Amcam1 (Fransızca özgün adı: Mon Oncle), Jacques Tati'nin yönettiği 1958 Fransa - İtalya ortak yapımı komedi filmidir. Film Türkiye'de son olarak 10. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde yönetmenin diğer filmleriyle birlikte gösterilmiştir.
Tati'nin hemen hemen tüm filmlerinde yaptığı gibi, hem yönettiği, hem başrolünü oynadığı, senaryosunu yazıp yapımcılığını da üstlendiği bu film Fransız sinemacının ilk renkli filmidir (bundan sonra renk ve ışığı da bir anlatım biçimi olarak kullanacaktır). "Amcam" ayrıca, çok az sayıda film yaptığı halde tüm zamanların en iyi 50 yönetmeni arasında sayılan2 Tati'nin üçüncü uzun metrajlı filmidir.
Tati, bu satirik komedide kendisiyle özdeşleşmiş olan Şarlovari ayrıksı karakter "Mösyö Hulot"yu ikinci kez canlandırıyordu. Diğer filmlerinde olduğu gibi diyaloglara çok az yer veren, ama abartılı ses efektlerini de yine bolca kullandığı, kökenini pandomim'den (dolayısı ile de sessiz sinema döneminin filmlerinden) alan yaratıcı "gag" (gülüt)'lerle Slapstick komediye (kaba komedi) yeni bir yorum getiren "Amcam" filminde Tati, geleneksel ahlâk değerlerinin oluşturduğu yaşam tarzı ile tüketim toplumunun ortaya çıkardığı kargaşa ve koşuşturma arasındaki çelişkiyi vurgular, modernleşmenin getirdiği yabancılaşmaya dikkati çeker. Tati'nin romantik alter egosu "Bay Hulot" bu filmde de (birçok Tati filminde olduğu gibi) II. Dünya Savaşı sonrasında Fransa'da başlayan Amerikan tarzı tüketim sevdasını, geleneksel mimarinin yok edilip yerini soğuk modern yapıların almasını, otomobil çılgınlığını vb. eleştirir, bu değişime Don Kişotvari bir biçimde direnir. Zaten filmde betimlenen absürt modern mimarinin vurgulanabilmesi için Henri Schmitt'in tasarımı olan bir dekor bina stüdyoda özel olarak oluşturulmuştu34. Çekimler Eylül 1956 ilâ Şubat 1957 tarihleri arasında tamamlanmıştır.
Aralarında Yabancı Dilde En İyi Film Akademi Ödülü ve Cannes Film Festivali Jüri Ödülü'nün de bulunduğu altı ödül kazanan "Amcam"5 Tati'nin en çok ödül alan filmidir.
Filmin Türkçe adının "Dayım" olması gerekirken (Mösyö Hulot, filmdeki küçük çocuğun annesinin kardeşidir), Fransızca'da amca ve dayı kavramları aynı sözcükle ifade edildiği için, film Türkiye'de gösterime girdiğinde bir çeviri hatasına kurban gitmiş ve "Amcam" olarak literatüre girmiştir6. İlginç bir biçimde filmin İngilizce konuşulan ülkelerdeki adı da (uluslararası adıyla birlikte) Fransızca olarak kalmıştır. Filmin diğer dillerdeki adları da anlam olarak aynıdır: Almanca: Mein Onkel, İtalyanca: Mio zio, İspanyolca: Mi tío vb.
Uzun boyu, ağzından hiç eksik etmediği piposu, elinden düşürmediği şemsiyesi, sürekli giydiği fötr şapkası ve eski buruşuk trençkotu, ip gibi olmuş kravatı, ayakkabılarının bir karış üstünde sona eren dar paçalı pantolonu ile ayrıksı bir görüntü veren Mösyö Hulot (Jacques Tati) şapşal yürüyüşlü, kalender bir adamdır. Bu eski kafalı, hafiften kaçık adam aslında saf, iyi niyetli ve içtendir. Naif yapısı ve insancıl kişiliğiyle çevresine yardım etmeye çalışırken birçok sakarlıklar yapar. Kendi halinde bir yaşamı olan bu sempatik adam etrafındaki yapmacık dünyaya bir çocuğun saf gözleriyle bakarken sanayileşmenin getirdiği düzensiz değişime karşı direnir, geçmişin değerlerini korumaya çalışır. Bir işi olmayan Bay Hulot Paris'in henüz modernleşmenin uğramadığı, insanların sıcak komşuluk ilişkileri içerisinde geçen yüzyıldaki gibi bir yaşantı sürdürdüğü eski kalabalık semtlerinden birinde, harap ama sevimli bir evin çatı katında yaşar. Hayatın daha yavaş ilerlediği bu mahallede renkler adeta yüzyılın başındaki "Autochrome" fotoğraflardaki gibidir. Hulot'nun mütevazı yaşantısının bir parçası da VéloSoleX marka motorlu bisikletidir.
Mösyö Hulot, ilkokul çağında bir çocuk olan Gérard'ın (Alain Bécourt) dayısıdır. Hulot'nun kızkardeşi (Adrienne Servantie) ve eniştesi (Jean-Pierre Zola) tek çocuklarıyla birlikte ultra lüks bir ev olan "Villa Arpel"de yaşamaktadırlar. Hulot'nun yaşadığı yerin aksine Paris'in yeni kurulmuş varlıklı bir semtinde yer alan bu modern mimariye sahip villa ve bahçesi zorlama fütüristik tasarımı ve gereksiz otomatik fonksiyonları ile modern olmanın ötesinde itici, sıkıcı hattâ bir karabasan gibidir. Bahçedeki çiçekler bile plastikten yapılmıştır. Tamamen gösteriş için yaptırılmış havuz fıskiyeleri, otomatik mutfak gibi bazı statü sembolü avangart eşya ve yapıların fonksiyonları sadece komşuları etkilemek için kullanılırlar, onlar gidince kapatılırlar. Bu sözde modern eşyalar işe yarıyor gibi gözükseler de aslında hiçbirisi gerçekte fonksiyonel değillerdir ve evde yaşayanların hayatını kolaylaştırmak şöyle dursun onlara rahatsızlık bile verirler. Ama yine de bu materyalist ailenin tanıdıklarına hava atması için kullanışlı sayılabilirler. Villadaki bu kişiliksiz eşyalar ve gereçler kadar Arpellerin zaten yüzeysel olan kişilikleri de neredeyse kaybolmak üzeredir. Ama onlar toplumsal pozisyonlarını sürdürebilmek için benliklerinden ödün vermeyi seçmişlerdir. Filmde ilk adları bile zikredilmez. Onlar sadece Mösyö Arpel ve Madam Arpel'dir. Bay Arpel bir plastik hortum fabrikasında idarecidir.
Evdeki yaşantısından son derece sıkılan Gérard, adeta taptığı dayısını anlayabilen tek insan gibidir. Fırsat buldukça evden uzaklaşıp sokak çocuklarıyla oynamaya bayılır, yaramaz arkadaşlarıyla yoldan gelip geçen insanlara eşek şakaları yapar. Evin köpeği bile bu sıkıcı evde durmak istemez, o da fırsatını bulunca evden kaçarak sokak köpekleriyle doyasıya oynamayı tercih eder. Gérard ve diğer okul arkadaşları her gün şık giyimli babaları tarafından özel otomobillerle özel okullarına düzenli bir biçimde bırakılırlar. Otomobiller bile düzenli otoyollarda adeta askeri bir düzen içerisinde yol alırlar. Okul çıkışında ise Gérard'ı dayısı Mösyö Hulot alır ve "Villa Arpel"e getirir. Hulot villadaki bütün o teknolojik ucubelerle adeta kavga eder.
Kayınbiraderi Hulot'nun oğlu üzerindeki etkisinden pek hoşlanmayan Mösyö Arpel, ona kendi fabrikasında bir iş bulur. Madam Arpel ise bekâr kardeşine bir eş bulma umuduyla sürekli garden partiler verir. Ancak Hulot hem işi yüzüne gözüne bulaştırıp fabrikadan kovulacak, hem de kendisiyle evlendirilmek istenen, en az Arpeller kadar gösteriş meraklısı komşu kadınla da evlenmeyecektir. Arpeller Hulot'yu kendilerine benzetme çabalarında başarısız olacaklar, buna karşılık Hulot onlarda bazı olumlu değişikler yapmayı başaracaktır. Mösyö Arpel artık oğluyla ilgilenmeye, yavaş yavaş onunla gerçekten iletişime geçmeye başlayacaktır.
Jacques Tati (1907-1982) sanat hayatına bir vodvil sanatçısı olarak başlamış ve pandomimdeki yeteneğini sinemaya da taşımıştı. Çekmiş olduğu az sayıdaki uzun metrajlı filmde sıra dışı tuhaf karakter "Mösyö Hulot"yu canlandırıyordu. Tıpkı Charlie Chaplin'in yarattığı “Küçük Serseri" tipinin onunla özdeşleşmiş olduğu gibi, "Mösyö Hulot" da Tati ile özdeşleşmişti7. Bu karakterin köklerine kısa metrajlı filmlerinde de rastlamak mümkündür ancak adıyla sanıyla "Bay Hulot" ilk kez Tati'nin bir önceki filmi Bay Hulot'nun Tatili'nde (1953) ortaya çıkmıştı. Ayrıksı demode kıyafetli hafiften kaçık bu sakar adam aslında iyi niyetli ve insancıldır. Mütevazı yaşantısını sürdürürken olumsuz yönde gelişen, düşüncesizce tüketime yönelmiş dünyaya direnir, geçmişin saf değerlerini savunur.
"Amcam", pandomime dayalı gülütlerle (gag) bezeli slapstick tarzı ve diyaloglara çok az yer vermesi ile Sessiz sinema dönemi filmlerine çok benzer. Diğer karakterlerin zorlukla duyulabilen diyalogları olmasına rağmen, Hulot filmde anlamsız bir iki kısa sözcük dışında hiç konuşmaz. Ama filmde ses efektlerine abartılı bir biçimde yer verilmiştir. Bu açıdan "Amcam", Chaplin'in Asri Zamanlar'ını (Modern Times) andırır. Materyalist aile Arpellerin evinde gösteriş için yaptırılmış işlevleri kuşkulu bazı eşyaların çıkarttığı sesler (örneğin bahçedeki kitsch fıskiyeli havuzun su sesi, Bay Arpel'in ayakkabı gıcırtısı, kapı otomatının çıkardığı çirkin ses, mutfak aletlerinin sanayi makinelerine benzeyen sesleri vb) yüksek tonda ve çok rahatsız edicidir.
Jacques Tati bu ilk renkli filminden başlayarak renk ve ışığı da bir anlatım aracı olarak kullanmaya başlamıştır. Absürt mimariye sahip ruhsuz "Villa Arpel"in göründüğü sahnelerde hava genelde bulutludur ve monokromatik gölgelere sahip pastel renkler sahneye hakimdir. Ancak eve bir misafir geldiğinde, özellikle de Bay Hulot'nun geldiği anlarda renkler parlaklaşır ve canlanır. Hulot'nun yaşadığı, geleneksel yaşam tarzının sürdüğü mahalle ve eski evi gösterilirken hava hep güneşli, renkler de canlıdır.
Aslında Jacques Tati ilk renkli denemesini 1949'da ilk uzun metrajlı filmi olan "Jour de fête"de (Bayram Günü) yapmıştı. Bu filmini "Thomson Color" adı verilen hiç denenmemiş bir sistemle çekecekti ve bu Fransa'nın da ilk renkli filmi olacaktı. Ancak bu renk sistemine pek güvenemeyen Tati filmini emniyete almak için ikinci bir kamera kullanarak aynı sahneleri eşzamanlı olarak bir de siyah-beyaz filme çekti. Thompson şirketinin iflası sonucunda renkli filmin banyosu yapılamayınca film siyah beyaz kopyasıyla gösterime verildi. Tati 1964'te filmin bazı sahnelerini elle boyadı. 1995'te ise yönetmenin kızı Sophie Tatischeff ve görüntü yönetmeni François Ede renkli kopyayı restore ederek siyah-beyaz kopyasıyla beraber gösterime sundular8.
Oyuncu | Rolü |
---|---|
Jacques Tati | Mösyö Hulot (oyuncu olarak jenerikte geçmez) |
Jean-Pierre Zola | Mösyö Arpel |
Adrienne Servantie | Madam Arpel |
Alain Bécourt | Gérard Arpel |
Lucien Frégis | Mösyö Pichard |
Betty Schneider | Betty (ev sahibinin kızı) |
Jean-François Martial | Walter |
Dominique Marie | Komşu |
Yvonne Arnaud | Georgette (hizmetçi) |
Adelaide Danieli | Madam Pichard |
Régis Fontenay | Pantolon askısı satıcısı |
Claude Badolle | Bit pazarında satıcı |
Max Martel | Sarhoş |
Nicolas Bataille | İşçi |
Kazandıkları
Adaylıkları
2001 yılında Jacques Tati'nin kızı Sophie Tatischeff ile Jérôme Deschamps ve Macha Makeïeff'in öncülüğünde kurulan "Les Films de Mon Oncle" adlı şirket Tati'nin tüm filmlerinin korunması, restorasyonu ve dağıtımı için bir girişim başlattı. Bu kapsamda ilk önce sinemacının "Oyun Zamanı" (1967) adlı filmi restore edildi. Restorasyonu bir yıl içinde tamamlanan bu film 2002 yılındaki Cannes Film Festivali'nde seyirciye yeniden sunuldu. 2004 yılında da şirket bu kez "Amcam" filminin restorasyonunu tamamlayarak bu iki filmin DVD baskıları için gereken çalışmaları başlattı. Sıradaki kurtarılacak film ise "Bay Hulot'nun Tatili"ydi (1953)9.
Aynı ekibin öncülüğünde 2009 yılında Paris'te bulunan Fransız Sinemateki'nde “Jacques Tati, deux temps, trois mouvements” adlı tematik bir sergi açıldı. Bu sergi için "Amcam" filminde görülen efsanevi kitsch ev "Villa Arpel"in tam ölçekli bir modeli de yapıldı.
"Amcam" (1958) filminin bugüne kadar hemen tüm ev videosu formatlarında dağıtımı yapılmıştır. Filmin VHS videosu çıktığı zaman henüz film bir restorasyondan geçmemişti.
Yıl | Format | Firma | Notlar |
---|---|---|---|
1988 | Laserdisc | Criterion | CLV, tek disk 2 yüz. NTSC. Mono dijital ses. Etiket sırt no:#10110 |
1994 | VHS | Pearl Entertainment | NTSC. Kapağında "My Uncle (Mon Oncle)" başlığı var. Film zaten renkli çekilmiş olduğu halde video kapağında "renklendirilmiş versiyon" ibaresi yer alıyor. |
2005 | DVD | Criterion | Restore edilmiş filmden aktarılmış. 1 disk. Etiket sırt no:#111 |
2012 | Blu-ray | BFI | Restore edilmiş filmden aktarılmış. |
Orijinal kaynak: amcam. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page