Asur İmparatorluğu, Asur Devleti veya Asurya, MÖ 2025 ile MÖ 612 yılları arasında var olmuş ve Sami halklardan oluşmuş bir Antik Çağ Mezopotamya imparatorluğuydu. Devlet ilk başta Kuzey Irak'ta, Dicle kıyısında bulunan Asur (Aššur) şehrinden oluşmuşken, Güney Mezopotamya ve Doğu ile olan ticari ilişkilerden yararlanarak gelişmiş ve toprakları genişleyerek bir imparatorluğa dönüşmüştür. Anadolu'daki en büyük ticaret kolonileri Kültepe'de (Kayseri) bulunmaktaydı. Başkentleri Ninova'ydı.
Asur’un yükselişinin kral İluşuma ve oğlu Erişum (MÖ 1939 – 1900) zamanlarında bu iki kralın ticaret konusundaki politikaları büyük rol oynamıştır. İluşuma Güney Mezopotamya’dan gelen tüccarlara bir takım imtiyazlar tanımış, onları bu şekilde Asur’a çekmeyi başarmıştır. Aynı zamanda doğu ile yapılan kalay ticaretini de kontrol altına almayı başarmıştır. Böylece Güney Mezopotamyalı tüccarlar Asur’a gelip daha ucuz fiyattan kalay alabilmekte, çoğunluğu Basra Körfezi üzerinden gelen bakırı satabilmekteydi. Güneyden gelen üç kervan yolu olduğu anlaşılmaktadır, Ur – Nippur – Asur, Dicle üzerinden ve Elam – Dicle doğusundaki Der – Asur yolları. İluşuma’nın oğlu Erişum ise gümüş, altın, bakır, kalay, arpa ve yün ticaretini vergiden muaf tutarak bu ticareti büyük ölçüde Asur üzerine çekmiştir.12
İlkçağda Eski Asur İmparatorluğu, Ortadoğu'nun en büyük imparatorluklarından biri olmuştur. MÖ 2. binyılın başından itibaren özellikle Anadolu'da koloniler kurmuş, Anadolu'ya yazıyı taşımışlardır.
Asur ülkesi, 1450 ila 1393 yılları arasında Mitannilere bağlı kalmıştır. Hanedan ve ülke bu periyotta resmi olarak feshedilmemiş olmamasına rağmen Mitanniler ülkenin dış ve iç işlerinde önemli ölçüde söz sahibi olmuşlardır. I. Eriba-Adad'ın tahta çıkması ve ülkedeki Mitanni etkisini kırması sonucunda devlet yeniden bağımsızlığına kavuşmuş ve Orta Asur İmparatorluğu dönemi başlamıştır.
MÖ 14. yüzyılda yeniden bağımsızlıklarını kazanan ve Fırat'a kadar topraklarını genişleten Asurlar, daha sonra Mezopotamya'da, Anadolu'nun güneydoğusunda, zaman zaman da Suriye'nin kuzeyinde büyük güç kazandı. Fakat I. Tukulti-Ninurta'nın ölümünden (MÖ 1208) sonra ülke gerileme dönemine girdi. MÖ 11. yüzyılda I. Tiglat-Pileser zamanında kısa süre yeniden eski gücüne kavuştuysa da, bunu izleyen dönemde hem Asur Krallığı, hem de düşmanları, yarı göçebe Aramiler'in akınlarıyla yıprandı.
Asur, kuzeybatıdaki topraklarını Muşki’lere kaptırdı. Daha sonra I. Tiglat-Pileser hükümdarlığında bölge geri alındı. Babil ve Asur bölgelerinde, Arami yayılmasıyla kontrol kentlerin dışında hemen hemen sağlanamıyordu. Babil zaten Şutruk-Nahunte yönetimindeki Elamlılar tarafından yağmalanmıştı ve Dicle’nin bir kolu olan Diyala Vadisi kaybedilmiştir. Bu kayıplara rağmen Asur kralları büyük kentleri ve ülkeyi yıkımdan korumayı başardılar.3
MÖ 9. yüzyılda Asur kralları sınırlarını yeniden genişletmeye başladılar; MÖ 8. yüzyılın ortasından, MÖ 7. yüzyılın sonuna değin III. Tukultī-Apil-Ešarra (III. Tiglat Pileser), II. Šarru-Kinu (II. Sargon) ve Sin-Ahhe-Eriba (Sinahherib) gibi güçlü kralların önderliğinde Basra Körfezinden Mısır'a kadar uzanan toprakları egemenlikleri altında birleştirerek günümüzde Yeni Asur İmparatorluğu olarak adlandırılan bir imparatorluk kurdular.
Son büyük Asur kralı Aššur-Bāni-Apli idi. Aššur-Bāni-Apli (Asurbanipal), Elam'ı ele geçirerek bu ülkenin halkını yok etmiştir. Bu dönemde sanatta büyük bir gelişme olduğu bilinmekteyse de, hükümdarlığın son yılları ve MÖ 627'deki ölümünü izleyen dönemin olayları karanlıkta kalmıştır. Asur Krallığı, Babil-Keldaniler, Medler, İskitler ve Kimmerlerin ülkeye yaptığı akınlar sonucunda iyice zayıflayarak MÖ 612-605 yılları arasında yıkılmıştır.
İmparatorluğun çökmesiyle birlikte Asur halkı da tarihi kayıtlardan silindi. Son olarak Harran ve çevresinde yaşadıkları bilinmekle birlikte kayıtlarda yeralmasa da eski imparatorluk topraklarında daha sonraki yüzyıllarda da yaşamlarını sürdürdükleri ve zamanla bölgenin diğer halkları içinde asimile oldukları düşünülmektedir.
Asur şehri stratejik konumuyla önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir. Asurlular, Anadolu şehir devletlerine kumaş ve kalay gibi çeşitli şeyler satarak karşılığında altın veya gümüş almış ve koloni faaliyetlerinde bulunmuşlardır.4
Savaştaki atılganlıklarıyla tanınan Asurlular, anıtsal yapılar da bıraktılar. Ninova, Asur, Kalah (Nimrud), Dur Şarrukin (Horsâbad) ve başka yerlerde bulunan kalıntılar, Asur mimarîsinin örneklerini oluşturmaktadır.
Günümüzde Asur topraklarının Süryani, Keldani ve Nasturi kiliselerinde Hristiyanlık'ın bu bölgede yayılması ile bağlantılı olarak önemli bir rolü vardır.5 Süryaniler ayrıca eski Asurlular ile kökensel açıdan akraba olduklarını iddia ederler ve bazen kendilerini etnik olarak "Arap" yerine "Arami" olarak tanımlarlar.6
Dosya:Asuri yazıtları.jpg|MÖ 7. yüzyıldan kalma Asuri yazıtları Dosya:Human headed winged bull facing.png|Asur kanatlı boğa rölyefi. Dosya:Ashur god.jpg|Aşur, Asurların ulusal tanrısıydı. Dosya:Lion-shaped weight-Sb 2718-P5280901-gradient.jpg|Asur aslan figürü.
Özel
Genel
Theophilus G. Pinches, The Religion of Babylonia and Assyria in "btm" format
Morris Jastrow, Jr., The Civilization of Babylonia and Assyria: its remains, language, history, religion, commerce, law, art, and literature, London: Lippincott (1915) – a searchable facsimile at the University of Georgia Libraries; also available in layered PDF format
[Kategori:MÖ
Orijinal kaynak: asurlular. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page