Binicilik, kısaca ata binme becerisidir. Binicilik; atı kullanma sanatı olup bu , atı tam yerinde, sakin, zamanında, güven içinde ve olabildiğince işe uygun kuvvet sarf ettirerek kullanma becerisidir. Biniciliğin tarihi çok eski zamanlara kadar uzanır.
Binicilik sporunun ilk izlerine, tarihte ilk Türk devleti olarak bilinen ve Çin’de yaşamış olan Chou “Çu” sülalesinin hâkimiyeti döneminde rastlanmaktadır. Türk asıllı imparator Hiao’dan (MÖ 900) söz eden kronikler, kendisinin mükemmel bir at ustası (binici) olduğunu yazmaktadırlar.12 Ata ilk binen kavim Türklerdir ve atlar ilk kez Türkler tarafından evcilleştirilmiştir.3
Binicilik tarihine damgasını vuranlar, belki de savaşlarda önemli rol oynayan, süvari de denen atlı askerlerdir. İlk süvari birliklerini MÖ 2600'de Çinlilerin kurdukları bilinmektedir. Çinliler ata binmeyi MÖ 3. yüzyılda Hunlardan öğrenmişlerdir.4 Ancak binicilikte asıl gelişme, 5. yüzyılda eyerin bulunmasından sonra gerçekleşmiştir. Daha önceleri çıplak atın sırtına binilir ya da atın sırtına bir kilim ve battaniye atılarak oturulurdu.
Günümüzde askeri amaçlı binicilik gerilerken, spor amaçlı binicilik önem kazanmıştır. Binicilikte başlıca iki biçim vardır: İngiliz biniciliği ve Batı biniciliği. İngiliz biniciliği spor amacıyla yapılan biniciliktir. Batı biniciliği ise Amerika kıtalarında kovboy denen sığır çobanlarına özgü biniciliktir. Kovboylar, uzun üzengili ağır eyerler kullanır ve bacakları düz duracak biçimde ata binerler. İngiliz biniciliği ise, binicinin güvenliğini, binicinin atı denetimini ve atın rahatlığını dikkate alan bir anlayışa dayanır.
Çocukların ata binmeyi öğrenmelerinin en iyi yolu, genellikle boylarına uygun, yere sağlam basan midillilere binmektir.
At; bilimsel adı Equus Caballus’tur. Çok eski çağlardan beri insanoğlu ile beraber yaşayan atın geçmişi günümüzden yaklaşık 55 milyon yıl öncesine dayanır. En eski şekli ile atın insanoğlundan 50 milyon yıl önce var olduğu kabul edilir. Erkek ata aygır, dişi ata kısrak, yavrusuna tay, kastre edilene iğdiş, başıboş dolaşana hergele ya da yılkı denir. Yük işinde kullanılan atlara beygir adı verilir 5.
Atların bölümleri üç başlık altında incelenebilir. Bunlar: Baş, gövde ve bacaklardır. Baş bölgesinde tepe, alın, burun, ağız ve dudaklar bulunur. Gövde bölgesinde; boyun, cidağı, sırt, bel, sağrı, karın ve kalçalar bulunur. Bacaklar ön ve arka bacaklar olarak ikiye ayrılır. Ön bacaklarda omuzlar, pazu, kestaneler, topuklar, bukağılık ve tırnak bulunur. Arka bacaklarda ise, uyluklar, baldırlar, hanep, incik, topuk ve tırnak bulunur.
Don; atın vücut, yele ve kuyruğundaki tüy ve kılların rengine denir. Don, tay büyümesini tamamlayıncaya kadar değişebilir. Ancak büyüme çağının sonunda tüylerinin rengi gerçek donu oluşturur ve yaşlılık çağına kadar devam edebilir. Atların alın ve yüzlerindeki nişanelere akıtma, ayaklarındakilere ise seki adı verilir. Donlar bir renkli, iki renkli, üç renkli ve müzdeviç olarak dörde ayrılır. Bir renkli donlar: al, yağız, beyaz ve izabel’dir. Iki renkli donlar: doru, kula, boz ve kır olarak dörde ayrılır. Üç renkli donlar ise; ahreç, kızıl kır ve üveyik kır’dır. Müzdeviç donlar; hayvanın üzerinde başlı başına iki donun bölümler şeklinde bulunası ile olur ve bu donlardan birisi genellikle beyazdır 6.
Donatım; Binicilik sporunda at ve binici tarafından kullanılan teçhizat ve malzemelerdir. At donatımındaki temel teçhizat ve malzemeler:
Başlık; atın sevk ve idaresi için kullanılan temel donatımdır. Kullanım maksatlarına göre birçok çeşidi bulunan başlığın ana parçaları; tepe kayışı, yanak kayışı, burunsallık, çene altı kayışı, alınsallık, boğaz altı kayışı, dizgin, ağızlık demiri (Gem, kantarma vb.) ve yanak lastikleridir.
Eyer; binicinin ata oturması için deri, tahta ve demirden yapılmış teçhizata eyer denir. Eyerin altına konulan eyer altı olarak adlandırılan örtü vardır. Parçaları; ön hane, orta hane, arka hane, üst tepindirik, alt tepindirik, çeki kayışları, kolan, üzengi kayışları ve üzengilerdir (Temurlenk, 1996, s.151-208). Binicilik branşlarına göre eyer çeşitleri mevcuttur.
Mevsimsel olarak kullanılan at örtüleri, profesyonel yarışlarda kullanılan getr olarak adlandırılan ayak koruyucları ve at nakliyesinde kullanılan ayak ve kuyruk koruyucuları gibi işleve göre atlar için tasarlanmış sonsuz renk ve çeşitlerde malzemeler mevcuttur.
Binici donatımındaki malzemeler: Koruyucu başlık (Tog), binici çizmesi, binici pantolonu, binici ceketi, gömlek, kravat, binici eldiveni, mahmuz ve kamçı bulunur 7.
Tımar; solunum organı olan derinin, normal beden ısısını koruması ve vücutta biriken toz, kir, kepek ve çamur vb. zararlı cisimlerin dışarı atılması için yapılan temizlik çalışmasıdır 8
Manej; binicilerin ve atların binicilik eğitimini yaptıkları, yarışmaların düzenlendiği, kapalı ve açık olarak inşa edilebileceği gibi, zeminde kum, çim veya çeltik (pirinç kabuğu) kullanılan genellikle dikdörtgen şeklindeki alandır.
Ahır veya Hara; atların çalışma dışında yerleştirildikleri ve korundukları 4 tarafı kapalı yerdir. Ahırların tasarımları atların kullanım alanlarına göre değişmektedir. Üretim haralarında genelde aygırlar 4m'ye 4m genişliğindeki bölmelerde ve hamile veya taylı kısraklar bölmesiz, içerisinde suluk bulunan açık alanlarda muhafaza edilir. Binicilik kulüplerinde ise 4 yanı kapalı bölmeli ahırlar mevcuttur. At bakılan tesislerin ahır veya hara sistemleri işletmecilerine göre farklılıklar göstermektedir.
Padok; atların doğasında olan 'otlama' isteklerini karşıladıkları yeşil açık alanlardır. Atlar sürü hayvanları ve otçul oldukları için otlamak doğalarında vardır. Atların hem otladıkları hem de rahat ve ferah vakit geçirdikleri alanlar olan padoklar; yer sıkıntısı olan ahır ve tesislerde toprak veya kum zemin olarak bölümlendirilmiştir veya çoğunlukla tesislerde bulunmamaktadır.
Uyarı ve Yardım; binicinin ata isteklerini bildirdiği tesirlerin hepsine birden denir. Temel yardımlar; baldır, ağırlık ve dizgin yardımıdır. Yardımcı uyarı ve yardımlar ise mahmuz, kamçı ve sestir 9. Yürüyüş kararları; atın belirli bir tempo ile yürürken adımlarının ve sıçramalarının eşit uzunluk ve eşit zamanda atılmasıdır. Atın doğal olarak üç yürüyüş şekli vardır. Adeta; dört zamanlı bir yürüyüş şekli olup, atın her ayağını farklı zamanlarda atmasıyla yaptığı en yavaş yürüyüş şeklidir. Süratli; iki zamanlı bir yürüyüş şeklidir ve at çapraz ayaklarını aynı zamanda atar. Dörtnal ise üç zamanlı ve en hızlı yürüyüş şeklidir 10.
Günümüzden 4 bin yıl önce Orta Asya’daki Türklerin atı binek hayvanı olarak kullandıkları bilinmektedir. Ata sağlam oturmanın ve üzenginin önemini ise ilk olarak Kafkas kökenli İskitler kavramışlardır. At sırtında savaşan ve avlanan en eski topluluk olarak Hititler tarihe geçmiştir. Ksenophon'un "Hippike"11 adlı kitabı, binicilik konusunda yazılan ilk kitaptır. Bugün de kullandığımız yöntemlerle atın zor kullanmadan eğitilebileceğini ilk ileri süren kişi, "Ecolé de Cavalerie"12 adlı kitabın yazarı François Robichon de la Guérinière'dir.
Türkler, Orta Asya'da göçebe olarak yaşadıkları eski çağlarda iyi biniciydiler. Eski Türklerin çöğen(polo), cirit gibi at sırtında oynanan oyunlarda usta oldukları bilinmektedir. Ama yerleşik yaşama geçildikçe ve Osmanlı döneminde, özellikle kentlerde binicilik önemini yitirmiş ve askeri amaçlarla sınırlı kalmıştır. 1913'te Sipahi Ocağı'nın kurulmasıyla biniciliğe yeniden önem verilmeye başlanmıştır. Özellikle cumhuriyet döneminde binicilik sivillerin de ilgi gösterdiği bir spor haline gelmiştir. Türk biniciler uluslararası yarışmalara ilk kez 1931’de katılmış ve Yüzbaşı Cevat Mustafa bireysel sıralamada üçüncülük elde etmiştir. Ertesi yıl Teğmen Saim Polatkan Nice konkurhipiklerinde "Kısmet" adlı atıyla ikinci olmuştur. Türk biniciler arasında uluslararası karşılaşmada ilk altın madalyayı 1934’te Viyana konkurhipiklerinde Teğmen Cevat Gürkan almıştır. Uluslararası karşılaşmalarda adını duyuran ilk Türk kadın binici Hayal Gönenli'dir ve 1971 yılında Balkan şampiyonasında gümüş madalya kazanmıştır. Sonraki tarihlerde, özellikle Balkan ülkeleri arasından yapılan karşılaşmalarda pek çok Türk binici madalya almıştır.
Günümüzde binicilik branşları Uluslararası Binicilik Federasyonu'na (FEI) 13 bağlı olan Engel Atlama, At Terbiyesi ve Engelli At Terbiyesi, 3 Günlük Yarışma, Atlı Dayanıklılık, Voltij (Atlı Jimnastik), Atlı Arabacılık ve Engelli Atlı Arabacılık, ve Dizginleme olarak kategorilendirilmiştir. Bu branşların dışında branş olarak disipline edilmemiş, kültürel sporlar arasında Polo, Varil Yarışları, Horseball, Atlı Okçuluk gibi at üzerinde yapılan gösteri veya yarış amaçlı sporlar mevcuttur.
Binicilik branşları, düz koşudan farklı olmakla beraber daha fazla kural ve talimatlar içermektedir.
Ata, atın sol tarafından binilip sol taraftan inilir. Atın hareketsiz kalmasını sağlamak için dizgin sol elde sıkı ve gergin tutulur. Binici, sol omzu atın sol tarafına gelecek biçimde, sırtı atın kuyruk tarafına gelecek şekilde durur. Sol eli ile dizgini ve kamçıyı tutar, iki elini de atın ensesine koyar. Sol ayağını üzengiye geçirir ve ayağıyla bastırarak üzengiyi kolanın altına doğru iter. Sonra ata doğru döner ve eyerin ortasını ya da öte yandaki kenarını tutarak hafifçe sıçrar. Sağ bacağını atın üzerinden aşırarak yavaşça eyere oturur. Sağ ayağını da üzengiye geçirerek rahat bir oturuş sağlar ve dizginleri denetimi altına alır. Ata binmenin temeli dengeli bir biçimde sıçramaya ve sağ ayağını atın üzerinden seri biçimde aşırmaya dayanır.
Attan değişik biçimlerde inilebilir. Binici genellikle atı durduktan sonra, dizginleri ve varsa kamçıyı sol eline alır. Ayaklarını üzengilerden çıkarır ve öne doğru hafifçe eğilerek sol elini atın boynuna, sağ elini eyerin ön bölümüne dayar. Sağ bacağını atın sırtından sol tarafına aşırarak yere atlar. Binici yavaşça parmak uçları üzerine ve atın biraz açığına inmelidir. Daha sonra dizginler sağ ele alınır ve at kısa mesafeden tutulur. Attan inmeden önce dikkat edilecek en önemli nokta, her iki ayağın da üzengilerden çıkarılmış olmasıdır.
Pek çok binicilik stili ve bu stillerin kendilerine özgü duruşları vardır. Fakat dünya çapında kullanılan ortak kurallar bulunmaktadır.
Binicilikte ata yapılan doğal yardımlar sırasıyla, dizgin, baldır ve ağırlıktır. Bu ana unsurların dışında ses, kamçı ve mahmuz gibi ek araçlar da kullanılır. Atın sırtında duruş çok önemlidir ve biniciliğin temelini oluşturur. Binicinin eyerin üstünde, başı ve vücudu dik biçimde oturması gerekir. Eyerin en derin kısmına yerleşmek önemlidir.
Üzengi binicinin atın sırtında güvenle durmasına ve dengesini sağlamasına yardımcı olur. Ayaklar üzengide yaklaşık 45° açıyla dışarıya dönük olmalı, topuklar ayak ucundan biraz aşağıda ve dizler eyere değecek biçimde durmalıdır.
Dizginler sol elde ya da her iki elde ayrı ayrı tutulur. Dizginler ne gevşek ne de gergin olmalıdır. Gevşek tutulduğunda atın denetimi zorlaşır. Dizginleri germek de atın rahat olmasını engeller.
Acemi biniciler ayağının tümünü üzengiye yerleştirir ve böylece kendilerini daha güvende hissederler. Oysa usta biniciler yalnızca ayağın tarak kemiği hizasından üzengiye basarlar. Bu biniş biniciye daha iyi bir denetim olanağı verir ve baldırlar ile topukların etkili bir biçimde kullanılabilmesini sağlar. Ayrıca üzengiyi ayağın tamamına sokmak, tehlikeli bir zamanda, mesela düşerken üzenginin ayakta kalarak binicinin sürüklenebilmesine neden olur.
Atların değişik yürüyüş biçimleri vardır. Atın bazı yürüyüş biçimleri doğuştan gelir. Bazı yürüyüş biçimleri de ata sonradan öğretilebilir. Her atın üç doğal yürüyüşü vardır. Bunlar adeta, süratli ve dörtnal olarak adlandırılır. Ayrıca atlar sonradan da yürüyüş biçimleri edinebilirler. Rahvan, eşkin gibi yürüyüş biçimleri atların sonradan edindiği yürüyüşlerdir.
Doğal yürüyüş biçimlerinin en yavaşı adetadır. Bu yürüyüş, acemi binicilerin kendilerini en rahat hissettiği biçimdir. Adeta yürüyüş biçiminde at önce bir yanındaki, sonra da öbür yanındaki ayaklarını ileri atar. Yürüyüş boyunca ayakları yere çok yakın kalır. Süratli, atın biraz daha hızlı bir yürüyüş biçimidir. Bu yürüyüş biçiminde atın çaprazındaki bacaklar birlikte hareket eder. Süratlide at binicisini sıçratır ve bundan dolayı binici ayaklarını üzengiye basarak eyer üzerinden kendini hafifçe kaldırmalıdır. Ya da adi süratli denilen yürüyüş biçimi için binici, eyere hiç kalkmadan oturacak ve baldırları ile atı sıkıştıracaktır. Dörtnal, atın doğal yürüyüşünün en hızlısıdır. At, dörtnalda önce arka ayaklardan birini ileri atar, ikinci adımda öbür arka ayakla birlikte ona çapraz ön ayağını, üçüncü adımda da öteki ön ayağını ileri atar. Bu noktada atın bütün ayakları yerden kesilir. At ilk attığı ön ayağını yere bastıktan sonra bütün bu hareketleri tekrarlar.
At, dizginler hafifçe çekilerek, topuklar aşağıya basılarak ve geri yaslanarak durdurulur. Eğer gerek duyulursa yumuşak bir sesle 'Ohoo' denilir.
At Terbiyesi:
Engel Atlama:
3 Günlük Yarışma (Concours Complet):
Orijinal kaynak: binicilik. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
(Alpman, 2001, s.97) ↩
Ünver,A.Fuat, ANTİK ÇAĞDAN MODERN OLİMPİYATLARA BİNİCİLİK SPORU VE TÜRK BİNİCİLİĞİNİN OLİMPİK GELİŞİMİ. ↩
Balaban, Ayhan. İskit, Hun ve Göktürklerde Sosyal ve Ekonomik Hayat. T.C. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eski Çağ Tarihi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. 2006. URL:http://fef.kafkas.edu.tr/sosyb/tde/halk_bilimi/makaleler/kultur_med/kultur_med%20(20).pdf . Erişim tarihi: 11.12.2011. (Archived by WebCite® at) ↩
TEMURLENK, Ö. (1996). At, Bakım ve Donatım. Ankara: Öğün Kitabevi ↩
(Temurlenk, 1996, s.11-20) ↩
(Temurlenk, 1996, s.274) ↩
(Temurlenk, 1998, s.19) ↩
(Ünver, 2003, s.27) ↩
(Temurlenk, 1998, s.57-73) ↩
Binicilik ↩
Atların Eğitimi ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page