Yulaf (Avena), bol nişastalı taneleri (tohumları) için yetiştirilen bir tarım bitkisi. Daha çok hayvan yemi olarak kullanılan bu tahıldan insanların beslenmesinde de yararlanılır. Bir yulaf tarlası, buğday ya da arpa başaklarına benzemeyen, salkım biçimindeki dağınık başakları sayesinde öbürlerinden kolayca ayırt edilebilir. Sapçıkların ucunda bulunan başakcıkların her biri iki ya da üç tohum içerir. Dışları kılıfta (iç kavuz) örtülü olan bu tohumların ikisini (ya da üçünü) birden yeniden zarsı iki yaprak (dış kavuz) kuşatır.1
Yulafın beyaz, siyah, sarı, kırmızı ya da boz tohumlu, kısa ya da uzun saplı pek çok çeşidi vardır. Tarım uzmanlarının öteden beri sürdürdükleri çalışmalarla değişik iklim ve toprak koşullarına uygun yulaf çeşitleri geliştirilmiştir. Örneğin, bunlardan kırmızı yulaf sıcak ve nemli iklimlerde yetiştirilir.
Yulafın dünyaya, yabanıl olarak yetiştiği Asya'nın batısı ile Avrupa'nın doğusu arasında kalan bölgelerden yayıldığı sanılır. Yabanıl yulaflardan türeyerek günümüze ulaşmış olan kültür yulafları içinde en çok yetiştirileni hiç kuşkusuz Avena sativa türüdür. Bugün yulaf, arpa ve çavdardan daha büyük miktarlarda üretilen bir tahıldır. Serin ve nemli iklimleri sevdiği için en iyi Avrupa'nın batı ve İskandinav ülkelerinini de içine alan kuzey bölümlerinde, Rusya'da ve Kuzey Amerika'da yetişir. Bununla birlikte Avustralya ve Yeni Zelanda'da da ekilir. Yulaf fazla yağış almayan kurak yerlerde kalın kavuzlu, uzunca tohumlar verir.
ABD ve Rusya dünyanın en çok yulaf üreten ülkeleridir; ama, İskoçya, İsveç ve Finlandiya gibi küçük kuzey ülkelerinde, buğday ve çavdardan daha iyi ürün verdiği için yulaftan geniş ölçüde yararlanılır. Türkiye'de ise başlıca Marmara, Ege ve İç Anadolu bölgelerinde yetiştirilen yulafın üretimi 350 bin tona yaklaşır.
Bol miktarda nişasta ile protein, vitamin ve mineraller de içeren yulaf taneleri en çok hayvan yemi olarak kullanılır. Ayrıca bitki tazeyken biçilerek yeşil yem ya da taneler hasat edildikten sonra kuru yem olarak hayvanlara yedirilir. Yulaf unundan hazırlanan hamur buğday unu gibi kabarmadığından ekmek yapımında kullanılmaz. Yulaf unundan daha çok lapa ya da gözleme gibi yiyecekler yapılır; taneleri ise özellikle kahvaltı için hazırlanan, besleyici değeri yüksek tahıl karışımlarına katılır. Yulaf eskiden buğdayın pahalı olduğu dönemlerde onun yerini almıştır. Bugün de kuzey ülkelerinde yulafın gıda ürünleri arasında küçümsenmeyecek bir yeri vardır.
Yulaf üretiminin yapıldığı bölgelerin çoğunda yulaf ilkbaharda ekilir. Kış yulafları dona ve kara dayanıklı olmadığı için Kuzey Kutbu'na yakın bölgelerde yetiştirilemez. Aynı arpa gibi yulaf da bazen üçgül ve buğdaygillerden öbür bazı bitkilerin fidelerini güneş ve rüzgârın zararlı etkisinden korunmak için, onlarla birlikte ekilir.
Yulafların iç kavuz uçlarının sorguçlu veya dişli, kromozon sayılarına, yabani ve kavuzlu ya da çıplak daneli kültür formu oluşlarına göre sınıflandırılmaktadır.
İç kavuzun uçları iki parçalı tüy şeklinde uzamıştır. Bu yüzden diploid ve tetraploid grup yulaf türlerine “sorguçlu yulaflar” adı verilir. Bazı Avrupa kıyılarında, Akdeniz çevresinde, Habeşistan, İran, Afganistan dolaylarında yayılmıştır. Bu grup yulaflarında vegetatif ve generatif organlar küçük, bitkiler cılızdır. Daneleri ufak, ermeleri eş zamanlı ve dökülmeleri çok fazladır. Diploid ve tetraploid yulafların dünya yulafçılığında fazla önemleri yoktur. Bu grup yulafların orijini Akdeniz çevresindeki ülkelerdir.
İç kavuzun ucu iki parçalı diş şeklini almıştır. Bu bakımdan hekzoploid yulaflara “Dişli yulaflar” adı verilir.
Yulaf kültürü 640 kuzey, 350 güney enlemleri arasında yayılmıştır; önemli alanları ise kuzey yarımkürede 400-550 enlemleri arasıdır. Yayılışın kuzey sınırına çıkabilen yulaflar, A sativa çeşitleridir. Daha ılıman bölgelerde ise kırmızı yulaf çeşitleri yayılmıştır.
Yulaf, serin iklim tahılları içerisinde iklim istekleri en fazla olan bir genustur. Daha çok sahil bölgelerinde, dağ eteklerindeki ovalarda yetiştirilir. Yulaftan iyi ürün alınabilmesi, bitkinin vejetasyon süresindeki yağışların iyi dağılmasına ve havanın fazla sıcak olmamasına bağlıdır. Çimlenmeden başaklanmaya kadar geçen devrelerde serin bir hava (15 0C’yi geçmeyen) ve yüksek bir nem ister. 1 g. kuru madde oluşturmak için 600 g’ın üstünde su ister. Yıllık yağış 700–800 mm olan yerler yulaf için en uygun yerlerdir. Çok az nemli yerlerde yetişse de verim düşer. Böyle yerlerde gerekli suyu alabilmesi için kökler yanlara ve derinlere doğru fazla gelişir. Kumlu bölgelerde ve kurak ve sıcak yerlerde su yetersizliği özellikle generatif devrede çok fazla olur. Bu bölgelerde yulaf ekimi, kurakların başlamasından önce ermeye geçebileceği uygun bir tarihte yapılır. Yulaf kışa pek dayanıklı değildir. Isının –150C’ye düştüğü yerlerde yulafı kışlık olarak yetiştirmek sakıncalıdır. Bu nedenle kışlık yulaf kültürü daha ılıman bölgelerde yerleşmiştir. Bir bölgenin kışına dayanabilen çeşitlerle kışlık ekimde bitkilerin kök sistemi kuvvetli, gelişme devresi uzun olduğundan, bitkiler yazlık bölgede ekilen yulaftan 5-10 gün önce ermesini tamamlar dolayısıyla dane ve saman verimi daha yüksek, hastalık ve böceklerden zarar görmesi daha az olur. Çok nemli ve güneşlenmesi az olan bölgelerde yatma problemi önem kazanır.
Çavdardan sonra, toprak seçiciliği en az olan yulaf, yeteri kadar nemi bulunan en fakir topraklarda bile yetişir. Kök sistemi çok kuvvetlidir, yanlara ve derinlere doğru iyi gelişir. Çok ağır ve havasız topraklarda toprak yüzeyine yakın kökler meydana getirerek havalanmayı sağlar. Killi-tınlı ve kumlu fakat hümüsü bol olan topraklarda yeter nem bulabilirse en yüksek verimi getirebilir. Toprak reaksiyonuna duyarlılığı fazla değildir. Bunun içindir ki, bataklık yerlerin kurutularak tarlaya çevrilmesinde ilk ele alınıp yetiştirilecek kültür bitkisi yulaftır. Yulaf, toprak tuzluluğuna da arpadan daha dayanıklıdır.
Yulaf genellikle yağışı bol taban yerlerde ekildiğinden, bu toprakların tava gelmesi kolay olmadığı hallerde toprak devrilerek sürülebilir. Böyle yerlerde su kaybı önemli olmadığı gibi, devirerek işleme ile ilk gelişmesi çok yavaş olan yulaf için yabancı otlara karşı daha iyi bir mücadele yapılmış olur. Kuru ziraat bölgelerinde ise toprak, suyu uçurmayacak ve erozyonu önleyecek şekilde, kırlangıçkuyruğu pulluklar veya kazayağı ile devrilmeden alttan işlenerek otlar yok edilir. Tarla otlandıkça aynı aletlerle ikileme gerekirse üçleme yapılarak tarla hazırlanır.
Ahır gübresi toprağın su tutmasını ve havalanmasını sağladığından yulafta verimi çok artırır. Killi topraklarda 2-2.5 ton ahır gübresi verme uygun bir gübrelemedir. Azot devamlı kardeşlenmeye sebep olduğundan, bu yüzden de aynı bitki üzerinde ermesini tamamlayan saplar yanında yeni çiçeklenen saplar bulunacağından hasat çok güçleşir. Bunun içindir ki azot gübresinin yulafa fazla verilmesi doğru değildir. En iyisi azotlu gübrenin büyük çoğunluğu başaklanmadan hemen önceki devrede verilmelidir. Verilecek gübre miktarı ortalama olarak dönüme 4 kg N, 4–6 kg P2O5 üzerinden hesaplanmalıdır. Fosforlu gübrenin tamamı, verilecek azotlu gübrenin 1/3’ü tohumla beraber verilir. Geriye kalan azot ise başaklanmadan önce verilmelidir.
Yulaf köklerinin topraktan zor alınabilen besin maddelerini ve suyu alma gücü buğday ve arpaya göre daha fazladır. Özellikle kurak bölgelerde yulafın arpa ve buğday anızına ekilmesi doğru değildir. Yulaftan sonra da hemen ara vermeden diğer tahılların ekimi de yapılmamalıdır. Çünkü yulaf tarlanın suyunu iyice sömürür. Kurak bölgelerde sınırlı olan su azalacağından yulaftan sonra gelen buğday, arpa veya yine yulaf kuraklıktan zarar görür. Çavdardan sonra ekilen yulafın verimi yeterli düzeyde olabilmektedir. Yulaf çapa bitkilerinin ekim nöbetine girebilir. Gübreli çapa bitkilerinden sonra kışlık yulaf ekilebilir. Yulaf, silo yemi olarak baklagil yem bitkilerinden tırfılla karışık olarak ekilir. Yulaf fiğ karışımının ekimi, yem üretimi yönünden önem taşır.
Yüksek verim için yulafın kışa dayanabileceği yerlerde ekim kıştan yapılmalıdır. Kışlık ekimde ekim tarihi, bölgelere göre değişmekle birlikte, bitkinin kışa 3-4 yapraklı girecek şekilde ekiminin yapıldığı zamandır. Türkiye için 15 Ekim- Aralık sonu en uygun ekim zamanı aralığıdır. Yulaf yazlık ekilecekse ekim erken yapılmalıdır. Çünkü yulafta vernelizasyon uzun sürelidir. Ayrıca sıcak ve kurak bastırmadan başaklanmış olacak şekilde ayarlanmalıdır. Çimlendikten sonra 1-3 0C’lik sıcaklıklarda en az 2 hafta kaldıktan sonra ilk gelişmesini tamamlar. Kışlık erken de ekilse, çimlenen bitki toprak yüzünde ilk gelişmesini yapabilmek için bu düşük sıcaklığın gelmesini bekler. Bunun için yulafta ilk gelişme öteki genuslara oranla çok yavaştır. Yulaf genelde ağır ve nemli topraklarda yetiştirildiğinden mibzer, bu topraklarda kolay çalışmaz bu nedenle ekim el ile serpmeyle yapılır, çalı sürgüsü veya tırmıklarla tohumlar kapatılır. Böyle ağır tavlı topraklarda ekimi yüzden yapmak gerekir. Toprak tipi ne olursa olsun tav durumu uygunsa mibzer kullanılmalıdır. Kuru ziraat bölgelerinde kışlık ekim daha derine, en iyisi de arkvari ekim yapan üstten baskılı düz mibzerler ile yapılır. Kavuzların kalın olması tohumun su almasını geciktirir. Derine ekilmesinde amaç çimlenme suyunu zamanında bulmasıdır. Ancak, tohumu örten toprak tabakasının kalın olması cücüğün toprak yüzüne çıkmasını tehlikeye koyabilir. Tohumluk kalburlanmış ve böylece küçük, cılız ve yeşil danelerden temizlenmiş, çimlenme hızı yüksek tohumluk olmalıdır. Soğuk ve kurak zararı ilk gelişmenin hızlı olmasıyla azalacağı için, çimlenme ve sürme hızının yüksek olması istenir. Tohumluğun 1000-dane ağırlığı 25 g’ın altına düşmemelidir. Dekara 15–18 kg tohum atılır. 1000-dane ağırlığı düşükse, metrekareye atılacak tohum sayısı 600’e kadar çıkabilir. Sık ekim, ilk gelişmenin hızlı olmasını sağlar, sonraki devrelerde etkisi azalır. Danesi için yetiştirilmediğinde ekimini daha sık yapmak uygun olur.
Yulaf, genellikle ana saptaki danelerin sarı erme ile tam erme arasında bulunduğu sırada biçilmelidir. Sarı erme sonunda başakçıkların sapçıklarla ilgisi kesildiğinden dane dökme fazla olur. Bu devrede birinci sapın bütün yaprakları sararmış, yalnız uç yaprağın dip kısımları yeşildir ve 1. boğum az çok sararmıştır, öteki kardeşler henüz yeşildir. Bu devrede biçilip 3-5 gün kurutulduktan sonra harman yapılır. Biçerdöver ile bu zamanda hasat yapılmaz. Biçerdöverle hasat için 1. ve
Yulafın en önemli hastalığıdır. İki türü vardır.
Serin ve fazla yağışlı mevsimlerde ortaya çıkar. Genç yapraklarda önce belirsizce sonradan kahverengiye dönen lekeler görülür. İleri devrelerde sap siyah bir renk alır, incelip kırılır.
Gelişmenin çeşitli devrelerinde zarar yapabilir. Çim devresinde kök gelişmesi durur; çimler koyu renk alarak ölür. Başaklanma öncesi devrede yapraklarda uzunluğuna sarı çizgiler görülür, sap boğumlarında renksizlik alt boğumlarda siyah renkli spor yığınları görülür. Bitkide başaklanma sırasında yatma görülür.
İki türü vardır.
Orijinal kaynak: yulaf. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ege Üniversitesi Tarla Bitkileri Bölümü Ders Notları ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page