Aile, toplumun en küçük birimi olarak kabul edilen sosyal bir yapı. En küçük olarak kabul edilen bir aile; baba, anne ve çocuktan oluşur.
Çekirdek ailedeki çocukların evlenmesiyle de yeni bir çekirdek aile ortaya çıkar. Ama aile sözcüğünün bundan daha geniş anlamı da vardır. Daha çok sayıda akrabadan oluşan birimi, hatta bir soyu ya da sülaleyi tanımlamak için de aile sözcüğü kullanılır.
"Aile" sözcüğü günlük dilde çok değişik grupları tanımlamak için de kullanılır. Örneğin "Bu bir aile toplantısıdır" dendiğinde, o toplantıda yalnızca akrabaların bulunacağı anlaşılır. Bunlar amcalar, dayılar, teyzeler, halalar, yeğenler ve evlilik bağıyla aileye katılmış kişilerdir. Bütün bunlar bize, "aile" kavramının her zaman evliliğe ya da ortak atalara dayalı ilişkileri kapsadığını göstermektedir.
Toplumsal bir kurum olan aile yüzyıllar boyunca birçok evrim geçirmiş, aile yapısıyla birlikte akraba ilişkileri, evlilik anlayışı ve genel davranış şekillerinde de birçok değişiklikler görülmüştür. Geçmişten bugüne geniş aileden çekirdek aileye ve çekirdek aileden de tek ebeveynli aileye doğru bir evrim olduğu bilinmektedir.
Aile kelimesi Türkçeye, Arapça عائلة /‘ā’ile/ kelimesinden geçmiştir.1 Türkçede aile anlamında bark, eş, ev, hanedan,karı, kodak, ocak, odbaşı, sülale gibi sözcükler de bulunmaktadır.2 Anadolu ağızlarında aile anlamında ayol, ceme, cibi, çanfır, çıba çoluk, genekop, hızan, mahluh, mavul, ocağ, oruk, şenlik, tayfa, tutun, uruk, üdegi gibi sözcükler tespit edilmiştir.3
Birçok toplumda ailenin temelini evlilik oluşturur. Hemen hemen bütün ülkelerde ailenin kurulması ve aile birliğinin bozulması yasalarla düzenlenmiştir. Bugün birçok ülkede evlilikler tek eşlidir. Bu, evlilik bağının yalnızca bir erkek ile bir kadın arasında kurulabileceği anlamına gelir. Evlilik, bir erkek ve bir kadın ile kurulabileceği gibi, günümüzde eşcinsel evliliklerin yasal olduğu ülkelerde iki kadın ya da iki erkek arasında da kurulabilir.4 Bu tür evliliklere monogami denir. Oysa bazı ülkelerde bir erkek birden çok kadınla, bir kadın birden çok erkekle evlenebilir. Çok eşli bu tür evliliklere poligami denir.
Bir erkeğin birden çok kadınla evliliğine poligini adı verilir. Bu tür evlilikte aynı evin içinde her kadının kendi çocuklarıyla birlikte oturduğu ayrı birimler oluşur. Bu geleneğe bazı Asya ve Afrika ülkelerinde, özellikle zenginler arasında yaygın olarak rastlanır. Buna karşılık bazı toplumlarda, örneğin Hindistan'daki Todalar ve Nayarlar arasında kadınların birden çok erkekle evlenmesi olağandır. Buna da poliandri denir.
Evlilik türleri ve evlilik tanınma toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. Modern toplumda resmi nikahla ve dini nikahla evliliğin yapıldığı görülmektedir. Evliliğin düğün ve törenlerle yapılması toplumda evlenen kişilerin kabullenişini görmektir.
Aile yapısı zamanla değişim içerisindedir. Üyelerin sayıları ve aile rolleri toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. Kırsal bölgelerde kuşaklar arası etkileşimin fazla olduğu geniş aileler bulunmaktadır. Geniş aile anne, baba, çocuk, nine, dede vb. aile bireylerinin bulunduğu kişilerden oluşmaktadır. Geleneksel ailede birden fazla kuşak bir arada yaşamlarını sürdürürler. Çekirdek aile ise anne, baba ve çocuktan oluşur. Günümüz de geleneksel aileden çıkıp çekirdek aileye geçen birçok insanın akrabalık ilişkilerinde zayıflama görülmektedir. Çekirdek aile arttıkça genç nüfusun endüstri merkezlerine göç etmesi de artmıştır.
Eski Türk toplumlarında aile büyük önem taşırdı. Tek eşli evlilik temeline dayanan ailelerde kadın ile erkek arasında eşitlik vardı. Türklerin İslam dinini benimsemesinden sonra, ailenin yapısı bu dinin etkisiyle değişti. Bu ailede erkek, mutlak egemenlik ve dört kadınla evlenebilme hakkı kazandı. Bu gelenek Cumhuriyet dönemine kadar sürdü. 1926'da kabul edilen Türk Medeni Kanunu, çok eşliliğe son verip tek eşli evliliğe dayanan aile yapısını yasalaştırdı.
Türkiye'nin kırsal kesimlerinde geleneksel geniş aile tipi yaygındır. Bununla birlikte, özellikle iç göçler ve kentleşme nedeniyle geniş aileler parçalanarak yerlerini çekirdek ailelere bırakmaktadır. Ancak Türk aile yapısına ilişkin belgeler ve araştırma sonuçları bu çeşitliliğe rağmen Türk ailesinin temel karakteristiklerini koruduğunu ortaya koymaktadır. Bunlar;
Çağdaş toplumlarda, yeni evlenen çiftler genellikle baba evinden ayrılarak yeni bir evde yaşamaya başlarlar. Oysa bundan yüz, iki yüz yıl önce yeni evliler, damadın ya da gelinin ailesin yanında otururlardı. Anne, baba, kızlar, damatlar, oğullar, gelinler ve torunların aynı çatı altında yaşadığı böyle ailelere geniş aile deniyordu. Bu gelenek, tarıma dayalı geleneksel yapısını koruyan birçok toplumda bugün de sürmektedir.
Sanayileşmiş çağdaş toplumlarda, özellikle kentlerde geniş aileler yerini giderek küçük ailelere bırakmıştır. Anne, baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşan bu küçük ailelere çekirdek aile denir. Çekirdek aile, yalnız birey sayısıyla değil yapısıyla da geniş aileden çok farklıdır. Çekirdek aile, kentlerdeki yaşam ve üretim koşullarına bağlı olarak doğmuştur. Kırsal kesimde aile, çoğu kez bütün bireylerin birlikte çalışıp birlikte ürettikleri ekonomik bir birimdir. Ama aile kentlerde bu özelliğini yitirir. Aile bireyleri, üretimin aile dışında yapılmasından dolayı, ev dışında çalışarak bağımsız hale gelirler. Bu durum, geniş ailedeki katı alt-üst ilişkilerini ortadan kaldırır ve ailede daha eşitlikçi ilişkilerin oluşmasını sağlar. Çocukların bilgi ve beceri edinmelerini, toplumla bütünleşmelerini sağlama işlevini üstlenen aile, bireyin geleceğinin bir parçasıdır.
Çağdaş bir toplumun getirdiği sorunlar çoğu kez aile yaşamında gerilimlere yol açar. Bu gerilimler ana babaları boşanmaya kadar götürebilir. Gelişmiş ülkelerde boşanma oranının giderek artması, çağdaş ailenin başarılı olmadığı görüşünü yaygınlaştırmaktadır. Dünyanın birçok yerinde, ana babalarının ayrılmasından etkilenen çocukların sayısı sürekli artmaktadır. Boşanma sonucunda çocukların bakımı anneye ya da babaya kalmaktadır. Bunun sonucunda son yıllarda anne-çocuk ya da baba-çocuktan oluşan yeni bir aile tipi ortaya çıkmıştır. Bu beraberlik, boşanma anından başlayıp çocuğa bakan annenin ya da babanın yeniden evlenmesine kadar süren bir ilişkidir. Boşanmanın insanları evlenmekten caydırmadığı da bir gerçektir. Boşananların çoğu, genellikle kendileri gibi boşanmış kişilerle yeniden evlenmektedirler. Ne var ki kadının ve erkeğin ilk evliliklerinden olan çocuklarına, ikinci evlilikten "yeni" çocukların katılmasıyla aile içi ilişkiler daha sorunlu hale gelmektedir.
Modern öncesi toplumlarda evliliklerin bozulmaz bir bağ içinde görülmesi nedeniyle evliliğin sonlanması, çok nadir olaylardan biri olarak görülüyordu. Bugün ise endüstrileşmeyle birlikte şiddetli geçimsizlikten dolayı boşanmaların arttığı görülmektedir.
Orijinal kaynak: aile. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page