Fatsa, Türkiye'de Doğu Karadeniz bölgesinde yer alan, Ordu ilinin bir ilçesidir. Konumu itibarıyla, Ordu il merkezinin 40,2 km batısında, Samsun ilinin ise 110 km doğusunda yer almaktadır. Bölge ekonomisine yön veren önemli ticari merkezlerdendir.
Fındık üretiminin yaygın olması ile tanınan ilçe, bu özelliği ile Türkiye'nin dünyada en fazla organik üretim alanına sahip 30. ülke olmasına önemli derecede katkıda bulunmuştur.1
Fatsa coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca idari ve ticari bir merkez olmuştur. Özellikle ekonomisinin tarıma dayalı olması, bu özelliği kazandıran unsurlardan biridir.
Tarihte Fanise, Phadsane, Pytane ve Facha olarak adlandırılan bölgelerde bulunmaktadır. Türkler tarafından kesin olarak 1380 yılında alınmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, ilçedeki ticaretin hareketli olması, imparatorluğun ekonomi bakımından ilerleme kaydetmesini sağlamıştı. İpekyolu'nun ilçeye yakın olması, Fatsa'ya uzunca bir süre parasal bakımdan kazanç sağlamıştır. Fakat, coğrafi keşifler sonucunda, bu yolun fazla işlev görmemesi nedeniyle, ekonomik hareketlilikte duraklamalar meydana gelmiştir.
Şehrin ilk çağ tarihi ile ilgili bilgiler yeteri kadar bulunmamaktadır. Tarihi eserlerinin tahribi, o dönemlere ait kaynak yetersizliği, arkeolojik araştırmalara yeteri kadar önem verilmemesi, şehir hakkında az bilgilere ulaşılmasına neden olmuştur.2
MÖ 400 yılında Fatsa ve çevresinde Kolhlar, Driller, Halipler, Mosinikler ve Tibarenler gibi Yunan asıllı olmayan yerli kabileler yaşamıştır. Döneme ait önemli buluntulara Yapraklı mahallesi mevkiinde Çıngırt Kaya ve çevresinde rastlanmıştır.3
MÖ 675 yılından itibaren sırası ile Kimmerler, Persler, MÖ 547 yılında, Makedonyalı imparator Büyük İskender, MÖ 334 yılında, komutanları ise MÖ 312 - 208 yılları arasında, Fatsa ve çevresine hakim olmuştur. Fatsa'da ilk çağ dönemlerinden en dikkat çekeni ise Pontus Krallığı devridir. Pontus Krallığı hakimiyeti dönemi, Side olarak anılan yörenin daha da güçlenmesine neden olmuştur.4
Fatsa'nın tarih sahnesinde önemli bir yer alması MS 1. yüzyıl'da başlamıştır. Mitridatın ölümünden sonra II. Farnak, MÖ 65-42 yılları arasında Roma'ya bağlı bir krallık olan Pontus Krallığı'nın başına geçmiştir. II.Farnak, bugünkü Fatsa'nın bulunduğu yerde hükümdarlığını sürdürürken, Roma'nın iç karışıklıklarından faydalanarak hem bağımsızlığını kazanmak hem de idaresini genişletmek için çalışmış fakat başarılı olamamıştır. II. Farnak kızı Fanizan adına bir şato inşa ettirmiştir. Bu şatodan dolayı kasabaya Fanizan adı verilmiştir. Sonraki yüzyıllarda Fanise, Phadsane, Pytane ve Faça adları ile anılan kasaba son olarak Fatsa adını almıştır.5
Fatsa Pontus Krallığı'nın sınırları içerisinde yer almaktaydı. Kasaba, Şarl Teksiye'de, Fatizan şatosu, vilayet yıllıklarında ise Vadisane olarak adlandırılmaktadır. II. Farnak'tan sonra bölgeye ayrı bir sülaleden gelen Polemon hükümdarlık yapmıştır. MS 63 yılında Polemoniakos yönetimi, Roma İmparatorluğu tarafından ortadan kaldırılmış, MS 395 yılında ise bu topraklar Roma İmparatorluğu tarafından, Bizans İmparatorluğu'na devredilmiştir. MS 391 yılından itibaren Anadolu'ya giren Peçenek ve Kuman Türklerinin akınları sonucu, Fatsa'ya ilk Türkler giriş yapmıştır.6
Türklerin Fatsa yöresine kesin olarak yerleşmeleri, 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi sonrası meydana gelen akınlar sonucu sağlamıştır. Danişmend Gazi'nin beylerinden Sevli Bey, Ladik yöresinden harekete geçerek kısa sürede; Samsun, Ünye, Fatsa ve Giresun bölgelerini fethedip, Trabzon'a kadar ilerlemeyi başarmıştır. Bu olaylardan sonra yerleşen oymaklar sayesinde Türkleşme ve İslamlaşma süreci başlamıştır. Bu oymaklardan en önemlisi Çepni'lerdir. Çepniler bu alt yapıyı sağladıktan sonra 1380 yılında Hacı Emiroğulları adlı bir Türk Beyliğinin hakimiyet dönemi başlamıştır. 1427-1428 yılları arasında Yörgüç Paşa'nın Canik seferi ile Fatsa, Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları içerisinde dahil edilmiştir. Hacı Emiroğulları dönemi Fatsa'daki Türk nüfusunun temelini oluşturmuştur.7
13. ve 14. yüzyıllarda, kıyı kesiminde Ceneviz kolonilerinin etkileri görülmekteydi. Sahildeki tabya, Cenevizliler tarafından depo olarak kullanılmıştır. Bu zaman dilimi içerisinde Fatsa, Karadeniz'in önemli ticaret merkezlerinden biri olmuştur. Cenevizlilerin Karadeniz hakimiyetleri, II. Mehmet döneminde sona erdiği için Fatsa'yı bu dönem içerisinde terk etmişlerdir. Fatsa'da Türk hakimiyeti dönemi 1380 yılında Hacı Emiroğulları beyliği ile, Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise 1427-1428 yılları arasında başlamıştır.8
Fatsa idari olarak Canik Sancağına bağlıydı. Osmanlı İmparatorluğu kayıtlarında Fatsa yöresinin adı "Satılmış - ı Mezid Bey" veya "Nahiye-i Satılmış-ı Ferid Bey" olarak geçmekteydi. 15. yüzyıl kayıtlarında Nahiye statüsündeki Satılmış, 16. ve 17. yüzyıl kayıtlarında ise kaza olarak geçmektedir. Yörede 15. yüzyıl'da tek bir kaza bulunurken 1642 yılında altı kaza ortaya çıkmıştır. Tapu defterine göre kazaların adları; Satılmış, Cevizderesi, Çöreği, Meydan, Sergis ve Keşdere idi. Katip Çelebi, bu kazalara Fatsa ve Vona bölgesini de eklemiştir. 1851 yılından 1856 yılına kadar kaza statüsünde olan Fatsa kasabası, 1869 yılından 1872 yılına kadar Ünye kazasına bağlı bir nahiye olmuştur. Kasaba 1878 yılında ise yeniden kaza yapılmıştır.9
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (o zamanki adıyla Büyük Millet Meclisi) 30 Kasım 1920 tarihinde başlayan Ordu ve Giresun sancaklarının oluşumu hakkındaki kanun ile ilgili yapılan görüşmeler sonucunda 4 Aralık 1920 tarihinde Ordu ve Giresun sancakları kurulmuştur. Merkezi, Ordu olmak üzere Canik sancağına bağlı Fatsa ve Ünye kazalarının bağlanması ile Ordu sancağı kurulmuştur. Fatsa ve Ünye halkı bu karara karşı çıkmış, ayrıca Ünye sancağı'nın kurulması yönünde tekliflerde bulunmuşlardır. Ancak bu teklifler reddedilmiştir. Böylelikle Fatsa, 4 Aralık 1920 tarihinde Ordu'ya bağlı bir kaza haline getirilmiştir.10
Etniklik ayrım kriterleri, Osmanlı İmparatorluğu toplumunda din ve kültür olarak benimsendiği için Fatsa da toplum yapısı iki grup altında incelenmektedir. Bunlar; Müslümanlar ve Gayrımüslim'lerdir.11
Malazgirt Meydan Muharebesi'nden sonra Türkler, kademeli bir şekilde Karadeniz Bölgesi'ne yerleşmeye başladı. Danişmend Gazi' nin beylerinden olan Sevli Bey tarafından yönetilen Türkmen akımları sonunda Orta Asya ve Azerbaycan yörelerinden getirilen Karlı ve Karaöylü oymağının bir bölümü de Fatsa'ya yerleşmiştir. Bununla birlikte Fatsa'daki Müslüman Türk nüfusunun esasını Çepniler oluşturmaktadır. Çepniler, kendilerine ait beylikler kurmuşlardır. Tacettinoğulları ve Hacı Emiroğulları sayesinde Canik bölgesi, Türk ve Müslüman kimliğine sahip olmuştur. 1427-1428 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'na dahil olan Fatsa'nın 15. ve 16. yüzyıllarında, Müslüman nüfus oranı %90 oranındaydı.12
1914 yılında yapılan son Osmanlı nüfus sayımına göre, Rum ve Ermenilerden olan Hristiyan halkı, toplam sayısı 40,339 olan Fatsa nüfusunun yaklaşik %12'sini oluşturmaktaydı.1314 1919 da, Fatsa'da cemaati olan ve 9 papaz tarafından yürtülen 8 kilise bulunmaktaydı15.
19. yüzyılın son çeyreğinde Kafkas muhacirleri, Rusya'nın baskısıyla Karadeniz Bölgesi'ne, ağırlıklı olarak Trabzon Vilayeti'ne göç etmiştir. Yapılan araştırmalarda Çerkes göçmenlerinin 1864 yılında Canik sancağına kayıt edildiği tespit edilmiştir. İskan edilen Çerkes gruplarının bir kısmı Fatsa'ya yerleştirilmiş, 1870 ve 1871 tarihli, Trabzon Vilayet Salnamelerinde nüfusları 901 kişi olarak belirtilmiştir. 1 Temmuz 1878 tarihinde Canik sancağına göç etmiş çok sayıda Abaza göçmenlerinin bir bölümü Fatsa'ya bağlı Çokdeğirmen ve Nefs-i Meydan Abaza köylerine yerleştirilmişlerdir. 1878 yılından sonra hızla artan göçmen kitlesi 1880 ve 1887 tarihlerinde Fatsa'ya yerleştirilmiştir. Batum muhacirleri adı verilen bu göçmenlerin yerleştikleri yerler Fatsa Muhacir Tapu Sicil kayıt defterinden çıkartılmıştır.16
Lozan Antlaşması gereğince mübadele söz konusu olunca, Türkiye'deki Rum kökenli nüfus İstanbul hariç, Yunanistan'a, Yunanistan'daki Türk nüfusun ise Batı Trakya hariç, Türkiye'ye göç ve iskanları sağlanmıştır. Mübadil adı verilen bu göçmenlerin yerleştirildikleri yerler arasında Fatsa kazası da vardır. Fatsa'ya yerleştirilen mübadillerin sayısı 801 kişidir. Onların soyundan gelip mübadele konusunda düzenli ve sağlıklı bilgi toplayan tek bir kişi vardır. Bu tek kişi ise Yusuf Bul'dur.17
Mübadiller, 1923 senesinin Mayıs ayı içerisinde Selânik'in Serez Kazası'ndan hareketle Kavala Limanı'ndan Gül Cemal Vapuru ile İstanbul'a gelmişlerdir. İstanbul'daki Veli Ağa Çayırı'nda bir hafta dinlendikten sonra bir başka gemi ile Fatsa'ya gelmişlerdir. Fatsa'ya gelen hane sayısı 770'tir. Fakat bu haneler normal hane değil bir veya iki kişiden oluşan hanelerdir. Mübadiller geldiklerinde içlerinde 15 yaşını doldurmuş iki erkek ile 55 yaşının üzerinde ihtiyarlar ve özellikle kadın ve çocuklar vardı. Bu insanlar şehre uyum sağlayamamışlardır. Çünkü buğday ve tütün yetiştiriciliğine alışkın olan mübadiller, mısır ve kendir üretimine alışamamışlardır. Büyük bir bölümü Samsun'a gitmiş, burada yer bulamadıklarından Amasya ve Tokat'a göç etmişlerdir. Yolculukları sırasında eşkıyalar tarafından soyulmuşlardır. Perşembe Yaylası'ndan hareket ederek tekrar Fatsa'ya gelmişler, bu yol esnasında çiçek hastalığı ve veba hastalığına yakalanmışlardır. Bir süre sonra, bu mübadillerin beşte biri hayatını kaybetmiştir.18
Fatsa'ya geldiklerinde ise iskan haklarını kaybettiklerini öğrenmişler, bunun yanında kendilerine ayrılan yerler talan olmuştur. Samsun'a gitmeyip Fatsa'da kalanlar ise (Ömer Hoca ve Horoz Osman) merkez mahallede çok iyi yerlerde ikamet etmişlerdir. 770 hanenin 60 tanesi şehre yerleşmiş, diğerleri ise yüksek köylere çıkmışlardır. Yerleştikleri köylerin adları ise: Kumru, Derbent (şimdiki adıyla Kaya Mahallesi), Yaylacık, Kiremitli, Çokdeğirmen, Kayabaşı, Alanköy ve Gebeksedir. Mübadiller, Rumların bıraktıkları el sanatlarını devam ettirmişlerdir. Mobilyacılık, kalaycılık, bakırcılık, terzilik ve otelcilik meslekleriyle uğraşmışlardır. Mübadillerin ancak %30'u Fatsa'da kalmıştır. Bunun nedeni ise toprağın yetersizliği ve nüfusun her geçen gün artması olmuştur.19
Ordu iline bağlı Fatsa kazası'nın 1928 yılında merkez ve Kumru adlarında iki nahiyesi bulunmaktaydı.
Fatsa, 12 Eylül askeri darbesi öncesinde, sosyalist Dev-Yol fraksiyonuna mensup kimselerin etkili oldukları bir yerdi. Belediye başkanı seçilen terzi Fikri Sönmez, Fatsa’da müstakil, özerk bir yapılanma gerçekleştirilmesine öncülük etmişti. O zamanlar, Fatsa Kurtarılmış Bölge idi. Yani, o dönemin kendine ait karmaşası içinde, belli grupların hakimiyet kurdukları ve kendi anlayışları çerçevesinde düzenledikleri yerlerden biriydi. Askerlerin ve polislerin giremediği ya da denetleyemediği, devlet kurumlarına alternatiflerin üretildiğinin iddia edildiği bir yerdi. Zamanın başbakanı Süleyman Demirel, Fatsa’daki duruma müdahale edilmesinden yanaydı. Millî Güvenlik Kurulu’nda Fatsa Cumhuriyeti tabirini kullanmıştı.
Karadeniz Bölgesi'nde yer alan Fatsa'nın, doğusunda Altınordu, batısında Ünye, güneyinde Korgan, Çamaş, Çatalpınar ve Kumru ilçeleri, kuzeyinde ise Karadeniz yer almaktadır.
Şehrin yüzölçümü, 552 km²'dir. Coğrafi bakımdan dağlık ve engebeli bir bölgede yer almaktadır. Rakım 10 metreden 550 metreye kadar çıkmaktadır. Kuzeyinde denize paralel olarak uzanan Canik Dağları, sahile kadar kademeli bir şekilde alçalmaktadır. İlçenin iki önemli akarsuyu olan Bolaman ve Elekçi derelerinin sahile yakın civarlarında düz araziler bulunmaktadır. İlçenin 10 km. güneydoğusunda bulunan yassıtaş mahallesinin sınırları içinde, Aybastı yolu üzerinde Gaga Gölü bulunmaktadır.
İlçe kısmen sahildeki alüvyon üzerinde, gerideki yamaçta yerleşmiş bulunmaktadır. Çevrede yapılan inşaat hafriyatlarından edinilen bilgiye göre yamaçtaki iskan bölgelerinde yer altı suyu mevcut değildir.
İlçenin düzlük kısımları ince kum ve killi zeminden oluşmuş olup, yer altı suyu çıkmaktadır Yamaçlarda ise üst tabaka 1,5 - 2 metreye kadar kil ve nebati örtü, taban ise çatlaklı mavi kalkerdir.
Dere ve dere yatakları çevresinde oluşan taban arazileri vasıflı, yani birinci ve üçüncü sınıf topraktan oluşmuştur. Vasıfsız tarım alanlarıda mevcuttur. Tarıma elverişli arazilerin % 80'inde fındık tarımı yapılmaktadır. Daha yüksek yamaçlarda ise ormanlık alanlar ortaya çıkmaktadır. Topoğrafyanın, kıyının gerisinde hemen yükselmesinden ve meyilinin fazla olmasından dolayı, ormanların yok edilerek tarım arazisine dönüştürülmesi olayına pek rastlanmamaktadır.
İlçede tipik Türkiye'de Karadeniz iklimi hakim olup, yaz mevsimleri ılık, kış mevsimleri ise serin geçmektedir. Isı farkları oldukça azdır. Yaz mevsimlerinde bunaltıcı sıcaklar görülmez. Ukrayna tarafından gelen soğuklar, kışların orta seviyede karlı geçmesini sağlamaktadır.20
1867'de Trabzon vilayetinin kurulmasından sonra, bu vilayete bağlı Canik sancağı içinde Ünye kazasına bağlı bir nahiyeydi. Trabzon vilayetinin 1869 tarihli ilk salnamesine göre Fatsa nahiyesinin sadece erkek nüfusu tespit edilmişti. Buna göre Fatsa nahiyesinin erkek nüfusu 10.717 Müslüman, 284 Rum ve 292 Ermeniden oluşuyordu. Toplam erkek nüfus ise, 11.293 kişiydi.21 Bu tarihte sadece yetişkin erkek nüfusunun tespit edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda toplam nüfusun bunun dört katı olması gerekir. Buradan hareketle Fatsa nahiyesinin tahmini nüfusunun 22.586 kişi olduğu söylenebilir.
1918 yılında yapılan nüfus Sayımında Fatsa'nın toplam nüfusu 43.980'di. Bu nüfusun 39.046'sı Müslüman halktan oluşmaktaydı. 1927 yılı nüfus sayımında nüfusun düşmesini tetikleyen bazı nedenler vardı. Bunların başlıcaları; Gayrımüslim nüfusun çeşitli nedenlerle göç etmesi ve uzun süren I.Dünya Savaşı ile Türk Kurtuluş Savaşı sırasında çok sayıda yurttaşın hayatını kaybetmesidir. Buna rağmen fazla nüfus kaybı olmamıştır. Bu nedeni sağlayan ise, yüksek doğum oranıdır.
1990 yılına kadar köy nüfusunun, kent nüfusuna göre fazla olduğu görülmektedir. 1990 yılından sonra ise köy nüfusu ile kent nüfusu denkleşmeye başlamıştır. 1960'ta köy nüfusunun azalmasının nedeni ise, Kumru ve Korgan ilçelerinin kurulup Fatsa'dan ayrılmasıdır. 1990 yılındada belirgin olarak, köy nüfusunun azaldığı görülmektedir. Bunu nedeni de köylerden şehir merkezine yapılan göçtür. Genel olarak; köydeki geçim sıkıntıları, nüfusun artması, üretimin azalıp tüketimin artması, öğretim amaçlı yer değiştirmeler zorlamıştır. 1927 yılında, % 90 oranı geçen köy nüfusu 1997 yılında, % 50 oranına düşmüştür.22
İlçenin; Bolaman, Ilıca, Yalıköy, Hatipli, İslamdağ, Kösebucağı, Geyikçeli ve Aslancami olmak üzere yedi beldesi bulunmakta, bu beldeler yerel yönetimlerce yönetilmektedir. Fatsa ilçesinde belediye teşkilatı ilk kez 1923 yılında cumhuriyet ile birlikte kurulmuştur.
19. yüzyılın son çeyreğinde, Anadolu kentlerinin ekonomik yapısı, Fatsa'da da görülmektedir. Geleneksel üretim ilişkileri henüz değişmemiş, denize kıyısı olan bir kent olması nedeniyle, gelişmenin dış ticaretle elde edilen başarıdan kaynaklandığı kaydedilmiştir. İlçe kasaba iken, Ünye ve Ordu kazaları ile ulaşım sağlayan bir karayolu mevcut değildi. Bu nedenle Fatsa'da çok erken dönemlerden itibaren deniz taşımacılığı sektörü gelişmiştir. Sektör ileriki zamanlarda oldukça gelişmiştir. Kısa bir süre sonra, 1834 yılında, Fatsa gemi tezgâhlarında bir savaş gemisi inşa edilmiştir. Çapar adı verilen kayıklar ise ulaşımda büyük bir rağbet görmüşlerdir. 1900 yılı itibarıyla, kasabada 10 balıkçı kayığı ve 18 küçük gemi bulunmaktaydı. 1902 yılında ise küçük gemi sayısı 38'e çıkmıştır. Denizcilik ve denizciliğe bağlı alanların kasabada gelişmesini hazırlayan başlıca faktörler şunlardı:
Kasaba İskelesi'nde görev yapan veya iskeleye uğrayan acenteler, ticaretin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Şevki Efendi ve İsmail Efendi'ye ait acenteler, kasabaya sık sık uğrarken, iskelede özel idare (veya İdare - i Mahsusa) acentesinin temsilciliği kurulmuştur. İskeleye yerli, yabancı devletlere ait yelkenli gemi ve vapurlar gelmekteydi. 1902 yılında, Osmanlı Devleti'ne ait 828 yelken gemisi ve 88 vapur, İngiltere'nin 8, Fransa ve Yunanistan'ın 4, Rusya ve Avusturya'nın 1 ve İtalya'nın 2 vapuru Fatsa iskelesine gelmişlerdir.
Fatsa'da yer altı zenginliklerinin ekonomiye katkısıda büyüktü. O zamanlarda soba ve kasaların yapımında ham madde olan demir, deniz sahilinde çıkarılıp Ordu Curufa gönderilir ve orada işlenirdi. Bunun yanı sıra, Eski Ordu köyünde ve Arpalık köyüne bağlı Apar Dağı'nda demir madeni bulunmuştur. Sapmalı kurşun, Eski Ordu köyünde, kömür ise Efroz köyünde bulunmaktadır. Manganez, Eski Ordu, Bucaklı ve Meşebükü köylerinde vardır. Eski Ordu köyündeki manganez madeni, Anadolu Parzılı adlı bir şirket tarafından çıkartılırken, Bucaklı ve Meşebükü'ndeki madenlerin kullanımı için aynı şirket, 24 Haziran 1886 tarihinde hükümete başvurmuştur.
Fatsa'nın 180.202 dönümlük arazisi tarladır. Başlıca yetiştirilen ürünler; mısır, fındık, çavdar, pirinç, fasulye, patates, kivi, alaf, şiar, bakla ve siyaz' dır. Mısır, Karadeniz insanının temel gıda maddesi olmasının yanında 1901 tarihli Trabzon Vilayet salnamesinde ilin zirai kazançları arasında sayılır. Fatsa kazasında 1878 yılında 280.000 kilo olan mısır üretimi, 1879 yılında ise 234.930 kiloya düşmüştür. Mısır, fındıkçılığın ortaya çıkmasıyla beraber, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren değerini kaybetmeye başlamıştır. Fındıktan sonra, 1348 hektarlık alanıyla en çok yetiştirilen üründür.
Fındık bölgenin en önemli tarım ürünüdür. 21.663 hektarlık arazide halkın %80'i fındık tarımı ile geçimini sağlamaktadır. Dünyada fındığın en çok üretimi yapıldığı bölge Fatsa'dır. Hatta, Fiskobirlik'in merkez binasının buraya kurulması düşünülmüştür. Fakat, çıkan bazı problemler sonrası, Giresun'a kurulması kararlaştırılmıştır. Üretilen fındığın % 98’i pazarlanmaktadır. Özellikle son yıllarda, üretilen fındığın bir kısmı Ordu Soya Sanayisinde yağlık olarak kullanılmaktadır ve kalanı ihraç edilmektedir. Fındık genellikle, fındık kırma fabrikalarında, iç fındık haline getirilerek ihraç edilmektedir. Fındık üretimi, tarım sektörü içinde önemli bir yere sahip olmasının ötesinde fındığa bağlı sanayi kollarının da gelişmesini sağladığından önemli ölçüde istihdam yaratmakta ve kent ekonomisi içinde ciddi bir pay teşkil etmektedir. Çikolata sanayi ve fındık kırma sanayi, başlıca fındığa bağlı sanayi kolları olarak öne çıkmaktadır. İhraç edilen fındık yurtdışında daha çok çikolata sanayinde kullanıldığından, belli cins ve fiyat aralığındaki fındıklar tercih edilmekte bu durumda tersinden sanayi sektörünün tarım sektörüne etkisi olarak değerlendirilmektedir. Fındığın, ilçenin ekonomisinde önemli bir yer alması, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarına dayanmaktadır.
20 hektarlık arazide patates ekimi yapılmakta olup son yıllarda kivi yetiştiriciliği de hızla artmaktadır. 1990 yılından sonra Fatsa İlçe Müdürlüğünün'de desteği ile kivi yetiştiriciliği; arazi yapısının işlemeli tarıma uygun olmadığı ilçede, değişen fındık politikaları ile birlikte fındığa alternatif ürün olarak düşünülmüş ve yörenin çiftçileri tarafından da kabul görmüştür. 32 hektarlık alanda sera tipi kivi bahçesi tesis edilmiş olup 2010 yılı üretiminin 152 ton olacağı tahmin edilmektedir. Ancak üretilen kivinin pazarlama süresini uzatmak ve fiyat miktarı sağlayabilmek açısından, ilçede soğuk hava deposuna gereksinim duyulmaktadır.
Sahil kısmı bataklık olan Fatsa'da pirinç üretimi de yaygındır. 1901 tarihli Trabzon Vilayet Salnamesine göre pirincin en fazla yetiştiği yerler Terme ve Fatsa'dır. 1878'de, kazanın pirinç üretimi rekoltesi 31.654 kilo'dur. Bataklıkların kurutulmaya başlanmasıyla Pirinç üretimi süresiz olarak askıya alınmıştır.23
Hayvancılık, genellikle aile işletmeciliği olarak yapılmakta olup; 8517 adet büyükbaş, 2820 adet küçükbaş hayvan mevcudu vardır. Toplam sığır varlığının %11’i yerli, %80’i kültür melezi, %9’u ise saf kültür ırkıdır. İlçede daha çok süt sığırı yetiştiriciliği tercih edilmekle beraber, besicilikte de gelişmeler olmuştur. Ancak 10 baş ve üzeri 144 adet besi ahırından 21 adeti faal durumdadır.
İlçede arıcılık da, bölge ve ülke ekonomisi açısından önemli bir potansiyel teşkil etmektedir. İlçe genelinde 19331 adet arı kovanından 483 ton bal üretilmektedir. İlçede 8 adet yumurta tavukçuluğu işletmesi mevcut olup bu çiftliklerde günlük 35-40 bin civarında yumurta üretilmektedir.
Balıkçılık, ilçenin 2. önemli geçim kaynağıdır. 4 adet üretim tesisinde alabalık üretimi yapılmakta olup, üretilen balık ilçede oldukça yüksek seviyede tüketilmektedir. İlçenin ekonomik yapısında balıkçılığında önemli bir yeri vardır. Özellikle sahilde yaşayan halkın önemli bir kısmı direkt veya dolaylı olarak bu sektörün içinde yer almaktadır. Balığın denizde avlanmasından tüketimine kadar geçen süreçte pek çok kişiye iş imkânı sağlanmaktadır. İlçede kaynak sularının değerlendirilip ekonomiye kazandırılması için 3 adet alabalık çiftliği, 1 adet sazan balığı çiftliği kurulmuştur. En çok rağbet gören balık türü ise hamsidir. Ayrıca Fatsa'da, Et-Balık Kurumu bulunmaktadır. Yıllık üretim 9 tondur.24
İlçede faaliyet gösteren tekstil, su ürünleri, gıda, hayvancılık, şekerleme ve inşaat gibi büyük ölçekli 30 işletme ve 936 kişi istihdam edilmektedir. Daha çok; taşıt, doğrama ve parça üzerine hizmet vermekte olan büyük ve küçük iki adet sanayi sitesi bulunmaktadır. Büyük sanayi sitesinde 262, küçük sanayi sitesi 120 esnaf ve sanatkar faaliyet göstermektedir. Altyapısı tamamlanmış ve 500.000 metrekarelik alan üzerinde kurulan Organize Sanayi Bölgesi, gıda, ağaç, tekstil, metal gibi iş kollarında faaliyet göstermektedir.
Fatsa'da 354 öğrencinin eğitim gördüğü bir tek okul öncesi eğitim kurumu bulunmaktadır. İlçe merkezinde; 11 ilköğretim okulu, 1 özel ilköğretim okulu, 10 ortaöğretim okulu bulunmaktadır. Köylerde ise 12 ilköğretim okulu bulunmaktadır. 2006'da kurulan Ordu Üniversitesi'ne bağlı Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi ve Fatsa Meslek Yüksekokulu bu ilçede bulunmaktadır.
Ordu Üniversitesi'ne bağlı Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi, şehirde eğitim veren tek üst düzey eğitim kurumudur.
Şehirde ayrıca altyapı ve ekonominin gelişmesi ile dershaneler, özel kurslar faaliyete geçirilmiştir.
İlçede ilk defa kütüphane teşkilatı 1963 yılında kurulmuştur. Bu tarihten 1978 yılına kadar çocuk kütüphanesi olarak faaliyet göstermiş, pek az okuyucu yararlanma imkânına sahip olmuştur. Kütüphane, 1978 yılında Kültür Bakanlığı'na bağlanarak, Fatsa İlçe Halk Kütüphanesi'ne dönüştürülmüş, mevcut yayın ve eserlerin sayısı çoğaltılarak daha fazla okuyucuya hizmet verme imkânına ulaşmıştır. Daha önceki yıllarda müsait bir yer bulunamadığından pek çok güçlüklerle karşılaşılmış, hizmet istenilen şekilde okuyucuya götürülememiştir. Ancak daha sonra devlet yatırım yoluyla 10 Ekim 1990 tarihinde yapımına başlanan Fatsa'da, Dumlupınar Mahallesindeki modern hizmet binasına 1993 yılında taşınarak yer problemi halledilmiştir. Kütüphanede kayıtlara göre 17790 adet kitap mevcuttur. Kayıtlı üye sayısı ise 1850 kişi olup, 2005 yılında 9328 adet kitap evlere ödünç olarak verilmiştir. Kütüphaneye bakanlık tarafından 2005 yılında abone ettirilen süreli yayın sayısı 42 adettir. Kütüphaneden, 2005 yılı istatistiklerine göre, 57.203 kişi yararlanmıştır.25
Türk kültürünün pek çok özelliklerinin bulunduğu yörede, özellikle halk oyunları dikkat çekicidir. 'Ordu Karşılaması' en çok rağbet gören folklor oyunudur. Fakat Fatsa ilçesi birçok halk oyunlarını da bölgeye katmıstır.
Fatsa'da geleneksel olarak her yıl Mayıs ayının 20'sine denk gelen günde mayıs yedisi tabir edilen bir etkinlik vardır. Günümüzde hâlen devam eden bu etkinlikte köylerde yaşayan heryaştan insanlar o gün fatsaya gelerek deniz kenarına giderler ve dizlerine kadar suya girerek dilek tutarlar. Tutulan dileğin kabul olması için deniz dalgasında en az 7 dalga kendilerine gelinceye kadar beklemeleri gerekir. 7 dalgadan geçmek olarak tabir edilen bu gelenek günümüzde devam etmektedir.
Fatsa'daki ilk büyük festival, 1.Çınar Festivali olmuştur. 21-22 Temmuz 2000 tarihlerinde düzenlenen festivalde; Çınar Güzeli Seçimi, Satranç turnuvası, Aşıklar Atışması, En Çirkin Adam Yarışması, Kitap Fuarı, 100 metre koşusu, 100 metre Yüzme Yarışması, Plaj voleybolu, Yöresel Yemek Yarışması ve Sünnet şöleni gibi birçok etkinlik düzenlenmiştir.
1935 yılından 1943 yılına kadar her yıl 1 Temmuz tarihlerinde, Kabotaj Bayramı Fatsa'da kutlanırdı. Daha sonraları Yalıköy'de sürekli kutlanmaya başlandı ve Yalıköy Deniz ve Balık Şenliği haline getirildi.
Ayrıca Jip Şenliği ve Yat Yarışları da düzenlenen diğer etkinliklerdendir.
İlçenin turizm açısından görülecek ve gezilecek çok yeri bulunmaktadır. Çıngırt Tepesi ve Kayalıkları, Fatsa’nın 5 km batısında, Kavaklar deresinin doğusunda bulunan tepenin üzerinde, zamanında bir kalenin kurulduğu bugünkü kalıntılardan anlaşılmaktadır. Kalenin üzerinden, Kavaklar Deresine 45 derecelik eğimle inen 120 basamaklı bir tünel vardır. Hatta bu tünelin Fatsa’nın 2,4 km kuzeyinde Karadeniz içerisinde yer alan adaya gittiği bilinmektedir. Dibi asırlarca atılan taşlarla dolan bu tünelin temizlenerek bu bölge üzerinde kurulacak tesislerle bu yörenin yerli ve yabancı turizme açılması, ilçeye büyük katkı sağlayacaktır.
Fatsa Adası, Fatsa sahiline 2,4 km uzaklıkta olup, yaklaşık bir dönüm büyüklüğündedir. Eski çağlarda Fatsa’dan adaya karayolu bulunduğu ve adanın altında bir yer altı şehrinin olduğu söylenmektedir. 2001 yılında, ada çevresinde dalgıçlar tarafından fok araştırması yapılmıştır. Adaya ileriki zamanlarda bir tesis kurulacaktır. Böylece ilçeden adaya yapılan tekne gezilerinden daha fazla gelir elde edilmesi amaçlanmaktadır. Gaga Gölü, Fatsa ilçesinin 10 km. güneydoğusunda, Meşebükü, Yassıtaş ve Sefaköy köylerinin sınırları içinde bulunmaktadır. 15.000-20.000 metrekarelik bir alanı bulunmaktadır. Çevresi ağaçlar ve fındık bahçeleriyle kapalı olan göl Fatsa-Aybastı devlet karayolu kenarındadır. Gölün tam ortasında Kilise Adası olarak adlandırılan küçük bir adacık vardır. Burada bir kilisenin varlığı ileri sürülmekte ise de, sonuçta bir söylentiden ileri gidilmemiştir. Gaga Gölü, Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulunca sit alanı olarak ilan edilmiştir. Gölün çevresinde bulunan özel şahıslara ait gayrimenkullar kamulaştırılarak, turistik tesislerin yapılması planlanmaktadır.
Bu mekanların yanı sıra, Bolaman Konağı, Terzioğlu Tepesi, Sarmaşık Kaplıcası ve Dolunay Çamlık Mesire Alanı gibi turistik mekanlarda bulunmaktadır.26
Fatsa -Botanik Park Gül Bahçesi.jpg|Botanik park-gül bahçesi Fatsa Meydan-3.jpg|Fatsa Meydanı Fatsa Meydan.jpg|Fatsa Meydanı Fatsa Sahil.jpg|Fatsa sahil yolu Fatsa Sahil Camii.jpg|Sahil Camii Otoyol.jpg|Fatsa-Ordu karayolu Fatsa İskele.jpg|Fatsa İskelesi Fatsa H.Hulusi Baba Camii Kitabesi.jpg|Hacı Hulusi Baba Camii kitabesi
Orijinal kaynak: fatsa. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Fatsa Tarihçesi (Fatsa Ticaret ve Sanayi Odası) Erişim: 16 Ekim 2010 ↩
Meir Zamir (1981): Population statistics of the Ottoman empire in 1914 and 1919, Middle Eastern Studies, 17:1, 85-106 ↩
Tableaux indiquant le nombre des divers elements de la population dans l'Empire Ottoman au 1 Mars 1330 (14 Mars 1914), Constantinople ↩
Maccas, Léon, L'hellénisme de l'Asie-Mineure son histoire, sa puissance (1919) ↩
Trabzon Vilayeti Salnamesi − 1869-1904, (Hazırlayan) Kudret Emiroğlu, Ankara, 1993-2009, 22 cilt; 1. cilt, s.143. ISBN 9789157871117. ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page