Yay, kirişi kol kuvvetiyle gerilip salıverildiğinde oku kontrollü bir şekilde çok uzaklardaki hedefe saplayabilen bir savaş, av ve okculuk sporu aletidir. Kavs veya kabza da denir.
Yaydan önce ok ve mızrak elle, daha sonra da atlatl ile atılırdı. Bilinen en eski oklar son Buzul Çağı ertesi Üst Paleolitik ve Orta Taş Çağı dönemlerinde ortaya çıkmış ve Avustralya ve okyanus adaları dışında bütün dünyaya yayılmıştır.1
En eski ok veya mızrak ucu Güney Afrika kıyılarında bulunmuş ve 71000 yıl öncesinden kalmadır, fakat bunlar atlatl ile atılan ucu taş temrenli mızrak ya da sivri çubuklar olabilir.2
Olası en eski yay buluntusu 17500-18000 yıl öncesinden kalmadır ve Almanya'nın Mannheim-Vogelstang bölgesinde bulunmuştur.
Azilian adı verilen kültüre ait ok temrenleri İsviçre'deki Grotte du Bichon adlı mağarada avcının kemikleri yanında, biri avlanmış ayının üçüncü kaburga kemiğine saplı halde bulunmuş ve 13500 yıl öncesinden kalma olduğu tespit edilmiştir.3 Kenya'nın Turkana bölgesi Nataruk buluntu yerinde bir iskeletin kafatası ve göğüs kafesi içinde ok uçları bulunması ucu taş temrenli aletlerin 10000 yıl önce kullanıldığını düşündürmektedir.4
En eski yekpare tahta yay karaağaçtan yapılmış Holmegaard yayı Danimarka'da MÖ 9000'den kalma olarak bulunmuştur. Aynı yerde MÖ 8000'den kalma birçok başka yay da bulunmuştur.5 Yüksek verimli kopyaları yapılmaktadır.
16. yüzyılda barutlu silahların yaygınlaşmasına kadar ok ve yay önemli bir avlanma ve savaş aletiydi. Ok ve yayın örgütlü ordu savaşlarında kullanımı Avrupa'da 17. yüzyılda bitti, fakat doğuda, ve yeni dünyada av ve kabile savaşlarında 19. yüzyıla kadar kullanıldı. Kanada'nın kuzeyinde yay 20. yüzyıl sonuna kadar Ren geyiği avında örneğin Igloolik'te kullanılıyordu.6
Yay yakın zamanda Sahra güneyi Afrika'da kabile savaş silahı olarak kullanılmıştır; Buna bir örnek 2009 da Kenya'da Kisii ve Kalenjin halkları arasındaki 4 ölü ile sonuçlanan çatışmada belgelenmiştir.78
Yayın kas kuvvetini oka en iyi verebilmesi için belli parametreler önemlidir.
Yaylar kirişle kasılmadan önceki yani kullanılmazkenki duruşlarına göre isimlendirilir.
Türk yayı Asya kompozit yay geleneğinin zirve örneklerindendir. İslâmiyet'in ilk zamanlarında Arap oklarının mesâfesi bugünkü ölçülerle 500 metreyi geçmiyordu. Osmanlı İmparatorluğu'nda ise ok 845.5 metreye kadar fırlatılmıştır ve bu rekor hala kırılamamaktadır. Dar mekanda, at veya diz üzerindeyken kullanılabilecek kadar küçük, çok uzaktan vurabilecek, zırhlı hedefi delip öbür tarafta yalman verecek (dışarı çıkabilecek) kadar kuvvetlidir.
Türk yayında kullanılan malzemeler çile tarafında (karın tarafında) manda boynuzundan kesilip şekil verilen şeritler iki şeritin yay ortasındaki kabzada birleştiği noktada küçük beyaz bir kemik, ortada ısıtılıp bükülmüş akçaağaç veya kızılcık ağacı tahtası, ve hedef tarafında büyükbaş hayvanın arka ayağının toynak yakınındaki veya omurga sinirlerinden dövülüp didiklenerek ayrıştırılan kollajen lifleridir. Bu üç katman mersin balığının yüzme kesesinden elde edilen tutkal at kılından bir fırça ile sürülerek birbirine yay boyunca yapıştırılır. Sonra yay bir yıl gibi uzun bir süre kurutulur. Tam kurumuş haliyle yayın uçları birbirine değecek kadar hedef yönüne (sırt tarafına) büküktür. Yay ısıtılıp itinayla son şekli verilir.
Yay çile takılı olmadan muhafaza edilir, sadece gerektiğinde kasılır (tirkeş/kiriş/çile takılır), kullanım ertesi fazla bekletmeden yasılır (tirkeş/kiriş/çile çıkartılır). Yay çile ya da kirişlerini sağ elle kuvvetli çekip düzenli bırakabilmek için kemankeşler başparmaklarına zihgir denilen oval bir halka (okçu yüzüğü) takarlardı. Yay'ın kabzası sol elle tutulur, ok yayın dış (sağ) yüzüne dayanır, kertiğiyle tutturulduğu ipek çile, (sağ) başparmak üzerindeki zihgir ile çekilir, başparmak işaret parmağıyla desteklenir, gözden çok zihnen nişan alınır, "ya hak!" diyerek çile salıverilir, ok yollanır. Solaklar zihgiri sol baş parmağa takar, oku da yayın sol yüzüne dayarlar.
Bu yöntem birçok faydalı etkiye olanak verir:
Yayın bölümlerine uçtan ortaya doğru baş, tonç kertiği, kertiği koruyan sinir sargısı, çile (kertiğe takılan halka kısmı), kasan, sal, kabza, çelik (yayın/kabzanın ortasını gösteren kemik çizgi) adları verilir. Sal-kabza geçiş bölgesi de sinir sargısı ile korunmuş olabilir. Çilenin ortasında okun el tutmasa da düşmeden yerinde kalmasını sağlayan gügül10 ya da diğer adıyla düğül vardır.
Türk yayları 105–125 cm uzunluğunda, 300-360 gr ağırlığında yapılırlar. Yaylar yapılışına göre tımanlı veya sağınlı, kullanım alanlarına göre de tirgeş, menzil, peşrev (pişrev en uzağa ok atabilen yaylar), kepaze (en az kuvvetle çekilebilen yaylar), hedef ve savaş yayları gibi çeşitleri vardır, yaylarla yapılan ok atış mesafelerine gez, atışı yapana da kemankeş denirdi.
Yayın yapımı uzun bir emek mahsulü olduğu kadar ince bir sanatın da ifadesidir. İyi bir yayın yapımı çok sabır ister ve yıllarca sürebilir. Türklerde yay yapımına çok önem verilirdi. Sanatkarane yapılanlar altın ve yaldızla tezyin edilirdi. Süslemelerin bir köşesine (genellikle üst kasan başına) yapan ustanın adı ile yapım tarihi konulurdu. Bilhassa askeri müzelerde eski tarihlerde kullanılan çeşitli yay örnekleri pek çoktur.
Türklerde yay kutlu bir silahtır ve büyük önemi vardır. Gökyüzünü sembolize eder. Oğuz Kağan Bozoklar denen oğullarına Altın Yay’ı üçe bölerek vermiştir. (Diğer oğullarına da Üçokları üçe bölmüştür.) ise Alkım (Gökkuşağı) Altı Yay veya Altı İpli Yay olarak düşünülür. Sözcüğün genişlik anlamı vardır. Yaz sözcüğü ile aynı kökten gelir. Yay/Cay aynı zamanda ilkbahar demektir.11 Orhun alfabesinde ok ve yay kendi isimleri ve görünüşleriyle harf olarak vardır (Unicode 8.0 sürümünde U+10C16 , U+10C38 , yukarı bakanı U+10C39 ).
Dosya:Gak gung.jpg|Kore yayı, kuruma ertesi ısıtılıp açılmadan önce Dosya:Horseback Archery (195889659).jpeg|Asya yayıyla at üzerinden okçuluk Dosya:19th century knowledge archery european crossbow.jpg|Avrupa 19.y.y. Tatar yayı Dosya:Bear Archery Takedown Bow.jpg|Sökülebilir yay Dosya:2013 FITA Archery World Cup - Men's individual compound - Semifinal - 05.jpg|Makaralı yayla okçuluk
Orijinal kaynak: yay (silah). Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
M. H. Monroe, Aboriginal Weapons and Tools (Avustralya yerlilerinin alet ve silahları) "Avustralya yerlilerinin tercihi silahı mızrak ve mızrak atıcıdır. Ok ve yayı hiç benimsememiş olmaları çok tartışılmıştır. Buzul Çağı ertesi ok ve yay dünyanın insan yaşayan Avustralya ve okyanus adaları dışında her bölgesinde kullanılmaktaydı. Buna birçok olası sebep öne sürüldü.[...] Kaptan Cook Yeni Gine'nin Torres boğazı adalarından York burnu yakınında kıyıya yakın bir adada ok ve yayın yerlilerce kullanıldığını görmüştü. Fakat Avustralya yerlileri mızrağı tercih ediyorlardı." ↩
« La grotte du Bichon, un site préhistorique des montagnes neuchâteloises », Archéologie neuchâteloise 42, 2009. ↩
https://www.youtube.com/watch?v=pi64K4EcSxA Navek ile Ok Atışı ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page