Knidos (Antik Yunanca: Κνίδος, [knídos]), Muğla'nın Datça ilçesinde bulunan, Karya dönemine ait antik yerleşimdir.1
Knidos önce bugünkü Datça ilçe merkezinin 1,5 km kuzeydoğusunda Dalacak burnu üzerindeki Burgaz mevkiinde kurulmuştu. Sonra Yarımadanın batı ucundaki Tekir Burnu üzerine taşındı.M.Ö 4.yüzyıl ortalarında 35 km uzaklıktaki , bugünkü kalıntıların bulunduğu yere ne için taşındığı ya da yerleştiği ile alakalı henüz kesin bir bilgi bulunmazken,bu taşınmada deniz ticaretindeki gelişmeler etkili olduğu düşünülmektedir.
Knidos antik kent'in kuruluşu ile ilgili ilk inşa edenlerin arkeolojik veriler ışığında antik harabelerin Helenistik ve Roma dönemi yerleşimini işaret etmektedir.2014 yılında Karya antik kentleri üzerinde araştırma yapan belgesel yönetmeni Tekin Gün knidos antik kentin Akropol alanı sur temellerinin inşasını İ.Ö.4.yüzyılda yapıldığını ve çevresindeki yerleşimlerin kesintisiz iskan edildiği sanılmaktadır.2 Şehir surları dışında, doğuya doğru yaklaşık 7 km. uzunluğunda geniş bir alana yayılmış Nekropol (toplu mezar) bulunmaktadır. Knidos; bilim, mimarlık ve sanatta da oldukça ileri bir kentti. Tarihin büyük astronomi ve matematik bilimcisi Eudoksus, doktor Euryphon, ünlü ressam Polygnotos ve dünyanın yedi harikasından biri sayılan İskenderiye Feneri'nin mimarı Sostratos burada yaşadı.
Doktor Euryphon ve öğrencileri zamanının ikinci büyük tıp okulunu Knidos’ta kurdular. Eudoksus’un geliştirdiği ve dönemin büyük buluşu olan güneş saati, ören yerinde bugün de görülebilir.
Antik Yunan Tarihçi, coğrafyacı ve filozof yazar Amasyalı Strabon kenti kıyıdan Akropolise doğru yükselen bir tiyatroya benzetir. İç ve dış limanı ikiye ayıran yarımada üzerinde kurulmuş yapı ve özel binalar, iç limanın üzerinden şehir merkezi içi Akropolis'e hafif bir eğimle yükselen yamaçlarda oluşturulan setlerde ise topluma hizmet veren binalar kurulmuş olduğundan bahseder. Doğu batı yönünde uzanan 10 metre genişliğindeki 4 ana cadde setler üzerinde düz olarak yerleşmiş, caddeler arasındaki bağlantı ise merdivenlerle ve eğimli dik sokaklarla sağlanmış olduğu görülmektedir.. Şehir 4 km’yi bulan surlarla çepeçevre sarılmış. Askeri liman ile Akropol arasında ve güneydeki ticari limana kadar geniş bir alanı kaplıyor.
Deveboynu olarak bilinen yarımada eskiden adaymış. Baş kısmı karaya bağlanarak her iki yanında suni liman oluşturulmuş. Dolgu alanına da geçişte kullanılmak üzere bir kanal açılmış. Kuzey limanı askeri amaçla kullanılıyor, her iki yanında yuvarlak kontrol kulesi bulunuyor ve ağzı zincirle kapatılıyordu. Kontrol kulelerinden güneyde olanı bugün ayakta. Güneydeki iç liman ise daha büyük ve ticari gemilerin yanaştığı limandı.
Antik yerleşim Knidos’un biri 20.000 diğeri 5.000 kapasiteli iki tiyatrosu var. Güneyde, ticari limanın yakınındaki küçük olanı. Akropoldeki büyük tiyatro ise, taşları ve mermerleri 19. yüzyılda gemilerle götürüldüğü (taşındığı) için bugüne ulaşamamış.
Ören yerinin en güzel noktası, her iki limana hakim konumdaki Afrodit Tapınağı'dır (en). Yuvarlak planlı tapınağın çapı 17 metreydi. Afrodit heykeli tapınağın ortasındaydı. Kapılar heykele açılıyordu. Şimdi heykelin sadece kaidesi görülüyor. Ören yeri gezisinin ilginç noktalarından biri de Mevsimleri ve zamanı gösteren güneş saatidir. En tepede Apollon Tapınağı var ve kent oraya doğru bir tiyatro gibi yükseliyor. Aşağıdaki Tiyatronun hemen üzerindeki Korint Tapınağı mimar Stratos’un eseriydi.
Apollon tapınağına giden yolun ortasındaki terasta bulunan Dor tapınağı üzerine erken hristiyanlık döneminde kilise yapılmış.
Ören yerine yapılan kiliselerin renkli mozaiklerle kaplı tabanları bugün de görülebiliyor. kurtarma kazıları 1996'dan beri sürdürülen ve bugüne kadar üçte ikisi tamamlanan Stoa, MÖ 3. yüzyılda Knidos’un ünlü mimarı Sostratos tarafından yapılmış. 113 metre uzunluk ve 16 metre genişlikteki yapıda 5 x 3,80 m'lik küçük odalar meydana getirilmiş. Odaların hepsi güneye meydana açılmaktaydı.
Kentte yapılan kurtarma kazılarından buluntular ören yerindeki küçük müzede sergileniyor.
Tiyatro ve doğu–batı ana caddesinin kavşağında ve gymnasium olarak adlandırılan yapının güneyinde yer alan yapıdaki çalışmalara 2016 sezonunda da devam edilmiştir. Dörtgen gri – mavi kireç taşından Geç Klasik Dönemde inşa edilmiş duvarların üzerine Geç Antik Dönemde harç ile işlenmemiş taşlardan inşa edilmiş yapı tespit edilmiştir. Zemin seviyesinde tespit edilen yangın tabakası içinde 2015 sezonunda olduğu üzere çok sayıda demir ok ucu ortaya çıkartılmıştır. Bu alandaki çalışmalar, hafriyatın kent dışına aktarılamaması ve büyük blokların kaldırılmasındaki problemler ile korumaya yönelik çalışmaların güçlükle sürdürülmesi nedeniyle 2016 sezonunda sonlandırılmıştır.4
Knidos antik kenti’nin batı bölümünde, Apollon Tapınağı’na giden yolun batısındaki terasta Dor Düzenli bir tapınak bulunmaktadır. Kültü ve yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen tapınağın üzerinde Erken Hıristiyanlık Dönemine ait bir kilisenin kalıntıları vardır.5 Kireç taşı bloklar kullanılarak rektogonal tarzda örülmüş bir podyum üzerinde yükselen ve 6x 13 sütunlu peripteros bir plana sergileyen yapının stylobate ölçüleri 23.00x13.50 m.dir ve bu ölçülerin 1/1.70 oranını vermesi, tapınağın genel planda dikdörtgene yakın olduğunu gösterir. Gri-Pembe renkli kireç taşından inşa edilmiş olduğu için pembe tapınak olarak da bilinen yapının çevresinde bulunmuş olan architrav ve triglif-metop parçaları, tapınağın Dor Düzeninde inşa edildiğini gösteren en önemli bulgulardır.6 Tartışmalı olarak İ. Ö. 2. yüzyıl'a tarihlenen Knidos Dor Tapınağı’nın kültü hakkında kesin veriler bulunmamakla birlikte, alanda bulunmuş olan ve Erken Roma İmparatorluk Dönemine tarihlenen bir heykel kaidesi üzerindeki yazıtta Apollon Karneios’a adanmış bir heykelden bahsedilmektedir. Ağırlıklı olarak Apollon Karneios’a adandığı düşünülen tapınağın bulunduğu alanda, Erken Bizans Döneminde, olasılıkla tapınağın malzemeleri de kullanılarak bir kilise inşa edilmiştir.7
Knidos ören yeri ilk araştırma kazıları 1858-1859 arası R. Murdoch Smith ve C.Thomas tarafından yapılan çalışmalar neticesinde Knidos antik şehir planı ortaya çıkarılmıştır. 1. dönem kazıları olarak tarih sayfalarına geçen arkeolojik araştırmalarda ortaya çıkan yapılar sırasıyla Korint tapınağı - Küçük Tiyatro - Demeter kutsal alanı - Gıymnasıum - Korint ve Nekropol (Mezarlık alanı) alanı yapıları gün yüzüne çıkarılmıştır.
2. dönem kazıları ise 1967 yılında Long Üniversitesinden C. I. Love kazı başkanlığında yapılmıştır. Araştırmalarda ortaya çıkarılan Helenistik ve Roma yapıları kazı envanterine işlenmiştir. Bunlardan bazıları Bizans kilisesi, Roma dönemi konutlar, Aphrodite tapınağı, ve 10 yıl aradan sonra kazı durdurulmuş ve sonuçları yayınlanmıştır.
3. dönem kazısıları 1987 de Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından Prof. Dr. Ramazan Özgan - Selçuk Üniversitesi araştırma kazı çalışmaları yapılmıştır.
4. dönem 2012 yılında Müzeler Genel Müdürlüğü Selçuk Üniversitesi bölüm başkanı Prof.Dr. Ertekin Mustafa Doksanaltı kazı başkanlığında arkeolojik çalışmalar Knidos ören yerinde devam etmektedir.8
Knidos’un doğuda ve batıda olmak üzere iki limanı bulunmaktadır. Batıdaki Strabon’un ifadelerinden yola çıkılarak Askeri/Trireme Liman ya da Küçük/Batı Liman olarak adlandırılmıştır. Askeri/Trireme Liman’ın oluşturulabilmesi için anakara ile kentin ada bölümü arasında kalan alan, anakara kısmı doldurulmuş ve yapay mendirek meydana getirilmiştir. Mendirek, dörtgen planlı genişçe bir düzlük olarak düzenlenmiştir. Ucunda liman girişini koruyan yuvarlak planlı kule bulunmaktadır. Şapel, mendirek için hazırlanan dolgu üzerinde yer alan düzlüğe inşa edilmiştir. Şapelin doğusunda, apsis duvarının hemen dışında ABD’li araştırmacılar tarafından 1967- 77 yılları arasında bir sondaj çalışması gerçekleştirilmiş olup, yapı ‘F Kilisesi’ olarak kent planına işlenmiştir. Bu çalışma dışında şapelde başka herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Bu yapı, hem kentin Geç Antik Dönem yapılaşmasının ve kilise alanlarının yayılımının belirlenmesi hem de mendireğin ve dolayısıyla limanların inşa aşamalarının tespitine yönelik olarak Knidos 2016 kazı programına alınmıştır. Ölçüleri itibarıyla bu küçük yapı, tarafımızdan kiliseden çok bir şapel olarak değerlendirilmiştir. Doğu-batı doğrultusunda yerleştirilen şapel 10.30 m.x5.88 metre ölçülerindedir. Naos, bema ve apsis bölümlerinden oluşan yapı, tek nefli olarak inşa edilmiştir.Yapının duvarları, kısmen devşirme kireçtaşı dörtgen blokların ve kısmen işlenmemiş irili ufaklı taşların harç ile birleştirilmesi ile meydana getirilmiştir. Şapele giriş batı ve kuzey duvarlarını ortalayacak şekilde düzenlenmiş birer kapı ile sağlanmaktadır. Batıdaki kapı eşiği iki parça halinde korunmuş olup 1.27 m x 0.58 metre ölçülerindedir. Kapıda 0.47 metre yüksekliğinde bir basamak ile şapel zeminine inilmektedir. Naosun zemini dörtgen traverten plakalar ile kaplanmıştır. Plakalar büyük ölçüde parçalanmış olarak günümüze ulaşabilmiştir.9
Knidos’un yamaç şeklindeki topografik yapısına ve ızgara planına bağlı olarak, kentin doğu-batı doğrultusundaki ana caddesini dik olarak kesen yedi adet kuzey – güney doğrultulu cadde düzenlenmiştir. Bu caddeler, yine topografyaya bağlı olarak yokuş ve merdivenin birlikte uygulaması ya da merdivenli cadde şeklinde olup birbirlerine paraleldirler. Knidos’un kuzey – güney doğrultulu yedi caddesinden birincisine, Küçük/Trireme Limanı’ndan başladığı için Liman Caddesi adı verilmiştir. Bu caddenin 75 metrelik başlangıç kısmı 2000 – 2006 yılları arasında açığa çıkartılmıştır. Bu caddenin başlangıcından 45 metre kuzeyde, yolun doğu kenarında ve yol boyunca, güneyden kuzeye doğru bir biri yanı sıra sıralanmış 7 adet mekan bulunmaktadır. Bu mekanlar batıda ‘Liman Caddesi, güneyde Stoa yapısının batı ucu, doğuda ise 2. teras ile sınırlanmaktadır. Güneyden kuzeye doğru ‘Mekan 1 – 7’ olarak kodlanmışlardır. Knidos 2016 sezonunda ‘Mekan 4 – 6’ tümüyle, Mekan 1- 3 ve 7 kısmen kazılmıştır. Yol boyunca sıralan mekanların girişleri, Liman Caddesi’ne, -batıyabakmaktadır. Mekanlar dörtgen planlıdır. Topografya ve caddenin güneye doğru alçalması nedeniyle her bir mekanın zemini, yanındaki mekanın zemininden ortalama 0.50 metre yüksektir. Böylece cadde ile uyumlu olarak mekanlar da basamak şeklinde kuzeye doğru yükselmektedir. Liman Caddesi ile mekanların bağlantısı ve uyumu, Knidos kent planlamasında bu mekanların, M.Ö. 4. yüzyıl ızgara planı kapsamında inşa edildiğini göstermektedir. Planları ve konumları itibarıyla M.Ö. 4. yüzyıl kent planlamasında bu mekanlar dükkân sırası olarak düzenlenmiş olmalıdır. Mekanların caddeye bakan dış yüzleri bosajlı, dörtgen kireçtaşı blok lardan isodomik tarzda örülmüştür. Bu duvar örgü tekniği ve benzer dükkân sıraları Knidos’ta M.Ö. 4. yüzyılda yaygın görülmektedir. Arka ve yan duvarlar, harç ile örülmüş ve sıva ile kaplanmıştır. Ancak ara duvarlardaki örgü tekniği orijinal olmayıp, Roma İmparatorluk ve/veya Geç Antik Dönem uygulamalarıdır. Limanlara ve kentin ana arterlerine olan yakınlıkları ile orijinalde dükkân sırası olarak planlandığı anlaşılan bu mekanlar süreç içinde, Roma İmparatorluk ve Geç Antik Dönemde kısmen fonksiyon ve kısmen de plan değişikliklerine uğramıştır.10
Güneyden kuzeye doğru dördüncü sırada yer alan Mekan 4, plan olarak diğerlerinden farklı bir düzenlemeye sahiptir. Diğer mekanlar dikdörtgen planlıyken, Mekan 4’ün kareye yakın planı ve doğu kenarında içe ‘Π’ şeklinde bir giriş yapan ekstra bir dörtgen bir niş ve podyum bölümü bulunmaktadır. Mekan kuzey- güney yönünde 5.25 m., doğu – batı yönünde 5.51 m. boyutlarındadır. Doğu kısımda, içe doğru giriş/sıçrama yapan niş ve podyum bölümü ise 3.50 m.x2.40 metre ölçülerindedir. Geç Klasik Erken Helenistik Dönem: Kenttin ızgara planı içinde Geç KlasikErken Helenistik Dönemde, Liman Caddesi’nin kenarında yer alan dükkân sırasının içinde dörtgen planlı dükkân ya da basit bir atölye olarak planlanmıştır. İç ve dış duvarlar sert dörtgen, bosajlı ve kenarlarında çentikli, kireçtaşı bloklardan isodomik tarzda inşa edilmiştir. Roma İmparatorluk Döneminde mekanın fonksiyon değişikliğine bağlı olarak, orijinal batı dış duvarına ait neredeyse hiçbir veri kalmamıştır. Ancak köşelerde, daha sonra yerleştirilen mermer plasterler için, dörtgen sert kireçtaşı bloklarının üçgen şekle getirilmek için yontulduğu anlaşılmaktadır. İç duvarlar ise büyük ölçüde Geç Antik Dönemde yapım malzemesi ve tekniği bakımından değiştirilmiştir. İç duvarlar sıva ile kaplı olduğu için orijinal duvarlara ait kalmış olabilecek izler görülememektedir. Ancak duvarların orijinal yerinde ve ölçülerinde herhangi bir değişiklik yapılmadığı anlaşılmaktadır. Eldeki veriler ve Knidos’taki benzer uygulamalar, mekanın yapı kompleksi içindeki yerini ve fonksiyonunu gösterecek niteliktedir. Helenistik Dönem boyunca Mekan 4, cadde kenarında ve yapı kompleksi içinde mütevazı bir dükkân fonksiyonuna sahip olmalıdır.11
Knidos 2000 – 2006 sezonlarında Liman Caddesi kazıları sırasında, cadde üzerinde Mekan 4’ün tam önünde ve yakınlarında cephe mimarisi ile alakalı mermer arşitrav, friz ve konsollu geison – sima blokları ve Korinth başlığı, Korint plaster başlığı açığa çıkartılmıştır. Köşelerde iki plaster ve ortada iki sütunlu Korint düzeninde görkemli bir cephe mimarisi ile mekana giriş sağlanan bu mekanın mimari unsurları, stilleri ile aynı yapıya ait olup Severuslar Dönemine tarihlendirilmektedirler. Mekan 4’ün girişinde stylobat üzerinde in-situ olarak tespit edilmiş, kenarlarda iki plaster kaidesi ve aralarında iki sütun kaidesi bulunmaktadır. Kuzey plaster kaidesi üzerinde plasterin 1 metrelik bölümü in-situ olarak korunabilmiştir. Bunun yanı sıra sütün kaidelerinin hemen önünde doğu batı doğrultusunda düşmüş pozisyonda iki adet monoblok sütun kazılar sırasında açığa çıkartılmıştır.12
Geç Klasik – Helenistik Dönem boyunca, dörtgen planlı mütevazı bir dükkân ve Roma İmparatorluk Döneminde görkemli bir Heroon olarak kullanılan Mekan 4, Geç Antik Dönem de bazı plan değişiklikleri ile dükkân ve/veya atölyeye dönüştürülmüştür. Öncelikle distyle in-antis planlı ve Korinth düzenindeki cephe değiştirilmiştir. Her iki köşe plasteri ile hemen yanlarındaki sütunun arasındaki 1.35’er metrelik aralık, örülerek kapatılmış ve caddeye bakan yeni bir dış duvar meydana getirilmiştir. Köşe plasterleri ve sütunlar, kireç harcı ile örülen yeni duvarın içinde kalmıştır. Kazılar sırasında mekanın hemen önüne ya da yakınına düşmüş olarak, cadde üzerinde bulunan arşitrav, friz, konsollu geison – sima gibi mimari bloklardan oluşan cephenin üst yapı unsurları da yeni duvarın içinde kalmış olmalıdır. Bu süslemeli blokların, kazılar sırasında cadde üzerindeki buluntu pozisyonları ve in-situ kuzey plasterin alt kısmı ile sütün kaidelerinin duvarın içinde olarak bulunmuş olmaları, ön cephenin Geç Antik Dönem de büyük ölçüde ayakta olduğunu göstermektedir. Böylece Geç Antik Döneme dek ayakta kaldığı anlaşılan Heroon‘un görkemli cephe mimarisi, mekanın yeni örülen dış duvarının içinde kalmış ve bu duvarın bir parçası haline getirilmiş olmalıdır. Mekana giriş, iki sütun arasında kalan boşluktan sağlanmıştır. Böylece mekana giriş, 1.60 metre genişliğinde, pervazları Heroon ‘un sütunlarından meydana getirilmiş, yeni bir kapı aracılığı ile olmuştur. İki sütun arasında kalan aralığın zeminine, yekpare mavimsi gri renkli mermer bir eşik (genişlik; 1.55 metre, derinlik; 0.52 metre, yükseklik 0.26 metre) yerleştirilmiştir. Heroon ‘un cephe mimarisinin yerleştirildiği stylobatın üzerine konulan bu eşik taşı ile mekana giriş eski zemin seviyesinden 0.26 metre yükseltilmiştir. Mekanın hemen dışında, duvarın dibinde ve kapı eşiğine birleşik olarak, kuzeyden güney doğru döşenmiş pişmiş toprak borulardan meydana getirilmiş bir temiz su hattı bulunmaktadır. Kireç harcı ile meydana getirilmiş bir yuva içine yerleştirilmiş olan boru hattı, Liman Caddesi’nin doğusunda yer alan mekanların hemen dışında ve bunların kapılarının önünden paralel olarak geçerek güneye doğru devam etmektedir. Bu boru hattı cadde zemin seviyesinden, tüm mekanların önünde ve bu mekanların kapı eşiği seviyesine dek kireç harcı ile oluşturulan bir yuva aracılığıyla 0.45 ile 0.22 metre arasında değişen bir şekilde yükseltilmiştir. Böylece Heroon’un plasterlerinin ve sütunlarının alt kısımları ile kaideleri bu hattın gerisinde kalmıştır. Geç Antik Dönem kullanımı sırasında, Heroon‘un mermer duvar plakaları, ancak en alt köşelerde ve çok küçük parçalar halinde korunabilmiştir. Mekanın ara duvarları ve doğu yüzdeki podyumun mermer kaplama plakalarının yerini günümüze sadece küçük bir noktada ulaşabilmiş olan beyaz damarlı mavimsi plakalar kalabilmiştir. Heroon’un eksedrasına ait mermer oturma bankı, kuzey duvarındaki insitu aslan pençe kabartmalı başlangıç kenar bloğu haricinde tamamen sökülmüştür. Mekanın doğusunda yer alan podyumun üzerindeki olasılıkla lahdin yerleştirildiği ikinci podyum da fonksiyonunu tamamen yitirmiştir. Heroon’un mermer plakalarla kaplanmış zemin döşemesi, kenarlarda korunabilen birkaç plaka haricinde tamamen sökülmüştür. Mermer zemin plakalarının blokajını altında bulunan kireç, çakıl, kiremit ve seramik parçaları katkılı sert ve kalın harçlı tabaka oluşturmaktadır. Mermer plaka kaplamalarının alt seviyesinde olan yeni zemin, yaklaşık 0.05 metre kalınlığındadır. Bu tabakanın altında orta boyutlu moloz taşların kireç harç ile birleştirilmesiyle oluşturulmuş blokaj da görülmektedir.13
Kenttin ızgara planı dahilinde, Geç Klasik – Erken Helenistik Dönemde, Liman Caddesi’nin kenarında yer alan dükkân sırasının içinde dörtgen planlı dükkân ya da basit bir atölye olarak planlanmıştır. Mekan 5'in girişinin de bulunduğu batı duvarlarında Liman Caddesi'nin doğusunda yer alan diğer mekanlarda olduğu gibi Geç Klasik – Helenistik Döneme tarihlenen isodomik teknikle örülmüş dış yüzleri bosajlı ve kenarlarında çentikli bloklar kullanılmıştır. Tüm mekanların giriş kısımlarının bulunduğu batı duvarı devamlılık arz edecek şekilde dış yüzleri düzgün dörtgen kesilmiş büyük gri – mavi ya da krem rengi kireçtaşı bloklardan meydana getirilmiştir. Harçsız olarak yerleştirilen bloklar birbirlerine uyacak şekilde yontulmuştur. Mekanın girişi 1.30 metre genişliğinde ve 0.90 m. derinliğindedir. Mekana girişi sağlayan ve dört farklı kireçtaşı blokla düzenlemiş olan eşik üzerinde, kapı kanatlarının hareketine bağlı meydana gelen aşınma izleri dikkat çekicidir. Eşik bloğu üzerinde herhangi bir onarım ya da farklı bir düzenleme görülmemektedir aynı zamanda eşik orijinal dörtgen kireçtaşı blokların altında kalmıştır. Kapı düzenlemesine ait kapı eşiği yapının orijinal yapım evresine ait olmalıdır. Mekanın orijinal inşa aşamasından geriye sadece batı duvarının alt iki sırası ile kapı eşiği kalmıştır. Ancak mekanın dörtgen planında devam eden süreçte herhangi bir değişiklik yapılmadığı anlaşılmaktadır.14
Orijinal kaynak: knidos. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page