Karadeniz (Bulgarca: Черно море (Çerno more); Rumence: Marea Neagră; Rusça: Чёрное море (Çörnoye more); Ukraynaca: Чорне море (Çorne more); Gürcüce: შავი ზღვა (Şavi Zğva); Abhazca: Амшын Еиқәа (Amşın Eyk'wa); Lazca/Megrelce: უჩა ზუღა (Uça Zuğa); Çerkesçe: Хы ФӀыцӀэ, Ахын), güneydoğu Avrupa ile Anadolu yarımadası arasında yer alan kuzeyinde Ukrayna, kuzeydoğusunda Rusya, doğuda Gürcistan; güneyde Türkiye ve batıda Romanya ve Bulgaristanla çevrili, Atlas Okyanusu'na Akdeniz, Ege Denizi ve Marmara Denizi aracılığıyla bağlanan bir iç denizdir. İstanbul Boğazı vasıtasıyla Marmara, Kerç Boğazı vasıtasıyla Azak Denizi'ne bağlanmaktadır.
Karadeniz, 8.350 kilometre kıyı şeridine sahip, 461.000 km² alan kaplayan (Azak Denizi dahil, Marmara Denizi hariç), en geniş yeri doğudan batıya 1.175 km, en derin noktası 2.210 m olan, Marmara Denizi vasıtasıyla Ege Denizi’ne bağlanan, batıdan doğuya böbrek formunda bir denizdir. Karadeniz üzerinde bulunan önemli liman kentleri Köstence, Mankalya, Burgaz, Varna, Odessa, Sivastopol, Yalta, Kerç, Novorossiysk, Soçi, Sohum, Poti, Batum, Hopa, Trabzon, Samsun, Ordu, Giresun, Sinop ve Zonguldak'tır.
Karadeniz'in yazılı kaynaklarda geçen ilk adı "Ahşena" olmakla birlikte sonradan Yunanlarca "Pelagos o Pontikon", "Pontus Euxinus" veya Yunan mitolojisinde Gaia’nın oğlu, Nereus’un babası olan deniz tanrısı Pontus'un adıyla anılmıştır1. Romalılarca Latince "Mare Euxinum", "Mare Sarmaticum" ve "Pontus Tauricus", Orta Çağ Arap kaynaklarında "Bizans Denizi", "Trabzon Denizi", "Slav Denizi", "Pontus Denizi", Marco Polo haritasında "Yunan Denizi" olarak anılmıştır. Karadeniz kelimesi ancak 14. yüzyıldan sonra aynı anlamıyla Batı dillerine kabul edilmeye başlanmıştır2. Türk araştırmacı Özhan Öztürk, Karadeniz olarak adlandırılan denizin adının Uzak Asya hatta Orta Amerika Uygarlıklarında kullanılan kadim renk-yön ilişkisine bağlayarak gerçekte "Kuzey Denizi" anlamına geldiğini, İskitler'in tıpkı Azak Denizinde olduğu gibi Karadeniz'in de ilk ad vericileri olduğunu iddia etmiştir3. Yazara göre Türkler, Moğollar ve Çinliler gibi Asyalı kavimler kuzeyi "kara", batıyı "beyaz", güneyi "kırmızı", doğuyu "yeşil veya mavi", merkezi ise "sarı" renkle ilişkilendirilmiş, Kara Bulgarlar, Ak ve Kara Hunlar, Kara Macarlar, Kara Hıtay, Çin’in kuzeydoğusunda yer alan Heilongjiang "Kara Ejderha Nehri", Çin’in merkezinde yer alan Huangshan "Sarı Dağ", Anadolu'nun batısındaki Akdeniz'in4 adları bu isim geleneğine dayanmaktadır5.
Karadeniz tuzluluk oranı %1,8 dolayındadır. MÖ 6. bin yıla dek bir tatlı su gölü olan Karadeniz, bu tarihten sonra tuzlu bir denize dönüşmüştür. Amerikalı deniz jeologları William Ryan ve Walter Pitman Buz Çağı'nın ertesinde Akdeniz'in sularının 150 metre daha alçak olan Karadeniz'e boğaziçi setini yıkarak birdenbire dolarak Karadeniz Tufanı adı verilen sel baskınına 6 sebep olduğunu bu olayın Nuh Tufanı efsanesinin de kaynağı olduğunu iddia etmiştir. Okyanus bilimci Robert Ballard'ın Sinop açıklarında yaptığı çalışmalarda bulunanlar 7 bu tezi doğrulamışsa da çeşitli bilim adamları alternatif görüşler öne sürmüştür. Karadeniz sürekli bir su buharı ve ısı kaynağıdır, suları fazla donmaz. Karadeniz kıyılarının toplam uzunluğu 4869 km civarındadır. Dağlar kıyıya paralel uzandığından fazla girintili çıkıntılı değildir.
Büyük beş ırmak Karadeniz'e dökülür: Dinyeper, Dinyester, Don Nehri, Kuban Nehri, bütün doğu ve orta Avrupa’yı kapsayan Tuna. Tuna tek başına her yıl 203 kilometre küp tatlı suyu Karadeniz’e taşır 8. Bu miktar Kuzey Denizi’ne akan bütün tatlı sulardan fazladır. Türkiye'den ise belli başlı dört ırmak Karadeniz'de sonlanır: Sakarya Nehri, Kızılırmak, Yeşilırmak ve Çoruh (sonuncusunun büyük bölümü Türkiye'de olmasına karşın Gürcistan'da Batum'dan denize dökülür). Bu denize dökülen Avrupa ve Asya akarsularıyla birlikte Karadeniz havzasının alanı denizin kendisinden 5 kat daha geniştir ve yaklaşık 2,2 milyon km²'dir. Karadeniz ve Çevre tuzluluk oranı oldukça fazladır.
Karadeniz'in flora ve faunası evsel ve endüstriyel kirlenme nedeniyle her geçen gün fakirleşmektedir.9 Irmaklardan gelen organik madde miktarı deniz suyundaki bakterilerin normalde ayrışabileceğinden daha fazla olduğundan, bakteriler deniz suyunda normalde bulunan çözünmüş oksijen yerine deniz suyunun bir bileşeni olan sülfür iyonlarından oksijeni temin ederler. Bu işlemin sonucunda ortaya son derece zehirli hidrojen sülfür (H<sub>2</sub>S) gazı çıkar ve 200 metrenin altında yaşamı engeller. Karadeniz dünyanın en büyük hidrojen sülfür rezervidir. 150-200 metre arasında değişen derinliklerin altında yaşam yoktur. Suda oksijen bulunmaz ve H<sub>2</sub>S yüklüdür. Hidrojen Sülfür bulunduğu yerdeki tüm ekosistemi öldürür, sahil balıkçılığını yok eder ve eğer yüzeye çıkarsa gemilerin altını yarattığı kimyasal bileşimle siyah renge boyar.
Özellikle Tuna Nehri tüm Orta ve Doğu Avrupa ile Balkanlar'ın endüstri ve evsel atık sularının boşaltıldığı bir yüzeysel su olup, doğal yaşam için ölümcül miktarda organik ve inorganik maddeyi Karadeniz'e getirmekte ve kirlilik oradan Boğazlar yoluyla da Marmara Denizi'ne taşınmaktadır. 1980'lerin ortasında bir geminin balast suyu ile Karadeniz'e gelen ve orijini Doğu Amerika kıyıları olan Mnemiopsis leiydi (Taraklı deniz anası) adlı canlı türünün doğal düşmanı olmadığı için Karadeniz'i istila etmiş, balık larvalarının temel besinleri olan zooplanktonları ve bizzat balık larvalarını yiyerek balık sayısında önemli oranda düşme yaşanmasına sebep olmuştur.
Samsun-Sarp Sınır Kapısı arasında 542 kilometrelik mesafede inşa edilen ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yatırımlarından birisi olarak gösterilen Karadeniz Sahil Yolu inşası sırasında sahil boyunca yapılan dolguların deniz canlılarına zarar verdiği çok sayıda bilim insanınca iddia edilmiş ve yolun yapımı bitmiş olmasına karşın, inşası ve sonuçları kamuoyunda hararetli tartışmalara sebep olmuştur.10
<table> <caption>Ülkelerin sahil şeridi uzunluğu ve <a href="münhasır_ekonomik_bölge" title="wikilink">münhasır ekonomik bölgeleri</a></caption> <thead> <tr class="header"> <th><p>Ülke</p></th> <th><p><a href="Sahil" title="wikilink">Sahil şeridi</a> (km)<a href="#fn1" class="footnote-ref" id="fnref1" role="doc-noteref"><sup>1</sup></a></p></th> <th><p><a href="Münhasır_ekonomik_bölge" title="wikilink">Münhasır ekonomik bölge</a> alanı (km<sup>2</sup>)<a href="#fn2" class="footnote-ref" id="fnref2" role="doc-noteref"><sup>2</sup></a></p></th> </tr> </thead> <tbody> <tr class="odd"> <td></td> <td><p>1.329</p></td> <td><p>172.484</p></td> </tr> <tr class="even"> <td></td> <td><p>2.782</p></td> <td><p>132.414</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td></td> <td><p>800</p></td> <td><p>67.351</p></td> </tr> <tr class="even"> <td></td> <td><p>354</p></td> <td><p>35.132</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td></td> <td><p>310</p></td> <td><p>22.947</p></td> </tr> <tr class="even"> <td></td> <td><p>225</p></td> <td><p>29.756</p></td> </tr> <tr class="odd"> <td><p>Toplam</p></td> <td><p>5,800</p></td> <td><p>460,084</p></td> </tr> </tbody> </table> <section class="footnotes footnotes-end-of-document" role="doc-endnotes"> <hr /> <ol> <li id="fn1" role="doc-endnote"></li> <li id="fn2" role="doc-endnote"><p>Fisheries, Ecosystems and Biodiversity | url = <a href="http://www.seaaroundus.org/data/#/eez">http://www.seaaroundus.org/data/#/eez</a> | yayıncı = University of British Columbia | arşivurl = <a href="https://web.archive.org/web/20091129020414/http://www.seaaroundus.org/data/#/eez">https://web.archive.org/web/20091129020414/http://www.seaaroundus.org/data/#/eez</a> | arşivtarihi = 29 Kasım 2009}}<a href="#fnref2" class="footnote-back" role="doc-backlink">↩︎</a></p></li> </ol> </section>Ülkelerin sahil şeridi uzunluğu ve münhasır ekonomik bölgeleri
Et çeşitliliği açısından zengin olmayan denizde açık sularda, yunus ve hamsi kolonilerinin yanı sıra kıyılara dek vuran palamut ve domuz balığı sürülerine rastlanmaktadır. Bununla birlikte ekolojik sorunlar yüzünden günümüzde uskumru balığı kaybolmuş, palamut ve lüfer miktarı azalmış hamsi ise soyunu korumuştur. Pisi, dere pisisi, kalkan balıklarının ve çaça azalmış, kofana, torik, çinekop cinsleri tükenmiştir. Hamsinin stoku, boyu ve ağırlığı azalmış, havyarı için avlanan ve nehir ağızlarında yaşayan mersin balığının, kirlilik ve aşırı avlanma sonucu nesli tükenmiştir.11
Dosya:Black Sea Catchment Map.svg|Karadeniz havzası (sularını Karadeniz'e döken nehirlerin havzası) Dosya:Relief map of the Black Sea.svg|Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin münhasır ekonomik bölgeleri
Orijinal kaynak: karadeniz. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Özhan Öztürk. Pontus. Nika Yayınları (3. Baskı) Ankara, 2016 ISBN 6058389175 s.19-21 ↩
Özhan Öztürk, Osmanlı döneminde Bahr-ı Sefid "Akdeniz" olarak bilinen Ege Denizi'nin 1850'den sonra Fransızcadan çevrilen haritalar yüzünden Yunan mitolojisinden yakın dönemde ödünçlenen "Mer Egée" yani Ege Denizi olarak adlandırıldığını, Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!" emrini Türk askerini İzmir’de Yunan ordusu’nun zerine yürütmek için verdiğini kaydetmiştir. A.g.e.21 ↩
Tuna Nehri her yıl 900 ton bakır kirliliği Avrupa içlerinden alarak Karadeniz'e taşımakta ve ciddi miktarda metal kirliliğine sebep olmaktadır Karadeniz ve Çevre ↩
31 Ekim Uluslararası Karadeniz Günü münasebetiyle düzenlenen toplantılarda kirliliğe çözüm önerileri tartışılmaktadır. ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page