UFO (İngilizce: "Unidentified Flying Object"/tanımlanamayan uçan nesne); bilimsel bir açıklaması olmadığı ve genellikle dünya dışı yaşam taşıdığı iddia edilen gizemli nesne.1 Türkçede uçan daire kavramı da sıklıkla UFO anlamında kullanılır.2 UFO fenomenleri bazen sadece gözlemcilerin iddiasından, bazen de çeşitli kayıt cihazlarıyla elde edilen görüntü ve/ya seslerden ibarettir. UFO'larla ilgili kayıt ve iddiaları inceleyen kişilere ufolog, bu uğraşa ise ufoloji adı verilir.
Daha öncesinde de UFO gözlemleri yapılmış olmakla birlikte, gözlem raporları 1950’li yıllardan itibaren, özellikle ABD’de büyük bir artış göstermiştir. Bu yıllardan itibaren günümüze kadar on binlerce UFO iddiası kaydedilmiştir.3
UFO'lar İngilizcede "flying saucer" (uçan çay tabağı) olarak da bilinir.4 Bunun nedeni ilk ünlü UFO vakası olarak kayıtlara geçen ve 1947'de ABD'de meydana gelen bir olaydır. İş insanı Kenneth Arnold hususî, küçük uçağı ile Washington'daki Rainier Dağı civarında uçarken, 9 tane, "hilal şeklinde" uçan nesne gördüğünü ve "nesnelerin suda sektirilen çay tabakları gibi hareket ettiğini" iddia etti. Haberi yayımlayan gazete hatalı olarak "nesnelerin çay tabağı (saucer) şeklinde olduğunu" yazdı ve "flying saucer" adı yerleşti.5
UFO iddiaları çok eski zamanlardan beri yapılmaktadır. Kimi ufologlara göre, İspanya'daki Altamira Mağarası'ndakiler veya Cougnac'taki (Fransa) Lot (Pech-Merle) Mağarası'ndaki6 tuhaf tasvirler UFO tasvirleri olabilir.7 Ayrıca Cezayir’deki Tassili freskleri8 gibi bazı resim ya da heykelcikler ilginç biçimde 20. yüzyıldaki raporlarda betimlenen uzaylı tasvirleriyle benzerlik göstermektedir.9 Bu durum bazı ufologlar göre, UFO fenomeninin insanoğlu hava araçlarını icat etmeden önce de mevcut olduğunun bir kanıtıdır.
Fakat eski zamanlarda gözlemlenen bu tuhaf fenomenlerin kuyrukluyıldızlar, parlak meteorlar ya da atmosferdeki optik fenomenler olduğu sanılmaktadır. Eski zamanlardaki bu tür olguların incelenmesi retro-ufoloji olarak adlandırılmaktadır. Geçmişteki bu tür gözlemlere şunlar örnek olarak gösterilebilir:
Ünlü okültistlerin yaşadığı bu dönemlerde, dinin etkisiyle göksel fenomenler ilahî mesajlar olarak veya büyücülerin sorumlu tutulduğu uğursuz işaretler olarak yorumlanmıştır.
İçinden uçan dairelerin çıktığı ana gemiler. Genellikle silindir biçiminde ve büyük oldukları ileri sürülür.
Orta boyuttaki taşıtlar. Genellikle uçan daire (fincan tabağı) biçiminde, bazen de küre veya üçgen biçiminde olurlar.
Gözlem diskleri. Küçük boyutlardaki, gözlem amaçlı, insansız araçlardır; genellikle disk biçiminde olurlar. </ref>
küre ve daire biçimli küçük nesnelerin çıktığı gözlemlenmişti.
Bu fenomenler o dönemde doğaüstü mucizeler, melekler ve gelecek hakkında haber verici alametler olarak yorumlanmıştı.13 Bu dönemlerde yapılan UFO gözlemlerinin sanat eserlerine de yansımış olması mümkündür.14 UFO gözlemlerinin yansıtıldığı ileri sürülen sanat eserlerinden bazıları şunlardır:
UFO ve uçan daire terimlerinin ortaya çıkmasından önce belirli sayıda, tanımlanamayan tuhaf hava fenomenleri raporları tutulmuştu. Bu raporlar
Bunlardan bazıları şöyle özetlenebilir:
UFO fenomeni II. Dünya Savaşı'nın ardından, özellikle Kenneth Arnold adlı bir Amerikalı iş insanının 24 Haziran 1947’deki tanıklığından sonra kamuya yansıdı. Kenneth Arnold UFO'ları Washington eyaletinde, Mont Rainier yakınlarında özel uçağıyla seyretmekteyken gözlemlemişti. İfadesine göre, ters çevrili fincan tabağı gibi hareket eden, hilal biçiminde çok parlak 9 nesne görmüştü. Mont Rainier'dan Mont Adams'a doğru uçan bu nesneler çok hızlıydı. Arnold uzunluklarının 12–15 m arasında olduklarını ve hızlarının en azından saatte 1800 km olduklarını iddia etti. Beyanatında Arnold “kazlar gibi, diyagonal bir zincir oluşturarak, sanki birbirlerine bağlıymışçasına uçuyorlardı; hareketleri su üzerinde sekerek kayan bir fincan tabağını andırıyordu” demiştir.27 Bu olayı özellikle ABD'de binlerce tanıklık izledi. Önemli bir tanıklık da 4 Temmuz'da, dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan, Amerikalı havayolu şirketlerinden United Airlines'in bir uçuş ekibinden gelmişti. Ekip, 4 Temmuz akşamı Idaho üzerinde daire biçimli 9 nesnenin uçaklarına eşlik etmiş olduklarını açıklamıştı. Bu tanıklık medyada daha büyük yankı buldu ve Arnold’unkinden daha inanılır, güvenilir bulundu. Müteakip günlerde gazetelerin çoğu uçan daire olaylarını baş sayfada yayımlamaya başladılar.
4 Temmuz 1947'de tüm dünyada büyük yankı uyandırmış Roswell Olayı meydana geldi. O gün Roswell yakınlarındaki bir çiftliğin sahibi Mac Brazel ve komşuları yerde bir enkaz olduğunu fark etti ve Mac Brazel bunu en yakın askerî üsse haber verdi. Roswell Army Air Field (RAAF) üssünden 28 genç bir subay (teğmen Walter Haut)29 o zaman basınla ilk teması gerçekleştirerek ordunun Roswell'deki bir çiftlik civarında bir uçan daire enkazı ele geçirdiğini açıkladı.30 Bu açıklama medyada güçlü bir ilgi uyandırdı. Kenneth Arnold’un gözlemi basında bu olaydan bir ay önce yer almış ve öyle güçlü bir yankı bulmuştu ki, artık askeriye de dahil herkes konuyla ilgilenir halde bulunuyordu. Roswell Olayına ilişkin ilk açıklamanın ertesi günü üssün sorumlu komutanı olan, 8. Hava Kuvvetleri Komutanı general Roger Ramey, genç subayın açıklamasını tashih edici bir açıklama yayımladı ve uçan daire sanılanın yalnızca bir meteoroloji balonu olduğunu açıkladı.31.Bir basın konferansı düzenlendi ve gazetecilere meteoroloji balonu tezini doğrulayıcı mahiyette bazı kalıntılar gösterildi. Olay gündemden düştü ve yaklaşık otuz yıl boyunca, ABD'deki ilk büyük UFO akınının sonuna kadar unutulmuş olarak kaldı.
1978'de binbaşı Jesse Marcel 1947'deki Roswell enkazı parçalarını toparlamaya çalıştı ve televizyonda bunların kesinlikle Dünya-dışı kökenli olduklarını ve vaktiyle üssün sorumlu komutanı olan general Ramey’in gazetecilere gösterdiği parçaların Roswell olayından kalan gerçek parçalar olmadığını açıkladı. Sonradan ufolog olan nükleer fizikçi Stanton T. Friedman gibi o da, ordunun, uzay gemisini ele geçirişini kamudan saklamış olduğu kanısındaydı. Bundan sonra bu olgu ya da bu hikâye UFO amatörlerine ve ufoloji dergilerine konu olmuştur.32 Şubat 1980'de National Enquirer Gazetesi'nin binbaşı Jesse Marcel'in görüşlerini yayımlamasıyla Roswell olayı yeniden gündeme geldi. Bunun üzerine yeni tanıklıklar da birer birer ortaya çıkmaya başladı ve Roswell olayı ek bilgilerle daha ayrıntılı bir konum kazanmaya başladı. Örneğin bu tanıklıklara göre, o dönemde Dünya-dışı enkazın parçalarını yeniden birleştirmeye ve hatta uzaylıların kadavrası üzerinde otopsi yapmaya yönelik bir askerî operasyon yapılmıştı.33 Vaktiyle Roswell Hava Üssü’ne morg hizmeti veren ve Ballard Cenazeevi’nde çalışan, cenaze işleriyle meşgul emekli bir müteşebbis Glenn Dennis, 1989’da, vaktiyle Roswell Üssü’nde uzaylıların cesetleri üzerinde otopsi yapılmış olduğunu doğruladı.34.
Vaktiyle, 1947’deki Roswell Olayı'nda gazetecilere açıklama yapmış olan general Ramey’in amiri ve Forth Worth Üssü Kurmay Başkanı olan general Thomas J. Du Bose 1991'de, Roswell olayından üsse aktarılan enkaz parçalarının yerine meteoroloji balonu parçalarının gösterilmiş olduğunu doğruladı. Bu yeni gelişmeler karşısında ve ABD Kongresi’nin bir soruşturması sonrasında, Kongre'ye ait, kısa adı GAO (Government Accountability Office)35 olan Devlet Denetleme Kurulu, A.B.D. Hava Kuvvetleri'nden bir iç soruşturma açılmasını istedi. Bu soruşturmanın sonucu iki rapor hâlinde özetlenmiştir: Hava Kuvvetleri, UFO’lar konusunda uzun yıllar süren bir suskunluktan sonra ilk defa 1994 Eylül’ünde, kamuya bir açıklama yapmak zorunda kalmıştı; hazırlanan raporda, Hava Kuvvetleri, söz konusu olayda gerçekten bir meteoroloji balonunun söz konusu olmadığını itiraf ediyordu. 1995’te yayımlanan ilk rapor 1947’de keşfedilen parçaların devletin Mogul Projesi 36 adlı gizli bir programına ait olduğu sonucuna varmıştı. Ayrıca raporda, o dönemde Roswell Ordu Hava Üssü’nden gönderilen tüm yazılı belgelerin gerekli izin alınmaksızın yok edildiği bildirilmekteydi. 1997’de ise ikinci bir rapor oluşturuldu. Bu rapor, uzaylıların cesetleriyle ilgili tanıklıkları doğrular gibi görünüyordu; rapora göre ölüm ve yaralanmalara neden olan bir askerî kaza söz konusuydu, raporda 1950 yılları sırasında sürdürülen High Dive operasyonunda olduğu gibi, insansı maketlerin üzerindeki çalışmalardan söz ediliyordu.
Bu rapor, en azından, söz konusu üssün o döneme ait tüm resmî evraklarının (Mart 1945-Aralık 1949) ve tüm radyo mesajlarının (Kasım 1946-Şubat 1949) yok edilmiş olduğunu ortaya koyarak, Roswell Olayı’nda kapandı sanılan tartışmanın hâlen kapanmamış olduğunu ortaya koyuyordu. Belgelerin ne zaman, kim tarafından ve kimin emriyle yok edildiğinden de söz edilmemekteydi.
Bu raporları, uzaylıların Dünya’yı ziyaret ettiği tezini benimsemiş taraftarlar devletlerin "yanlış bilgi verme" (dezenformasyon) politikasının örneklerinden biri olarak yorumlarken, kimi ufologlar ise olayda gerçekten Dünya-dışı bir uzay gemisinin söz konusu olma olasılığını azaltan belgeler olarak yorumlamışlardır.373839.
(27 Mayıs 1995’te) Londra Müzesi'nde bir basın toplantısı yapan İngiliz televizyon yapımcısı Ray Santilli (İngiliz video prodüksiyon şirketi Merlin Group'un başkanı) ABD ordu istihbarat birimlerine ait olduğunu açıkladığı bazı filmleri kamuya sundu. 1947'deki Roswell UFO kazası sonrasında çekildiği ileri sürülen, 16 mm.'lik 14 bobinden oluşan ve 90 dakikadan fazla süren bu filmler, bazı insansılara yapılan otopsi sahnelerini içeriyordu. Santilli filmleri, ordu için çektiği filmlerin bir kopyasını da kendisine saklayan 82 yaşındaki ordu fotoğrafçısı Jack Barnett’ten elde etmişti.40 Film önce BBC aracılığıyla dünyaya tanıtıldı; daha sonra çeşitli televizyon kanallarında yayınlanıp, çeşitli dergilere kapak oldu.41 Ortaya çıkan otopsi görüntüleri üzerinde ordu kaynakları otopsideki görüntülerin sadece maketlerden ibaret olduğunu gerçeklikle ilgisi olmadığını söylemişlerdir,fakat ortaya çıkan tanıkların ifadelerine göre bu canlılar enkazdan çıkarılıp askeri koruma eşliğinde otopsi odasına getirildiklerini açıklamışlardır.Medyaya ardı ardına çıkan tanıkların bir anda açıklama yapmaları ise Amerikan hükûmetinin olayı bilen bilimadamlarına koyduğu susma yasağının delinmesi üzerine diğerlerinin sesinin kesilme olasılığına karşı kendilerini korumak için ifşa oldukları böylece başlarına bir şey gelme olasılığını bertaraf ettikleri düşünülüyor.
UFO’lar ve uzaylılar (Dünya-dışı canlılar) konusu 1950’li yıllardan beri uluslararası bir kültürel olgu durumuna gelmiştir. Konuya ilişkin olarak halkbilimci Thomas E. Bullard şöyle der: “UFO’lar modern bilinci dayanılmaz bir güçle istila ettiler ve bu konuda durmaksızın yayımlanan kitaplar, makaleler, gazete başlıkları, filmler, televizyon yayınları, çizgi filmler, ilanlar vs. dalgası bu olguyu doğrulamaktadır.” 1977 yılında yapılan bir istatistikî araştırmaya (Gallup Poll) göre, ABD eski başkanı Gerald Ford'un Beyaz Saray’dan ayrılmasının üzerinden 9 ay geçmiş olmasına rağmen, insanların yalnızca % 92’si onun adından söz edildiğini duymuşken, insanların % 95’i UFO’lardan söz edildiğini duyduğunu belirtmiştir (Bullard, 141). Yine Gallup Poll tarafından 1996’da yapılan bir başka istatistikî araştırmaya göre, A.B.D.’deki insanların %71’i devletin UFO’larla ilgili enformasyonları gizlediğine inanmaktadır; 2002’de Sci Fi televizyon kanalı için Roper Poll tarafından aynı konuda yapılan istatistikî araştırma da benzer sonucu vermiş ve bunun yanı sıra, gitgide daha fazla insanın UFO’ların Dünya-dışı kökenli olduğuna inandığı sonucunu ortaya koymuştur.
1990’lı yıllardan beri, UFO fenomeninin bir tür aldatmaca olmadığı yönünde gelişmeler olmaktadır. Aslında “Güneş-sistemi dışı gezegenler”in varlığının keşfinden itibaren bilim insanları topluluğunda ve kamuoyunda evrende yalnız olmadığımız fikri giderek ağır basmaktadır ki, bu da Dünya’nın uzaylılar tarafından ziyaret edilmesi hipotezinin pek mantıksız olmadığı yönündeki görüşü gitgide desteklemektedir. Uçan dairelerin Dünya-dışı zeki yaratıklara ait olmalarına ilişkin hipotez (Fr.HET- İng.ETH) 42 lehindeki kitapların bilim insanları ve ufologlar tarafından yayımlanması, GEIPAN43 gibi resmî kurumların arşivlerinin kamuya sunulması ve televizyon programlarında konunun enine boyuna tartışılması UFO fenomeninin Dünya-dışı ziyaretlerle ilgili olabileceğinin kabulü yönünde gelişme göstermektedir. Örneğin Fransa’daki son istastikî yoklamalar, insanların % 48’inin Dünya’nın uzaylılarca ziyaret edildiği görüşünden yana olduklarını ortaya koymuştur.44
UFO’lar ya da Dünya-dışı canlılar konusu edebiyatta ilk kez H. G. Wells’in “Dünyalar Savaşı” adlı romanıyla gündeme gelmiştir. Bilimkurgu romanları içinde ilklerden biri olan bu roman sonradan iki kez sinemaya uyarlanmıştır; biri 1953'te Byron Haskin tarafından, diğeri Üçüncü Türden Yakınlaşmalar ve E.T. the Extra-Terrestrial filmlerinin de yapımcısı olan Steven Spielberg tarafından 2005’te gerçekleştirilmiştir.
20.yy. başlarında uzaylıların varlığı konusuyla dalga geçmek üzere, “küçük yeşil adamlar” ya da “Merihliler” teriminin kullanıldığı görülür. Rengin yeşil seçilmesi, muhtemelen Edgar Rice Burroughs’un Merihli türlerinden söz ettiği “A Princess of Mars” (1912) adlı romanında bir türün deri renginin yeşil olmasından kaynaklanıyordu. Bu renk daha sonra Harold Sherman (The Green Man,1946) ve Damon Knight (The Third Little Green Man, 1947) gibi birçok yazar tarafından da benzer anlamda kullanılmıştır.
Fakat UFO konusu halkbilimsel açıdan en önemli dönemeci Erich von Däniken’in “Tanrıların Arabaları” (Chariots of the Gods) kitabının 1970’te yayımlanmasıyla almıştır. Yazar, kitabında Dünya-dışı zeki varlıkların Dünya’yı binlerce yıldır ziyaret ettiğini ileri sürüyor ve bu iddiasını çeşitli arkeolojik örneklerle ve çözülememiş sırlarla desteklemeye çalışıyordu.45 Aslında bu tür fikirler yeni sayılmazdı. Örneğin astronom Carl Sagan 1966’da yayımlanan “Evrende Zeki Yaşam” (Intelligent Life in the Universe) adlı kitabında Dünya-dışı canlıların sporlar46 düzeyinde de olsa milyonlarca yıldan beri Dünya’yı ziyaret etmekte olduğunu yazmıştı. Bu hipotezler aynı yoldan gidecek birçok yazara öncülük işlevi gördüler ve birçok izleyiciye ilham kaynağı oldular ki, bunlardan bazıları Kitab-ı Mukaddes’teki bazı pasajları Dünya-dışı temasların olabileceği fikriden47 hareket ederek ele aldılar.48 Bu tür yorumlardan çoğu biyolojideki insanın evrimini Dünya-dışı müdahalelerle49 açıklamaya eğilimliydi. Bu tür bir fikir, 2001: Bir Uzay Destanı filminde işlendi.
UFO fenomeni 1980’li yıllarda, özellikle A.B.D.’de, Whitley Strieber’ın (Communion) ve Jacques Vallée’nin (Passeport pour Magonia) kitaplarının yayımlanmasıyla, yeni bir dönemece girdi. Korku romanları yazarı Strieber’ın50 etkisiyle artık daha çok “uzaylıların Dünyalıları kaçırması” gibi tedirgin edici konular işlenmeye başladı ve "Gizli Dosyalar" gibi televizyon dizileri ortaya çıktı. Bununla birlikte bu edebiyatta da uzaylılara genellikle iyi roller veriliyordu. David Jacobs ve Budd Hopkins gibi yazarlar insanlığın Dünya-dışı canlılarca genetik olarak etkilenmesini de işlediler. Psikiyatr John Mack (1929-2004) Dünya-dışı “istilacılar”ı insanlığa bilgelik getirmeye çalışan sert, fakat iyi rehberler rolü verdi. Son on yıl UFO’lar ve uzaylılar konusundan esinlenen filmler açısından çok zengin bir şekilde geçmiştir. Son zamanlardaki filmler arasından özellikle Roland Emmerich’in Kurtuluş Günü (1996), Robert Zemeckis’in “ Mesaj ” (1997) ve M. Night Shyamalan’ın “İşaretler” filmi ilgi çekmiştir.
1950’li yıllardan itibaren UFO fenomeniyle ilgili, “temas grupları” adı da verilen mistik tarikatlerin ortaya çıktığı görülmüştür. Bu tür gruplar genellikle semavi varlıklarla ya da uzaylılarla doğrudan ya da dolaylı (telepatik) olarak temas hâlinde olduğunu iddia eden bir guru ya da bir lider çevresine toplanmış müritlerden oluşmaktadır. Bu tür liderlerin en eskilerinden biri, nükleer silahların artışı tehlikesi karşısında Dünya insanlığını uyarmak isteyen bir Venüs’lüyle doğrudan temasta bulunduğunu iddia eden Georges Adamski’dir.51 Adamski büyük ölçüde gözden düşmüş ve saygınlığını yitirmiş olmakla birlikte, Fondation Adamski adıyla kurulan bir kurum, yazılarını yayımlamıştır. İngiliz mistik George King tarafından 1955-1956’da Londra’da kurulan The Aetherius Society52 ve Ernest L. ve Ruth Norman tarafından 1954'te kurulan Fondation Unarius bu tür oluşumların eskilerine örnek olarak gösterilebilir.
Bu tür grupların Dünya-dışı kaynaklardan aldıklarını ileri sürdükleri mesajların ana konusu nükleer silahlardaki artış tehlikesi karşısında insanlığın uyarılmasıdır. Dünya-dışı temasta olduklarını ileri süren yeni gruplara örnek olarak Heaven Gate53, Raëlism54,Ashtar Galactic Command55 grupları gösterilebilir.
Günümüzde, bu tür “temas tarikatları”nın gerek eskileri gerekse yenileri, Hristiyanlık unsurlarının ve Doğu dinleri unsurlarının "uzaylıların Dünyalılar’a karşı 'iyi dilekli' oluşu"ndan yola çıkan fikirlerle bağdaştırıldığı bir dünya görüşüne sahiptir.
1970 yıllarında, New Age akımının UFO’lar ve uzaylılardan söz eden kitaplarının yayımlanmasıyla, konuya daha geniş açıdan bakılmaya başlanmış ve UFO’ları doğaüstü ve okült konulara da bağlayan bir yenilik hareketinin oluştuğu görülmüştür. Her ne kadar UFO’ları okült ve dinsel kavramlarla bağdaştırma hareketleri 1950’li yıllardaki temas gruplarında da az çok görülmüşse de 1970’lerde bu bağdaştırma hareketleri son derece geniş bir skala içine yayılmıştır. New Age akımı mensuplarının çoğu Dünya-dışı canlılara inanmış ve onlarla temas kurma girişimlerinde bulunmuştur. Bu akımın ünlü sözcülerinden biri sinema oyuncusu Shirley MacLaine’dir.
“Siyah giysili adamlar” (İng. Men in black, MIB) ya da “siyah giyen adamlar” Amerikan folklorunun bir ürünü olan, hayalî kişileri belirten genel bir terimdir. Sözde var olan bu kara giysili, son derece tehlikeli kişilerin amacının Dünya-dışı canlılara ilişkin bilgilerin insanlığa ulaşmasını engellemek olduğu varsayılır. Kendilerini genellikle Amerikan federal hükûmeti adına çalışan ajanlar olarak takdim ederler. Dünya-dışı bir fenomene tanık olanın evine ertesi gün ya da azami birkaç aylık bir süre sonra bir ya da birkaç kişi (genellikle üç kişi) olarak gelirler, bazen içlerinden biri kadın da olabilir. Tanık onları genellikle olayı örtbas edip gizlemekle görevli hükûmet ajanları olarak, bazen de esrarengiz amaçları olan Dünya-dışı canlılar (uzaylılar ya da insansılar) olarak görür. Genellikle II. Dünya Savaşı’nı izleyen yıllardaki stilde, siyah, koyu renkli ya gri giysiler giyinirler, varsa, arabaları da bu döneme ait bir araba olur.
“Siyah giyen adamlar” konusunu Gray Barker ufolojinin klasiklerinden biri sayılan, makalelerini bir araya getirerek oluşturduğu “Onlar uçan daireler hakkında çok şey bildiler” (They knew too much about flying saucers) adlı kitabıyla gündeme getirmiştir. Bu kitabın yayımlanmasından on yıl kadar sonra John C. Sherwood, Gray Barker’in ufolojik fanzinindeki metinlerin (makalelerindeki metinlerin) aslında bilimkurgu hikâyelerinin metinleri olduğunu açıkladı. Yani John C. Sherwood’a bakılırsa, “siyah giyen adamlar” Amerikan folkloruna geçmeden önce piyesler hâlinde yaratılmış bir efsane idi. Senaristler bu konudan yararlanmakta gecikmediler ve “siyah giyen adamlar”ı konu alan televizyon dizileri yaptılar. Ayrıca bu konuyu işleyen bir çizgi romanlar(Men in Black, Martin Mystere) ve iki film (Men in Black ve Men in Black 2) üretildi.
UFO gözlemlerinin çoğu, gözlemlerinin gerçekliği hakkında elle tutulur bir kanıt veremeyen bir veya birkaç kişinin az çok kesin bir tanıklığı üzerine kuruludur. Yalnızca tanıklıklar üzerine kurulu olaylardan başka, nadir olmakla birlikte, doğrudan veya dolaylı fiziksel unsurlarla desteklenen olaylar da vardır. Olayların bir kısmı devletlerin çeşitli bilimsel ve askerî otoritelerince yapılan soruşturmalarla araştırılmıştır. Bu olaylardaki doğrudan fiziksel veriler genellikle radarlarla veya fotoğrafik cihazlarla yapılan saptamalar, dolaylı fiziksel veriler ise toprak üzerinde UFO’larca oluşturulduğu varsayılan izler, ancak elektromanyetik etkiyle oluşabilecek izler ve çevrede yaratılan bir karışıklık izleridir.
UFO olaylarının çoğu, gökte veya yerde bir ya da birçok kişi tarafından birtakım nesnelerin ya da ışıkların gözlemlenmesinden ibaret olan “tanıklıklar kategorisi”nde yer alır. Bu tanıklıkların çoğundan “doğrudan kanıtlar”ın (örneğin bir fotoğraf) ya da “dolaylı kanıtlar”ın (örneğin yerde bırakılan izler) yokluğu nedeniyle soruşturmacılar pek yararlanamazlar.
Geniş kitlelerce (toplu olarak) yapılan UFO gözlemlerinin sayısı çoktur. Belçika UFO Akını (Dalgası)56,Mexico UFO Akını ve Los Angeles Savaşı57 kitlesel UFO gözlemlerine örnek olarak gösterilebilir. Fransa’daki bazı UFO olayları da GEIPAN58 tarafından listelenmektedir ki, bu listedeki kitlesel UFO gözlemlerinden biri Aldudes Olayı olarak bilinen, Aquitaine’de 2 Şubat 1985’te yapılan UFO gözlemidir. Kalabalık bir insan topluluğu tarafından görülen bu UFO, ışıklı olup beyaz, kırmızı ve yeşil renklerde ışıklar saçıyordu. UFO daha sonra Ardennes’de (Fransa) ve İspanya’da da gözlemlendi.59 Fransa’daki bir başka kitlesel gözlem Vaucluse Olayı60 ya da Hautes-Pyrénées Olayı61 olarak bilinir.
UFO fenomeninin incelenmesi için yararlanılabilen başlıca öğeler fotoğraflar ve video kameralarıyla çekilen filmlerdir. UFO fotoğrafları üzerine yapılan bir analiz bu fotoğrafları üç kategoride sınıflandırmıştır:62
Fotoğrafik aygıtlarla kaydedilmiş, tanınmış UFO olaylarından bazıları şunlardır:
Bu veriler UFO’ların yere konmasıyla meydana geldiği ileri sürülen yanık veya kurumuş yer, yanık veya zarar görmüş bitki örtüsü, manyetik gariplikler, ışınım seviyesindeki artışlar ve bazı madenî izler gibi fiziksel izlere dayalıdır. Yöntembilimsel açıdan bakılırsa, tüm ileri sürülen fiziksel izler veya "ekin çemberi" (İng. Crop-circle) denilen nedeni açıklanamayan garip oluşumlar77 ile UFO’lar arasında kesin bir ilişki kurmak imkânsızdır. Çevredeki değişiklikler ve bozulmalar UFO’lardan başka nedenlere de bağlı olabilir. Bununla birlikte UFO olaylarının bazılarında, bir UFO’nun konduğu gözlemlenen yerlerde birtakım izlere rastlanılmıştır; bu olaylarda izler ve gözlem birbirini desteklemektedir. Gözlem ve izlerin birbirini desteklediği ünlü UFO olaylarına "Rendelsham Olayı"78(Birleşik Krallık) ve Trans-en-Provence Olayı79(Fransa) örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca, yerde bilinmeyen bir nedenle beliren, "ekin çemberi" denilen garip oluşumları inceleyen grupların en titizlerinden biri sayılan BLT Araştırma Ekibi’nin araştırmacıları bu tür oluşumlarda nadir radyoaktif izotoplar keşfetmişler ve bu oluşumların çevresindeki bazı bitkilerin çekirdeklerinde derin yapısal değişikliklerin oluştuğunu saptamışlardır.80
UFO gözlemine tanık olanlardan bazıları UFO gözlemleri sırasında ya da UFO geçip gittikten sonra baş ağrıları, ses kaynağı olmadığı halde birtakım sesler duyma (İng. tinnitus), mide bulanması, deri ve kornea yanıkları (örneğin Falcon Lake Olayı’nda86) ve "geçici felç" gibi birtakım fiziksel etkilere maruz kaldıklarını beyan etmişlerdir. Ayrıca radyoaktif zehirlenme geçirenler de olmuştur (örneğin Cash-Landrum Olayı’nda). Bununla birlikte UFO olaylarının çoğunda bu fiziksel etkiler veya yanıklar birer tıbbi kanıt olarak göz önüne alınamamaktadır; bu tutumda bunların sıradan yanıklar olması ve dalga geçme amaçlı olma olasılığının etkisi büyüktür.
Bu tür fiziksel etkilere maruz kalınmış UFO olaylarına Fransa’dan şu iki olay örnek olarak gösterilebilir:
Görsel gözleme paralel olarak, UFO’ların kontrol kulelerindeki sivil veya askerî kalifiye operatörler ve personel tarafından radarlarla da saptandığı ve izlendiği UFO olayları, genellikle en verimli UFO olayları olarak kabul edilirler. Bu tür UFO olaylarından bazıları şunlardır:
UFO’ların neden olduğu ileri sürülen elektromanyetik girişimler genellikle otomobillerin arıza yapmasıyla, elektrik kesilmeleriyle, radyo ve televizyon yayınlarıyla, iletişimle ve hava ulaşımıyla ilgili elektromanyetik girişimlerdir.
NASA’daki bilim insanı Dr. Richard F. Haines tarafından bu konuda uçak kazalarıyla ilgili olarak derlenen liste otuzdan fazla uçak kazası olayını içermektedir. 1976’da Tahran’da 18 Eylül'ü 19 Eylül'e bağlayan gecede meydana gelen "Tahran Olayı"98 bu tür olaylar içinde en tanınmış olanıdır.
3 Eylül 1985 gecesi Lyon’da (Fransa), saat 22.00 sularında pek çok tanık futbol topu iriliğinde bir küre gözlemledi. Küre şehir merkezindeki Edouard Herriot nehir limanındaki sulara dikine inerek, sessizce düştü. Işıklı küre yeşil renkte bir floresan halesiyle çevriliydi. O an devriye görevindeki polis arabasının tüm ışıkları herkesin gözü önünde yanıp sönmeye başladı. Daha sonra bir dakika boyunca, civarda bulunanlar suyun dibinde yaklaşık 30 m. çapında beyazımsı-sarı renkte bir ışık gördüler. Bu düşüş Lyon kentinin dışında kalan, civardaki yerleşim birimlerinde yaşayanlarca da gözlemlenmişti. Yüzeyde yapılan ilk incelemelerde çok güçlü olmamakla birlikte bir radyoaktivitenin varlığı saptandı. Jandarma Kuvvetleri’nce açıklanamayan bu fenomen kimliği tanımlanamayan fenomenler listesine eklendi.99
Yaklaşık elli yıldan beri UFO fenomeni üzerine devletlerin çeşitli organlarınca ve inceleme kurumlarınca sürdürülen resmî bilimsel incelemelerde bulunulmuştur. Condon Raporu100 gibi bazı resmî incelemeler bu konudaki derin araştırmaların bilimi geliştirecek bir yanı olmadığı yönünde sonuca varırken, GEPAN’ın101 incelemeleri gibi bazı incelemelerde, nötr kalma tercih edilmiş ve bu tür karmaşık olayların açıklanmasında bilimsel incelemelerin devam etmesi önerilmiştir. COMETA Raporu102 ve Estimate of the situation Raporu103 gibi, az sayıdaki bazı özel ve resmî incelemelerde ise varılan sonuçlarda “Dünya-dışı canlılar hipotezi”nin 104 lehinde görüş belirtilmiş ve devletlerin resmî tavırları ve bilimsel topluluk eleştirilmiştir.
ABD UFO fenomeni üzerine soruşturma başlatmaya 1940’lı yılların sonlarında karar verdi ve konuyu soruşturmak üzere farklı komisyonlar oluşturdu. 9 Temmuz 1947’de A.B.D. Hava Kuvvetleri İstihbarat Servisi F.B.I. ile işbirliği yaparak Kenneth Arnold’un ve United Airlines’in uçuş ekibinin tanıklığı gibi en güvenilir UFO tanıklıklarını incelemek üzere gizlice bir soruşturma başlattı. İstihbarat Servisi, beyanında “böyle bir fenomenin gerçek olup olmadığını saptamak için ilişkili olduğu tüm bilim insanlarından yararlanma yoluna” gidileceğini bildirdi. Ayrıca araştırma, beyanata göre, “uçan nesneler göksel bir fenomen ya da mekanik vasıtalarla sevk edilen tuhaf nesneler de olabilirler şeklindeki bakış açısı terk edilmeden” sürdürüldü.105
Üç hafta sonra şu sonuca vardılar: “Uçan daire hikâyeleri hiç de hayal ürünü veya bazı doğal fenomenlerin abartılmasından ibaret değildir. Gerçekten bir şeylerin uçması söz konusudur.” Hava Kuvvetleri’nin Levazım Komutanlığı'na bağlı Teknik ve İstihbarat Birimleri tarafından bir ek soruşturma daha yapıldı ve aynı sonuçlar elde edildi.106 Varılan sonuç şuydu: “Fenomende, tanıkların görme duyusuyla ilgili yanılgılardan öte, gerçek bir şey var. Bunlar disk biçiminde, metalik görünüşlü ve uçaklarımız gibi büyük cisimlerdir.” Ayırt edici özellikleri; “yükseliş hızları, son derece yüksek manevra kabiliyetleri”, genellikle gürültü çıkarmadan, havaya bir şey yaymadan ve bazen grupça uçmaları ve “bir uçak veya radarca saptandıkları an düşmanca bir niyete sahip olmadıkları halde kaçma davranışı göstermeleridir.” 107
Hava Kuvvetleri’nin 1954'teki 200-2 talimatı UFO’ları “bir davranışa sahip, aerodinamik veya alışılmamış özellikler gösteren, bilinen hiçbir uçak ya da füze tipine benzemeyen ya da alışılmış hiçbir cismin mutlak olarak eşi, benzeri olmayan her cisim” olarak tanımlamaktaydı. Bu talimat B kategorisindeki UFO’ların “A.B.D.’nin güvenliği bakımından olası bir tehdit” olarak incelenmesi gerektiğini ve teknik durumlarının ortaya konmasını şart koşuyordu. Ayrıca Hava Kuvvetleri açıklanmamış olaylarla ilgili olarak basınla tartışmama ya da izinsiz beyanat vermeme konusunda uyarıldı. Kısaca, 1947 yılının Eylül sonunda UFO fenomeninin resmî olarak incelenmesi Hava Kuvvetleri’nce yapılmıştı. Bunu 1947 yılının sonunda Sign Projesi108 soruşturması izledi ki, bu soruşturma 1948 sonunda Grudge Projesi109 soruşturmasına dönüştü. Bu soruşturmalar Hava Kuvvetleri’nin bu konudaki resmî soruşturmalarına 1970’te nokta koyan, 1952’de başlatılan ünlü Mavi Kitap (İng. Blue Book)110 Projesi soruşturmasıyla tamamlandı. “Uçan fincan tabakları” (İng. flying saucers) terimi yerine “UFO” teriminin kullanılmasını öneren kişi, “uçan fincan tabakları” teriminin gözlemlerin çeşitliliğini yansıtmadığını düşünen, Mavi Kitap Projesi’nin başında bulunan, yani bu projede birinci müdür olan yüzbaşı Edward J. Ruppelt’tır. Ruppelt söz konusu alandaki deneyimini “UFO” teriminin ilk kez kullanıldığı kitap olan "The Report on Unidentified Flying Objects" adlı kitabında anlatmıştır.111
Sign Projesi ilk uçan daire gözlemlerinden sonra, general James Harold "Jimmy" Doolittle’ın 1946’da « hayalet füzeler » olayı sırasındaki bir soruşturmasının112 ve general Schulgen tarafından 1947 yazında yapılan, "uçan nesnelerin maddi gerçekliği"ni ortaya koyan incelemesinin ardından başlatıldı113 ve A.B.D. Hava Kuvvetleri’nin UFO’lar üzerine ilk resmî bilimsel incelemesi oldu. Bu proje Hava Kuvvetleri’nin Ohio’daki Write-Patterson Üssü’nde Hava Levazım Komutanı general Nathan F. Twining’in girişimiyle 1947 yılı sonunda başlatıldı ve 1948 yılı sonuna kadar sürdü ve 16 Aralık 1948’de yerini Grudge projesine terk etti. yüzbaşı Robert R. Sneider’in başkanlığında sürdürüldü. Proje “dar kapsamlı bir başlangıç” olarak sınıflandırılmakla birlikte, varlığı kamunun geniş kesiminde duyuldu ve kamuda adından genellikle “Fincan tabağı Projesi” olarak söz edildi. Proje, bilim insanlarından oluşan, UFO’ların yıldızlarla ve meteorlarla karıştırılmaması için UFO olaylarında “ayırt etme görevi”yle sorumlu astronom Josef Allen Hynek114 gibi bilim danışmanlarını bünyesinde bulunduruyordu.
Sign Projesi çalışmaları başladığında ilk girişim ünlü Mantell Olayı’nın115 incelenmesi oldu. Sign Projesi’nin soruşturmacıları Mantell’ın olay sırasında baygınlık geçirdiği ve Venüs gezegenini UFO sandığı sonucuna vardı. Fakat ne tanıkların olayı destekleyen gözlemlerine bir açıklama getirmişlerdi, ne de uçuş hâlindeki uçağın patlamasına. Bununla birlikte diğer olayların da soruşturulması sonucunda Sign Projesi soruşturmacıları “Dünya-dışı canlılar hipotezi”ne116 daha yakın hale geldiler ve Pentagon’a hazırladıkları Estimate of the situation Raporu’nu117 sundular. Bu raporda Sign Projesi’nde görevli bilim insanları en esrarengiz (en açıklanamayan) UFO’ların mahiyetinin izah edilmesinde neden “Dünya-dışı canlılar hipotezi”ni daha akla yakın bulduklarını açıklıyorlardı. Fakat rapor general Hoyt S. Vandenberg tarafından reddedildi.118 Rapor birkaç ay sonra kamuya yansımışsa da, zamanla az çok unutuldu. Bu soruşturmanın yerini 1948 sonunda başlatılan Grudge Projesi soruşturması aldı.
Grudge Projesi 1949 ve 1952 yılları arasında UFO fenomenini incelemekle görevlendirilen A.B.D. Hava Kuvvetleri’nin ikinci resmî incelemesi oldu. Başında general Charles Cabell’ın bulunduğu proje bazı şüpheli aydınlatmalardan dolayı çok tartışılan bir proje oldu.119 Kimileri bu projeyi A.B.D. Hava Kuvvetleri’nin Sign Projesi sonuçlarına cevaben (karşılık olarak) bir “kasten yanlış bilgi verme (dezenformasyon) girişimi” diye nitelendirdi.120 Sign Projesi gibi Grudge Projesi de UFO olaylarının çoğunu yanılmalardan kaynaklanan olaylar olarak ele aldı. Fakat Sign Projesi’nin soruşturmacıları tanımlanamayan ve esrarengiz kalan bazı olayların varlığını da kabul etmekteyken, açıklanamayan bir olay olmayacağı görüşündeki Grudge Projesi soruşturmacıları "tanımlanamayan olaylar"ın hepsini de muhtemelen bilinen fenomenlerden kaynaklanan olaylar olarak niteledi. Ayrıca Grudge Projesi soruşturmacıları bunu Amerikalılar'a açıklamak üzere bir halkla ilişkiler kampanyası başlattılar. Ağustos 1949’da Grudge Projesi ekibi tüm incelemelerin UFO gözlemlerinin şu nedenlerden kaynaklanan olaylar olduğunu açıklayarak raporunu bitirdi:
İleriki bir tarihte Mavi Kitap Projesi’nin başkanı olacak Edward J. Ruppelt, Grudge Projesi’ne ilişkin olarak 1956’da "The Report on Unidentified Flying Objects" adlı kitabında şöyle yazıyordu: “İsim ve yer değişikliğiyle birlikte amaç da değişmişti; amaç açıkça belliydi: UFO’lar sıkıntısından kurtulmak… Bu, hiçbir yerde yazılmadı, fakat Grudge Projesi’nin gerçek amacında neyin söz konusu olduğunu görmek için pek fazla bir çaba harcamaya gerek yoktu. İtiraf edilemeyen bu amaç, her ilişki, emir ve hizmet notunun ardından kendini açıkça göstermekteydi.”
Grudge Projesi’nin sorumlu istihbarat subayı Jerry Cummings, 1951 yazının başlarında şu beyanatı yaptı: “Herkes Grudge Projesi’nin soruşturmacılarıyla alay ediyor. Oysa ATIC’in121 başındaki general Harold Watson’ın emri üzerine Grudge Projesi’nin çalışanları yalnızca kendilerine gönderilen raporları sistemli bir şekilde eleyerek değerlendirmektedir. Onların çalışması yalnızca Washington’un hoşuna gidecek yeni ve orijinal açıklamalar önermekten ibarettir.”122 Önceki projede görev almış sorumlu bilim insanlarından biri olup, daha sonra “Dünya-dışı canlılar hipotezi”nin taraftarlarından biri hâline de gelmiş bulunan astronom Josef Allen Hynek Grudge Projesi’ni aynı nedenlerle (kasten yanlış bilgi verme) eleştirdi. Bu yüzden “Dünya-dışı canlılar hipotezi”ni savunan ufologlar Grudge Projesi’ni halkın UFO’lara ilgisini kesmesini amaçlayan bir aldatma operasyonu olarak kabul ederler.
12 Eylül 1951’de yüzbaşı Edward J. Ruppelt, ertesi yıl Mavi Kitap Projesi hâline gelecek Grudge Projesi’nin başına getirildi.
Başında Edward J. Ruppelt’ın bulunduğu Mavi Kitap Projesi Amerikalılar’ın UFO fenomeni üzerine yapılmış incelemelerinin en ünlüsü oldu. Mavi Kitap Projesi’nin üç resmî amacı şunlardı:
Bu amaçlara bir de, ileride, siyasi yorumlara cevap vermek üzere Mavi Kitap Projesi soruşturmacılarını konunun bilimsel yanından vazgeçmeleri için birçok kez zorlayacak olan hükûmet sözcüsünün rolü eklendi.
Bu proje 10.147 olayı inceledi ve bunlardan 9.501’inin açıklandığı duyuruldu.123 3.201 olay istatistikî inceleme için kenara ayrılmıştı. Sonuç olarak, meydana geldiği kesin olarak doğrulanmış, fakat açıklanamamış UFO olayları bütünün % 22’sini oluşturuyordu ve bu oran, nitelikli askerî gözlemcilerce (pilotlar, hava-uçuş kontrolörleri, güvenlik görevlileri) yapılmış gözlem raporlarında ise % 38’e çıkıyordu.124 Mavi Kitap Projesi arşivleri, 10.147 gözlem raporunun yanı sıra, 8630 fotoğrafı, 20 bobin filmi (altı buçuk saatlik film) ve tanıkların ifadelerine ilişkin 23 ses kaydını içermekteydi.125
Komisyon bir inceleme bölümünden, bir soruşturma bölümünden, Pentagon’la ilişkiyi sağlayan bir memurdan (ajan) ve sivil bilim danışmanlarından oluşuyordu. 1952 yılı boyunca UFO gözlemlerinin medyada yer alması iyice arttı; üst kademelerdeki devlet daireleri de fenomenle yakından ilgilenmeye başladılar ve bu alandaki soruşturmalara ağırlık verilmesi kararını aldılar. Eylül 1953'te yüzbaşı Ruppelt görevinden istifa etti.126 Projenin başına bu kez Mart 1953'te yüzbaşı Charles Hardin getirildi. Ordunun UFO fenomeni konusunda şeffaf olmayışına ilişkin çeşitli saldırılara karşı koymaya çalışan yüzbaşı, Mavi Kitap Projesi’nin 14 numaralı özel raporunu kamuya sunmaya karar verdi. UFO’ların mevcut olmadığı sonucuna varan bu rapor Ekim 1955’te kamuya sunuldu.127 Projenin başına Nisan 1956’da yüzbaşı George T. Gregory atandı. Onun yerine de Ekim 1958’de binbaşı Robert J. Friend getirildi. Daha sonra, Nisan 1963’te projenin başına binbaşı Hector Quintanilla atandı. 1966’ya gelindiğinde medyada çok yer alan bir UFO gözlemi ve A.B.D. Hava Kuvvetleri’nin kuşkucu tavırları, aralarında Josef Allen Hynek’in de bulunduğu, projenin birçok sivil bilim insanının kamuya UFO fenomeninin gerçekliğinden yana olduklarını açıklamalarına neden oldu; bu Mavi Kitap Projesinin resmî konumuna karşı oldukları anlamına geliyordu.128
Bu ayrılık 1969’da A.B.D.’nin bütçeden ayrılan fonla, Colorado Üniversitesi’nden Dr. Edward Condon’dan UFO fenomeninin gerçek olup olmadığı konusunda bir uzman raporu hazırlatmasına neden oldu. Condon Raporu129 adıyla bilinen, yüz kadar olayı içeren bu rapor 1969’da kamuya sunuldu. “Condon Kurulu” tarafından incelenen UFO olaylarının yaklaşık % 15’i “açıklanamayan” olarak nitelendirilmişti, bunlar AIAA (American Institute of Aeronautics and Astronautics)130 tarafından dergide yayımlandı.131 Bununla birlikte Condon Raporu’nu yazanlar “Dünya-dışı canlılar hipotezi”ni destekleyecek yeterince sağlam kanıtlar olmadığı ve dolayısıyla UFO fenomeni üzerindeki incelemelerin terk edilmesi gerektiği sonucuna varmışlardı. Rapor, sonuçları özetleyen bir cümleyle başlıyordu: “Genel sonucumuz şu ki, UFO’ların son yirmibir yıldır incelenmesi bilimsel bilgiye hiçbir katkıda bulunmadı. Bize sunulan dosyanın özenle incelenmesi, UFO’lar hakkındaki başka derin incelemelerin de muhtemelen doğrulanamayacağı ve bilimin gelişmesine katkıda bulunamayacağı sonucuna varmamızı sağlamıştır.”
Ayrıca raporda, UFO fenomeninin yalnızca, bilinen bayağı nesnelerin UFO sanılmasına yol açan karmaşık yanılmalardan kaynaklandığı, olayların %6 ile %10 arasındaki bu şekilde açıklanamayacak kısmının da halüsinasyon veya dalga geçme olayları olarak açıklanıyordu. Condon Raporu aynı zamanda, “geleneksel (muhafazakâr) bilim topluluğu”ndan UFO fenomeninin sosyopsikolojik kökenli olduğunu ileri süreceklere öncülük etmiş bulunuyordu.
Bu raporun amacı, görünüşte çelişkili sonuçlar içermesi nedeniyle, kuşkuyla karşılandı. Zaten Condon Kurulu’na katılma talebinde bulunan astronom Joseph Allen Hynek, talebinin, daha incelemeler başlamadan önce Edward Condon tarafından kurulun tüm üyelerine dağıtılan, varmaları gereken olumsuz sonuçların neler olduklarını bildiren bir belge yüzünden reddedildiğini doğrulamıştı.132(Kamuya sonradan açıklanan C.I.A. belgelerinde UFO fenomeninin doğrulandığı takdirde sosyal karışıklıklara yol açma tehlikesi taşıdığı ve her şeyin Amerikan halkının UFO konusuyla ilgisini kesecek biçimde düzenlenmesi gerektiği tavsiye ediliyordu.)133 Raporda aynı zamanda UFO gözlemlerinin doğal fenomenler olduğunu kamuoyuna açıklayabilmeleri için bilim insanlarının kendilerine bu olanağı sağlayacak bir formasyon almaları tavsiyesinde bulunuluyordu.
Bu gelişmelerle Mavi Kitap Projesi resmî olarak Aralık 1969’da dağılmış durumdaydı ve proje, etkinliğini Ocak 1970’te tümüyle durdurdu. 1974’e kadar A.B.D. Hava Kuvvetleri arşivlerinde muhafaza edilen Mavi Kitap Projesi arşivleri 1976’dan itibaren Amerikan Milli Arşivleri’ne devredilmiş olup erişilebilir durumdadır.134
François Parmentier gibi bazı yazarlar devletlerin, özellikle A.B.D.’nin UFO’lar konusunda halka kasten yanlış bilgi verdiğini ileri sürmektedir.
"Soğuk Savaş” döneminde ABD Ordusu UFO’ların gizli Rus silahları ya da Rus hava taşıtlarının prototipleri olabilecekleri kaygısıyla bu fenomeni gizlice soruşturma kararı aldı. Önceleri Amerikan hava sahasındaki gözlemler için, özellikle UFO gözlemleri için CIRVIS135 prosedürü gibi, çeşitli bilgi toplama ve aktarma prosedürleri uygulandı. Fakat Ekim 1947’den itibaren Pentagon’da Hava İstihbarat Dairesi başkanı general George Schulgen UFO’lar hakkında enformasyon aktarımını hızlandırdı ve bu istihbarat sırlarının açığa verilmesinin casusluğa ilişkin yasalarla cezalandırılması emrini verdi.136
Sistem zamanla genişleyerek orduyu da aştı: Bir “JANAP 146”137 talimatı otoritelere acilen UFO gözlemlerini rapor etmek durumunda olan askeriyeyi, komutanlar da dahil olmak üzere sivil havacılıkla ve hatta deniz ticaret filosuyla karşı karşıya getirmek zorunda bıraktı. Gelişmeler, özellikle, sıkı denetimden rahatsız olan sivil pilotların protestolarına neden oldu ve sivil pilotlar 1958’de konuya ilişkin bir dilekçe yazarak başvuruda bulundular. 1959’da Kanada tüm Kuzey Amerika kıtasını kapsayan CIRVIS’i kabul etti.138.
Avrupa’nın mahalli gazetelerine varıncaya değin tüm yabancı basın titizlikle inceleniyordu. Fakat enformasyonlar yeterince ayrıntılı değildi, daha ayrıntılı hale getirilmeleri gerekiyordu. Paris Match dergisi 1956’da Orly Havaalanı yakınlarında 18 Şubat’ı 19 Şubat’a bağlayan gece yapılan UFO gözlemi üzerine bir makale139 yayımlayınca C.I.A. ’nin bilimsel istihbarat dairesinin yeni müdür yardımcısı Fransız basınını yerdi. Oysa Fransa’nın konuya yaklaşımı uçan dairelerin varlığını kanıtlama yönünde olmayıp, yalnızca UFO fenomenini yakından takip etmekten ibaretti. Konu Haziran 1952’de ulusal basında ilk kez büyük başlıklarla verildiğinde, enformasyon A.B.D.’ne derhal bir istihbarat raporu yoluyla ulaştı.140 1949’da müdür John Edgar Hoover’a gönderilen bir FBI memorandumu, “4.Ordu karargâhlarında yapılan, G-2 (Kara Kuvvetleri İstihbaratı), ONI (Deniz Kuvvetleri İstihbaratı), OSI (Hava Kuvvetleri Özel Soruşturmalar Dairesi) ve FBI arasındaki son haftalık toplantılar sırasında, G-2 ve 4. Ordu subaylarının ‘uçan diskler’, ‘uçan fincan tabağı biçimli nesneler’ ve ‘ateş küreleri’ meselesini tartıştıklarını ve bu konunun Hava Kuvvetleri ve Kara Kuvvetleri subayları tarafından ‘çok gizli’ (İng. top secret) olarak ele alındı”ğını bildiriyordu.141
1979’da Hava Kuvvetleri generali Carroll H. Bolender’ın Mavi Kitap Projesi’nin son bulduğunu ilan eden açıklaması, bu projeye son vermişse de, milli güvenliği ilgilendiren UFO’lar üzerine askerî raporların sürmesine son vermiş olmuyordu; çünkü bunlar gizli milli savunmayı ilgilendiren raporlar olup, Mavi Kitap Projesi’nin bir parçasını oluşturmuyorlardı.142
Bu doktrin II. Dünya Savaşı sonrasında Milli Güvenlik Konseyi tarafından hazırlanmıştı.143 Nihayet Nisan 1951’de “komünist etki”ye karşı koymak üzere P.S.B. (Psychological Strategy Board) kısa adıyla bilinen Psikolojik Strateji Dairesi kuruldu ki, P.S.B. daha sonra UFO’larla ilgili olarak da mücadele verecekti. UFO’ların nükleer tesisler ve atom başlıklı füzeleri içeren üsler yakınlarındaki hava müdahaleleri “soğuk savaş” döneminde kamuda pek fazla ilgi çekmiyor gibi görünüyorsa da144145 1952’de CIA müdürü Walter Smith P.S.B.’ye Milli Güvenlik Konseyi’ne “UFO’lara bağlı meselelerin psikolojik savaş terimleriyle, gerek ‘istihbarat’la, gerekse ‘operasyon’larla ilgili olduğunu ve psikolojik savaş amaçlarına yönelik olarak bu fenomenlerden saldırı ve savunma amacıyla olabildiğince yararlanılması konusunun tartışılması önerisi”ni içeren bir talimat önerisini aktardığını bildirdi.146
Subay Graham Bethune Kuzey Atlantik’te subaylarca fotoğraflanmış bir UFO olayını ele alırken şöyle yazar: “Bu tür bir UFO olayında kurul önce olayda milli güvenlik için sakıncalı bir husus olup olmadığına bakar. Böyle bir husus varsa, raporlar asla başka yerlere yayılmaz. İçeriğinde milli güvenlik için sakıncalı bir hususun bulunmadığı raporlar ise Hava Kuvvetleri’ne veya Deniz Kuvvetleri’nin ilgili birimlerine gönderilir.”147.
Kuşkucular ise meseleye kendi açılarından bakarak, ufolojik akımın kamuyu yanlış bilgilendirdiği ve kamuyu UFO fenomeninin mahiyeti hakkındaki güncel bilimsel tartışmaya ilişkin olarak yanıltmakta olduğu görüşündeler. Bu görüş bazı kuşkucu yapıtlarda “UFO’lar, Aldatılan Kamu” gibi başlıklarla yansıtıldı.148 Bu kuşkucu yapıtlardan birinde (“UFOs: The public deceived”) yazara göre, kamuyu aldatan, ufolojik kurumlardı ve bu kurumlar “gezegenimiz Dünya-dışı uzay gemileriyle ziyaret edilmektedir” ideolojisini yaymaya çalışıyorlardı. Kuşkucular, ayrıca, “Dünya-dışı canlılar hipotezi”ni hipotezin eleştirel incelenmesini vermeksizin çok sık dile getirdikleri için medyayı da eleştirirler.149
UFO’ların Dünya-dışı araçlar olduğunu ileri süren ufologlara göre ABD gerçeği esas olarak şu üç nedenden ötürü inkar etmek zorunda kalmıştır:
Fransa'da konu hakkında birçok araştırma örgütleri kurmuştur. Bunlardan biri, kısa adı GEPAN (Fr. Groupe d'étude des phénomène aérospatiaux non identifiés)150 olan “Tanımlanamamış Hava-uzay Fenomenlerini İnceleme Grubu”dur. CNES’e151 bağlı resmî bir örgüt olan GEPAN Toulouse’da üslenmiş olup, UFO fenomeni incelemekle görevlendirilmiştir. 1977’de Claude Poher’nin öncülüğüyle kurulan GEPAN152, UFO fenomeni üzerine incelemelerde bulunmak ve Ulusal Jandarma Kuvvetleri’nin, sivil havacılığın, Hava Kuvvetleri’nin ve Meteoroloji Müdürlüğü’nün (Météo-France)153 konuya ilişkin olarak tuttuğu raporları düzenlemek amacındaydı. Birçok istatistikî inceleme yayımlamıştır. Bir başka görevi kamuyu ”teknik notlar”la154 UFO’lar hakkında bilgilendirmektir. İlk başkanlığını 1977’den 1978’e kadar Claude Poher yapmıştır. Poher başlangıçta CNES’in155 Jean-Jacques Velasco gibi üyelerinin yarı resmî işbirliğinden yararlanan bir sekreter konumundaydı. Başarılı çalışmalarının ardından 1978’de on kadar üyeden oluşan GEPAN, 7 bilgin ve mühendisten oluşan bir bilim kurulu tarafından denetlenir konuma gelmişti. Daha sonra UFO’larla ilgilenen Jean-Pierre Petit gibi diğer Fransız bilim insanları da GEPAN’la işbirliği yapmaya başladılar ve Poher bazı ufolojik kurumlarla da ilişki kurdu. 30 Aralık 1978’de istifa eden Poher’nin yerine matematikçi Alain Esterle geçti ve GEPAN’ın müdürü oldu. Esterle’in yönetim dönemi GEPAN’ın gösterişli dönemi olmuştur. GEPAN’a tanınan kredilerin artmasıyla birlikte, Esterle örgütün faaliyetini arttırdı ve örgüt tam hızla çalışmaya başladı. Fakat 1983’te CNES hiyerarşisinin baskısı Esterle’i istifa etmek zorunda bıraktı. GEPAN ve ordu bazı manyetohidrodinamik156 deneylerinde bulundular. Müdürlük makamına 1983’te optik uzmanı olan Jean-Jacques Velasco getirildi. Velasco döneminde ufologlar örgütü fazla tedbirli davranmakla eleştirmelerine rağmen, akılcı bilginlerin çoğu GEPAN’ın varlık nedenini tanımayıp reddettiler. Ayrıca CNES GEPAN’a desteğini azalttı. 1983’ten itibaren GEPAN’ın bilim kurulu dağıtıldı, “teknik notlar”ın yayımlanması durduruldu ve örgütün faaliyeti iyice azaltıldı. Sonunda 1988’de GEPAN’ın yerini SEPRA157 aldı.
Kısa adı SEPRA (Fr.Service d'expertise des phénomènes de rentrée atmosphérique) olan “Atmosfere girmiş fenomenler hakkında bilirkişi incelemesi dairesi”nin iki amacı vardı: Meteor ve uyduların atmosfere girişlerini incelemek, önceden bilebilmek ve ayrıca, kısa adı PAN (Fr. phénomènes aérospatiaux non identifiés) olan “tanımlanamayan hava-uzay fenomenleri”ne (UFO’lara CNES’çe verilen ad) ilişkin enformasyonları incelemek. Kurumun çalışmaları 2000 yılında yalnızca “tanımlanamayan hava-uzay fenomenleri”nin incelenmesine indirgendi. GEPAN’ın aksine, SEPRA sıkı incelemeler sürdürmek üzere tüm gerekli araçlarla donatılmış değildi ve vardığı sonuçları kamuya duyurmak üzere hiçbir “teknik not” yayımlamadı. SEPRA bilimsel soruşturmalara yönelemezdi, Jandarma Kuvvetleri’nin tüm UFO raporlarını ve pilotların UFO gözlem raporlarını toplamakla yetindi. 2001 ve 2002’de SEPRA’yı dağıtma niyetindeki CNES, bilim insanlarından, politikacılardan ve ordunun ünlü isimlerinden oluşan bir heyete UFO fenomeninin incelenmesinin gerekli olup olmadığını konusunda kararını sordu. Heyetin vardığı karara göre, UFO’ların incelenmesi bilimsel bir yarar sağlayabileceği yönündeydi ve bu karar SEPRA’yı geçici olarak kurtarmıştı. Buna rağmen CNES, 2004’te, iç yapılanmasını sebep göstererek SEPRA’yı resmen dağıtma kararı aldı. Kararın asıl nedeni M. Velasco’nun bazı UFO’ların Dünya-dışı kökenli olduğu görüşünü benimsemeye başlaması ve bu konuda bir kitap yayımlamasıydı.158.Fakat 2005’te bir bakıma SEPRA’nın yeniden doğuşu denebilecek GEIPAN159 ortaya çıktı. Kısa adı GEIPAN (Groupe d'études et d'informations sur les phénomènes aérospatiaux non identifiés) olan “Tanımlanamayan Hava-uzay Fenomenleri İnceleme ve Enformasyon Grubu” kuruluşunu, yönelimlerinin neler olması ve işleyişinin nasıl olması gerektiği konusunda CNES’e tavsiyelerde bulunarak kılavuzluk etmiş bir kurulun himayesine borçludur. CNES’in eski müdürü Yves Sillard’ın başkanlık yaptığı bu kurul, Fransız sivil ve askerî otoritelerini (Jandarma Kuvvetleri, Emniyet Müdürlüğü, Sosyal Güvenlik, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Hava Kuvvetleri) ve bilim dünyasını (Bilimsel Araştırma Ulusal Merkezi, Meteoroloji Müdürlüğü, CNES) temsil eden 15 üyeden oluşmuştu.
GEIPAN’ın soruşturması sonucunda, CNES’in dosyalarında mevcut yaklaşık 1600 olaydan bazıları “tanıklıkların kesinliğine ve elde edilen maddi unsurların kalitesinin kesinliğine” rağmen “açıklanamaz” olarak kalmıştır. Bu olaylar “D kategorisine giren olaylar” ya da kısaca “PAN D” olarak adlandırılırlar.
GEIPAN soruşturmacıları tarafından sürdürülmüş bu incelemeden şu sonuçlar elde edilmiştir:
Fransa’da sivillerce gözlemlenen UFO olaylarını arşivleyen bir devlet kurumu olan GEIPAN’ın yanı sıra, bir de SEMOC (Gizemli Göksel Nesneleri İnceleme Dairesi) kısa adıyla bilinen, varlığı 12 Ocak 1959’da kamuya açıklanmış olan bir askerî kurum bulunmaktadır. GEIPAN’ın aksine, arşivleri milli savunma dahilinde tutulur (gizli tutulur).
1990’ların başlarında Avrupa Birliği’ndeki “Enerji, Araştırma ve Teknoloji Kurulu” UFO’lar üzerine yapılabilecek bir araştırmanın uygunluğunu inceledi. İnceleme sonucunda Şubat 1993’te kurul sözcüsü İtalyan fizikçi Tullio Regge, raporunda, Avrupa’da dönemin SEPRA modelini örnek alacak bir araştırmanın uygulanmaya koyulmasını tavsiyesinde bulundu. Bu çözüm, bilimsel herhangi bir itiraz ve neden olmamasına karşın, politik ve bütçeye ilişkin ekonomik nedenlerle Avrupa Parlamentosu’nda tartışılmadı. Buna karşılık konu Fransa’da GEIPAN’ın kurulmasıyla ve arşivlerinin tümünü kamuya açıklamasıyla gelişme gösterdi.
Birleşik Krallık'ta UFO’lar konusunda birçok soruşturma yapıldı. Bu soruşturmalardan bazılarının içeriği kamuya açıklandı. Son yapılan açıklamada (Ekim 2008) Britanya devlet arşivlerindeki "160 kuşkulu UFO vakası"nın kamuya aktarılacağı bildirilmiştir.160 Diğer ülkelerin çoğunda konuyla ordu ya da istihbarat servisleri (SSCB’de KGB), Peru gibi bazı ülkelerde ise sivil kuruluşlar ilgilenmiştir.
ABD’deki ABD Hava Kuvvetleri raporlarına göre 10.147 UFO olayının incelendiği Mavi Kitap Projesi’nde adı geçen UFO tanıklarının % 1’i profesyonel ve amatör astronomlardan oluşuyordu. 1950’li yıllarda astronomi profesörü Joseph Allen Hynek 40 kadar meslektaşı üzerinde yaptığı ankette bunların %10’unun açıklanamaz fenomenler gözlemlediğini saptamıştı. Bu gözlemde bulunan meslektaşları arasında Plüton gezegeninin kaşifi Clyde Tombaugh ve New-Mexico Üniversitesi Meteor Enstitüsü müdürü Lincoln La Paz da yer almaktaydı. 1970’li yıllarda ise Prof. Peter A. Sturrock Amerikan Astronomi Kurumu’nun (İn.American Astronomical Society) 2611 üyesi üzerinde adları kamuya açıklanmayacağına dair garanti vermek şartıyla, benzer bir anket yaptı.161 Anket sorularını üyelerin yarısı yanıtlamıştı ve yanıtlayanların % 5’i “tanımlanamayan hava-uzay fenomenleri” gözlemlemiş olduğunu belirtmişti.
Fransa’da GEIPAN’ın arşivlerinin 22 Mart 2007’de kamuya açıklanmasından162 beri pek çok UFO tanığının bilimsel eğitimden geçmiş kişiler (pilotlar, hava-uçuş kontrolörleri vs.) olduğu anlaşıldı. Bunlar psikolojik testlerden geçmiş, sağduyulu, itibarlı, sözüne güvenilir kişilerdi. Ayrıca GEIPAN arşivlerine göre, UFO gözleminde bulunanların pek çoğu havacılık mühendisleriydiler.163
Ufoloji UFO’larla ilgili tüm verileri (fotoğraflar, tanıklık ifadeleri, toprakta bırakılan izler vs.) toplamak, incelemek ve yorumlamaktan ibaret olan, resmî olmayan, genellikle amatör bir disiplindir. Kenneth Arnold’un gözleminin ve Roswell Olayı’nın medyaya yansıdığı 1950 yıllarında fenomeni anlamak ve bu konuda daha fazla bilgilenmek gereğini gören kişilerin çabalarıyla ortaya çıkmıştır. Ufolojiyi UFO’ları inceleyen ABD Hava Kuvvetleri ve CNES gibi kurumların incelemelerinden ayırt eden temel özellik, ufolojinin UFO’ların resmî olmayan bir incelemesi olmasıdır. Ufologların hepsi UFO olaylarının hepsini Dünya-dışı canlılara bağlamazlar, ufologların bir kısmı bazı UFO olaylarının sosyopsikolojik nedenleri üzerinde dururken, bir kısmı da bazı UFO fenomenlerinin ruhsal mahiyeti olan paranormal fenomenler olabileceği görüşündedir. Ufologlar arasında bilim insanları ve mühendisler de bulunmakla birlikte, ufologlar genellikle bilimsel formasyon almamış kişilerden oluşur. Ufoloji, ufologların görüşlerine karşıt olanlarca bir sözdebilim olarak kabul edilir.
Devlet organlarının sunduğu resmî istatistikler UFO tanıklıklarının çoğunun bilinen fenomenlerin yanlış yorumlanmasından ya da yanlış teşhisinden kaynaklandığını göstermektedir. Tartışma konusu, bu yanlış değerlendirmelerin söz konusu olduğu olaylar değil, hiçbir şekilde açıklanamadan kalmış olaylardır. Açıklanamayan UFO olayları konusunda "Dünya-dışı canlılar hipotezi"ne karşı kuşkucular şu iki iddiayı benimsemişlerdir: Kuşkuculara göre, "Dünya-dışı canlılar hipotezi"ni destekleyecek sağlam maddi kanıtların söz konusu olmadığı UFO gözlemleri ya bilinen veya bilinmeyen sosyopsikolojik nedenlerden kaynaklanmaktadır164 ya da UFO’lar bazı devletlerin gizli silahlarıdır 165 Fakat bazı bilim insanları ve ufologlar çeşitli devletlerin yaptığı resmî soruşturmalarda açıklanamamış UFO olaylarının sosyopsikolojik açıklamalarla açıklanamayacak mahiyette olduğunu ileri sürerek bu iddiayı reddetmişlerdir. Bu iddiayı reddeden bilim insanları arasında Carl Sagan, Peter A. Sturrock, Josef Allen Hynek166 Philip Morrison, Thornton Page ve GEIPAN’ın halihazırdaki üyeleri sayılabilir.167
NASA’nın aeronotik uzmanları olan Richard F. Haines ve Paul R. Hill çeşitli UFO olaylarını incelemiş ve konu hakkında teknik eserler yayımlamışlardır. Jean-Pierre Petit, Jean-Jacques Velasco ve COMETA 168 adlı kurumun üyeleri "Dünya-dışı canlılar hipotezi"ni savunan Fransız bilim insanlarına örnek olarak gösterilebilir.
Görüldüğü ya da yakalandığı iddia edilen yaratık cesetleri ya da fotoğraflara takılan uzaylı yaratık görüntülerinin ise gerçeği yansıtmadığı düşünülmektedir. Bu fotoğrafların hiçbirisi çürütülme akıbetinden kurtulamamıştır, zira dünyadışı bir canlılık mevcut olsa dahi tarif edilen figürden çok farklı olması gerektiğine yönelik bilimsel tezler de bulunmaktadır.169
Kabiliyetleri bakımından pek başarılı olmasalar da, uçan daire modeli esas alınarak çeşitli hava araçları üretilmiştir. Bunlara örnek olarak gösterilebilecek Avrocar170 ve M200G Volantor 171 sınırlı sayıda üretilmiştir. Bunlardan Avrocar’ın dikine iniş ve kalkış yeteneğiyle çatışma hallerinde jip ve helikopterin yerini alabileceği düşünülüyordu; fakat deneme uçuşlarında yetersiz kaldığı görüldü; çok güçlü bir türbojet (türboreaktör) motoruna sahip olmasına rağmen yerden ancak 4-5 fit yüksekliğe çıkabiliyordu.172 Üretilen uçan daire benzeri insansız araçlar daha başarılı oldu. Bunlardan biri olan Sikorsky Cypher, pervane kanatları korunur tarzda, orta kısımda kalacak şekilde, bir disk biçiminde yapılmıştır.173
Aeronotik alanındaki şirketler, genellikle "Kara Proje"174 kapsamında, uzay uçuşlarında kullanılabilecek daha gelişmiş uçan daire biçimli araç önerilerinde bulunmuşlardır. Lenticular Reentry Vehicle175 adlı uzay aracı projesi ABD’nin Convair176 kurumunca yürütülen gizli bir projedir. British Rail (özelleştirilen İngiliz Demiryolları) şirketi de nükleer füzyon ve süperiletkenlik gibi pek keşfedilmemiş teknolojilerin kullanılacağı, gezegenler arası yolcu taşımayı öngören, uçan daire benzeri bir araç 177 üzerinde çalışmaktadır. Fakat proje patent aşamasını geçmiş değildir.178 2005’te ABD’de vakum basıncıyla sevk edildiği ileri sürülen bir uzay aracına patent179 verilmiştir.180181182183 NASA'da çeşitli uçuş tekniklerinin kullanıldığı henüz açıklanmamış çalışmaların olduğu ileri sürülür.
Dünya-dışı canlılar hipotezi kısmen evrende Dünya-dışı canlıların varlığı olasılığı üzerine kuruludur. Savunucuları 1960’lı yıllarda Frank Drake’in ortaya koyduğu “Dünya-dışı uygarlıkların sayısının matematiksel olasılık yoluyla hesabı”na ilişkin “Drake denklemi” sonuçlarını göz önüne alırlar. Hipoteze göre, eğer insan evrimin doğal bir üretimi ise (önceden mevcut değilse, yaratılmamışsa veya birilerince imal edilmemişse184), bu takdirde, evrende Dünya’ya benzeyen veya benzemeyen, koşulları yaşamın oluşmasına elverişli çok sayıda gezegen olduğuna göre, insanın benzerleri ya da daha gelişmişleri evrenin birçok yerinde mevcut olabilir.
Yapılan matematiksel hesaplamada gezegenlere sahip olan yıldızların sayısı, gezegenlerinden birinin yıldıza uygun uzaklıkta olması gibi parametreler kullanılır. Hesap sonucunda evrenin gözlemleyebildiğimiz kısmında (100 milyar galakside) yaşamın oluşmasına elverişli bir gezegene sahip yıldızların sayısı 7×10<sup>22</sup> olarak çıkmaktadır. Bu hesaplamayla yalnızca 300 milyar yıldız içeren Samanyolu galaksimizde olması mümkün Dünya-dışı uygarlıkların sayısı yirmi ile birkaç milyon arasındadır.185 Dünya’nın Dünya-dışı canlılarca ziyaret edildiği iddiasının karşısında duran temel engel Einstein’ın özel görelilik kuramıdır. Astronomların çoğunda şu görüş hakimdir: "Evet evrende yaşam olması çok muhtemeldir, fakat bizden daha ileri bir uygarlık olsa bile, uzayda ışık yılıyla ölçülen mesafeler o kadar büyüktür ki, gezegenimize gelmek için yapabilecekleri bir yolculuğa ömürleri yetmez."
Dünya-dışı canlılar hipotezini savunanlar ise Einstein’ın özel görelilik kuramının evrenin tümü için geçerli, mükemmel bir kuram olmadığı ve şimdiki teknolojik bilgilerimizin bu yıldızlar arası yolculukları tartışmaya yeterli olmadığı görüşünde olup, ışık yılı ile ölçülen büyük uzaklıkların farklı yöntemlerle geçilebileceğini varsayan hipotezlere işaret ederler. Kimi bilim insanlarına göre, ışık hızını aşmanın uygulanamaz oluşuna186 rağmen, bu sorun bilimsel olarak, özel görelilik kuramına karşı düşmeden, solucan deliklerinden veya başka sistemlerden187 yararlanma yoluyla aşılabilir.
</small> <small>
Orijinal kaynak: ufo. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Journal du professeur Alberto Tulli, ancien directeur de la section « Égypte » du musée du Vatican. ↩
Julius Obsequens, Liber de prodigiis : certaines anecdotes rapportées sont des ovnis d'après des ufologues. ↩
Roswell’deki Walker Air Force Base adlı bu üs 1967'de kapatılana dek ABD Hava Kuvvetleri'nin en büyük Stratejik Hava Komutanlığı üssü idi. ↩
O dönemde üssün halkla ilişkiler subayı olan teğmen Walter Haut'un, ölümünden sonra açılmak üzere yazdığı mektubunda, ABD ordusunun birçok teknolojiyi Roswell kazasında ele geçen UFO’dan aldığını itiraf ettiği ileri sürülür. Roswell theory revived by deathbed confession ↩
UFO’yu düşmeden önce gökte gözlemleyen ve düştükten sonraki patlamayı duyan tanıkların olduğu belirtilir. Örneğin, Roswell’deki St. Mary Hastanesi'nde görev yapan Fransiskan rahibeleri “Roswell’in kuzeyinde kavis yaparak dönen parlak bir cisim” görmüşlerdir.The UFO Phenomena ↩
B.D “Duke” Gildenberg, « A Roswell Requiem », dans Skeptic, 2003, 10 (Skeptic ) ↩
“The Roswell Report: Case Closed,” Appendix C, "Transcript of interview with W. Glenn Dennis", interview with Karl T. Pflock, 2 novembre 1992, pp. 211-226, James McAndrews, Headquarters United States Air Force, 1997 ↩
Physics lecture in which Prof. Richard A. Muller gives a detailed explanation of the science behind the 1947 event (Google Video) ↩
PFLOCK now believes that no flying saucer crashed in New Mexico in 1947, The Klass Files, publié dans The Skeptics UFO Newsletter (SUN) numéro 43, janvier 1997, SUN-43 ↩
Another Major Roswell Crashed-Saucer Proponent 'Abandons Ship', The Klass Files, publié dans The Skeptics UFO Newsletter (SUN) numéro 44, mars 1997, SUN-44 ↩
Stop the Presses!, The Klass Files, publié dans The Skeptics UFO Newsletter (SUN) numéro 47, septembre 1997, SUN-47 ↩
Ray Santilli and Appearance of the "Alien Autopsy" Film , Wikipedia/ Alien autopsy , Sirius U.F.O/Roswell Olayı/Otopsi ↩
Ele geçirilen insansıyı gösterdiği ileri sürülen filmlerden biri. ,Roswell olayı hakkında detaylı bilgiler ,Roswell olayı fotoğrafları ,Roswell olayı fotoğrafları ve filmi ,Roswell olayı makalesi ↩
Sondage réalisé auprès du public de l'émission L'arène de France sur France 2, diffusée le 21 mars 2007 et dont le thème était "Les extraterrestres sont-ils déjà venus sur Terre ?" ↩
Örneğin, Kitab-ı Mukaddes metinlerini farklı bir bakış açısıyla yorumlayan kimi yazar ve ufologlara göre, Dünya insanı uzaylı biyokimyacıların bir eseridir. (Bu yazarlardan biri Zecharia Sitchin'dir) Onlara göre, Kitab-ı Mukaddes’teki “Dünya toprağından yapılma Adem” ifadesi “Dünya maddesinden yapılma insan” anlamına gelir ve Tevrat’taki “Elohim Oğulları’nın Dünya kızlarından kendilerine eşler alması” ifadesini genetik anlamda kozmik aşılanma olarak yorumlarlar. Tevrattaki birçok pasajda UFO’ların ifade edilmeye çalıştığını düşünen bu yazar ve ufologlara göre Musa’nın Sina Dağı’ndaki görüşmesi Tanrı ile değil, uzaylılarla olmuştur.UFOS AND THE BIBLE ,UFO Bible Connection ,UFO's In Earth's History/ET's - Giants - In The Bible ↩
Örneğin Barry Downing’in "The Bible and Flying Saucers" adlı kitabı. ↩
Uzaylılarla temasta olduğunu iddia eden kimi “temas grupları”na göre, Dünya insanının evrimi birtakım “görünmez idareciler”ce denetlenmiş ve denetlenmektedir. ↩
Inside the space ships par Charlotte Blodget (1955) - D'après les propos d'Adamski. ↩
Jean-Philippe Dain, L'Épreuve de la preuve. La photographie et le phénomène des ovnis, Mémoire de maîtrise sous la direction de André Rouillé, Université Paris 8 - Département Image Photographique, 1994. ↩
Crop-circle ,Crop-circles-1 ,Crop-circles-2 ,Crop-circles-3 ↩
Trans en Provence Case , Trans-en-provence Olayı'nda UFO’nun yerde bıraktığı izler,Le cas de Trans-en-provence ↩
BLT BLT/ FIELD REPORTS , Agroglyphe/Origine extraterrestre ↩
Interview de Jean-Jacques Vélasco sur Sud Radio : L'affaire dite de l'Amarante ; Source : Fichiers audios proposés sur ufocom.org ↩
Tanık GEPAN/SEPRA/GEIPA prosedürüne uygun olarak adının saklı tutulmasını istemiştir. ↩
"Phénomènes aérospatiaux non identifiés, un défi à la Science " (ouvrage scientifique collectif sous sa direction) avril 2007, éditions Le Cherche Midi ↩
Bruce Maccabee, 5. ↩
The Report on Unidentified Flying Objects, par Edward J. Ruppelt . ↩
Ocak 1948’de Kentucky’deki Mantell Olayı sırasında bir UFO’nun birçok sivil ve askerî tanık tarafından gözlemlenmesinin ardından üç avcı uçağı ile UFO arasında bir kovalama yarışı başladı; bu kovalama yarışı küçük filonun komutanı Thomas F. Mantell’ın kaza sonucunda ölümüyle sonuçlandı. ↩
Google/"Estimate of the situation" hakkında bilimsel makaleler,Estimate of the Situation 2000: The Black Triangles ↩
Projet Blue Book , Archives pour la catégorie Projet Blue Book ↩
Battelle Mémorial Institute, Spécial Report # 14 and the Proceeding Status of Report of Project Stork, 1952; http://www.bluebookarchive.org/pdfs/300DPLBBA-PBSR14-300.pdf ↩
Projenin eski başkanı Ruppelt şöyle demiştir: “Dr. Hynek UFO projesi üzerinde çalışan, karşılaştığım en etkileyici bilim insanlarından biri olmuştur, onun gibilere az rastlamadım. Hynek bazılarının yaptığı şu iki şeyi yapmaktan kaçındı: Daha meseleyi anlamadan cevabı vermek ve bilim alanında daha meseleyi anlamadan derhal kendi kanaatlerini sergilemeye başlamak.” Josef Allen Hynek/Projets ↩
The Condon Report and UFOs by Allen Hynek , Some Important Ufological History and Why ↩
Archives en ligne du projet Blue Book Bluebookarchive.org ,Project Blue Book in FBI's FOIA reading room A summary of the project ↩
Aviation Safety in America:Under-Reporting Bias of Unidentified Aerial Phenomena and Recommended Solutions , The CIRVIS regulation , CIRVIS ↩
Mémorandum du 28 octobre 1947.Project-1947/Schulgen ,Official UFO Documents ,GOVERNMENT INVOLVEMENT IN THE UFO COVERUP: CHRONOLOGY,Benutzer:FNORD/UFO ↩
Jacques Le Bailly, Daniel Camus, Les soucoupes volantes font un retour ciel, Paris Match, n° 362, 17 mars 1956, p. 68-7 ↩
Rapport du 18 juin 1952; Bluebookarchive.org ↩
Mémorandum déclassifié du FBI du 31 janvier 1949; téléchargeable sur le site du FBI , p. 61-63) ↩
Directive JANAP 146 et AFM55-11 51 Général C.H. Bolender, Unidentified Flying Object (UFO), 20 octobre 1969; Nicap.org/Bolender Memo ↩
Directives NSC 4/4A, 4 décembre 1947; NSC 10/2, 18 juin 1948; NSC 68, 14 avril 1950 ↩
On peut consulter les documents du FBI pour la période d'après-guerre, notamment ceux portant sur « la protection des installations vitales », Federal Bureau of Investigation - Freedom of Information Privacy Act ↩
Mémorandum de Walter Smith au directeur du Bureau de stratégie psychologique, 28 septembre 1952. ↩
Commandant Graham Bethune, UFO in the North Atlantic: February 10, 1951, publication privée, 1991, à paraître chez AuthorHouse. (ISBN 978-1-4033-3974-4) ↩
Klass, Philip J. (1986). UFOs : The public deceived. New York: Prometheus Books, p. 304. ↩
GEPAN’ın bir teknik not örneği: Note Technique 16 (1981’deki Trans-en-Provence Olayı) ↩
Velasco, J-J. ex-directeur du SEPRA au CNES : Ovnis l'évidence (2004). éd. Carnot. ↩
Archives en ligne du GEIPAN CNES/GEIPAN/Documentation et dossiers ↩
Archives en ligne du GEIPAN : 26 août 1998 AERO 1998-08-01514, 22 octobre 1988 NUKU HIVA (987), 15 octobre 2004 AERO 2004-10-01631, 13 février 1997 MARTIGUES (13), 12 septembre 1998 AERO 1998-08-01510, 9 décembre 2002 GRAVELINES (59), 8 octobre 2000 AERO 2000-10-01558, 2 septembre 1987 FORT DE FRANCE (972), 1 novembre 2002 GRENADE SUR L'ADOUR (40) ↩
Jean-Jacques Velasco, ex-directeur du SEPRA au CNES : Ovnis l'évidence (2004). éd. Carnot. ↩
Hollywood Uzaylıları: Uzaylılar neye benzer? Tevfik Uyar. Açık Bilim Çevrimiçi Bilim Dergisi. Sayı 2. Aralık
Zecharia Sitchin gibi bazı yazarlar yeryüzündeki homo sapiens türünün uzaylılarca imal edilmiş olduğunu iddia etmektedirler. Zecharia Sitchin ↩
Science & Vie Junion, dossier hors-série n°37. ↩
:en:Faster-than-light, pour l'heure en théorie seulement ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page