Emet Kütahya ilinin bir ilçesidir. Şifalı kaplıcalarıyla termal turizme önemli katkıda bulunmaktadır. 17 Ekim 1993 günü Bakanlar Kurulu kararıyla “Termal Turizm Bölgesi” ilan edilmiştir. Ayrıca dünyada rezervi çok az bulunan bor madeni bu ilçede bol miktarda çıkarılabilmektedir. Hatta dünyanın bor rezervlerinin yaklaşık %70 Türkiye'de bulunmasının yanında Türkiye'deki borun %50'den fazlası Emet'te bulunmakta iken Emet ilçesinde yeni bulunan rezervler sayesinde bu oran daha da yükselmiştir. Bunlara ilaveten dünyada sayısı 10'u gecmeyen asit borik fabrikalarından biri de bu ilçede faaliyetlerini sürdürmektedir. Borun başkenti Emet ilçesi bor madeni sebebiyle stratejik ve ekonomik olarak Türkiye'ye çok büyük katkılar sağlamaktadır.
I. Dünya Savaşı'nın bitişi ve Mondros Mütarekesi'nden sonra, Milli Mücadele öncesinde Damat Ferit Hükümeti'nin memleketi uçuruma sürükleyen kötü yönetimi, ülkenin içinde bulunduğu siyasi durumu birçok vatanseveri çıldırtıyordu. Böyle bir atmosferde vatana bütün varlıklarıyla bağlı, idealist bazı genç doktorlar "Köycüler Cemiyeti" adıyla bir dernek kurdular. Bu gençlerin amacı, köylüler arasında insancıl bir yaklaşımla çalışmak, sağlık ve eğitim konularında köylülere yardımcı olmaktı.
İşgal öncesi bu doktorlar Anadolu'ya gitme kararı aldılar. Dr. Reşit Galip, Dr. Hasan Ferit ve Dr. Fazıl Doğan önce Kütahya'ya ziyarete geldiler, ardından Tavşanlı'ya hareket ettiler.
Tavşanlı'da özellikle köylüler üzerinde ağaların baskısını gören doktorlar, Tavşanlı'da çalışmalara başladılar. Dr. Reşit Galip ve arkadaşları "Tavşanlı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti"'ni kurdular. Daha sonra Dr. Fazıl Doğan Tavşanlı'dan ayrılmış ve görevine Emet'te devam etmiştir.
Dr. Fazıl Doğan Emet'e yerleştikten sonra ilk başta halk kendisine tam anlamıyla güvenmemiş, Emet'teki ağalar da ilk başlarda kendisine itimat etmemişlerdir.
İzmir'in İşgali'nden sonra Emet'te ilk örgütlenmeler başladı ve "Emet Müdafaa-i Vatan Cemyeti" kuruldu. Milli bilinci uyandırma faaliyetleri ve Osmanlı Kuruluş törenleri Söğüt dışında Emet'te kutlandı. Damat Ferit Hükümeti Fazıl Doğan'a baskılar yaptı ancak Fazıl Doğan, Emet'teki faaliyetlerine devam etti. Merkezi Emet olmak üzere Kütahya ve çevresinde göreve memur edildi.
Dr. Fazıl Doğan'ın Kütahya ve çevresine memur edilmesinden sonra Kütahya Kuva-yi Milliye Kumandanı İsmail Hakkı Bey ile tanıştı. Bu sıralarda Çerkez Ethem kuvvetlerinin de yardımıyla işgal altında olan Simav, bir baskın ile kurtarıldı. (Temmuz 1920)
Yunan birliklerinin Gediz bölgesinde saldırıya geçip etkisini artırması üzerine Emet Milli Müfrezesi Kuva-yı Seyyâre'ye bağlandı. Ekim 1920'de Gediz Muharebesi çok şiddetli geçti Yunanlar'a karşı kaybedildi. Çok önemli kayıplar verildi.
Çerkez Ethem İsyanı akabinde Kuva-yi Seyyâre'nin görevine son verildi. Dr. Fazıl Bey Emetliler ile görüşerek Çerkez Ethem'in durumunu halka anlattı ve Emet Müfrezesi Kuva-yı Seyyâre'den ayrıldı. Dr. Fazıl Bey, Çerkez Ethem il ilişiğini kesmesinden sonra kuvvetlerini Yenice kasabasına çektiği sırada Çerkez Ethem'e gönderilecek bir mektup eline geçti. Mektup üzerinde Kula ibaresini gören Fazıl Bey, Kula'nın Yunanlar'ın elinde olduğunu bildiğinden şüphelendi ve mektubu okudu. Çerkez Ethem'in Yunanlar ile münasebetini öğrenen Fazıl Bey vakit kaybetmeden Emet Postanesi'ne giderek İsmet Paşa ile görüştü ve durumu bildirdi.
İsmet Paşa'nın emriyle Dr. Fazıl Bey'in birlikleri Garp Cephesi'ne bağlandı. Bunun üzerine Fazıl Bey önce Kütahya'ya daha sonra Eskişehir'e hareket ederek İsmet Paşa'nın huzuruna çıktı. İsmet Paşa'nın Fazıl Bey'i yine aynı cephenin Milli Kuvvetler kumandanı olarak göndermek istediğini iletti. Bu sırada 45 kiloya kadar düşmüş, çok zayıf ve adeta hasta olan Fazıl Bey ruhça da çok yorulmuştu ve İsmet Paşa'dan biraz istirahat vermelerin diledi. Yeniden görev almak üzere kendi el yazıları ile bir ay istirahat verdiler ancak Fazıl Bey'in hiç parası yoktu. Kimseden de isteyemeyeceği için aklına Emetliler geldi ve Kızılay Hastanesi'ndeki arkadaşlarına yazdığı telgrafı Emet'e göndermelerini rica etti ve para yardımı istedi. Derhâl "Eskişehir'de Zeytinzâdelerin yazıhanesinden 500 lira alınız" diye karşılık geldi.1 Önce Ankara'ya sonra dinlenmek üzere Emet'e dönen Fazıl Bey dönüşünde arkadaşı Doktor Mustafa Alp'in rahatsızlığını tedavi ederek tedavisini tamamlamak üzere Antalya'da bulunan Doktor Reşit Galip ve Hasan Ferit'in yanına gönderdi.
14 Ağustos 1921 tarihinde Emet'i işgal eden Yunanlar halka dayanılmaz baskılar yapmışlardır. Halk evlerine kapanır. Yunan askerleri ve süvarileri Emet sokaklarında halkın ilçe dışına çıkmasını yasaklar. Yasağa uymayanlar hapse atılır veya öldürülür. Halkın kışlık olarak ayırdığı erzakına zorla el konur.2 Yunanların Emet havalisinde sabit bir kuvveti olmayıp Kabakçı Salih Efe Emet ve Tavşanlı havalisini idare etmekte ve bu civardan ihtiyaçlarını gidermekteydi. Ancak yakın zamanda Yunan komutan Zamanist ile tartışan ve Yunanlarla dostluğu bitiren Kabakçı, canının derdine düşerek Emet'te Günlüce ile Eğrigöz beldeleri arasında bulunan Türkmen Tepesi'ne yerleşir. Kabakçı'nın hakimiyetinden boşalan Emet'e 20 Şubat 1922'de Yunanlar 40 kişilik bir kuvvet gönderir. Bu kuvvetlerin gelmesiyle beraber Emet ve havalisi daha zor duruma düşer.3 Kabakçı Salih Efe Milli Müfrezesi'ne katılmak istese de Sülye Bala'nın ileri gelenlerinden Molla Himmet, bu isteği "Mimye Köprüsü'nden bu tarafa geçersen seni vururum!" sözleriyle geri çevirir.4
19 Nisan 1922'de 10-12 kişilik bir Yunan birliği Emet'te bulunan birliğe yiyecek bulmak için Değirmisaz'a varır. Askerleri gören Sülyeliler plan yaparak Yunanların gece kalacağı köy odasına baskın yapacaklarını köy muhtarı Kadıoğlu İsmail'e bildirirler. Muhtar da baskının köy dışında yapılmasını rica eder ve rica kabul edilir. Yunanlar erkenden köyün dışında bulunan Emet Çayı'nı geçerler. 20 Nisan'da pusuya yatan Sülyelilerden Giziroğlu Mehmet, Mustafa Peker, Ali Sağlam, Sadık Ayan, Ali Bayram, Hasan Zengin, kardeşi Recep, Dereli Köyü Muhtarı Hasan Patlak5 Yunanlardan altı tanesini öldürür. Ancak ikisi yaralı halde Eğrigöz tarafından kaçarak Emet'teki birliğe ulaşır.
Bu olayın üzerine Yunan komutanı, Emet Belediye Reisi Terlemez Hasan'ı çağırıp 40 askeri için 40 kadın istediğini ve kendisine de Sülye'nin en güzel kızını istediğini söyleyerek Sülyelilerin yaptığı baskının intikamını almak ister. Terlemez Hasan isteklerini hemen yerine getiremeyeceğini, bunu alenen yaptığı takdirde Emetlilerin kendisini öldüreceğini söyler ve komutana kabul ettirir. Emet Müdafaa-i Vata nCemiyeti Reisi Hatipoğlu Mustafa, Sülye'ye haber uçurur. Haberi alan Molla Himmet, köyün çetelerini toplayarak istişare yapar. Ertesi gün plan uygulamaya konulur. 24 Nisan 1922 günü Belediye Reisi Terlemez Hasan eğlence tertip eder. Eğlenceden bir süre sonra çalgıcılar bir fırsatını bulup binayı terk ederler. Yunanların büyük bölümünün sızdığı sırada Emetli efelerden 30-40 kişi Hükümet Konağı etrafına mevzilenirler. Emme-basma tulumbayla gaz yağı püskürterek konağı yakmak isterler ancak itfaiye tulumbası çalışmaz ancak bir şekilde konağı ateşe vermeyi başarırlar. Yangının kısa sürede binayı sarması üzerine dışarı kaçmaya çalışan Yunan askerler teker teker vurulur. Bu baskında komutan ile birlikte 40 Yunan askeri öldürülür.6
Mart 1922 sonunda cephe gerisinde ileride yapılacak olan taarruzun hazırlıklarına başlamak için Kocaeli Grubu'na bağlı 7. Tümen'den Yğzbaşı Ahmet Ragıp ve Teğmen Şakir Bey ile birlikte on er, Emet'e gelirler. Emet ve Günlüce (Sülye)'deki gençleri organize ederek dağlarda eğitirler. Emet, Harmancık, Erenköy dolaylarında halka silah ve cephane dağıtılır. Emet Cevizdere baskınında yaklaşık 200 Yunan askeri öldürülür.7
Cevizdere olayından sonra Yunanlar Emet'teki kuvvetlerini artırırlar ve Emet 14 Mayıs 1922'de tekrar işgal edilir. 24 Mayıs'a kadar Emet'le beraber 14 köyünü taş üstünde taş kalmayacak şekilde yakarlar. Halk yaklaşık üç ay dağlarda saklanır. Cevizderesi çatışmasına katılanları özellikle arayarak gittikleri köylerde insan ayırt etmeden önlerine gelenleri öldürürler. Cevizderesi'ne katılan ekiptekileri Umutlu Köyü'nde bulan Yunanlar, Köprücek, Sülye, Eğrigöz, Küreci ve diğer köylerden birçok kişi esir alır, bir kısmı Simav'da hapsedilir, bir kısmı da Manisa'da Divan-ı Harpte yargılanarak Korfu Adası'na veya Atina'ya esir olarak götürülürler.8
Yunanlar Emet'te 14 köyü yaktıktan sonra 24 Mayıs 1922'de Simav'dan Uşak'a hareket edip geri çekilmeye başlamışlardır.
Şehirde sülfatlı, bikarbonatlı, kalsiyumlu, magnezyulu hipertermal ve hipotonik özellikler taşıyan kaplıcalar bulunmaktadır. Kaplıca sularının içme kürleri olarak uygulandığında mide bağırsak sistemi,karaciğer ve safra kesesi üzerinde kuvvetli etkileri bulunduğu sindirimdeki safranın akımını hızlandırıcı, bağırsak hareketlerini düzenleyici kronik spastik, kabızlık gibi fonksiyonel bozuklukları tedavi edeceği, suyun alkali ve sülfat içeriği sebebiyle böbrek fonksiyonlarını düzelteceği ve bu nedenle böbrek taşları ve nekahetlerinde yarar sağladığı belirlenmiştir.
Kür olarak romatizma, eklem kireçlenmeleri, cilt hastalıkları, kaza sonrası vücut hasarlarında, kısırlık tedavisi, selülit tedavisinde, dolaşım sistemi rahatsızlıklarında ve birçok rahatsızlıklara şifa vermektedir
Bunlar;
Orijinal kaynak: emet. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Bu 500 lirayı gönderen Müdafaa-i Hukuk Başkanı Acemlerin İbrahim Efendi'dir, Dr. Fazıl Doğan'ın Anıları ↩
Şanlı, Hasan, İstiklâl Harbimizde Emet, 2004, Kütahya, s, 9 ↩
Akıncı, İbrahim Ethem, Demirci Akıncıları, s, 239 ↩
Duyan, Ali, Emet Ceviz Dere Araştırma Derneği Başkanı (d.1962) ↩
Öztürk, Adem, Cevizdere Şehitleri-Gazileri Tanıtım ve Araştırma Derneği Başkanı ↩
Duyan, Ali, d. 1962, Emet ↩
Duyan, Ali d.1962, Emet ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page