Adak, herhangi bir dilek yerine geldiğinde karşılığında yapılacağı veya verileceği söylenen şey ve bunun sonucunda insanın kendisini Tanrı'ya karşı yükümlü kıldığı durum. Osmanlıca nezir kelimesinin Türkçe karşılığıdır. Kutsal varlıklardan yardım dilemek amacıyla kurban kesme, saçı verme, mum yakma, para bağışlama gibi eylemlerde bulunma taahhüdü. Hatta bir şeyden vazgeçme örneğin bir hayvanı doğaya salma (azat etme) bile adağın kapsamına girer. Örneğin Türkçe ile uzak akraba olan Yakut dilinde Adık olarak söylenen bu sözcük bazı nesnelerin yakılmasını ve hayvanların özgür bırakılmasını da ifade eder.1 Bu yüklenim yerine getirilmediği takdirde kişinin başına olumsuzluklar, hatta felaketler geleceğine inanılır.
Bazı kültürlerde Adak Heykeli kavramına bile rastlanmaktadır. Çünkü bu söz Tanrı'ya karşı verilmiştir. Adak uygulaması ve törenleri hemen her dinde -farklı biçimlerde ve farklı subjelerle olsa da- mevcuttur. Adamak fiili ile de kullanılır. Türk kültüründe en yaygın olan uygulama adak kurbanı ve adak sadakasıdır. Adak orucuna da rastlanır. Bir dilek yerine geldiğinde, önceden adandığı biçime uygun olarak ya kurban kesilir ya da yoksullara para verilir veya oruç tutulur. Ayrıca kendisini bir işe bütünüyle vermek veya o uğurda feda etmek anlamında da kullanılır.
(Ad/At) kökünden türemiştir. Ad (isim) sözcüğünden türeyen Adamak fiilinin çekimli halidir. Adını ortaya koymak, adıyla sorumluluk alma demektir.2 Çünkü adını vermek, kendini vermek anlamına gelir. Farklı Türk dillerinde Adah veya Azah olarak da söylenir. Kendi adı üzerine ant içmek demektir.
Antik Çağ'da bir istek gerçekleşince tapınaklara yahut kiliselere adaklar verilirdi. Bazen, isteğin gerçekleşmesini ithafen adak steli olarak adlandırılan dikilitaşlar dikilirdi.
Bir olayın olması için adanan ve gerçekleşince de kesilen kurbandır. Kimsenin ibadet maksadıyla yükümlü olmadığı halde, mübah olan bir işi yapmayı kararlaştırması, kendisine vacip kılması.3 Kişinin adağını yerine getirmek üzere kestiği hayvan adak kurbanı olur. Adakta herhangi bir nesneye ve bireye kan sürmek sünnilik mezhebine göre mekruhtur, sünni İslam'da bu tür obje ve işaretlemeler yoktur. İnsanların kafasına kurban kanı sürmek İslamiyet öncesi döneme ait olup İslamiyet döneminde Muhammed peygamber tarafından yasaklanmıştır.456
Adağı kim kesiyorsa o kişinin anne, babası, dedesi, ninesi, eşi, çocukları ve torunları adak kurbanından et yiyemez. Bir şekilde bu kişilerden birisi kurbandan yerse adak kurbanı kesen kişi, yenilen etin tutarı ne kadarsa o kadar miktarı fukaraya sadaka vermesi gerekir. Et bu kişilerin dışındaki yoksul, ihtiyacı olanlara dağıtılır. Bölgede et dağıtılacak hiç yoksul kişiler yoksa adak kabul olmaz.
Kurbanın geçerli olması için kurbanı kestiren kişiler bakmasa bile kesilirken kurbanın yanında olmalıdır. Eğer kesilen bölgede herkesin maddi durumu iyi ise kurban kabul olmaz, gereksiz tüketimden dolayı israf ve günaha girer. Kurban bayramında kesilen kurban üçe taksim edilir. Üçte biri yoksullara, diğer üçte biri ziyarete gelen eşe, dosta ikram edilir. Geriye kalan kısmı ise kişinin ailesine bırakılır. Kesilen bölgede çok yoksul varsa tamamı fakirlere dağıtılmalıdır. Eğer bölgede kurban eti dağıtacak yoksullar yoksa kurban kesimi günahtır.
Orijinal kaynak: adak. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page