tertullianus ne demek?
Tertullianus, MS 160-225 yılları arasında yaşamış olan
.
Hayatı
155 senesinde Kartaca’da pagan bir ailede doğan ve babası bir yüzbaşı
olan Tertullianus’un mesleği avukatlıktı. 193 senesinde Hristiyanlığı
kabul ettiğinde hukuki bilgi ve becerisini Hristiyan inancını açıklamaya
ve savunmaya adadı. Hayat boyunca ne papazlığa atandı ne de Kilise
tarafından azizlik mertebesine yüceltildi. Hayatının son döneminde
kendisini peygamber ilan eden Montanus'un kurduğu
akımına katılmıştır. Kartaca'da eğitim
alan Tertullianus, kendisini 20 yıl boyunca yazmaya adamış ve Afrika
kilisesinin önde gelenlerinden biri olmuştur.
Düşünceleri
Ateş misali yanan bir enerjinin yanı sıra atılgan bir mizaca da sahip
olan Tertullianus, mizacına uygun bir biçimde, hakikate yönelik oldukça
fanatik bir tutku beslemekteydi. Hristiyanlık onun için hakikat ile
özdeşti ve Hristiyanlığın Tanrısı onun için gerçek Tanrı’ydı. Ona göre,
Tanrı’yı bulanlar tam manasıyla hakikatin kendisini bulurlar ve hakikat
Pagan olan ile Hristiyan olanın farkını ortaya koymaktadır.
yazmış ilk büyük Hristiyan düşünürü olan
Tertullianus, Tanrı'nın İsa'dan, İsa'nın da Kutsal Ruh'tan ayrı olarak
bilinemeyeceğini öne sürdüğü için, içindeki kutlu ses tarafından
yönlendirilen 'in bilgeliğinin bile bir
işe yaramayacağını belirtmiştir. Yunan felsefesiyle Hristiyan bilgeliği
arasında kurduğu bu karşıtlığa rağmen, Tertullianus, Yunan
felsefesinden, özellikle de Stoalılardan etkilenmiş ve kendisi de
birtakım felsefi konu ve açıklamalar ortaya koymuştur. Tanrı'nın
varoluşunu, yaratıklarından ve eserlerinden hareketle bilebileceğimizi,
Tanrı kanıtımızın deneysel bir temeli olması gerektiğini öne süren
Tertullianus, yine O'nun yaratılmamış oluşundan, O'nun yetkin olduğu
sonucunu çıkartabileceğimizi iddia etmiştir. O,
etkisiyle, var olan her şeyin, Tanrı
da dahil olmak üzere, cisimsel olduğunu öne sürmüş, örneğin Tanrı'nın
corpus sui generis, yani kendisine özgü türden bir cisim olduğunu
belirtmiştir.
Dünyanın Yaratılışı Hakkındaki Görüşleri (Cf. Adversus Hermogenem)
Maddenin ebediliğine inanmış bir Hristiyan olan Hermogenes’e yönelik
olarak Tertullianus Adversus Hermogenem isimli eserinin ilk bölümünde
verdiği cevaba göre, eğer ki madde ebedi ve sonsuz ve hatta o maddi olan
kötü de olabilir ise, kötülük buna göre Tanrı ile aynı varlık
seviyesinde olacaktır. Oysaki Tanrı ebediyet seviyesine sahip olması ile
bilinen tek varlıktır.
Hermogenes Tanrı’nın dünyayı ilkel ve yaratılmamış bir maddeden
yarattığına inanıyordu. Tertullianus için ise dünyanın bir şeyden
yapılmış olması mümkün olmasına rağmen bu şeyin yalnızca ilahi bilgelik
olabileceğini belirterek ilkel ve ebedi olarak var olan bir maddeden
meydana gelmiş olabileceği fikrini reddetmiştir.
Hakkındaki Görüşleri
Tertullianus, üç ilahi kişilikten bahsetmek için ‘Trinitas’ kelimesini
kullanan ilk kişilerden biridir. Ayrıca bu üçlüden her birini tanımlamak
için ‘persona’ terimini kullanan da ilk kişidir. Ona göre, bu üç
kişiliğin birliği aslen özün birliğidir. Baba tüm özün kendisi olmak ile
birlikte Oğul ve Kutsal Ruh’un ikisi de Baba’nın temsil ettiği o tüm
olan özden türemiştir. Yine de belirtilmelidir ki aynı öze sahip
olmaları neticesinde, Teslis’deki üç ilahi kişilik de eş değer ilahi
mertebeye sahiptir.
Mesih Hakkındaki Görüşleri
Tertullianus’un bizzat da zikrettiği üzere Mesih eşdeğer olarak
Kelam/Logos ve Bilgelik olarak adlandırılmıştır. ’nden 100 sene önce,
Tertullianus Mesih’de iki türden öz (doğa) bulunduğunu beyan etmiştir.
Hakkındaki Görüşleri
Ona göre Meryem gebe kaldığında bakire olmasının yanı sıra İsa’yı
doğurduğunda da evliydi. ‘İsa’nın iman kardeşleri’ denildiğinde
Tertullianus’un anladığı Meryem’in bedenen çocuklarıdır.
Kilise Hakkındaki Görüşleri
Tertullianus hürmet ve sevgi ile anabilmek amacıyla Kilise’yi ‘Anne’
olarak anan ilk kişi olmuştur. Ona göre Kilise aynı zamanda imanı
barındıran zengin bir kaynak ve vahyin muhafızıydı. Kilise başlı başına
hakikati miras almıştı ve Kutsal Yazılar’ı bizzat kendi başına ihtiva
etmekteydi.
Tertullianus’un (Ahiret Hakkındaki) Düşünceleri
kelimesini kullanmamış olsa da Tertullianus,
ruhun ölümden sonra kefaret için acı çekeceği üzerine konuşmuştur.
Yalnızca İman Şehitleri’nin bu kefaret için ödenen cezadan muaf
olacağını belirten Tertullianus, Adversus Markionus isimli eserinde
cennetten gelecek olan adaletin göklerin hükümdarlığına yükselen Mesih
ile birlikte Yeruşalim’de bin sene hüküm süreceğinden bahsetmiştir.
Eserleri
Tertullianus'un günümüze ulaşmış otuz eseri bulunmaktadır. Bunların
büyük bölümü, Roma'daki çeşitli Hristiyan öğretmenlerin hatalarını
ortaya çıkarmayı amaçlayan sapkınlık karşıtı araştırma eserleridir.
Apolejetik (İman savunması içeren) Eserleri
Ad Nationes ve Apologeticum isimli iki eser de 197 yılında yazılmış
olmak ile birlikte yine ikisi de aynı konuyu tez edinmiştir: Pagan
inancının keskin bir eleştirisinin yanı sıra Hristiyanlığın güçlü bir
savunması.
- Ad Nationes – (Paganlar İçin) Bu eserindeki tezlerde genellikle
pagan inancını benimseyen cemaatlere yönelik yazıları kaleme
almıştır. Tezlerin ilk cildi, Hristiyanlık ve Hristiyanlar’a yönelik
hukuksuz saldırıları konu edinmiştir. Bu ilk ciltte Hristiyanlığa
karşı alışılagelmiş iftiraları yanlışlayarak çürüten Tertullianus,
ikinci ciltte ise daha saldırgan bir tutum sergileyerek, Tanrı
kavramının irdelenmesi aracılığıyla pagan ilahi kişiliklerinin
insanların uydurmasından ibaret olduğunu ortaya koymuştur.
- Apologeticum (İman Savunması) isimli eseri Tertullianus’un en
önemli çalışmasıdır. Bu eserdeki tezlerinde ikna etmek için çaba
gösterdiği, Roma eyaletlerinin valilerine seslenmiştir. Ad Nationes
eserine oranla daha planlı ve tutarlı bir içeriğe sahip olan
Apologeticum eserindeki akıl yürütme felsefi ve
olmaktan daha çok daha hukuki bir
temele dayanmaktadır. Tertullianus’a göre Hristiyanlar’a yönelik
zulümler adaletin ilkelerine aykırılık içermekteydi.
Hristiyanlar'dan nefret ediliyor olmasının tek nedeninin cehalet ve
yalan yanlış söylentilerden ibaret olduğunu hatırlatarak,
Hristiyanlar’ın hiçbir kanıt olmamasına rağmen yeni doğan bebekleri
ayinlerde kurban etmek, ensest ilişkide bulunmak ve uçarı (ahlaksız)
bir yaşam sürmek ile suçlandığını söylemiştir. Hristiyanlar’ın Pagan
tanrılarına hürmet etmek üzere herhangi bir pratikte
bulunmamalarının tek nedeninin yalnızca o sözde tanrıların maddeden
ibaret ve ruhtan yoksun olmaları ile açıklanabileceğini
belirtmiştir. Nihayetinde tekrar onayladığı üzere Tertullianus
Hristiyanlığın devlete bir tehdit olmadığını belirtmiş ve
Hristiyanlığın yalnızca yeni bir felsefi akımdan ibaret olduğu
fikrini reddederek, Hristiyanlığı ilahi bir vahiy yani hakikatin
kendini açığa vurması olarak tanımlamıştır.
- Ad Scapula – (Scapula İçin) 212 yılında kaleme alınmış ve ibadet
özgürlüğü üzerine yazılmış bir bildiri olan bu eseri ile
Tertullianus tarihte temel bir insan hakkı olarak ibadet
özgürlüğünden ilk kez bahseden birkaç kişiden biri olmuştur.
- Adversus Judaeos – (Yahudiler'e Karşı) Yahudi misyonerler ile
yürüttüğü tartışmanın devamı olarak kaleme aldığı bu eserinde
Tertullianus kısaca ele aldığı tezi aracılığıyla, İsrail’in Tanrı’yı
terk ederek onun lütfunu reddettiğini ve dolayısıyla Yahudiler
yerine artık Yahudi olmayanların müjdeye çağrıldığını belirtmiştir.
Tertullianus, ’in ruhani açıdan
yorumlanması gerektiğinin yanı sıra, Yasa’nın Musa’dan önce de var
olduğu, dolayısıyla tüm uluslara verildiğinin altını çizmiştir.
Kısacası, Tanrı’nın Yasa’sının yalnızca Yahudiler’in tekelinde
olmadığını belirtmiştir.
Tartışmalı Tezleri
- De Praescriptione Haereticorum (Sapkın İnanışlara Karşı Reçete)
– 200 yılı civarında Sapkın İnanışlara Karşı Reçete adlı Hristiyan
inanışı üzerine sistematik araştırma eserleri yazmıştır.
Tertullianus en değerli çalışmalarından biri olan bu eserde, temel
argümanını Kutsal Yazıları davalarını savunmak yerine kendi
çıkarları uğruna suiistimal eden sapkınlara karşı oluşturmuştur.
Tertullianus’a göre Kutsal Kitap yalnızca gerçek imana sahip
kişilerin mülkü olabilirdi. Buna göre bir öğretinin doğruluğu
yalnızca, o öğretiyi yayan öğretmen ve öğretinin elçisel kilise ile
uyum içerisinde olabilmesi ile mümkündü (21. Bölüm).
- En büyük ve pek çok yönden en önemli eseri beş ciltten oluşan
Markion'a Karşı adlı eseridir. Bu eseri,
’un öğretileri üzerine devasa bir
kaynak niteliği taşımasından dolayı oldukça büyük bir önem arz
etmektedir. Bu tezinde Markion’un Eski Ahit’in Tanrısı ve Yeni
Ahit’in Tanrı’sı olmak üzere ayrımını yaptığı düalizmi reddeden
Tertullianus, yalnızca tek bir Tanrı’nın varlığına işaret ederek bu
Tanrı’nın evrenin yaratıcısı ve insanlığın kurtarıcısı olan
kişiliklerle özdeş (aynı kişi) olduğunu belirtmiştir.
Teolojik Tezleri
- Adversus Praxean (Praxean'a Karşı) – hâlihazırda Montanizm
hareketine katılmış olduğu 212 yılında yazmış olduğu tartışmalı
yazılarından oluşan bu eserinde Tertullianus, ilahi özün birliğini
riske atmadan Tanrı’nın doğasında sayıların var olamayacağını
göstermenin zorluğuna değinmiştir.
- Teolojik yazıları arasında vaftiz üzerine yazılmış De baptismo
(Vaftiz Üzerine) isimli kitap da bulunmaktadır. De baptismo,
Tertullianus’un bir öğretmen misali
seslenerek bedenin su ile
yıkanması aracılığıyla ruhun da nasıl temizlendiği ve ebedi ölümden
kurtuluşun nasıl sağlandığını öğrettiği tezidir. Tertullianus’a
göre, vaftiz olan herkes Âdem’e verilmiş olan ve günahı nedeniyle
kaybedilen Tanrı’nın Ruh’unu geri kazanmaktadır. Yine Tertullianus,
acele hareket edilerek katekümenlerin imanını sorgulamadan vaftizin
gerçekleştirilmemesi gerektiğini savunmuştur. Ayrıca vaftizlerin
ya da dönemlerinde gerçekleştirilmesi
önerisinde bulunmuştur.
- De carne Christi (Mesih'in Bedeni Üzerine) ve De resurrectione
carnis (Bedenin Dirilişi Üzerine) isimli eserlerinin ikisi de
bedenin yeniden dirilişi için güçlü deliller sunmuştur. Bu tezler,
Mesih’in gerçekten de bedenen doğmuş, yaşamış ve ölmüş olduğunu
hatırlatmak için yazılmıştır. Tertullianus’a göre Mesih o denli
insani bir doğaya sahipti ki fiziken ‘çirkin’ olması gayet mümkündü.
İnsanlığı gerçek anlamda kurtarabilmesi için Mesih’in %110 beden ve
ruha sahip bir insan olması gerekmekteydi. Mesih, bazı sapkınların
inandığının aksine öğretileri yaymak için kendini görünür kılmış bir
melek değildi. O tam anlamıyla gerçekten de bir insandı. Öyle ki
ölümü sonrasında ölümlü bedeni ile tekrar dirilmesi aracılığıyla
insanların da bedenleriyle birlikte tekrar dirileceği
anlaşılmalıdır.
- De Testimonio Animae ve De Anima (Ruh'un Gerçeği üzerine ve Ruh
hakkında)– Bu iki tez de insan ruhunu konu edinmiştir. - De
Testimonio Animae. Bu tezinde Tertullianus ruhu entelektüel ve
ruhani bir yöne sahip ‘rasyonel nefes’ olarak tanımlamıştır. Ruh tüm
hakikate mazhar olmakla birlikte Tanrı’ya inanmak için eğitilmiş
olmasına gerek yoktur. Bundan dolayı yalnızca Tanrı’nın varlığı
konusunda farkındalığa ihtiyaç duymaktadır. Tertullianus’a göre
bundan dolayı Tanrı’ya inanmak aslında bir sağduyu meselesiydi. Buna
göre aklıselim olan herkesin Tanrı’ya inanıyor olması gerekmektedir.
Bunların ötesinde, ruh ölümden sonraki dünyada ya cezalandırılacak
ya da ödüllendirilecektir. - De Anima. Bu tezinde Tertullianus,
ruhun temel özelliklerini sorgulamıştır. Stoacılar gibi Tertullianus
da ruhun zamansal açıdan bir başlangıcının ve maddesel bir doğasının
var olduğuna inanmıştır. İnsani doğa ile sahip olunan ve sınırları
olan Ruh Tanrı’nın nefesi olarak tanımlanabilmekle birlikte bizzat
Mesih’e iman ile edinilmiş olan Ruh ile özdeş de tutulabilmektedir.
Ruhun varlığının her insanda görülmesinin bir diğer kanıtı ise özgür
iradenin varlığı olarak gösterilebilir. Eğer ki ruh ve beden aynı
anda var olmuşlar ise, bedene can veren şey bizzat ruhun kendisidir.
Ruhun varlığı insanın düşünceleri ve özgürlüğünde kendini tezahür
etmekle birlikte bunlara eşdeğer de değildir. Tanrı’nın gözünde bir
insan ruhuyla beraber var olabilmektedir. İnsanlardaki ruhun varlığı
Tanrı’nın varlığına yönelik en temel kanıtı oluşturmaktadır.
Ahlaki ve Münzevi Temalı Tezleri
Geniş bir spektrumda birçok ahlaki tez yazan Tertullianus bu eserlerinde
, alçakgönüllülük, sabır ve
tövbe konularına değinmiştir. Dua üzerine de yazmış olan Tertullianus bu
eserinde düzgün giyimin nasıl olması gerektiği, iffet ve tek eşlilik
konularını da ele almıştır.
Kaynakça
Orijinal kaynak: tertullianus. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Kategoriler