Yugoslavya (Sırp-Hırvatça: Jugoslavija, Југославија; Slovence: Jugoslavija; Makedonca: Југославија; Arnavutça: Jugosllavia; Macarca Jugoszlávia; Rusça: Югославия), Balkanlar’ın batısında 20. yüzyılda, üç defa farklı yapı ve idari şekille kurulmuş olan bir devlet olmuştur. Bu ada sahip olan devlet, 1918-2003 yıllarında çeşitli idari yapılarda varlığını sürdürmüş bir Balkan devletidir.
Yugoslavya adıyla bilinen ilk devlet 1918 yılında kurulan Yugoslavya Krallığı’dır. 1943 yılında Demokratik Federal Yugoslavya ilan edilmiştir. Bu devlet, 1946 yılında “Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti” adını almıştır.
Bugünkü Yugoslavya topraklarında yaşadığı bilinen ilk kavim İliryalılardır. Bu bölgede 4. yüzyıl civarında Hun grupları yaşamıştır. Hunlar, Gotlardan, Alanlardan ve Germen Taifallardan oluşturdukları yardımcı kuvvetlerle takviyeli olarak ilk defa 378 baharında Tuna’yı geçmişlerdir. Romalılardan karşılık görmeksizin Trakya’ya kadar ilerlemişlerdir. Roma imparatoru I. Theodosius’un ölüm yılı olan 395’te Hunlar yeniden Balkanlar’da hareketlenmişlerdir.1
Scodra (bugünkü İşkodra) şehri merkez olmak üzere İlirler, MÖ IV. yüzyılda bölgede güç oluşturmuşlardır. Ancak, MÖ 358’de II. Filip (Büyük İskender’in babası), İlirleri yenip egemenlik alanını Ohri Gölü’ne dek genişletmiştir.
MÖ 229 ve 219’da Roma ordusu, İlirya yerleşkelerine baskın düzenlemiştir. Bu baskınlar Neretva vadisinde gerçekleşmiştir.
MÖ 180 yılında Dalmaçyalılar, İlirya kralı Gentius’a karşı bağımsızlık ilan ederler. Romalılar, MÖ 168’de son İlirya kralı Gentius’u yenip kendisini MÖ 165’te Roma’ya esir olarak götürmüşlerdir. Kısa süre sonra bu bölge Roma kontrolü altına alınmış, idari yapılanma kurulmuştur.
MÖ II. yüzyılın ilk kısmında, Balkanlar’da ve dolayısıyla Yugoslavya’nın yer aldığı bölgede Roma İmparatorluğu dönemi başlamıştır. Dönemle beraber bölge idari, kültürel ve askerî açılardan Roma yapısıyla kurgulanmaya başlanmıştır.
Roma egemenliğinin son yıllarında Romalılar, Gotlar ve Hunlar, bölgede kendi güç alanları oluşturma uğraşına girişmiş ve kendi alanlarını kurmuşlardır.
İmparator I. Theodosius’un (346-395) ölümünden önce, devletin topraklarını iki oğlu arasında paylaştırması üzerine Balkanlar da ikiye bölünmüştür. Kuzeybatı kısmı (bugünkü Hırvatistan ve Slovenya toprakları) Batı Roma; gerisi Doğu Roma İmparatorluğu sınırlarında kalmıştır.2 Bu bölünmede Yugoslavya toprakları da iki ayrı devlet yapısının içinde olmuştur.
Balkanlar’a Hristiyanlık, Pavlus ve onun takipçileri Trakya üzerinde Balkanlar’a geldiklerinde girmiştir. III. yüzyılda bölgede Hristiyan sayısı artmıştır. 313 yılından sonra, Roma’nın hoşgörüsü sonrasında Balkanlar’da Hristiyanlık iyice yayılmaya başlamıştır.
V. ve VI. yüzyıllarda, çeşitli lehçeleri konuşan Slavlar birçok grup hâlinde Balkanlar’ın geniş arazilerine hâkim olmuşlardır. Çok sonraları doğacak olan Yugoslavya devletinin nüfusunun ciddi bir kısmını oluşturan Slavlar da, bu dönemden itibaren bölgede yayılmaya başlamışlardır.
Slavlar, Balkanlar’a geldiklerinde, bölgeye geçici olarak yerleşmiş ve bu yerleşmelerle Slavların bölgedeki birçok halkı asimile ettiği düşünülmektedir. Bu Slav kabileleri büyüklü küçüklü birçok göçle bölgeye yayılmışlardır. Göçlerin büyük kısmı, Balkanlar’ın Doğu Roma toprakları içinde kalan kısımlarına olmuştur.
Bulgarların Balkanlar’a gelişinden daha sonra XI. ve XII. yüzyıllarda Peçenek, Kuman (Kıpçak) ve Uz Türkleri, Balkanlar’a göç etmişler ve bunların bir kısmı XV. yüzyıla kadar toplu olarak varlıklarını korumuşlardır. O dönemde Kumanlarla ticaret yapan Avrupalılar için 2500 kadar kelimeyi içine alan bir Kumanca sözlüğün (Codex Cumanicus) hazırlanmış olduğu bilinmektedir.3 Peçenek ve Kuman boylarının yayılım alanı içinde Yugoslavya toprakları da var olmuştur. Bu yayılımın bugüne kadar gelen hatıralarından birisi o dönem Yugoslavya’nın güneyinde (bugünkü Makedonya) yer alan Kumanova şehridir.
10. yüzyılda bölgenin büyük bir kısmını ele geçiren Büyük Bulgar İmparatorluğu, 1014 yılında "Bulgar Kasabı" olarak bilinen Bizans İmparatoru II. Basileios tarafından yıkıldıktan sonra, bölgeye yerleşen Bizans İmparatorluğu, 14. yüzyılda, Stefan Duşan (1331-1355) dönemindeki Sırp saldırıları sonucu aynı akıbete uğramıştır. Belgrad'dan Atina'ya kadar geniş bir alana yayılarak bölgede Doğu Roma’nın (Bizans) yerini alan kudretli Sırp İmparatorluğu ise; 14. yüzyılda doğudan gelen Osmanlı İmparatorluğu’nun saldırıları sonucu ortadan kaldırılmıştır.
O dönemde, Yugoslavya topraklarının bir bölümü Sırbistan olarak bilinmekteydi. Ülke toprakları 1389 yılında yapılan I. Kosova Muharebesi ile Osmanlı Türklerine bağlı bir derebeylik olmuştu. Bölgedeki birçok Slav halkı ve Slav olmayan halklar, 14. yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaşamaya başlamışlardır.
II. Kosova Muharebesi’nin kaybedilmesi Balkanlar’da Osmanlılara karşı direnişinin kesin olarak sona ermesine neden oldu. Bölge, bu savaştan 17. yüzyıl sonlarındaki II. Viyana Kuşatması’na kadar, diğer dönemlere oranla göreceli de olsa sakin ve huzurlu bir dönem geçirdi. Bunda o dönemki Osmanlı yöneticilerinin bölgeden yalnızca bir miktar vergi almayı yeterli görmesi ve halkın gelenek, görenek, inanç ve ibadet olarak ifade edebileceğimiz yaşam tarzına karışmaması önemli bir yere sahiptir.
Yugoslavya’nın bulunduğu topraklar uzun yıllar Osmanlı idaresinde kalmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflamaya başladığı yıllarda Balkanlar’da çeşitli isyanlar çıktı. Balkan topraklarında meydana gelen isyanlar, devletin günden güne zayıflamasına ve sonunda parçalanmaya kadar varan bir sürece götürmüştür. 1789'da meydana gelen Fransız İhtilali Avrupa'da eşitlik, adalet, özgürlük, bağımsızlık, anayasacılık vb. birçok yeni düşüncenin ortaya çıkmasına sebep oldu. Ortaya çıkan bu yeni düşünceler kısa sürede, bütün dünyada olduğu gibi Balkanlar’da da hızla yayıldı.
Başlangıçta birtakım haksızlıklara karşı bir tepki olarak başlayan mücadelenin yönü, Sırp kuvvetlerinin İvankovaç Muharebesi, Mişar Muharebesi ve Deligrad Muharebesi'nde Osmanlı kuvvetlerini arka arkaya yenmesi üzerine Kara Yorgi tarafından bağımsızlık olarak değiştirildi. 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı'nın tam bu döneme denk gelmesi de isyanın bir türlü kontrol altına alınamamasına neden oldu. Ancak Osmanlılar 1809'da yaklaşık 20.000 kişilik bir kuvvetle tekrar Sırbistan'a girdi ve Çegar Muharebesi'nde Sırp ordusu isyanın başından beri ilk defa ciddi olarak yenilgiye uğratıldı. Ancak Kara Yorgi Rusların da desteği ile isyanını 1812'ye kadar aralıklarla devam ettirdi. 1812 Bükreş Antlaşması'nda Rusların da baskısıyla Sırplara birtakım haklar verildi. Fakat bu verilen haklardan tatmin olmayan ve yukarıda da açıkladığımız gibi tam bağımsızlığı hedefleyen Kara Yorgi tekrar ayaklandı. Tam bu sırada Napolyon'un Rusya Seferi'ni başlatmasından da faydalanan Osmanlı İmparatorluğu, Ruslardan yardım alma ümidi olmayan Sırplar üzerine bir ordu gönderdi. Osmanlı kuvvetleri karşısında tutunamayan Kara Yorgi yenilerek Avusturya'ya kaçmak zorunda kaldı. Bunun üzerine isyanın liderliğini 3 yıl sonra, 1815'te Miloş Obrenoviç aldı. Bu ayaklanmaya müdahale etmesi hâlinde Rusya'nın müdahalesinden çekinen Osmanlı İmparatorluğu, Miloş'la anlaşma yoluna gitti. Onu Sırpların prensi olarak tanıdı ve Sırbistan'a kısmi özerklik verdi.
19. yüzyılda Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek bölgeleri Osmanlı sınırlarından çıktı. 1878 Berlin Antlaşması’yla Sırbistan, bağımsız bir krallık oldu. Böylece 500 yıllık Osmanlı idaresi, ülkenin bazı kesimlerinde sona erdi, bazı kesimlerinde (Kosova, Makedonya, Sancak) 1912-13 yıllarına kadar sürdü.
Yugoslavya Krallığı, Yugoslavya adıyla kurulan ilk devlettir. Bu krallık 3 Ekim 1929 tarihinden önce “Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı” adıyla bilinmiştir. Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı, 1 Aralık 1918’de Sloven, Hırvat ve Sırp Devleti ile Sırbistan Krallığı’nın birleşmesiyle kurulmuş (13 Temmuz 1918 tarihinde Karadağ Krallığı bu birliğe eklenmiştir.) ve 13 Temmuz 1922 tarihinde Paris’teki Büyükelçiler Konferansı’nda uluslararası tanınması yapılmıştır.4 Yugoslavya Krallığı, 1941 yılında Mihver Devletleri tarafından işgal edilmiş ve 1943-1945 yılları arasında da bir siyasi yapı olarak oluşturulmuştur.
I. Dünya Savaşı'nın önemli bir cephesi de Güney Slavlarının siyasi birlik yönünde attığı adımlar oldu. Daha savaşın başlarında Sırp, Hırvat ve Sloven kökenli politikacı ve aydınların bu amaçla Londra'da kurduğu Yugoslav Komitesi, yeni ve birleşik bir devleti savunan çevrelerin sözcüsü durumuna geldi. Yugoslav Komitesi ile sürgündeki Sırp hükûmeti temsilcilerinin Temmuz 1917'de imzaladığı Korfu Bildirisi'yle bu program ilk kez somut bir biçim kazandı. Bildiri temelde farklı ulusal ve dinsel toplulukların eşit haklarla yer alacağı, demokratik ilkelere dayalı bir anayasal monarşi kurulmasını öngörüyordu. Bu gelişme Habsburg (Avusturya) yönetimi altında olan Hırvatlar ve Slovenler arasında bağımsızlık mücadelesini de güçlendirdi. Aynı yıl örgütlenen Yugoslav Ulusal Konseyi açıkça Güney Slavları birliğini savunmaya başladı. Bunun gibi siyasi çalışma ve gelişmeler Yugoslavya Krallığı’nın oluşması ile sonuçlanmıştır.
Yugoslavya adına sahip ikinci devlet olarak tarihte görünen siyasi yapı Yugoslavya Demokratik Federal Cumhuriyeti’dir. Bu devlet yapısı, II. Dünya Savaşı sırasında direniş gerçekleştiren Yugoslavya Partizanları tarafından 1943 yılında Demokratik Federal Yugoslavya adıyla ilan edilmiştir. Ülkenin adı 1946'da Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti5 ve nihayetinde 1963 yılında Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti6 olarak değiştirildi.
II. Dünya Savaşı sırasında Mihver Devletleri saldırısı üzerine Bosna'ya çekilerek İşçi Tugayları'na dayalı yeni bir savaş taktiğini seçen Partizanlar, İtalyan, Alman, Ustaşa ve Çetnik birliklerinin Mart 1942'de giriştiği harekâttan sonra Bosna'nın kuzeybatı kesimini üs edindi. Josip Broz Tito'nun Kasım 1942'de topladığı Yugoslavya Antifaşist Ulusal Kurtuluş Konseyi (AVNOJ) direniş harekâtının bütün Yugoslav halklarını birleştirecek bir siyasal programa kavuşmasını sağladı.
Müttefiklerin Balkanlar'a çıkarma yapmasından önce Yugoslavya'daki Partizan hareketini boğmak isteyen Nazi yönetimi, 1942-1943 kışında toptan imhayı hedef alan yeni bir harekât düzenlediler. Öncelikle Çetnikleri saf dışı ederek konumlarını sağlamlaştıran Partizan kuvvetleri, ardından Alman kuşatmasını yararak Karadağ'ın Durmitor bölgesine geçtiler. Mayıs 1943'te bu bölgeye yönelik ikinci Alman kuşatma harekâtı da boşa çıktı. Üstün Alman birlikleriyle şiddetli çarpışmalardan sonra sarp bir geçidi aşan Partizan kuvvetleri sonunda Bosna'nın orta kesimine ulaşmayı başardı. Yugoslavya'nın bağımsızlık mücadelesinde bir dönüm noktası sayılan bu zafer, aynı zamanda Partizan hareketine Müttefiklerin siyasi ve askerî desteğini sağladı. İtalya'nın Müttefiklere teslim olmasından sonra Partizanların denetimine giren geniş kıyı şeridi, silah ve askerî gereç almak için önemli bir kapı durumuna geldi. Bu arada Kasım 1943'te ikinci toplantısını yapan AVNOJ, bir geçici hükûmet oluşturduğunu ilan etti. Mayıs 1944'te Tito'nun karargâhına yönelik son Alman saldırısını da atlatan Partizanlar, sonraki aylarda işgal kuvvetlerini Sırbistan'a doğru geriletmeye başladı.
Kasım 1945'teki seçimlerde, komünistlerin önderliğindeki Halk Cephesi'nin kazandığı büyük zaferin ardından, 2 Aralık 1945'te Yugoslavya Demokratik Federal Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilan edildi, böylece kâğıt üstünde de olsa devam eden monarşi resmen sona erdi.Ocak 1946'da federal bir cumhuriyet yapısını öngören yeni anayasa yürürlüğe kondu.
<table> <thead> <tr class="header"> <th><center> <p><strong>Ad</strong></p> </center></th> <th><center> <p><strong>Başkent</strong></p> </center></th> <th><center> <p><strong>Bayrak</strong></p> </center></th> <th><center> <p><strong>Arma</strong></p> </center></th> <th><center> <p><strong>Konum</strong></p> </center></th> </tr> </thead> <tbody> <tr class="odd"> <td><p><a href="Bosna-Hersek_Sosyalist_Cumhuriyeti" title="wikilink">Bosna-Hersek Sosyalist Cumhuriyeti</a></p></td> <td><p><a href="Saraybosna" title="wikilink">Saraybosna</a></p></td> <td><center> </center></td> <td><center> </center></td> <td><center> </center></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Hırvatistan_Sosyalist_Cumhuriyeti" title="wikilink">Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti</a></p></td> <td><p><a href="Zagreb" title="wikilink">Zagreb</a></p></td> <td><center> </center></td> <td><center> <center></td> <td><center> </center></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Makedonya_Sosyalist_Cumhuriyeti" title="wikilink">Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti</a></p></td> <td><p><a href="Üsküp" title="wikilink">Üsküp</a></p></td> <td><center> </center></td> <td><center> </center></td> <td><center> </center></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Karadağ_Sosyalist_Cumhuriyeti" title="wikilink">Karadağ Sosyalist Cumhuriyeti</a></p></td> <td><p><a href="Titograd" title="wikilink">Titograd</a>, <em>bugün</em> <a href="Podgorica" title="wikilink">Podgorica</a></p></td> <td><center> </center></td> <td><center> </center></td> <td><center> </center></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Sırbistan_Sosyalist_Cumhuriyeti" title="wikilink">Sırbistan Sosyalist Cumhuriyeti</a></p></td> <td><p><a href="Belgrad" title="wikilink">Belgrad</a></p></td> <td><center> </center></td> <td><center> </center></td> <td><center> </center></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Voyvodina_Özerk_Sosyalist_Bölgesi" title="wikilink">Voyvodina Özerk Sosyalist Bölgesi</a></p></td> <td><p><a href="Novi_Sad" title="wikilink">Novi Sad</a></p></td> <td><center> </center></td> <td><center> </center></td> <td><center> </center></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p><a href="Kosova_Özerk_Sosyalist_Bölgesi" title="wikilink">Kosova Özerk Sosyalist Bölgesi</a></p></td> <td><p><a href="Priştine" title="wikilink">Priştine</a></p></td> <td><center> </center></td> <td><center> </center></td> <td><center> </center></td> </tr> <tr class="even"> <td><p><a href="Slovenya_Sosyalist_Cumhuriyeti" title="wikilink">Slovenya Sosyalist Cumhuriyeti</a></p></td> <td><p><a href="Ljubljana" title="wikilink">Ljubljana</a></p></td> <td><center> </center></td> <td><center> </center></td> <td><center> </center></td> </tr> </tbody> </table>Josip Broz Tito'nun ölümünden sonra artan etnik çekişmeler ve ekonomik bunalım nedeniyle ve 1980'lerin sonlarında Doğu Avrupa'daki değişikliklerin de etkisiyle 1990'lar ve 2000'lerde yaklaşık 20 yıl süren kanlı bir süreç sonunda Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti, yedi ayrı egemen ülkeye bölünmüştür.
Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin parçalanması sırasında sadece iki cumhuriyet (Sırbistan ve Karadağ) “Yugoslavya” devletini sürdürmeyi kabul etmiştir. Sırbistan’ın içindeki özerk bölgeler Kosova ve Voyvodina da, dolayısıyla bu yeni federasyonun içinde yer almıştır. Böylece 1992 yılında sosyalist federasyondaki bu iki cumhuriyet, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti devlet yapısını oluşturmuştur. Geriye kalan cumhuriyetler, bağımsız devletler olarak hayatlarına devam etmişlerdir. Bu devletlerden Bosna-Hersek, yeni Yugoslavya’nın kurulduğu dönemde büyük bir savaş alanı altında, harap hâldeydi.
Doğu Avrupa’da komünist devlet idarelerinin çökmesiyle ilgili olarak yeni devlet de demokratik değişim sürecini kabul etmiştir. Buna bağlı olarak, bayraktan kızıl yıldız simgesi çıkarılmış, yeni bayrak yıldızsız olarak kullanıma sunulmuştur. Ayrıca, eski komünist simgelerle örülü devlet arması da çift başlı kartal merkezli bir yeni arma ile değiştirilmiştir. Bunun yanında, yeni devlet, Yugoslavya SFC’nin kolektif başkanlık sistemi yerine seçimle belirlenen tek başkan sistemini uygulamaya koymuştur.
Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin parçalanmasının ardından kurulan yeni Yugoslavya devleti, daha merkeziyetçi bir idari yapıya sahip olmuştur. Belgrad’dan Sırpların kontrolündaki yeni devlet yönetimi, Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin dağılışı sırasında bağımsızlığına kavuşamayan Kosova bölgesi ile sıkıntılı bir yeni birlik kurmuştur. Ülkenin 1992’de kuruluşundan son dönemine kadar Kosova, Sırp idaresinin uygulamalarına tepkili bir bölge olmuştur.
1998-1999 döneminde, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti ordusunun, Kosova’nın bağımsızlığını isteyen Kosova Kurtuluş Ordusu’na ve bu örgüt yanında yer alan milis güçlerine karşı çeşitli operasyonlar yürütmüştür. Buna karşı olarak, dünyada oluşan siyasi inisiyatif doğrultusunda NATO birliklerinin ülke çapında askerî operasyonları olmuştur.
Bayrak tasarımı mavi, beyaz ve kırmızı olmak üzere üç eşit yatay banttan oluşuyor. Bayrak ilk olarak 1918'den 1943'e kadar Yugoslavya Krallığı tarafından kullanıldı. İkinci Dünya Savaşı'nda, Yugoslav tarafından merkeze kırmızı bir yıldız yerleştirildi ve 1990'ların başında Yugoslavya'nın dağılmasına kadar kullanıldı.
Yugoslavya bayrağı üç renkten oluşuyor, mavi (üstte), beyaz (ortada) ve kırmızı (altta). Tasarım ve renkler, 1848 Panslav kongresinde Prag'da kabul edilen Panslavizm renklerine dayanıyor. 1918'de I. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra Sırp, Hırvat ve Slovenl Krallığı olan Güney Slavlar, Yugoslavya olarak bilinen tek bir ülke haline geldi. Monarşi, tüm Güney Slavların yeni kurulan birliğini sembolize etmek için Panslav tasarımını seçti. Bayrağın ortasındaki kırmızı yıldız komünizmi simgelemekte.7
Orijinal kaynak: yugoslavya. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2003, s. 72-73., ISBN 975-437-236-5 ↩
İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, Cilt 5, s. 28. ↩
İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, Cilt 5, s. 28-29. ↩
2 Proclamation of Constitution of the Feredative People’s Republic of Yugoslavia,
Map Universal, History, Facts, Breakup and Map of Yugoslavia ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page