Of(Eski Lazca: ოფუტე, Oput'e, Romeika: Όφη, Όfi), Trabzon ilinin doğusunda yer alan ve tarihi çok eskilere dayanan bir ilçedir. Arazisini, Of'tan Karadeniz'e dökülen Solaklı ve Baltacı derelerinin aşağı havzaları oluşturur. İlçenin güneyinde Hayrat ve Dernekpazarı ilçeleri, doğusunda Rize ili, batısında Sürmene ilçesi ve kuzeyinde Karadeniz bulunur. Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında daha büyük bir yüzölçümüne sahip olan ilçenin sınırları 1948 yılında Çaykara'nın, 1990 yılında da Dernekpazarı'nın ve Hayrat'ın ilçe olmasıyla daralmıştır.
Ophiussa veya Ophiusa Antik Yunanca'da "yılanların yaşadığı yer"1 anlamına gelmekte olup başta Portekiz, Rodos ve Marmara Denizi'ndeki Avşa Adası olmak üzere çok sayıda yerleşim yeri Antik Çağ'da bu adı taşımıştır.2 1888 tarihli Trabzon vilayeti salnamesinde kazanın yollarının yılankavi biçimde olması nedeniyle Yunanca yılan anlamına gelen “Ofis” adı verilmiştir. “Ofis” adı zaman için de Of’a dönüşmüştür.3
Gerçekte Antik Çağ yazılı kaynaklarında Of "Opiunte" adıyla geçmektedir ve Oput'e Eski Lazca'da "yerleşim yeri, köy" anlamına gelir.4 Günümüzde Pazar ve Hopa ilçelerinde de yerleşim yeri adı olarak kullanılmaktadır.
Doğu Karadeniz Bölgesinin tarihi ve özellikle bölgenin en önemli şehri olan Trabzon'un tarihi ele alındığında, batılı tarihçilerin büyük çoğunluğu bölge tarihinin Yunan kolonileriyle başladığını vurgulamaktadırlar. Halbuki bölgeye Yunan koloniciler gelmeden önce birçok tarihçinin de belirttiği gibi bölgede yerli kavimler bulunmakta idi. Bu insanlar muhtemelen en eski çağlardan beri bu toprakların yerlileri olarak Doğu Karadeniz Bölgesinde yaşamaktaydılar. Bölge muhtelif zamanlarda Yunanlar tarafından işgal edilmiş ve kısa süreli koloniler kurulmuştur. Bu koloni idareleri, yerli halkı kapsamıyordu. Bu koloni devletlerinin en güçlü oldukları zamanlarda bile hükümranlıkları ancak bulundukları surlar içinde sınırlı kalmıştır. Sur dışında yaşayan yerli kabileler bağımsız topluluklar olarak yaşamışlardır.
Bölge, Roma İmparatorluğu'nun parçalanmasıyla Doğu Roma olarak bilinen Bizans'ın payına düşer. Bu hakimiyet, 1204 yılında Latinlerin İstanbul'u işgal etmesine kadar devam eder. Bu tarihten sonra 1461 yılına kadar (Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethi), yine Bizans İmparatorluğu'nun uzantısı olan, Bizans hanedanı Komnenosların kurmuş olduğu Trabzon İmparatorluğu'nun egemenliğinde kalır. 4. yüzyıl başlarında Hristiyanlığın Roma İmparatorluğu tarafından resmî din olarak kabul edilmesiyle, bu din halk arasında hızla ve serbestçe yayılmaya başladı. Daha önce Doğu Karadeniz'de yaşayan kavimler de Hristiyanlığa geçmeye başladılar. Hristiyanlaşan bu kavimler tedrici bir şekilde Doğu Kilisesi'nin resmî dili olan Yunanca'yı öğrenmek zorunda kaldılar. Özellikle 10. yüzyıldan sonra papazların telkinleriyle bu dili konuşmak daha da yaygınlaştı. Zira papazlar "İncil'in dili dışında bir dilde konuşulan her kelime cehenneme gitmek için işlenen bir günah olarak hesaplanacaktır" şeklinde telkinlerde bulunmakta idi. Bu durum, yerel halkın kendi dilleriyle karışık bir Yunanca ya da halk arasında bilinen adıyla Rumca konuşulmasına neden olmuştur. İzlenen bu Bizans siyaseti, yerel dillerin, inançların ve geleneklerin büyük çoğunluğunun belleklerden silinmesine, kısaca yerli unsurların asimile olmasına neden olmuştur.
Of ve çevresi, 1461 yılında Trabzon'un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun eline geçmiştir. Bu tarihten sonra İslam dini yörede yayılmaya başlamıştır. 19. yüzyılda yaşanan ayanların isyanı bölgede etkili olmuştur. 1817 yılında Rizeli Tuzcuoğlu isyanında, Tuzcuoğlu Memiş Ağa 26 Ekim 1817 Of'ta yakalanarak idam edilmiştir. Of'un içerisinde olduğu bölge 1832 yılında Tuzcuoğlu Abdülkadir Ağa' nın, 1833’te de Tuzcuoğlu Tâhir’in ve 1834'te de yeniden Tuzcuoğlu Abdülkadir Ağa'nın isyanlarına sahne oldu. 1834'te Tuzcuoğlu Abdülkadir Ağa'nın öldürülmesiyle isyan sonuçlandırılmış ve bölgede nispeten daha sakin bir dönem yaşanmaya başlamıştır5.
Şakir Şevket 1877 yılında yazdığı Trabzon Tarihi adlı eserinde, Of halkının hala Rumca konuştuğunu, Türkçe bilmeyen öğrencilere derslerin Rumca anlatıldığını yazmaktadır.6
Osmanlı Devleti’nin idari reformları doğrultusunda 1867 Trabzon vilayeti kurulunca Of, bu vilayetin Trabzon sancağına bağlandı. Of kazası, yerleşimin ileri gelenlerinin talebi doğrultusunda 13 Mart 1881 tarihinde Lazistan Sancağı'na bağlandı. Ancak bu sancak yönetiminden memnun kalmayan halkın temsilcileri tarafından yapılan yoğun talepler neticesinde 24 Kasım 1888 tarihinde yeniden Trabzon Vilayeti'nin merkez sancağına katıldı7. 1888 tarihli Trabzon vilayeti salnamesine göre Of kazasında yaşayan halkın dili Rumca’ydı. Hem Müslüman hem de Hristiyan olanlar aynı dili konuşuyordu. Türkçe bilmedikleri için müderrisler medrese talebelerine dersleri Rumca anlatıyorlardı. Of kazasının fethinden iki yüz sene sonra da halk Hristiyan dinine mensuptu ve Müslümanlaştırma bu tarihten sonra başlamıştı. Bu tarihte kazanın nüfusu 10.096 hane 60.654 kişi olarak kaydedilmiştir. 1894 yılında ise Of kazasının nüfusu 61.249 kişiden oluşuyordu. Bu nüfusun 1.031'i Rumdu.8
Bölge 1929 yılında pek çok köylünün ölümü ve evini kaybetmesine yol açan ve Of felaketi olarak nitelendirilen bir sel baskını yaşamış ve halkının bir bölümü Maçka ilçesine göç etmek zorunda kalmıştır.
Of Belediyesi 1874 yılında kurulmuş köklü bir belediyedir. Of'un en büyük bulvarı olan Atatürk Bulvarı, Başkan İsmail Sefa Sarıalioğlu tarafından yapılan düzenlemede pek çok kişinin haklarından feragati sayesinde oluşmuştur. 1976-1979 yılları arasında Fatsa Belediye Başkanlığı yapan Nazmiye KOMİTOĞLU'nun ardından Karadeniz'de göreve gelen ikinci kadın belediye başkanı olan Semahat Sarıalioğlu 1998-1999 yılları arasında şehirde görev yapmıştır. Belediye başkanlığı görevini 1999-2011 yılları arasında Oktay Saral, Oktay Saral'ın 24.Dönem TBMM milletvekili olarak seçilmesi üzerine, 2011-2014 yılları arasında Murat Saral yürütmüştür. Son olarak, 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde ise Salim Salih Sarıalioğlu belediye başkanı seçilmiş olup hâlen görevini sürdürmektedir.9.
Ruslar, 24 Şubat 1916'da Rize'yi, 15 Mart 1916'da Of'u, 18 Nisan 1916'da Trabzon'u işgal ettiler. Ruslara karşı ilk önemli direniş Of ile Rize arasındaki Baltacı Deresi'nde olmuştur. Bu direniş yaklaşık bir ay sürmüştür. Of'un işgaliyle Solaklı Vadisi'nde bir direniş meydana gelmiştir. Ruslar bu direnişi kırarak Soğanlı ve Demirkapı geçitlerinden Bayburt'a inmeyi düşünüyordu. Rusların bu tasarısı ilk aşamada pek faydalı olmadı. Zira bölgenin gerçek sahipleri olan Türkler, Rus kuvvetlerine büyük kayıplar verdirdiler. Fakat sayıca üstün olan Ruslar bir süre sonra Çaykara'nın aşağı köylerini işgal etmeye başladılar. Yöre halkı kıyıdan uzakta olduğu için daha çok dağlık kesime, iç kesimlere doğru çekilmek zorunda kaldı. Bu çekilme sırasında direnişlerine devam etmişlerdir. Geri çekilen askerler Of'un bütün köyleri ve yakın kazalardan toplanan gönüllüler ile Trabzon Hapishanesi'ndeki mahkûmların da izin alarak, müfreze halinde gönüllü olarak katılmalarıyla Baltacı Deresi'nin batı yanında Ruslara karşı savunma hattı oluşturuldu.
1057 yılında da Türkmen/Çepni öncüler Horasan'dan kalkarak Harşit Vadisi üzerinden Doğu Karadeniz'e ulaşmışlar ve akınlarını kıyılara yoğunlaştırmışlardır. Sonuçta da 1072 yılında Trabzon, Türkler tarafından fethedilmiştir. 3 yıl süren bu yerleşimden sonra Trabzon, yeniden Theodor Gavras tarafından geri alınır. 1280'li yıllarda Çepni Türkleri büyük bir kitle olarak Doğu Karadeniz Bölgesi'ne yerleştiler. Türklerin bu yoğun akınları Rumları kalelere çekilip sığınma zorunda bıraktı. Zaten buralarda yoğun Rum kitleleri yoktu. Yine de bölge ağırlıklı olarak Hristiyan yerlilerden oluşmakta idi. Bunu, Trabzon İmparatorluğu'nun resmî kilise kayıtlarındaki yerli kişi isimleri ve bölgede yer alan bazı yerli kökenli yer adları kanıtlar niteliktedir.
İlçe; toplam alanı 330 km², ortalama rakımı 10 metre olan, tabiatın bütün özelliklerini sergileyen, deniz ve karanın bütünleştiği eşsiz doğal güzelliklere sahip bir alan üzerinde kurulmuş şirin bir ilçedir.
Trabzon'un yaklaşık 52 km doğusunda olan ilçenin, doğusunda Rize ili, batısında Sürmene ilçesi, güneyinde Hayrat ve Dernekpazarı ilçeleri, kuzeyinde Karadeniz bulunmaktadır.
Yörenin en büyük akarsularından Solaklı Irmağı'nın taşımış olduğu alüvyal yığıntıları kıyıda biriktirerek meydana getirdiği düz ve fazla geniş olmayan bir alan üzerine kurulmuş bir sahil yerleşim birimidir. Çaykara ve Of ilçelerini birbirine bağlayan karayolu ilçeyi ikiye ayırır.
Daha eski yerleşim yeri olan Solaklı Deresi'nin doğusundaki merkez, genel olarak ilçedeki idari birimlerin yer aldığı alandır. Yeni yapılanmalarla Solaklı Deresi'nin batısındaki alan da gelişmiştir. Bu alan ilçe sakinlerince Kalyon Mevkii diye adlandırılmaktadır.
İlçenin yerleşim yerinin kuruluş alanı dar ve düz biçimde devam ettiği halde, hemen arka kısmında dağlar birdenbire yükselmekte, geçişi ve yükselmeyi engelleyici çok eğimli bir dağ sisteminin geldiği dikkat çekmektedir. Bu heybetli yükselişle dağlar, yeşilin tonlarının hepsini sergileyen bir güzelliğe sahiptir. Güneye doğru gidildikçe bu renk armonisi çok daha dikkat çekmektedir.
Doğu Karadeniz Bölgesi'nin iklim tipi özelliklerine sahiptir. Yağışların her mevsimde bol olması ve sürekliliği, yöre iklimini etkiler. Yağışın en fazla olduğu dönem Sonbahar mevsimidir.
Denizin düzenleyici etkisi termostat görevi gördüğünden, hem günlük, hem yıllık sıcaklık farklılıklarının fazla olması önlenir. Yaz aylarında fazla sıcak olmadığı gibi, kış aylarında da dondurucu soğuklar görülmez. Her mevsim yağışlı, yazları serin, kışları ılık geçer.
Ardındaki dağların birden yükselmesi dolayısıyla yamaç yağışları gerçekleşir.
Rüzgârların esiş yönleri ve şiddet dereceleri mevsim özelliklerine bağlı değişiklikler gösterir. Genel olarak Lodos, Poyraz ve Kıble rüzgârları görülür.
İlçe yerüstü kaynakları bakımından zengin bir yöre özelliğindedir. Dağların denize paralel olarak uzanması yüzünden akarsular, sadece kuzeye bakan yamaçlardan denize doğru akar.
Güneyde bulunan yüksek dağların yamaçlarından çıkan akarsular, sert akışlı, dar boğazlar içinden geçerek, derin vadiler boyunca denize ulaşırlar.
Başlıca akarsular;
Yörede bol yağış olmasından dolayı gür orman alanları mevcuttur. Yöredeki orman örtüsünün kendi kendini yenileyebilme özelliği vardır. Kesilen ağaçların yerine yenileri dikilmeden orman örtüsü kendi kendine büyüyüp gelişebilmektedir.
Kıyı şeridinde orman yerine küçük ağaç toplulukları göze çarpar. Burada en yaygın çeşit olarak fındık, taflan, kızılcık, üzüm, muşmula, defne gibi küçük ağaçlar ile çalı ve sarmaşıklar yetişir. Bunun yanında narenciye ürünlerine rastlamak da mümkündür. Kıyı şeridinde nüfus yoğunluluğunun çok olmasından dolayı doğal bitki örtüsü tahrip edilmektedir.
Denizden 300–400 m yüksekliğe kadar olan yerlerde kızılağaç, meşe, kestane, ceviz vb. olan orman tiplerine rastlanır. Daha yükseklerde ormanlar alan ve büyüklük olarak birleşir. Dağların denize bakan ve daha nemli olan kuzey yamaçları daha yeşildir. Yükselti 600–800 m'yi aşınca yüksek dağların etek ormanları gözükmeye başlar. Bu ormanlarda en yaygın olan türler; kışın yapraklarını döken meşe, gürgen gibi ağaçlardır. Ancak bu tür ormanların önemli bir kısmı orman kazanmak amacıyla insanlar tarafından tahrip edilmiştir.
Yükseklik arttıkça dağ ormanları ortaya çıkmaya başlar. Bu yükseklik 1200 m'ye gelene kadar yapraklı ağaç çeşitleri ormanları meydana getirir. Bunlar arasında en çok meşe, kestane, şimşir, kızılağaç ve ıhlamur ağaçları göze çarpar. 1200–1600 m arasında orman çeşitleri yapraklı ve iğneli ağaçlardan oluşan karışık ormanlardır. 1600 m'den sonraki yükseklik kuşağında çam, ladin ve köknar gibi ağaçlardan meydana gelen iğneli ormanlar göze çarpar. Bu ormanlar 2000–2300 m'ye kadar uzanır. Daha yüksek yerlerde ormanlar kaybolur yerini çayırlar ve dağ otlakları alır.
Genellikle sık ormanlar 1200–1600 m aralarında yer alır. 1600 m'den yüksek olan yerlerde en çok çam ormanları görülür.
İlçenin yüzölçümü 330 km² olup, ortalama rakımı 10 m'dir. İlçenin önemli akarsuları Doğu Karadeniz Dağları'nın kuzey istikametinde doğup ilerledikçe yan kollar alarak büyüyen Solaklı, Baltacı ve İkizdere birbirlerine paralel olarak Karadeniz'e dökülür. Bu dereler ve yan kolları Karadeniz Dağları'nın ilçe sınırları içinde kalan bölümünü yine birbirlerine paralel şekilde bölmüştür.
Böylece ilçe arazisi, sahilden güneye doğru giderek yükselen fakat doğu-batı yönünde birbirine hemen hemen paralel derin vadiler şeklinde engebeli bir konum içerisinde bulunmaktadır. Bu vadiler arasında yan yana uzanan sırtlar ya da yöre ağzıyla "Kıran"lar sıralanır.
İlçe güneyindeki bu dağlık bölgenin eteklerinde çeşitli yüksekliklerde plato ve yaylalar bulunur. Bu platoların kuzey yönlerinde denize doğru alçalan ve özellikle vadi yamaçlarında ormanlar yer almaktadır. Esasen bol yağış alan yöre, bitki örtüsü bakımından da zengindir. Hemen her çeşit ağaç, çoğunlukla da kendiliğinden yetişerek, bölgeye orman görünümü vermektedir.
İlçede, nüfusun önemli bir kısmı tarım sektöründe çalışmaktadır.
Elde edilen başlıca tarım ürünü çaydır. Çay, ayrıca bölgenin başlıca geçim kaynağıdır. İlçe arazisinin engebeli oluşu (% 75) bölgede modern tarımın yapılmasını engellemektedir. Bu da, toprağın ve iklimin elvermesiyle, çay tarımının önünü açmaktadır. Ayrıca fındık tarımı da bölgenin geçimini sağlayan tarım ürünleri arasındadır. Diğer üretilen ürünlerinin çoğu ticari amaçla değil, kendi aile ihtiyacını karşılayacak şekilde üretilmektedir.
Başlıca ürünler: Çay, fındık, mısır, patates, kara lahana, fasulye, kabak, elma, armut, erik, üzüm, incir, kiraz, kestane, karayemiş, narenciye ve kivi'dir.
Son zamanlarda özellikle kivi üretimine özen gösterilmekte, üreticiler devlet tarafından teşvik edilmekte ve desteklenmektedir. Kivi, çaya alternatif ürün olarak yetiştirilmektedir.
Bölgede;
Yazları sıcaklıklardan kurtulmak ve hayvanlara gür otlaklar bulmak amacıyla yaylacılık yapılmaktadır. Günümüzde bu faaliyet yerini turizm amacına bırakmaya yönelmiştir. Hayrat Of'tan ayrıldıktan sonra, her ne kadar yaylası kalmadıysa da eski yaylalıları kendilerini hâlen Oflu olarak tanımlamaktadır. Bunların başlıcaları Sarmaşık(Büyük Mesoraş), Göksel(Küçük Mesoraş), Yeniköy(Halnut), Cuvamank'tır. Bunlar köy statüsünde olup; ayrıca bunlara bağlı yaylalar da vardır. Mesela Büyük Harman, Kadınlar, Çunis yaylaları gibi...
Orijinal kaynak: of. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Özhan Öztürk, Karadeniz Ansiklopedik Sözlük , İstanbul, 2005 s. 901. Kuzey Portekiz'de yılan veya ejderhalara tapınan Ofi adlı halkın varlığının bildirilmesi de bu adı taşıyan diğer yörelerde "yılan" veya "ejderha" kültünü folklorik açıdan kıyaslamayı gerekli kılmaktadır. ↩
Trabzon Vilayeti Salnamesi − 1869-1904, (Hazırlayan) Kudret Emiroğlu, Ankara, 1993-2009, 22 cilt; 13. cilt, s. 633. ISBN 9789157871117. ↩
Hacısalihoğlu, M., TUZCUOĞULLARI.TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt:41. URL:http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=410452. Erişim: 2016-09-17 ↩
Özdiş, H., VADİDE İKTİDAR OYUNLARI: OF’TA HÂKİMİYET MÜCADELESİ. Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 2009, 6.6. URL:http://dergipark.ulakbim.gov.tr/kid/article/viewFile/5000124496/5000114631 . Erişim: 2016-09-17 ↩
Trabzon Vilayeti Salnamesi − 1869-1904, (Hazırlayan) Kudret Emiroğlu, Ankara, 1993-2009, 22 cilt; 13. cilt, s. 633-639; 15. cilt, s. 433. ISBN 9789157871117. ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page