sanat ne demek?

Sanat, en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak anlaşılır. Tarih boyunca neyin sanat olarak adlandırılacağına dair fikirler sürekli değişmiş, bu geniş anlama zaman içinde değişik kısıtlamalar getirilip yeni tanımlar yaratılmıştır.1 Bu tanımlardan en yaygın kabul göreni sanatın edebiyat, resim, müzik, tiyatro, sinema, mimari ve heykel alt türlerinden oluştuğu görüşüdür. Bugün sanat terimi birçok kişi tarafından çok basit ve net gözüken bir kavram gibi kullanılabildiği gibi akademik çevrelerde sanatın ne şekilde tanımlanabileceği, hatta tanımlanabilir olup olmadığı bile hararetli bir tartışma konusudur.2

Sanat sözcüğü genelde görsel sanatlar anlamında kullanılır. Sözcüğün bugünkü kullanımı, Batı kültürünün etkisiyle, İngilizcedeki "art" sözcüğüne yakın olsa da halk arasında biraz daha geniş anlamda kullanılır. Gerek İngilizcedeki "art" (artificial = yapay),3 gerek Almancadaki "Kunst" (künstlich = yapay),4 gerekse Türkçedeki Arapça kökenli "sanat" (suni = yapay)5 sözcükleri içlerinde yapaylığa dair bir anlam barındırır. Sanat, bu geniş anlamından Rönesans zamanında sıyrılmaya başlamış,6 ancak yakın zamana kadar zanaat ve sanat sözcükleri dönüşümlü olarak kullanılmaya devam etmiştir. Buna ek olarak Sanayi Devrimi sonrasında tasarım ve sanat arasında da bir ayrım doğmuş,7 1950 ve 1960'larda popüler kültür ve sanat arasında tartışma kaldıran bir üçüncü çizgi çekilmiştir.8

Sanatın tanımlanması

Başat Biçim Görüşü

Clive Bell, 1914 yılında Cezanne'dan etkilenerek yazdığı Sanat ('Art') isimli kitabında sanatın başat biçim (significant form) olduğunu savunmuştur. Bell'e göre her biçim bu sınıfa girmez, çünkü önemli olan çizgi, şekil ve renk ilişkilerinin kendi aralarındaki kombinasyonudur.9 Bu görüş, temsilin sanatsal beğeniye etki etmediğini söyler. Sanatı tamamen estetikle bağlantılı olarak tanımlayan bu görüş, 20. yüzyılda Marcel Duchamp, Andy Warhol, Joseph Beuys gibi bildiğimiz anlamda estetik nesneler üretmeyen, görünümden çok kavramlara önem veren sanatçıların eserlerini kapsamadığından, bugün zamanında olduğu kadar etkili değildir.10

Sanatın Duyguların Dışavurumu Olduğu Görüşü

R.G. Collingwood, 1938'de basılan Sanatın İlkeleri (The Principles of Art) isimli kitabında sanatın temel olarak duyguların yaratıcı ifadesi veya dışa vurumu olduğunu söylemiştir.11 Bunun yanında sanat ve zanaat arasında bir ayrım yapmıştır. Buna göre zanaat, malzemenin bir plan doğrultusunda daha önceden tasarlanmış bir son ürüne dönüştürülmesi iken sanatsal aktiviteler, araçlar ve amaçlar arasında, planlama ve uygulama arasında ayrım yapmayı gerektirmez. Bunun yanında bu görüşe göre, sanat herhangi bir duygunun da dışa vurumu değildir. Bu duygu, ifade edildiği ana kadar açıklık kazanmamış olup ifade edilişi onun keşfedilmesine neden olacak bir duygu olmalıdır. Bu aynı zamanda izleyiciyi de araştırmanın içine alır. Bu teori de sanat olarak kabul edilmeyen bazı aktiviteleri (örneğin bir psikoterapi seanslarını) sanattan ayırt edemediği gibi, sanat olarak kabul edilen bazı eserleri (örneğin Rönesans Döneminde, sanatçının duygularını açığa çıkarmak değil, dinsel duygular uyandırmak amacıyla yapılan resimler) kapsamadığı için, yerini değişik kuram aramalarına bırakmış, hatta tüm bu tanımlama çabalarının başarısız olması sanatın tanımının yapılmaya çalışılmasının ne kadar doğru olduğu tartışmalarını başlatmıştır.12

Neo-Wittgenstein'cı Görüş

Morris Weitz'ın 1956'da, Wittgenstein'ın görüşlerinden ve şeylerin özünü bulmaya karşı direncinden yola çıkarak ortaya attığı görüştür. Weitz'a göre Fry ve Bell, Tolstoy, Croce, Collingwood gibi kuramcılar, yaptıkları tanımlarda kendi kişisel sanat görüşlerini ifade etmekten öteye gidememişlerdir. Neo-Wittgenstein'cı görüşü özetlemek gerekirse, sanat açık bir kavramdır ve tanımlanamaz. Ancak bu, Weitz'a göre felsefi açıdan bir sorun yaratmamalıdır, çünkü aile benzerliği yöntemi kullanılarak neyin sanat olup olamayacağı konusunda hükümler getirmek olasıdır.13

Kurumsal Sanat Görüşü

Kurumsal sanat kuramı, Neo-Wittgenstein'cı görüşünü reddederek sanatın tanımlanabileceğini ileri sürer. Bu fikir George Dickie tarafından ilk olarak 1974'te geliştirilmiştir.14

Dickie'nin ilk tanımı, Arthur Danto'nun da sanat dünyası fikirlerinden etkilenerek aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur:

Sanat eseri: Bilinçli olarak insan elinden veya fikrinden çıkmadır. Belli bir sosyal kurum (sanat dünyası) adına hareket eden kişi veya kişiler tarafından, bazı kısımları hakkında fikir birliğine varılmış olunmalı, beğeni kazanmaya aday olmalıdır.15

Sanatın değerlendirilmesi

Filozof Richard Wollheim sanatın estetik değerlendirilmesi için üç yaklaşım önerir:

  • Estetik niteliğin insanın bakış açısından bağımsız, mutlak bir değer olduğunu öngören gerçekçi yaklaşım
  • Estetik niteliğin mutlak bir değer olduğunu, ancak insanın bakış açısına bağlı olduğunu savunan nesnel yaklaşım
  • Estetik niteliğin hem mutlak olmadığını hem de insanın bakış açısına göre değiştiğini söyleyen göreli yaklaşım

Sanatların Sınıflandırılması

Sanatlar geleneksel olarak edebiyat (şiir, dram, hikâye, vs.), görsel sanatlar (resim, desen, heykel, vs.), grafik sanatlar (resim, desen, tasarım, ve yüzey üzerine uygulanan diğer formlar), plastik sanatlar (heykel, modelleme), dekoratif sanatlar (bezeme, mobilya tasarımı, mozaik, etc.), gösteri sanatları (tiyatro, dans, müzik), müzik (beste olarak), ve mimarlık (iç mimarlık dahil) gibi kategorilere ayrılır.16 Bu sınıflandırmalar tarih boyunca değişiklikler göstermiştir.

Antik Yunan'da sanat, bugünkü anlamından farklı olarak dokuz ilham perisi veya her biri ayrı bir techne'yi sembolize edip vücuda getiren musalara (müzlere) göre gruplandırılmıştır. Hiçbir Müz plastik sanatlarla (heykel, resim) ilişkili kılınmamıştır. Burada techne kabaca sanat olarak çevrilebildiği gibi zanaat anlamına da gelir ve ayrıca bilimsel disiplinleri de kapsayan bir terimdir. Buna göre dokuz sanat dalı şöyledir:17

  1. Epik şiir, destan (Müz: Kalliope)
  2. Tarih (Müz: Kleio)
  3. Müzik ve lirik şiir (Müz: Euterpe)
  4. Aşk şiiri (Müz: Erato)
  5. Tragedya (Müz: Melpomene)
  6. İlahi ve panto (Müz: Polymnia)
  7. Dans ve koro (Müz: Terpsikhore)
  8. Komedya ve pastoral şiir (Müz: Thaleia)
  9. Astronomi (Müz: Urania)

Sanatsal ve sanatsal olmayan beceriler arasındaki modern ayrım Rönesans'tan sonra yapılmaya başlanmıştır. Felsefede sanatın bugün kullanılan anlamına yakın bir şekilde ilk kullanımı Georg Wilhelm Friedrich Hegel'in Estetik Üzerine Dersler eserinde görülür ve Hegel burada sanatları en maddesel olandan en ifadeye dayalı olana göre sıralar:

  1. Mimarlık
  2. Heykel
  3. Resim
  4. Müzik
  5. Şiir

René Guénon, sanatları göçebe ve yerleşik düzene geçmiş insan topluluklarındaki yaşayış ve ritüel farklılıklarına göre görselliğe ve işitselliğe dayanan sanatlar olarak sınıflandırmıştır. Guénon'a göre yerleşik düzendeki insanlar uzam içindeki formlardan oluşan plastik sanatlar (mimari, heykel, resim), göçebeler ise zaman içinde yayılan fonetik sanatlar (müzik, şiir) üretmişlerdir.18

  1. Görsel (plastik) sanatlar: Çizim, resim, seramik, fotoğrafçılık, mimarlık
  2. Fonetik (işitsel) sanatlar: Müzik, edebiyat

Hegel'in Estetik Üzerine Dersler eserindeki listesi özellikle Fransa'da popüler olmuş ve zamanla üzerine yapılan eklemeler ve değişikliklerle geliştirilmiştir. Aşağıdaki on maddenin ilk yedisi 1923'te "Yedinci Sanat Manifestosu'nu" yazan film kuramcısı Ricciotto Canudo tarafından popülerleştirilmiştir:

  1. Mimarlık
  2. Heykel
  3. Resim
  4. Müzik
  5. Edebiyat (şiir ve nesir)
  6. Gösteri sanatları (dans ve tiyatro)
  7. Sinema ve film
  8. Medya sanatları (radyo, televizyon ve fotoğraf)
  9. Çizgi roman
  10. Video oyunları veya genel olarak dijital sanat formları

11. ve 12. sıra için multimedya ve performans sanatı gibi öneriler mevcutsa da bu konuda bir uzlaşma yoktur. Fransa Kültür Bakanlığı da "yeni" sanat sınıflandırmaları konusundaki tartışmalara dahil olmaktadır.19

Tarihçe

Yapıldıkları tarihler bundan 40.000 yıl öncesine giden heykeller, mağara ve kaya resimleri bulunduysa da bu eserlerin anlamı, içinde geliştirildikleri kültür hakkında az bilgimiz olması sebebiyle tam olarak bilinmemektedir. Bilinen en eski sanat nesnesinin - üzerleri delinmiş bir salyangoz kabuğu dizisi - 75.000 yıl önceye dayanırsa da 100.000 yıl yaşında, muhtemelen boya saklamak için yapılmış kaplar da bulunmuştur.2021

Eski Mısır, Mezopotamya, İran, Hindistan, Eski Yunan, Roma, İnka, Maya ve Olmek medeniyetlerinden günümüze birçok sanat eseri miras kalmıştır. Eski Yunan sanatı insan fiziğinin ideal oranlarda temsiline yoğunlaşmış, sonrasında Bizans ve Orta Çağ Avrupası'nda İncil ve dinî motifler ağırlık kazanmış, bunları yücelten tarzlar geliştirilmiştir. Rönesans, fiziksel dünyanın resmedilmesi ve perspektifin sistematik olarak uygulanıp resimde üç boyut algısının oluşması yönünde teknikler geliştirmiştir.

Doğuda, İslam Sanatı'nda ikonografinin yasak olması nedeniyle geometrik şekiller, hat sanatı ve mimariye yoğunlaşılmıştır. Uzak Doğu'da da bu dönemlerde din, sanatsal üretime yön vermiştir. Hindistan ve Tibet'te renkli heykeller ve dans ön plana çıkarken dinsel resimler de bu pratiklerden beslenmiştir. Çin'de de kuyumculuk, bronz işçiliği, çömlekçilik, şiir, kaligrafi, müzik, resim, tiyatro gelişmiş, sanatsal eğilimler baştaki sülaleye göre değişiklik göstermiştir.

Batı'da 18. yüzyılda Aydınlanma ile birlikte rasyonel, saat gibi işleyen evren anlayışı gelişmiş, bu da Blake'in Newton'u kutsal bir geometrici gibi portrelemesi veya David'in propagandacı resimlerine yansımıştır. Daha sonra bu da yerini tepki olarak duygu ve birey olmayı ön plana çıkaran, akademik sanat, Sembolizm, İzlenimcilik, Fovizm gibi 19. yüzyıl sanatsal akımlarına bırakmıştır.

20. yüzyıl sanat tarihi bitip tükenmeyen sanatsal arayışların yüzyılı olmuştur. Bu yüzden İzlenimcilik, Dışavurumculuk, Fovizm, Kübizm, Dadaizm, Gerçeküstücülük gibi akımların parametreleri, icat edildikleri yıllardan çok öteye gidemediyse de sonra gelen akımları etkiledi. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren modernizm kültüre hâkim olmuş ve Theodor W. Adorno'nun 1970 yılında yayımlanan Estetik Teorisi kitabının açılış cümlesinde yazdığı gibi, "artık sorgulamadan kabul edilen şey, sanat hakkında hiçbir şeyin, ne sanatın kendisinin, ne sanatın dünya ile olan ilişkisinin, ne de sanatın var olma hakkının, sorgulamadan kabul edilebileceği."22 Relativizm kaçınılmaz bir gerçeklik olarak kabul edilmiş, bu da çağdaş sanat ve postmodern eleştiri dönemini başlatmıştı.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Dış bağlantılar

Orijinal kaynak: sanat. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. "artificial", Online Etymology Dictionary http://www.etymonline.com/index.php?term=artificial&allowed_in_frame=0

  2. "Kunst", dict.cc English-German Dictionary http://www.dict.cc/?s=Kunst

  3. "suni", Wikisözlük http://tr.wiktionary.org/wiki/suni

  4. Radford, Tim. "World's Oldest Jewellery Found in Cave" . Guardian Unlimited, 16 Nisan 2004. Erişim tarihi: 30 Ocak 2014.

  5. Wilford, John Noble. "In African Cave, Signs of an Ancient Paint Factory" . The New York Times, 13 Ekim 2011. Erişim tarihi: 30 Ocak 2014.

Kategoriler