Tefsir (Arapça: علم التفسير; İlm-il Tefsir), İslam dini terimidir. 'el-Fesr' masdarından tef'il babında yorumlamak, açıklamak manalarına gelen bir kelimedir. Eş değer bir kelime "te'vil"dir (yorum). Kur'an ayetlerinin açıklanmasına dair dalıdır. Tefsir ilmi ile uğraşan kişiye müfessir denir. Al-i İmran suresi 7. ayette yer aldığı üzere Kur'an hem anlamı açık (anlaşılır, muhkem), hem de yoruma açık (müteşabih) ayetleri bünyesinde barındırır. İslam tarihinde Kur'an ayetlerini anlamak veya anlamlandırmak üzere çok sayıda çalışma yapılmıştır.
Tefsirciler tarafından ilk müfessir kabul edilen Muhammed, Kur'an'ı yine Kur'an ile tefsir etmiştir. Sahabe ve tabiin denilen birinci ve ikinci nesil Müslümanlardan rivayetle Muhammed'in Kur'an ayetleri ile ilgili bazı açıklamalarını hadis külliyatları içerisinde kaydedilmiştir.
Meal, Kur'an ayetlerinin "yorumlu tercümesi", tefsir ise ayrıntılı açıklamasıdır. Tefsir ve meal yazarları, bire bir tercümedeki metne cümlelerdeki anlatım bozukluklarının giderilmesi, kapalı anlatımlar, cümle düşüklükleri, kelimelerin tam karşılığının meal yapılan dilde bulunmaması, birebir tercümenin sakıncalı bulunması vb. sebeplerden ayetleri doğrudan tercüme etmekten kaçınırlar. Bu çalışmalarda çok sayıda bir diğerinin anlayışını sorunlu yaklaşımlar olarak gören suçlayıcı eleştiriler görmek olasıdır.1234 Bu çerçevede anlayış ve uygulamalardaki farklılaşmaların dini metinlere, ayrıca şeriat uygulamalarına; abdest, namaz, tesettür, mut'a, hac vb. ibadetlere yansımıştır.
Tefsir: Açıklayan, kapalılığı gideren, haber veren, fısıltı yapan anlamındadır. Kur'an ayetlerinin yazıldığı döneme ait Arapça dilbilgisi (belağat, bedii, beyan), varsa ilgili hadis rivayetleri ve kontekst (konu, bağlam, İslami literatürde esbab-ı nüzul) özelliklerini kullanarak açıklamaya çalışan bilim dalıdır. Geleneksel tefsircilerde pek görülmeyen mitoloji, bilim tarihi ve antropoloji gibi alanlardaki bilgi de bazı ifadelerin anlaşılması için önemli olabilir.
Tefsirde başlıca üç türe ayrılan gelenek oluşmuştur;
İslam'ın erken dönemini kapsayan yüzyıllarda Müslümanlar arasında Yahudi-Hristiyan geleneği ile ilgili karakterlerin isim, kimlik ve genealoji bilgilerinin çok iyi ve aslına uygun şekilde bilinerek ifade edildiği söylenemez. Konu ile ilgili kişi ve yer isimleri ayrıntılı bilgilere Kur'an'da rastlanılmamaktadır. İslam dünyasında bu bilgiler yine Hristiyan/ Yahudi Apokrif geleneğinden gelen rivayetlerle şekillenir. Ayrıca tefsirler ve rivayetler yazarının hayal ürünü olan süslemeler ve tutarsızlıklarla doludurlar.5
Tefsirlerin tümünde tefsir yapan kişinin bilgi birikimi, ön kabulleri, seçimleri, eğilimleri, zihinsel kapasite ve kabiliyetlerinin tefsire yansıtılması doğal bir sonuçtur. Örneğin Kur'an ayetlerinde geçen "Rahman Arş'a oturdu", "Allah'ın eli onların elinin üzerindedir", "Allah'ın yüzü" gibi ifadeler akait ve kelam açısından yorumlanır.
Tefsirde birçok yaklaşım görülebilir.
Diğerleri;
Geleneksel tefsirlerde bilimsel bir yansızlık ve objektif bir bakış açısının yansıtıldığını söylemek imkânsızdır. Örneğin Allah'ın isimleri gibi bazı konularda uzun uzadıya yapılan açıklamalar dilbilimi ve antropoloji açısından hiçbir bilimsel temele dayanmaz ve tamamen tefsir yapanın vermek veya oluşturmak istediği Tanrı imajının şekillenmesine hizmet amacı taşır.
Tefsir kitaplarında iş bazen o kadar ileri noktalara taşınır ki anlatılanlar ancak masal kitaplarının konusu olabilir. Örneğin bir tefsirde Calut'un uzun boyu anlatılırken O'nun denizden balık yakalayıp ellerini güneşe uzatarak kızartıp yediğini veya İbni Kesir tefsirinde Zülkarneyn'in doğu seferinde bir çölden geçerken rastladığı insanların uzun kulaklarından birini altlarına serip yatak yaptığını, diğer kulaklarıyla da kendilerine gölgelik oluşturduklarını okumak mümkündür (İsrailiyat İslam mitolojisi). Uç noktalarda dolaşan bu yorumlar bazen günlük hayata yön verir. Örneğin Nur suresi 31. ayetin yorumunda bazı tefsirciler örtünme emrinin başı kapsamadığı, esasen bunun bir emir değil tavsiye olduğu sonucuna ulaşırken, aynı ayeti yorumlayan diğerleri başın örtülmesinin farz ve dini örtünme için yeterli ve gerekli olduğu sonucuna ulaşır. Bir başkaları ise aynı ayetlerin yorumundan tesettür için başörtüsünün yeterli olmadığı, kadının bütün vücudunun örtülmesi gerektiği anlamını çıkartırlar.
Orijinal kaynak: tefsir. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page