Macarlar, ağırlıklı olarak Macaristan'da, ayrıca azınlık topluluklar halinde Orta Avrupa'da yaşayan ve Fin-Ugor dil ailesine bağlı Macarcayı konuşan halk.
Dilbiliminden yola çıkarak Ana (Ön) Macarlar olarak adlandırılan kabile, Ural Dağları dolaylarında yaşayan Fin-Ugor kavimlerinden gelmektedirler. Fin-Ugor ana kavminin ikiye ayrılmasıyla batı kolunu Fin-Perm kavmi, doğu kolunu da Ugorlar oluşturmuştur. Ana Macarlarında Ugorlar denilen bu kavmin bir bölümünü oluşturduğu bilinmektedir.
Saray rahibi Simon Kezai’nin kroniklerinde yazdığı Macarlar’ın ortaya çıkışı hakkındaki efsaneye göre; Hunor (Hun eri) ve Magor (Macar) Azak Denizinin kuzeyindeki bataklıklarda gezerken burada eğlenen kadınlara rastlamışlar ve bu kadınlarla olan evliliklerinden Hunlar ve Macarlar meydana gelmiştir. Ancak Macarlar’ın bilinen en eski ana vatanlarının Azak Denizine oldukça uzak olması bu efsanenin, Arpad soyundan Macar krallarının Hunlar daha ziyade de Attila ile akrabalık bağı kurmak için yazıldığını düşündürmektedir.1 Macar Türkolog Rásonyi, Macarların kökeni ile ilgili Türklerle akrabalık bağı kurduğu gibi Türkler'i Macarların babası, Fin-Ugorlar'ı ise Macarlar'ın anası şeklinde tanımlamıştır.2
Ugor anayurdunda yaşayan Macarlar, Batı Türkler’i (muhtemelen Onogurlar) ile ilişkiye geçerek ya da onlara yenilerek Türklerle birlikte yeni topraklarına yerleşmişlerdir. Macarlar’ın ataları, Magna Hungaria (Hakiki Macaristan) adı verilen Ural Dağlarının doğusu ile bugünkü Tobolsk şehri arasındaki ilk yurtlarında (günümüz Başkurdistan toprakları) yedi Macar kabilesinin (Macar/Megyer, Nyek, Kürt-Gyarmat, Tarjan, Jenö, Ker ve Keszi) birleşmesiyle oluşmuş konfederasyon şeklinde yaşamaktaydılar. Bu konfederasyondaki en eski ve en güçlü konumdaki Magyar (Macar) kabilesi etrafında diğer altı kabile birleşmiş ve zamanla bütün kabileler Macar adı altında isimlendirilmiştir. Macarlar’ın bulundukları coğrafyada Onogurlar, Sabirler ve Göktürkler’e bağlı yaşamaları nedeniyle Türklerle sıklıkla etkileşime girmişler ve Macarları oluşturan kabile isimlerinde görüleceği üzere bazıları Türkçe isimler almışlardır. Söz gelimi Kürt kelimesi Türkçe “çığ, kar yığını”, Gyarmat kelimesi Türkçe “yorulmak bilmez”, Tarjan (Tarhan) kelimesi “ikinci kral” anlamına gelirken, Jenö’de Türkçe bir unvan olup, “kralın danıştığı kimse” anlamına gelirken, Ker kelimesi ise Türkçe “çok büyük” anlamına gelmekteydi. Eckhart gibi kimi Macar tarihçilerine göre yedi kabileden Keszi gibi bazılarının Türk kökenli olması ya da Fin-Ugor ve Türk kavimlerinin karışmasıyla meydana gelmesi de muhtemeldir.3
Macarlar 9. yüzyıl başlarında (F.Eckhart’a göre göre 830 dolayları) İdil Nehri’nin aşağısına gelerek Hazarlar’a tabi olarak Dinyeper ve Don arasındaki bölgeye yerleşmişlerdir.4 Ancak Macar tarihçilerine göre Macarlar’ın bir kısmı Magna Hungaria adı verilen topraklarını terk etmeyerek burada yaşamaya devam etmiştir.5
Bu esnada Hazar ülkesinde yaşanan iç savaş sonucunda yenilgiye uğrayan ve üç kabileden oluşan Kabarlar’da Macar konfederasyonu içerisine katılmıştır. Kabarlar’ın ayrılışını Hazar Kralının 861’de topraklarında Yahudiliği ilan etmesinden sonra yaşandığı ve 862 ile 881 arasındaki bir dönemde topraklarını terk ettiği görüşü de bulunmaktadır.6
Dinyeper ve Don arasındaki bölgede Hazarlar’a yarı bağımlı olarak yaşayan Macarlar buradan Kiev, Tuna dolayları ve Karadeniz’in kuzeyine sıklıkla akınlarda bulunuyorlardı. Yayık Nehri ve İdil Nehri dolaylarında yaşayan Peçenekler, Hazarlar ve Oğuzlar’ın saldırıları sonucunda İdil Nehri’nin batısına geçmek zorunda kalmış ve bu nedenle de Macarlarla mücadeleye başlamıştı. Batı Polonya'daki Prüm manastırının baş keşişi olan Regino’nun duyduklarından yola çıkarak yazdığı kroniklerinde, Macarlar’ın Peçenekler tarafından Levedia adıyla belirtilen topraklardan çıkarılış tarihi 889 olarak belirtilmiştir.7
Bizans İmparatoru VII. Konstantinos tarafından 10. yüzyılın ortalarında yazılan De Administrando Imperio adlı kitapta, tarih belirtmeden Türk (Turkon) olarak belirttiği Macarlar ile Peçenekler arasında yaşanan savaşta Macarlar’ın yenilerek ikiye ayrıldığı ifade edilmektedir. Macarların büyük bölümü Lebedias adlı önderlerinin liderliğinde Dinyeper ile Prut arasındaki günümüz Moldova ve Besarabya topraklarındaki, “nehirler arası” anlamına gelen Etelköz’e yerleşmişlerdir. Diğer Macar zümresi ise Peçenekler’in üstünlüğünü kabul ederek Kafkasya’ya kaçmışlardır. VII. Konstantinos kitabında bunlardan Savartiasfal olarak bahsetmiştir.8 Tiflis dolaylarında 11. yüzyıl başlarında Szavard adıyla söylenen kavminde bunlar olduğu bilinmekte olup, zamanla diğer Kafkas kavimleri içerisinde asimile olmuşlardır. Hatta Macarlar bu soydaşlarını unutmadığı gibi 13. yüzyıl ortalarında buralara ekipler gönderilmiş ve burada karşılaştıkları soydaşlarıyla Macarca konuştuklarına dair bilgilere tarihi kaynaklarda yer verilmiştir.9
Macarlar hala Hazarlar’a tabi olmakla birlikte aralarına Peçenekler’in girmesi ilişkilerini sekteye uğratmıştı. Ancak Hazar kağanı Peçenekler’e karşı dağınık haldeki Macarlar’ı tek bir önder altında birleştirerek onları Peçenekler’e karşı saldırtmaya çalışmış, bu amaçla da bir Hazar prensesini Lebedias ile evlendirmiştir. Lebedias ise kendisine Hazar kağanı tarafından verilmek istenen tüm Macarlar’ın hükümdarı unvanını istemeyip, kendi yerine Almuç (Almos) oğlu Arpad’ı önermiştir. Hazar kağanının bu öneriyi kabul etmesiyle de Kabar kabilesinden10 Arpad’da tüm Macarlar’ın başbuğu olmuştur.
Peçenekler’e yenilerek batıya kaymak zorunda kalan Macarlar, 892 yılında Alman İmparatoru Arnulf’un daveti üzerine Büyük Moravya hükümdarı Svatopluk üzerine sefer düzenleyerek onu yenilgiye uğrattılar.11 894 yılında Bizans İmparatoruyla anlaşarak Bulgar Krallığına saldıran Macarlar başta bazı başarılar elde etse de, Bizans’a karşı başarı sağlayan Bulgar Kralı Simeon’un baskını nedeniyle ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Bu mağlubiyetin akabinde 895 yılına gelindiğinde Svatopluk’un ölümüyle başsız kalan Morovya topraklarına saldırıya geçtiler. Macar güçlerinin uzaklarda olmasını fırsat bilen Peçenekler’in ikinci büyük saldırısı sonrasında Macarlar’da Etelköz’den ayrılmak zorunda kalmışlar ve Arpad’ın önderliğinde 896 yılında Tizsa Nehri boyunca Karpat Havzasına yerleşmişlerdir.12 895 yılı genel olarak Macaristan Prensliği’nin kuruluşu kabul edilmektedir. Yeni topraklarına gelen Macarlar yaşayış tarzlarına göre kabileler özerk halde kendi başlarına batı ve güney yönlerinde akınlarda bulunuyorlardı. Yapılan akınlarda tüm kabileler çok fazla bütün olarak hareket etmeyip genellikle bazı kabilelerin birleşmesiyle gerçekleşmekteydi. Pannonia topraklarına gelen Macarlar genel olarak bakir olan topraklarda pek fazla rakiple karşılaşmadılar. Bu topraklarda MS 50 yılı sonrasında buraya gelerek yerleşmiş Sarmatlar’ın bir kitlesi olan Yaslar (Jasz/ Jászok) ile karşılaşmışlardır. Toprakların genişlemesiyle Slav zümreleri de egemenliklerine alan Macarlar kısa sürede de bu topraklardaki hakim güç haline gelmişlerdir.13
10. yüzyıl başından itibaren bazı Peçenek topluluklarının, eski düşmanları Macarlar’ın topraklarına Árpád zamanında Tisa bölgesine girişleri görülmektedir. Bu Peçenek topluluklarını takiben ileriki yıllarda daha fazla sayıda Peçenek mültecileri Macar topraklarına iskân edilecek olmakla birlikte bu ilk topluluk Macarlar arasında asimile olarak ileride önemli konumlara da sahip olacaklardı. Macar reisi Zolta (907-947) döneminde (Gesta Hungarorum’a göre 931 senesi) Peçenekler Alman hücumuna karşı koymak üzere batı sınırında Fertő gölü (Masony bataklıkları olarak da geçiyor) yerleştirilmiştir. Arpad, sonrasında oğlu Zoltan dönemindeki akınlarda Macarlar 918 yılında Bremen, 924’de Pavia, 926 yılı içinde Almanya’nın güneyinden ilerleyerek Alsas, Lorraine, Verdun ve Ardenler gibi günümüz Fransa’sının doğu ve kuzey doğu toprakları ile Belçika’nın güneyine kadar uzanan topraklara akınlarda bulundular. Buradan devamla Kuzey İtalya ve devamında Toskana yağmalanarak Roma yakınlarına kadar geldiler.Alman Krallığı güçlerine karşı 933 yılında Saksonya’daki Merseburg’ta alınan yenilgiden sonra, 955 yılında Augsburg yakınlarındaki Lechfeld Ovasında yaşanan muharebede liderlerinin de öldüğü ağır bir mağlubiyet aldıktan sonra Macarlar’ın batı topraklarına yaptıkları akınlar sona ermek durumunda kaldı. 934 yılında Trakya’ya girerek Konstantiniye surlarına dayanan kavminde Macarlar olduğu iddiası bulunmaktadır. Taksony (950’li-960’lı yıllar/970 civarı) zamanında da birçok Peçenek boyunun Macaristan’a geldiği, başlarında Tanuzaba isimli bir reislerinin bulunduğu ve Kuzey Macaristan’da Kemej arazisine yerleştirildikleri ve kendisinin de Peçenek prensesi ile evlendiği bilinmektedir.
Pagan inancına sahip Macarlar, Avrupa ile olan ilişkileri ve hakimiyetleri altındaki Hristiyan Slavlar nedeniyle yavaş yavaşta olsa Hristiyanlaşmaya başlamışlardı. Macaristan Prensi Büyük Geza ile küçük yaştaki oğlu Vajk (I. Istvan) Alman papazlarca vaftiz edilerek Hristiyan olunca Macarlar arasında Hristiyanlık daha hızlı yayılmaya başlamıştır. Istvan hükümdar olunca krallık unvanını alarak Avrupa’da tanınmaya çalışmış ve bu amaçla da Papa’ya elçiler göndererek ondan taç almak istemiştir. Sonunda amacına ulaşan Istvan’ın 1000 yılının Aralık ayı sonlarında ya da 1001 yılı Ocak ayı başlarında taç giymesiyle Macaristan Krallığı kurulmuştur. Istvan hükümdarlığı boyunca, Hristiyan bir lider olarak topraklarında bu dini yaymaya çalıştı. Bu amaçla da pagan Macarlarla çeşitli defalar mücadelede bulunarak onları Hristiyanlığa geçmek için zorladı. 29 Nisan 1091’de Enez yakınlarında meydana gelen Levounion Muharebesinde Peçenekler ağır bir mağlubiyet aldığında Macar topraklarına en büyük Peçenek göçü görülmüştür. 11. yüzyıl sonlarına doğru da Erdel topraklarına Kumanlar gelerek bunlarda Macarlarla etkileşim içerisine girmeye başlamıştır. 1122’de Bizans tarafından yenilen Peçenek topluluğu Macaristan Kralı II. Istvan tarafından iyi karşılanarak Peşte başta olmak üzere Macaristan’da çeşitli yerlere yerleştirilmişlerdir.
11. yüzyılda bazı Valon topluluklarının Macaristan topraklarına yerleştikleri görülmektedir. 12. yüzyıldan itibaren de Alman kökenli toplulukların Macar topraklarına gelmeye başladığı, hatta 1241/1242 yıllarında Moğol saldırıları sonrasında boşalan köyleri canlandırmak için bu göçmenlerin bizzat Macar kralları tarafından davet edildiği görülmektedir. Ancak bu Valon ve Alman toplulukları, yerleşik düzende olmaları ve belirli bir kültürel kökten gelmeleri nedeniyle dillerini ve kültürlerini muhafaza ederek Macarlar’a asimile olmamıştır. 1237 yılında Moğol saldırıları sonucu ülkelerini terk etmek zorunda kalan Kumanlar’ın büyük kitleler halinde Macar topraklarına geldikleri görülmektedir. Bu göçmenlerin bir kısmı güneye gitseler de, kalanlar kısa sürede asimile olarak günümüz Macar ulusunun köklerini oluşturmuşlardır. 13. yüzyılın ikinci yarısından itibaren de Erdel’e gelen Rumenler ile Macarlar’ın etkileşim içine girdiği görülmektedir. Ancak günümüz Macar halkını, Magna Hungaria (Hakiki Macaristan) adı verilen ilk yurtlarından gelen yedi Macar kabilesi ile Kabarlar’ın birleşmesiyle günümüz Macar topraklarına yerleşen ana kitle ve bunlar içerisinde asimile olan Türk kökenli Kuman ile Peçenekler ile Sarmatlar’ın bir kolu olan Yaslar (Jasz/ Jászok) oluşturmaktadır.
Macaristan eskiden de Avrupa'nın kavşak noktalarından biriydi. Bu nedenle birçok kez istila edildi, çeşitli saldırılara uğradı ve sınırları yüzyıllar içinde bazen genişledi, bazen de daraldı. (Sözcük anlamı “sınır muhafızı” olan Sekel adının, doğu sınırlarını korumak amacıyla Transilvanya'ya (Erdel) gönderilen Macarlara bu nedenle verildiği sanılır.) Slavlar, Almanlar ve Rumenlerle çevrili olan Macarlar, sürekli ilişkiler sonunda fiziksel ve kültürel bakımdan geniş çaplı bir değişim geçirdiler. 16. ve 17. yüzyıllarda Osmanlıların, ardından güçlü bir Almanlaştırma politikası izleyen Avusturya Habsburglarının egemenliği altında kaldılar. Bununla birlikte Macar ulusal bilinci sönmedi. Macaristan 1867'de özerkliğini, 1918'de de bağımsızlığını kazandı.
Macaristan'da II. Dünya Savaşı öncesindeki rakamlara göre nüfusun yüzde 65'i Katolik, yüzde 25'i Protestan, yüzde 3'ü Rum Ortodoks'tu. Oranı o tarihte yüzde 6 olan Yahudi nüfusunun neredeyse tümü savaş sırasında yok edildi.
Macaristan'da yapılan genetik araştırmalar sonucu aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir:
Dosya:Hungarian migration.jpg Dosya:Hungary b. 10th century.png Dosya:Hungarians in Hungary (1890).png Dosya:Magyars in Austro-Hungarian Empire 1911.gif Dosya:MagyarsOutsideHungary.png
Orijinal kaynak: macarlar. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Tóth, S.,L., "The Qavars (Qabars) and their Role in the Hungarian Tribal Federation", Annual of the Institute of History University of Szeged/Hungary, 2016. URL: http://acta.bibl.u-szeged.hu/48855/1/chronica_012_003-022.pdf . Erişim: 2018-09-25 ↩
Doğan, İ., "Macar Ulusal Kimliğinin Oluşumunda Türk Etkisi", Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, Cilt:47, Sayı:2, Yıl:2007. URL: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/920/11474.pdf . Erişim: 2018-11-11 ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page