Burundi, resmî adı ile Burundi Cumhuriyeti, Doğu Afrika ile Afrika Büyük Gölleri'nin kesiştiği Büyük Rift Vadisi'nde denize kıyısı bulunmayan bir ülkedir. Kuzeyde Ruanda, doğu ve güneydoğuda Tanzanya, batıda Kongo Demokratik Cumhuriyeti, güneybatıda ise Tanganika Gölü ile çevrilidir. Ülkenin yönetsel başkenti Gitega, ekonomik başkenti ise Bujumbura'dır.1
Tva, Hutu ve Tutsi halkları en az 500 yıldır Burundi'de yaşamaktadır. 20. yüzyılın başlarına dek Burundi bağımsız bir krallıktı, ardından Almanya tarafından sömürgeleştirildi.2 I. Dünya Savaşı'ndaki Alman yenilgisinin ardından bölge Belçika'ya devredildi. Tarihleri boyunca hep ayrı yönetimlere sahip olmuş Ruanda ve Burundi, Avrupalılarca birleştirilerek Ruanda-Urundi kolonisi haline getirildi.
Burundi Krallığı 1962'de bağımsızlığını yeniden kazandı. Ancak suikastler, darbeler ve bölgedeki genel istikrarsızlık iklimi; 1966'da monarşinin devrilerek tek parti rejiminin kurulmasına yol açtı. 1970 ve 1990'lardaki etnik temizlik ve iç savaşlar yüzbinlerce insanın ölümüne neden oldu ve Burundi'yi dünyanın en az gelişmiş ve en yoksul ülkelerinden biri haline getirdi.3 İkisi de Hutu olan Ruanda ve Burundi devlet başkanları 1994'te birlikte bindikleri uçağa füze atılarak öldürüldüler. Burundi İç Savaşı'nı sonlandıran Arusha Anlaşması ile 2000 yılında geçici hükûmet kuruldu.4 2015'te Başkan Pierre Nkurunziza'nın üçüncü kez seçimlere katılmak istemesi üzerine büyük çaplı protestolar düzenlendi ve başarısız bir darbe girişimi gerçekleşti. Gerçekleşen seçimler uluslararası kuruluşlarca yoğun bir biçimde eleştirildi.
Burundi genel olarak kırsal bir topluma sahiptir, 2019 verilerine göre nüfusun yalnızca %13,4'ü şehirlerde yaşamaktadır.5 km² başına 315 kişi düşen ülke Sahra Altı Afrika'nın en yoğun nüfuslu ikinci ülkesidir.6 Nüfusun %85'ini Hutular, %15'ini Tutsiler, %1'den az bir bölümünü ise Tvalar oluşturmaktadır.7 Ülkenin resmi dilleri Rundice ve Fransızcadır.8 2014'te İngilizce de resmî dil kabul edilmiştir.9
Afrika'nın en küçük ülkelerinden biri olan Burundi'de artan nüfusla birlikte tarım alanlarının artması ormansızlaşma, erozyon ve habitat kaybına yol açmıştır.10 2005'te ülkede orman alanlarının oranı %6'nın altına düşmüştür.11 Yoksulluğa ek olarak Burundi yolsuzluk, altyapı eksiklikleri, sağlık ve eğitim hizmetlerine ulaşımda zorluklar ve açlık sorunlarıyla uğraşmaktadır.12 2018 Dünya Mutluluk Raporu'nda Burundi dünyanın en mutsuz ülkesi olmuştur.13 Burundi Afrika Birliği, Doğu ve Güney Afrika Ortak Pazarı (COMESA), Birleşmiş Milletler ve Bağlantısızlar Hareketi üyesidir.
Ülke ismi Bantu dilinde Rundiler'in yaşadığı ülke anlamına gelmektedir. Ön ek olan bu- (bu-rundi=Rundilerin yaşadığı ülke=Burundi) eki fiilerin önüne geliyor olup, bu ön ek ülke isimlerinde ku, ru hecelerinin yanı sıra u tanımlık hali eklenerek kullanılmaktadır. Rundilerin kullandığı dil olan Kirundi de aynı yapıdan gelmekte olup ki ön eki kullandığı dil anlamında kullanılmakta olup, Rundilerin kullandığı dil anlamına gelmektedir.
Ülkenin toplamda sahip olduğu 1.140 km sınırın 315 km'si Ruanda, 589 km'si Tanzanya ve 236 km'si Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile oluşmaktadır.
Ülke genel olarak dağlık ve yaylalık bir ülkedir. Burundi'de yüksek yaylalar ortalama 1.400 ile 1.800 m yükseklikte yer almaktadır ve bu yüksek yaylalar ülkenin en yüksek noktasına kadar ulaşmaktadır. Ülkenin en yüksek noktasını 2.684 m ile başkent Bujumbura'nın 30 km güneydoğusunda bulunan ve Burundi yüksek yaylasının bir parçası olan Heha Dağı oluşturmaktadır.
Burundi konum olarak ekvatora yakın bir konumda olmasına rağmen yükseltilerin çok olması nedeniyle hafif nemli bir iklime sahiptir. Bölgede hakim olan sıcak ekvator iklimi dönemsel doğu Afrika iklimi ile üst üste gelmesi sonucu yükseltilerin de etkisi ile iklim yumuşamaktadır. Ülkenin orta bölümlerinde yer alan yaylarda sıcaklık ortalaması 20 °C düzeyinde olup, Tanganika gölü civarında yıllık sıcaklık ortalaması 23 °C, dağlık kesimlerde ise 16 °C seviyesindedir. Burundi genelinde yılda iki defa yağmur sezonları yaşanmaktadır. Bu yağmur sezonlarından kısa olanı Eylül-Kasım aylarında, uzun dönemi ise Şubat-Mayıs arasında yaşanmaktadır. Burundi genelinde ortalama yağış miktarı genellikle 1.300 mm ile 1.600 mm arasında gerçekleşmekte olup, genel olarak Burundi ortalaması 1.000 mm seviyesindedir. Yıllık yağışlardaki düzensizlik ve buna bağlı yaşanan kuraklık ve yoğun yağışların art arda gelebilmesi tarım üzerinde olumsuz etki yaratmakta olup, dönem dönem kıtlık yaşanmasına da neden olabilmektedir.
Ülkedeki belli bölgeler genel olarak tarımsal faaliyetler gerçekleştirmek adına tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Ülkedeki yüksek kesimlerde mevcut olan nemli, sisli ve soğuk iklim emsalsiz bitki örtülerinin oluşmasında başlıca etkenler arasında yer almaktadır.
Burundi genelinde leopar, aslan, babun, zebra ve antilop çeşitleri görülebilmektedir. Bunlara ilaveten timsah ve su aygırı da sulak alanlarda yaşam sürdürmektedir.
Burundi'de son olarak 2008 yılında gerçekleştirilen resmi sayım sonuçlarına göre 8,053,574 nüfus tespit edilmiştir. Bu güncel olarak son resmi sayım konumunda olup, 2022 tahmini sayım sonuçlarına göre 12,696,478 nüfus belirlenmiştir. Ülke içerisinde 379 kişi/km² nüfus yoğunluğu ile Burundi, Afrika kıtasının nüfus yoğunluğu en fazla ülkelerinden biri konumuna taşımaktadır. Ülke nüfusunun çoğunluğu eski başkent Bujumbura'da yaşamaktadır.
Burundi genç bir nüfusa sahip olup, 2018 tahmini verilerine göre nüfusun %63,59'u 0-24 yaş aralığındadır. Ülkenin sadece %3,06'sı 65 yaş ve üzerindedir.14
0-14 yaş: %43.83 (erkek 2,618,868/kadın 2,581,597)
15-24 yaş: %19.76 (erkek 1,172,858/kadın 1,171,966)
25-54 yaş: %29.18 (erkek 1,713,985/kadın 1,748,167)
55-64 yaş: %4.17 (erkek 231,088/kadın 264,131)
65 yaş ve üzeri: %3.06 (erkek 155,262/kadın 207,899)
Şehirde yaşayanların oranı 2022 verilerine göre %14,4 olan ülkede, nüfusun yıllık artış oranı 2022 tahmini verilerine göre %3,63 düzeyindedir.15
Burundi'de aynı dile, ekine sahip olan ve Rundi olarak tanımlanan bir toplum yaşamaktadır. Rundi toplumu özünde üç boy olan Tutsi, Hutu ve Twa boylarından oluşmaktadır.
Günümüzde Hutu boyu ülkede çoğunluğu oluşturmaktadır. Nüfusun %85'i bu boyun üyesi konumundadır. Tutsi nüfusu toplam nüfusun %15'i seviyesinde olup, Twa boyu %1 ile ülke içerisindeki en az nüfusa sahip boy konumundadır.
Etnik Grup | Oran |
---|---|
Hutu | %85 |
Tutsi | %14 |
Twa | %1 |
Ülkenin ulusal dili Kirundi dilidir. Rundi olarak da tanımlanan ve Bantu dillerinden biri konumunda olan bu dil Burundi nüfusunun %95'i tarafından anadil olarak konuşulmaktadır. Ulusal dilin yanı sıra Milletler Cemiyeti manda bölgesi olarak Belçika'ya bağlanması nedeniyle Fransızca da ülkenin bağımsızlığı sonrasında resmi dil olarak kullanılmıştır. Burundi meclisinin 2014 yılında aldığı karar gereği İngilizce de ülkenin resmi dilleri arasına alınmıştır.16
Burundi genelinde hakim olan din Hristiyan dinidir. Buna göre nüfusun %84'ü Hristiyan inancına göre yaşamını sürdürmektedir. Bu oran içerisinde katolik mezhebine mensup Hristiyanların oranı %62,1, protestan mezhebine mensup %21,6 ve diğer Hristiyan mezheplerine mensupların oranı da %2,3 düzeyindedir. İslamiyet ülke içerisinde en yaygın ikinci din konumunda olmasına rağmen nüfusun sadece %2,5'i islami inancına göre yaşamlarını sürdürmektedir. Bu iki dini haricinde diğer dinlere inanların oranı %3,6, herhangi bir din bildirimi bulunmayan nüfusun da oranı %7,9 seviyesindedir.17
Ülkede temiz su kaynaklarına ulaşabilen nüfusun oranı genel Afrika ortalamasına göre yüksek düzeyde olup, 2012 tahmini verilerine göre nüfusun %75,3'ü temiz kaynaklardan su temin edebilmektedir. Tam teçhizatlı sağlık hizmetlerinden yararlanma oranının düşük olduğu ülkede, nüfusun %47,5'i bu yönde bir hizmet alabilirken, %52,5'i ilkel şartlarda sağlık hizmeti alabilmektedir. Ülke içerisinde ishal, hepatit, tifo, sıtma, humma ve kuduz18 çok sık görülen hastalıklar arasındadır. AIDS, Afrika kıtasının genelinin aksine düşük oranda görülmekte olup, bu oran 2013 tahmini verilerine göre %1,03 düzeyindedir.19
Ülke genelinde 15 yaş ve üzerinde okuma yazma bilenlerin oranı 2008 verilerine göre %86,9 düzeyindedir. Bu oran erkeklerde %88,8 iken, kadınlarda %84,6 seviyesindedir. Burundi genelinde altı yıllık ilkokul eğitimi bulunmakla birlikte, ilkokul çağındaki kız ve erkek çocuklar arasındaki okula gitmeme oranları ile ilgili bir veri bulunmamaktadır. Burundi hükûmeti 6. sınıfa kadar olan masraflarının karşılanması yönünde faaliyetlerde bulunmaktadır. Ülkede University of Burundi adıyla devlet üniversitesi bulunmaktadır. Bunun haricinde ülke genelinde bulunan Hill University, Hope Africa University gibi üniversiteler ise özel üniversite olarak eğitim vermektedirler.
Ülke genelinde 5-14 yaş aralığında bulunan çocukların 2005 verilerine göre %19'u çocuk işçi olarak kullanılmaktadır.20
Ruanda ve Burundi'nin kurulu olduğu topraklarda koloni öncesi dönemlerde ilk yerleşen toplulukların günümüzde bu ülkelerde azınlığı oluşturan Tvaların ataları olduğu tahmin edilmektedir. Bu topluluklar 8.yy'den itibaren güney kesimlerden gelen Hutu toplulukları tarafından bölgeden uzaklaştırılmışlardır. Bantu topluluklarından biri olan Hutular bölgede çiftçilik ile uğraşarak geçimlerini sağlamışlardır. 15.yy'den itibaren bölgenin kuzey kesimlerinden ilerleyen Tutsiler günümüzde Burundi'nin kurulu olduğu bölgelere gelerek yerleşmiş ve krallık kurmuşlardır. Bu krallıkta bölgede sayıca çoğunlukta olmalarına rağmen Hutular azınlığı oluşturmuş ve bu gruplar alt sınıf olarak görülmüştür. Krallığın en üst noktasında yer alan kral mwami olarak adlandırılmış ve aynı zamanda dini lider olarak da görevini yürütmüştür. Burundi Krallığı 19.yy sonlarında batılı ülkelerin Afrika'da oluşturduğu sömürge sistemlerinin bir parçası olarak Almanya'nın sömürge ülkesi konumuna gelerek varlığına son verilmiştir.21
Bölge her ne kadar Almanya'nın sömürgesi haline gelmiş olsa da, Almanya ülkeye ilk başlarda el koymamış, ilk olarak 1885 yılında Kongo ile, 1886 yılında da Britanya'ya ait bölgeler ile sınırlar belirlenmiştir. 1892 yılında o dönem içerisinde Alman Doğu Afrikası'nın bir parçası olan Ruanda-Urundi bölgesine gelen ilk Avrupalı Avusturyalı Oscar Baumann olmuştur. Almanya adına bölgeye ilk gelen misyonerler ve askerler 1896 yılında gelmiş ve Usumbura (günümüzde başkent Bujumbura) askeri üssünü kurmuşlardır. 1899 yılında Ruanda-Urundi himaye bölgesinin bir parçası olan Burundi'nin başkenti de Usumbura olmuştur. Almanya koloni heyeti bölgeyi mwaminin ve yerel önderlerin desteği ile yönetmiş, 1906 yılına kadar askeri bölge olarak adlandırılan bölge, bu tarihten sonra sivillere de açılmıştır. Bölgede ilk hastane ve okul binaları da ilk olarak 1909 yılında yapılmaya başlanmıştır. 1916 yılında I.Dünya Savaşı'nın devam ettiği bir dönemde Belçika orduları himaye bölgesi Ruanda-Urundi bölgesini işgal etmiş, Versay Barış Antlaşması kapsamında da Burundi 28 Haziran 1919 yılında Milletler Cemiyeti manda bölgesi olarak Belçika'ya bağlanmıştır. Ülkenin Belçika'ya bağlanması sonrasında ülke genelinde ilk olarak 1924 yılında kölelik yasaklanmış, 1925 yılından itibaren de ülke Kongo'dan yönetilmeye başlanmıştır. 13 Aralık 1946 tarihinde Milletler Cemiyeti'nin manda yönetimi sonlandırılarak bölge yine Belçika idaresinde Birleşmiş Milletler Vesayet Bölgesi ilan edilmiştir. 1953 yılında yerel olarak gerçekleştirilen seçimlerde Hutu partileri, bölgesel olarak gerçekleştirilen seçimlerde de Tutsi partileri seçimleri kazanmış, bu sonuçları her iki etnik grubun birbirinden daha da uzaklaşmasına sebebiyet vermiştir. Tutsilerin bölge genelinde Hutular tarafından mağdur edildiği ve baskı altına alındığı düşüncesi iki grubun birbirinden daha da çok kopmasına neden olmuştur. Eylül 1959 yılından itibaren etnik kökenli birçok parti kurulmuş, içlerinden sadece UPRONA partisi farklılık yaratarak her iki etnik grup üyesini de üst yönetiminde yer vermiştir. Kasım 1959 yılında her iki grup arasında başlayan şiddet olayları Belçika'nın müdahalesi ile bastırılmıştır.
1961 yılının bahar döneminde bölgede Hutu lider Joseph Cimpaye önderliğinde birçok partinin katılımı ve desteği ile ilk özerk ara hükûmet kurulmuştur. 29 Eylül 1961 tarihinde BM gözlüğünde gerçekleştirilen ilk meclis seçimlerinde UPRONA net bir şekilde kazanmıştır. Sondan bir önceki Burundi kralının oğlu olan Prens Louis Rwagasore yeni başbakan olarak göreve başlayarak Cimpaye'nin başbakanlık dönemini sona erdirmiştir. Rwagasore'nin başbakan olmasından çok kısa bir süre sonra 13 Ekim 1961 tarihinde Yunan kiralık katil Ioannis Kageorgis tarafından vurularak öldürülmüştür. Bu suikast olayında azmettirici olarak suçlanan PDC partisi mensubu kişiler Ocak 1963 yılında toplum önünde idam edilmiştir.22 Bu olayların ardından etnik köken doğrultusunda UPRONA bölünme yaşamış, 20 Ekim 1961 tarihinde de ülkenin yeni başbakanı Tutsi üyesi André Muhirwa olmuş ve bu görevi bağımsızlıktan sonra da 1963 yılına kadar da sürdürdüğü için bağımsız Burundi'nin ilk başbakanı olmuştur.
Birleşmiş Milletler 6 Haziran 1962 tarihinde aldığı karar doğrultusunda Ruanda ve Burundi'yi ayrı devletler olarak bağımsızlığa bırakılmasını kararlaştırmış, bu karar doğrultusunda da Burundi'nin bağımsızlığı 1 Temmuz 1962 tarihinde Belçika tarafından kabul edilmiştir.
İktidarda bulunan UPRONA bağımsızlığın kabul edildiği ilk gün birbirine düşman iki gruba ayrılmış, bu ayrılma sonucunda Monrovia Öbeği ve Casablanca Öbeği ortaya çıkmıştır. Monrovia öbeği Hutu kökenli Paul Mirerekano önderliğinde Hutu ve Tutsi kökenlilerin birlikte yer aldığı, daha ılımlı ve batı yanlısı bir politika benimserken, radikal Tutsilerin oluşturduğu Casablanca öbeği ise boysal bir politika benimsemiştir. Bu ayrılıktan sonra yaşanan süreçte ilk önce ılımlı öbek adına önce André Muhirwa ve daha sonra 18 Haziran 1963 tarihinden itibaren Pierre Ngendandumwe başbakanlık görevini yürütmüş, 1915 yılından bu yana kral olarak ülkeyi yöneten Mwami IV.Mwambutsa'nın Hutu kökenli dört bakanı görevden uzaklaştırması sonucu başbakan Ngendandumwe istifa etmiş, bunun sonucunda da yeni görev radikal Tutsi Albin Nyamoya'ya verilmiştir. 6 Nisan 1964 tarihinde hükûmetini kuran Nyamoya, bir önceki hükûmetlerin tersine batı ile olan ilişkileri sonlandırarak Çin ile iyi ilişkiler içerisine girmiştir. Aynı yılın Aralık ayında ülke içerisinde Çin kökenli birçok silahın bulunması sonucu kralın güvenini kaybeden Nyamoya, 8 Ocak 1965 yılından kral tarafından görevinden alınmıştır. Göreve yeniden bir önceki başbakan olan Ngendandumwe atanmış ancak Ngendandumwe başbakan olmasından birkaç gün sonra radikal Tutsili bir öbek tarafından öldürülmüştür. Bu olaydan sonra UPRONA'nın lideri Joseph Bamina yeni başbakan olarak atanmış ve bağımsız Burundi'de gerçekleştirilen ilk parlamento seçimlerine başbakan olarak katılmıştır. 10 Mayıs 1965 tarihinde gerçekleştirilen ilk seçimlerden %64 oy oranı ile birinci parti olarak çıkan UPORNA, aşırı radikal Tutsi partisi olan Parti du Peuple %30 oy oranı alarak UPORNA ile çatışma ortamına girmiştir. Her ne kadar UPORNA seçimlerden başarı ile çıkmış olsa da, kral Hutu olan Bamina'nın istifasını istemiş, 24 Haziran'da da olağanüstü durum duyurulmuştur. 13 Ekim 1965 tarihinde Mwami özel kalemi olan Léopold Biha'yi başbakan olarak duyurmasından sonra hem aşırı Tutsiler hem de hükûmeti kurma görevi konusunda mağduriyet yaşadıklarını düşünen Hutular ayaklanarak Kasım 1965'te darbe girişiminde bulunmuşlardır. Darbe girişimi sonucunda çoğunluğunu Tutsilerin oluşturduğu ordu üyeleri aralarında eski başbakan Bamina ile eski UPRONA genel başkanı Mirerekano da olmak üzere 5000 Hutu'yu öldürmüştür. Bu süreçte saygınlığını yitiren kral ülkeyi bırakarak Avrupa'ya kaçmıştır. İç savaşa sürüklenen ülkede Mwami Mwambutse'nin oğlu olan Charles Ndizeye, V.Ntare adı ile 24 Mart 1966 tarihinde kral olarak duyurulmuş, yeni kral ile ordunun en tepesinde yer alan Michel Micombero ülkedeki gücü ele geçirmeye yönelik güç savaşına girişmiş, kazanan kısa bir süre için de olsa kral V.Ntare olmuştur. 11 Temmuz 1966 tarihinde Micombero yeni başbakan olarak atanmış ancak 28 Kasım 1966'da kralın bir yurt dışı gezisinde bulmasını fırsat olarak gören Micombero darbe gerçekleştirerek krallığa son vermiş ve Burundi Cumhuriyeti'ni duyurmuştur.23
Yaşanan bu olaylar neticesinde cumhuriyetin ilan edildiği Burundi'de Michel Micombero Burundi Cumhuriyeti'nin ilk devlet başkanı olmuştur. Başbakanlık makamının kaldırıldığı ülkede, Ulusal Devrim Konseyi adı verilen bir yapının en tepesinde devlet başkanı yer almaktaydı. Bu konsey 1968 yılında kaldırılmıştır. Micombero birkaç yıl içerisinde polis, ordu ve kamu gibi alanlarda görevli tüm üst yönetimde yer alan Hutuları uzaklaştırmıştır.
Ordu bünyesi içerisinde kalan son birkaç Hutu generali Eylül 1969 yılında devlet başkanına karşı darbe girişiminde bulunmuş, başarısızlıkla sonuçlanan darbe sonucunda da 23 kişi idam edilmiştir. Micombero'nun kendi memleketindeki Tutsilere öncelik vermesi nedeniyle Hutuların yanı sıra diğer Tutsi kabilelerin de hoşnutsuz olmasına neden olmaktaydı. Micombero 1971 yılında üst yönetimlerde yer alan ılımlı Tutsiler'ide uzaklaştırmıştır.
O güne kadar Uganda'da sürgünde bulunan ülkenin son kralı V.Ntare henüz tam olarak açıklanamayan nedenlerden dolayı 30 Mart 1972 tarihinde ülkeye dönmüş, dönüşü ile birlikte tutuklanarak göz hapsine alınmıştır. Bu süreçte Hutulara karşı toplu gözaltılar yaşanmış, 29 Nisan 1972 tarihinde de Micombero tüm hükûmet üyelerini ve parti başkanını görevden alarak Bujumbura'da büyük gösterilerin gerçekleştirilmesine neden olmuştur. Eski kral V.Ntare tutsak olarak tutulduğu bağ evinde Micombero yanlıları tarafından öldürülmüştür. 6 Mayıs'a kadar süren şiddet olaylarında kendisine bağlı ordu birliklerinin de yardımı ile Micombero kazançlı çıkmış ve iktidarını sürdürmüştür. Bu olaylardan sonra orduda görevli 450 Hutu görevden uzaklaştırılmış, iktidar yanlısı ordu mensupları da şiddet olaylarının önemli bir parçası olmuştur. Bundan sonraki birkaç ay ordu Hutulara karşı sistematik bir şekilde şiddet uygulamış ve 100.000 ila 250.000 Hutu'nun hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Ülkedeki tüm eğitimli Hutular ilerleyen dönemlerde Tutsi iktidarını tehlikeye düşürmemesi adına öldürülmüş,24 tüm bu yaşananlar BM tanımlarına göre soykırım olarak tanımlanmış olsa da o süreçte batı dünyasının ilgisini çekmemiştir.25 Bu olaylara misilleme olarak Hutular tarafında gerçekleştirilen karşı saldırılarda da 3.000 ila 10.000 Tutsi ölmüştür. Burundi'de 1972 yılında yaşanan bu olaylar 1994 yılında Ruanda'da yaşanan soykırımın önemli bir nedeni olarak düşünülmektedir. 1972 yılındaki olaylarda Hutuların Tutsilere karşı güvenini yitirmiş olması ilerleyen süreçteki soykırımın bir nedeni olarak vurgulanmıştır.26
1973 yılına gelindiğinde tüm elit Hutu tabakası ya öldürülmüş ya da yurt dışına kaçmıştı. 11 Haziran 1974 yılında tüm gücü eline alan Micombero, devlet başkanlığının yanı sıra, hükûmet başkanlığını ve parti başkanlığını da elinde bulunduruyordu. Bu süreçte meclisi de fesh eden Micombero, ülkeyi tek başına yönetir bir konuma gelmiştir.
1 Kasım 1976 yılında ordu Jean-Baptiste Bagaza ve Édouard Nzambimana önderliğinde gerçekleştirdiği askerî darbe ile Micombero'yı görevden uzaklaştırmış, Micombero'da yaşanan bu olaydan sonra Somali'ye kaçmıştır.
Gerçekleştirilen darbe neticesinde Bagaza ülkenin yeni devlet başkanı olmuş, hükûmet başkanı görevini de 12 Kasım 1976 ile 13 Ekim 1978 tarihleri arasında Nzambimana devralmıştır. Oluşturulan Yüksek Devrim Konseyi tüm hükûmet yetki ve görevlerini üstlenmiş, bir önceki dönemde yaşananlar ile ilgili mahkemeler kurulmuştur. Ancak bu mahkemede 1972-1973 yılları arasında yaşanan soykırımın faillerinden çok azı yargılanmış ve ceza almıştır. Bagaza yönetiminde sosyalist bir politika izlemiş, genel olarak da Tutsi ile Hutu mensupları arasındaki ilişkilerin yeniden iyileştirilmesi yönünde çalışmalarda bulunmuştur. Burundi'de yeni bir anayasanın kabulü ile birlikte resmen devlet başkanı olan Bagaza, bu göreve 31 Ağustos 1984 tarihinde gerçekleştirilen bir sonraki seçimi de kazanarak devam etmiştir. Bagaza yönetiminde ülke 17 yıl aradan sonra Kasım 1982'de ilk meclis seçimleri gerçekleştirmiş, yine Bagaza döneminde ilk muhalefet partisi olan FRODEBU genel başkanı Melchior Ndadeye önderliğinde kurulmuştur. Bagaza'nın resmi temaslarda bulunmak üzere gittiği Kanada'da bulunduğu sırada Pierre Buyoya önderliğinde gerçekleştirilen askerî darbe ile görevinden uzaklaştırılmıştır.
Buyoya devlet başkanı olması ile birlikte ülkeyi Ulusal Kurtuluş Askeri Komitesi adını verdiği askeri rejim ile ülkeyi yönetmiştir. Hutu ile Tutsi etnik grupları arasında yaşanan gerilimlerin neticesinde ordu içerisinde çok büyük çoğunluğunu Tutsilerin oluşturduğu askerler tarafından özellikle kuzey bölgelerdeki Hutu mensubu kişilere karşı sistematik tutuklama ve işkenceler gerçekleştirilmiş, Ağustos 1988 yılında yaşanan bu olaylar sivil halka karşı soykırım faaliyetine dönüşmüştür. 11 Ağustos 1988 tarihinde bir askerin Hutu mensubu iki kişiyi vurması nedeniyle asker köy halkı tarafından linç edilmiş, bu olaya istinaden de ordu köylerin yakılması ve göz yaşartıcı bombaların sığınaklara atılması, kaçanların helikopterden vurulması gibi olayları içeren misilleme harekâtlarını başlatmıştır. Bu yaşanan olaylar neticesinde çoğunluğu Hutu olmak üzere 20.000 kişi hayatını kaybetmiş, 53.000 fazla Hutu da komşu ülke Ruanda'ya kaçmıştır.27
Buyoya 6 Ekim 1988 tarihinde altı Hutu ile altı Tutsi üyeye sahip araştırma komisyonunu kurmuş ve olayların açıklığa kavuşması için çalışmalar gerçekleştirmiştir. Etnik gerilimi azaltabilmek adına hükûmette yer alan Hutu bakan sayısını altıdan on ikiye çıkarmış, Hutu kökenli Adrien Sibomana'yı yeni hükûmet başkanı yapmıştır. 19 Ekim 1988 yılında alınan bu adımların neticesinde üç yıllık bir süre içerisinde yurt dışına kaçan birçok Hutu ülkeye geri dönmüştür. Mart 1993'te kabul edilen yeni yasa ile etnik ve dini temelleri esas alan partiler yasaklanmış, o güne kadar yasak olan farklı partilerde yasallaştırılmıştır. 1 Haziran 1993 tarihinde gerçekleştirilen devlet başkanlığı seçimlerinde Hutu kökenli Melchior Ndadaye mevcut başkan Buyoya'ya karşı seçimi kazanarak ülkenin yeni devlet başkanı olmuştur. 10 Temmuz'da Ndadaye'nin görevi devralmasından önce 29 Haziran 1993 tarihinde gerçekleştirilen meclis seçimlerine birçok parti katılmıştır. Bu seçimler neticesinde Tutsi mensubu Sylvie Kinigi hükûmet başkanı olmuştur.
Ndadaye devlet başkanı seçilmesinden sadece 101 gün sonra bir kısım asker mensubu tarafından gerçekleştirilen ama başarıya ulaşamayan darbe esnasında öldürülmüştür. 21 Ekim ile 27 Ekim tarihleri arasında darbeyi gerçekleştiren darbecilerin lideri François Ngézé yeni devlet başkanı olduğunu ilan etmiş. Bu süreden sonra ordunun devlet başkanlığına bağlı askerleri tarafından gerçekleştirilen operasyonlar ile bu yönetime son verilmiş, yeni devlet başkanı seçilene kadar geçici olarak Kinigi yeni devlet başkanı olmuştur. Kinigi'den sonra bu göreve Hutu kökenli Cyprien Ntaryamira getirilmiştir. 1993 yılının sonbahar aylarında yeniden alevlenen şiddet gösterilerinde bu sefer hedef olarak Tutsiler alınmış, kısa süre içerisinde 200.000 Tutsi ölmüştür. 6 Nisan 1994 tarihinde Burundi ve Ruanda devlet başkanlarının yer aldığı uçak Ruanda'nın başkenti Kigali'ye iniş yapacağı esnada vurularak düşürülmüştür. Yaşanan bu olayın nedenleri ile ilgili olarak tam açıklayıcı sebepler günümüze kadar da ortaya çıkarılamamıştır. Uçağın düşüşü ile ilgili olarak Tutsili asi güçler sorumlu tutulsa da, uçağın düştüğü alanın Hutular tarafından kontrol altında tutulduğu bölge içerisinde yer alması ve Tutsi güçlerinin o günkü insan ve silah gücü göz önüne alındığında böyle bir işlemi söz konusu bölgeye sızarak gerçekleştirme olasılığının düşük olması nedeniyle şüpheler daha çok Hutulu fanatiklere yönelmiş olsa da uçağın düşme sebepleri tam anlamıyla ortaya çıkarılamamıştır. Bu yaşanan olay Ruanda soykırımının da başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Ntaryamira'nın uçağın düşmesi sonucu hayatını kaybetmesi neticesinde Hutu kökenli Sylvestre Ntibantunganya yeni devlet başkanı olarak atanmıştır. 1990'lı yılların ortalarına kadar karşılıklı olarak gerçekleştirilen soykırımlar, 1995 yılında zirveye ulaşmış, 15.000 kişi bu yıl içerisinde ölmüştür. Temmuz ve Ağustos 1996'da bir kısım asker tarafından Gitega'da sivil halka karşı soykırım girişiminde bulunulması sonucu, Buyoya yönetimindeki ordu duruma el koyarak darbe yapmış ve 26 Temmuz 1996'da iktidara gelmiştir. 23 Temmuz 2001 yılında Hutu ve Tutsi mensupları arasında imzalanan anlaşma kapsamında devlet başkanlığı makamının sırayla devralınacağı kararlaştırılmış, bu doğrultuda 30 Nisan 2003 tarihinde Hutu kökenli Domitien Ndayizeye görevi Tutsi kökenli Buyoya'dan devralmıştır. 2003 yılının başında kararlaştırılan ateşkes, son gerilla grubu olan Forces National de Libération (FNL) da 1 Şubat 2005 yılında katılması ile genişletilmiştir.28
19 Ağustos 2005 yılında gerçekleştirilen yeni devlet başkanlığı seçimlerinde Hutu kökenli Pierre Nkurunziza galip gelerek devlet başkanlığı görevine seçilmiştir. Bu dönemde Burundi genelinde yaşanan şiddet olaylarında azalma olmuş, ülkedeki güvenlik koşullarında iyileştirme gözlemlenmiştir. Bu süreçte birçok Burundili mülteci komşu ülkelerden geri dönerek Burundi'ye geri yerleşmiştir.
Birleşmiş Milletler 2004 yılından bu yana Burundi'de bulunmaktadır. 2004 ile 2006 yılları arasında Opération des Nations Unies au Burundi misyonu ile bu ülkede bulunan BM, 2007-2010 yılları arasında Bureau Intégré des Nations Unies au Burundi olarak ve son olarak 2011 yılından bu yana kadar da Bureau des Nations Unies au Burundi misyonu ile Burundi'de yer almaktadır.29
Nkurunziza'nın 2010 yılında yeniden seçilmesinden sonra 2015 yılında yapılacak olan devlet başkanlığı seçimlerinde üçüncü kez seçilmek üzere aday olacağını açıklamasından sonra önce başkent Bujumbura'da başlayan ve daha sonra Burundi geneline yayılan şiddet olayları neticesinde Godefroid Niyombare önderliğindeki ordu generalleri 13 Mayıs 2015 tarihinde Nkurunziza'nın görevden alındığını ve hükûmetin lav edildiğini açıklamıştır. Bu darbe girişimi esnasında Burundi'deki sorunların çözümü için Tanzanya'da bulunan devlet başkanı havaalanının kapatılması nedeniyle ülkeye dönememiştir.3031 Hükûmet yanlısı askerlerin bağlılığı ile iki gün sonra darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlandığı açıklanmış, Nkurunziza yeniden ülkesine dönmüştür.32 Tüm bu yaşananlara rağmen devlet başkanlığına adaylığını devam edeceğini açıklayan Nkurunziza, yanlış bir hesaplama yapıldığını bildirmiş ve ilk göreve geldiğinde bu göreve halk tarafında seçilmediğini, meclis tarafından atandığını açıklamış bu yüzden 2015 seçimlerinde aday olmasının anayasanın ihlali anlamına gelmediğini ifade etmiştir.33
Yaşanan tüm olumsuz gelişmelere rağmen 2015 seçimleri adaylığından vazgeçmeyen Nkurunziza, 21 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleştirilen seçimlerde %69 oranında oy alarak üçüncü bir beş yıllık dönem için makama tekrar seçilmiş ve 20 Ağustos 2015'te yemin etmiştir. Nkurunziza tekrar seçildikten sonra yaptığı konuşmada bu zaferini tüm Burundililer'in zaferi olarak adlandırmış, düşmanlarının şiddeti sürdürmeye devam ederse kendilerini Tanrı'nın yardımı ile yenilgiye uğratarak havaya atılan dağılmış una benzeteceklerini ifade etmiştir.34 Görevi 20 Ağustos 2020'de sona erecek olan Nkurunziza 8 Haziran 2020 günü kalp krizi sonucu yaşamını yitirmiştir.35
Burundi anayasa ile yönetilen bir cumhuriyettir. Günümüzde yürürlükte olan anayasa 2005 yılında kabul edilerek yürürlüğe konulmuştur. Burundi çok partili bir siyasi sisteme sahip olup, başkanlık sistemi ile yönetilmektedir. Burundi devlet başkanı hem devletin en üst noktası olarak hem de hükûmet başkanı olarak görev yapmaktadır. Tanzanya'da 2003 yılında 500.000'in üzerinde mülteci bulunurken bu sayı 2007 yılına gelindiğinde 150.000'in altına düşmüştür.36
Burundi parlamentosu iki kanattan oluşmakta olup, bunlar ulusal meclis ve senato konumundadır. Ulusal mecliste bulunan 118 sandalyenin üyeleri beş yıllık süre için seçilmektedir. 2005 yılında kabul edilen yeni anayasaya göre ulusal meclis üyelerinin %60'ının ülkede çoğunluğu oluşturan Hutu etnik grubu üyesi, %40'ının ise Tutsi etnik grubu üyesi olma zorunluluğu bulunmaktadır. Aynı anayasa gereği bu üyelerin de %30'unun kadın, üç üyenin de ülkedeki en küçük etnik grup olan Twa etnik grubu üyesi olması gerekmektedir. Parlamentonun diğer kanadı olan senatoda 49 sandalye bulunmakta olup her seçim bölgesinden seçilen iki üye yer almaktadır. Ulusal meclis seçimlerinde geçerli olan kriterler senato seçimlerinde de geçerlidir.37
Burundi birçok uluslararası organizasyonlarda üye olarak bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği ve Doğu Afrika Birliği, Uluslararası Para Fonu ülkenin üyeliğinin bulunduğu organizasyonlardan birkaç tanesidir.
Burundi kendi içerisinde 17 ile (province) ayrılmıştır. Söz konusu illerde kendi içerisinde 117 ilçeye (communes), ilçeler de 2.639 tepeye (collines - Fransızca colline = tepe) ayrılmış konumdadır. Son idari yapının Türkçe tam karşılığı bulunmadığından dolayı birebir 'tepe' olarak çevrilmiştir. Burundi'de bulunan illerin her birinin merkez şehri de il ile aynı ismi taşımaktadır. Colline Burundi'de 3.derecede idari yapılanmanın adıdır. 21 Aralık 2018 tarihinden bu yana yeni başkent Gitega'dır.
İl | Merkez Şehir | yüzölçümü (km²) 38 | Nüfus (2008 sayımı) |
---|---|---|---|
Bubanza | Bubanza | 1,089.04 | 338,023 |
Bujumbura Rural | Bujumbura | 1,319.12 | 555,933 |
Bururi | Bururi | 2,465.12 | 574,013 |
Cankuzo | Cankuzo | 1,964.54 | 228,873 |
Cibitoke | Cibitoke | 1,635.53 | 460,435 |
Gitega | Gitega | 1,978.96 | 725,223 |
Karuzi | Karuzi | 1,457.40 | 436,443 |
Kayanza | Kayanza | 1,233.24 | 585,412 |
Kirundo | Kirundo | 1,703.34 | 628,256 |
Makamba | Makamba | 1,959.60 | 430,899 |
Muramvya | Muramvya | 695.52 | 292,589 |
Muyinga | Muyinga | 1,836.26 | 632,409 |
Mwaro | Mwaro | 839.60 | 273,143 |
Ngozi | Ngozi | 1,473.86 | 660,717 |
Rutana | Rutana | 1,959.45 | 333,510 |
Ruyigi | Ruyigi | 2,338.88 | 400,530 |
Bujumbura Mairie | Bujumbura Mairie | 86.52 | 497,166 |
Ülke içerisinde kalabalığın en yoğun olduğu şehir başkent Bujumbura'dır. Burundi nüfusunun %13'ü 2008 resmi sayım sonuçlarına göre başkent bölgesinde yaşamaktadır. Ülke içerisinde 2008 resmi nüfus verilerine göre en kalabalık beş şehir şu şekilde sıralanmaktadır: Bujumbura (497.166), Gitega (41.944), Ngozi (39.884), Rumonge (35.931), Cibitoke (23.885)39
Burundi dünya açlık endeksine göre son 25 yılın verilerine göre dünyanın en fakir ülkesi konumundadır. Dünya açlık endeksinin 2014 verilerine göre Burundi tüm ülkeler içerisinde sahip olduğu 35,6 endeks oranı ile son sırada yer almaktadır.40
Ülke ekonomisinin en önemli parçasını tarımsal faaliyetler oluşturmaktadır. Ülke nüfusunun yaklaşık olarak %85'i direkt ya da dolaylı olarak tarımsal faaliyetler içerisinde yer almaktadır. Burundi'de gerçekleştirilen tarımsal faaliyetlerin büyük çoğunluğunu kişisel tüketimi karşılamak için gerçekleştirilen faaliyetler kapsamaktadır. Kahve, manyok, muz, mısır, tatlı patates ve sebze ekilen ve yetiştirilen en önemli tarım ürünlerini oluşturmaktadır.
Tarımsal faaliyetlerin yanı sıra hayvancılık da toplum arasında yaygın olarak gerçekleştirilmektedir. Ülke genelinde hayvan sayısı yüksek olsa da, buradan elde edilen verim ve kullanım düşük düzeyde kalmaktadır. Bu alanda büyükbaş hayvanların sütünden ve etinden faydalanılmaktadır.
Ülke belli yer altı madenlerine de sahip olmaktadır. Burundi genelinde nikel, kobalt, uranyum, bakır, platin, vanadyum, altın, kalay, kaolin, niyobyum, tantal, tungsten ve kireç madenleri mevcuttur. Burundi denize kıyısı olmayan bir ülke olarak bu ürünlerin dünya pazarlarına erişimi uzun mesafeler alabilmekte ve bu süreçler yüksek maliyetli olabilmektedir.
Ülke ekonomisinin en önemli ihracat ürünlerini kahve, çay, şeker, pamuk ve deri oluşturmaktadır. Ülkenin 2013 verilerine göre ihracat yaptığı ilk altı ülke şu şekildedir:41
Almanya %11,4
Pakistan %9,3
Kongo DC %9,2
İsveç %8,2
Çin %5,8
Uganda %7
Ülke ekonomisinin en önemli ithalat ürünlerini makine ve ekipmanları, petrol ürünleri, gıda ürünleri ve inşaat malzemeleri oluşturmaktadır. Ülkenin 2013 verilerine göre ithalat yaptığı ilk sekiz ülke şu şekildedir:42
Suudi Arabistan %13,3
Çin %8,7
Tanzanya %8
Belçika %7,6
Kenya %7,5
Uganda %7
Zambiya %5,6
Hindistan %5,2
Ülke genelinde bulunan sekiz adet havaalanı içerisinde en önemlisi ve tek asfalt piste sahip olanı ülkenin en büyük şehri Bujumbura'da bulunan Bujumbura Uluslararası Havalimanı (Bujumbura International Airport) olup, diğer havaalanları ise toprak pistlere sahiptir.
Ülkenin ulusal havayolu 1975 yılında kurulan Air Burundi 'dir. Şirket 2009 yılında maddi sorunlar nedeniyle uçuş faaliyetlerine son vermiş olup, günümüzde sadece havaalanı yer hizmetlerinde faaliyet göstermektedir. Şirket 2013 yılında Çin tarafından hediye edilen iki uçak ile yeniden faaliyetlerine başlama girişimlerinde bulunmuş ancak bu girişim yetersiz havacılık uzmanı personeli nedeniyle günümüze kadar gerçekleştirilememiştir.43
Burundi'ye Brussels Airlines, Kenya Airways, Ethiopian Airlines, flydubai ve RwandaAir uçuşlar gerçekleştirmektedir.
Ülkede mevcut olan 12.322 km karayolunun sadece 1.286 km'si asfaltlanmış konumdadır.44 Ülkenin en önemli bağlantı yolları şu şekildedir:
İsim | Güzergâh | Uzunluk |
---|---|---|
RN1 | Bujumbura - Kayanza - Ruanda sınırı | 100 km |
RN2 | Bugarama - Gitega | 60 km |
RN3 | Bujumbura - Nyanza - Kabonga - Tanzanya sınırı | 160 km |
RN4 | Bujumbura - Gatumba - Kongo DC sınırı | 15 km |
RN5 | Bujumbura - Rukana - Ruanda sınırı | 80 km |
RN6 | Kibira Ulusal Parkı - Kayanza - Muyinga - Rugari - Tanzanya sınırı | 160 km |
RN7 | Bujumbura - Rutana | 120 km |
RN8 | Gitega - Rutana | 70 km |
RN9 | Bujumbura - Kibira Ulusal Parkı | 80 km |
RN10 | Kibira Ulusal Parkı - Rugombo | 80 km |
RN11 | Cankuzo - Mabanda | 190 km |
RN12 | Muyinga - Gitega | 100 km |
RN13 | Buhanda - Rubangabanga - Tanzanya sınırı | 140 km |
RN14 | Muyange-Gashoho - Karehe - Ruanda sınırı | 60 km |
RN15 | Gitega - Ruyenzi - Ruanda sınırı | 100 km |
RN16 | Gitega - Rumonge | 80 km |
RN17 | Bururi - Colline Kumunyika | 40 km |
RN18 | Colline Mayuyu - Colline Mubanga | 50 km |
RN19 | Cankuzo - Muyinga | 60 km |
RN20 | Gisuru - Bweru | 20 km |
RN21 | Muhweza - Gasenyi - Tanzanya sınırı | 35 km |
RN22 | Rango - Kabarore - Ruanda sınırı | 30 km |
Günümüzde Burundi genelinde mevcut olan bir demiryolu hattı bulunmamaktadır. Ülkeyi diğer komşu ülkeler ile demiryolu hattı üzerinden bağlama çalışmaları gerçekleştirilmiş olmasına rağmen henüz bir adım atılamamıştır. Burundi, planlama aşamasında olan ve Tanzanya ile Ruanda'yı demiryolu ile birbirine bağlayacak olan hatta da dahil edilmek istenmekte olup, bu konuda da henüz bir adım atılamamıştır.
Kenya, 2013 yılında temelini attığı yeni demiryolu hattı projesi kapsamında ulaşmayı planladığı komşu ülkeler arasında Burundi de yer almakta olup, projenin 2017 yılı içerisinde bitirilmesi planlanmaktadır. Bu hat tamamlandığında Kenya'nın liman kenti Mombasa'dan yola çıkan tren Burundi'nin başkenti Bujumbura'ya ulaşmış olacak.45
Bir kısmı Burundi sınırları içerisinde yer alan Tanganika Gölü üzerinden insan ve yük taşımacılığı gerçekleştirilmektedir. Göle sınırı bulunan Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Tanzanya ve Zambiya'ya seferler düzenlenebilmektedir. Ülkenin en önemli limanı başkent Bujumbura'da yer almakta olup, bu göl haricinde bir deniz taşımacılığı faaliyeti gerçekleştirilmemektedir.
Ülkenin en sevilen spor dalları arasında basketbol ve atletizm bulunmaktadır. Bunun haricinde judo gibi popüler dövüş sanatları da Burundi genelinde yaygın olarak gerçekleştirilmektedir. Üzerinde çukurlar bulunan, genelde tahta bir tabla üzerinde, sayılı misket veya taş ile oynana mankala da ülke genelinde oynanmaktadır.
Burundi'de popüler olan diğer bir spor dalı olan futbol, 1948 yılında kurulan, 1972 yılında FIFA ve CAF üyesi olan Burundi Futbol Federasyonu (Fédération de Football du Burundi) tarafından yönetilmektedir.46 Ülkede on dört takımın katıldığı ve Primus Ligue olarak adlandırılan ulusal bir lig düzenlenmektedir. Ülkenin en başarılı futbol takımı bugüne kadar 18 şampiyonluk ile Vital'O FC takımıdır.
Ruanda millî futbol takımı Mayıs 2015'te FIFA sıralamasında 122. sırada yer almakta olup, en yüksek sıralamasını 1993 yılında 101. olarak elde etmiştir.
Burundi'de yerel dinlerde gerçekleştirilen müzik ve danslar kültürün önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Özel günlerde ve düğünlerde abatimbo adı verilen dans ile daha hızlı olan ve abanyagasimbo olarak adlandırılan dans yaygın olarak gerçekleştirilmektedir. Kültürün bir parçası olan şarkılarda söyleyen kişiye ve gruba göre adlandırılmaktadır. Ailelerin beraber söylediği şarkılar imvyino olarak adlandırılırken, sadece erkeklerin söylediği şarkılar kwishongora, sadece kadınların söylediği şarkılar da bilito olarak adlandırılmaktadır. Tüm bu şarkıların ortak yönü ulusal dil olan Kirundi dilinde söylenmesidir.47
Flütün yanı sıra ikembe, indonongo, urukayamba, umuduri, inanga ve inyagara olarak adlandırılan yerel müzik aletleri de yaygın olarak kullanılmaktadır.
Ülkede düzyazı, tiyatro ve görsel sanatlar daha az belirgin bir konumdadır. Burundi'de hikâyeler, masallar genelde dilden dile anlatılarak bir sonraki nesillere aktarılmaktadır.
Orijinal kaynak: burundi. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Helmut Strizek, "Geschenkte Kolonien: Ruanda und Burundi unter deutscher Herrschaft", Berlin: Ch. Links Verlag, 2006 ↩
Iwacu English News | erişimtarihi = 27 Nisan 2021 | tarih = 17 Kasım 2015 | çalışma = web.archive.org | arşivurl = https://web.archive.org/web/20210308060755/https://web.archive.org/web/20151117024558/http://www.iwacu-burundi.org/blogs/english/english-is-now-official-language-of-burundi/ | arşivtarihi = 8 Mart 2021 | ölüurl = }} ↩
Bermingham, Eldredge, Dick, Christopher W. and Moritz, Craig (2005). Tropical Rainforests: Past, Present, and Future. Chicago, Illinois: University of Chicago Press, p. 146. ↩
Welthungerhilfe, IFPRI, and Concern Worldwide: 2013 Global Hunger Index – The Challenge of Hunger: Building Resilience to Achieve Food and Nutrition Security . Bonn, Washington D. C., Dublin. October 2013. ↩
Lemarchand, R. (1998): Genocide in the Great Lakes: which genocide? Whose genocide? African Studies Review, 3-16 ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page