdir.asp?haber=14#_Toc97344014 arastirmaciyazarlar.com.tr

  54. Kur'ân-ı Kerim ve Türkçe anlamı (Meal), s. 596, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara, 1985

  55. F.E.Peters(2003), p. 54

  56. Nur Uğurlu, Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Nuh Yayınları. (sayfa 50)

  57. Jonathan M. Bloom, Sheila S. Blair (2002), p. 28-29

  58. Emory C. Bogle (1998), p.7

  59. Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır|erişimtarihi=6 Ekim 2022|arşivtarihi=6 Ekim 2022|arşivurl=https://web.archive.org/web/20221006152411/https://youtu.be/-Z4KY036nqM%7Ctarih=27 Eylül 2016|çalışma=YouTube}}

  60. Nur Uğurlu, Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Nuh Yayınları. (sayfa 13)

  61. Encyclopedia of Islam and Muslim World (2003), ss. 482

  62. http://www.risaleinurenstitusu.org/kulliyat/mektubat/on-dokuzuncu-mektub/180 Said Nursi, Mektubat, s. 180

  63. Kuran ve Meali | erişimtarihi = 23 Ekim 2022 | çalışma = www.kuranvemeali.com | arşivurl = https://web.archive.org/web/20190404133105/https://www.kuranvemeali.com/tevbe-suresi/36-ayeti-meali#:~:text=36:%20G%C3%B6kleri%20ve%20yeri%20yaratt%C4%B1%C4%9F%C4%B1,konulmu%C5%9F%20yasaklar%C4%B1%20%C3%A7i%C4%9Fneyerek%20kendinize%20zulmetmeyin. | arşivtarihi = 4 Nisan 2019}}

  64. Uğurlu, Nur, Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Nuh Yayınları. (sayfa: 205)

  65. Ali Usta: Alternatif bir Kuran tefsiri, Araştırı ve bilimsel kitaplar serisi 1, öz Yapım & Havuz Yayınları, 2004, ISBN 3980861163, sayfa 150.

  66. Footnote of the El-Cheikh(1999) reads: "Opposed to its authenticity is R. B. Sejeant "Early Arabic Prose: in Arabic Literature to the End of the Umayyad Period, ed. A. E L. Beeston et a1 ... (Cambridge, 1983), pp. 141–2. Suhaila aljaburi also doubts the authenticity of the document; "Ridlat al-nabi ila hiraql malik al-~m,H" amdard Islamicus 1 (1978) no. 3, pp. 15–49"

  67. El-Cheikh, Nadia Maria (1999). "Muhammad and Heraclius: A Study in Legitimacy". Studia Islamica. s. 5-21

  68. Irfan Shahid, Arabic literature to the end of the Umayyad period, Journal of the American Oriental Society, Vol 106, No. 3, p.531

  69. Muhammad and Heraclius: A Study in Legitimacy, Nadia Maria El-Cheikh, Studia Islamica, No. 89. (1999), pp. 5–21.

  70. Footnote of the El-Cheikh(1999) reads: "Hamidullah discussed this controversy and tried to prove the authenticity of Heraclius' letter in his "La lettre du Prophete P Heraclius et le sort de I'original: Arabica 2(1955), pp. 97–1 10, and more recently, in Sir originaw des lettms du prophbte de I'lslam (Paris, 1985), pp. 149.172, in which he reproduces what purports to be the original letter."

  71. Ahmed Cevdet Paşa, Son Peygamber Hz. Muhammed, Milli Gençlik Vakfı & Anadolu Gençlik Derneği, Ankara, 2018. (sayfa: 129)

  72. Uğurlu, Nur, Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Nuh Yayınları.

  73. Sahih-i Buhârî, Tıp Kitabı, Ledüd Bâbı, Sahih-i Müslim, Selam Kitabı, Ledüd ile Tedavinin Mekruhluğu Bâbı, Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c.6, s.118, Sünen-i Tirmizi, c. 3, s. 265

  74. Uğurlu, Nur, Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Nuh Yayınları.

  75. İbn-i Sâd Tabakat c. 2 s. 254

  76. Ahmed (1979), p. 46-7

  77. The Cambridge History of Islam, pp. 43-44

  78. Mark R. Cohen, Under Crescent and Cross: The Jews in the Middle Ages, p. 23, Princeton University Press

  79. Barakat Ahmad, « Muhammad and the jews. A re-examination. ». Indian Institude of Islamic Studies. VPD LDT. ISBN 0 7069 0 804 X (IV02A2501). édité en 1979. Prologue par Bernard Lewis, s.40-43.

  80. Nemoy, "Barakat Ahmad's "Muhammad and the Jews", p. 325. Nemoy is sourcing Ahmad's Muhammad and the Jews.

  81. Arafat. "New Light on the Story of Banu Qurayza and the Jews of Medina". Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britain and Ireland. 1976: 100–07.

  82. G. R. Hawting: The Idea of Idolatry and the Rise of Islam: From Polemic to History (1999); Fred Donner: Muhammad and the Believers. At the Origins of Islam (2010) s. 59

  83. Fred Donner: Muhammad and the Believers. At the Origins of Islam [tr: Muhammed ve Müminler. İslam'ın Kökenlerinde] (2010) s. 68 ve devamı; bkz. ayrıca Hans Jansen: Muhammed (2005/7) ss. 311-317 (2008 Almanca baskısı)

  84. William Montgomery Watt, Muhammad at Madina, At the Clarendon Press, (1956) s.284)

  85. Watt (1956), ss. 287

  86. Subhani, Jafar. "Chapter 9". The Message. Ansariyan Publications, Qom. Archived from the original on 7 October 2010.

  87. Nicholas Awde (2000), s. 10

  88. Watt, Aisha, Encyclopedia of Islam.

  89. D. A. Spellberg, Politics, Gender, and the Islamic Past: the Legacy of A'isha bint Abi Bakr, Columbia University Press, 1994, p.

  90. Karen Armstrong, Muhammad: A Biography of the Prophet, Harper San Francisco, 1992, p. 145.

  91. Muhammad Husayn Haykal, The Life of Muhammad, North American Trust Publications (1976), p. 139.

  92. A.C. Brown, Jonathan (2014). Misquoting Muhammad: The Challenge and Choices of Interpreting the Prophet's Legacy. Oneworld Publications. pp. 143–44. ISBN <bdi>978-1-78074-420-9</bdi>.

  93. Sahih al-Bukhari, 5:58:234, Sahih al-Bukhari, 5:58:236, Sahih al-Bukhari, 7:62:64, Sahih al-Bukhari, 7:62:65, Sahih al-Bukhari, 7:62:88, Sahih Muslim, 8:3309, 8:3310, 8:3311, 41:4915, Sunan Abu Dawood, 41:4917

  94. Tabari, volume 9, page 131; Tabari, volume 7, page 7.

  95. DA Spellberg , Politika, Cinsiyet ve İslami Geçmiş: A'isha bint Abi Bakr'ın Mirası , Columbia University Press , 1994, s. 40.

  96. "Lisan-ul Arap'a bakıldığı takdirde, Arapçada 11'den 19'a kadar olan sayılar kullanılırken, "birler" hanesi kullanıldığı takdirde "onlar" hanesinin de kastedildiğinin anlaşılmasının gerektiği ifade edilmektedir. (...) Aişe, Arapçayı en edebî konuşan hanımlarından biridir. Arapçadaki bu özelliği kullanarak 6 ve 9 yaşla, 16 ve 19 yaşı kastettiği anlaşılmalıdır." Ahmet Tekin ile Röportaj: Asrı Saadette Kadın Olmak ve Aişe'nin Evlilik Yaşı

  97. Mustafa İslamoğlu da konuyu Arapça belagat kurallarına göre açıklamaktadır. Mustafa İslamoğlu, Hz.Aişenin evlenme yaşı

  98. Cyril Glasse, Huston Smith, 'New Encyclopedia of Islam'. Rowman Altamira Press. (2003) s. 407. ISBN 978-0759101890, ISBN 0759101892

  99. T.C. Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı-Dini Kavramlar Sözlüğü

  100. Buhârî, Bed'u'l-vahy, 3

  101. Kur'an, Nahl Suresi, 13. ayet

  102. What Everyone Needs to Know about Islam, John L. Esposito - 2011 p. 14; for hadith see Sahih al-Bukhari, Hadith: 7.834, 7.838, 7.840, 7.844, 7.846

  103. Gruber (2005), pp. 239, 247–253

  104. Christiane Gruber: Images of the Prophet In and Out of Modernity: The Curious Case of a 2008 Mural in Tehran , in See also 1 and 2 .

  105. Devotion in pictures: Muslim popular iconography – Introduction to the exhibition, Bergen Üniversitesi

  106. Ibn Sa'd – Kitabh al-Tabaqat al-Kabir, as translated by S. Moinul and H.K. Ghazanfar, Kitab Bhavan, New Delhi, n.d

  107. Sünen-i Tirmizi Tercümesi, Çeviren: Osman Zeki Mollamehmetoğlu, Yunus Emre Yayınevi, İstanbul, 4.cilt, s. 201

  108. Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 820

  109. W. Wright, Catalogue Of Syriac Manuscripts In The British Museum Acquired Since The Year 1838, 1872, Part III, Printed by order of the Trustees: London, No. DCCCCXIII, pp. 1040-1041.

  110. A. Palmer (with contributions from S. P. Brock and R. G. Hoyland), The Seventh Century In The West-Syrian Chronicles Including Two Seventh-Century Syriac Apocalyptic Texts, 1993, op. cit., p. 19, note 119; Also see R. G. Hoyland, Seeing Islam As Others Saw It: A Survey And Evaluation Of Christian, Jewish And Zoroastrian Writings On Early Islam, 1997, op. cit., p. 120, note

  111. W. Wright, Catalogue Of Syriac Manuscripts In The British Museum Acquired Since The Year 1838, 1870, Part I, Printed by order of the Trustees: London, No. XCIV, pp. 65-66. This book has been recently republished in 2002 by Gorgias Press.

  112. Th. Nöldeke, “Zur Geschichte Der Araber Im 1, Jahrh. d.H. Aus Syrischen Quellen”, Zeitschrift Der Deutschen Morgenländischen Gesellschaft, 1876, op. cit., pp. 79-82.

  113. Buhl, F.; Welch, A.T. (1993). "Muḥammad". Encyclopaedia of Islam. 7 (2nd ed.). Brill. pp. 360–376. ISBN 978-90-04-09419-2.

  114. Brockopp, Jonathan E (2010). The Cambridge Companion to Muḥammad. New York: Cambridge UP. pp. 240–42. ISBN 978-0-521-71372-6

  115. Talk Of Napoleon At St. Helena (1903), pp. 279–80

  116. Lev Tolstoy, Hz. Muhammed (Ünlü Rus yazarın İslam peygamberi ile ilgili kayıp risalesi), Öteki Adam Yayınları, 2013.

  117. Michael H. Hart, The 100: A Ranking of the Most Influential Persons in History (Dünyaya Yön Veren En Etkin 100), Neden? Kitap,

  118. Watt, The Cambridge History of Islam, sf. 37

  119. İoannis, De Haeresibus. Bkz. Migne, Patrologia Graeca, Cilt 94, 1864, f. 763-73

  120. ^ Türkiye Söyleşileri 2, Mustafa Akkad ile Söyleşi, Küre Yayınları

  121. Michael H. Hart, The 100: A Ranking of the Most Influential Persons in History'' (Dünya Tarihine Yön Vermiş En Etkin 100), 1978.

Kategoriler