Hukuk () ya da tüze1 birey, toplum ve devletin hareketlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini; yetkili organlar tarafından usulüne uygun olarak çıkarılan, kamu gücüyle desteklenen, muhatabına genel olarak nasıl davranması yahut nasıl davranmaması gerektiğini gösteren ve bunun için ilgili bütün olasılıkları yürürlükte olan normlarla düzenleyen normatif bir bilimdir. Ayrıca, toplumu düzen altına alan ve kişiler arası ilişkileri düzenleyen, ortak yaşamın huzur ve güven içinde akışını sağlayan, gerektiğinde adaleti yerine getiren, kamu gücü ile desteklenen ve devlet tarafından yaptırımlarla güvence altına alınan kurallar bütünüdür.2 Hukuk, birey-toplum-devlet ilişkilerinde ortak iyilik ve ortak menfaati gözetir.
Hukuk sistemindeki genel farklılık yasama organının hukuk yaptığı Kara Avrupası Hukuk Sistemi ve hakim kararlarının hukuku oluşturduğu Ortak Hukuk Hukuk Sistemi çevresinde oluşur. Tarihte dini hukuk, laiklik hususunun yerleşmesinde de dahil olmak üzere önemli bir rol oynamıştır ve hâlâ bazı dini ülkelerde uygulanmaya devam etmektedir. Şer'î Hukuk dünyada en çok kullanılan dini hukuktur ve İran, Suudi Arabistan gibi ülkelerde ana hukuk sistemi olarak uygulanır.
Hukuk, Felsefe, Maliye, Sosyoloji ve Hukuk Tarihi gibi derslerde kaynak olarak kullanılır. Ayrıca eşitlik, adalet ve hakkaniyet konularında önemli tartışmaların başlangıcına kaynaklık eder.
Hukuk kelimesi; Arapça "hak" (حق) kökünden gelir ve kelimenin çoğuludur. Türk Dil Kurumuna göre hukuk kelimesi, "Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünüdür".3 Bunun dışında hukukun "haklar" anlamı da vardır.
Hukuk dönemden döneme değiştiği için hâlâ doyurucu bir tanım yapılamamıştır. Kant "Hukukçular hâlâ hukukun tanımını aramaktadırlar." der. Günümüzde en çok kabul edilen tanımı ise: "Belirli bir zamanda belirli bir toplumdaki ilişkileri düzenleyen ve uyulması devlet zoruna (müeyyide) bağlanmış kurallar bütünüdür."
Geniş bir kavramla ifade etmek istersek teknik anlamda hukuk; örgütlenmiş bir toplum içinde yaşayan insanların birbirleriyle veya kişilerin yine kendilerinin meydana getirdiği topluluklarla ve bu toplulukların birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen, kişilerin güvencesini ve insan haklarını sağlamak amacıyla oluşturulan ve devlet gücü ile desteklenen bağlayıcı, genel, soyut ve devamlı kurallar bütünüdür.
Bilimsel bir disiplin olarak hukuk, kendi içinde temel olarak ikiye ayrılır. Genel olarak hukukun kişiler arası ilişkileri konu alan kısmına Özel Hukuk, kişiler ile devlet veya devleti oluşturan kurumlar arası ilişkileri düzenleyen kısmına ise Kamu Hukuku adı verilir. Bu ayrım roma hukukundan kalma bir ayrımdır (ius privatum-ius publicum). Medeni Hukuk, Ticaret Hukuku ve Devletler Özel Hukuku özel hukukun, buna karşılık Anayasa Hukuku, Ceza Hukuku ve İdare Hukuku kamu hukukunun başlıca alt dallarıdır.
Kamu hukuku, devletin ve diğer kamu, kurum ve kuruluşlarının örgütlenişine, işleyişine, gördükleri hizmetlere ilişkin kurallar içerir. Demokratik toplumlarda kamu hukukuna başlıca egemen olan ilkeler hukuki güvenlik ve kanunilik prensibidir. Özel hukuk ise dar anlamıyla kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini düzenler. Egemen olan ilkesi irade serbestisidir (Privatautonomie).
Hukukun başlangıcı medeniyetin oluşumuna yakın bir şekilde ortaya çıkmıştır. M.Ö. 3000'lerde oluşmuş Antik Mısır hukuku, medeni kanunlar içeren ve yüksek olasılıkla 12 levhaya bölünmüş kitaplardan oluşmuştur. Ma'at baz alınarak hazırlanmış olan, kültürel özelliklerle karakterize edilmiş, eşitlik ve bölünemezlik konulu retorik söylev şeklindedir.45 M.Ö. 22. yüzyıllara gelindiğinde Sümer İmparatoru Ur-Nammu tarihteki ilk yasayı, ahlak kuralları ile ilgili beyanlardan oluşan bir yasayı hazırlatmıştır. M.Ö. 1760 yıllarında Kral Hammurabi, Babil kanunlarını yasalaştırıp tabletlere işlettirmiştir ve halkın görmesi için krallığın çeşitli bölgelerine stel olarak yerleştirtmiştir. Bu kanunlar Hammurabi Kanunları olarak bilinir. Bu kanunların en bozulmamış kopyası 19. yüzyılda İngiliz Asurolojist tarafından bulunmuştur ve harf çevirisi yapılarak farklı dillere çevrilmiştir.6
Eski Ahit M.Ö 1280 yıllarında ortaya çıkmıştır. Ahlaki zorunluluklardan ve iyi bir toplumun sahip olması gereken özelliklerden bahseder. Milattan önce 8. yüzyıllarda, Antik Atina'dan küçük bir şehir devleti tarihteki ilk kadınlar ve köleler hariç geniş katılımı temel alan bir toplum oluşturmuştur. Buna rağmen Antik Atina'da hukuk bilimine ya da hukuka dair bir kelimeye rastlanmamıştır.7 Bunun yerine ilahi yasa (thémis), insan kararnameleri (nomos) ve törelerden (díkē) oluşan üçlü bir ayrıma başvurmuşlardır.8 Ancak Antik Yunan Hukuku, demokrasinin oluşumunda önemli anayasal yenilikler içermiştir.9
Roma Hukuku ağırlıklı olarak Yunan filozoflarından etkilenmiştir ancak ayrıntılı kuralları profesyonel ve sofistike hakimleri tarafından oluşturulmuştur.1011 Uzun zamanlar hüküm süren Roma İmparatorluğu değişen toplumsal şartlara uyum sağlayabilmek için hukuk değişimlere uğramıştır.12 Karanlık Çağ'da bu yasalar töre ve içtihatlarla değiştirilse de 11. yüzyılda Orta Çağ hukuk akademisyenleri Roma Hukukunu araştırmaya başlayınca yeniden keşfedilmiştir. Latince hukuk özdeyişleri rehberlik etmek için derlenmiştir. Orta Çağ İngiltere'sinde Kraliyet Mahkemeleri örnek davalardan oluşan bir bütün geliştirdiler. Bu bütün daha sonra Kara Avrupası Hukukuna kaynaklık etmiştir. Avrupa çapında geçerli olan bir Ticaret Hukuku, tüccarların ortak kurallara göre ticaret yapmalarına yarayacak ve farklı yerel hukuk kurallarına tabi olmamalarını sağlayacak şekilde oluşturulmuştur. Oluşturulan bu hukuk kuralları modern Ticaret Hukukunun habercisi olmuştur, sözleşme serbestisini ve mülkiyetin satılabilirliğini vurgulamıştır.13 18. ve
Küreselleşme süreci; hukuk alanını da etkisi altına almış ve biçimlenmesinde etkili olmuştur. Hukuk, küreselleşme karşısında yalnızca biçimlenen bir nesne olarak yer almamış ayrıca küreselleşmenin taşıyıcısı da olmuştur. Küreselleşmenin hukuku birebir etkilediği alanlar; evrensel normlar fikri ve uluslararası hukuk olarak sıralanabilir.20
Hukuku diğer toplumu düzenleyici kurallar olan örf ve adetler, gelenekler ve dinlerden ayıran özellik devlet tarafından güvenceye alınmış ve cebrî yaptırımlara sahip olmasıdır. Hukuk kuralları insan davranışlarını düzenler ve bulunduğu toplumun değer yargılarını taşır. Soyutluk ve genellik özelliği sayesinde benzer nitelikteki bütün durumlarda uygulanması sağlanır.
Bağlayıcılıkta kişinin kurala uyması beklenir ve zorlamaya gerek olmadan kendisi de uyabilir. Hukuk kuralı toplumsal kabul gördükten sonra pek çok kişi zorlama olmaksızın ona uyar. Ancak Zorlayıcılıkta ise yalnızca uymayanlar zorlanır. (Uymama şartı vardır.)
Bakınız: Yaptırım
Hukuk alanında yaptırım kamu gücü ile uygulanır. Hukuka uymayı zorlama, uymayanları cezalandırma ve uyulmadığı durumlarda ortaya çıkan zararları telafi etmek için kullanılır. Hukuk düzenini sağlamayı ve korumayı amaçlayan yaptırımlar yine hukuk düzeninin öngördüğü şekilde yerine getirilir.
Maddi ve manevi yaptırımlar olarak ikiye saf ayrılır. Maddi yaptırımlar hukuka aykırı durumlarda uygulanırken manevi yaptırımlar bu durumları engellemek için kullanılır.
Ceza hukukunda ölüm, hapis ve para cezaları; anayasa hukukunda siyasetten men, parti kapatma; vergi hukukunda vergi ve kaçakçılık cezaları gibi değişik hukuk dallarında değişik yaptırımlar vardır.
Hukukun dayanağı ile ilgili çeşitli dönemlerde kuramlar üretilmiştir. Bunları sıralamak gerekirse bunlar, hukukun dayanağını bilinçli bir irade olarak gören kuramlar, irade dışı olarak gören kuramlar ve pozitivist kuramlar. Bu kuramların bazılar felsefi değil ortaya çıktığı dönemin sorunlarını çözmek veya politik görüşleri hukuk bilimi içinde ifade etme ihtiyacından ortaya çıkmıştır.
Hukukun öğeleri (unsurları) üç tanedir: 1) Kural, 2) Yaptırım, 3) Devlet. (Bunlar olmadan hukuk olamaz.)22
Hukuk başlıca iki işlevi yerine getirir: 1. Düzeni sağlar, 2. Adaleti tesis eder. Adalet ve Düzen arasındaki ilişki Avustralyalı Prof. Hedley Bull tarafından kapsamlı olarak ele alınmıştır.23 Adalet ve Düzen birbirinin bütünleyicisi olduğu kadar24 aynı zamanda ilginç bir biçimde birbirlerine ters orantılı olarak etki eden iki kavramdır. Düzeni hızla sağlamak kesinlikle adaletin eksik kalmasına sebebiyet verecektir. Örneğin bir cinayet davasında, geçmiş çağlarda olduğu gibi çok kısa bir sürede karar verip, suçluyu idam etmek toplumsal düzeni hızla sağlayacak ve hukuk caydırıcı etkisini olabildiğince çabuk bir biçimde gösterecektir. Ama belki de yanlış bir karar verilmiş olacağı için adalet açısından geri dönülmez bir hata yapılmış olacaktır. İsyanlar bastırılırken yargılama yapılmaksızın elinde silah olan suçlu olduğu düşünülen herkesin infaz edilmesi yine benzeri bir örnektir. Tam aksine Adaleti mutlak anlamda yerine getirmeye çalışmak ise, en azından yaşanan zaman kaybı açısından düzenin bozulmasına neden olacaktır. Bu nedenledir ki, insanların hukuk sisteminin yavaşlığına ve adaletin gecikmesine olan güven eksikliği modern hukuk sistemlerinin başlıca problemlerinden birisidir.2526 Örneğin; uzun yargılama süreleri adalete olan güveni sarsar. Delil yetersizliği nedeniyle serbest kalan suçlu aynı suçu işlemeye devam edebilir.
Tarihteki en ilginç örneklerden birisi olarak Cengiz Han’ın Ölüm Yasası (Büyük Yasa) pek çok suçun cezasını ölüme bağlayarak toplumsal düzeni ve askeri disiplini hızla sağlamıştır.27 Ancak cezalar adil ve orantılı değildir. Örneğin at hırsızlığının cezası ölüm olarak belirlenmiştir.28 Bu o dönem için bile aşırı ve orantısız bir cezadır. Cengiz Han'ın amacı adaleti sağlamaktan çok disiplinsiz Moğol kabilelerindeki karmaşaya neden olan temel etkenleri ortadan kaldırarak onları hızla düzenli askeri birliklere dönüştürmektir. (Cengiz Han’a ait Büyük Yasa’nın günümüze ulaşan parçaları Mısırlı tarihçi Makrîzî’nin kitapları ile Arap gezgin İbni Battuta Seyahatnamesinde bulunmaktadır.)
Bazı pozitivistler; hukukun devlet iradesinden doğduğunu, bazıları ise sosyal bir durum olduğunu söylerler. Marx'ın hukuk alanındaki düşünceleri de pozitivist kuramlar arasına girer. Ona göre tüm toplumsal olaylar ekonomik olaylara dayanmakta, dolaylı olarak hukuku toplumsal olaylara dayandırmaktadır.
Eleştirel hukuk kuramına göre, akla ve mantığa dayalı evrensel bir hukuk düzeni ortaya konulmalıdır. Ne var ki hukuk mantığın ifadesi değil, siyasal gücün (iktidarın) yansımasıdır. Eleştirel hukukçular açısından hukuk, kurallar ve bütünle ifade edilmenin dışına çıkmıştır.29
Hukuk biliminde biçim, öncelikler ve ilkeler doğrultusunda bazı sistemler ortaya çıkmıştır.
Avrupa ülkelerinin yanında Türkiye'nin de kanun hazırlama sürecinde örnek aldığı hukuk sistemidir. Roma hukuku, tüm dünyada hukuk fakültelerinde en yaygın olarak öğretilen hukuk sistemidir ve birçok ülkede bugün uygulanan laik hukuk sistemlerinin kaynağıdır. Bu sistemde hukuk, kamu hukuku ve özel (medeni) hukuk diye iki ana bölüme ayrılır. Bu anlayış, özellikle yurttaşlar arasındaki ilişkileri düzenlemeyi öncelikli hale getirmiştir. Bu sebeple Medeni Hukuk diğer sistemlere göre çok daha ileri düzeydedir. Hukuku, yasa koyucular yapar.
İstanbul şehrinde Bizans İmparatoru I. Justinianus döneminde (M.S. 565) derlemesi yapılan "Corpus Iuris Civilis" ya da "Justinianus Kodeksi", Roma hukukunun Bizans dönemine uyarlanmış bir derlemesidir. Bu derleme, Roma hukukunun yaşatılması ve sonradan modern Avrupa'nın çağdaş hukuk sistemlerine kaynaklık etmesinde önemli rol oynamıştır.
Roma hukukundan günümüze birçok temel prensip ve özdeyiş kalmıştır. Masumiyet karinesi (hiç kimsenin suçu kanıtlanmadan suçlu sayılamayacağı), kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi (kanunen suç olarak tanımlanmamış bir eylemin suç olarak nitelenemeyeceği ve buna ceza verilemeyeceği), hukukun yönetim erkinden bağımsız olması ve hiç kimsenin kendi davasının yargıcı olamayacağı ilkeleri bunlardan en çok bilinenleridir.
Ana Madde: Kara Avrupası hukuk düzeni
İngilizce diliyle "Civil Law" adı altında geçen Kara Avrupası hukuk sistemi bugün dünyadaki çoğu ülkenin kullandığı hukuk sistemidir. Kıta Avrupası hukuk sisteminde yetkili sayılan kaynaklar, başlıca, yürürlükteki yasalar —özellikle daha önce hükûmet tarafından kodifike edilmiş anayasalar veya tüzükler— ve törelerdir.30 Kodifikasyonlar binlerce yıl öncesine dayanır ve bunların en erken örneği Babil Kanunları'dır. Modern Kıta Avrupası hukuk sistemi aslen geç Ortaçağda Batı Avrupası tarafından keşfedilen 6. yüzyıl Doğu Roma İmparatorluğu hukuk pratikleri yazılarından türemiştir. M.S. 529-534'te Bizans İmparatoru I.Justinianus o zamana kadar oluşturulmuş Roma kanunlarını kodifike etmiştir ve birleştirmiştir. Oluşturulan bu bütüneCorpus Iuris Civilisadı verilmiştir. Justinianus Kodeksi Bizans İmparatorluğunun çöküşüne kadar ayakta kalmıştır. Bu sırada Batı Avrupa, Justinianus Kodeksi 11. yüzyılda keşfedilene kadarTheodosius kanunlarına ve Alman örf ve adet hukukuna başvurmuşlardır. Bologna Üniversitesi akademisyenleri bu kanunları kullanarak kendi hukuklarını yaratmışlardır.31 Kara Avrupası hukuk sistemi kodifike edilirken Roma Hukuku ve bunun yanında kilise fıkıhları gibi dini hukuk baz alınmıştır ve Aydınlanma Çağı'na kadar Avrupa'ya yayılmaya devam etmiştir. 19. yüzyılda Fransa, Kod Napolyon'la; Almanya, Bürgerliches Gesetzbuch'la kanunlarını modernleştirmiştir. Bu iki Kanun yalnızca Avrupa'nın hukuk sistemini değiştirmekle kalmamıştır, ayrıca Japon ve Kore hukuki geleneklerine de kaynaklık oluşturmuştur.3233 Bugün Kıta Avrupası hukuk sistemine sahip olan ülkeler Rusya'dan Çin'e uzanır.34
Ana Madde: Ortak hukuk
Anglo-Amerikan ülkelerinde uygulanan sistemdir. XI. yüzyılda İngiltere'de gelişmiştir. Ortaçağda İngiltere'de Norman Fethinden sonra hukuk eyaletten eyalete, her bir kabilenin törelerine göre farklılık göstermeye başlamıştır. "Ortak Hukuk" konsepti ise 12. yüzyılın sonlarında II. Henry'nin saltanatı zamanında, yetkisi olan yargıçları kurumsallaşmış ve birleşik, ülke için "ortakça" uygulanabilecek bir hukuk sitemi yaratmaları konusunda tayin ettiğinde ortaya çıkmıştır. Ortak Hukukun evrimleşmesindeki sonraki en önemli adım Kral John'un zamanın baronları tarafından hukuk kurallarını ihlal etme yetkisini sınırlayan bir belge imzalattırılmasıyla atılmıştır. Bu "büyük ferman" ya da Magna Carta ayrıca Kralın muhit hakimlerinin mahkemelerini ve yargılarını, ülke hakkında öngörülemeyen konularda despot kararlar vermek yerine, "kesin bir halde" tutmalarını emretmiştir.35 Fakat zamanla sistem fazla sistematik, katı ve değişmez hale gelmiştir ve bu vatandaşların krala Ortak Hukuku hükümsüz kılması için talepte bulunmasına yol açmıştır. Bunun sonucu Lord Şansölyeler Thomas More zamanında, Ortak Hukukun hakkaniyet eksikliklerini gidermek için yeni bir mahkemeler sistemi kurulmuştur. 19. yüzyılda İngiltere'de, 1937'de Amerika'da bu iki sistem birleştirilmiştir.
Ortak hukuk sistemleri; diğer ülkelere kıyasla daha liberal diyebileceğimiz özgürlükçü ekonomik sistemlere sahip ülkelerde daha yaygındır. Bu sistem "doğal hukuk" prensiplerine eğilimlidir. Hukuk sisteminin, "kendiliğinden ve dinamik bir şekilde"; sürekli değişim içerisinde olduğunu savunur. Doğal hukuka yakın ortak hukukun; teknolojik gelişmeler karşısında yetersiz kalan yasaların yaratacağı mağduriyetleri önleyebilmesi adına daha makul olduğunu söyleyen bir görüş son yıllarda daha ağır basmaktadır. Kodifikasyon yani uygulanacak kural üretme aşamasının yargıçlara değil de sadece yasama meclislerine verildiği ülkelerin; teknoloji karşısında hukuk sistemleri ile birlikte uyum sağlayabilmesi kabiliyeti giderek güçsüzleşmiştir.
Roma hukuk sistemi gibi hukuku bölümlere ayırmaz, ayrıca hukuk yaratıcısı olarak yargıçları görürler. Hukuk fakültelerinde Common-law adıyla anılır. İstisnai olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde Louisiana Eyaleti ve Kanada'da Quebec Eyaleti ortak hukuk ile yönetilmez.
Dinî hukuk açıkça dini emirlere dayanır. Buna Yahudi yasa sistemi Halaha ve Müslüman yasa sistemi Şeriat örnek verilebilir. Bazı Hristiyan Kiliseleri Kanon Hukukunu kabul ederler ve uygularlar. Dinî hukuk çoğunlukla "değiştirilemezlik"e vurgu yapar çünkü Tanrının sözlerinin hükûmet ya da mahkemeler tarafından insanlara karşı yasalaştırılmaması ve değiştirilmemesi kabul edilir. Ancak tam ve detaylı bir hukuk sistemi insan detaylandırılmasına ihtiyaç duymuştur. Bu nedenle, örneğin İslam Hukukunda Kıyas, İcma ve İçtihat yöntemi kabul edilmiştir. Başka bir örnek olarak da Tevrat gösterilebilir. Bazı İsrail topluluklarının kullanmayı seçtiği basit kodlardan oluşan Yahudi Hukukunun yanında Halaha, Talmud'un yorumlamalarının özetlendiği yasalardır. Yahudi Hukukunda davacılara isterlerse dini hukuku da kullanabilmeleri izni verilmiştir.
İslam hukuku, İslam'ın ilkelerine dayanır ve hukukun kaynağı olarak Kur'an görülür. İslam hukukunda Kur'an'da hüküm bulunmaması halinde Peygamberin sözleri (hadis) ve davranışları (sünnet) dikkate alınır. Kıyas (analoji) ve İcma (mahkeme içtihatları ve din bilginlerinin görüşleri) hukukun oluşumunda önemli paya sahiptir. Osmanlı İmparatorluğu'nda da uygulanan İslam hukuku, Türkiye'de 1926'da yürürlüğe giren Medeni Kanun ile yürürlükten kalkmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nda uygulanan hukuk sistemi bir padişahın varlığından dolayı Batı'daki gibi monarşik algılansa da şeyhülislamın bir padişahı görevden alabilme yetkisinin varlığı İslam hukukunun ne derece de uygulandığını gösterir. Günümüzde yasaları İslamî kurallar doğrultusunda belirlenmiş ülkeler vardır.
Rusya komünist devriminden sonra sosyalist ülkelerde uygulanan sistemdir. Daha çok ekonomik koşullara dayanır ve en önemli dayanağı mülkiyet hakkının kişilere değil topluma ait olmasıdır. Bireyler arasındaki özel hukuktan çok toplum çıkarları gözetilmiştir. Ayrıca Marksist ve Leninist düşünceye göre sosyalist hukuk geçici bir durumdur ve toplumu düzenlemek içindir ve toplum komünist düzene geçtiği zaman yaptırıma dayanan bir hukuk sistemine gerek kalmayacaktır. Sosyalizmin Avrupa'da çökmesinden sonra sosyalist hukuk sistemi de olumsuz yönde etkilenmiştir.
Uluslararası hukuk bir devletin diğer bir devlet veya devletlerle ve yahut bir devletin uluslararası örgütlerle ilişkilerini düzenleyen kamu hukuku dalıdır. Bir devletin ülkesinde vatandaşları arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarına “iç hukuk” denir. Bir devletin diğer devlet veya uluslararası örgütlerle ilişkilerini düzenleyen kurallar ise “dış hukuk”u meydana getirir. İç hukukta devlet üstün bir iradeye sahiptir. Fakat, uluslararası hukukta devlet gibi üstün bir iradeye sahip, yani devletlerin bağlı olacakları koyacak ve bunları uygulayacak bir otorite yoktur. Uluslararası hukukta devletler arasında eşitlik söz konusudur. Uluslararası toplum, eşit ve egemen devletlerin yan yana olduğu bir sistemdir. Bu sistemde, eşit ve egemen devletlerin yan yana olması, hem ayırt edici, hem de zayıf olan özelliğidir. Bu durum sistemi güçsüz kılar, çünkü kuralları oluşturan, uygulayan ve yorumunu yapan varlıklar, eşit ve egemen devletlerdir. Birbirine eşit ve egemen varlıklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarının kaynağı olarak bir üst organ yoktur. Dolayısı ile bu sistem içinde, kuralları yaratanla, ona tâbi olacak olanlar aynıdır. Milletlerarası toplumda devletteki gibi merkezîleşme yoktur, teşkilâttan yoksun bir yapı sergiler. Yasama işlevi, devletler tarafından gerçekleştirilir.
Uluslararası hukukun kaynakları, andlaşmalar, örf ve adet hukuku, hukukun genel prensipleri, içtihatlar ve doktrindir. Uluslararası hukukun başlıca inceleme konuları şunlardır: Uluslararası hukukun kaynakları, uluslararası hukukun kişileri, uluslararası hukukun mekansal kuralları, kara, deniz, hava ülkesi, devletlerin tanınması, devletlerin halefiyeti, diplomasi ilişkileri, sorumluluk, uyuşmazlıkların çözümü, kuvvet kullanma.
Orijinal kaynak: hukuk. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Hukuka Giriş, Prof.Dr Turgut Akıntürk, Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2002 (Sayfa- 3) ↩
Büyük Türkçe Sözlük, hukuk maddesi, Türk Dil Kurumu (Erişim tarihi 14.3.2011) ↩
Théodoridés. "law". Encyclopedia of the Archaeology of Ancient Egypt. ↩
VerSteeg, Law in ancient Egypt ↩
Richardson, Hammurabi's Laws, 11 ↩
Kelly, A Short History of Western Legal Theory, 5–6 ↩
J.P. Mallory, "Law", in Encyclopedia of Indo-European Culture, 346 ↩
Ober, The Nature of Athenian Democracy, 121 ↩
Kelly, A Short History of Western Legal Theory, 39 ↩
Stein, Roman Law in European History, 1 ↩
Sealey-Hooley, Commercial Law, 14 ↩
Daha fazla bilgi için, bkz. Olivelle, Manu's Code of Law, 18–25 ↩
Glenn, Legal Traditions of the World, 273 ↩
Glenn, Legal Traditions of the World, 287 ↩
Glenn, Legal Traditions of the World, 304 ↩
Glenn, Legal Traditions of the World, 307 ↩
Glenn, Legal Traditions of the World, 309 ↩
Fatma Süzgün Şahin, Serkan Yorgancılar, Sosyoloji, Temel Hukuk Dizisi 2019, s. 155 ↩
Hukuka Giriş, Prof.Dr. Turgut Akıntürk, Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2002) ↩
TEMEL HUKUK (HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI), PROF. DR. İBRAHİM KAYA, İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ YAYINLARI; 2018 ↩
The Anarchical Society: A Study of Order in World Politics (1977) ↩
Düzen-Adalet İkilemi Açısından Arap Baharı Çerçevesinde Türk Dış Politikası, Nur Çetinoğlu ↩
Haluk Köseoğlu; Hukuk Davalarının Uzaması Nedenleri Üzerinde Bazı Görüşler, Ankara Barosu Dergisi, 1969 ↩
Halil Makaracı; Adalette Sür’at, Ankara Barosu Dergisi, 1953, Sayı:3 ↩
Morgan, D.O. "The 'Great Yasa of Chingiz Khan' and Mongol law in the Ilkhanate." Bulletin of the School of Oriental and African Studies 49/1 (1986): 163-176. ↩
Vernadsky, George: "The Scope and Content of Chingis Khan's Yasa." Printed in Harvard Journal of Asiatic Studies, Volume 3, 1938, pages 337-360 ↩
Kara Avrupası hukuk sisteminde mahkemeler töreleri hukukun "diğer kaynağı" sayarlar ve hukuk okulları genelde hukukun kaynaklarını "yazılı hukuk kuralları" (ius scriptum) ve "yazılı olmayan hukuk kuralları" (ius non scriptum) ya da töreler olarak ayrıma tutarlar. Ancak yazılı hukuk kurallarına törelerden daha önemli ve öncül tutarlar (Georgiadis, General Principles of Civil Law, 19; Washofsky, Taking Precedent Seriously, 7). ↩
Stein, Roman Law in European History, 43 ↩
Hatzis, The Short-Lived Influence of the Napoleonic Civil Code in Greece, 253–263 ↩
Demirgüç-Kunt -Levine, Financial Structures and Economic Growth, 204 ↩
https://www.cia.gov/library/publications/resources/the-world-factbook/fields/308.html , CIA. ↩
Magna Carta , Fordham University ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page