İntihar veya öz kıyım, bir bireyin, neticesinin ölüm olacağının bilincinde olarak, kendisinin ölümüne yol açacak bir eylem yapmasıdır.1 Risk faktörleri arasında; majör depresif bozukluk, akıl hastalıkları bipolar bozukluk, şizofreni, kişilik bozuklukları gibi akıl hastalıkları, alkolizm ve madde bağımlılığı bulunmaktadır.2 Bireyin kendisine yönelik bir saldırganlık hâli olan intihar davranışı, birçok şiddet davranışının aksine her yaştan kişiyi etkilemekte olup, bireyin bilerek ve isteyerek kendi hayatına son vermesi olarak da tanımlanabilir.3
Görünüşteki sebebe ve kültürel yapıya bağlı olarak intihar aşağılanabilir ya da yüceltilebilir. İntihar hayali kuran veya kendini ölümcül derecede yaralamayı düşünen kişi, duyulmak ve anlaşılmak istiyor olabileceği gibi gerçekten diğerlerini önemsemiyor da olabilir. İntihar etmeyi düşünen kişi intihar tehditleriyle diğer insanları manipüle etmemek için bu düşüncesini kimseye açmayabilir. Nasıl hissettiğini ya da planladığı eylemi kimseye söylemeden intihar eden kişilerin bu düşünceye sahip oldukları sanılmaktadır.
İntihar düşüncesi genellikle insanın başa çıkabileceğinden daha ağır bir duygusal acıdan kaynaklanır. Bazılarına göre bu acı bireyin kendi kendini disipline etmesindeki isteksizliğe ve kendini diğerlerinden daha çok önemsemesine bağlı olarak artmaktadır, fakat bu düşünce acı çeken ve yoğun umutsuzluğa sürüklenmiş bir kişiye karşı intihara suç veya utanç yüklenerek aile veya etrafındaki bireyler tarafından intihardan kaçması için dile getirildiğinde intihar düşüncesine sahip kişi diğerlerini düşünerek acı çekerek de olsa yaşamaya karar verebilir.
İntihar algılaması kültüre, dine, sosyal sistemlere bağlı olarak değişkendir. Birçok dinde günah veya etik dışı olarak kabul edilir. Öte yandan bazı kültürlerde utanç verici ve umutsuz bir durumdan çıkışın tek onurlu yoludur (örnek: Seppuku).
İntihar tam manasıyla şöyle tanımlanır: İntihar eden kişi politika veya dinin etkilediği ikincil sonuçlardan çok eylemin ana bileşenine ve tek amaca odaklanmalıdır. Buna göre intihar saldırısında bulunan kişi intihar bilincine kavuşmuş hatta intihar etmiş sayılmaz. Fakat bazıları da intihar saldırısında bulunan kişinin de sonunda öleceğini bildiğinden bu tanıma karşı çıkar.
İnsanların dışında, tutsak balinaların kafalarını duvara vurarak kendilerini öldürmeye çalıştığı gözlemlenmiştir. Bunun dışında hasta olan ve acısını dindirmek için kendini öldüren organizmaların varlığı bilinmektedir.
Çeşitli intihar yöntemleriyle gerçekleştirilen intiharın evrensel tek bir sebebi yoktur. Yapılan çalışmalar sonucunda, intiharın oldukça karmaşık bir davranış olduğu ve tek bir risk faktörü ile açıklanamayacağı anlaşılmıştır. Çalışmaların ortaya koyduğu risk faktörleri arasında yaş, medeni durum, travma ya da taciz yaşantısı, daha önce intihar girişiminde bulunulması, kişilik bozuklukları, umutsuzluk ve depresyon (çoğunlukla MDB) gösterilmektedir.45 Diğer faktörler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
İntiharın katı tanımına uymayan diğer sebepler de şunlardır:
Modern tıp, intiharı ruh sağlığıyla ilgili bir konu olarak görür. Sürekli intihar etmeyi düşünen ve hatta bunun planını da detaylı olarak yapan kişinin tıbbi yardıma ihtiyacı olduğu uzmanlar tarafından dile getirilir. Eğer hasta intihar planında kullanacağı, çekici gelebilecek çeşitli aletlere (tüfek, uyuşturucu, halat vb. araçlara) kolayca ulaşabiliyorsa bu durum daha da ciddiyet kazanır. Depresyonda olan insanların intihara daha yatkın olduğu düşünülmektedir.
İntihar konusu felsefe tarihi boyunca düşünürlerin ilgisini çekmiş, katı bir şekilde intihara karşı olan ve lanetlenmesini isteyen düşünürlerin yanı sıra, onu savunan ve olumlu değerlendiren düşünürler de olmuştur. Platon, Aristoteles, Epikür, Kant intihara karşıdır, buna karşılık Zenon, Stoacılar, Seneka, Montaigne, Hume, intiharı savunur. Yaşamın değeri, kişinin kendi yaşamı hakkında söz sahibi olup olmadığı ve bu girişimin erdemli bir tutum olup olmadığı gibi konu başlıkları altında intiharı değerlendirmişlerdir. Bunlarla birlikte, intihar sorununu felsefenin merkezî bir konusu olarak ele alan düşünür, varoluşçu Albert Camus olmuştur. Albert Camus, 1942 yılında yayımlanan Sisifos Söyleni'si adlı kitabında “Gerçekten önemli bir tek felsefe sorunu vardır: İntihar.” diyerek söze başlıyor6. Camus bu sorunu, yaşamın yaşamaya değip değmediği sorunsalı üzerine kurulu olarak ele alır. Ancak Camus bir intihar savunusu yapmaz, bunu felsefi bir sorun olarak irdeler; onun görüşü, insanın kendini öldürmesi mümkün olmasına rağmen yaşamak durumunda oluşuyla ilintilidir. Sisifos Söyleni adlı kitabında Camus, intihar ve saçma kavramları bağlamında yaşamı değerlendirir. "Hayat aslında yaşamaya değmeyecek kadar saçmadır, ancak bununla birlikte yaşamak gerekir." der Albert Camus.
Orijinal kaynak: intihar. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Bertolote JM, Fleischmann A, De Leo D, Wasserman D. Suicide and mental disorders: Do we know enough? Br J Psychiatry 2003; 183:382-383. ↩
Beck AT, Steer RA, Beck JS, Newman CF. Hopelessness, depression, suicidal ideation and clinical diagnosis of depression. Suicide Life Threat Behav 1993; 23:139-145. ↩
Garlow SJ, Rosenberg J, Moore JD, Haas AP, Koestner B, Hendin H, Nemeroff CB. Depression, desperation, and suicidal ideation in college students: result from the american foundation for suicide prevention college screening project at emory university. Depress Anxiety 2008; 25:482-488. ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page