Publius Aelius Traianus Hadrianus (24 Ocak 76 – 10 Temmuz 138), 117–138 yılları arasında Stoacı-Epikürik, Aelia Klan'ı üyesi Roma İmparatoru. Hadrianus "Beş İyi İmparator'un üçüncüsüdür." Saltanatının sendeleyen bir başlangıcı, şanlı bir ortası ve trajik bir sonu vardı.1
Hadrianus, Picenum (İtalya) kökenli ve sonradan İspanya Baetica'daki (orijinalinde İspanya Ulterior) Italica'ya yerleşmiş eski bir ailenin üyesi olarak Roma'da doğdu. Selefi Trajan'nın halasının torunu olarak onunla aile bağı vardı. Trajan, resmi olarak onu hiçbir zaman halefi olarak belirlemedi ama karısı Plotina'ya göre, Trajan ölmeden hemen önce Hadrianus'u acilen İmparator olarak adlandırdı. Her halukârda, Trajan'nın karısı Hadrianus'u destekliyordu ve belki de Hadrianus imparatorluğunu bu kadına borçludur. Hadrianus onun ricasıyla 100 yılında Vibia Sabina ile evlenmiştir.
Bir söylenti Hadrianus'un İspanya'da doğduğunu anlatsa da, kendi yazdığı ve şimdi kayıp olan otobiyografisine göre Hadrianus, Roma'da 24 Ocak 76'da İtalyan kökenli ama kuşaklar boyu İspanya da yaşamış bir ailenin üyesi olarak doğdu.2 praetorio derecesinden bir senatör olan Babası Publius Aelius Hadrianus Afer, zamanının çoğunu Roma'da geçirirdi.3 Hadrianus’un ataları İtalya'daki antik bir kent olan Picenum, Hadria'dan gelir, ancak aile Scipio Africanus Major'un Hispania Baetica'yı fethinden hemen sonra buradaki Italica şehrine yerleşmişlerdir. Hadrianus Afer, gelecekteki imparator Trajan'ın kuzeniydi. Karısı Domitia Paulina, Gades'dendi (Cadiz) ve Domitii'ler başka bir İspanya kökenli aileydi. Hadrianus'un Genç Domitia Paulina adında bir kız kardeşi vardı. Afer'in 85 civarında ölümünden sonra o sıralar dokuz yaşında olan Hadrianus, Trajan ve Publius Acilius Attianus'un vesayeti altına girdi (daha sonra Trajan’ın praefectus praetoriosu olan).4 Hadrianus, döneminin genç aristokratları gibi değişik konularda eğitildi ve Yunan Edebiyatı öğrenmeye olan düşkünlüğü nedeniyle kendisine Graeculus ("Küçük Yunan") lakâbı verildi.
Hadrianus 14 yaşındayken Italica'yı ziyaret etti ve orada askere yazıldı ancak bundan sonra gelişiminden sorumlu olan Trajan tarafından geri çağrıldı. Onuruna colonia yapıldığı halde Hadrianus Italica'yı bir daha hiç ziyaret etmedi. İlk askeri görevi Lejyon II ''Adiutrix'' tribune'lüğüydü. Sonra, Almanya'daki Lejyon I ''Minervia'''ya transfer oldu. 98'de Nerva ölünce Hadrianus, Trajan'ı hemen şahsen bilgilendiren ilk kişiydi. Önce yukarı Pannonia lejyon'una legate ve sonunda da aynı eyalete vali oldu. Aynı zamanda kısa bir süre için Atina archon'uydu ve Atina vatandaşlığına seçilmişti.
Hadrianus, Dacia'lılara karşı yapılan savaşta oldukça aktifti (Lejyon V ''Macedonica''legate'si olarak) ve rivayete göre başarıları içim Trajan'dan ödüller kazanmıştı. Saltanatında askeri eylemlerin yokluğuna bağlı olarak, Hadrianus'un askeri becerileri hakkında çok fazla bilgi yoktur, her halukârda ordu hakkındaki güçlü ilgisi, bilgisi ve yönetim becerisinin ispat ettikleri onun olası stratejik yeteneğini gösterir.
Hadrianus, Trajan'ın İran seferine onun karargâhında legate olarak katıldı.5 Hadrianus ne başlangıç aşamasındaki zaferlerde, ne de savaşın ikinci aşamasında isyan Mezopotamya'ya yayıldığında kayda değer bir şey yaptı. Her halükarda Suriye valisinin artan huzursuzluğu düzenlemek için Dacia'ya gönderilmek zorunda kalınmasının ardından, Hadrianus'a bir yer değiştirmeyle Suriye valiliğine getirildi ve kendisine özgürce komuta etme yetkisi verildi.6 Trajan ciddi olarak hastaydı ve Roma'ya dönmeye karar verdi. Hadrianus, ordunun arkasını kollamak için muhafız olarak Suriye'de kaldı. Trajan, iyice hastalanmadan önce ancak Selinus'a kadar gelebildi. Hadrianus, her halukârda apaçık halef olduğu halde henüz Trajan'ın varisçisi olarak evlat edinilmemişti. Karısı Plotina (Hadrianus destekçisidir) tarafından refakât edilen Trajan, ölüm döşeğinde yatarken, sonunda Hadrianus'u halefi olarak evlat edindi ve ardından öldü. İddialara göre olayların şekli başka türlü olsaydı sorun bu kadar sessiz çözülemezdi.7
Hadrianus hemen Lejonların desteğini sağladı — olası muhalifi Lusius Quietus, anında ortadan kaldırıldı.8 Senato'nun onayını takiben Trajan'ın belki de tahrif edilmiş evlatlık edinme belgeleri takdim edildi (Trajan'ın himayesinde büyüdüğü halde). Yine de, bu evlatlık edinmenin evraklarının tahrif edildiği söylentisi biraz daha devam etti. Hadrianus'un meşrutiyetinin gerçek kaynağı Suriye ordularının doğrulaması ve Senato'nun tasdikinden sonra ortaya çıktı. Tarihi belgelere göre Hadrianus'a düşkünlüğü bilinen Trajan'ın karısı Plotina'nın kâğıtların taklidini yaptırdığının uzun süre spekülasyonu yapıldı.
Hadrianus öncelikle Roma'ya gitmedi. Elini bağlayan doğudan ayrılarak, Trajan zamanında çökmüş olan Yahudi isyanını bastırdı — ardından Tuna cephesine gitmek için ayrıldı. Hadrianus'un yerine eski muhafızı Attianus, Roma'dan sorumluydu. Attianus orada Lusius Quietus'un da dahil olduğu dört senatör tarafından hazırlanan bir entrikayla kuşatılmış olduğunu "keşfetti" ve senatodan ölümlerini talep etti. Mahkemede herhangi bir duruşma olmaksızın, yakalandılar ve düşünmeksizin öldürüldüler.
Hadrianus bu sırada Roma'da olmadığı için, Attianus kendi inisiyatifini kullanarak hareket edebilirdi. Elizabeth Speller'e göre ölümlerinin sebebi Trajan'ın adamı olmalarıydı.9
Askeri yönetici olarak kendi büyük kişiliğine rağmen, Hadrianus'un yönetimi büyük askeri çatışmaların eksikliği ile dikkat çeker. Askeri açıdan savunulamaz olduğu gerekçesiyle Trajan'ın Mezopotamya'daki fetihlerinden feragât etti. 121 yılında neredeyse Perslerle bir savaşa giriyordu ancak tehdit barışla sonuçlanan müzakereyle önlendi. Hadrianus'un Yahudiye'deki Yahudi karşıtı tavırları Bar Kokhba ve Rabbi Akiva önderliğinde büyük bir Yahudi ayaklanması'na yol açtı (132–135). Hadrianus'un ordusu sonunda isyanı bastırdı ve Yahudilere karşı Babylon Talmud'uduna istinaden dinsel baskı devam etti.
Barış politikası, imparatorluk sınırları boyunca kalıcı tahkimatların yapılmasıyla güçlendirildi. Bunların en ünlü olanı İngiltere'deki büyük Hadrian Duvarı'dır. Tuna ve Ren sınırları düzenli aralıklarla genellikle ahşap tahkimatlar, hisarlar, ileri karakollar ve özellikle iletişimi geliştirmek ve yerel bölgelerin güvenliğini sağlamak için gözetleme kuleleri inşa edilerek tahkim edildi. Moralleri korumak ve orduyu artan sabırsızlıktan korumak için Hadrianus, yoğun rutin talimler oluşturdu ve orduları kişisel olarak denetledi. Sikkelerinde, askeri imajı sivil imajından daha sık göründüğü halde, Hadrianus'un politikası Kuvvet kaynaklı ve antlaşmalardan oluşan bir barıştı.10
Hadrianus, Ronald Symehas tarafından Roma İmparatorları arasında "çok yönlü" bir imparator olarak tasvir edilmiştir. Hadrianus aynı zamanda entelektüel ve sanatsal alanların tümünde bilgisini göstermeyi severdi. Hepsinden öte, Hadrianus sanatı himaye ederdi: Tibur'daki (Tivoli) Hadrian Villası kutsal arazi parçasının yeniden düzenlenmesi olan İskenderiye bahçesinin Roma'daki en güzel örneğidir, kendi bahçesini yapmak için birçok mermerin yerini değiştiren Kardinal d'Este tarafından yağmalanan kalıntıların büyük bölümü kaybolmuştur. Roma Pantheon'u, orijinal olarak Agrippa tarafından inşa ettirilmiştir ancak M.S. 80'de bir yangınla yıkılmış ve ardından Hadrianus zamanında yeniden kubbe formunda yeniden yapılmış ve günümüze kadar ulaşmıştır. En iyi korunmuş Antik Roma yapıları arasındadır ve İtalyan Rönesansı'nda ve Barok dönemde birçok büyük mimarı oldukça etkilemiştir.
Saltanatından çok önce, Hadrianus mimari üzerine güçlü bir ilgi gösterdi ancak göründüğü kadarıyla bu hevesi her zaman hoş karşılanmadı. Örneğin, Trajan Forumu'nun ünlü mimarı Damascus'lu (Şamlı) Apollodorus, onun çizimlerini dikkate almadı. Hadrianus'un selefi Trajan, Apollodorus ile mimari bir problem üzerine konuşurken, Hadrianus akıl vermek için sözünü kesince Apollodorus, "Defol git ve kabaklarını boya. Bu problem hakkında hiçbir şey bilmiyorsun." diye cevapladı. "Kabaklar" diye bahsedilen, Hadrianus'un villasındaki "serapeum" gibi boyanmış kubbelerdi. Söylentiye göre Hadrianus, Trajan'ın ardından imparator olunca Apollodorus'u sürgüne gönderdi ve sonra öldürttü. Büyük olasılıkla ikinci hikâye onun karakterine bir iftira girişimi olup, Hadrianus, tüm imparatorluk ta çok popüler olmasına rağmen sağken ya da ölümünden sonra herkesçe takdir edilen biri değildi.
Hadrianus, içlerinde günümüze sadece iyi bilinen bir Latince şiir olan Animula, vagula, blandula kalan Yunanca ve Latince şiirler yazardı. Onu muhafaza eden Historia Augusta'ya göre (Hadrian XXV.9), şiiri ölüm döşeğinde yazmıştı. Aynı zamanda bir otobiyografi yazmıştı - görünüşe göre, çok uzun bir çalışmaydı ancak değişik söylenti ya da onun değişik eylemlerini açıklıyordu. Eser kayıptır ancak görünüşe göre diğer yazarlar tarafından kullanılmıştır - Marius Maximus ya da öyle birisi - Hadrianus'un hayatı için çoğunlukla güvenilen Historia Augusta da: en azından, birçok ifadede hayatı (Ronald Syme ve diğerlerince) belki de nihayetinde otobiyografiden alındığı için tanımlanmıştır. Hadrianus'un sanata bir diğer katkısı sakaldır. İmparator portrelerinin bu noktada hemen hepsi Yunan atletler gibi idealize edilmiş olarak temiz tıraşlıdır. Hadrianus tüm portrelerinde sakalıyla görünür. Ardından gelen İmparatorların portreleride bir buçuk asırdan fazla bir süre için sakallı yapıldı.
Hadrianus bir Hümanist ve tüm zevklerinde bir Hellen hayranıydı. Filozoflar Epictetus, Heliodorus ve Favorinus'un doktirinlerini benimsemişti ve genellikle Caius Bruttius Praesens gibi bazı arkadaşlarıyla birlikte bir Epikürik olarak mütalaa edilir. Evde sosyal ihtiyaçlara katılırdı. Hadrianus, köleliği azaltmıştı ancak kaldırmamıştı, kanunları insancıl hale getirdi ve işkenceyi yasakladı. Kütüphaneler, su kemerleri, hamamlar ve tiyatrolar inşa ettirdi. Hadrianus birçok tarihçi tarafından akıllı biri olarak kabul edilmiş, Schiller onu "İmparatorluğun ilk hizmetçisi" olarak çağırmış ve Edward Gibbon ise onu "engin ve aktif deha ''," ek olarak da "adil ve ılımlı" olarak takdir etmiştir.
125'teki Yunanistan ziyaretinde, tüm Yunanistan ve İyonya'daki (Küçük Asya'da) eski yarı-özerk şehir devletlerini birbirine bağlayan bir çeşit bölgesel parlamento kurmaya çalıştı. Panhellenion olarak bilinen bu parlamento, Hellen'ler arasında işbirliği sağlamak için, hevesli çabalara rağmen başarısız oldu. Hadrianus, özellikle Yunan genci, Antinous'la olan aşk ilişkisi nedeniyle çok ünlüydü. Hadrianus'un Mısır eyeletini ziyareti sırasında Antinous, esrarengiz bir biçimde 130 yılında Nil Nehri'nde boğuldu. Derinden sarsılan Hadrianus, Mısır şehri Antinopolis'i kurdurdu. Antinous'u yeni antikite tanrısı yaparak tüm imparatorluğun yas tumasını sağladı.
Hadrianus Baiae'deki villasında öldü. Cenazesi Roma'da Tiber Nehri'nin batı yakasındaki sonradan Papa'lığa ait bir kaleye dönüştürülen Sant'Angelo Kalesi'ndeki mozole'ye kaldırıldı. Mozolenin boyutları orijinal formunda, kasten Augustus Mozolesi'nden biraz daha büyük yapılmıştı.
Dio Cassius Roma Tarihi adlı eserinin bir bölümünde, "Hadrianus'un ölümünün ardından dört atlıyı bir arenada gösteren büyük bir heykeli dikilmişti. Heykel o kadar büyüktü ki en iri adam bile her atın gözlerinin arasından yürüyebilirdi, eserin çok yüksek olmasından dolayı aşağıdan geçen bir kimse Hadrianus'un atlardan daha küçük olduğuna inanıyordu." diye bahseder.
Stoacı-Epikürik İmparator, Lejyonları arazide denetlemek ve düzenlemek için bolca seyahat etti. İmparator olmadan önce de, Roma ordusuyla dışarıda çok gezmiş olması onun birçok konuda deneyim kazanmasına neden olmuştu. Saltanatını yarıdan fazlasını İtalya dışında geçirdi. Diğer imparatorlar Roma'dan genellikle savaş için ayrılır ve savaşın bitmesinin hemen ardından geri dönerdi. Önceki İmparatorlardan Nero, bir zamanlar Yunanistan'a gitmişti ve kendine düşkünlüğünden dolayı ayıplanmıştı. Hadrianus, bir tezat olarak, yönetim gereği seyahat etmişti ve bu senato ve halk için anlaşılabilir bir şeydi. Hadrianus bu seyahatleri yapabiliyordu çünkü Roma'da, toplumun yukarı basamaklarından gelen Marcius Turbo adından sadık destekçisi eski bir askere sahipti. Aynı zamanda, güvenilir kaynaklardaki bilgiye göre, kontrolü sağlamak ve kendisi ülke dışında seyahatteyken meydana gelebilecek bir harekete karşı gizli bir polis teşkilatı frumentarii'lere sahipti.
Hadrianus'ın ziyaretleri, yeni kamu binalarının yapılması talimatlarını kapsayan bağışlarla dikkat çeker. Hadrianus, imparatorluk boyunca altyapıyı geliştirmeye - fetihlere ya da yeni düşmanlar edinmeye karşı çıkarak- istekliydi. Çoğunlukla seyahatlerinde inşaatlar, projeler için keşifler yapar, yeni yerleşimler için planlamalarla uğraşırdı. Yunan kültürüne olan inancı bakış açısını zenginleştirmişti, ondan önceki birçok imparator gibi, Hadrianus'un isteklerine neredeyse her zaman itaat edildi. Seyahat ettiği heyet yöneticiler, mimarlar ve inşaatçılar olmak üzere oldukça kalabalıktı. Geçtiği bölgelere verdiği sıkıntı bazen oldukça fazlaydı. Genellikle gelişi birtakım yararlar sağlıyordu ve ziyaretin masraflarını en fazla yararı sağlayan farklı sınıftan kişiler üstleniyordu. Örneğin, Mısır ziyareti sırasında erzak tedarikinin büyük oranda köylülerden talep edildi ancak büyük ölçüde ancak ailelerine yetecek kadar üreten köylülerin açlıktan ölmesine neden oldu.11 Aynı zamanda, Avrupa Rönesansı'na kadar olan zamanda krallar, kendi şehir ve ülkelerine geldiklerinde masraflarını kendileri karşılıyorlardı ve bu sıkıntıların çok azı fakir sınıflara yükleniyordu.
Hadrianus'ın ilk turu 121 yılındaydı ve başlangıçta amacı, kendi genel kültürel amaçları için özgürlük sağlamaktı. Kuzeye, Almanya'ya gitti ve savunmayı güçlendirmek için kaynak tahsis ederek Ren-Tuna cephesini denetledi. Her halükarda bu yolculuk imparatorun belki de en önemli ziyaretiydi, yeni çıktığını duyduğu isyan nedeniyle Britanya'ya geçti.
Hadrianus'un Britanya'ya gelişinden önce burada 119 – 121 arasında iki yıl boyunca devam eden büyük bir isyan olmuştu. 122 yılında Hadrian Duvarı'nın yapımına başlandı. Duvar esas olarak Britanya eyaletini kuzeydeki Caledonia'dan (günümüzde İskoçya'dan) ileride gelebilecek olası saldırılardan korumak için yapılmıştı. Caledonia'da Roma'da bilinen adlarıyla Caledonian kabileleri yerleşikti. Hadrianus, Caledonian'ların Romalılarla birlikte yaşamayı reddettiklerini anlamıştı. Caledonia değerli olduğu halde sert toprak yapısı ve yüksek yaylaları, fethini İmparatorluk için çok pahalı ve verimsiz hale getiriyordu. Bu sebeple, fetih yerine bir duvar yaptırmaya karar verdi. Hadrianus belki de kalıntıları bugün bile kilometrelerce uzanan ve adıyla anılan bu duvarı inşa ettirdiği için çok meşhur. Hadrianus birçok yönden, savaşlar ve fetihler yapmaktan ziyade imparatorluğu düzenlemek ve geliştirmek arzusundaydı.
Onun zamanında, York'ta Britain tanrıçasına bir tapınak yapıldı ve üzerinde Britanya'yı bir kadın olarak resmeneden tasvirler bulunan sikkeler bastırıldı.12 122 yılı sonunda ziyaretini tamamladı ve güneye dönerek deniz yoluyla Moritanya'ya gitti.
123'te vardığı Moritanya'da yerel isyana karşı yapılan harekâtı yönetti.13 Bu ziyaret doğuda Perslerin tekrar savaş için hazırlandıkları haberi üzerine kısa sürdü ve hemen doğu bölgesine doğru hareket etti. Doğuya seyahatinde bilindiğik adarıyla Cyrene'yi (Libya) ziyaret etti ve kişisel olarak soylu ailelerin genç erkeklerinin Roma Ordusu için eğitilmeleri amacıyla kaynak oluşturdu. Cyrene, 119 yılında son Yahudi isyanından sonra zarar gören kamu binalarının tamiri için verdiği paralar sayesinde onun cömertliğinden yararlandı.14
Hadrianus, Fırat Nehri'ne ulaştığında, sorunu Pers kralıyla (Chosroes olabilir) müzakere ederek sorunu kendine has bir yöntemle çözdü. Batıya doğru Karadeniz kıyıları boyunca gitmek için ayrılmadan önce Roma savunmasını kontrol etti.15 Kışı büyük ihtimalle Bithynia eyaletinin başkenti İzmit'te geçirdi. Hadrianus, gelmesinden hemen önce bir deprem tarafından yıkılan İzmit'e binaların tekrar yapılması için cömert yardımlarda bulundu. Cömertliğine teşekkür etmek için Hadrianus tüm eyaletin şef onarımcısı ilan edildi. Hadrianus'un Claudiopolis'i ziyaret ettiği ve ileride eromenos'u - erkek sevgilisi - olacak genç ve güzel Antinous'u burada gördüğü tahmin ediliyor. Kaynaklar Hadrianus'un Antinous ile tanışması hakkında hiçbir şey yazmıyor, ancak yirmili yaşlarda genç birisi olarak tasvir ediliyor. Buna göre Antinous'un 130'da boğulmasından hemen önce, Antinous 13 ya da 14 yaşlarında olmalıydı.16 Antinous'un, page (iç oğlanı) olarak eğitilip imparatora hizmet etmek için ve yavaş yavaş yükselip imparatorun gözdesi olacağı Roma'ya gönderilmiş olması mümkündür.17
Antinous'la tanıştıktan sonra Hadrianus, Anadolu'ya geçti. Rotası kesin olarak bilinmiyor. Değişik işaretlerin anlattığına göre başarılı bir domuz avından sonra Mysia bölgesinde, Hadrianutherae şehrini kurmuştur. (Az nüfuslu, ağaçlık alan şehrin gelişimi için oldukça uygundu). Bu sırada, Küçük Asya'da bir tapınak kurulmasının planlandığı yazılır. Yeni tapınak Trajan ve Hadrianus'a ithaf edilecekti ve göz alıcı beyaz mermerden yapılacaktı.18
Bu seyahatin en heyecanlı yeri Hellen âşığı Hadrianus'un tüm yolculuk boyunca aklında olan Yunanistan ziyaretiydi. 124 sonbaharında Eleusinian Gizemleri'ne katılma zamanında geldi. Geleneksel olarak törenin bir safhasında ustalar silah taşıyabiliyorlardı ancak imparator aralarındayken herhangi bir risk almamak için bu haklarından feragat ettiler. Atinalıların ricası üzerine yasalarında düzenleme yaptı, adını taşıyan yeni bir kabile ilave edildi.19
Kışı, Peloponnese yarımadasını (Mora) dolaşarak geçirdi. Kesin rotası bilinmemekle beraber Pausanias'ın anlattığı hikâyelere göre, Hadrianus bir tapınak inşa ettirmişti ve Epidaurus halkı şehirlerini onaran imparatora teşekkürlerini onun heykelini yaparak sunmuşlardı. Hadrianus, Antinous'un evi Bithynia ile Mantinea arasındaki yakın bağlara bakarak o sırada Hadrianus'un sevgilisi olduğu yolundaki teoriyi destekler biçimde cömertliğini en çok Mantinea şehrine göstermişti.20
125 martında Hadrianus, Dionysia şenliklerine başkanlık etmek için Atina'ya ulaştı. Hadrianus'un başlattığı inşaat programı önemliydi. Değişik yöneticiler Olympian Zeus'u için bir tapınak yapmak için çalışmışlardı, ancak işin tamamlanmasını sağlayan Hadrianus olmuştu. Aynı zamanda kendi zevkine göre birkaç kamu binası inşaatını başlatmış ve bir su kemerinin yapımını planlamıştı.21
İtalya'ya dönüşünde Hadrianus Sicilya'ya dolambaçlı bir gezi yaptı. Sikkeler onu adanın onarıcısı olarak kutlasa da, bu övgüyü almak için ne yaptığına dair en ufak bir kayıt yoktur.22
Roma'ya döndüğünde Pantheon tekrar inşasının bitmiş halini kendi gözleriyle görebilirdi. Aynı zamanda Hadrianus'un Tibur yakınlarındaki villası — Sabine Tepeleri'nde ne zaman Roma onun için çok fazla olsa kaçabileceği hoş bir inziva yeri - tamamlanmıştı. 127 martının başında Hadrianus, İtalya gezisi için Roma'dan ayrıldı. Bir kez daha, tarihçiler onun rotasını tarihi kayıtlardan ziyade bağışlarıyla kanıtlayabilmektedir. Örnek olarak, o yıl Cupra Maritima şehrindeki Picentine Toprak Tanrıçası Cupra'yı restore ettirdi. Belirsiz bir zamanda Fucine Gölü'nün drenajını düzelttirdi. İtalya'yı konsül derecesinde imparatorluk legate'lerin yönetimi altında dört bölgeye bölme düşüncesi cömertliğinden daha az hoş karşılandı.23
Hadrianus bu dönemde hastalandı ancak hastalığının ne olduğu bilinmiyordu. Hastalığı onu 128 baharında Afrika'yı ziyaret etmekten alıkoyamadı. Gelişi kuraklığın sona ereceğine dair iyi bir kehanetle başladı. Hayırsever ve onarıcı olarak alışılmamış rolü süresince, birliklerini denetlemek için zaman bulabildi ve birliklerine yaptığı konuşmalar günümüze kadar geldi.24
Hadrianus 128 yazında İtalya'ya döndü ancak kalışı üç yıl sürecek gezisine çıkmadan hemen önce çok kısaydı.25
128 ekiminde Hadrianus tekrar Eleusinian Gizemleri'26 ne katıldı. Bu defaki Yunanistan ziyaretinde görünüşe göre Yunanistan'ın egemenliği için rakip iki antik kent olan Atina ve Sparta'ya odaklanmıştı. Hadrianus, Delphi merkezli Amphictyonic Birliği'ni tekrar canlandırmak fikrine odaklandı ancak artık daha asil bir şeye karar vermişti. Yeni Panhellenion, her nerede kurulacak olursa olsun tüm Yunan şehirlerini bir araya getirecek bir konseydi. Buluşma yeri Atina'da yapılacak yeni Zeus tapınağıydı. Hazırlıklara başlamak için harekete geçildiğinde hangi şehrin gerçekten Yunan şehri olduğuna karar vermesi zaman alacağından Hadrianus, Efes'e doğru yola çıktı.27
130 ekim ayında, Hadrianus ve maiyeti Nil Nehri'nde tekneyle dolaşırken Antinous, kaza, cinayet, suikast ya da kurban edilme gibi kesin olarak bilinmeyen bir nedenle boğuldu. İmparator kedere boğulmuştu. Antinous'un tanrılaştırılmasını emretti ve şehirlerin adını değiştirdi, onu tasvir eden madalyalar basıldı ve imparatorluğun her yerine heykelleri dikildi. Bithynia, Mantineia (Arcadia) ve Atina'da adına tapınaklar yapıldı, onuruna festivaller kutlandı. Antinoupolis ya da Antinoe şehri öldüğü yer olan Besa şehrinin yıkıntıları üzerine kuruldu. (Dio Cassius lix. 11; Spartianus, Hadrian).
Hadrianus'un 30 Ekim 130'da Antinopolis'in kuruluşundan sonraki gezileri belirsizdir. Roma'ya dönüp dönmediği bilinmese de 132 kışını Atina'da geçirdiği, bir ihtimal Yunanistan'da kaldığı, 132'de bastırılan Yahudi isyanı için doğuya gittiği düşünülüyor. Yazıtlar 133 yılında ordusuyla beraber isyanlara karşı mücadele ettiğini gösteriyor, ardından aynı yıl İlirya üzerinden Roma'ya döndüğü tahmin ediliyor (Yazıtlara dayanarak) .28
Hadrianus hayatının son dönemlerini Roma'da geçirdi. 134'te Yahudi Savaşı'nın sonunda (aslında bir sonraki yıla kadar sona ermeyecekti.) imparatorluk selamlaması aldı. 136'da eskiden Nero'nun Altın Evinin olduğu bölgede yeni bir Venüs ve Roma Tapınağı kurulmasına karar verdi.
Bu dönemde, sağlık problemlerinden muzdarip olmasına rağmen halefinin kim olacağına kafa yordu. 136'da o yılın sıradan konsüllerinden birini, Lucius Aelius Caesar adını alan Lucius Ceionius Commodus'u evlat edindi. 118'de idam edilen Dört Konsül'den biri olan Avidius Nigrinus'un hem üvey oğlu hem de damadıydı ancak sağlık açısından çok narin bir yapısı vardı. Tribunician ve Pannonia valiliği verilen Aelius Caesar, 137'ye kadar konsüllüğe devam etti ancak 1 Ocak 138'de öldü.29
Aelius’un ölümün ardından Hadrianus, İtalya'nın dört İmparatorluk Legate'sinden biri (Hadrianus tarafından kurulan bir mevkii) ve Asya eyaleti prokonsülü olarak görev yapmış Titus Aurelius Fulvus Boionius Arrius Antoninus'u (gelecekteki imparator Antoninus Pius) evlat edindi. 25 Şubat 138'de Antoninus tribunician gücü ve imperium'u (emretme yetkisi) aldı. Ayrıca, hanedanın geleceği için Hadrianus, Antoninus'tan Lucius Ceionius Commodus'u (müteveffa Aelius Caesar'ın oğlu) ve Marcus Annius Verus'u (aynı isimli Harian'ın yakın arkadaşı ve etkili senator Marcus Annius Verus'un torunu ve Aelius Caesar'ın kızının nişanlısı) evlat edinmesini rica etti. Hadrianus’un bu amacının isabeti tartışılabilir. Antoninus'un halefi olarak Annius Verus'u (gelecekte imparator olacak olan Marcus Aurelius) istediği konusundan uzlaşma olsa da aslında kendi evlatlığının oğlu olan Ceionius Commodus'a niyeti olduğu düşünülür ama kendisinin de üyesi olduğu senatoryal Hispano-Narbonensian ailesi ile olan sıkı bağları olan Annius Verus'a odaklandı. Annius Verus'un amcası olan Antoninus Pius için Hadrianus'un tercihi olan önemli mevkiiden daha iyi olmuş olabilir. İmparator olduğunda, Marcus Aurelius kendi inisiyatifi ile Ceionius Commodus'la (Lucius Verus adıyla) yardımcı imparator olarak işbirliği yaptı.30
Antik kaynaklara göre Hadrianus'un son birkaç yılı çatışmalar ve üzüntü ile geçmiştir. Aelius Caesar'ın evlat edinilmesi hoş karşılanmamış, en azından Hadrianus'un eniştesi Lucius Julius Ursus Servianus ve Servianus'un torunu Gnaeus Pedanius Fuscus Salinator rahatsız olmuştu. Servianus, çok yaşlı olmasına rağmen saltanat tartışmaların başında haleflik için öne çıkmıştı, ayrıca Fuscus söylendiğine göre kendine bir imparatorluk gücü oluşturmuş ve 137'de dedesinin de karıştığı bir darbe girişiminde bulunmuştu. Gerçek her ne olursa olsun, Hadrianus her ikisinin öldürülmesini emretti.31 Öldürülmesi için yalvardığı Hadrianus, Servianus'a "Ölümü özlemek ama ölememek, ne kadar korkunç! " diyecekti.32 Hadrianus, idamı sırasında uzayan hastalığı nedeniyle rahatsız olunca Servianus'un isteği yerine getirilir. Birkaç suikast denemesinden kurtulması gerekti.33
Hadrianus 138 yılının temmuz ayının onuncu günü Baiae'daki villasında 62 yaşında öldü. Ancak hayatının büyük bölümünü seyahatlerle geçiren bu adamın yolculuğu henüz bitmemişti. Önce, Baiae yakınlarındaki Puteoli'de eskiden Cicero'ya ait olan mülke defnedildi. Kısa bir süre sonra cenazesi neredeyse bitmiş olan mozolesinin bulunduğu yere yakın "Domitia Bahçeleri"'ne taşındı. Hadrian'ın Mezarı'nın Roma'da tamamlanması üzerine 139'da halefi Antoninus Pius tarafından cenazesi yakıldı ve küllerini, karısı Vibia Sabina ve ilk evlatlığı ve yine 138'de ölen Lucius Aelius'la birlikte mezara yerleştirildi. Antoninus 139'da onu tanrılaştırdı ve Campus Martius'dan bir tapınak verdi.
Birincil
<div class="references-small">İkincil
<div class="references-small">
Orijinal kaynak: hadrianus. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Following Hadrian: Elizabeth Speller, pp. 61 – 62 ↩
Historia Augusta, 'Hadrian', I-II, Burada açıkça otobiyografiden bahsedilir. Bu Historia Augusta'da uydurma olduğundan kuşku duymaya gerek olmayan pasajlardan biridir. ↩
Hadrianus'un doğumu sırasında Roma ve semtlerinde oturan İspanya kökenli birçok senatoryal aile için bakınız R.Syme, 'Tivoli'deki İspanyollar', Roman Papers IV (Oxford, 1988), pp.96-114. Tivoli (Tibur) doğal olarak Hadrianus'un İmparatorluk villasının olduğu yerdi. ↩
Royston Lambert, Sevgili ve Tanrı, pp. 31 – 32 ↩
Anthony Birley, Hadrian, Huzursuz İmparator, p. 68 ↩
Anthony Birley, p. 75 ↩
Elizabeth Speller, p. 26 ↩
Royston Lambert ↩
Elizabeth Speller ↩
Elizabeth Speller, p. 69 ↩
Elizabeth Speller, pp. 74 – 81 ↩
Royston Lambert, pp. 41 – 42 ↩
Anthony Birley, pp. 151 – 152 ↩
Anthony Birley, pp. 153 – 155 ↩
Anthony Birley, pp. 157 – 158 ↩
Royston Lambert, pp. 60 – 61 ↩
Anthony Birley, pp. 164 – 167 ↩
Anthony Birley, pp. 175 – 177 ↩
Anthony Birley, pp. 177 – 180 ↩
Anthony Birley, pp. 182 – 184 ↩
Anthony Birley, pp. 189 – 190 ↩
Anthony Birley, pp. 191 – 200 ↩
Royston Lambert, pp. 71 – 72 ↩
Anthony Birley, pp. 213 – 214 ↩
Anthony Birley, pp. 215 – 220 ↩
Ronald Syme, "Hadrian'ın Seyahatleri" (1988), pp. 164 – 169 ↩
Anthony Birley, pp. 289 – 292 ↩
The adoptions: Anthony Birley, pp. 294 – 295; T.D. Barnes, 'Hadrian ve Lucius Verus', Journal of Roman Studies (1967), Ronald Syme, Tacitus, p. 601. İtalya'da legate olarak Antoninus : Anthony Birley, p. 199. ↩
Anthony Birley, pp. 291 – 292 ↩
Dio [http://penelope.uchicago.edu/Thayer/E/Roman/Texts/Cassius_Dio/69*.html#17.2 69.17.2] ↩
Anthony Birley, p. 297 ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page