Harput ( Harpert), Elazığ'da bulunan bir antik kenttir. MÖ 20. yüzyıldan beri yerleşimin bulunduğu Harput, tarih ve kültürüyle adeta Yukarı Fırat bölgesini temsil eder. İslam hakimiyeti öncesi ve sonrasında pek çok medeniyete ev sahipliği yapan şehir bu medeniyetlerden günümüze ulaşan eserleriyle açık hava müzesi gibidir ve önemli bir turizm merkezidir.
Girişimci Burak Soylu'nun geliştirdiği GoArt Metaverse platformunda yer alan Elazığ'ın küresel simgesi Harput, GoArt evreninde, metaverse literatüründe dünyanın ilk meta kenti olduğu kabul edilmektedir.1
Surguroğlu; Harput adının kökeninin "Har-pu-ta-va-nas" veya "Har-pu-ta-aş" kelimelerinden türediğini, bu kelimelerin ise "Ga-ar-ba-ta" veya "Har-pu-ta-aş" adlı bir tanrı/tanrıça veya lider adından gelme olabileceğini belirtirse de, bu isimlerin nerede yer aldığını ve hangi kültüre ait olduğunu belirtmez. Bütün bu açıklamaların aksine Nurettin Ardıçoğlu, Harput'un en eski adının "Carcathiocerta" olduğunu belirtirken; "Carcath=şehir", "Certa=kale" anlamlarını koyarak, Carcathiocerta/Karkathiokerta adının "Şehir kale" anlamına geldiğini söylemektedir.
Net ve bilimsel olmayan bu isim kökeni açıklamaları ile birlikte, tarihsel gelişim sürecinde Harput kenti; çeşitli kaynaklarda Hartabert/Hartabird/Khartabirf, Haratparat, Hısn-ı Ziyad/Hisn Ziyad/Hısn Zait/Hesna de Ziyad, Zaid/Zait, Ziata Castellum, Karkathioker-ta/Carcathiocerta, Hasan Ziyad, Kharpot/ Kharpote/ Kharpeta/ Karpata", Quartapiert/Quart-Piere, Harputaş, Kharpert/ Kharberd/ Karbed/ Harberd/ Garpert/ Harbert/ Hoiberd, Harpote, Kharput/Karput, Hayr al-buyut, Harputauanas, Harpurt/Harpurd, Hartpirt/ Hargirt/ Harbit/ Harbirt/ Harbid/ Harbut, Herburt/ Herbrut/ Herput/ Herprut, Handzit/Hinzit, Ilüsnüziyad gibi adlarla anılmıştı.
Bu isimlerin pek çoğu birbirine benzer. Özellikle "Har", "Her" veya "Khar" kökenli isimler, tek grupta bir araya gelebilir. Hatta biraz zorlamayla "Quar" köklü isimleri de bu gruba eklemek mümkündür. "Hısn-ı Ziyat/ziyad" ve "Ziata Castellum" isimlerindeki "Ziyat/ziyad/ziata" kelimeleri, "kale" anlamına gelen "Castellum" ve "Hısn" kelimeleri ile birleşerek, "Ziyad kalesi" anlamında kullanılmıştır. Üç kaynakta rastlanılan "Hasan Ziyad" ismi ise, olasılıkla "Hısn-ı ziyad" dan bozularak kullanılmış olmalıdır.
Bütün bu isimler dışında olup, en farklı isimleri oluşturan "Carcathiocerta / karkathiokerta", Sophane bölgesinde bir kent adı olarak anılsa da"; bunu kanıtlayacak verilerimiz yoktur. "Hayr al-buyut" ve "Handzît/Hinzit" isimlerinin kökeni anlaşılamamıştır. "Hüsnü ziyad" adı ise, Muaviye Döneminde Harput'ta valilik yapan "İbni Ziyad"a bağlanmaktaysa da, konuya ilişkin net bilgi bulunmamaktadır.
Harput, Altınova denilen Elâzığ Ovası'na hakim noktada, savunmaya elverişli ve işlek yollar üzerinde, güneyi yalçın kayalıklarla kesilmiş bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Buraya yerleşen bilinen ilk medeniyet M.Ö. 2000 yıllarında Hurriler olmuştur. Hurriler, İran'ın batısından Doğu Akdeniz'e kadar olan bölge içinde yayılmışlar, M.Ö. 2. bin yılda ise en güçlü zamanlarına ulaşmışlardır.2
Hurriler'den sonra bölge Hitit hakimiyeti altına girmiştir. Hititler'in 'İşuva' adını verdiği bölge içinde Harput, Hitit tabletlerinde 'Karpata' olarak geçer. Çok uzun sürmeyen Hitit hakimiyetinden sonra M.Ö. 9. yüzyıldan itibaren Harput, Doğu Anadolu Bölgesi'nde hakimiyet kurmaya çalışan Urartular ve Asurlular arasında birkaç kez el değiştirmiş, nihayetinde üstün gelen Urartular 'Supani' adını verdikleri Harput'ta uzun süre hüküm sürmüştür. Harput Kalesi'nin Urartuların hakimiyeti zamanında yapıldığı bilinmektedir.
MÖ 7. yüzyıldan itibaren İran üzerinden gelen Medler ve İskitler tarafından yönetilen kale, MÖ 3. yüzyılda Roma hakimiyetine girer. Roma İmparatorluğunun bir sınır kalesi olan Harput, birkaç kez Partlar'ın eline geçse de Roma hakimiyeti bu devletin yıkıldığı 395 yılına kadar sürmüştür. Harput Roma'nın parçalanmasından sonra Bizans devletinin eline geçmiş, Ziata adını verdikleri kale 518 yılına kadar Bizans ile Sasani devleti arasında sürekli el değiştirmiştir.
640 yılında, halife Ömer döneminin sonlarında Müslüman Araplar'ın Şam ordusu tarafından alınan kaledeki Arap hakimiyeti 11. yüzyıla kadar sürmüştür.
Harput ve çevresine ilk Türk akınları, 1071 yılındaki Malazgirt Muharebesi'nden önce başlamıştır. Fakat bölge üzerinde üstünlüğünü korumaya çalışan Bizans devletinin zayıflaması 1071'den sonra olmuştur. Bizans'ın çekildiği bölgedeki otorite zayıflığından faydalanan bir Türk beyi olan Çubuk Bey 1085 yılında Çubukoğulları Beyliği'ni kurmuştur.
Selçukluların emrinde bir Türkmen beyi olan Artuk Bey, 1102 yılında Diyarbakır çevresinde Artuklu Beyliği'ni kurmuştur. 1113 yılında torunu Balak Gazi, Palu üzerine yürüyerek burayı merkez yaparak Harput'u Çubukoğulları'nın elinden aldı. Hakimiyet alanını kuzeyde Erzincan'a kadar genişleten Balak Gazi, güneyde bir yandan da Haçlı seferlerinden sonra Urfa yöresinde kurulan Hristiyan kontluğuyla da mücadele etmiştir. Haçlılarla mücadeleden sonra Halep'e kadar ilerleyen Balak Gazi 1124 yılında savaşta ölünce Harput, 1184 yılına kadar Artuklu beylerinin yönetiminde kaldı. Ulu Cami bu dönemde inşa edilen en önemli Artuklu eseridir. Artuklu beylerinin Eyyübiler'le ittifak etmesinden rahatsız olan Alaeddin Keykubat, 1234 yılında Harput'u kuşatarak aldı. 1244 yılında ise şehir Moğol istilalarında harap oldu. 14. yüzyılın ortalarına kadar İlhanlı devletinin hakimiyetinde kalan Harput, daha sonra Dulkadiroğulları'nın, Akkoyunlular'ın, Safeviler'in eline geçmiştir.
Safevilerin, Osmanlı'nın doğu sınırlarına yaptığı akınlar ve Şiileştirme faaliyetleri nedeniyle Yavuz Sultan Selim 1514 yılında doğu sınırı üzerine sefere çıkmıştır. 23 Ağustos 1514 yılında yapılan Çaldıran Muharebesi'ni kazanan Osmanlı ordusu doğu sınırlarını güvenceye aldı. Bu muharebeden sonra Osmanlı ordusu, 26 Mart 1516 Harput Kalesi'ni kuşattı ve kale Osmanlı hakimiyetine girdi.3
Harput, bu tarihten sonra 19. yüzyıla kadar Diyarbekir Eyaleti'ne bağlı bir sancak merkezi olarak kaldı. 1834'te ıslah hareketleri için gönderilen Mehmed Reşid Paşa, eskisine göre önemini kaybetmiş sancak merkezini ovada yeni kurulan 'Mezre' isimli yerleşim yerine taşımıştır. Mezre adı daha sonra dönemim padişahı Abdülaziz'e ithafen Mamüratü'l Aziz, daha sonra söylenişi kolay olduğu için Elaziz, Cumhuriyetten sonra da Elâzığ olarak değiştirilmiştir.
bkn. Harput Ermenileri
Osmanlı Ermeni halkları 19. ve 20. yüzyılları arasında Harput ve çevresinde yaşamlarını sürdürmüştür. Kentin mimarisine birçok katkıda bulunmuşlardır. Kurtuluş savaşı ve akabinde cumhuriyetin ilanından sonra bu çevrede önemli ölçüde göç olmuştur.
Harput' da karasal iklim egemen olup, kışlar soğuk ve yağışlı, yazlar ise sıcak ve kurak geçmektedir. Rakımı (1250m) sebebiyle, ovada bulunan Elâzığ merkezine nispeten daha soğuktur.
Harput'a karayolu ile her yerden rahat ulaşım sağlanır. Elâzığ Belediyesi saat başı otobüs seferleri düzenlemektedir. Demiryolu ulaşımı da mevcuttur. Yöreye en yakın havalimanı Elâzığ Havalimanıdır. Elazığ - Diyarbakır Karayolu 12. km'sinde yer almaktadır. Ulaşım Havaş Servisleri ile özel taksilerle sağlanmaktadır.
Elazığ-Harput mutfağı yörenin özelliklerine bağlı olarak çok büyük çeşitlilik ve zenginlik gösterir. İlin kendine has ve kendi ismiyle anılan pek çok yemeği vardır. Bu yemekler Türkiye'nin birçok yöresinde Elazığ yemeği olarak yapılmaktadır. Kellecoş, İşgene, Harput köfte, içli köfte, taş ekmeği, peynirli ekmek (peynir ve şeker), patile, fodula, gömme, ufalama, sırrın, keşkek, tahana, orcik, dut pekmezi, tulum peyniri, şavak peyniri, söğürtme, ışkın, pirpirim, Heside, Gaygana, Pestilli Yumurta, çiğ köfte, Dolangel, Kalbur Hurması, dilber dudağı, Elazığ'a has yemek ve tatlılara örnek olarak verilebilir.
Yöreye ait üzüm ve cevizden yapılan orcik ve pestil, tulum peyniri, dut unu, çedene kahvesi veya lezzetli buzbağ şaraplarından, el sanatları ürünleri, iğne oyaları, yerel halılar, kilimler, bakır ve yemenilere.
Zengin bir folklor çeşitliliğine sahiptir
Türkiye'de en çok bilinen çayda çıra oyunu mumla oynanan Elâzığ iline has bir oyundur. Bu oyun Dünya da "mumlu dans " olarak tanınır. Ayrıca Elâzığ halayı, temirağa, avreş, nure, keçike, ağır halay, delilo... yine Elâzığ'a has oyunlardır. "Dil Folkloru Açısından Harput Ağzı" adında yayınlanmış bilimsel bir kitabı bulunan ünlü folklor araştırmacısı ve müzik sanatçısı Fatih Kısaparmak da, aslen Harputludur.
Orijinal kaynak: harput. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page