Ceza, genel anlamıyla suç karşılığında uygulanan bir yaptırımdır. Ceza Arapça kökenli bir kelimedir. Anlamı, yapılan kötü bir eylemin karşılığıdır.
Kanunda suç olarak öngörülmüş olan bir davranışın karşılığındaki yaptırımdır. Ceza, suç işleyen kimseye karşılık olmak ve tekrar suç işlemesini önlemek (caydırıcılık) amacıyla uygulanır. Çağdaş hukukta cezayı devlet verir. Ceza suçla orantılı olmalıdır.
Cezanın genellikle kabul edilen üç temel amacı vardır. Çağdaş hukuk düzenlerinin intikam almayacağı, adaletin intikam olmadığı görüşü benimsenmiştir. Ancak adalet anlayışının ilkel toplumlarda intikam (öç) duygusundan kaynaklanmış olması ve daha sonra bu intikam yetkisinin devlete devredilmesiyle ortaya çıkmış olması büyük bir olasılıktır. Modern hukuk ceza alanında caydırıcılığı, engellemeyi ve ıslahı; medeni alanda ise yerine koymayı ve hakların korunmasını amaçlar. Caydırıcılığın iki boyutu bulunur;
a) Psikolojik boyut: Kişinin kendisi korkutulur ve suçun tekrarına engel olunur. Özel (bireysel) önleme olarak anılan bu görüşe göre cezanın amacı, suçlunun ıslah edilmesi ve tekrar suç işlemekten caydırılmasıdır. Dolayısıyla ceza, bireysel önlemeye, kişinin ıslahına hizmet etmelidir.
b) Sosyal boyut: Kişinin üzerinden toplum korkutulur ve toplumun ders alması sağlanır. Genel (toplumsal) önleme olarak da bilinen bu görüşte cezanın amacı, cezanın korkutucu etkisiyle toplumdaki potansiyel suçluların suç işlemesini önlemedir. Suç işlendiğinde cezanın uygulanması suretiyle, toplumda henüz suç işlememiş kişilerin de bunu görerek suç işlemekten cayması amaçtır.
Devletin olmadığı ilkel topluluklarda bireyler kendilerine başkaları tarafından verilen zararı insani bir içgüdüyle intikam alarak gidermeye kalkışmışlar ve aynı zararı karşı tarafa vermeyi denemişlerdir (misliyle karşılık). Bu durumun çeşitli sakıncaları vardır. Kafasını yararak avladığı hayvanı gasp eden başka birisinin kafasını intikam amacıyla yarmaya çalışan bir kişi başarısız olarak yine zarar görebilir çünkü karşısındaki kişi daha güçlü, daha kurnaz ve işlediği suça yönelik teknik becerilere sahip olabilir. Misliyle karşılık vermek isteyen kişi karşı tarafa daha fazla zarar verebilir (orantısız mütekabiliyet). Karşılıklı kan davaları ortaya çıkabilir.1 Zarar gören taraf intikamını aldıktan sonra kendisi bu kez kolaycılığa kaçarak başkalarına zarar vermeyi bir alışkanlığa çevirip bir suçluya dönüşebilir. Devlet kurumunun ortaya çıkmış ve yerleşmiş olduğu toplumlarda ise “Kısas” uygulaması intikamın yerini almıştır.2 Sayılan sakıncaları gidermek için devlet kişinin yerine onun intikamını almayı kendi üzerine almıştır. Ancak bu cezalandırma mutlaka devletin görevlendirdiği kişilerce yerine getirilmiştir. İnsanların kendi intikamlarını almaya çalışmalarını yasaklamış hatta bu durumu yeni bir suç olarak kabul etmiştir. Örneğin antik çağlarda malı gaspedilen bir tüccar başka bir ülkede bile olsa oradaki devlete başvurmuştur. Sanıldığının aksine Kısas aşamasından tarihin derinliklerinde pek çok toplum geçmiştir. Daha sonraları kısasın yerini hapis cezası uygulaması almıştır.
Türkiye'de ortaya çıkış biçimine (kaynağına) göre üç tür ceza vardır;
a) Adli Cezalar: Mahkemelerce verilen cezalardır, üç farklı uygulanış türü vardır: Hapis Cezaları, Para Cezaları, Kamu Hizmeti Cezaları
b) İdari Cezalar: Yetki verilen kurumlarca vatandaşlara kesilir. Ceza, kurumun dışına yönelmiştir. Örneğin Trafik Cezaları, Zabıta Cezaları gibi. Çoğu zaman para cezası şeklinde olsa da başka uygulamalara da rastlanabilir. Arabayı bağlama, ehliyete el koyma, dükkân kapatma gibi.
* Kabahat: Toplum düzeninin rahatsız eden davranışlardır. Suça göre daha hafif etkileri vardır. Düzeni tam olarak bozdukları söylenemez. Ama rahatsız ederler. İdari cezaların bir kısmının (hepsinin değil) nedeni de kabahatlerdir. Türk hukukunda kabahatler suç değildir ve bu nedenle bunların cezaları mahkemelerce verilmez. (Bazı ülkelerde ise kabahatler suçun bir türü sayılır). Türkiye'de Kabahatler Kanunu uyarınca bunlara ilgili kurumlarca İdari Para Cezası uygulanır.
c) Disiplin Cezaları: Bir kurumun içindeki düzeni bozanlara verilen cezalardır. Disiplin Soruşturması açılır (Yasal istisnalar olabilir). Soruşturma açılan kişiye yeteri kadar savunma süresi tanınır. Ör: Öğrencilere en az 7 gün, Memurlara en az 15 gün. (Disiplin = İçdüzen)
<table> <tbody> <tr class="odd"> <td><p><strong>Öğrenci</strong></p></td> <td><p><strong>Memur</strong></p></td> </tr> <tr class="even"> <td><p>1. Uyarı</p> <p>2. Kınama</p> <p>3. Kısa Süreli Uzaklaştırma</p> <p>4. Uzun Süreli Uzaklaştırma</p> <p>5. Çıkarma</p></td> <td><p>1. Uyarı</p> <p>2. Kınama</p> <p>3. Maaştan Kesme</p> <p>4. Terfi Durdurma</p> <p>5. Çıkarma</p></td> </tr> </tbody> </table>1- Kanunilik ilkesi: «Kanunsuz suç ve ceza olamaz». Suç ve karşılığındaki ceza kanunda yazılı olmalıdır. Açıkça suç olarak tanımlanmayan bir fiil cezalandırılamaz ve kanun tarafından açıkça tespit edilmeyen bir ceza verilemez.
2- Eşitlik ilkesi: Herkesin cezalar karşısında durumunun aynı olmasıdır. Eşit suça eşit ceza verilir.
3- Bireysellik ilkesi: İşlenen suç her zaman aynı ağırlıkta olmayacağı için cezanın bireye uygun hale getirilmesi, bireyselleştirilmesi bir zorunluluktur. Aynı suçu işlemiş iki kişiye birinin yaşı küçükse ceza azaltılır. Veya suçu tekrarlayan kişinin cezası artırılır.
4- Kişisellik ilkesi: Cezanın sadece suç işleyen kişiye verilmesi demektir. Suç işlemediği halde, suçluya yakınlığı dolayısıyla bir kimse cezalandırılamaz. Bir kimsenin cinayet işlediği silaha el konabilir. Ancak cinayet işlemiş bir kimsenin tüm malvarlığına el konulamaz.
Geçmişe yürümezlik kuralı: Ceza kuralları, yürürlüğe girmelerinden sonra işlenen fiillere uygulanırlar. Suçun işlenmesi anındaki kurala göre suç sayılmayan bir fiilden ötürü kimse cezalandırılamaz. Sonra çıkarılan bir kurala göre daha ağır cezaya çarptırılamaz.
Geçmişe yürürlük istisnası: Kişinin yararına olan durumlarda, yani mevcut olan bir suçu ortadan kaldıran ya da suçun cezasını azaltan kuralın geçmişe yürümesi kabul edilmiştir. Yani Sonradan yayınlanan kanunun hükümleri farklı ise failin lehinde ise uygulanır, aleyhine ise uygulanmaz.
Orijinal kaynak: ceza. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
İlkel Cezalar ve Fiziksel Cezanın Başlıca Türleri , Harry Elmer BARNES – Negley K. TEETERS, Çeviren: Yrd. Doç. Dr. Devrim AYDIN ( “New Horizons in Criminology” adlı kitabın 337 – 347 sayfaları arasında yer alan “Primitive Punishments and the Leading Types of Corporal Punishment” başlıklı 16. Bölümü, Ankara Barosu Dergisi, 2011/4, Sayfa: 166 (ve muhtelif sayfalardaki "Kan Davası" ve Ceza arasındaki ilişkiye değinen açıklamalar) ↩
SUÇ VE CEZA , Prof. Dr. İlham RAHİMOV, Tercüme Eden ve Yayına Hazırlayan: Tuğrul VELİ, TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ YAYINLARI, Haziran 2014, İSTANBUL, Sayfa: 76 ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page