Oliver Wolf Sacks (9 Temmuz 1933, Londra - 30 Ağustos 2015), hastaları ile ilgili yazdığı kitaplarla tanınmış İngiliz nörolog.
Doktor bir ailenin çocuğudur. Tıp öğrenimini Oxford Üniversitesi'nde tamamladı. 1965 yılından yaşamının sonuna kadar, New York'ta yaşamış ve nöroloji profesörü olarak doktorluk mesleğini sürdürmüştür.
Kitaplarının birçoğunda hastalarının tıbbi detaylarından çok, yaşam tecrübeleri üzerinde durur. Mars'ta Bir Antropolog ve Karısını Şapka Sanan Adam adlı kitapları farklı hastalarının çeşitli nörolojik rahatsızlıklarını anlattığı kısa bölümlerden oluşur. Diğer kitaplarında ise tek bir konuyla bütünlük sağlamıştır.
Uyanışlar adlı, Encephalitis lethargica hastalarına yardımcı olma çabasını anlattığı otobiyografik kitabı, 1990 yılında beyazperdeye aktarılmıştır. Robin Williams'ın ve Robert De Niro'nun da kadrosunda bulunduğu film, Akademi Ödülleri'ne aday gösterilmiştir.
Oliver Sacks, Yahudi bir ailenin dördüncü ve son çocuğu olarak Londra Willesden'da doğmuştur. Annesi İngiltere'nin ilk kadın cerrahlarından olan Muriel Elsie Landau, babası Litvanya Yahudisi bir doktor olan Samuel Sacks'tir. Oliver Sacks'in geniş ailesinin üyeleri arasında yazar ve yönetmen Jonathan Lynn, Nobelli matematikçi Robert Aumann ve İsrailli devlet adamı Abba Eban gibi isimler de vardır.
6 yaşındayken Blitz'den dolayı Londra'yı terk etmiş, 1943'e kadar öğrencisi olacağı yatılı okula başlamıştır. Bu okuldan sonra Londra'daki St. Paul's School'a devam eden Sacks, 1951 yılında Oxford Üniversitesi'nde Queen's College'a başlamış, 1956 yılında fizyoloji ve biyoloji alanlarındaki eğitimi tamamlayarak mezun olmuştur.
Sacks, Oxford'daki eğitimini bir sene uzatıp Hugh Macdonald Sinclair'in yanında araştırma yapmaya karar verir. Queen's College'daki akademik danışmanı ve arkadaşları onu bu karardan vazgeçirmeye çalışsa da, Sinclair'in daha önce takip ettiği bir dersinin etkisinde, kararını değiştirmez. Sacks, Sinclair'le yaşadığı bu ilk araştırma deneyiminden anılarında şöyle söz eder:
"Projemin ne olacağını tartıştıktan sonra, Sinclair kendisini kitaplarla dolu odasına kapattı ve fiilen benim için, hatta İnsan Beslenmesi Laboratuvarı'ndaki herkes için, ulaşılamaz hâle geldi. Öteki araştırmacılar, yalnız bırakılmaktan, işleriyle rahatça uğraşabilmekten keyif alan deneyimli insanlardı. Tam tersine ben, bu işte acemiydim. Tavsiyeye ve yol göstermeye muhtaçtım. Sinclair'le görüşmeye çalıştım ama beş altı denemenin sonunda bunun boşa uğraş olduğunu fark ettim." 1
Sacks, bu dönemin sonunda araştırmasının "bütünüyle bir başarısızlık örneği" olduğunu, bilimsel bir araştırmacı olma umudundan vazgeçmesi gerektiğini düşünmüş; bütün arkadaşlarının üniversiteden ayrılmasının da etkisiyle, kendi ifadesiyle "depresif ve izole olmuş" hissetmiştir.
Hugh Macdonald Sinclair'in yanında edindiği araştırma deneyiminin sonunda depresifleşmesi üzerine, Sacks'in Queen's College'daki danışmanı ve ailesi, onun Oxford'dan uzaklaşmasının ve zihinsel yerine fiziksel yoğunluk içinde olacağı bir ara vermesinin iyi olabileceğini düşünerek kendisine kibbutzları ziyaret etmesini öğütler. Sacks bu fikri "herhangi bir dini veya Siyonist duygudan yoksun olmasına rağmen" beğenir. Sacks, daha sonra bu deneyimini "sıkı çalışma gerektiren etkin bir yaşam ve dostane, düşünceli insanlar arasında olmak Sinclair'in labında geçirdiğim yalnız ve eziyet dolu ayların ilacı" olarak anacaktır.2
Sacks, 2006 yılında sağ gözünde gelişen kanserden dolayı radyoterapi görmüştür. Ocak 2015 yılında, bu tümörlerin karaciğerine ve beynine yayıldığı tespit edilmiştir. Sacks, teşhisi duyduğu zaman hissettiklerini RadioLab'e şöyle anlatır:
"Sanırım ilk hissettiğim şey, çok yoğun bir üzüntü oldu. Göremeyeceğim, yapamayacağım şeyleri düşündüm. Bir iki kişi bana yazıp, 'Malum, hepimiz öleceğiz.' diye beni teselli etti. Hayır lan işte, bu defa mesele hepimizin ölecek olması değil, dört ayımın kalmış olması."
Aynı söyleşinin devamında, hastalığının seyri hakkında bir soruya şöyle yanıt vermiştir:
"Şu anda, gözümdeki tümör sadece karaciğerime yayılmış durumda. Bana [kanser hücrelerinin] karaciğere bayıldıkları söylendi. Gelin görün, ben de ciğere bayılırım. Tanı konulduktan sonra yaptığım şeylerden biri de soğan üstü ciğer yemek ve 'Bu ciğerler muhtemelen benimkilerden iyi durumda.' diye düşünmek olmuştu."3
30 Ağustos 2015 günü hayatını kaybetmiştir.4
Orijinal kaynak: oliver sacks. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page