Transendental felsefe, özellikle Immanuel Kant ile özdeşleşmiş ve onun Saf Aklın Eleştirisi adlı eserinde temelini bulmuş bir felsefi yaklaşımdır. Bu yaklaşım, bilginin ve deneyimin koşullarını araştırır. "Transendental" terimi, nesnelerin bilgisiyle değil, nesnelerin bilgimizin mümkün olma biçimiyle ilgilenir. Yani, deneyimden önce gelen ve deneyimi mümkün kılan koşulları inceler.
Kant'a göre, zihnimiz pasif bir alıcı değildir; aksine, deneyimi şekillendiren aktif bir rol oynar. Zihin, deneyimleri düzenleyen ve anlamlandıran önsel (a priori) yapılar ve kategorilere sahiptir. Bu yapılar ve kategoriler, deneyimden bağımsızdır ve her türlü deneyimin temelini oluşturur.
Transendental felsefenin temel amacı, bilginin sınırlarını ve imkanlarını belirlemektir. Kant, bilginin sadece deneyimlenebilir nesnelerle sınırlı olduğunu savunur. "Kendinde şey" (Ding an sich) olarak adlandırılan, deneyimimizin dışında kalan nesneler hakkında bilgi sahibi olamayız.
Temel Kavramlar:
Transendental felsefe, epistemoloji, metafizik ve etik gibi felsefenin çeşitli alanlarında derin etkilere sahip olmuştur. Özellikle Alman İdealizmi (Fichte, Schelling, Hegel) üzerinde önemli bir etkisi olmuştur.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page