Harezm (Arapça: خوارزم / Khwārizm, Özbekçe: Xorazm, Farsça: خوارزم / Khwārazm), Ceyhun Nehri'nin (Amu Derya) Aral Gölü'ne döküldüğü yerin her iki yanında yer alan tarihsel bölgedir.
"Harezm" kelimesi, tarihî süreç içerisinde Arapların bölgeyi ele geçirmelerine kadar bir kavim ismi olarak da kullanılmış; Arapların Türkistan'a yayılmaları ile birlikte ismin anlamı coğrafi bir özellik kazanmıştır.1. Günümüzde Harezm toprakları İran, Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan sınırları içinde kalır. Arkeolog Sergey Tolstov'un ifadesiyle "Asya'nın Mısır'ı" konumunda olan Harezm bölgesi, tarihin en eski çağlarından itibaren yerleşim merkezi olmuş ve kendine has sosyal ve kültürel kimliğini korumuştur.2 Harezm idarecilerine Harezmşah denilirdi. Ceyhun nehrinin sağ tarafında Kâs, sol tarafında Gürgenç (Cürcaniye) gibi iki önemli merkezi vardı.3
İslâmiyet'in kabulünden sonra Harezm'de ilim, şiir ve edebiyatta büyük bir gelişme oldu. Moğol istilasına kadar İslam dünyasının en önemli merkezlerinden biri haline geldi. Hârizmî ve Biruni gibi önemli bilim adamları Harezm'de doğdu ve yetişti. Bölge, 11. ve 12. yüzyıllarda Oğuz ve Kıpçak boylarının yerleşmesi ile Türkleşti. Harezm Türkçesi ortaya çıktı ve Türk dilinin gelişiminde önemli eserler verildi.4 Moğol istilasından sonraki merkezi Hive oldu.
"Harzem", "harezm", "havarizm", "xorazm" kelimeleri günümüzde "horzum" olarak anılmaktadır.5
M.Ö 6-4. yüzyıllar arasında İran Ahameniş İmparatorluğu'nun parçasıydı. Bölgede "Hârizmşah" (harezmşah) unvanıyla hüküm süren ilk hanedan, Fars sülalesinden Afrigoğulları'dır. Afrigoğulları, Arapların fethine kadar Harezm'i bağımsız olarak yönettiler. Merkezleri Kâs şehri idi.
10. yüzyıl başında Samaniler, Gürgenç'i bizzat kendilerine bağlı ayrı bir vilayet haline getirdiler. Bölgenin diğer yanı halen Afrigoğulları idaresinde idi. Samanilerin atadıkları ilk vali Ebü'l-Abbas Me'mûn b. Muhammed, güçlenince Kâs'ı zaptetti; Afrigoğulları'nın son temsilcisini öldürterek Harzemşah unvanın aldı. Böylece Hârizm'i, Me'mûnîler adlı yeni bir hanedan yönetmeye başladı.7 Me'muniler bilim adamları ve edebiyatçıları koruyan bir hanedan idi. Memuniler'in sarayında İbn Sînâ, Bîrûnî, İbnü'l-Hammâr, Ebû Sehl el-Mesîhî, Ebû Mansûr es-Seâlibî, İbn Irâk gibi meşhur âlimler ağırlandı.8
Gazne Devleti'nin sultanı Mahmud, kendisini yıkılmakta olan Samanilerin doğal mirasçısı saydığı için eski Samani hâkimiyetindeki Harizm'in ona biat etmesini istiyordu.9 1017'de Harizm Gazne Devleti'nin hâkimiyetine girdi ve Me’mûnîler hânedanı mensupları esir olarak Horasan'a gönderildi. Gazneli Mahmud'un vali olarak atadığı Altuntaş 1032 yılındaki ölümüne kadar Harezm'i çok iyi yönetti.10 Daha sonra oğulları Harezmşah oldu. Altuntaş'ın oğlu Harun zamanında Gaznelilerle ilişkiler bozuldu. Gazne Sultanı'nın görevlendirdiği Şah Melik 12 Şubat 1041 tarihinde Harezm kuvvetlerini bozguna uğratarak başşehir Gürgenç'e girdi. Altuntaş ailesinin son temsilcisi İsmail Selçuklu Hanedanı'na sığındı. İki yıl sonra Tuğrul ve Çağrı beyler Şah Melik'i Harezm'den uzaklaştırdılar ve bölge bu tarihten itibaren Selçuklular tarafından tayin edilen valilerce yönetildi.
1097'de Selçuklular'ın bölgeye vali atadığı Kutbeddin Muhammed tarafından temelleri atılan Harezmşahlar Devleti, Harezm merkez olmak üzere ortaya çıkan ilk büyük devlettir. Başlangıçta Büyük Selçuklu İmparatorluğu'na bağlı olan bu devlet, Sultan Sencer'in 1157'deki ölümünden sonra bağımsızlığını kazanarak, kısa süre içinde başta Harezm olmak üzere Horasan, Maveraünnehir ve Irak-ı Acem'i de içine alan çok geniş bir sahaya hükmetti. Harezm, bu dönemde en seçkin bilim insanı ve sanatçıları cezbeden bir ilim merkezi haline geldi. 1218'de bir Moğol ticaret kafilesinin Otrar'da Vali Gayır Han İnalcık'ın emriyle öldürülmesi üzerine Moğol hükümdarı Cengiz Han 1219 yılının sonlarına doğru Harizm'i istilâ etmeye başladı.11 Alaaddin Muhammed Harezmşah, Harizm'den ayrılmak zorunda kaldı. Halkın başa geçirdiği Humârtegin adlı bir kumandan başşehir Gürgenç'i Moğol birliklerine karşı savunduysa da başarılı olamadı ve şehir birkaç ay sonra düştü.12 1220'de bütün ülke Moğollar'ın istilâsına uğradı ve bu saldırı devletin sonunu getirdi. Alaaddin'in oğlu Celâleddin Harezmşah, yeni Moğol akınları karşısında Hindistan'a sığındı ve 1231'de öldü. Böylece Harizm tamamen Moğol hâkimiyetine girmiş oldu. Harezm, Cengiz Han'ın ölümünden sonra büyük oğlu Cuci'ye verildi. Cuci'nin oğulları arasındaki paylaşımda Batu Han'a verildi ve Batu Han'ın kurduğu Altın Orda Devleti'nin bir parçası oldu. Harezm'in yönetimini 14. yüzyılda Kongrat Türkleri'ne bırakıldı. Bu yüzyılda Harezm tekrar ilim ve sanat merkezi haline geldi.13
Çağatay Hanı adına hareket eden Timur, 1371'den başlayarak Harezm üzerine seferler yaptı. 1371–1379 arasında düzenlediği dört seferle Harezm bölgesini fiilen hakimiyeti altın aldı. Ancak bölgeye hakim olan Kongrat kabilesini kendisine bağlayamamştı; Kongratlar Altın Orda Hanı'na yakındılar. Timur, 1388'de beşinci defa Harezm'e yürüdü Harezm'i işgal edip öfke ile halkın Semerkand'a sürülmesini, Ürgenç'in de tahrip edilip yerine arpa ekilmesini emretti. Ancak üç yıl sonra şehrin yeniden imarı için emir verdi.14 Timur'un 1405 yılında ölümünden sonra Harezm'i Şeybaniler işgal etti.
Harizm, 16. yüzyılın başlarında Özbek İlbars hanedanının egemenliği altında Hive Hanlığı'nın merkezi oldu. 1717 ve 1839'da Rus saldırılarını geri püskürten Hive Hanlığı 1873'te yenilerek Rusya'nın korumasına girdi. Sovyet Devrimi'nden sonra hanlık kaldırılarak yerine Harezm Sovyet Halk Cumhuriyeti kuruldu (1920 - 1924). Harezm daha sonra SSCB'ye katıldı.
İslamiyet'in ilk zamanlarında Harezm'de konuşulan dil, aslında İrani olmakla birlikte diğer İran lehçelerinden çok farklı olan Harezm lehçesi idi. XI.. yüzyılda başlayan Harezm'in Türkleşmesi hadisesi, XIII. yüzyıla kadar devam etmiş ve Harezm ile ona bağlı bölgelerde yeni bir yazı dilinin kuruluşu, bu Türkleşmesinden sonra gerçekleşebilmiştir. Harezm'in Türkleşmesinde özellikle Oğuzlar ve Kıpçaklar çok önemli bir rol oynamışlardır. Ayrıca Kalaçlar, Kimekler, Bayavutlar, Kangılar ve birtakım göçebe Türk aşiretleri de bu hususta etkili olmuşlardır.. Bölgenin Türkleşmesinde rol oynayan bu unsurlar, bölgenin kendine has lehçesini de oluşturmuşlardır. Bu lehçe, Karahanlı yazı dili ile bağlantılı ve Oğuz, Kıpçak, Kanglı ve diğer boyların lehçelerinin karışımı ile oluşmuş Harezm Türkçesi'dir.15
Orijinal kaynak: harezm. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page