Kader ya da yazgı, önceden ve değişmeyecek bir biçimde belirlenmiş olay akışıdır.1 İster genel ister bireysel olsun, önceden belirlenmiş bir gelecek olarak algılanabilir. Felsefedeki determinizm hareketi, kader üzerine kuruludur. Kader kavramı aynı zamanda birçok farklı dinde de önemli yere sahiptir.
Kader sözcüğü, Türkçeye Arapçadan geçmiştir. Eski Arap şiirinde kader manasında pek çok kelimenin kullanıldığı gözlemlenmektedir. Bunların başında dehr olgusu gelmektedir. Zaman, Eyyâm ve Leyâl kelimelerinin de kader anlamında kullanıldığı gözlemlenmektedir.2
Arapça nėbi veya İbranice nāvi () teriminin köken aldığı düşünülen nėbo, Babil ve Asur dönemlerinde de kader tabletlerinden de sorumlu bir Tanrı'ydı. Araplarda el-Menat, Romalılarda Merkür, kader tanrıları olarak değerlendiriliyordu.3
Mûsevîlikte kader, insan hayatının tümü baz alınarak yazılmaz. Geçmiş yıllardaki işlenmiş günahlara, yürekteki Tanrı sevgisine ve itaatine, davranışların ve niyetin iyiliğine göre değişkenlik gösterir.
Bir riayetkâr Yahudi, İbrani takviminin yıldönümü günü olan Roş Haşanah ve günah çıkarma bayramı olan Yom Kippur arasındaki 10 gün boyunca İbranicede Teşuvah ("geriye dönme") adı verilen bir vicdan muhasebesi yapar. 10 gün boyunca o yıl içinde yapılan tüm hatalı davranışlar gözden geçirilir, insanlara karşı yapılan haksızlıklar için Tanrı'dan af dilemenin yanı sıra o insanlardan da özür dilenir. Tanrı'ya karşı işlenen suçlar içinse tövbe edilir. 9'uncu günün akşamı gün bitmeden bir ilâ iki saat önce Yom Kippur orucuna başlanır ve 26 saat aralıksız sürecek olan oruç boyunca çeşitli tövbe duaları edilir. 26'ncı saatin sonunda orucun bittiğini belirten İbranicede Şofar adı verilen bir boru üflenir, oruç biter ve Tanrı'nın gelecek için insanların yeni kaderlerini yazdığına inanılır.
İslam öncesinde, Araplar arasında halihazırda bir kader inancının bulunduğu anlaşılmaktadır. Klasik Arap şiiri incelendiğinde, "kader/zaman" anlamında en yaygın şekilde kullanılan kelimenin dehr kavramı olduğu gözlemlenmektedir. Benzer şekilde eyyâm, zaman ve leyâl olguları da kader kavramıyla doğrudan ilişkilidir.4 İslam Peygamberi Muhammed'in bir hadisinde "Zamana sövmeyiniz, Allah Zamandır" dediği rivayet edilmektedir. Muhtemelen bu hadiste zaman kavramıyla kastedilen mukadderattır. Mukadderat yaratıcının takdiri olduğu için, Müslümanların kadere sövmemeleri hususunda uyarıldıkları düşünülmektedir.5
Sünnî Kelâm âlimlerince kader, ezelden ebede kadar hayır ve şer meydana gelecek bütün hadiselerin Allah katında bilinmesi ve takdir edilmesi şeklinde tanımlanır. Ehli Sünnet itikâdına göre kadere iman, imanın şartlarından olup âmentünün bir parçasıdır.6
İslâm teolojisinde kader, determinizm, insanın iradesi ve sorumluluğu gibi konular geniş tartışmaların konusu olmuştur. Tartışmaların ana ekseni "Eğer istek, irade ve fiillerimiz dâhil her şey ilâhî bir kader ve takdirin ürünü ise, insan yaptıklarından dolayı niçin sorumlu tutulsun?" meselesidir.
Bâzı ilâhiyatçı yazarlara göre "kadere iman", İslâm âkaidinde bir Emevî doktrinidir.7 İlâhiyatçı yazar İhsan Eliaçık'a göre Kur'an'da ölçü ya da kapasite anlamında bir kader ibâresi bulunmakta, ancak İslâm'da kadere iman diye bir Kur'an hükmü bulunmamaktadır.8
İslâm literatüründe kader ile alakalı birçok görüş de ortaya çıkmıştır. Mut'ezile, Kaderiyye fırkasının kader hakkında görüşlerini kabul etmektedir. İkinci bir görüş olarak Cebriyye diye bir görüş vardır. Bu görüşe göre Hür İrade yoktur. Ehl-i Sünnet ise bu iki görüşün ortasında bir görüşle ilerlemiş olup buna göre insan fiillerinde ne tamamen hürdür, ne de Cebriyye'nin düşündüğü gibi insanın iradesi yok değildir. İnsanın fiilerinde hem insanın hür iradesinin, hem de Allah'ın takdirinin etkisi olduğunu düşünülür (Kesb Teorisi). Allah'ın takdirinin insan fiillerine ne kadar etkili olduğu meselesinde Maturidîyye ve Eş'âriyye'nin farklı görüşleri vardır. Mesela insanın iradesi Eş'âri'ye göre mahluk iken Maturidi'ye göre bağımsızdır. Bu yüzden Maturidiler Kaderiyye, Eş'âriler ise Cebriyye görüşüne yakındırlar.
"Yazgı" olarak söylenir. Yeryüzündeki pek çok toplumda insanın yaşayacaklarının önceden tanrısal bir güç tarafından belirlendiği ve bâzı kültürlerde ise bunun bir yere yazılmış olduğu inancı bulunur. Türk kültüründe ise bu yazının insanın alnında olduğu düşünülürdü. Kader anlayışı pek çok inançta mevcut olup insanın başına geleceklerin büyük bir kısmının kendi elinde olmadığı inancına dayanır. Sözcük; "yazı" kelimesiyle ve "yazmak" fiiliyle aynı kökten gelir.9
Ayyıldız, Esat. “Klasik Arap Şiirinde Zaman Olgusu ve Kökeni” . Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi 22/1 (Mart 2022), 67-97. https://doi.org/10.33415/daad.1037608
Orijinal kaynak: kader. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ayyıldız, Esat. “Klasik Arap Şiirinde Zaman Olgusu ve Kökeni” . Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi 22/1 (Mart 2022), s. 74. ↩
Ayyıldız, Esat. “Klasik Arap Şiirinde Zaman Olgusu ve Kökeni” . Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi 22/1 (Mart 2022), s. 76. ↩
Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt (Vikipedi'de görsel dosya.) ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page