hermeneutik ne demek?

Hermeneutik, metinlerin, özellikle de dini ve felsefi metinlerin, anlamını anlama ve yorumlama sürecini inceleyen bir felsefe dalıdır. Sadece yazılı metinlerle sınırlı kalmaz; sanat eserleri, yasalar, davranışlar, kültürel pratikler ve hatta yaşamın kendisi de hermeneutik yorumun konusu olabilir. Anlamın keşfedilmesi ve yorumlanması sürecinin kendisi üzerine odaklanır.

Hermeneutiğin temel prensipleri şunlardır:

  • Anlamın tarihselliği ve bağlam: Herhangi bir metnin anlamı, yazıldığı tarihsel ve kültürel bağlamdan ayrı düşünülemez. Yazarın niyeti, metnin yazıldığı toplumun değerleri ve inançları anlamı şekillendirir.

  • Çemberleme (Zirkel): Anlamın anlaşılması, parçaların bütünün anlaşılmasına, bütünün de parçaların anlaşılmasına bağlıdır. Anlamı anlamak için önce metni bir bütün olarak kavramaya çalışırız, ancak bu bütünün parçalarını da anlamamıza bağlıdır. Bu süreç iteratif ve döngüseldir.

  • Önyargılar (Vorverständnis): Yorumcu, kendi önceden var olan bilgi, inanç ve deneyimleriyle metne yaklaşır. Bu önyargılar, yorumu etkiler ve tamamen tarafsız bir yorum mümkün değildir. Ancak, iyi bir yorumcu bu önyargıların farkında olur ve bunların yorumu nasıl etkilediğini eleştirel bir şekilde değerlendirir.

  • Anlamın her zaman yeniden yorumlanması: Anlam statik değildir. Her yeni okuyucu, yeni bir bağlam ve yeni önyargılarla metne yaklaştığı için, anlam sürekli olarak yeniden yorumlanır ve yeniden keşfedilir.

  • Diyalog ve karşılıklı anlayış: Hermeneutik, anlamın tek bir kişi tarafından değil, farklı bakış açılarının ve yorumların diyaloğu aracılığıyla ortaya çıktığını vurgular. Yorumcu ile metin arasında, yorumcular arasında bir diyalog kurulur.

Hermeneutiğin tarihsel gelişimi:

  • Klasik Hermeneutik: Eski Yunanistan'da metinlerin yorumlanmasıyla başlar. Özellikle hukuk ve edebiyat metinlerinin anlaşılması için geliştirilmiştir.

  • Romantik Hermeneutik: Friedrich Schleiermacher ve Wilhelm Dilthey'nin çalışmalarıyla şekillenir. Metnin yazarının ruhunu (psikolojisini) anlamaya odaklanır.

  • Felsefi Hermeneutik: Hans-Georg Gadamer'in çalışmalarıyla daha geniş bir kapsama ulaşır. Anlamın tarihselliği, önyargıların rolü ve yorum sürecinin diyalojik doğası vurgulanır.

  • Eleştirel Hermeneutik: Jürgen Habermas'ın çalışmalarıyla daha eleştirel bir bakış açısı getirir. İktidar ilişkilerinin ve toplumsal bağlamların metinlerin yorumlanmasındaki rolü üzerinde durulur.

Hermeneutik, sadece metin yorumlamaktan daha fazlasıdır. İnsanların dünyayı anlamlandırması, birbirleriyle iletişim kurması ve kültürleri oluşturması süreçlerini anlamaya yönelik geniş bir yaklaşım sunar. Sosyal bilimler, insan bilimleri, teoloji, hukuk ve edebiyat gibi birçok alanda kullanılmaktadır.