Bokeh veya boke (Japonca, "bulanık" anlamında Boke 暈け veya ボケ), fotoğraf çekilirken, fokus yani odak dışında kalan net olmayan kısımların fotoğrafçının seçtiği objektif, kullandığı diyafram gibi ayarlar neticesinde fotoğrafta oluşan bulanıklık efektidir. Bokehin belirleyicisi öncelikle objektiftir. Her objektifin bokehi farklı olduğu gibi, seçilen diyafram değeri ile bokeh efekti ve derecesi değişebilir.
Fotoğrafçılar objektif seçimlerinde objektifin fotoğrafta oluşturduğu bokeh efektini (kalite, biçim) göz önünde bulundururlar. Bazen konunun arkasında bulunan aydınlık alanlar bokeh oluşumunu etkileyebilir. Genellikle objektif odak uzaklğı 35mm üstü ve açık diyaframlı lensler bokeh oluşturmaya daha elverişlidir. Teleobjektiflerde bokeh üretmek daha kolaydır. Fotoğrafçılar bokehi bazen konuyu arka plandan ayırmak için (arka planın tamamen bulanıklaştırılması şeklinde) kullanabilirler. Bazen arka planı biraz belirgin bırakarak konuyu anlatım daha güçlü hale getirilebilir. Çekilen fotoğrafa göre bokehin oluşturduğu şekil, kompozisyonu dinamik hale getirmek, güçlendirmek için de kullanılabilir. Bokeh fotoğrafçıların konuyu anlatımında kullandıkları tekniklerden biridir. Estetik tercihler sebebiyle de kullanılabilir.
Fotoğraftaki (film veya dijital) bokeh etkisi birden fazla faktöre bağlı olarak görülür. Bu faktörlerin her biri farklı açılardan farklı etkilere sahip oldukları gibi, etkileri bütünsel olarak da fark edilebilir.
1) Işık düzengeci (diyafram): Işık düzengeci (diyafram), film veya dijital algılayıcı üzerine düşen ışığın yoğunluğunu kontrol etmek yanında, net alan derinliği kontrolünü de sağlar. Diyafram açıklığının fazla olduğu durumda net alan derinliği göreceli olarak az, aksi durumda fazla olacaktır. Bokeh etkisi odak dışı ön ve arka planlarda görüldüğünden, diyafram açıklığının bahsi geçen bulanıklığın yoğunluğu üzerinde etkisi vardır. Diyaframın açıklığı arttıkça (küçük f-stop değerleri), net alan derinliği dışındaki bulanıklığın yoğunluğu artacaktır.
2) Optik tasarım: Fotoğrafçılıkta kullanılan objektifler ve barındırdıkları optik tasarım ürünü cam elemanlar asla yüzde yüz doğrulukta üretilemezler. Objektifte kullanılan cam yüzeylerinin simetrisi (veya asimetrisi) fotoğraftaki net alandaki kontrast ve netlik/detay hissini etkilediği gibi net alan derinliği dışında kalan bulanık kısımları da etkiler. Bulanık ön/arka planda yer alan renk ve şekillerdeki bulanıklık geçişleri optik tasarımdaki kusurlara bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bu kusurlar arasında bokeh etkisini en çok ilgilendirenleri kullanılan camların dairesel anomali/aberasyon (İngilizce: spherical aberration) özellikleridir. Camın mükemmel tam küre kesit olmadığı durumlar dairesel-aşırı-düzeltilmiş veya dairesel-az-düzeltilmiş olarak sınıflandırılır. Her iki durumun bulanık alandaki renk, ton ve şekil geçişleri üzerinde etkisi farklıdır. Bulanık alandaki bütünün bir parçası olarak kabul edilebilecek "bulanık nokta" analizi, cam elemandaki anomalinin bokeh üzerindeki etkisini anlatmak üzerine kullanılabilir.
<small>Dış çeperde açık tondan oluşan bir daire ve ortaya doğru koyulaşan tonlar (İng. outlining). Dairesel-aşırı-düzeltilmiş camın bulanık nokta üzerinde etkisine örnek. Fotoğraf üzerinde (art alan) bulanıklığı açısından istenilmeyen sonuçlar üretilmesi kuvvetle muhtemel.</small> | <small>Homojen ton dağılımı. Camın mükemmele yakın şekilde dairesel olarak düzeltilmiş olmasının belirtisi. Yüksek kontrast göstergesi ancak art alan bulanıklığında bekleneni vermek açısından dezavantajlı.</small> | <small>Daire merkezi açık tonlara sahip, dışı çepere doğru koyulaşan tonlar. Dairesel-az-düzeltilmiş camın bulanık nokta üzerinde etkisine örnek. Fotoğraf üzerinde (art alan) bulanıklığı açısından göze hoş görünecek sonuçlar üretilmesi kuvvetle muhtemel.</small> |
Yukarıda belirtilen durumlar bulanıklığın karakteristiği açısından fikir vermesi amacıyla anlatılmıştır. Dairesel-aşırı-düzeltilmiş bir tasarım art alan bokeh kalitesi açısından avantajlı olsa da, odaklanan konu dikkate alındığından kontrast ve keskinlik etkisi üzerinde olumsuz etkileri olacağı da hesaba katılmalıdır.
Kullanılan objektifin odak uzaklığı da arka / ön plandaki bulanıklığa etki eder. Aynı film formatı (veya algılayıcı boyutu), aynı f-stop değeri, aynı odaklama mesafesi ve aynı konu boyutu baz alındığında, uzun odak uzaklığına sahip objektifin arka plan bulanıklığı daha belirgin olacaktır. Dolayısıyla geniş açı objektifler ile karşılaştırıldığında, tele objektiflerin net alan derinliği kısıtı bokeh açısından avantajlı hale gelmektedir.
3) Film / dijital algılayıcı boyutu: Bokeh üzerindeki dolaylı etkilerden biri, algılayıcı üzerine düşen alan açısı ve buna bağlı olan net alan derinliğinin göreceli olarak formatlar arası farklı olmasıdır. Örneğin günümüzde birçok DSLR' da kullanılan 1.5x çarpanlı APS-C olarak anılan algılayıcı formatı, 35mm formata uygun objektifin gördüğü alan görünümünü 1.5x oranında kırptığından net alan derinliği 35mm film veya tam format dijital algılayıcılardaki gibi olmayacaktır. 1.5x çarpanlı formatta kullanılan 100mm odak uzaklığı olan bir objektif, 35mm' de kullanılan 150mm odak uzaklığındaki objektifin alan görünümünü verecektir. Buna bağlı olarak net alan derinliği de 35mm' de kullanılan f-stop değerinin 1.5 ile çarpılarak bulunmasını gerektirir. Yani, 1.5x çarpanlı formatta 100mm f/2.8, 35mm' de 150mm ve yaklaşık f/4 değerinde aynı net alan derinliğini verecektir. Bu açılardan bakıldığında, algılayıcı formatı büyüdükçe net alan derinliğini kısıtlamak (bir başka deyişle, arka/ön planı bulanıklaştırmak) daha kolaylaşacaktır. Yukarıdaki örnekten devam edecek olursak, 35mm formatta 85mm f/1.4 bir objektifin vereceği maksimum net alan sığlığını, 1.5x çarpanlı formatta ancak 57mm f/0.95 tasarımlı bir objektif verebilecektir (değerler yuvarlanarak hesaplanmıştır). Büyük algılayıcı kullanan fotoğraf makinelerinin arka ve ön planı izole ederek bulanıklaştırma konusunda avantajları vardır. Bu da bulanık kalacak alanın kontrolüne ilişkin ek avantajlar sağlar.
4) Fotoğraf konusuna göre uzaklık (çekim uzaklığı): Fotoğraf konusuna olan uzaklık da (tıpkı objektif odak uzaklığı gibi), net alan derinliğinin önemli etkenlerinden biri olduğundan, bulanıklık üzerinde etkisi vardır. Aynı odak uzaklığı ve algılayıcı formatı kullanıldığında yakın çekim mesafeleri göreceli olarak art alan bulanıklaşma etkisini artıracaktır.
5) Fotoğraf konusunun arka/ön plandaki diğer nesnelere uzaklığı: Bokeh veya bulanıklaşma etkisi arka veya ön planda net alan derinliği dışında kalan alanların gözlenmesi ile algılanır. Arka plandaki odak dışı nesne, şekil ve renklerin fotoğraf konusuna olan uzaklığı, bokeh üzerinde etkisini tonlarda ve renklerdeki geçişlerde ve kısmen de olsa bulanıklığın yoğunluğunda kendini gösterir. Odaklanan konuya yakın mesafedeki şekil ve renkler net alan derinliği sınırlarına yakınlaştıkça belirgin artacak ve bulanıklık etkisi azalacaktır. Bunun da renk ve formlardaki geçişler üzerindeki etkisi yumuşak olmaktan çok belirgin geçişler olarak kendini gösterecektir.
6) Arka ve ön plandaki desenler, şekiller ve renkleri: Bokeh etkisinin kalite kriteri olarak göze batmayan, göze hoş görünen deyimlerinin kullanıldığı dikkate alındığında, bulanık alanda yer alan renk, şekil ve desen geçişlerinin uyumlu ve yumuşak olmasının önemi anlaşılmaktadır. Birbirleri ile uyumsuz renkler veya şekiller bu açıdan bakıldığında "göze hoş görünme"nin önemini doğrulayacaktır.
7) Diyafram açıklığının şekli: Fiziksel diyafram açıklığının (veya diyaframın bütünün oluşturan yaprakçıkların) şekli arka veya ön planda oluşan ışık patlamalarının (İng. out of focus highlights) nihai fotoğraf üzerinde görünen şekilleri için belirleyicidir. Ancak bu kesin bir belirleyici özelliği olmayıp, çekim mesafesi ve konu - arka plana arası mesafeye göre değişecektir. Örneğin 6 yapraklı diyaframa sahip bir objektif ile yapılan çekimde arka plandaki ışık patlamaları tam altıgen olmasa da altıgen şekline yakın bir özellik göstereceklerdir. Estetik açıdan bakıldığında fotoğrafçılıkta (sinema çekim tekniklerinden farklı olarak) tam daire şeklinde görünen arka plan ışık patlamaları rağbet görmektedir. Bunun için de çok sayıda yaprak içeren diyafram mekanizmaları veya göreceli az sayıda ancak dairesel şekil sağlamak üzere geliştirilmiş yapraklar içeren diyafram mekanizmaları tercih edilmektedir.
Net alan derinliği dışında kalan ön ve arka plandaki bulanıklığın kalitesi nicel değildir, yani birim veya miktar gibi nicesel özelliklerle ölçülemez. Ancak genel kabul görmüş kriterler açısından değerlendirme kıstası, net alan derinliği dışında kalan kısmın (ön ve arka) göze hoş görünmesi veya odaklanılan konudan dikkati kendi üzerine çekecek şekilde rahatsız edici olmamasıdır. Bu açılardan bakıldığında, her bir fotoğrafın kendine özgü konusu, ışığı, rengi, şekil ve desenleri olacağından, dahası kullanılan objektifin teknik özelliklerinin (odak uzaklığı, diyafram vb.) farklı olacağından, nicel anlamda bir ölçüm kriteri bulunamaması daha da anlaşılır olacaktır.
Bokeh etkisinin fotoğraftaki estetik kalitede en fazla anlamını bulduğu alanlardan biri portre fotoğrafçılığıdır. Portrede (plana ve mesafeye bağlı olarak) konunun belli bir kısmının (mesela gözler) odak noktası olması, kadrajda kalan diğer kısımların ise fotoğrafa bakanı rahatsız etmeyecek şekilde bulanık bırakılması esastır. Bu (ve bokeh dışında geçerli diğer) nedenlerden dolayı portre fotoğrafçılığında kullanılan objektifler, göreceli olarak sığ alan derinliği sağlayabilen optik tasarıma sahiptirler.
Portre fotoğrafçılığı dışında, odaklanılan konuyu izole etme ihtiyacı güdülen tüm çekim tarzlarında net alan derinliği kısıtlı ve dolayısıyla ön/arka plan bulanık seçilmektedir. Örneğin kuş fotoğrafçılığı gerek hızlı enstantane gerektirdiğinden, gerekse konuya odaklı olduğundan küçük f-stop değerleri kullanmak suretiyle arka planın çoğunlukla bulanık bırakıldığı bir tarzdır. Bu açıdan bakıldığında, tıpkı portrede olduğu gibi arka planın bulanıklığının kalitesi odaklanan konuyu estetik ve teknik anlamda vurgulamaya yardım etmektedir.
Makro veya yakın çekim (İng.: close-up) fotoğrafçılığı, yukarıda bahsi geçen tarzlardan farklı teknikler uygulanmasına rağmen arka plan bulanıklığı konusunda özen gerektiren bir tarzdır. Belirtilen diğer fotoğrafçılık tekniklerinden farklı olarak makro tekniğinde net alan derinliğinin artırılması için kısık diyafram (büyük f-stop değerleri) kullanılmasına rağmen, oldukça yakın çekim mesafeleri ve yüksek büyütme oranları kullanıldığından, nihai fotoğraftaki net alan derinliği kısıtlı kalmaktadır. Dolayısıyla f/11 gibi f-stop değerleri kullanılsa bile arka ve ön planda bulanıklık çoğunlukla kaçınılmazdır. Bu açıdan bakıldığında, odaklanan konunun vurgulanırken arka/ön planın gözü rahatsız etmeyecek şekilde net alan derinliği dışında bırakılması diğer disiplinlerde olduğu gibi önem kazanmaktadır. Yüksek kalitedeki makro objektiflerin optik tasarımları kullanım amacına uygun olarak yüksek kontrast ve büyütme oranları sunarlar. Bunlar geometrik bozulmalardan arındırılmış ve yakın mesafelerde iyi kalitede bokeh veren objektiflerdir. Arka ve ön plandaki bulanıklık hissi, makro disiplini dışında kullanıldığında (örn. portre) aynı olmayabilir (bkz. ETKEN FAKTÖRLER: Fotoğraf konusunun arka/ön plandaki diğer nesnelere uzaklığı).
Dosya:Tamron_90mm_Makro_Bokeh.jpg|90mm objektif ile makro bokeh Dosya:Tamron_500mm_Aynalı_Teleobjektif_Bokeh.jpg|500mm aynalı objektif ile bokeh; aynalı objektifler farklı, haleli bir bokeh üretirler. Dosya:Tamron_90mm_Bokeh_Küs_Çocuklar.jpg|Küs çocuklar, Bu fotoğrafta arka planda çocuk bulanık olmasına rağmen fotoğrafa bir anlam katacak kadar belirgindir.
Orijinal kaynak: bokeh. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page